Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. "Yatak"

@rubamsalepe

CANLAR YENİ BÖLÜME Hoş GELDİNİZZZZ😍 SİZLERİ SEVİYORUM😘 VOTELERİ EKSİK ETMEYİN🤗🤗 YENİ KAPAĞI NASIL BULDUNUZ? YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. BİR DE EĞER BENİ TAKİP EDERSENİZ YENİ BÖLÜMLER NE ZAMAN GELECEK PAYLAŞIYORUM SİZLERDE ÖĞRENMİŞ OLURSUNUZ❤

Tuğçe'den

"Bu Emir seni kıskanmış olmasın?"
Ne? Ay saçmalama Emir mi kıskanacak? Dünyada duyduğum en saçma şeydi bu. Emir zamanı geldiğinde boşandığımız gün beni kendi elleriyle istediğim kişiye verirdi, eminim. "Hayır tabii ki." deyip Nehir'e bir tane patlattım. "Emin misin?" diye sırıttı. Arkadaşlarımın normal olmadığını daha önce söylemiş miydim? Hepsi birbirinden delidir. Bir tane normalini düşüneyim. Hadi hepsini ele alalım. Aldım almaz olaydım bırak bırak bir cacık olmaz bunlardan. "Bana bak Nehir, o mantıkla Ozan'da sana aşık." Bu defa pis pis gülme sırası bana geçmişti. "Saçmalama." Başını iki yana salladı. "Allah yazdıysa bozsun."

"Niye ya bence çok güzel olurdunuz" diyerek yanaklarını sıktım. "Ya ben o pisliğin bana dokunduğu her yerimi kesip atmak istiyorum sen ne diyorsun?" Başımıza dert almakta kankalarım ve benim üzerimize kimse yoktu gerçekten, ayık olun. Bir tek Betül'ün başına kötü işler gelmiyordu. Harbi ya Betül sen etkisiz eleman mısın? Biraz atraksiyon yaşa kızım be. Beynimdeki karmaşık düşüncelerime son veren telefonumun zil sesi oldu. "Anneanne arıyor susun." dedim telaşla.

Bari tatilde rahat ver be Son Osmanlı bizi niye salmıyorsun? Sal bi sen de rahatla biz de rahatlayalım. "Efendim Anneanne." yumuşak bir sesle karşıladım.
"Tatiliniz bitti bugün geri dönün." deyip telefonu yüzüme kapattı. Anneanne yine aklından nasıl bir şeytanlık geçiyor merak ediyorum. Kesin işkence edecek demedi demeyin.

Önce bizi bir çivili sandalyeye oturtup bağlayacak daha sonra başımıza kazan geçirip çatalı tencereye sürtecek. Sonra tırnaklarımızı yerinden söküp üzerine raptiye batıracak yetmeyecek gözlerimizin içine ateşte ısıtılmış demiri sürüp göz bebeklerimizi aktırtacak. Ayh içim bir tuhaf oldu biraz piskopatça düşündüm ne oldu bana be? Korku insanı ne hale getiriyor işte saçma sapan düşüncelerden çıkıp kızlara döndüm "Anneanne geri dönmemizi istedi."

●●●
Emir'den

Saatlerce süren yolculuğumuzun ardından eve dönmüştük. Evden uzak sadece bir gece bir gün uzak kalmıştık ve resmen tatili zehir etmişlerdi bize. Kesin Anneannemin bir planı vardı, yakında çıkar kokusu. Ya şimdi orada denize girecektim, güneşlenecektim. Zaten uyuz Tuğçe yüzünden de yüzemedim. Bak düşündükçe heyheylerim tepeye çıkıyor. Benim kadar mükemmel bir insanı sinirlendirmeyi neden bu kadar çok seviyor bu kız?

Odada üzerimi değiştirmiş Tuğçe'nin hazırlanmasını bekliyordum. Aşağı inip anneannemin diyeceklerini dinleyecektik, sanki hiç dinlememiş gibi. Yer Elması da geç kalmıştı, acaba geldi de ben mi göremiyordum kısa diye, düşünmedim değil. "Tuğçe hadi ya. İnan ki burada kök saldım üç kat aşağı inip toprakla buluştu köklerim. Hadi artık." diye seslendim.

ERKEKLERİN EVLENMEMELERİ İÇİN 5 SEBEP
-Kadınların bizi çok bekletmesi
-Kadınların dırdır etmesi
-Kadınların alışveriş yapması
-Kadınların inadı
-Kadınların her hareketimize laf söylemesi

Evet evlenmemek için çok geçerli sebepler sakın ha kimse evlenmesin!

Tuğçe giyinme odasından çıktı ve yanıma geldi. "Geldim be tamam ne çok konuştun!" diye cırladı. Bak ya yine her hareketime laf söylüyor, kendi çalıp kendi oynuyordu yine. Hızlı adımlarla aşağıdaki salona indik. Salonda dedem, anneannem ve uyuz Ozan'da vardı. "Sen de mi burdaydın gereksiz?" diye yüzümü ekşittim. Ne gerek vardı şimdi bu deliye. "Bastonumu yemeği özledin herhalde." deyip bastonunu gösteren dedeme doğru dönerek başımı olumsuz anlamda salladım. Allah beni dedemin baston zulmünden korusun. Ya çok pis bir işkence denemeyen asla bilemez.

"Mustafa tamam daha sonra hallet baston işini. Şimdi benim diyeceklerim var" Sözlerine ciddiyetle devma etti. "Baktım harcamalarınızın haddi hesabı yok ben de kredi kartlarınızı iptal ettim." diyerek kalbime hançeri sapladı. Anneanneee bunu nasıl yaparsın? Daha dün bir bugün iki. Tuğçe'nin eline kartları tutuşturan o, istediğin kadar harca diyen o, iptal eden yine o.

Olamaz ya benim kadar yakışıklı harika bir erkek beş parasız ne yapar? Hayır bir de yanımdaki bu yer elmasına da bakmak zorundayım. Ya ben ben koskoca Gültekin Grup'un iki varisinden biriyim ama beş kuruş param yok öyle mi?

Bu çok saçma! "Anneanne ama..." derken lafı ağzıma tıktı. Bizim sülalede bu durum ırsiydi sanırım. Önüne gelen lafı ağıza tıkar ve giderdi. Söyle bakalım Ayşenur Sultan ne diyeceksin? "Ozan'ın başında olduğu Otelin restoranında çalışacaksınız ki ileride devraldığınızda işi rahat çevirebilirsiniz."
"Ne Ozan'ın başında olduğu otelde çalışmak mı? Anneanne öldür beni artık işkence etme rica ediyorum." deyip sitem ettim.

Tuğçe ise olayın şaşkınlığıyla gözlerini pörtlemiş bizleri izliyordu. "Ah vah yok Emir Gültekin, çalışmayı öğreneceksin." dedi dedem. Yaktınız beni yaktınız. Balayı harcamaların olsundu bir zahmet dede ya, insan bundan sebep çulsuz bırakılır mı? "İsterseniz Ali, Nehir ve Betül de sizinle çalışabilir, size yardımcı olurlar. Zaten yemek pişirecek üç şefin yanında ayak işlerini görecek eleman lazım sizler hem o işleri göreceksiniz hem de eğer yetişemezlerse çalışan iki garsona yardım edeceksiniz. Ozan sizin başınızda duracak." dedi Anneannem. Ya ben çalışmayacağım demedim ki hiçbir zaman. Bu saçma olay da nereden çıktı?

Ya resmen işkence bu ya işkence! Ben ki koskoca Gültekinlerin varisi, ben ki dünyanın en karizmatik, en yakışıklı, en seksi, en mükemmel en en en adamıyım! Bunu bana nasıl reva görürsünüz? Yazıklar olsun. İtiraz etme şansım yoktu. Bu sebeple başımı sallayıp kabul ettim. Ayağı kalkıp Tuğçe'nin koluna girip odama doğru yol aldım.

Odaya geldiğimde Tuğçe "Anneannenin bizim üzerimizde komplo teorileri ürettiğini biliyordum ama bizi beş parasız bırakacağını, çalıştıracağını bilmiyordum. Bir de bana sen bizim gelinimizsin istediğin kadar harca demişti."

Ya sen sus bir kere senin söylenmeye hakkın yok Tuğçe Altay! "Otuz bine çanta alırken öyle demiyordun." dedim kinayeli bir şekilde. Yalan mı ya otuz bine çanta mı olur? Otuz bine elbise al, çanta ne ya küçücük!

Hiçbir şey söylemeden giyinme odasına gitti. Evet bence de söyleme ben de böyle bir laf yesem ben de cevap veremezdim. Bazen aklın çalışıyor yer elması. Dolaptan kıyafetlerimi çıkarıp üzerimi değiştirdim. Giyinme odasından yine sesler gelmeye başladı. Bu kız söylenmeden bıkmıyor. Gerçekten insan hep mi bir şeylerden şikayet eder?

"Ne söyleniyorsun yine?" deyip yanına gittim. Ne var yine? Ne var? Üzerinde kırmızı üst kısmı tamamen dantel altı tül bir gecelik vardı. İç çamaşırları çok net bir şekilde görünüyordu. Bu kızın benimle alıp veremediği vardı ya da anneannem büyük oynuyordu. Gerçekten sınırları zorluyordu. Onu baştan aşağı süzdüm. Bakma Emir, bakma oğlum. Kız da rahatsız olabilir yapma. Başımı hemen yana çevirdim onu rahatsız etmemek için.

Yine başa döndük iradene hakim ol Emir sen güçlü bir adamsın! Hadi aslanım hadi sakinn. "Dolabın üzerindeki nota bak!" diyerek dolabı gösterdi. Tuğçeciğim âni hareketler yapmasak diyorum. Gözlerimi Tuğçe'den değdirmeden dolaptaki yazıya çevirdim "Yeni geceliklerin hayırlı olsun. Giymezsen giymediğini anlarım biliyorsunuz." Yazanın kim olduğunu tahmin etmek zor olmadı hiç, anneannem olduğuna yemin edebilirim.

Anneanne sen ateşle oynadığının farkında bile değilsin. Cidden beni çok fena zorluyorsun işler bildiğin gibi değil. "Anneannem bir günde bizi iki kere vurmayı başardı tebrik ediyorum." diyebildim sadece arkamı dönüp yatağa doğru gittim, kendimi yatağa attım. Yine biraz sıcak mı oldu ne? Yok yok benim ağzım kurudu ben susadım bence. Dilimi kurumuş dudaklarimda gezdirdim. Daha sonra sağımda ki ağırlığa döndüm. Tatilde yaptığı gibi sırtını bana olabildiğince yaklaştırmıştı ancak bacaklarını açıkta bırakmıştı.

"Tuğçe" dedim sessizce. Nefes alışverişim hızlanmıştı. Ben heyecanlandım mı ya? Anneannem yüzünden şu an resmen aşık olmadığım bir kadını arzuluyorum. Sakinnn sakinn huuuh. "Hıı" diye tepki verdi. "Tuğçeee" diyerek adını tekrar ettim. "Ne var be ne var?" deyip omzumu ittirdi. Dokunma sakın bana vallahi ateş düştüğü yeri yakar.

"Eğer sevmediğin çakma kocandan çocuğun olsun istemiyorsan böyle şeyler giyinme." dedim zor nefes alarak. Yataktan doğruldu ve bana döndü "Ne!" diye haykırdıktan sonra "Ne saçmalıyorsun sen ya bir sapık olmadığın kalmıştı onu da mı oldun?" deyip bana çemkirdi. Komidinin üstüne koyduğum uzun hırkamı ona uzattım.

"Ya erkeğim ben erkek! Yatağımda seksi bi kadın açık saçık giyinmiş, arada benimle temas kuruyor. Ben sana bakmıyorum bile rahatsız olma diye ama işte bu kadar irademe hakim olabiliyorum! Al giy şunu." deyip ben de yataktan doğruldum. "Bu kıyafetleri ben isteyerek giymiyorum." Bu defa ayağa kalktı. "Senin gibi bir sapıkla aynı yerde uyuyamam!" diye ekledi. Hırkayı üzerine geçirip önünü kapadı.

Kapıya doğru ilerlerken lafa girdim "Bu odadan çıkamazsın, herkes oyunumuzu anlar." dedim kaşlarımı havaya kaldırarak. "Ayrıca bana sapık demeyi kes ayıp oluyor."
"Of offffff!!!" diyerek yatağa geldi tekrar. Bir müddet uzandıktan sonra kendimizi uykuya teslim ettik.

●●●
Tuğçe'den

"Arkadaşlar yardımınıza ihtiyacımız var." deyip meraklı bakışları üzerimde topladım. Sabah erkenden kalkıp Han Cafe'ye gelmiştik. Tüm ekip tam kadro buradaydık. Yardıma ihtiyacımız oluğu için onlardan istekte bulunacaktık. Ee ne demişler bir elin nesi var iki elin sesi var. Peki üç elin? Biliyorum bunu hiç kimse düşünmedi. Tuğçe Altay olmak bunu gerektirir. Ihım pardon ben artık Tuğçe Altay değilim ki. Bir türlü olaya alışamadın sende be Tuğçe Altay Gültekin. Sessizliği bozan Ali oldu "Ne oldu Tuğçe, bir sorun mu var?"

"Aslında büyük bir sorun var Ali. Hepinizin yardımı gerek." diyen Emir olayı ayrıntısıyla anlattı. "Yani anlayacağınız biz çalışan, Ozan patron." dedi başını biraz öne doğru eğerek. Bak sen sapığımıza bak. Çaresiz kalınca başını öne de eğermiş. Birde normal insanlardan farklıyım kusursuzsun ben der gördük şimdi gördük! "Ben varım." Betül elini Emir'in elinin üstüne koydu.

Ali ve Nehir birbirine bakıp onay verdikten sonra "Biz de varız." dediler. "Teşekkür ederim." Yaa canım arkadaşlarım işte ya dostlar böyle zamanlar içindir. Kötü gün dostu da bir başka güzel bee. "O zaman geçmiş olsun diyelim çünkü bugün başlıyoruz."

Evet canlarım yeni bölüm sonu bazen böyle 2000-3000 kelime yazmak istiyorum hızımı alamayıp😄 sonra o gazla öteki bölümü de yazıyorum😁 bakalım bakalımmm..

Bir sonraki bölüm hakkında spoi vereyim tekrar bir Ozan- Nehir olayı ile karşılaşacağız.

Restorantta Emir ve Tuğçe'ye özellikle Tuğçe'ye şaşıracağı bir sürpriz var.

Hadi o zaman öptüm sizlerii görüşmek üzeree😘😘😍😍🤗🤗🤗

♟️Beni şu hesaplardan takip edebilirsiniz, videolu paylaşımlar ve bölüm alıntıları paylaşıyorum.♟️

 

İnstagram
Twitter
Tiktok
Wattpad

 

rubamsalepe

 

♟️

 

Loading...
0%