Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. "Kırık Kalp"

@rubamsalepe

Hiçbir şey söylemeden arabadan indi ve Ozan'ın yanına gelmesini bekledi. Üzerindeki kıyafetler bu kafe için gayet uygundu. O yüzden kendini bu mekanda kötü hissetmeyecekti. Ozan yanına geldi ve elini beline koyup deli kızı kendine çekti.

 

İçeriye uyumlu adımlarla usulca giriş yaptılar. 'Ya ben şuan fark ediyorum bu Gültekin erkeklerinde âdet falan herhalde. Bu da Emir gibi oyun yapıyor. Hayır haberi de yok ki nerden çıktı bu bilmiyorum.' İç sesi yakasını bıraktığında içeri girmişlerdi.

 

Bunun üzerine oldukça güzel bir garson koşar adımlarla Ozan'ın yanına geldi. Bu kızı mı reddediyordu Ozan? Nehir Ozan'ın zevklerini hiç anlamıyordu. Ancak bir oyunun içine düşmüştü madem, Nehir de güzelce oynayacaktı.

 

Kız onun boynuna atlayacağı sırada parmak uçlarında kalktı, Ozan'ın yanağına küçük bir öpücük kondurup boynuna atladı. İçinden umarım başıma bir şey gelmez diyordu. Ozan'dan ellerini çekti ve "Sevgilim bu mekan süpermiş teşekkür ederim." dedi gülerek. Kıza döndüğünde duruma bozulmuş olacak ki arkasını dönüp tezgâha doğru ilerledi. Başarmıştı galiba, evet harikaydı, çok güzel oynamıştı.

 

Ozan'ın koluna girdi genç kız. Ardından ikili koltukların yanına gittiler. Mekan rahattı, sandalyelerin haricinde insanın iki kişi yanyana oturabileceği koltukları da vardı. Kız tezgâhtan onları gözetliyordu. "Bakar mısınız? Aşkım ve bana bir kahve." bunu nasıl diyebildiğine kendi de şaşırmıştı, çok vıcık vıcıktı. Aşko kuşko kızlara dönmüştü bir an kendinden iğrendi. 'Role çok kaptırma kendini Nehir. Bu adam güvenebileceğin dünyadaki son adam!' Ah iç ses ah.

 

Biraz şaşkın gözlerle Nehir'e bakan Ozan önüne gelen kahveyi biraz yudumladıktan sonra elini tuttu ve sahte sevgilisini kendine iyice çekti, kulağına eğilerek "İyi işti hamster ama dudaktan öpseydin daha güzel olurdu." dedi. Sapıktı bu çocuk başka bir açıklaması olamazdı. Kime çekmişti ki bu? Kimse farketmeden koluna vurdu. Bu sefer gülmeye başladı. Nehir'in sabrıyla oynuyordu bu adam! Başını yaklaştırıp saçılarıyla oynamaya başladı.

 

"Tamam mı? Hadi artık gidelim." dedi sessizce. "Eve geç kalıyorum lütfen." deyince alnına güzel bir öpücük kondurdu ve ayağı kalktı. Daha durumun şokunu üzerinden atamadan elinden tutup Nehir'i kaldırdı. "Sevgilim hadi eve gidelim geç oldu, gece daha çok işimiz var." Gözünü kırpıp sapık gülümsemesini yerleştirdi yüzüne.

 

Ne diyordu bu? Kalbi kaldırmıyordu böyle şeyleri. Ah Ali neredeydi? Kurtarmalıydı ikizini. Elini iyice kavradı ve masaya ücreti koyduktan sonra arabaya doğru kızı peşinden sürükledi.

 

●●●

 

"Betül piskolojinin iyi olmasının yolu kendini iyi yapmaktan geçer, ye işte şunları inat etme!" Ali Betül'ü eve zorla getirdiğinden beri yapmadığı hiçbir şey kalmamıştı. Önce zorla Nehir'in yatağına yatırdı, üzerini örttü daha sonra rahat olup olmadığını yüz bin defa sordu ve yemek getirip ona yedirmeye çalıştı.

 

Gören de ateşli hastalık geçirdi sanacaktı, iyiydi kız. Abartmaya gerek yoktu. "Aliciğim bak bir kez daha tekrarlıyorum ben iyiyim ve yemek yemek istemiyorum." Sözlerini yine umursamadı yemeği yedirmeye çalıştı. "Ali bak ben tam olayı atlatacağım derken sen bana bunu tekrar hatırlatmak için çabalıyorsun resmen. Böyle yapmasan inan ki daha iyi olacağım." diyerek kendini ifade etti ya da ettiğini düşündü.

 

Elindeki kaşığı tepsiye koydu ve koluyla uzanarak tepside yandaki masanın üzerine koydu. Ona dönüp parmak uçlarını önce saçlarına dokundurup düşünürcesine kaşıdı. Daha sonra ise elini yanağına götürdü. Betül içinden "Ali inan ki o kötü olay sonrası sen bir tuhaf oldun. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum." dedi. Haklıydı. Anlaşılmazdı.

 

Anlamsızca ona baktığında güldü ve söze girdi. "Öyle olsun madem." Kapının tıklanma sesini duyduğunda oturduğu yerden ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi.

 

Gelen Nehir ve Ozan'dı. Betül'ün yanına gelip nasıl olduğunu sordular. İnsanda hiçbir şey olmasa bile hasta ederlerdi. "Ya iyiyim ben bunu anlamanız için ne yapmam lazım? Havada ters takla falan atmamı da ister misiniz?" deyince Ozan ukala bir şekilde baktı. "Ne patronumsun diye lafımı esirgeyecek miyim? Bir kere özgüvenim var benim özgüven!" diye söylendi içinden ve Sinir olmuş şekilde başını onların olmadığı tarafa çevirdi. Görmek istemiyordu o sinirleri.

 

●●●

Tuğçe'den

 

Restorantta o tartışmanın üzerine Emir'i bir daha görmedim sinirim bozulmuştu. Hayır bir de yetmemiş öpmüştü beni sapık! Vallahi bi darlanma geldi, daraldım ben daraldım.

Çıkışta otobüs durağına ilerlerken yanımdaki aracın bana korna çaldığını işittim. Tınladım mı? Tabii ki hayır. Bana ne be, yeterince Emir'le uğraştığımı düşünüyordum başkalarıyla da uğraşamazdım. Araç bana korna çalmaya devam ediyordu. Vallahi indireceğim şu camı, daş yok mu daş?

 

Yerden bir taş alıp arabaya doğru döndüm ve birkaç adım attım. Daha sonra baktığımda araçtan bana gülümseyen Melih'i gördüm. Aa sen miydin indirecektim camları? Elimdeki taşı bıraktım ve arabanın dibine kadar girdim. "O taş neydi ya fıstık bir an korkmadım değil. Kafamı mı yaracaktın?" dedi ve güldü.

 

Heh şimdi rezil olcaz çocuğa. "Yok ya köpek falan gelir saldırır diye korktum ve tedbir alayım dedim." Hadi inan yeşil göz hadi. "İnanayım madem." dedi iç sesimi duymuştu sanırım. "Atla arabaya hava kararmış eve tek gitme." dedi. Önce itiraz etsemde ısrarına fazla itiraz edemedim.

 

Arabaya binince önce emniyet kemerimi taktım sonra ona döndüm. "Teşekkürler." dedim ve gülümsedim. Arabayı sürerken bana çok fazla bakamıyordu ancak bir saniyeligine bakıp gülümsedi. "Rica ederim." ve ekledi "Emir neden yanında değil ve neden bu kadar geç saate kaldın mesai biteli neredeyse iki buçuk saat olacak?"

 

Şimdi gel de açıkla ben kavgadan dolayı ve de öpücüğün verdiği şaşkınlıkla o kadar zaman koridorda volta attım de. Der miyim? Demem tabii ki. "İşim vardı biraz." dedim ve cümlemin devamını getirdim. "Emir önden gitti." Bunun üzerine Melih gülümsedi ve yola devam etti. "Gel biraz bana gidelim film izleriz sonra seni eve bırakırım."

 

Bu yeşil göz biraz hızlı gitmiyor muydu ya? Yok yok araba olarak değil bizzat kendi. Amaç sadece filmdir umarım. Aman ne diyorum ya herkes Emir gibi art niyetli bir sapık değildi ya. "Yok ya eve gidelim." demem üzerine arabayı sağa çekti ve bana doğru döndü. "Bak Tuğçe bir şeyi iyi bilmeni istiyorum. Benim için evli olup olmaman önemli değil. Ben seninle ilgileniyorum gerisi boş." diyerek başını boynuma yaklaştırdı. O an tuhaf hissetmiştim, yakınlığının verdiği bir histi bu. Çocuğa cevap bile veremedim. Tamam Emir'le evli olabilirdim ama gerçek bir evlilik olmadığı için onu aldatıyor sayılmazdım değil mi?

 

Önce yanağını yanağıma değdirdi sonra ise yavaşça geri çekilirken yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Kalbim sanki yerinden çıkacakmış hissi verirken yüzüm kırmızının tonlarında geziyordu. Derin bir nefes aldım ve utanmamın etkisiyle başımı dışarıya doğru çevirdim.

 

"Gelmeyecek misin? Güzel bir filmdi." dedi ve az önceki seksi halinden normale döndü. Ay ben bu adamla ne yapacağım? İçim kıpır kıpır oldu ya. Bana biri reset atsın. Fabrika ayarlarıma dönmek istiyorum ben.

 

"İyi madem sür size."

 

●●●

 

Saat on bire geliyordu. Gecenin bir yarısı eve girmek ki evde anneanne diye bir faktör vardı, Allah düşmanımın başına vermesindi, benim için ölüme giden adımlardı. Allah'ım beni Gültekin hanesindeki insanların dırdırından koru, amin.

 

Parmak uçlarımda merdivenlerden yukarı çıkıyordum. Neden bizim oda üçüncü kattaydı ki? Hayır yani bu bile benimle uğraşmak içindi bence. Zenginsiniz siz bir asansör yaptıramadınız mı eve be?

 

Biraz daha ilerledikten sonra ikinci kata vardım. Kalbim korkudan başka yerlerimde atıyordu resmen. Kimse yoktu, devam. Son süratle parmak uçlarımda üçüncü kata vardım. Odanın önüne doğru devam ettim va kapıyı açıp içeri girdim.

 

Emir ayakta kaşları çatık bir halde bana bakıyordu. Bu saate kadar beni mi beklemişti bu yoksa? Emir'in tersi pis oluyordu ya. Ben bunu son zamanlarda çok iyi öğrenmiştim. Sürekli kavga ediyorduk son dönemlerde, bu daha da şiddetlenmişti. Neden ben de bilmiyordum, kesin suçlu bay egosittir.

 

"Neden geç geldin?" diye direk sorulan soruya en başta amaçsızca baktım. Bana soru sormasını daha doğrusu hesap sorulmasını sevmiyordum. Neden mi? Kapı yine Melih'e çıkıyordu ve bu konu benim canımı çok sıkıyordu. Sorusuna cevap alamayınca "Onunlaydın değil mi? Ne yaptın, evine mi gittin?" diyerek üsteledi.

 

"Emir bak kavga etmek istemiyorum seninle, ikimiz de yıpranıyoruz sonra." diyerek cevap verdim. Elini yumruk yaparak sıktı. Yüzü biraz kızarmış, oldukça sinirli görünüyordu. Çok üstüne gitme Tuğçe yakar bu seni inan ki. "Ya sen beni aldatıyor musun? Ne yaptın? Yattın mı onunla?" sorusuyla gözlerim fal taşı gibi açıldı.

 

Ne diyordu bu ya? Sen sınırı çoktan aştın. Onu itikleyip "Haddini bil Emir. Yatmadım tabii ki. Ayrıca yatsaydım da bu zerre ilgilendirmezdi seni. Melih'le yakınım evet ama seninle benim aramda bir şey yok. Ben seni aldatamam bu yüzden."

 

Başını giyinme odasına doğru çevirdi. Öfkesini yüzünden çok net okuyabiliyordum. Bu çocuk beni korkutuyordu ne yapmalıydım? "Doğru haklısın." diyerek dolaptan pijamalarını alıp banyoya gitti.

 

●●●

Emir'den

 

Ben şimdiye kadar Tuğçe'ye bu kadar karışmazken neden böyle oluyordu bilmiyordum ama o herifin Tuğçe'ye zarar vereceğini düşünüyordum. Onunla olmasını istemiyordum. Tuğçe her şeyden önce benim dostumdu. Ben onu kaybetmek ve kötü insanlara kaptırmak istemiyordum.

 

"Doğru haklısın." diyerek banyoya geçtim. Biraz yüzüme şu çarptım. Dediklerine gram hak verdim mi? Hayır tabii ki de vermedim, vermem. "Aldatmıyormuş beni. Yok canım hiç aldatır mısın sen beni? Zaten hiç öpmedin ki onu." Ya benimleyken bunu nasıl yapabilirdi? Ben aynını asla yapmazdım ona olan saygımdan. Şeytan diyor ki git sen de bul bir kız nasıl hissediliyormuş o da anlasın. Gevşek kız ne olacak. Yok ben kendime gelemeyeceğim böyle yüz yıkamakla.

 

Duş başlığını alıp soğuk suyu açtım. Soğuktan titreyene kadar üzerime tuttum. "Hasss. Dondum lan." suyu hemen kapadım ve aynanın karşısına geçtim. Madem restoranttan Melih zibidisini yollamaya yetkim yoktu ben de karımı oradan alırdım. Mükemmel bir plandı bu. Aferin muhteşem zekam. Seninle beraber bu meseleyi çözeceğiz.

 

Pijamalarımı giydim ve banyodan çıktım. Tuğçe üzerine çoktan geceliği geçirmiş yatağa geçmiş uzanmış tavana bakıyordu. Onca vakittir evliydik o gecelikleri giydiğinde kendimi hep zor dizginlemiştimona gözümü bile değdirmemek için ama biliyor musun bugün yüzüne bile bakmak, sesini bile duymak istemiyorum hiç.

 

Sol tarafıma çöken kırgınlıkla yatağa sırtımı ona dönecek şekilde yatıp hiçbir şey demeden gözlerimi kapadım.

"Emir uydun mu?" diye yatakta kıpırdanan Tuğçe'ye yanıt vermedim. "Emir uyumadığını biliyorum." tekrar cevap vermedim. Üzerime doğru uzanıp yüzüme doğru eğildi. "Uyumadığını gördüm konuş benimle." dedi. Gözlerimi açmadan cevap verdim "Biraz huzur istiyorum. Rahat bırak beni."

 

Evet canlar yeni bölüm geldi tekrardan. Biraz ekşın katmam gerektiği için Melih mevzularını dahil ediyorum umarım çok sıkmıyorumdur sizi.

 

Birde herkesi anlatmak için kesit kesit bu şekilde oluyor yoksa uzayacak gidecek😄 bazı karakterleri pek konuşturmuyorum zamanını bekliyorum

 

Ali meselesi gibi zamanla o mesele çözülecek Betül'e aşık mı değil mi?

 

Ozan ve Nehir saçmalıkları tam gaz devam😁😁 yazarken ben bile eğleniyorum #OzanGültekineSahipÇıkın😁😁

 

Son olarakta Tuğçe-Emir arasında sular biraz durulacak mı yoksa şiddetli dalgalar devam mı edecek görelim.

 

Hadi iyi okumalar ponçik okurlarım sizi seviyorum❤❤ yorum ve vote vermeyi unutmayın😘😘

 

Hiçbir şey söylemeden arabadan indi ve Ozan'ın yanına gelmesini bekledi. Üzerindeki kıyafetler bu kafe için gayet uygundu. O yüzden kendini bu mekanda kötü hissetmeyecekti. Ozan yanına geldi ve elini beline koyup deli kızı kendine çekti.

İçeriye uyumlu adımlarla usulca giriş yaptılar. 'Ya ben şuan fark ediyorum bu Gültekin erkeklerinde âdet falan herhalde. Bu da Emir gibi oyun yapıyor. Hayır haberi de yok ki nerden çıktı bu bilmiyorum.' İç sesi yakasını bıraktığında içeri girmişlerdi.

Bunun üzerine oldukça güzel bir garson koşar adımlarla Ozan'ın yanına geldi. Bu kızı mı reddediyordu Ozan? Nehir Ozan'ın zevklerini hiç anlamıyordu. Ancak bir oyunun içine düşmüştü madem, Nehir de güzelce oynayacaktı.

Kız onun boynuna atlayacağı sırada parmak uçlarında kalktı, Ozan'ın yanağına küçük bir öpücük kondurup boynuna atladı. İçinden umarım başıma bir şey gelmez diyordu. Ozan'dan ellerini çekti ve "Sevgilim bu mekan süpermiş teşekkür ederim." dedi gülerek. Kıza döndüğünde duruma bozulmuş olacak ki arkasını dönüp tezgâha doğru ilerledi. Başarmıştı galiba, evet harikaydı, çok güzel oynamıştı.

Ozan'ın koluna girdi genç kız. Ardından ikili koltukların yanına gittiler. Mekan rahattı, sandalyelerin haricinde insanın iki kişi yanyana oturabileceği koltukları da vardı. Kız tezgâhtan onları gözetliyordu. "Bakar mısınız? Aşkım ve bana bir kahve." bunu nasıl diyebildiğine kendi de şaşırmıştı, çok vıcık vıcıktı. Aşko kuşko kızlara dönmüştü bir an kendinden iğrendi. 'Role çok kaptırma kendini Nehir. Bu adam güvenebileceğin dünyadaki son adam!' Ah iç ses ah.

Biraz şaşkın gözlerle Nehir'e bakan Ozan önüne gelen kahveyi biraz yudumladıktan sonra elini tuttu ve sahte sevgilisini kendine iyice çekti, kulağına eğilerek "İyi işti hamster ama dudaktan öpseydin daha güzel olurdu." dedi. Sapıktı bu çocuk başka bir açıklaması olamazdı. Kime çekmişti ki bu? Kimse farketmeden koluna vurdu. Bu sefer gülmeye başladı. Nehir'in sabrıyla oynuyordu bu adam! Başını yaklaştırıp saçılarıyla oynamaya başladı.

"Tamam mı? Hadi artık gidelim." dedi sessizce. "Eve geç kalıyorum lütfen." deyince alnına güzel bir öpücük kondurdu ve ayağı kalktı. Daha durumun şokunu üzerinden atamadan elinden tutup Nehir'i kaldırdı. "Sevgilim hadi eve gidelim geç oldu, gece daha çok işimiz var." Gözünü kırpıp sapık gülümsemesini yerleştirdi yüzüne.

Ne diyordu bu? Kalbi kaldırmıyordu böyle şeyleri. Ah Ali neredeydi? Kurtarmalıydı ikizini. Elini iyice kavradı ve masaya ücreti koyduktan sonra arabaya doğru kızı peşinden sürükledi.

●●●

"Betül piskolojinin iyi olmasının yolu kendini iyi yapmaktan geçer, ye işte şunları inat etme!" Ali Betül'ü eve zorla getirdiğinden beri yapmadığı hiçbir şey kalmamıştı. Önce zorla Nehir'in yatağına yatırdı, üzerini örttü daha sonra rahat olup olmadığını yüz bin defa sordu ve yemek getirip ona yedirmeye çalıştı.

Gören de ateşli hastalık geçirdi sanacaktı, iyiydi kız. Abartmaya gerek yoktu. "Aliciğim bak bir kez daha tekrarlıyorum ben iyiyim ve yemek yemek istemiyorum." Sözlerini yine umursamadı yemeği yedirmeye çalıştı. "Ali bak ben tam olayı atlatacağım derken sen bana bunu tekrar hatırlatmak için çabalıyorsun resmen. Böyle yapmasan inan ki daha iyi olacağım." diyerek kendini ifade etti ya da ettiğini düşündü.

Elindeki kaşığı tepsiye koydu ve koluyla uzanarak tepside yandaki masanın üzerine koydu. Ona dönüp parmak uçlarını önce saçlarına dokundurup düşünürcesine kaşıdı. Daha sonra ise elini yanağına götürdü. Betül içinden "Ali inan ki o kötü olay sonrası sen bir tuhaf oldun. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum." dedi. Haklıydı. Anlaşılmazdı.

Anlamsızca ona baktığında güldü ve söze girdi. "Öyle olsun madem." Kapının tıklanma sesini duyduğunda oturduğu yerden ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi.

Gelen Nehir ve Ozan'dı. Betül'ün yanına gelip nasıl olduğunu sordular. İnsanda hiçbir şey olmasa bile hasta ederlerdi. "Ya iyiyim ben bunu anlamanız için ne yapmam lazım? Havada ters takla falan atmamı da ister misiniz?" deyince Ozan ukala bir şekilde baktı. "Ne patronumsun diye lafımı esirgeyecek miyim? Bir kere özgüvenim var benim özgüven!" diye söylendi içinden ve Sinir olmuş şekilde başını onların olmadığı tarafa çevirdi. Görmek istemiyordu o sinirleri.

●●●
Tuğçe'den

Restorantta o tartışmanın üzerine Emir'i bir daha görmedim sinirim bozulmuştu. Hayır bir de yetmemiş öpmüştü beni sapık! Vallahi bi darlanma geldi, daraldım ben daraldım.
Çıkışta otobüs durağına ilerlerken yanımdaki aracın bana korna çaldığını işittim. Tınladım mı? Tabii ki hayır. Bana ne be, yeterince Emir'le uğraştığımı düşünüyordum başkalarıyla da uğraşamazdım. Araç bana korna çalmaya devam ediyordu. Vallahi indireceğim şu camı, daş yok mu daş?

Yerden bir taş alıp arabaya doğru döndüm ve birkaç adım attım. Daha sonra baktığımda araçtan bana gülümseyen Melih'i gördüm. Aa sen miydin indirecektim camları? Elimdeki taşı bıraktım ve arabanın dibine kadar girdim. "O taş neydi ya fıstık bir an korkmadım değil. Kafamı mı yaracaktın?" dedi ve güldü.

Heh şimdi rezil olcaz çocuğa. "Yok ya köpek falan gelir saldırır diye korktum ve tedbir alayım dedim." Hadi inan yeşil göz hadi. "İnanayım madem." dedi iç sesimi duymuştu sanırım. "Atla arabaya hava kararmış eve tek gitme." dedi. Önce itiraz etsemde ısrarına fazla itiraz edemedim.

Arabaya binince önce emniyet kemerimi taktım sonra ona döndüm. "Teşekkürler." dedim ve gülümsedim. Arabayı sürerken bana çok fazla bakamıyordu ancak bir saniyeligine bakıp gülümsedi. "Rica ederim." ve ekledi "Emir neden yanında değil ve neden bu kadar geç saate kaldın mesai biteli neredeyse iki buçuk saat olacak?"

Şimdi gel de açıkla ben kavgadan dolayı ve de öpücüğün verdiği şaşkınlıkla o kadar zaman koridorda volta attım de. Der miyim? Demem tabii ki. "İşim vardı biraz." dedim ve cümlemin devamını getirdim. "Emir önden gitti." Bunun üzerine Melih gülümsedi ve yola devam etti. "Gel biraz bana gidelim film izleriz sonra seni eve bırakırım."

Bu yeşil göz biraz hızlı gitmiyor muydu ya? Yok yok araba olarak değil bizzat kendi. Amaç sadece filmdir umarım. Aman ne diyorum ya herkes Emir gibi art niyetli bir sapık değildi ya. "Yok ya eve gidelim." demem üzerine arabayı sağa çekti ve bana doğru döndü. "Bak Tuğçe bir şeyi iyi bilmeni istiyorum. Benim için evli olup olmaman önemli değil. Ben seninle ilgileniyorum gerisi boş." diyerek başını boynuma yaklaştırdı. O an tuhaf hissetmiştim, yakınlığının verdiği bir histi bu. Çocuğa cevap bile veremedim. Tamam Emir'le evli olabilirdim ama gerçek bir evlilik olmadığı için onu aldatıyor sayılmazdım değil mi?

Önce yanağını yanağıma değdirdi sonra ise yavaşça geri çekilirken yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Kalbim sanki yerinden çıkacakmış hissi verirken yüzüm kırmızının tonlarında geziyordu. Derin bir nefes aldım ve utanmamın etkisiyle başımı dışarıya doğru çevirdim.

"Gelmeyecek misin? Güzel bir filmdi." dedi ve az önceki seksi halinden normale döndü. Ay ben bu adamla ne yapacağım? İçim kıpır kıpır oldu ya. Bana biri reset atsın. Fabrika ayarlarıma dönmek istiyorum ben.

"İyi madem sür size."

●●●

Saat on bire geliyordu. Gecenin bir yarısı eve girmek ki evde anneanne diye bir faktör vardı, Allah düşmanımın başına vermesindi, benim için ölüme giden adımlardı. Allah'ım beni Gültekin hanesindeki insanların dırdırından koru, amin.

Parmak uçlarımda merdivenlerden yukarı çıkıyordum. Neden bizim oda üçüncü kattaydı ki? Hayır yani bu bile benimle uğraşmak içindi bence. Zenginsiniz siz bir asansör yaptıramadınız mı eve be?

Biraz daha ilerledikten sonra ikinci kata vardım. Kalbim korkudan başka yerlerimde atıyordu resmen. Kimse yoktu, devam. Son süratle parmak uçlarımda üçüncü kata vardım. Odanın önüne doğru devam ettim va kapıyı açıp içeri girdim.

Emir ayakta kaşları çatık bir halde bana bakıyordu. Bu saate kadar beni mi beklemişti bu yoksa? Emir'in tersi pis oluyordu ya. Ben bunu son zamanlarda çok iyi öğrenmiştim. Sürekli kavga ediyorduk son dönemlerde, bu daha da şiddetlenmişti. Neden ben de bilmiyordum, kesin suçlu bay egosittir.

"Neden geç geldin?" diye direk sorulan soruya en başta amaçsızca baktım. Bana soru sormasını daha doğrusu hesap sorulmasını sevmiyordum. Neden mi? Kapı yine Melih'e çıkıyordu ve bu konu benim canımı çok sıkıyordu. Sorusuna cevap alamayınca "Onunlaydın değil mi? Ne yaptın, evine mi gittin?" diyerek üsteledi.

"Emir bak kavga etmek istemiyorum seninle, ikimiz de yıpranıyoruz sonra." diyerek cevap verdim. Elini yumruk yaparak sıktı. Yüzü biraz kızarmış, oldukça sinirli görünüyordu. Çok üstüne gitme Tuğçe yakar bu seni inan ki. "Ya sen beni aldatıyor musun? Ne yaptın? Yattın mı onunla?" sorusuyla gözlerim fal taşı gibi açıldı.

Ne diyordu bu ya? Sen sınırı çoktan aştın. Onu itikleyip "Haddini bil Emir. Yatmadım tabii ki. Ayrıca yatsaydım da bu zerre ilgilendirmezdi seni. Melih'le yakınım evet ama seninle benim aramda bir şey yok. Ben seni aldatamam bu yüzden."

Başını giyinme odasına doğru çevirdi. Öfkesini yüzünden çok net okuyabiliyordum. Bu çocuk beni korkutuyordu ne yapmalıydım? "Doğru haklısın." diyerek dolaptan pijamalarını alıp banyoya gitti.

●●●
Emir'den

Ben şimdiye kadar Tuğçe'ye bu kadar karışmazken neden böyle oluyordu bilmiyordum ama o herifin Tuğçe'ye zarar vereceğini düşünüyordum. Onunla olmasını istemiyordum. Tuğçe her şeyden önce benim dostumdu. Ben onu kaybetmek ve kötü insanlara kaptırmak istemiyordum.

"Doğru haklısın." diyerek banyoya geçtim. Biraz yüzüme şu çarptım. Dediklerine gram hak verdim mi? Hayır tabii ki de vermedim, vermem. "Aldatmıyormuş beni. Yok canım hiç aldatır mısın sen beni? Zaten hiç öpmedin ki onu." Ya benimleyken bunu nasıl yapabilirdi? Ben aynını asla yapmazdım ona olan saygımdan. Şeytan diyor ki git sen de bul bir kız nasıl hissediliyormuş o da anlasın. Gevşek kız ne olacak. Yok ben kendime gelemeyeceğim böyle yüz yıkamakla.

Duş başlığını alıp soğuk suyu açtım. Soğuktan titreyene kadar üzerime tuttum. "Hasss. Dondum lan." suyu hemen kapadım ve aynanın karşısına geçtim. Madem restoranttan Melih zibidisini yollamaya yetkim yoktu ben de karımı oradan alırdım. Mükemmel bir plandı bu. Aferin muhteşem zekam. Seninle beraber bu meseleyi çözeceğiz.

Pijamalarımı giydim ve banyodan çıktım. Tuğçe üzerine çoktan geceliği geçirmiş yatağa geçmiş uzanmış tavana bakıyordu. Onca vakittir evliydik o gecelikleri giydiğinde kendimi hep zor dizginlemiştimona gözümü bile değdirmemek için ama biliyor musun bugün yüzüne bile bakmak, sesini bile duymak istemiyorum hiç.

Sol tarafıma çöken kırgınlıkla yatağa sırtımı ona dönecek şekilde yatıp hiçbir şey demeden gözlerimi kapadım.
"Emir uydun mu?" diye yatakta kıpırdanan Tuğçe'ye yanıt vermedim. "Emir uyumadığını biliyorum." tekrar cevap vermedim. Üzerime doğru uzanıp yüzüme doğru eğildi. "Uyumadığını gördüm konuş benimle." dedi. Gözlerimi açmadan cevap verdim "Biraz huzur istiyorum. Rahat bırak beni."

Evet canlar yeni bölüm geldi tekrardan. Biraz ekşın katmam gerektiği için Melih mevzularını dahil ediyorum umarım çok sıkmıyorumdur sizi.

Birde herkesi anlatmak için kesit kesit bu şekilde oluyor yoksa uzayacak gidecek😄 bazı karakterleri pek konuşturmuyorum zamanını bekliyorum

Ali meselesi gibi zamanla o mesele çözülecek Betül'e aşık değil mi?

Ozan ve Nehir saçmalıkları tam gaz devam😁😁 yazarken ben bile eğleniyorum #OzanGültekineSahipÇıkın😁😁

Son olarakta Tuğçe-Emir arasında sular biraz durulacak mı yoksa şiddetli dalgalar devam mı edecek görelim.

Hadi iyi okumalar ponçik okurlarım sizi seviyorum❤❤ yorum ve vote vermeyi unutmayın😘😘

Loading...
0%