@rubamsalepe
|
Tuğçe'den Gözlerimi bir sırt ağrısıyla araladım. "Ah!" Etrafıma baktığımda soğuk bir parke ile karşılaştım, başımı sağa çevirdiğimde ise yatak ayaklarını gördüm. "Kahretsin!" Yerden buz gibi olmuş bedenimi kaldırmaya çabalasam da pek başarılı olamadım. Yatağa tutunarak güç bela kalkıp yatağın her yerini kaplamış Emir'e baktım. Ya hain köpek, dün bana üşümeyeyim diye sarılarak uyudun, bugün ise beni yataktan yerlere atıyorsun. Güne dört sıfır geride başlamış bulunmaktayım. Bugünden daha da hayır falan beklemiyorum. Gözlerimi kıstım ve ağrıyan bedenime rağmen Emir'in üzerine atladım. "Noluyo ya?" Uyku sersemi bana deliymişim gibi baktı. "Kızım insene tepemden uyuyorum." Kaşlarımı çattım ve karnının üzerine oturup iyice yerleştim. "Sen beni nasıl aşağı atarsın?" Bir eliyle gözlerini ovaladı ve elinin tersiyle git hareketi yaptı. Adam uykudan uyanınca bile egoist cidden bazen katlanamıyorum sana ama şu an konuşmanı yeğlerim. Neden mi? Çünkü yatakta yatan bir erkekten daha çekici olan şey uykudan uyanmış erkek sesidir. Neyse bay ego ben sana gününü gösteririm. Karnından başına doğru uzandım ve ellerimi şaçlarına geçirip çekmeye başladım. "Ah.. Tuğçe git başımdan zorlama beni bak." Allah Allah paşaya bak sen kalk bakalım artık, ben yerde uyudum kim bilir kaç saat. Şimdi senin bu sıcak ve yumuşak yatakta yatmana izin vermeyeceğim! Eliyle elimi kavradıysa da ellerim arasına alıp sıkıca tuttuğum ara ara çektiğim saçları bırakmadım. Son saç bükücü iş başında. "Senin duracağın yok şimdi sen görürsün, ben seni durdururum." dedi ve benimle beraber ayağı kalktı birden ayaklarımı boşlukta bulmanın şaşkınlığıyla hemen onun beline sardım. Ne yapıyorum ben ya? "Emir ne yapıyorsun indir beni aşağı?" dedim biraz sıcaklayarak. Camları mı açsak, sıcak oldu içerisi. "Elini saçlarımdan çek diye ders veriyorum ama sen hâlâ çekmiyorsun tamam o zaman bu işe mükemmel bir şekilde el koyuyorum." dedi ve beni çalışma masasının üzerine oturttu. Hemen ardından dudaklarıma yapışıp sırtımı masaya devirdi. Ne oluyoruz be? Konuşmaya çalışsamda pek başarılı olamadım. Malum kendini fena bastırdığı için. Elimi saçından çektim ve omzunu iteledim ama bir duvara tosladığımı sonra fark ettim. Bu çocuk bence yalnızlıktan kafayı yedi. Sana acilen kız bulmamız lazım bu gidişte korkuyorum ki çoluk çocuğa karışacağım. Durup durup beni öpüyor ya. Bizim halimizde değişiklik yokken kapının açılmasıyla o yöne döndük. "Pardon çocuğum böldüm sizi. Tabi daha altı aylık evli çiftin odasına girilir mi? Neyse bakmıyorum ben devam edin işiniz bitince yemeğe gelin mutlaka." dedi ve geldiği gibi odadan çıktı Bahar Hanım. Kaşlarımı çatıp ona baktım ve kafasına bir tane patlattım. "Pisliksin pislik." Karşımda pis pis gülen Emir'den başımı başka yöne çevirdim. "Ben sana saçımdan elini çek demiştim. Hem sen bir erkeğin üzerine oturdun dua et sadece öptüm." dedi ve gözünü kırpıp üzerimden çekildi. "Sen gerçekten pisliksin!" dedim ve giyinme odasına gidip giyindim. Daha sonra da Emir'den olabildiğince uzak durarak aşağıya indim. Malum her an her şeyi yapabilecek potansiyele sahipti. Ay ben şimdi Bahar hanımın yüzüne nasıl bakacağım? Utandım şimdi ya Emir yüzünde sivilce çıkar umarım. Salona geçince masada yerimi aldım. Emir de gelip yanıma her zamanki yerine oturdu. Etrafıma kimseye fark ettirmeden baktığımda herkes kıkır kıkır gülüyordu. Emir'in annesinden hele ki Ozan'ın teyzesinden ne beklersin ki? Evet bütün cinslikler bu ailede. Nereden bulaştım ben bu işe yediden yetmişe herkes kafayı sırıtmış. Bir defa daha başımı kaldırıp baktığımda kocaman bir aile olduğumuzu düşündüm. Dede, anneanne, teyze, amca, anne, Ozan ve daha sonra ailemize eklenen Ali, Nehir, Betül. Onca şey yaşamamıza rağmen, her şey yalan olmasına rağmen yine mutluyduk biz, herkes mutluydu, ben de mutluydum. "Ee torun çalışmalarına başlamışsınız kızım aferin şimdiden yapın birkaç tane, yaş büyüyünce bakması zor olur." diyen anneanneye döndüm ve gözlerimi şaşkınca pörtlettim. Ah be Bahar hanım demen gereken en son şeyi anlatmışsın. Torun ne ya? Masadaki goygoy tam bitmek üzereydi ama ben kolumu tuzluğa uzanırken yerde yatmışlığın ağrısıyla kalkaldım. Tuzluğa uzanamayınca Emir'den istediğimde ise herkes gülerek bana baktı. "Yorulmuş gelinimiz Emir uzat kıza tuzluğu." dedi tekrardan, anneanne Tamam bugünü Gültekin utanç günü ilan ediyorum. Bakmasanıza ya! "Çocukları utandırmasana Ayşenur." diyerek bastonunu yere vurdu Mustafa dede. Helal sana be dede. "Sen konuşma sen git o kadınları kalple." Eyvah trip büyük kaç Emir. Emir de kaçmak istemiş olacak ki bir lokmada önündekileri bitirdi ve ayağa kalktı. Zaten herkes yemeği bitirmişti sofradaki herkes de dağıldı. Salona doğru geçerken Emir Ozan'ı durdurdu ve kenara çekti. "Anneannem ve dedemin arasını sen bozdun. Ama ben mükemmel bir adamım sen işyerine gideceksin, biz bugün de gitmeyeceğiz arabalarından birinin anahtarını da bize vereceksin." dedi. Çoluğunu çocuğunu isteseydik daha acı çekerdi aslında, ama biz ondan bebeğini istemiştik. "Siz bu aralar işi iyice ihmal ettiniz he maaşınızdan keseceğim çakma aşıklar. Bebeğime iyi bakın yoksa sizi gebertirim." demesiyle koluna geçirmem bir oldu. "Ya biri duysaydı sussana ver işte anahtarı. Ayrıca merak etme bebeğine iyi bakarız." gözlerini devirdi ve cebinden çıkardığı anahtarlıktan dört araba anahtarından birini Emir'e verdi. Arkasını dönüp gidecekken yanımıza Nehir geldi. Aha bunlar bir araya geldiyse kıyamet kopabilir, dünya tehlikede demektir. Emir ve bana gülümsedi ve Ozan'a döndü. "Yine ne yaptın çok merak ediyorum." dedi. Kollarını göğsü üzerinde birbirine bağladı, tek kaşını kaldırıp dinlemeye koyuldu. "Aslında pek bir şey yapmadım ama yapmış da olabilirim." Nehir gülümseyebildiği kadar gülümsedi ve Ozan'a doğru bir adım attı. "Yanlışlıkla arabanın camını kırmış olabilirim." Elimle kafasına patlattım. "Beyinsiz!" Bu kız gerçekten beyin yoksunuydu bir gram akıl yoktu, ciddiyim yoktu yani hem aptal hem sakardı, yaz dizilerindeki aptal kızlar ondan daha zekiysi. "Ne yaptın ne yaptın?" dedi ve onu iteledi. "Çekil şuradan." Biz de koşarak peşinden gittik. Bunu nasil becerdiğini çok merak ediyordum, gerçekten çok merak ediyordum. Garaja girdiğimizde Ozan'ın arabalarından camı kırık olanın yanına gittik. "Garajdaki aracın camını indirmeyi nasıl başarmış olabilirsin çok merak ediyorum." dedi Ozan kızgın bir halde. "Kırmızı fırtınamın canını yaktın." Bu deli de bi başka he arabalarına kızlara yaptığı gibi muamele ediyordu. Cidden evde normal insan yoktu. "Ben aslında bi süredir restorant işine ara verdiğimiz için evdekilere katkım olsun istedim. Dedim arabaları yıkayayım bari. Sonra yerdeki fırçaya takılıp yandaki raflara tutununca raf devrildi. Yere eğildim rafta arabanın camına indi." dedi mahçup bir şekilde. Ozan arabasına bakmayı bırakıp Nehir'in yanına gitti. "Bir şey oldu mu?" "Ne?" sorusuna Ozan elini Nehir'in omzuna koyarak cevap verdi. "Bir şey oldu mu? İyi misin diyorum." Şaşkın bir şekilde kendisine bakan Nehir'in kollarına ve üzerine bakmaya başladı, kalite kontrol yapıyordu sanırım. "Bir yerin acıyor mu?" Bu evde bekar kalınmaz arkadaş, sen de mi Brütüs? Sakın bu beyinsize aşık olmaya kalkma ömrünü yakarsın Ozan Gültekin. "Hayır iyiyim, yere çömdüm hemen." dedi ve gülümsedi. "Evde bunu yapacak adam yok mu da sen kalkıştın bu işe. Bir sürü çalışan var. Ne diye bir şeylerin peşinden koşmaya çalışıyorsun? İşin gücün kendine zarar vermek." diye homurdandı. Nehir azını açıp cevap vereceği sırada azına elini koydu "Sus artık düş önüme. Ali senin elini kolunu bağlasın biraz da aklın başına gelsin." dedi ve onu eve doğru sürükledi. "Bu kız sıyırmış he cidden." dediğine güldüm. "Emir bizim akıllılarla işimiz ne?" O da bana gülümsedi ve hadi atla da gidelim anneannemle dedeme hazırlayacağımız sürprizi önceden görmeliyiz." dedi ve arabaya bindi. *** "Bence sen evlatlıksın Nehir. İkiz olup bu kadar benzemememiz çok garip. Ya dikkat et biraz cidden bu gidişte seni yanımdan bir dakika bile ayırmayacağım." dedim parmağımı önümde yaramazlık yapmış küçük bir kız çocuğu edasıyla duran ikizime doğru salladım. Annemin karnında bunun kafasına tekme atmışım sanırım yoksa Nehir'in böyle olmasının başka bir açıklaması olamazdı. "Nehir bence sen git birazcık uyu." diyen Betül'e hak verdim malum günlük sakarlık kotasını doldurduğu için. Başını salladı ve Betülle beraber odanın kapısına doğru ilerledi. "Betül madem ben uyuyacağım sen odada ses çıkarırsın şimdi. Tek giderim ben sen Ali'yle takıl." dedi ve odadan çıktı. Bazen kafan çalışıyor ne de olsa genler zeki. Betül'le odada başbaşa kalmıştık canım kardeşim sayesinde. Ona söyleyecek onca şeyim varken hiçbir şey diyemiyordum. Kahretsin dilim bağlanıyordu sanki. Birkaç adım gelip koltuğa, yanıma oturdu. Her an her dakika gördüğüm ama hasret kaldığım gözlerinin içine içine baktım. Özlemişim Betül. Yanımdasın ama seni özlüyorum. Elimi attığımda sen varsın ama yoksun da. Hani gözlüklerimi çıkarıp kendi gözlerine takıyorsun sonra bunla nasıl görüyorsun diyorsun ya hoşuma gidiyor mesela. O gözlükleri geri taktığında boyun yetmeyince parmak uçlarında kalkmanı seviyorum mesela. Her dakika yanımda olmanı seviyorum mesela. Şuan gözlerine bakıp diyemediğim o kadar çok şey var ki. Geçenlerde sana verdiğim hırkayı hiç yıkamadım biliyor musun? Kokun sinmiş, içime içime çekerek uyuyorum. Bazen de hayallerinle uyuyorum. Boynuma sarıldığın günün hayalini kuruyorum mesela. Bazen saçlarınla oynadığım günün hayalini kuruyorum. Bilmiyorum söyleyebilir miyim? Söyleyemem bence. Yıllar önce başka bir kızı çok sevdiğimi bildiği halde en yakın arkadaşım dediğim herif ben kıza açılmadan açıldı ona. Gözlerimin önünde sevdiğim kızın elini tuttu. Ben bunları yaşadım ama akıllanmadım Betül. Benim gözümün önünde bir başkasıyla olsan bile yanında gülümserim. Neden biliyor musun? Sensizliği göze alamam ben. "Ne bakıyorsun öyle daldın gittin." sözüyle iç sesimi susturdum. "Hiç ya, dediğin gibi daldım." dedim ve ekledim "Ben bir şeyi merak ediyorum. Emir veya Tuğçe tek taraflı olarak ötekine aşık olsa karşı taraf nasıl bir tepki verir acaba?" Dudağını bilmem der gibi öne doğru büzdü ve "Bilmem ki ama şimdi ben öyle bir durumda olsam sanırım reddederdim. Arkadaşım sonuçta." dedi. Arkadaşın sonuçta... Sen arkadaşının gökyüzüsüsün, almayi unuttuğu nefessin haberin yok. "Peki ya arkadaşlığını devam ettirir miydin?" sorusuna başını sağa sola salladı "Ben uğraşmazdım. Arkadaş kalamazsın, öyle bir dünya yok. Umarım Tuğçe ve Emir o duruma düşmez." dedi ve ellerini bana doğru uzattı. "Hobiler önemlidir." Gözlüklerimi çıkardı ve gülümsedi. "Ben bunu yapmaya bayılıyorum." Gözlüğü bana doğru yaklaştırdı ve sıkıca yumduğum gözlerime geçirdi. "Sıkmana gerek yok oymam gözlerini merak etme." dedi ve güldü. "Bilemeyeceğim bu evde delilerle yaşıyoruz. Herkes her an her şeyi yapabilir." dedim ve güldüm. Gözlerine bakıp güldüm. Gözlerine baka baka bir şey diyemeden daha çok ölüyorum. Sana olan sevgimi demeyeceğim Betül. Ben seni kaybetmeyeceğim. Ne var ne yok içime atsam da üzülsem de bir şey demeyeceğim ve inadına gülümseyeceğim. Bir yıkığın yapabileceği en dik hareket bu olabilir. "Haklısın." dedi ve elini yanağıma koydu arkadaşça okşadı ve "Ben kaçayım hadi birazcık işim var." dedi ve el sallayarak odadan çıktı. Sensizlik mi ölüm? Senin beni sevmemen mi? |
0% |