Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. "Kelepçeler"

@rubamsalepe


Beğenip yorum yapmayı unutmayalım

♟️

"EE NE ZAMAN KIZI İSTEMEYE GİDİYORUZ?"

Dede bi dur ya aklın fikrin beni evlendirmekte yemin ediyorum. Tutturmuş evlilik de evlilik! Ya diğer dedeler gibi çengel bulmaca çözsen ne bileyim emekliliğinin tadını çıkartmak için bir tane köpek alıp bir sahil kasabasına yerleşsen ya da gidip anneannemle dünya turu yapsan? Boğdun beni boğdun!

"Erken değil mi dedeciğim, daha Tuğçe'yle yeni konuştum," dememle deminden beri beni dürttüğü bastonunu kafama indirdi. Acıyan yeri yavaşça ovalamaya başladım.

Şu an şiddet görüyorum! Gör beni aile bakanı! Beynimin zonklayan kısmı senin mükemmel bir parçan zarar gördü diye sinyal yollarken tepkimi ortaya koydum "Ahhh!!!" Beyniiimmm.
Benim mükemmel beynimmm.
Şu an hasar aldı düşünebiliyor musunuz? Resmen başımdan kurşun yemişe döndüm.

"Dede ya, başıma neden vuruyorsun orası benim kendimde en çok beğendiğim yer ya da yerlerden biri. Dede ya kızlar beni beğenmeyecek ne yapıyorsun?" dememle ikinci hamleyi sırtıma yememle sus pus oldum. Dedemin klasik susturma ve karşısındakini adam etme yöntemiydi bu. Neyse ki tekrar başıma gelmedi.

"Bu akşam istemeye gidiyoruz."

Sinsi sinsi gülüyordu, Joker bile bu kadar sinsi gülmüyordur. Sen dedesin kendine gel. Bir dakika bir dakika, yanlış duymadım değil mi? Dedem az önce bu akşam dedi, değil mi? Bu akşam bu hani bugün olan bu akşam. Hani bugünün gecesi olan bu akşam. Bekarlık elden gidiyeaaahhh!!

Bir şeyler söyleyecekken anneannemin ağzımı kapayıp bana 'hadi haber ver' demesiyle çaresiz kalmıştım, ardından teyzemin yanından kalkan annem beni sürükleyerek odama götürdü. Evet beni üç kat yukarı çıkardı kolumdan sürükleye sürükleye, beni ya beni! Odamın önüne geldiğimizde kapıyı usulca açıp beni tekrar çekiştirip içeri soktu. Daha sonra ise kolumu bıraktı Bahar Sultan.

"Emir, oğlum ara Tuğçe'yi akşama hayırlı bir iş için geleceğiz de hadi ben dinleyeceğim."

Hıhhhhh Saksafonun vuuuuu dediği yere gelmiş bulunmaktayız. Mükemmel nahif bedenim ve ruhum bu duruma daha ne kadar katlanacak bilemiyorum. Bi bitmediniz be! Allah'ım bitmedi çilem. Beynimde komplo teorileri üretirken dışarıdaki sessizliğini annem bozdu

"Hadi."

Telefonumu elime alıp yer elması olarak kayıtlı Tuğçe'yi aradım. Lütfen aradığım Tuğçe'ye şuan ulaşılamasın. Lütfen Allah'ım Lütfen.

"Alo," diyerek telefona cevap verdi. Niye açıyorsun telefonu ya? Duşta olsaydın, lavaboda olsaydın ya da ne bileyim kuaföre gidip ağda yaptırsaydın. Neden telefonu açıyorsun Neden? Soğukkanlılığımı korumaya çalışarak lafa daldım

"Yer.. ıhım ıhım. Tuğçe biz akşama seni istemeye geliyoruz. Hazırlıklara başka diye aradım haydi hoşça kal." Telefonu suratına kapadım.

Çok mu âni olmuştu bu, kız şoka girmese bari. Aman girerse girsin, ben de şoktayım ben de az önce öğrendim. Hem ne var yani? Benim kadar harika bir adamla evlenecek. Emir sen de ne saçmalıyorsun ya? Kız tabi ki şoka girer.

"Hallettim Bahar Sultan. Ben de akşam için gerekenleri halletmek için dışarı çıkayım. "

Ben bu hallere düşecek adam mıydım ya? Her geçen zaman ruhum buhranlara sürükleniyordu. Ben, her şeye rağmen sesimi çıkarmayacak ve emirlere boyun eğecektim. Adını belki de bunun için koymuşlardı, Emir...

●●●

Hep buluştuğumuz yer olan Han kafedeydik. Yine etrafı sarmaşık ve bodur ağaçlarla çevrili sessiz sakin kısımda sandalyelere gömüldük.

"Gençler bakın bugün burada benim için toplandık." dedim koltuk raharahatlığındaki sandalyeye gömülürken. Ya da koltuk mu bu? Ne bu ya? Bu kadar rahat bir şey olabilir mi? Bu Han Kafe'yi acilen satın almam lazım.

"Emir, abi ne saçmalıyorsun? Yoksa yine kendini övmek için mi çağırdın? Meşguldüm işimi yarıda kesip geldim sen acil diyince." diyen Ali'ye öldürücü bakışları attım.

Ne işin vardı acaba en yakın arkadaşının sorunu var burada benle ilgilenmelisin. Bunun üzerine Ali'nin koluna yumruk geçirdim. Dostluklardaki en ince en güzel ayrıntı bu değil mi ya?

"Yardımınıza ihtiyacım var. Hatta ihtiyacımız var."

Hepsi bana şaşkın şaşkın baktı. Emir Gültekin neden yardım ister ki? Emir Gültekin asla yardım almaz demeyin benim bile düştüğüm zamanlar oluyor.

"Betül ben yanlış mı duydum, Emir'in bize ihtiyacı mı varmış?" diyen Nehir'i Betül şaşkın bir ifadeyle onayladı.

"Valla öyle dedi. Emir doğruyu söyle biz ölecek miyiz? Kaç günümüz kaldı?" diye saçmaladı. Ben de insanım ama ya.

"Abi bi kesin saçmalamayı, lâzımsınız bana."

Nehir'i dürterek "İkiz bak bu ihtiyacımız dedi, onu kaçırdın. Kimle yardıma ihtiyacın var?" dedi Ali bana dönerek.

Ayrıntıları kaçırmayan Ali okları her zamanki gibi olayın merkez noktasına doğru çevirdi. Zaten susar susar sonra bir şey dedi mi tam derdi. Bazen de susmazdı. Ya da her neyse.

"Biz Tuğçe'yle evleniyoruz. Oyunumuza yardım edin."

Böylece birden daldım olaya. Çok mu ani oldu acaba? Hepsi şoka girmiş görünüyor ve hepsi salak salak bana bakıyordu.

"Ya tepki versenize!"

Şaşkın bakışlarının arasında masaya yumruk vurunca odak noktaları ben oldum tabii ki. Bana baksanıza ya, şurada bir şey anlatıyoruz.

"Nasıl yani sen ve Tuğçe, hatta sen ve evlenmek? Sen ne saçmalıyorsun?" dedi Betül.

Ne var yani ben evlenemez miyim? Bunu benden hiç beklemiyor musunuz? Kafamda bunları sorgulamayı bırakıp olayları başından sonuna kadar tüm ayrıntısıyla anlattım. Evet şimdi bombayı söylüyorum. Boğazımı temizledim ve konuştum.

"Akşama istemeye gidiyoruz ve sizler de geliyorsunuz. "

●●●
Tuğçe'den

Emir Gültekin! Şu zamana kadar arada sana sinir olsam da bazen anlaşamasam da egonu görmezden gelip seni severdim. Artık senden nefret ediyorum. Kendini bir şey sanan pis egoist herif! Ya nasıl ne alaka ya ne alaka bugün istemeye gelmek? Yangından mal mı kaçırıyoruz? Mal mıyım lan ben? Ben bu ilk adıma hiç ama hiç hazır değilim. Onu da geçtim, ben evlenmeye hazır değilim. Yani şart mıydı hemen bu isteme şeysi? Biraz daha ağırdan alsaydık. Ya böyle hiç olmadı.

Annemleri nasıl ikna ettim bir ben biliyorum bir Allah biliyor. Neyse ki annem Emir'i hem tanıyordu hemde zengin olduğunu bildiği için ikna olması çok zor olmadı. Resmen özgürlüğümün bittiği ilk güne geldim. Ya koluma kelepçe geçireceklerdi ya da parmağıma. Hoş anayasanın bilmem kaçıncı maddesine göre kimse borcundan dolayı özgürlüğünden alıkonamazdı ama işte ben Emir tarafından alıkonulacaktım. Ben parmağıma kelepçe geçirmeyi seçtim. Hayır yani dünyayı dolaşmak için kredi çekip borcumu ödeyememiş olmasam asla kabul etmezdim. Kim çeker o ukalayı be. Pis egoist.

Gezdiklerimden pişman değilim aklım hâlâ gezemediklerimde. Tamam sakin oluyorum sayın seyirciler. Şu an çok sakinim. Sinirlenirsem güzel olamam. Oyun değil gerçekmiş gibi olması için güzel ve güler yüzlü olmam lazım.

"Kızım hazır mısın?" deyip odama dalan annem beni baştan aşağı süzdü. Anne kızın ele karışıyor anne. İçimdeki küçük Emrah'ı beynimden çıkardım.

Üzerimde siyah kolları dantel olan dizimin üzerinde biten kısa bir elbise vardı. Çok zarif görünüyordu. Saçlarım at kuyruğu şeklinde toplanmış aralarında dalgalar vardı. Küçük parıltılı bir küpe ve hafif makyaj ile mükemmel görünüyordum. Siyah stiletto ayakkabıyla da kombinimi tamamlamıştım. Tamam itiraf ediyorum, oldukça güzel olmuştum.

"Harika görünüyorsun kuzum. Sen ne ara büyüdün evleniyorsun? Bu çok ani oldu."

Sitemkar sözleri alnıma değdirdiği dudaklarıyla son bulmuştu.

Ah be anne, ben çok mu istiyorum sanıyorsun? Borçluyum ben anacım borçlu. O dünya turu için ben aslında sponsor bulmadım bankadan kredi çektim. İşten kazandığım para da durumu kurtarmayınca iflas...

Neyse iç sesim kapa çeneni!

"Hüzünlenme anneciğim." deyip gözleri dolmuş anneme sarıldım.

Keşke bu bir oyun üzülme diyebilsem. Yani aslında ona aşık olmadığımı biliyor ama belkide isteme sebebiyle onu seviyorum sanıyordur. Mantık evliliği gibi de düşünmüş olabilir. Emir yüzünden doğruyu da söyleyemiyordum. Aman sen de Tuğçe, tek sorun Emir'in mi? Çıkıp gezmeseydin sen de dünyayı, o zaman böyle bir duruma düşmezdin. İğneyi kendine çuvaldızı Emir'e batır.

Zilin çalmasıyla aşağıya indiğimde gereksiz bir heyecan sarmıştı her bir yanımı, kapıyı açıp misafirleri teker teker içeriye aldığımda da bu anlamlandıramadığım heyecan bir an olsun yakamı bırakmamıştı.

Emir'in dedesi Mustafa dede, Ayşenur anneanne, annesi Bahar Hanım, teyzesi Meltem Hanım, amcası Murat Bey ve ardından Emir ve kuzeni Ozan içeri girdi. Tüm sülaleyi toplayıp gelmişler alacaklı gibi kapıya dayanmışlardı. E evet biraz alacaklılardı, eni alacaklardı. Ya anneannenin tipe bak anneanne demeye yüz bin şahit ister benden genç duruyor.

Emir elindeki çiçeği ve çikolataları bana uzattı ve kulağıma eğildi.

"Bizimkiler de geliyor. "

Gelsinler bakalım, kambersiz düğün olur mu hiç? Ozan ise dediğimizi duymadan sırıtıp Emirin koluna girdi.

"Hadi damat bey, sizi içeri alalım."

Bu çocuk nedense beni hep sinir ediyor. Çok uyuz bir çocuk. Tamam Emir de biraz uyuz olabilir ama bu daha da fazla bir uyuz. Tam kapıyı kapatacakken

"Kapama" diyen bir ses elini kapıya yerleştirdi. "Yetiştik mi?" diye soran tabiki de Nehir'di.

"Kapıyı tuttuğuna göre girenleri gördün o zaman ne diye yetiştik mi diyorsun?" dedim onları içeri buyur ederek.

"Her zamanki Nehir işte, sen bakma ona. Bu arada Emir bize her şeyi anlattı. Her şeyi biliyoruz rahat ol sen"

Kim bilir Emir ne anlatmıştı bire bin koyup ama bunu oturup Ali'ye soracak zamanım yoktu.

"Tamam geçin içeri sessiz olun kimse bilmemeli."

Aman sanki uyarmasam haykıracaklardı. Benimki de boş laf işte. Ben de az deli değilim. Derin bir soluğu ciğerlerime çektiğimde sanırım hazırdım. Gece başlasın bakalım.

●●●

"Kahveleri de içtiğimize göre sebebi ziyaretimize gelelim. Cengiz Bey Allah'ın emri, peygamberin kavliyle kızınız Tuğçe'yi oğlumuz Emir'e istiyoruz."

İstemeyin ya, istemeyin. Şahsen ben hiç istemiyorum. Mustafa dede yaktın bizi be.

Baba verme beni be! Vermiyorum de. Olmaz kızım daha küçük de. Yirmi altı yaşında değil aslında on sekiz yaşında biz onu okula erken gönderdik de. Bul bir şeyler de verme beni.

"E madem gençler birbirini görmüş beğenmiş bizim için de acele oldu ama ne yapalım verdim gitti."

Verdin mi? Sen de dünden niyetliymişsin be babam, daha yeni öğrendin bu olayı nasıl hemen kabullenip beni verebilirsin ki? Ayrıca görüp beğenme yok, yok öyle bir şey. Acaba icra mı gelse eve? Gelsin en iyisi.

Oturduğum yerden ayağa kalktım ve yüzüklerin takılması için Emir'in yanına geçtim. Saçma sapan bir heyecan ve gerginlikle dimdik yıkılmadık ayaktayız.

"Rahmetli Ahmet bu günleri görseydi çok sevinirdi. " diyen Bahar hanımı Emir sarılarak teselli etti.

"Tatsız şeylerden konuşmayalım haydi yüzükleri getirin de takalım." dedi Mustafa dede.

Kelepçelere adım adım. Kız tarafı olmamasına rağmen aramızda en büyük o diye Mustafa dede yüzüklerimizi taktı. Ardından elinde makas olan Nehir bize doğru yaklaştı.

"Bu makas kesmiyor!"

Ya siz de bir oyunun içinde olduğumuzu biliyorsunuz bu şeylere ne gerek var? Bu saçma gece ne kadar çabuk biterse benim için o kadar iyiydi. Ozan, Nehir'e yaklaşıp cebinden bir deste para çıkarıp eline uzattı.

"Süpersin Hamster."

Sanıyorum ki Ozan'ın dediklerini Nehir hariç hiçbiri duymamıştı. Ne alaka hamster neden böyle dedi ki şimdi?

"Gerçekten kesmiyor, yenisini getirmeniz lazım," dedi parayı cebine tıkıştırırken.

Annemin dikiş kutusundan bir makas daha getirmesi uzun sürmedi. Makası dedenin avuçlarına teslim etti, o da sanki kuruyemişçi açılışı yapar gibi kurdeleyi tek hamlede kesiverdi.

Nehir, siz ikiniz bir şeyler karıştırıyorsunuz da ben size sorarım, ne dönüyor burada benden habersiz?

Büyüklerimizin ellerini öpüp âdeti yerine buldurduk. Ay sıkıldım cidden bu ne ya? Benim şuan Brezilya'da Yağmur Ormanlarında geziyor olmam, hırtıcı hayvan fotoğraflıyor olmam gerekiyordu. Hayaller ve hayatlar! Herkes yerlerine oturdu ve Mustafa dede lafa girdi.

"Ben nikahın hemen olmasını istiyorum."

Ne! Hemen mi, nasıl hemen? Peşimizden atlı mı koşturuyor ya? Allah'ım hangi günahımın bedeli bu?

"Ne kadar yakın zamanda?" diyen anneme Ayşenur Anneanne cevabı yapıştırdı;

"İşi çok uzatmadan yarın evlenmelerini istiyoruz!"

♟️

Evet canımlar bir bölümün daha sonuna geldik. Müjdemi vereyim ana konuya muhtemelen bir aksilik çıkmazsa iki bölüm sonra bodoslama dalıyoruz🤣🤣

Kurguyu yaptım heyecanlı bölümler sizi bekliyor😂 beklemede kalın😊😊 Sizi Seviyorum iyi okumalar❤❤

Loading...
0%