Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4.вσ̈ℓϋм

@rukiyeakbal07

Hadi bir mum da sen söndür.🕯️

⚕️


Bölüm şarkımız<3 (Şarkıyı dinleyerek okuyun bölümü aşklar.)

And I say, "Hello Satan, I believe it is time to go"
(Ve ben "Merhaba şeytan, sanırım gitme zamanı" diyorum.)

Me and the Devil
(Ben ve şeytan)

Walking side by side
(Yan yana yürüyoruz)

Me and the Devil
(Ben ve şeytan)

Walking side by side
(Yan yana yürüyoruz)
Soap&Skin-Me And Devil

•••

4.BÖLÜM: Korkulu Rüya

Söylesene, bana ne kadar yok olmak istedin? Her gece uyumadan önce ne kabuslar göreceğini bilmeden kafanı yastığına koydun mu? Senden yardım isteyen, kanından biri olunca ne yaptın? Gözlerin, yaşla mı baktı, yoksa çaresizlikle mi? Yoksa hissizleştin mi?

Gökyüzündeki yağmurlar gibiydi kabuslar; her damlada toprak beni içine çekiyordu. Her damlada yok oluyordum. Ben her damlada ablamın sesini duyuyordum.

“Tamam, vurma ona; onun canı çok yanar.”

Bu ses her gün kulaklarımda yankılanıyordu. Beni hep güldüren biri olmadan, bir kere bile gülememiştim.

Benim ablamın kanının değdiği sokaktan geçmemiştim. O güne kadar. O sokak onlara aitti. Onlara ait sokaktan geçmek akıl kârı değildi. Zaten kafamda olan tek şey ablamdı. Onun gözleri hâlâ kafamda canlanıyordu.

Ablamın kaçırılışına ağlamamıştım, ama her gece o sahneyi kâbuslarımda gördüğümde ağlayarak yataktan kalkmıştım. Hiç ağlamayan Mina, kâbuslardan ağlıyordu.

O sokaktan bilerek geçmiştim. Birilerinin peşime takılacağını biliyordum. O sokağa giren kim olursa olsun çıkamıyordu.

100. SOKAK...

Her annenin korkulu rüyası olan o sokak. Ablamla bilmeden girdiğimiz karanlık sokak. Daha kaç yaşındaydık ki? Sadece karanlık bir sokaktı. Öyle sanmıştık, benden canımı kanımı almışlardı o sokaktan.

100. Sokak benden ablamı almıştı.

Mara çetesi tarafından kaçırılacağımı biliyordum, ama yine de o sokağa girmiştim. Şimdi geçtiğim karanlık koridorda önümdeki üç masum kızla ilerliyorduk.

Hepimizin elleri ve ağızları bağlıydı. Cansu hâlâ ağlıyordu. Özlem ve Melodi hissiz gibiydiler. Ben ise dört gözle etrafı inceliyordum, her yeri kafama kazıyordum.

Sarışın kadın önümüze geçerek karanlık koridorda ilerlememize yardım ediyordu. En sonda ben olduğumdan dolayı etrafı detaylıca inceliyebiliyordum.

Her yerde kapı vardı, yukarıya doğru baktığımda havalandırma boşluğu olduğunu gördüm. Yüzümde sinsi bir gülümseme oluştu.

Kadın beyaz bir kapının önünde durduğunda hepimiz durmuştuk. Kadın, koynundan çıkardığı kartı dijital okuyucuya okutarak kapıyı açmıştı. İlk önce o içeriye girmişti, sonra ise tek tek biz içeriye girmiştik.

İçerisi beyazlıktan oluşuyordu. Beyaz fayanslar, beyaz duvarlar, beyaz giyimli ve maskeli kadınlar. Sanki hastalıklıymışız gibi giyinmişlerdi.

Maskeli kadınlardan biri, sarı saçlı kadının yanına gelerek konuştu. “Yeni gelenler bunlar mı?” Sarışın kadın bir süre maskeli kadına boş boş baktı ama sonradan, “Evet.” Dedi.

Maskeli kadının bakışları hepimizde gezdi. En son gözleri bende durduğunda gözlerime bir süre baktı. Gözlerimin her maviden farklı olduğunu biliyordum.

Ama bu kadar da bakılmazdı. Kadın bir süre bana anlamlı anlamı baktı, sonra hüzünle gözlerini çekti.

Sarışın kadın otoriter bir sesle konuştu. “Hepsi toplu banyo yaptırılacak. Kıyafetleri yakılacaktır, tokalarına kadar. Sonra ise lazer işlemine geçilecek, yine aynı toplu bir şekilde.” Maskeli kadın biraz şaşırmıştı ama sesi içeride yankılandı.

“Peki efendim,” dedikten sonra sarışın kadın gitmişti. Biz ise maskeli kadınların yanında kalmıştık.

Başları olduğunu düşündüğüm kadın el işaretleriyle diğer kadınlara bir şeyler anlatmıştı. Sonra ise bize dönerek,

“Onlar ne duyabilirler ne de konuşabilirler. Yani onlara bir şeyler anlatmaya çabalamayın. Şimdi hepiniz üzerinizdeki her şeyi çıkarın ve karşınızdaki kapının oradaki çöpe atın.”

Kadının gözleri Melodi’nin kaşındaki piercing de takılı kalmıştı. Melodiye bakarak konuştu: “Piercing de çıkar,” dedi.

Sonra ise arkasındaki kadınlara işaret diliyle bir şeyler anlattı. Dört kadın bize ilerleyerek kollarımızdaki kabloları ve ağzımızdaki bantları çıkarmışlardı.

Kablolar ellerimi çok fazla sıktığı için bileklerimi ovaladım. Kimse kıyafetini çıkarmadığında kadın sinirle bağırdı.

“Kıyafetlerinizi çıkarın dedim.” Cansu korkarak daha çok ağlamaya başlamıştı. Melodi ise üstündekileri çıkarmaya başlamıştı bile. Özlem de Melodi’ye bakarak kıyafetlerini çıkarmaya başladı.

Kadının gözlerine sinirle baktım. Elim üstümdeki kazağa giderek çıkarmıştım. Kazağı önüme koydum. Siyah pantolonumun düğmesini açtıktan sonra fermuarını açtım. Cansu da ağlayarak kıyafetlerini çıkarmaya başlamıştı.

Fermuarımı indirdiğimde dar kot pantolonumu çıkardım. Üstümdeki siyah iç çamaşırları ile kalmıştım. Diğer kızlara baktığımda onlarda öyleydi.

Kadının gülmesiyle ona bakmıştık. Kadın el işaretiyle üstümüzdeki iç çamaşırlarını gösterdi ve “Onlarda çıkacak kızlar.”

Cansu şaşkın şaşkın bakarak, “Olmaz ben çıkarmam.” dedi. Melodi’nin ise elleri sutyenine gitmişti ve çıkartarak kıyafetlerinin olduğu yere atmıştı. Cansu hâlâ kabullenemeyen nidalar çıkarıyordu.

Başka çaremiz olmadığı için ben de üstümdekileri kıyafetlerimin olduğu yere attım. Cansu da kadının sinirli bakışlarına dayanamadı ve üstündekilerini çıkardı.

Özlem bizden önce çıkarmıştı kıyafetlerini. Şimdi hepimiz anadan doğma çıplaktık. Kadın hepimizin vücuduna bakıyordu.

İşaret diliyle yeniden kadınlara bir şeyler anlatmaya başladı. Ve bize dönerek konuştu: “Şimdi hepiniz kıyafetlerinizi beyaz kapının oradaki çöpe atacaksınız ve kapıdan içeriye gireceksiniz.”

Özlem ilk başta olduğu için yere eğilerek kıyafetlerini aldı ve beyaz kapının oradaki çöpe ilerledi. Cansu da onun arkasından kıyafetlerini alarak Özlemi takip etmişti.

Geriye Melodi ile ben kalmıştık. Melodi bana dönerek bakmıştı. Ve sonra burnundaki piercing çıkarmıştı. Yer eğilerek kıyafetlerini yerden aldı ve kızları takip etmeye başladı.

Arkasını döndüğünde gördüklerimle şaşırmıştım. Melodi’nin beli kemer izleriyle doluydu. Şaşkın bir şekilde bende yere eğildim ve kıyafetlerimi yerde alarak Melodi’yi takip etmeye başladım.

Herkes kıyafetlerini çöpe atmıştı, ben ise daha atmamıştım. Elimdeki kıyafetlere bakarak onları çöpe attım. Kendi geleceğimi yakıyor olsam bile ablamı burada bulmadan gitmeyecektim.

Ben ablamı anneme götürecektim.

Herkes kıyafetlerini çöpe attığında, maskeli bir kadın kapıyı açtı ve hepimiz içeriye girdik. İçerisi toplu banyo yeriydi. Duş vardı, ancak kapatacak ne bir duvar ne de bir örtü vardı. Dört tane beyaz maskeli kadın, kollarımızdan tutarak bizleri duşların yanına ilerletmeye başladılar.

Hepimiz bir duşun altındaydık ve her birimizin yanında beyaz maskeli kadınlar vardı. Yanımdaki kadına gözlerimi diktim ve baktım.

Kadının sadece koyu kahve gözleri gözüküyordu. O gözlerde umutsuzluk ve batmışlık vardı. Bu bakışları biliyordum çünkü ben o bakışlarla büyümüştüm.

Kadın, duvardaki bir tuşa basmıştı ve üzerime sıcak su akmaya başladı. Diğer kızlara baktığımda, onlarınki de öyleydi. Cansu hâlâ ağlıyordu, göz yaşları suya karışıyordu.

Benim göz yaşlarım ise katran gibi içime akıyordu. Benim ağlamalarım, on yaşındaki Mina’nın kalbinde kalmıştı. On yaşındaki Mina’yı da burada boğarak öldürmek istiyordum.

Kadın, elindeki beyaz şampuanı saçlarıma sürtmesiyle kendime gelmiştim. Kadın, saçlarımı hızlıca şampuanlamıştı. Saçlarımdaki köpükler suya karışıp gidiyordu. Diğer kızlar da benim gibi bunun bitmesini bekliyorlardı.

Kadın, eline beyaz bir lifi aldığında, onu vücuduma sürtmeye başlamıştı. Sanki kirlerin gideceğini düşünür gibi, benim kirim benimle her zaman kalacaktı. Benim temizlenmem imkânsızdı.

Kadın suyu daha şiddetli açtığında, vücudumdaki tüm köpükler gitmişti. Tamamen yıkandığımdan emin olduktan sonra, arkasındaki düğmeye basarak suyu kapatmıştı.

Diğerlerine baktığımda, onların da yıkanmasının bittiğini anlamıştım. Dört kadın da bizden uzaklaşarak vücudumuza bakmışlardı. Sanki bir şeyler saklayabileceğimizi düşünerek. Ama hepimizde anadan doğma gelmiştik.

Geldiğimiz kapıdan bir kadın, elindeki beyaz havlularla içeriye girmişti. Dört kadına da havluları uzatarak, işaret diliyle bir şeyler anlatmıştı. Ve sonra da gitmişti.

Kadınlar, ellerindeki havlularla bize yaklaşıyorlardı. Beni yıkayan kadın, yanıma gelerek elindeki havluyu bana uzatmıştı. Havluyu alarak çıplak vücudumu sarmıştım, ne kadar sarabileceksem artık.

Diğer kızlar da benim yaptığımı yapmıştı. Kadınlar, yeniden kollarımızdan tutarak sağda kalan kapıya götürmeye başlamışlardı. İlk başta Özlem olduğu için, ilk o girmişti.

Sonra ise sırayla bizler girmiştik. İçerisi lazer epilasyonu yapılan yerdi ve bu kez her bir yeri kapatacak şekilde perdeler vardı. Tam olarak on tane perdeli yer vardı.

Hepimiz bir yere geçmiştik. Yanımdaki kadın, perdeyi açarak içeriye girmemi sağlamıştı. İçeride yatacak bir yer ve bir de epilasyon aleti bulunuyordu.

Kadın, beni oturttu ve elindeki eldiveni çıkartarak çöpe atmıştı. Şimdi ise, çekmeceden yeni bir eldiven çıkarmıştı. Onu ellerine geçirmişti. Nereye epilasyon yapacağını bilmiyordum, ama bir şeyden emindim; vücudumda tek bir kıl bile olmadığına.

Çünkü bundan bir yıl önce, ben gitmiştim lazer epilasyonuna. Kadının gözleri, havluyla kapalı olan vücudumda gezindi. Yanıma gelerek havluyu açmıştı ve gözlerini vücudumda gezdirmişti.

Sonra ise, bir şeylerden emin olduktan sonra havluyu yeniden kapatarak yanıma oturmuştu. Gözlerime bakarak yukarı bakmamı istemişti. Yukarı baktığımda, her yerde kamera olduğunu görmüştüm.

Kadınla yeniden gözlerimiz buluştuğunda, ayağa kalkarak epilasyon makinesinin yanındaki duvara doğru yürüdü. Oraya baktığımda ayrı bir ekran görmüştüm. Kadın, ekrana dokunarak bir şeyler yapmıştı ama ne yaptığını bilmiyordum.

Ekrandan bakışlarını çekerek yanıma gelmişti, kolumdan tutarak beni ayağa kaldırdı. Sonra hızlı adımlarla perdeyi açarak odaya girmemizi sağladı.

Diğer kızlar hâlâ perdelerin arkasındaydılar; şimdi ayakta durmuş, onların işlerinin bitmesini bekliyorduk. Bu kadın bana bir şeyleri çaktırmak istemişti.

Her yerde kameralar vardı; kafamı kaldırarak kameralara baktım. O sırada bir kamerayla göz göze gelmiştik, sanki kameralara baktığımı anlamışlardı. Kameradan gözlerimi çekmedim. Sonra maskeli kadının eli elime sürtündü ve bakışlarımı kameradan çektim.

Kadının gözlerine baktığımda sanki bana çok pişman olacaksın gibi bakıyordu. Gözlerinden her insan anlaşılırdı; çok iyi bir oyuncu bile olsan, gözlerin her şeyini açıklardı.

Şeytan artık şüphelenmeye başlamalıydı, çünkü inine bir melek almıştı ve o melek kardeşini buradan almadan burayı başına yıkmayacaktı. Bu melek o iblisi bitirecekti.

Melek bir şeyleri bilmiyordu, şeytan onun kalbini yerle bir edecekti; o ise sadece iblisin evini yerle bir edecekti.

⚕️

 

Evetttt yeni bölümle karşınızdayımm. Bu bölümü yazarken ben öldüm karakterler yaşadı yani o kadar beni bittirdi. Bazı yerlerde zorlandım ama bu işin üstesinden de geldim çok şükür.

Bu arada sizleri Instagram hesabıma da beklerim. Orada alıntılar paylasıyorum. Bakmak isteyenler için;

rukiyeakbal07

Hesabım.

 

Loading...
0%