@ruhuyaralibiri
|
M. S. 734 Anadolu'nun bir yerinde... İnsanlar çadırlarında yatmaya hazırlanıyordu. Çocuklar yatmak yerine kardeşleriyle oynuyordu ve anneleri bu duruma kızıyordu. Üç kardeş üst üste çıkmış kavga ederken içeriye babaları girdi. Babaları çadırların güvenliğini sağlamak için sürekli devriye geziyordu. Bu yüzden sadece çocuklar uyumadan önce birkaç dakika geçirebiliyorlardı. Çocuklar babalarını görür görmez hemen birbirinden ayrılıp babalarına sarıldı. "Ne oluyor burada? Annenizi neden sinirlendiriyorsunuz?" "Ablama güçlü olduğumu kanıtlamaya çalışıyordum." Dedi ortanca çocuk. İçlerinden en çok babasına benzeyen oydu. Savaşmak ve güçlü olduğunu kanıtlamak istiyordu. Baba gülerek çocuklarının saçlarını karıştırdı. "O zaman yarın benimle beraber gelebilirsin. Sana birkaç şey öğretebilirim." çocuk heyecanla babasına baktı. "Gerçekten mi?" "Evet ama bunun için annenden özür dilemen lazım." "Ama baba beni yenemedi bile. Nasıl onu yanında götürüyorsun?" Abla bu duruma sinirlenmişti. Galiba kendisi de gitmek istiyordu. "Ondan sonra seninle gideriz. Tamam mı?" "tamam."diyerek kız kardeş babasına sarıldı. "Senin daha büyümen lazım ufaklık." diyerek adam en küçük çocuğunu kucağına aldı. "biliyorum." dedi küçük çocuk sessizce. "O zaman herkes hemen uyusun!" diyerek çocukları yataklarına girmesini bekledi. Adam arkasına döndüğünde karısının gülerek onu izlediğini gördü. Gülümseyerek karısının yanına gidip alnından öptü. O gece etrafta uluma sesleri yankılandı. Bu her zamanki uluma sesi gibi değildi. Etrafta dolaşan söylentilere göre insanlar terk edilmiş çadırlar buluyordu ve bunu efsanevi bir şeye bağlıyorlardı. Baba silahlarını kuşanıp dışarıya çıktı. Ama attığı adımı geri çekip son kez uyuyan çocuklarına baktı. İçlerinden birinin uyumadığını fark ettiğinde yanında gitti. "sakın korkma. Hemen geri dönücem tamam mı?" Çocuğun kafasını sallamasını bekledi. "Sen burada kardeşlerini koru. Onları sakın bırakma. Siz beraber güçlüsünüz. Tıpkı ben ve amcan gibi. Dikkat et." diyip bu sefer dışarıya çıktı. Ortanca kardeş ayağa kalktığında annesini de yanlarında gördü. "Merak etme normal bir hayvan saldırısı." diyerek çocuğunu sakinleştirdi. Ama annesi bunu der demez etrafta çığlıklar duyulmaya başladı. Çocuk dışarıya çıkmak için hamle yapsada annesi onu tuttu. "Baban sana ne dedi?" "Kardeşlerini koru dedi." "O zaman öyle yap. Sakın dışarıya çıkma." Ama dışardaki bağırışlar arttı. Kadın çığlıkların yanında erkeklerin bağırışları karıştı. Annesi ona sarılırken diğer çocuklarda uyandı ve annelerinin yanına gitti. "Bir şey olmayacak merak etmeyin." Fakat anneleri bunu der demez çadırın girişi yırtıldı. İlk gözüken şey büyük pençelerdi. Çocuklar korkuyla annesine sarıldı. Anneleri onları geriye çekse de zaten canavarın hedefi belliydi. Anneyi öldürmek istiyordu. Dişleri köpek gibiydi. Hayır ortanca çocuk bunu daha önce de görmüştü. Daha doğrusu buna benzer bir hayvanı daha önce görmüştü. Kurta benziyordu ama insan gibiydi. Saçları uzundu. Sakalları vardı ama gözleri masmaviydi. Aç bir kurt gibi bakıyordu. Etrafında kıllar vardı ayakları ve elleri pençeydi. Sanki dönüşümünü tamamlayamamış gibiydi. Canavar birden kadının üstüne atlayıp tek hamlede kafasını koparttı. Kadının kafası yavaşça çocuklara doğru gitti. Çocuklar nefes almadan annelerine bakıyordu. Güzeller güzeli annesi artık ölmüştü. Hemde gözleri önünde. Canavar çocuklara doğru yaklaştı. "Siz işimize çok yarıyacaksınız." Diyerek yavaşça çocuklara yaklaştı. Ortanca çocuk gözlerini yumup babasının kenarda duran kılıcına uzanmak için derin nefes aldı. Canavar sırıtarak ona doğru gelirken birden kılıca hamle yaptı ama canavar onu tek hamlede yakaladı. "Ne yapmaya çalışıyorsun sen? Kahraman mı olmak istiyorsun?" Canavarın dişlerinden annesinin kanı akıyordu. Çocuk sadece onu düşünüyordu. Annesinin intikamını almak istiyordu ama gökteki tanrı adına o daha bir çocuktu. Ne yapabilirdi? "Dua et ki işimize yarıyacaksınız yoksa seninde sonun annen gibi olurdu." Diyerek güldü. Çocuk debelensede kurtulamadı. Küçük kardeşi ablasına sarılmış ağlıyordu. Babasının dediğini yapamamıştı. Kardeşlerini koruyamamıştı. Ortanda çocuk debelenmeyi bıraktığında canavar onu sırtına aldı. Diğer iki çocuğu da alıp çadırdan çıktı. Ortanca çocuk etrafına bakındığında babasını yerde gördü. Beş veya altı canavar babasını yiyordu. Oysa daha az önce gülüp eğlenmişlerdi. Babası ona söz vermişti. O babasına söz vermişti. Babası sözünü tutamamıştı ama çocuk tutmak istiyordu. Ama sadece istiyordu. Bir arabaya konulduklarında canavarların çocukları topladığını anladılar. Bütün çocuklar ordaydı. Arabayı kilitleyip kamptan uzaklaştılar. Ulama sesleri etrafta yankılanırken bütün çocuklar ağlıyordu. Akıllardaki tek soru şuydu: Şimdi ne olacaktı? 🦇🐺🫀 "Efendim!" Cadının çırağı koşarak çadırdan içeriye girdi. "Ne oldu?" "Efendim Kurt adamlar başka bir kampa saldırmış! Yine çocukları toplamışlar efendim!" "Avcılar nerde?" "Artık soyları tükeniyor efendim. Kurt adamlar sığınaklarını bulmuş. Gittikçe güçleniyorlar. Avcılar bile bir şey yapamıyorlar. Belki yıllar sonra ama şuan değil." Baş cadı düşünceyle Parşomenlere baktı. Yasaklı büyüler adlı parşomeni eline aldı. "Efendim o yasaklı büyüle..." "Ne olduğunu biliyorum." Cadı büyülere bakarken daha güçlü bir şeyin kurt adamları durdurması gerektiğini düşünüyordu. Bunun içinde yarasa kalbine gerek vardı. Ahh... Baş cadının bütün ailesi lanetlenecekti. Büyü yapabilmeleri zaman alacaktı. Ama cadının hatasını düzeltmesi gerekiyordu. Baş cadı hiçbir şey demeden çadırdan çıkıp atına atladı. Yardımcısı arkasından bakarken cadının tek düşündüğü bir şey vardı. Daha doğrusu bir kişi. Atilla... Cadı ve Atilla birbirine aşık iki gençti. Ama bir gün Atilla hastalığa yakalandı. Cadıda onu kurtarmak için ona büyü yapmıştı. Fakat o zamanlar daha küçüktü ve Atilla'ya aşık olan bir cadı ona yanlış büyüyü vermişti. Sonuç olarak Atilla ilk kurt adam olmuştu. İçindeki vahşilik dışa vurunca herkesi öldürmeye çalışmıştı. Genç cadı hariç. Onu öldürmese de etrafındakileri öldürmüştü. Atilla artık nasıl keşif ettiyse bazı erkekleri kurt adama çevirmişti. Böylelikle alfa olmuştu. Cadı iç çekti. Keşke beni de öldürseydi diye düşündü. 🦇🐺🫀 Cadı mağranın önünde durup içeriye baktı. Bunu yapması gerekiyordu. Artık hatasını düzeltip cezasını çekmeliydi. Mağraya adım atıp yarasa yakalamak için harekete geçti. İlk zorlansada başardı. Yarasadan özür dileyerek kalbini çıkarttı. Bunu yapması yasaktı. Ama yasaklar artık umurunda bile değildi. Böyle devam ederse dünyada çocuk kalmayacaktı. Biri fedekarlık yapmalıydı. Fedakarlık yapılmayan bir savaş kazanılmazdı. Cadı atına binip çocukların tutulduğu mağraya doğru ilerledi. Çocukların hayatta olduğunu ummaktan başka hiçbir bir şey düşünmüyordu. Yoksa her şey boşa gidecekti. 🦇🐺🫀 Çocuklar mağranın içinde tutuluyordu aslında burası sığınak gibiydi. Mağra dışardan küçük gözüküyordu fakat ilerledikçe bölmelere ayrılmış yerler vardı. mağranın derinliklerinden çığlıklar gelirken çocuklar ağlamaktan başka hiçbir şey yapmıyorlardı. Hepsinin akıllarında ailelerinin katledilişi vardı. Ortanda kardeş sadece kendine babasına verdiği söz geliyordu. Annesi hep onu babasına benzetirdi. Babası cesur bir savaşçıydı. Akıllıydı. Düşmanlarıyla oynardı. Annesi öyle derdi. Ama babasının yenemediği birini o nasıl yenebilirdi ki? "Merhaba çocuklar." Karanlıktan gelen sesle çocuklar sıçradı. "Benden korkmanız ne hoş." Mağrada elinde meşale ile biri gelip karanlığı aydınlattı. Az önce konuşan adam meşaleyi aldı. Meşale ile gelen adam giderken çocuklar sadece karşılarındaki adama bakıyordu. "Benim kim olduğumu merak ettiğinizi görüyorum." Adam çocuklara daha da yaklaştı. Boyu diğer canavarlara göre daha uzundu. Saçları yeni kesilmişti. Sakalları çok uzun değildi, buda dudağından çenesine kadar uzanan izi saklamıyordu. Sarı gözleri vardı. Bu onu yırtıcı olduğunu belli ediyordu. "Burada gördüğünüz ve görmediğiniz bütün kurt adamlar bana hizmet eder. Ben Alfayım. İlk kurt adam benim. Sizlerde bir sonrakı kurt adamlar olacaksınız." Ardından güldü. "Gerçi kızlar için çok umudum yok. Deneylerde başarısız oluyoruz maalesef neslimizi devam ettirmek için kurt kızlara ihtiyacımız var ama siz garip bir şekilde bunu kabul etmiyorsunuz. Neyse. Konumuz şuan bu değil. Konumuz sizin benim için hizmet verecek olmanız." çocukların arasından ses yükseldi. "Asla! Ailemi sizin yüzünüzden kaybettim! Asla senin için çalışmam!" "Öne çık hemen!" Alfa sinirlenmişti. Daha önce hiçbir çocuk ona karşı gelmemişti. Ortanca çocuk öne çıktı. Alfa onu incelemeye başladı. Sanki onda bir şeyler arıyor gibiydi. Ardından çocuğa yaklaşıp derin bir nefes aldı. "Kanın çok güçlü. Baban güçlü bir savaşçı olmalı. İşime gerçekten de yarıyacaksın. Belki yanımda bile savaşabilirsin."dedi gülerek. "Bunu yapmayacağımı söyledim! Öldür beni daha iyi!" Çocuk korkudan ölecek gibiydi ama her türlü ölümü tadacaktı. Alfa çocuğun arkasındaki kıza ve küçük çocuğa baktı. "Kardeşlerinde burada galiba. Onları öldürsem daha iyi." Çocuk ellerini yumruk şeklinde sıktı. Bu iyi değildi. Her şey olurdu ama kardeşleri asla. "Bakıyorumda sesin çıkmıyor. Burada şey demen gerekiyor. Özür dilerim efendim." Çocuk dişlerini sıktı. Kardeşleri için yapması gerekiyordu. "Özür dile..." "Atilla!" Mağaranın içinde kadın sesi yankılandı. Alfa anında etrafa bakındı. Havayı koklarken içeriye bir kadın girdi. Alfanın kenara koyduğu meşaleden kadın gözüküyordu. Kızıl saçları bukle bukle omuzlarından dökülüyordu. Yeşil ve mavi karışımı gözleri hem ormanı hemde denizi hissettiryordu. Beyaz teni soğuktan kızarmıştı. Ellerinde kırmızı lekeler vardı. "Asena?! Burada ne işin var? Gene ne yapmaya geldin?" Alfa şaşırmışa benziyordu. Gözleri kadının ellerine kaydı. "Ne yaptın sen?" Paniklemiş gibiydi. Kadın sadece gülümsedi. "Yapmam gereken şeyi yaptım. Artık çok geç." "Ölüceksin. Buna değer mi?" "Ben lanetlenmeyi göze aldım. Sence ölmek umurumda mı?" Alfa hiçbir şey demeden sadece kadına baktı. Kadın adama doğru yaklaştı. Alfa hareket bile etmeden kadının yanına gelişini izledi. "Sürekli kendime keşke seni sevmeseydim diyorum. Çünkü seni sevmeseydim..." Alfa kadının sözünü tamamladı. "Bu halde olmaz mıydın?" Kadının gözünden bir yaş düştü. "Bunun için özür dilerim. Böyle olsun istememiştim. Sadece seni kurtarmak istemiştim. Sonra bir daha seni hiç göremem diye korkmuştum... Bu hale gelince... Seni görmeme bile izin vermedin sonra dışarıya çıkmam yasaklandı ben ben..." Alfa bir şey demeden kadının gözlerinden düşen yaşladı sildi. Elleri kadının saçlarına gitti. Son kez dokunuyordu. Bunu biliyordu. "Ne kadar zamanın var?" Alfanın dediği sadece buydu. Kadın gözlerini ondan kaçırdı. "Çok az dimi?" Kadın başını sallamakla yetindi. "Seni hep sevdim Asena. Beni görmeni istemedim. Sonuçta artık ben sevdiğin adam değilim." "Sen aşık olduğum adamsın. Ben seni her türlü kabul ediyordum ama sen benden uzaklaştın." Dedi kadın Alfanın gözlerine bakarken. "Her şey için özür dilerim. Bunun içinde." Dediğinde ağzından büyülü sözler döküldü. "Seni seviyorum." Diyebildi sadece adam. Bunu da kadın duydu mu bilmiyordu ama duymasını çok istiyordu. Ardından çocuklar çığlık atarak yere düştü. Sonrasında ise kadın ışıklar içinde ortadan yok oldu ve mağra patladı. 🦇🐺🫀 Çocuklar mağradan çıkamadılar...
Diyerek hikayeyi bitiriyorum. Şaka şaka devam edin o kadar kurgu düşünmüşüz o çocuklar bana lazım :D Devam edin 😁
Çocuklar yıkılmış mağradan mucize eseri çıktılar. Etrafta sadece çocuklar vardı. Hepsi bir yere toplanmış ne yapacaklarını bilmiyordu. Ortanca çocuğun en yakın arkadaşı çocuğa yaklaştı. "Ne olacak şimdi?" "İlk başta uyumamız lazım." Ardından ortanca çocuk bağırdı. "Erkekler dört gruba ayrılsın. Kızlar ve bebekler bir arada dursunlar. Erkekler sırayla nöbet tutucak. Birinci grup yakacak bir şeyler toplasın. İkinci grupta yiyecek bulsun. Başımıza ne gelir bilmiyoruz bu yüzden üçüncü grupta silah yapsın. En sonuncu grup nöbet tutacak. İtirazı olan var mı?" Ses gelmeyince çocuklar işin başına geçti. Birkaç saat sonra nöbet tutanlardan ses geldi. "Beş tane atlı buraya geliyor. Üstündekileri göremedim." erkeklerin hepsi odundan yapılmış silahlarını ellerine alıp gizlendiler. Denildiği gibi beş atlı geldi ama üstündekileri kadındı. Kadınlar inip etrafa bakındı. Ardından yumuşak bir sesle "Çocuklar sizin için geldik. Yardım edicez. Asena bizi yolladı." ortanca çocuk Asena'yı tanıyordu. Bu yüzden öne çıktı. "Bize nasıl yardım edeceksiniz?" Kadın Asena'ya benziyordu. Gülümseyerek çocuğa baktı. "Şuan hissetmiyorsunuz ama birkaç saat sonra vücudunuza inanılmaz ağrılar girecek. Vücudunuz değişecek. Bu yolda size rehberlik etmemiz gerek." "Bizi kimse kurt adama çevirmedi." "Siz zaten kurt adam değilsiniz." "Neyiz o zaman? Bizi neye çevirdiniz?" Kadın yutkundu. Sanki bunu söylemek istemiyor gibiydi. "Vampir."
Bölüm sonu... Umarım beğenmişsinizdir yorumlarınızı bekliyorum 💗 |
0% |