Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Ufak Ruh

@ruhlarinyazicisi

Sessiz bir o kadarda gürültülü, yağmurun altında kurumuş yaprakların çıkardığı çıtırtı seslerinin arasında, toprakla yağmurun birleşiminin o güzel kokusu ile kaybolmayı diliyordum..

Sık bir o kadar da geniş ağaçların arasında bir daha dönmemek üzere Exsangue'a veda ediyorum..

Bu orman hayatımın başlangıcı olmak için vâr olmuştu yada sonum olmak için anlamlandıramadığım vârlığına inanmadığım gerçekler anneannem yüzünden, yüzüme tokat gibi çarpıyordu.

Ben bu ormana aittim sorun şimdi orman beni kendine ait hissediyor mu?

Asla..

Her gelişimde farklı olaylarla karşılaşıyordum, hani bazen insan takip ediliyor hissine kapilir ya

Beni takip eden arkamda değil yerin altındaydı..

Hissediyordum, bana ne kadar hissiz deseler bile hissediyordum.

Varlığı beni uyarıyor gibiydi

Burda olmaman lazım git burdan

Diyor du sanki?

Gitmek yerine kalmak hep yaptığım şeydi oysa..

Bir ağacın altına oturup yağmurun tadını çıkarmaya başladım.

Bu orman ne kadar korkutucu ve sesli olursa olsun bir o kadarda güzel ve sessizdi huzur veriyordu bir kere insana, insanların ailede bulamadığı huzuru veriyordu...

Ailemde bulamadığım huzuru, sevgiyi...

Sanki bana ihtiyacı varmış gibiydi yada benim bu ormana ihtiyacım vardı.

Ben burda doğmuşum ben anne karnında değil topraktan doğmuştum...

Bir dakika bir dakika 

Ne??

″Ben topraktan doğdum″

Takip ediliyor hissine yer altından kapıldım yoksa...

Beni yaratan kişi beni buldu mu?

Bana git değilde kal gitme mi demek istiyor.

Bir gök gürültüsü koptu ağaçların arasında kargaların daire şeklinde tepemde uçtuklarini görünce yaslandığım ağaca iyice sindim.

Kargaların çıkardığı sesler ağaçların arasında yankılanıp kayboluyor.

Crier Ormanı, Çığlık Ormanı

Burada ne kadar yüksek sesle bağır, çığır kimse seni duyamazdı bir o kadar da

Ne kadar bağır, çığır sesin herkesin duyabileceği şekilde yankılanırdı.

″Ah, hadi ama buda ne?″

İleriden toprak yukarıya kalkıp toz bulutu şeklinde üzerime geliyordu

Arkaya doğru koşmaya başlıyordum ki arkamda birinin nefesini hissettim..

Nefesi toprak ve... Ve ıslak kokuyordu.

Gözümü açıp kim olduğuna bakmak istemiştim ki.

Gözüm toz bulutundan dolayi yanıyordu çok yanıyordu...

″Bu da ne demek oluyor?″

Sağa bir adım atıp dereye hızlıca koştum, önümü göremediğim için

Âmes deresine(Ruhlar deresi) düştüm.

O an içinde çok büyük bir acı hissettim acı o kadar büyüktü ki

Ruhum bedenimden çıkıyordu sanki

Sonra bir ses duydum.

″Aramıza hoşgeldin Petite âme ″

O an gözlerimi açtığımda simsiyah bir odanın içinde yerde uzanıyordum.

Hadi be! Bu nasıl olur?

Karşımdaki kişiye baktığımda

Benden 3-4 yaş büyük bir adam gördüm.

Yanında köpeği vardı ve evet toz bulutu renginde bir kahverengiye sahi-

Bir dakika bir dakika 

Burda neler oluyor!

Bu adam benim ormanda gördüğüm adam mı?

Bu köpek benim kaçmaya çalıştığım tozbulutu mu?

Aklım karışmış durumda

″Şey acaba ben buraya nasıl geldim″

Dedim.

Dudağının kenarı yukari doğru sadistce kivrildi ve bakışları hiç masum değildi.

Beni süzmeye başladiğinda bakişlarindan hiç rahatsiz olmadiğimi anladım? Hadi ama bu neden iki saat beni süzüyor.

″Beğenmedin mi değişik yaratık üzerimdekileri toprakmisin çamurmusun yağmurmusun nesin sen?″

Bir kaşı yukari kalkti, beni hiç duymamış gibi

TK;Üzerini değiştirmen için tam....

20 dakikan var unutma burda zaman çabuk ilerler Enfant (Çocuk)

Sonda anlamadığım Fransizca bir kelime söyledi.

Şimdi bu bana küfür mü etti?

Öylece yüzüne aval aval baktığımda ne için hazirlanicağimi sormami beklemeden

TK;Cultivateur d'âme′yi böyle karşılamak hiç olmaz Petite âme

Söylediği Fransızca kelimelerden sadece ″Ufak Ruh″ kısmını anladim başta bahsettiği neydi.

Odamdan ben birşey sormama firsat kalmadan çıkmış olmasi sinirlerimi bozmuştu.

Hayır Türkçe konuşsa ölücek galiba?

Benim için olduğunu düşündüğüm siyah kelebeklerle kaplı dolaba doğru yürüdüğümde kapağını açıp içerisine bir göz gezdirdim.

Siyah abartili bir elbise, siyah pantolon benzeri bir kot, siyah bir tişört vb.vb

″Her bok siyah a*k″

Kendi kendime söylenip daha rahat olacağım birşeyler aradım

En sonunda salaş bir bluz, ve eşofmanı bir çırpıda giydim.

Alt rafa eğilip baktiğimda icinde tahmin ettiğim gibi ayakkabılar vardı

Birisini alıp ayağima geçirdiğimde hazırdim.

Etrafta eşya bırakmamaya özen göstererek eşyalari dolaba koydum.

Yatağin üzerine oturup o garip varlığın gelmesini bekledim.

″Hah birde 20 dakika çabuk geçermiş, yarrmin başina geçiyo″

Sinirden ona binlerce küfür edebilecek durumdaydım.

En sonunda sıkılıp ayağa kalktim ve bu garip yeri gezmeyi düşündüm içten içe o kadar çok merak ediyordum ki.

Ben buraya nasıl geldim..

Tam kapıyı açıcaktım ki

TK;Nereye Petit Âme

Ama bu... Bu nasıl olur o..

O daha demin çıkmadı mı..

Pislik sapık!!!

″Sen tam bir sapıksın!!″

Hızlıca arkamı dönüp yüzüne doğru öfkeyle baktım.

Gülümseyerek yanıma geldiğinde neye güldüğünü çözemedim.

Beni tekrar süzmeye başladığında gözümü devirdim.

Kaşları çatılarak, sert adımlarla dolabıma ulaştı içinden abartılı diye giymek istemediğim elbiseyi yatağa fırlatıp

TK;Yetiştiricilerinin yanına bu halde mi çıkıcaksın?

Tek kaşı havaya kalkti ve emir edercesine

TK;15 dakikan başladı Petit âme

Tekrar ortadan kaybolunca ağzım açık kaldı. Kapidan değil buhar olup ortadan kaybolmuştu.

İlizyon? Sihir? Güç? Görünmezlik?

Bir dakika... Bir dakika..

Ruh...

Aman Tanrım ben nereye geldim böyle??

Hemen yatağa attiği elbiseyi giymeye başladim, saçımı dağinik bir topuz yaparak kapiyi açıp dışarı attım kendimi.

Up uzun bir koridor ile karşılaşıcağımı beklemiyordum ve ne görsem beğenirsiniz.

O fırtına bozuntusu tek ayağinin üzerinde tam karşımda beğeni dolu gözleri kibirli dudaklari ile beni süzüyordu.

Süzüle süzüle yok olucam canımm!

″Süzme işin bittiyse nereye gidiceğimi söylicek misin?″

En sonunda kırmızı turuncu karışımı ela gözleri, turkuaz gözlerimle buluştu. Ağzıni araladi tam birşey dicekti ki bir ses konuşmasina engel oldu.

Leau; ″Nereye gidiceğin bizi ilgilendiriyor, Esprit de la Terre onun işi seni bilgilendirmek. Aramıza gel hadi.

Konuşan kadından gözlerimi alamıyordum.

O kadar büyüleyici o kadar güzeldi ki... Sarı-Mavi arası saçları, bebek mavisi gözleri üzerine giydiği mavi su damlaları olan elbise....

Leau;Tatlım hadi, ilk gündenegeç kalmak istemezsin.

Ona o kadar dalıp gitmiştim ki sanki o dereye dalmışım gibiydi bakan bir daha bakardi bir daha bir daha...

Kafami toparlayip başımı aşağı yukari salladım.

Peşlerinden yürümeye başladığımda

Arkamdaki toz bulutuda geliyordu.

HEMDE İTİYLE!!!

Up uzun koridordan çıkıp üst merdivenlere ilerledik.

Ayağıma spor bir ayakkabı giydiğim için kendimi şansli hissediyordum çünkü, merdivenler o kadar dardı ki

Topuklularla yürüyemezdim.

Sporlarla bile zor yürüdüğüm bu merdivende önümdeki tertemiz kadının ayakkabılarına bakıp şaşırıyordum.

Bir koridora daha girdiğimizde bayılıcaktım.

En sonunda büyükçe bir solona gir

diğimizde etrafi merakla inceliyordum.

Spor solonlarını andıran 

Havuz, Toprak alan, Ormanlık alan,

Savaş aletleri, Kitaplar ah o da ne?

Fanus üzerinde yeryüzü

••••••••••


Loading...
0%