Yeni Üyelik
26.
Bölüm

26. "Teklif"

@rubamsalepe

Emir beni kendime getirdikten sonra lafa tekrar daldı. "Şimdi gelelim Ceza kısmına. Herkes kendine soran kişiye ceza verecek. Yani Keser gelir sap döner gün gelir hesap döner." Zengin olabiliriz ancak kültürümüze bağlıyız imajı verdikten sonra ayağı kalktı ve dolaptan ince bir not defteriyle altı tane kalem çıkardı. Usulca yerine doğru geçti ve oturdu.

"Alın şu kağıtları bakalım. Bir ceza düşünün sonra da yazın. Daha sonra da kağıtları cezalıya verin. O da biz avmye gidip ceza için gerekenleri alana kadar o kağıtlar açılmayacak." Ali başını sağa sola salladı. "Bence sorana ceza vermeyelim kızlı erkekli çift olalım" dedi ve Emirin gözlerinin içine baktı "Yani sen Tuğçe'yi bizden daha iyi bilirsin Ozan da Nehirle yeni evlendi beraber vakit geçirirler diye şey ettim ben." dedi ve öksürdü.

Bu Ali'de bir şeyler var tam çözeceğim çözemiyorum ama bir yerde patlak verecek ya da Ali'yi sıkıştıracağım bilemiyorum. "İyi madem ben Tuğçe, Ozan Nehir, sana da Betül kaldı." dedi ve gülümsedi. "Herkes yazdığı cezalarını eşine versin sonra da büyük jipe geçsin bu kadar kişi anca sığarız. AVM'ye gidiyoruz. Herkese bin tl vereceğim o parayla cezalar için malzeme, eşya alın. Sonra buluşup başlıyoruz"

Haydi gidelim o zaman. Hepimiz ayaklandık ve hızlıca jipe doğru yola koyuluk. Yaklaşık on beş dakikalık mesafenin ardından Emir'in dağıttığı paraları alıp AVM'nin içinde dağıldık. Şeytani yönüm söyle bana Emir'e ne ceza verebilirim? Elimdeki nakitleri çantamın ön gözüne tıkıştırdım. Ne olabilirdi ki şimdi? Emir en çok egosunun zedelenmesinden nefret ederdi. Paşamıza iyi bir ayar çekeyim ki son zamanlarda beni sıkıştırmalarının cezası olsun.

Karşımda duran kozmetik mağazasına girdim ve raflarda hoşuma giden ne varsa sepete doldurdum. Ruj, far, rimel, allık, fondöten bir adamı baştan aşağıya yenileyebilecek ne bulduysam aldım ve dükkandan çıktım. Daha sonra kıyafet mağazasına daldım. Rafları karıştırdım ama kış ilk bahar arası giyilebilecek pek bir şey olmadığına kanaat getirdim.

Elime bir payet etek aldım. "Yakar bu ya." Reyon görevlisi dibimde bitti. "Eğer almak için paranız yetmiyorsa indirimli ürünlerimiz var o taraftan belki hoşunuza giden şeyler olabilir." Tek kaşımı kaldırıp kadına baktım. Ya kızım sen bana baştan aşağı baksana bi. Benim kıyafetlerimin hepsi marka. Ne istersem alabiliyorum ben. Koca parası yiyorum ben! "Pardon? Bana demek istemediniz herhalde." Kadın ukalaca bana baktı. Hayır yani bu görevlilerin malını satmak için ısrar etmesi gerekmez mi? Bu kadın tam tersini yapıyor. Dengesiz midir nedir? Beni de normali bulmazdı hiçbir zaman zaten.

"Ben Gültekin grup veliahtı Emir Gültekin'in karısıyım. İstediğim her şeye sahip olabilirim." Normalde böyle şeylerle övünmezdim ancak çok damarıma basmıştı yelloz.
"Pardon hanımefendi. Size nasıl yardımcı olabilirim?" Bak bak nasıl da geri vites yapıyor. Tabi insanları ayrıştırınca böyle oluyordu demek ki. Elimdeki eteği askısıyla beraber karnına çaptım.

"Bir ay sonra 'Nerelerden alışveriş yaparsınız? Nereleri önerir ve önermezsiniz?' röpörtajında kendinizi görünce şaşırmayın." Birkaç adım attım ve arkamı döndüm. "Haa, bu arada etek çok çirkin demode bu demode." arkamı dönüp mağazadan çıktım. Deli midir nedir ya? Neden hep böyleleri beni bulur ki zaten? Mıknatıs var bende mıknatıs. Çekiyorum ben. Sesli bir nefes verip karşı mağazaya geçtim ve aradığım tipte parçaları buldum. Uygun bedeni de ayarladıktan sonra satın alıp buluşma noktasına gittim.

Herkesin elleri dolu bir şekilde sona kalan beni bekliyorlardı. Aslında tam da zamanında yetişmiştim. Oturdukları banka gittim ve yanlarına çöktüm "Ee şimdi ne yapıyoruz?" Emir cebinden bir bozuk para çıkardı ve masaya koydu "Önce çiftler arasında kimin ceza çekeceğine karar vereceğiz" dedi ve herkes için yazı tura yaptı. Şansımıza erkeklere ceza önce bize ise sonra çıktı. İlk cezayı çekmek üzere Ali ve Nehir ayağa kalktı.

"İlk cezayı Ali çekecek. Biz uzaktan izleyeceğiz." dedi ve sözü Betül'e verdi. "Ali biraz ciddi olduğu için onu biraz eğlendirelim diye düşündüm." elindeki torbaları Ali'ye verdi "Bak Sünger Bob bunları giy ve birazdan ses bombasana vereceğim müziğe göre dans edeceksin."
Ali ciddi durumundan kendini daha da bir ciddi haline aldı. Bu çocugun gülme tuşu neredeydi ya?

"Ben vazgeçtim oyamıyorum." deyip gitmeye çalışan Ali'nin koluna girdi Betül. Çeke çeke onu daha önce rahatça giyinelim diye Emir'in kapattırdığı mağazaya sürükledi. Parmak ucuna kalkıp ellerini gözlüklerine uzattı ve kavrayıp çıkardı. "Kaybedersin sen şimdi bende dursun." demesinin ardından Ali mağazaya girdi. Beş dakikanın ardından mağazadan Sünger Bob olarak çıktı. Hep beraber kahkaha patlattık. Yani bu kadar ciddi bir adamı böyle görebilmek aşırı komikti. Gülmekten ağrıyan karnımı tuttum ve derince nefes aldım. Hoh sakinim sakin.

"Alicim sarı seni açmış he." diyen Nehir'in kolunu cimcirdi Ali. "İkizlerin yüz karası mı olacaksın sen ya? Teselliye bak teselliye." Nehir gülmeye devam ederken Betül roman havası açtı. "Kıvır bakalım Sünger Bob." Allah var ağır cezaydı bu. Hele ki Ali için çok çok ağırdı. Ali birkaç oynama çabasının ardından bizi kahkahalarımızla yalnız bırakarak üzerini değiştirmek için mağazaya girdi. Sıra Ozan'daydı bakalım neler olacak?

"Nehirciğim sen bana ne ceza buldun bakalım." dedi ve çapkın bir bakış attı. Tamam karın var anladık da senin ne halt olduğunu biliyoruz Ozan Bey. Cinsiyeti dişi olan her canlıya âşıksın biliyoruz. Nehir kendini salmasa bari bu züppeye. Bizim deli kız elindeki poşetteki çiçekleri çıkartıp eline tutuşturdu. Değişik bir konsept mi geliyor ne? Güllere bakıp bunla ne yapacağım der gibi bakan Ozan'a cevap verdi.

"Önümüzden geçen on erkeğe bu çiçeği verip popon çok seksiymiş diyeceksin." dedi ve güldü. Geçmiş kızların ya da daha önce Ozan'ın pisliklerine şahit olmanın intikamını böyle alıyordu sanırsam. "Nehir ben erkeklere yürümem saçmalama." Nehir başını yana yatırdı. "Artık istesen de kızlarada yürüyemezsin. Hem bak Ali'ye, canım ikizim neler yaptı sende yapmak zorundasın." Ozan el mahkum birkaç metre ileriye gitti ve yanından geçen adamları durdurup çiçeği verdi sonra da popolarının çok seksi olduğunu söyledi. Son bir kişi kalmıştı ki Ozan'ın bu dediğinden dolayı çiçeği ona yedirdi. Koskoca Ozan Gültekin'in düştüğü duruma bak? Olayın şokunu atlatınca sıra Emir'e geçti.

"Seni kendim hazırlayacağım." deyip koluna girdim ve elimdeki malzemelerle onu mağazaya sürükledim. Önce üzerini değiştirmesini istedim. Söylenerek çıktı, beklediğimden daha da komik olmuştu. "Kızım ben bunu giymem ya." kabine geri döneceği sırada kolundan tutup sandalyeye oturttum. "Mükemmel adamım ben. Herkes bana hasta, şimdi beni görenler gerçek anlamda hasta olacaklar. Ölür kalırlar şimdi hiç uğraşamam." Dediklerini tınlamadım ve üzerini incelemeye koyuldum. Kırmızı payet şort ve askılı dekolteli üstü çok absürt durmuştu.

Aynı travestilere benzemişti. Gülmemek için kendimi zor tutarken dudaklarımı ısırdım. Makyajını yaptım ve en son pembe peruğu başına geçirdim "Fıstık gibi oldun ya bay mükemmel. Erkek olsam sana aşık olurdum. Şu halinle gerçekten de milleti hasta edersin." Göz kırptım ve bu sefer tuttuğum kahkahamı patlattım. Yüzüme beni bi sal ya der gibi baktı ve "Bence uslu bir kız ol ve bana aşık ol." deyip beni kendine çekti. Ay gene başlıyoruz.

Biraz debelendim ama beni bırakmadı. "Şu halinle seni hiç ciddiye alamıyorum biliyor musun? Fıstık gibi bir kız oldun." Kendimi ellerinden kurtardım ve mağazadan onunla beraber çıktım. Kahkahayı basan ekip "Emir bu kılıkta eve gidip Mustafa Dede'nin elini öpecek." dememle ciddileşip saçmalama der gibi baktılar. Aklımla bin yaşayayım ya bence mükemmel bir cezaydı bu.

Emir'in başını olumsuz olarak sallamasından sonra kulağına eğildim. Yok yok o zürafanın kulağına eğilemem anca sandalye koyar yaklaşırım. "Bu oyunu sen istedin kurallarına göre oyna güzelim." dedim. Ay çok fenayım ya. Arabaya tekrar doluştuk ve eve gittik. Dedeyi eve girmeden kapıda yakalayınca Emir hemen elini yakalayıp öptü. "Canım dedem" Mustafa dede şaşkınca baktı ancak önünde duran kadın kılıklı adamın kim olduğunu çıkaramadı.

"Dedeciğim ben Emir, tanıyamadın mı?" demesinin ardından kafasına baston yemesiyle yere yığılan Emir'in başına gittim "Emir, Emir iyi misin?" Elini başına koyup Ali'den destek alarak ayağı kalktı. Kahretmesin ya ben dedenin bastonunu hesaba katmamıştım. "İyi misin?" Başını aşağı yukarı salladı ve arabaya geçti.

●●●

Eski haline dönen Emir Başına buz tutarak lafa girdi "Sıra Betül'de." Ali ayağa kalktı ve Betül'ün yanına geldi. "İntikam soğuk yenen bir yemektir. Bak gör şimdi neler oluyor." elini uzattı ve ayağa kalkması için ona yardımcı oldu. İntikam alırken bile kibar çocuk cidden. Poşetten üzeri damgalı bir hırka ve şapka çıkardı ona giydirdi. Üzerinde AnkaDer yazıyordu. "AnkaDer ne ya?" dedim gülerek karşımda fıstık yeşili üzerinde cırtlak pembe yazıları olan hırkalı Betül'e bakarken.

"Anka Kuşlarını Koruma Derneği" dedi ve güldü. Elindeki broşürleri Betül'ün eline tutuşturdu. "Elindeki broşürleri dağıtıp 'ben Kaf Dağını geçmeye çalışan ancak çok yüksek olduğu için uçup geçemeyen Anka kuşlarını koruma derneğinin bir üyesiyim. Onlara küçük uçma motoru bağlamak için sizden imza topluyorum. Anka kuşuna sahip çıkalım' diyeceksin." Kafam karışmış halde elimi başıma görürdüm ve başımı kaşıdım. Çok saçma ya. Ama bizimki gibi değildi ki bu yani.

Neden böyle sakin bir şey seçti anlamıyorum? Nesi ceza bunun? Anka kuşu ve kaf dağının olmadığını bilmeyeni anca kandırırsın ondan da bir şey çıkmaz. "Biz neler yaptırdık sen neler diyorsun?" Haksızlık ama ya. Emir boğazını temizledi "Kurallara aykırı değil yapabilir." Betül elindeki broşürleri sihirli kelimeleri söyleyerek dağıldıktan sonra tatmin olmayan bizim yanımıza geldi. Ceza sırası Nehir'de.

"Çok sevgili karıcım. Bu hamile göbeğini alıp karnına takıyorsun. Sonra da annelerinin elini tutan çocukların yanına gidip burada senin kardeşin var diyorsun." Off bu gerçekten acımasız bir ceza. Kıkır kıkır gülmeye başladım. Ali ise ciddiydi. "İkizim dayak mı yesin Ozan saçmalama?" Ozan bunu tınlamadı. Emir de 'Betülün cezaya onay verdim buna da veririm' diyip onay verince Nehir karnına hamile göbeğini geçirdi ve avlarına dogru harekete geçti.

Kadınlardan dayak yemez inşallah Ali'nin dediği gibi. "Tatlım baksana bi." dedi ve çocuğun boyuna erişmek için yere çömdü. Çocukta yarım yamalak konuşmasıyla "Ha? Noldu?" diye şaşkınca Nehir'e baktı. Yemyeşil gözleri vardı ve boncuk boncuk bakıyordu. Allah'ım şu an çocuk yapasım geldi. Ne de güzel yaratmışsın. Elini tutup karnına götürdü. "Bu bebek senin kardeşin." aha dananın kuyruğu şimdi kopacak.

Çocugun annesi önce inme inmiş gibi baksa da sonra kendini toparladı. "Ayağı kalksana sen." dedi ve ekledi "Zamparaya bak sen kaçıncı bu ya? Bu sefer gerçekten bitti." dedi ve Nehir'e vurmak için elini kaldırdı. Nehir ise kenara kaçılınca tokatı boşuna gitti. Nehir koşarak uzaklaştı. Kadın ise peşinden koşacakken çocuğun yerinde ağlamaya başlayıp "Babam beni artık sevmeyecek mi?" demesi üzerine peşinden gidemedi.

Nehir cidden ucuz yırtmıştı. "Ozan bunun intikamını Nehir yerde bırakmaz ben sana söyleyeyim." Bu ne saçma bir cümle dizilimidir ya Rabbim. Kan değil miydi o yerde bırakılmayan? Ozan karizmatik bir şekilde kolunu duvara dayadı. "Buyursun gelsin, bekleriz."

En son sıra bana gelmişti. Bay mükemmelimiz benim kolumdan tutup hazırlanmam için mağazaya soktu. Elindeki büyük poşetten zarif bir gelinlik çıkarıp bana uzattı. "Giydikten sonra haber ver bağcıkları bağlayayım." dedi ve göz kırptı. Nasıl yani oyun için bana gelinlik mi almıştı? "Emir ama bu?" Parmağını dudağımın üstüne koydu "Git ve giy." Gelinliği alıp kabine girdim ve gelinliği giydim. Bağcıkları bağlamaya çalıştım ancak başaramadım.

"Emir yardımın lazım." Lafımı ikiletmeden kabine daldı ve arkamdan bağcıkları teker teker geçirip bağlamaya başladı. İşi bitince ona dönecekken omuzlarımdan tuttu ve sabit kalmamı sağladı. "Güzel bir geline zarif bir kolye yakışır." Boynuma zarif bir kolye taktı. Kolları omuzun en alt kısmından başlayıp tamamen dantel olarak giden çok fazla kabarık olmayan gelinliğe baktım. İlk defa gelinlik giyiyordum. Nikahımda da giyememiştim. Zaten düğün de yapmamıştık. Biraz tuhaf hissetmedim değil.

Koluma girip beni mağazadan çıkardı ve ekibin yanına götürdü. Herkes şaşkınca bana bakıyordu. "Sana ceza ver dedik düğün yap demedik kardeşim." diyen Ali şaşkınlığını korumaya devam etti. "Durun bi ya daha cezayı söylemedim." Ceza tabi ya. Gelinliği giyince ben oyunu ceza işini unuttum hep. Aklım gitti aklım. Poşetten beş tane tektaş yüzük çıkardı. "Önümüzden geçen beş kişiye 'Benimle evlenir misin?' diyip bu yüzüklerden takacaksın."

Heh cezaya gel. Gelinlik giymemiş kıza yaptırdığı harekete bak! Sesli bir nefes verdim ve önümden geçen ilk erkeği durdurdum ve "Benimle evlenir misin?" Emir'in elinden kaptığım yüzüğü parmağına geçirdim. Adam da beni deli sandı. Yüzüme salak salak bakıp gitti. Ardından bir adamı daha durdurdum "Benimle evlenir misin?" deyip yüzüğü eline tutuşturdum. "Tatlım sen iyi misin ya? Ben evlenilecek değil eğlenilecek adamım kusura bakma." dedi ve gitti. Ay haspam. Biz öylelerine adam demiyoruz yalnız.

Ozan bir an evli olduğunu unutup söze daldı. "Adam tam da beni tarif ediyor, bekarlık sultanlık ulan." Ardından dediğini düşünüp evli olduğunu hatırlayınca ağzına vurdu ve başını öne eğdi. Ben tekrar bir av ararken bu sefer Emir geldi ve önümde durdu. Elimde kalan yüzükleri yere savurdu ve ellerimi tuttu. "Biz ayrı olunca böyle oluyor bak her şey savruluyor. Bi başkasına gitmeye kalktığında onlar sana gelmiyor, gelseler de başına sorun açıyorlar. Benden uzak olduğun her an eksik hissediyorum ben. Bilmiyorum şu an doğru mu yapıyorum? İçimden ne geliyorsa şu an düşünmeden ve kafamda tartmadan doğrudan yapıyorum." derin bir nefes aldı ve benim şaşkın bakışlarım arasında yere çöktü ve cebinden bir kutu çıkartıp içindeki kocaman tektaşı bana doğru uzattı. "Ben bu oyun gerçek olsun istiyorum. Evlilik oyunumuzu gerçek yapmaya var mısın Yer Elması?"

Evet okurcuklarımmmm❤ 10.000 olduk ve ben şokk. Bunun üstüne size öldül olsun diye böyle bir son yazayım dedim bölüme. Son anda kurguladığım bir kısımdı. Bakalım bir sonraki bölüme neler olacak?? Öpüldünüzzz😍😍😘😘😘❤❤

Loading...
0%