
"umut,yitirir bütün duyguları
Sevgisizlik ne acı bir duygu eğer hayatınız sevgisizlik ile geçmişse sevgi duygusunu hiç yaşamamışsınızdır hayatınız boyunca o duyguya mahrum kalmışsınızıdır insanlar hep bir şey bekler çünkü beklemekte hayatın bir kanunudur sahi insanlar ne bekler bazıları para bekler bazıları hayatının aşkını bekler bazıları ise bir duygu bekler zıt duygular asla birlikte olmaz biri aydınlığa çıkarken biri karanlıkta kaybolur sevgi nasıl bir duygudur bilmem çünkü sevgi beni birakan 3 duygudan biriydi .
Anne karnından doğan her bebek masumdur , onu kirleten şey hayattir hayat benimde ruhumu kirletti
Anne ve babasından sevgi gören çocukları gördüğümde kirlendi ruhum.
Babası tarafından başı okşanan çocukları gördüğümde kirlendi ruhum.
Hangi insan herhangi bir yaşından nefret eder ben ettim 7 yaşımdan hep nefret ettim o yaşım madalyonu oluşturdu o madalyonun iki farklı yerine duyguları yerleştirdi 7. Yaşım bende travma oluşturdu 7. Yaşım beni lanetledi..
Ailem zengin olduğundan annem çalışmazdı onun yerine hobi amacıyla çocuk bakıcılığı yapardı anneler çocuklarını evemize bırakır bir kaç saat sonra geri alırlardı bir tane çocuk vardı aralarında adı aras ' tı annesi yine bir gün arası evimize bırakmıştı bende odamda oyuncaklarımla oynuyordum oyuncaklarla oyun oynamaktan canım sıkıldığında odamdan çıkıp merdivenlerden aşağıya inmiştim salona geldiğimde aras koltukta oturmuş çizgi film izliyordu televizyondan daha sonra benim geldiğimi anlamış bir şekilde benim yüzüme doğru baktı hemen koltuktan kalkıp bana doğru koşmaya başladı koşarken ayağı bir oyuncağa takıldığında dengesini sağlayamayıp yere yapışmıştı korkmuş bir ifadeyle onun yanına doğru koştum aras yapıştığı yerden kalktığında ağlamaya başladı annem ağlama seslerini duymuştuki koşarak yanımıza geldi arasın ağladığını gördüğünde gözlerinde korku vardı urastan sonra gözleri benim yüzümü buldu bana gözleriyle öfkeli bir bakış attı ve urasa endişeli bir sesle " arascım niye ağlıyorsun " diye sordu aras eliyle göz yaşını silip anneme bakarak titreyen bir sesle " G-gece bana çelme taktı gamze teyze " diye ağlamaya devam etti annem bana dahada öfke dolu bakışlarlar attı sert bir ses tonuyla " doğrumu bu gece senmi çelme taktın" şok olmuş bir halde anneme bakıyordum kelimeler boğazıma düğümlenmişti titreyen bir sesle " h-hayır anne kendisi bana doğru koşuyordu sonra ayağı oyuncağa takılıp yere düştü bende onun yanına koştum hemen" Dedim aras anneme bakarak " yalan söylüyor gamze teyze " diye ağlamaya devam etti anneme bakıp " hay-" kelimemi tamamlıcakken annem elini kaldırıp yüzüme doğru tokat attı gözümden bir yaş düşerken anneme baktım sonra merdivenlere doğru koştum annem bana ilk kez o gün vurdu bana değil başka bir çocuğa güvendi
"Annem ilk defa bana olan güven duygusunu kırdı ve paramparca etti"
"Annem bana inanmadı"
Küçükken telefondan şarkı dinliyordum şarkı şöyleydi;
"Anneni seviyorsan alkışla "
Çocukluğum safça alkışladı
" Babani seviyorsan alkışla "
Alkışladı
"Anneni babani babanı anneni seviyorsan hep alkışla "
Alkışladı
Ama bir hata vardı ben değil annem ve babam beni sevmiyordu
Bana niye biri mesaj atmıştı daha önemlisi numaramı kimden aldı çok çevresi olmayan biriydim kimdi bu yabancı? Benim soy adım arsoydu benan değildi zaten milyonlarca kafamda soru var hadi gel bide bu soru çıksın karşıma. Allah'ım ben niye normal bir insan değilim neden sevgisizlik canımı acıtıyor
Ruhum acıyor
Sevgisiz bir insan olmam acıtıyor
Kalbim acıyor
Sevilecek türden bir insan olmamam acıtıyor
En kötüsü annemin ve babamın sevmemesi acıtıyor..
Hep masallara inanan bir insandım ama masallar bakış açısına göre değişti çocukluğum gibi
Kurt kırmızı başlıklı kıza büyükannesini yedirdi
Uyuyanan güzel kehanetten dolayı öldü
İyiler kazanmadı hiç masallar bize yanlış anlatıldı ...
( Alıntı ile başlayalım sevgili okurlarım bölüme ✨)
"Koparma kelebeğin kanatlarını alma son umudun parçalarını ondan "
G.A
Hangi gerizekalı bana bu saatte mesaj attı ve üstüne birde benan diyor fakat benim adım arsoydu kaşlarım çatık bir şekilde mesaja bakarken bir yandanda bana mesaj atan kişiye cevap yazdım
Ben " siz kimsiniz "
(1:32)
0545******* " insanım"
(1:33)
Ben " beyfendi siz ciddimisiniz ben hayvan sanıyordum sizi vah vah insanmissiniz cidden "
(1:33)
"Adam bildiğim salak zaten benide böyleleri buluyor"
0545******* " ben senin abinim "
(1:34)
Ne saçmalıyordu bu gerizekalı abinmmiş bokumu ye ulan benim sen şimdi görülsün
Ben

0545******* " ayıp yavrum abiye böyle yapılır mı tch tch tch "
(1:34)
Ben " şimdi isimsiz beyfendi ilk önce şu abi konusuna gelelim benim abim olmadı he daha sonrasında çıktı bu sizi ilgilendirmez ama nefretim de boğulur o yüzden bu saçmalıktan vazgeçin ve benan değil arsoy soy adım gece arsoy tanıştığımıza memnun olmadım ve engellicem "
(1:37)
" Göt bide yavrum diyor hayırdır sen minibüscük parçası"
Profiline bastığımda şu söz benim dikkatimi çekmişti
" Bir kuşu alıp kafese koyarsin özgürlüğünü alırsın zamanı gelince o kuşta seni kafese koyup intikamını alır "
Şaka maka etkilenmiştim bu sözden güzel bir sözdü yalan değil ama daha iyi sözler beklerdim ben daha iyi sözler yapıyorum
Gece :1
İsimsiz beyefendi :0
Ve fotoğrafı kalbimde bir his bıraktı karnımda sanki kelebekler vardı gözlerim ışıldıyor fotoğrafa baktığımda kalbimde bir ateş oluşuyordu intikam ateşim sönüyordu aşk ateşim ortaya çıktı
"Sanırım aşık oldum🖤"
Hemen elimle kendi yüzüme tokat attım sakin ol kızım mağaradan çıkmış kız gibi tövbe haşa hemen ilk erkeğe saldırma alta doğru kaydırıp engelleme tuşuna basıp onayladım
0545******* numarasını engellediniz .
"Hakketti o pust "
Telefonu yatağa koyup aşağıya birşeyler yemek için sessizce odamdan çıktım merdivenlerden sessizce inip mutfağa doğru gittiğimde annem dondurma kaşıklıyordu onu gördüğümde kaşlarımdan bir tanesini yukarıya kaldırdım anneme bakıp soğuk bir sesle " anne ne yapıyorsun burda " diye sordum sesim ilk kez bu kadar soğuktu annem karşı artık içimdeki çocuk onu ölmüştü onu içimde öldürmüştüm annem sesimdeki soğukluğu önemsememiş bir şekilde boş gözlerle bana baktı daha sonrasında sandalyeyi gösterdiğinde ne demek istediğini anlayıp sandaleyeye doğru gittim sandalyeye oturup bir yandan parmaklarımla masada ritim yapıp anneme bakıyordum annem derin bir nefes verip konuşmaya başladı " babanla ayrıldıktan sonra bir adamla tanıştım gece adı Erkan ona baba demek zorunda değilsin baban da olmicak ama onla aranı iyi tutmak zorundasın bir çocuğu var adı Emre çok iyi bir çocuk senle aynı yaşta bugün buraya gelicekler lütfen onlara saygısızlık yapma ve iyi ol onlara karşı " dedi içimdeki öfke arttı babamı sevmiyordum ama bunu yapamazdı bu saygısızlık tı acımasızlık ve buraya asla gelmicek izin vermem babamı sevmem ama böyle bişey olmasına izin vermem ne kadar annemden özellik aldıysam onun 2 katı babamdan özellik aldım ben babamın sevmediği kızıydım ve onun sonu olucaktım ölümü benden olucaktı anneme öfkeli gözlerle bakıp " babama bunu yapmaya hakkın yok daha yeni boşandın sen nası bir kadınsın milletin ağzından kötü sözlere maruz kalırız ikimizde böyle nasıl bişey yaparsın hiçmi babamın değeri yoktu " diye bağırdım annem şaşkın gözlerle bana bakıyordu benden böyle bir tepki beklemiyordu sinirle sandalyeden kalkıp merdivenlere doğru yürüdüm merdivenlerden yukarı çıkıp odama doğru yürüdüm kapımı açtığımda yatağa doğru yürüyüp kendimi yatağa attım aklıma bir düşünce geldi acaba günlüğüme ilk yazdığım şey neydi büyük ihtimal madalyondu yataktan çıkıp masama doğru ilerledim günlüğü alıp tekrar yatağa doğru ilerledim yatağa girdiğimde günlüğün ilk sayfasini açıp okumaya başladım
Gece'nin güncesi
Merhaba sevgili günlük ben gece babam bana her gün sana yazı yazmamı söyledi bende bugün ilk kez yazıyorum biliyormusun günlük bugün bir korkum oldu adı kapalı alan korkusuymuş çok korktum babam beni küçük olan bir odaya götürdü ve kapıyı kitledi çok ağladım bağırdım ama beni kurtarmadı bu odadan benden özür bile dilemedi sonra ben orda uyudum ama aç uyudum sadece babam su getiriyordu sonra geri geliyordu ona yalvarıyordum ama beni ordan çıkarmadı ve ben bir madalyon düşündüm beynimde bir tarafına güzel duyguları bir tarafada kötü duyguları yerleştirdim madalyon hangi yönde olursa o duygularla kendimi yöneticem görüşmek üzere günlük annem çağırıyor
Gözümden bir yaş geldi canım daha çok acıdı okurken bu sayfayı okurken 7. Yaşım benim en kötü yaşımdı 7 benim en sevmediğim sayıydı ama bunun suçlusu ne bendim ne o yaşım bunun suçlusu benim öz babamdı madalyon onun yüzünden ortaya çıktı ve yarattığı şeyle ondan intikamımı alıcaktım onu kendi silahıyla vurucam ve madalyon belki o zaman yok olucaktı sonsuza dek tarih tekerrür etti saatler başladı o intikam günü için " babamdan intikam alıcam hemde kendi silahıylan"
" ben artık geceydim gece gibi sessiz ve yalnızlıktan ibarettim"
✨
Gardropuma doğru ilerledim bugün daha uzun şeyler giyinmek istedi canım gardropun kapağını açtığımda demir çubuğu üzerinde duran askılıklardan Uzun bol baskılı sweatshirt aldim altım için gardropun altından yırtık bol paça pantolon aldım odamdaki ayakkabılıktan da beyaz spor ayakkaabı aldım
( Böyle düşünebilirsiniz (: )

Giyindikten sonra makyaj masama doğru gittim sandalyeye oturduğumda kahverengi dudak kalemiyle dudak kıvrımlarıma sürdüm daha sonra dudağıma pembe bir ruj sürdüm göz kapağıma far paleti den kahverengimsi tonlar sürdüm parmağıma gözlerim uç noktasına aydınlatıcı kalemle dokundurdum burnumum üstüne aydınlatıcı kalem ile nokta kondurdum
(Böyle düşünün )

(Arkadaşlar makyaj görünüşü konusunda çok fikrim yok kusura bakmayın eğer bir eksik görürsem eklicem )
Makyajımı bitirdikten sonra kapıma doğru ilerledim kapıya geldiğimde kapıdan çıkıp merdivenlere doğru yürüdüm merdivenlerden indiğimde annemi biriyle konuşurken gördüm Tanrıya şükürler olsun ki o beni fark etmemişti dikkatli adımlarla duvara doğru gittim sırtımı duvara yasladığımda kendimi fark ettirmeden anneme doğru baktım "annem konuşurken dudakları iki yana kıvrıldı ve yüzüne bir gülümseme oturdu, geçmişten anılar sanki gözlerinde yıldız çiziyordu" annem telefonu kulağından uzaklaştırdığında telefondan bir erkek sesi geldi kaşlarım çatık bir şekilde anneme bakıyordum annem şüphelenmiş şekilde bana doğru bakcakken hemen bakışlarımı kaçırdım bir kaç dk sonra tekrar baktığımda annem hala konuşuyordu kimdi bu konuştuğu erkek eğer o Erkan sa bu sefer o telefonu 1000 parçaya bölücem annem birden sevinmiş bir sesle " ya cidden senin bal peteğin miyim ? " diye sordu konuştuğu kişiye içimdeki ses tiksintili bir tonda "bal peteği ne ya bide kaymak der bide zeytinim der al sana kahvaltı sofrası"
İçimdeki ses konuşmaya devam etti " hadi git onu durdur gece "
Kolaysa sen durdur
Sakin olmalıydım eğer annem beni görürse biterim kulağımı duvara doğru yaslayıp sesleri dinlemeye başladım
- Annem " geliceksiniz dimi buraya balım"
Sesi duyduktan sonra öfkeli bir sesle "ben sana canımı gösterecem " dedim "canım ne ya görende kocası"
Sesleri dinleyeme devam ettim
-Annem " Emre'yi de getir benim kızla tanışırlar hem anlaşırlar da istediğin bişey varsa benim kız yapar sana hemen şimdiden söyle varsa istediğin birşey akşama hazır olur "
Bide ben bunlara yemekmi yapıcam eğer yaparsam şimdiden ölüm fermanları hazır olucak bide gelicek o çocukla anlaşcam üstelik avcumu yalasın benim kapımı çaldığı an üstüne atlar yumruklarımı yüzüne geçiririm bide bunlar çıktı onca şey varken
-Annem " tamam canım kapatıyorum görüşmek üzere akşam unutma sakın gelmeyi "
Sesi duyduğum an yukarı doğru sessizce çıktım görünmeden eğer annem görürse beni canımı okur
Odama geldiğimde annem aşağıdan "Gece" diye bağırdını duydum içimdeki korku ile merdivenlere doğru yürüdüm merdivenlerden aşağıya indiğimde annem bana kızgın bir şekilde bakıyordu
"Bu sefer cidden sıçtım"
Anneme titreyen bir sesle "e- efendim anne" dedim annem bana bakarak öfkeli bir sesle " kızım sen manyakmısın bütün çikolatayı bitirmissin akşam ben ne yapıcam tatlı olarak zıkkımın kökünü ye Gece bu eve artık çikolata dayanmıyor ya bıktım senden bir insan bu kadar çikolata sevemez ya en sonunda şeker hastası olacaksın..." diye azarlarken içimdeki endişe yok olmuştu annem azarlamaya devam ederken annemin sözünü kesip " anne daha sonra konuşsak dışarı çıkıcam " dedim "bugün önemli işlerim var " annem kaşlarından birini havaya kaldırmış " ne işin var ?" Diye sordu annemin sorusuna " söylemek istemiyorum " diyerek kapıya doğru yürücekken annem kolumdan tutup " bana cevap ver küçük hanım nereye gidiyorsun " dedi anneme doğru bakıp " söylemek istemiyorum " dedim soğukkanlı bir sesle "eğer söylemek isteseydim söylerdim " annemin gözlerinde öfke ortaya çıktı kolumu daha sıkı tutuyordu ve her tuttuğu dakika canım daha çok yanıyordu lakin benim sabrım da buraya kadardı. öfkeyle kolumu çekip yüzüne doğru bağırdım "bir daha kolumu bu şekilde tutarsan olacaklardan sorumlu değilim." öfkeyle kapıya yürüyüp sinirle kapıyı arkamdan çarpıp gittim. Bazıları niye böyle yaptığımı düşünür sorgular siz kendi evinizde insan yerine koyulmadığınızı gördünüz mü yada hissetinizmi ben hep hissettim ve gördüm hiç bir zaman insan yerine koyulmadım babamın ve annemin gözünde insan yerine koyulabilecek biri değildim bazen düşünürüm neden dünyaya geldim neden bu acıları çekmek zorunda kalıyorum herkesin bir acısını dinlicek,çözüm bulucak biri vardır ama benim ise kimse yoktu kimsesiz biriydim sanki öz annem ve babam bile acımı dinlemek o acıya kabuk bağlamak istemedi ruhumda bir yara vardı asla kapanmicak bir yaraydı çünkü ben bile o yarayı kapatamadım o yara "sevgizilik'ti" bazı yaralar asla iyileşmez orayı kapatabilirsiniz sadece insanlar onu kapanmış sanar ama o yara asla kapanmaz insanlar hep umut et demiştir peki size umudu öğreten kişi kim bazılarına annesi ,babası öğretti umudu bazıları hayatı ile umudu öğrendi bazıları ise hayalleri ile öğrendi umudu ben ise küçükken bir amcadan öğrendim umudu o anı gözümün önünde belirginleşti
- merhaba amca
- merhaba küçük çocuk ,adın ne senin
Çocukluğum mutlu bir sesle
- adım Gece
- amca kısık bir sesle mırıldandı "Gece"
-peki annen yada baban nerde gece?
- fırından ekmek almaya gittiler amca
-amca sana bir şey sorabilir miyim
- amca sorucağım soruyu bilmediği için meraklı bir ses tonuyla " sor " dedi
- Umut nedir amca
- amca biraz düşündü sonrasında sakin bir sesle " Umut pandoranın kutusudur Gece "
- umut nası bir kutuda olabiliyor amca
- Zeus pandoraya evlilik hediyesi için bir kutu verir ve pandoraya asla bu kutuyu açmaması için onu tembihler ama Pandora merakına yenik düşüp kutuyu açar kutunun içerisindeki öfke ,keder,ızdırap,kibir,pişmanlık,riya ve hastalıklar dünyaya yayılır.Pandora son anda kutuyu kapatır ve o kutunun içerisinde bir tek umut kalır "
Epey yürüdükten sonra sonunda psikoloğumun çalıştığı hastaneye gelmiştim içimde sadece ufak bir heyecan vardı oda ilk kez psikoloğa gittiğim içindi otomatik kapıya doğru elimi kaldırdığımda kapıdan yeşil bir ışık belirdiğinde kapı açıldı içeriye girdiğimde gördüğüm manzara karşısında gözlerim irice açıldı hastane ana - baba günü gibiydi danışmanın olduğu yöne doğru yürürken duyduğum ses beni durdurdu sesin kaynağını gözlerimle ararken beynimde o ses yankılanırken elimle kulağımı kapattım sesin kaynağını bulduğumda ona doğru dik dik baktım annesinin kucağında ağlayan bir bebek vardı
" Bebek ağlama sesinden nefret ediyorum "
Bebek ve annesinin oturduğu yöne doğru yürürken herkes bebeğin ağlama sesinden bıkmış gibi bebek ve annesine bakıyordu annesinin yanına geldiğimde annesi kafasını kaldırıp bana bakmaya başladı nazik bir sesle ona " eğer bir mahsuru yoksa yanınızdaki koltuğa oturabilir miyim?" Annesi "evet" anlamında başıyla onayladı yanına oturduğumda bebek daha çok ağlamaya başladı annesi bebeğine doğru yalvarır bir sesle " Lütfen ağlama anneciğim bak herkes bize bakıyor yalvarırım ağlama artık " dedim annesine bakarak annesi bana bakarak " bezini temizledim , aç da değil 15 dk önce emzirme odasında emzirdim gazıda yok hiç böyle olmazdı "
Bebeğe bakıp " eğer izin verirseniz ona şarkı söyliyim " dedim annesi güven dolu bakışlarıyla " evet" anlamında başını sallayıp bebeği annesinden aldığım da annesi " sanırım ilk kez kucağında bebek tutuyorsun " diye sordu
" Evet kucağımda tuttuğum ilk bebek " diyerek onu onayladım
Annesi " burdan tutmalısın " diyerek nasi tutacağımı gösterdi.
Bebeğe baktığımda kaplan gözü taşındaki gibi kehribar gözleri ve kahverengi saçları vardı . Onu iyice kendime çektiğimdd büyüleyici bir koku geldi burnuma çok saf bir kokuydu hayatımda hiç koklamadığım bir kokuydu bu
Bu koku
masumluğun kokusuydu. dünya üzerinde hiçbir şeyin bu güzel kokuya sahip olamayacağını anlamam hiç uzun sürmedi. bir çift kehribar ve masumluğun kokusu küçücük bir bedende toplanmıştı.
"Şşş" diye mırıldandım ilgisini çekmeye çalıştım ve ilgisini çektim sonunda üzerime " niye ağlıyorsun ufaklık senin gibi bebeğe yakışıyor mu ağlamak bende ağlardım küçükken ama susardım sonra sen hala ağlıyorsun" " bak anneyede yazık ama eğer aglamazsan sana şarkı söylerim " " sende çok güzel abi olacaksın insanlara belki kardeşin olmaz ama kardeşlik illa kan bağı değildir şimdi uslu durcaksan başını sallaki şarkıyı söyliyeyim" bebek beni anlıyormuş gibi başını salladı
Bebeğin kulağına ince ve naif bir sesle şarkıyı söylemeye başladım
"Bir küçücük aslancık varmış kırlarda koşar oynarmış annesi onu çok çok severmiş babası onu çok çok severmiş aslan baba " burayı söyleyemezdim çocuğu kötü etkiliyebilirdi nefes verip devam ettim " bir yere gitmiş küçük aslan onu beklemiş" ben şarkıyı devam ettirdikçe bebeğin de pür dikkat beni dinlediğini fark ettim. şaşırmıştım çünkü ilk kez birisi bu kadar dikkatli beni dinliyordu. yavaş yavaş gözlerini kapatmaya başladığını gördüğümde şarkının onu mayıştırdığını anladım. dudaklarımı hafifçe yanağına bastırdım ve tamamen dalması için sessizlikle bekledim.
Annem bana hiç şarkı söylemezdi ben hep kendim öğrenmiştim ama eve gelen çocuklara söylüyordu ben kendi sesimle kendimi uyuttum hep bir şey yaptığımda ya beni Bodrum'a kitlerdi bazen yemek ve su getirirdi bazen getirmezdi ellerime vururdu kızarana kadar ama gelen çocuklara kıyamıyordu kollarında yada bacaklarında yara bandı yapıştırıyordu benim ise hiçbir yarama yara bandı yapıştırmamıştı..
Sonunda bebek uyumuştu dikkatlice bebeği annesine verdiğimde annesi içten bir gülümsemeyle "çok sağol yavrum " dedi bende ona gülümsemeyle karşılık verdim tam bir söyliyecekken telefondan bir ses geldi
And I am a material girl
You know that we are living in a material world
And I am a material girl
Some boys romance
Herkes duyduğu sesle birlikte bana baktı kadın anlamamış şekilde bana bakmaya devam ediyordu ses bittikten sonra oturduğum yerden kalkarak hızlıca psikoloğumun kapısına doğru yürüdüm.
"Allah seninde belanı versin şarkı herkese rezil hüsran olduk "
Kapının önüne geldiğimde başımı yukarı kaldırıp mobil tabletten adımın yazmasını bekledim
5 dk sonra
Kaşlarım çatık bir şekilde tablete bakıp "neden ismim gözükmüyor ulan benden sonra gelenler bile benden önce girdi Allah'ın belası tablet ismimi göstersene ulan " diye mırıldandım ve beklemeye devam ettim
30 dk sonra
Tablete öfkeli bakışlar atarak " bozukmu ulan bu saat 11 oldu 10 buçukta randevum vardı benim "
Bir kaç dk sonra ismimi gördüğümde tablete karşı " aferin adam ol böyle koçum" diyerek kapıyı doğru adım atıp kapıyı tıkladım içerden "gel" diye bir ses geldiğinde kapıyı açıp içeriye girdim. Psikoloğum bana gülümseyerek " otursana Gececim " diyerek sandalyeyi gösterdi bende gülümsemesine karşılık verip sandalyeye doğru yürüyüp oturdum psikoloğum bana bakarak " evet Gececim başlayalım ilk olarak her hastama sorduğum gibi sanada sorucam"
Soracağı soruyu meraklı bir şekilde ona doğru bakmaya devam ettim ve anılarımın gözüme geleceği o soruyu sordu " seni hiç korkutan yada travma yaratan bir olay yada gördüğün bir olay var mı? Dedi ona bakıp bişeyler söylemek için dudaklarımı araladım fakat gözümün önünden geçen geçmişe dair anılar beni susturdu. kulaklarımda yediğim dayağın sesleri belirdi, vücudumda ise o dayaktan izler sanki yeni oluşmuş gibi gün yüzüne çıktı. hissettiğim panik ve korku sanki göğüs kafesime dolup nefesimi kesmek ister gibiydi. sakinleşmek adına gözlerimi kapatıp üç kere derin nefes alıp verdim ve söze girdim. geçmişimin korkusuyla yüzleşcektim " bir tane olay var " dedim kadın bana bakıp " anlatmak istermisin peki Gececim eğer anlatmak istersen dinler ve yardım ederim" başımı onaylayarak geçmişimin kapısı açıldı ve anılar gözüme gelmeye başladı
" Bugün doğum günüm 9 yaşımın doğum günü benim doğum günüm üstüme Sindirella elbisesi giydikten sonra odamdan çıkıp merdivenlerden inip salona doğru ilerledim çocukluğum çok saftı " durup psikoloğuma adını sordum gülümseyip " Hatice " dedikten sonra devam ettim " salona geldiğimde çikolatalı pastayı gördüğümde ellerimi sevinçten çırpmıştım pastaya doğru ilerlerken annem bana boş gözlerle bakarak " sakin pastadan yemiyorsun gece doğum günü saatin geldiğinde yiyecez " dedi dudaklarımı büzmus bir şekilde koltuğa doğru ilerledim annemler mutfağa doğru gittiklerinde daha fazla dayanamayıp masaya doğru ilerledim çatalı akıp pastaya bastırmıştım ağzıma tam lokmayı atcakken annem elimdeki çatalla bana bakıyordu bana doğru üstüme doğru yürümeye başladığında korkuyla gözlerimi yumdum yanıma geldiğini hissettiğimde gözlerimi yavaşca açarak ona baktım gözlerinde öfke vardı" bu kısımda duraksadım çünkü gelecek olan ruhumun en ağır yaralarındandı derin bir nefes alıp verdikten sonra devam ettim " ellerini yukarı kaldırıp ilk önce yüzümün sol tarafına vurdu daha sonra sağ tarafına vurdu cildimdeki morluklar artmaya başladı en son hatırladığım karanlık bir odaydi çok karanlık sanki orda canavarlar vardı " ANNE" diye bağırdım ama annem gelmemişti "BABA " diye bağırdım ama babamda gelmedi o küçük bedenim çok büyük acılarla savaştı.
İkiside beni o gün karanlık bir yere hapsetti
✨
Psikoloğumun gözünden bir yaş geldi eliyle yaşını sildikten sonra bana bakıp "iyi misin Gececim " diye sordu içimdeki ses " hiç iyi değilsin gece pıt pıt bak hala yaradan kan akıyor " ses haklıydı ruhumdaki kapandığını sandım yara yeniden açıldı ve kan akmaya başladı psikoloğum telefona baktığında gülen yüzü düşmüştü daha sonra bana bakıp "seansımız süresi bitmiş gece cim " dediğinde oturduğum sandalyeden kalktım
Sarılmayı sevmezdim sanırım annemde sevmezdi bu yüzden bana hiç sarılmadı ...
Psikoloğumda yerinden kalkarak beni kapıya kadar uğradı kapının önüne geldiğimde psikoloğuma " rica etsem size sarılabilirmiyim " dedim utangaç bir sesle psikoloğum gülümseyerek " tabi gece cim " dedi ona sarılırken bir içimde bir his oluştu ama anneme zorla bir kere sarıldığımda o duygu olmamisti o his gelmemişti içime çok güzel bir histi özlem hissi gibiydi hani olur ya özlersiniz birini daha sonra o kişiyi gördüğünüzde sarılırsınız ona bu histe öyleydi ama bu kadını hiç tanımıyordum bu hiç yaşamadım bir duyguydu şey gibi bir şeydi
"Şefkat"
Gece odadan çıktıktan sonra kübra nın gözünden bir yaş geldi kaç yıldır aradığı kızını bulmuştu ve onun bir acısını dinlemişti kızını dinlerken kalbine binlerce parça saplandı bir yaş daha geldi ve yaşlar artmaya başladı kızının gözündeki acıyı gördü sevgisizliği gördü kizindaki mahvaloşluğunu gördü
Kübranın gözünden yaş gelmeye devam ederken telefonundaki sesle ağlaması kesildi Kübra telefonu açtığında ağlamaklı sesiyle " e- efendim " dedi
Karşısındaki ses korkuyla " anne ağladınmı " devam etti " bu sefer hangi hasta için "
Kübra oğluna nasıl dicekti geceyle konuştum diye cesaret doğdu ve oğlunu bile yıkan cümleyi söyledi "Geceyle konuştum Kuzey "
Oğlu şaşırmış bir sesle " ne " dedi daha sonra " ne diyorsun sen anne eminmisin o kız cidden gecemi"
Annesi ağlayan sesiyle " evet oğlum o gece 22 Şubat ta elimden giden gece o gün benden kopan gece bugün beni tanımadı ama ben onu tandım şuan ki ailesi ona hiç iyi davranmıyor şiddet uygulamış onu hiç sevmemiş kağan benim yavrum ne acılar çekmiş ben kağan onun yanında olamadım benim yavrum şiddet görürken ben hiç birşey yapamadım benim yavrum eski gece değil kağan ondan sanki umudu sökmüşler o ilk doğduğunda başkaları aldı benim elimden sadece bir kere kucağıma aldım ...."
" 22 Şubat Kübra dan onun için çok şey almıştı"
Oğlu telefonda kararlı bir sesle " onu bulucam anne ve sana getirecem söz " diyip kapattı
"Artık herşey değişti gece arsoy mu yoksa gece benan mi "
" Hayır sadece gece. "
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |