Yeni Üyelik
17.
Bölüm

16. Bölüm (ACI GERÇEKLER)

@rumeysa.00

Hayat, her zaman insan için iki seçenek sunar. Kaderin, Ve Rızan aslında sen gitmek istediğin yolu her zaman kendin belirlersin. Ama neden benim hayatımda Rıza yoktu abim,sinir hastasıydı neden bilmiyorum ama bana bir keresinde şöyle dediğini hatırlıyorum"Senin yüzünden ailemiz günün birinde mahf olucak" acaba neden bana bunu söyledi ben onları mahf edecek kadar ne yaptım.

 

Annem: Anne kavramını ben bu dünyada nasıl olduğunu hiç anlamadım. Annem bir keresinde bana şöyle söylemişti "Sen bana her zaman o adamı hatırlatıyorsun ben unuttukça sen bana hatırlatıyorsun" demişti. Annelik çoçuğunu hiç sevmemek mi veyahut çocuğunu her zaman arkada bırakmak mı? Ama kendime o zamanlarda bir söz verdim ben büyüyünce çocuğumu her zaman koruyacağım. Onu her kötülükten her şeyden

 

Babam: Ondan Asla babalık duygusu hiç alamadım. Babam ben hariç her kese sevgi göstermişti ama bir tek bana göstermedi. Babam bir keresinde bana"Eftal! Sen çok sorunlu bir çocuksun Yeter Artık"demişti. Halbuki o zaman sadece okulda birisi benim saçımı çekmiş tokat atmıştı ama ben hiç bir şey yapamamıştım. Neden çünkü yalnızdım yanımda hiç kimsem yoktu.

 

Hepsinin beni yaralıyacak çok cümlesi vardı. Ama şu anda her şeyim deyebilecek ve beni herkesten çok seven bir adam vardı. Herhalde benim hayattaki tek şansım YAĞIZ EFE ŞİMŞEK'ti.

 

Yağız beni öyle kapının önünde durduğumu görünce elimi tutup "Eftal hadi güzelim neden sen bı an böyle tedirgin oldun" hemen korkarak"Yoksa etrafta dikkatini çeken bir şey mi gördün"dedi. Ona bakıp hafif tebessüm edip biraz da ona sırnaşarak "Yok sevgilim sadece bı an içime bir sıkıntı düştü bilmiyorum ama bu sıkıntı tam kalbin üzerinde sanki bugün"deyip derin nefes alıp"Kalbim paramparça olacakmış gibi hissediyorum"dedim.

 

Yağıza baktığımda kaşlarını çatmış"Öyle bir şey olamaz Eftal ben senin yanındayım bırak kalbini paramparça edeni dokunanı bile öldürürüm"dedi. Bu sözleri içimi az da olsa rahatlatmıştı. Ona bakıp

 

"O zaman kendini öldürebilir misin?"dedim. Sırıtarak. Yağız şaşkın bir ifadeyle

 

"Ha o ne demek Eftal"deyince artık Yağıza karşı kapalı olmayacaktım.

 

"Bu şu demek oluyor Yüzbaşım siz benim kalbime öyle bir dokundunuz ki benim atmayan kalbim sizi ilk gördüğüm andan itibaren çok hızlı atmaya başladı"dedim. Yağız ilk önce şaşırdı. Sonra aramızda mesafe olmayacak kadar yüzlerimizi bitiştirip "şu an burda seni delicesine öpmek istiyorum. Hatta daha fazlasını şu an beni kim durdurabilir"dedi. Bu sözleri duymak bile kalbimi mahf ediyordu. Tam bir şey söyleyecekken elimle hemen ağzını kapatıp

 

"Ne yapıyorsun sen Yüzbaşım şu an dışarıda kapının önündeyiz ve birisi kapıyı açarsa bizi böyle görürse ne olur?"dedim. Bana bakıp"1. Elinle susturmanı değil başka bir şekilde susturmanı beklerdim. Sonuçta yapmadığın şey değil"deyince hiç utanmadan başımı dik tuttum. Ve o konuşmasına devam etti"2. Şimdi birisi kapıyı açıp bizi böyle görürse de ne olmuş sevdiğimizle istediğimizi yaparız. Kime ne olmuş sevdiğim kadın benim değil- susması için bunu yapmak zorundaydım.

 

Hemen etrafıma bakıp dudaklarım onun dudaklarına bastırıp daha onun karşılık vermesini beklemeden hemen ben öpüp ondan uzaklaştıp."Evet Sevgilim yeter artık bak senide öptüm hadi gidelim" deyip ona arkamı dönüp tam kapının önünde durduğumda Yağız"Tabi öğretmen hanım Başka güne sözün olursa içeriye girebilirim" "deyip çocukça nazlandı onun bu haline derin bir tebessüm edip"Bütün günlerim senin olsun Yüzbaşım"deyip kapıyı çaldığımda arkadan onun sert nefesini duydum. "Beni çıldırtmak için her şeyi yapıyorsun ve başarıyorsun hem ben hemde kalbim senin için çıldırıyor"dedi.

 

Ali kapıyı açtığında "Sonunda ne yapıyordunuz dışarıda Can sizin hemen geleceğinizi söyledi. Ama siz yarım saattir ne yapıyorsunuz"dedi. Yağıza baktığımda Yağız kaşlarını çatıp "Sana ne lan sevdiğim kadın benim değil mi ister öp- hemen sözünü kesip"Hadi biz içeriye geçelim hem dışarıda çok soğuk üşüdüm"dedim. Yağız hemen bana bakıp

 

"Üşüdün mü niye üşüdüğünü söylemiyorsun ya hasta olursan"deyip bana sinirlendi Yağıza bakıp elimi çatılmış kaşlarının üstüne koyup "Bir şey yok iyiyim sadec şimdi üşüdüm hadi içeri geçelim"deyince hepimiz içeriye girip üstümüzü ve ayakkabımızı çıkardık.

 

İçeriye girdiğimizde CAN ve Ali beni görür görmez ikiside ıslık çalıp bana baktığında Can"Kızım bu ne dehşetül afet gibi olmuşsun İyi ki okula giderken böyle giyinmiyorsun yoksa Allah muhafaza gören herkes"Yağız sert sesiyle"Can bana belanı siktirmeden defol git gözümün önünden bir daha da sevgilime öyle şeyler söylersen senin o dilini neyse sen anladın bence"deyip sustu Can da hemen burdan çekilip başka bir yere yöneldi.

 

Biz tam salondaki koltuklara oturacakken Yusuf amca geldi. Yağız direk asker selamı verdi ben ise öylece dikilip ona baktım benim gibi gözlerini öne çıkaracak Yeşil bir tişört altına da siyah pantolon yaşından daha da çok genç duruyordu sadece saçındaki aklar onu ele veriyordu. Benim gözlerimin aynısıydı onun gözleri benim gözlerim ne çok yeşil ne de açık yeşildi tam ortada bir renkti onun ki de öyleydi.

 

Yusuf amca Yağıza Rahat emri verdikten sonra bana bakıp"Hoş geldin kızım"dedi. Ama sanki gözlerinin içerisinde bir mutluluk bir de üzüntü vardı. Ve bana bugün ilk defa çok farklı bakıyordu. Bende samimice gülümseyip"Hoş buldum Yusuf amca"dedim. Yusuf amaca bana biraz daha baktıktan sonra Yağıza bakıp "Hadi bakalım Evlat sofraya geçelim"deyince birlikte sofraya geçtik. Yemeklerimizi yerken bı an dan da Yusuf amca Yağızla iş güçten konuşuyordu.

 

Duyduğuma göre bir 7-8 gün sonra görev emri çıkabilirmiş. Bu haber ister istemez beni üzmüştü her gittiğinde kalbimde bir korku oluyor ya ona bir şey olursa Yağız benim bu hayattaki tek varlık sebebini. Ondan sonra hiç kimsem yoktu. Eğer ona bir şey olursa ben ne yapardım. Yemeklerimizi yiyip sofrayı toparladıktan sonra çay içmek için salona geçtik. Salonda ben Emir Can Ali Yağız ve Yusuf albay vardı. Yağız hemen durgunluğumu anlayıp bana baktığında biraz kulağıma yaklaşıp"İyi misin Çiçeğim" dedi.

 

Bu kelime beni ister istemez gülümsetmişti. Ayağa kalkıp "İzninizle ben bir lavobaya gidip geleyim"dedim. Yusuf albay bana bakarak "yukarıdan sağdaki oda"deyice başımı sallayıp lavaboya doğru gittim. Evi çok güzeldi. Dublexti. Ama çok büyük değildi sadece iki katlıydı. dekorasyonunuda beğenmiştim. Ne çok bunaltıcı ne de çok ferah ama biraz daha hafif tonlar kullanılabilirdi. Lavobaya gidip işlerimi hallettikten sonra tam çıkacakken bı an yandaki odanın kapısının açık olduğunu görünce bı an merakıma engel olamayıp içeri girdim.

 

İçeri girer girmez bunaltıcı bir ağırlık üstüne geldi. Bu oda beni boğuyordu. Ama yinede içeri girdim. İçeri girer girmez etrafımı incelemeye başladım. Bu odadaki neredeyse her şey siyahtı. Hiç bu ev gibi değildi. Bu oda sanki bu evden değildi. Her yeri incelediğim zaman sadece bir yer çok dikkatimi çekti. Bir dolabın kapağı açıktı. Dolabın en alt rafında bir sürü zarflar vardı. Ama hepsi etrafa saçılmıştı.

 

Belki bu yaptığım çok yanlış bir şeydi ama içimdeki ses nedense bakmamı istiyordu. Yere çömelip bir tane fotoğraf gördüm. Elime alıp fotoğrafa baktığımda annemin olduğunu gördüm. Arkasında da 1998 yazıyordu. Benim doğduğum yıl ve annem bu esnada bana hamile. Ama bu fotoğrafın burda ne işi vardı.

 

Elime bir mektup alıp tarihine baktım 1998 yazıyordu hemen içini açıp okumaya başladım.

 

"Yusuf ben artık dayanamıyorum sana bütün gerçekleri anlatacağım ama bunun için affet beni tamam mı? Ben artık bunları sana söylemem lazım. Aslındda ben evliyim hatta bir oğlum var yakında da bir kızım olacak. biliyorum belki bunları duyduğunda asla bana inanmıyacaksın ama inan bana bunlar gerçek artık peşimi bırak bana mektuplarda gönderme her defasında eşime yalan söylemek istemek istemiyorum. Ben onu çok seviyorum. Biliyorum son geldiğimde belki hiç birlikte olmamalıydık. Bizimki büyük bir hataydı. Ve sana söylemek istediğim bir sırrım daha var ama bunu sana söyliyemem. Belki yıllar sonra öğrenirsin belki de öğrenmezsin Ama sana gönderdiğim fotoğrafı ömür boyu sakla belki ileride sırrım ortaya çıkar. Beni Affet.

 

Seni bir zamanlar çok seven sevgilin...

 

Ne bunlar kesinlikle doğru olamaz. Hayır hayır düşündüğüm şey değil olamaz. Artık gözyaşlarım mektubu ıslatmıştı. Sonra zarfın içerisinde bir kağıt buldum. Ama bu kağıt yeni yazılmıştı ve bu o kadının el yazısı değildi.

 

Ah be Hülyam belki sen 26 yıl önce bana bu mektupta gerçekleri söyleseydin ne olurdu. Seni her şey için affederdim ama bir tek bunu için asla affetmiyeceğim benim bir kızım mı varmış ama sen bunu bana hiç söylemedin. Ben kendi kızımı kendim buldum kızım çıkıp benim yanıma gelmiş. Neden Hülya neden benden sakladın. Ben onu ilk gördüğümde çok şaşırmıştım. Çünkü biraz sana benziyor biraz bana. Ama asla böyle bir ihtimal olduğunu bilmiyordum. Ama yine de sana teşekkür ediyorum en azından benim istediğim bir ismi ona verdiğin için. Her şey için affederdim ama benim canımı,kızımı benden ayırmışsın bunu asla affetmem.

 

Seni asla affetmeyen Albay Yusuf Sönmez...

 

Bunlar çok ağır şeylerdi. Kalbim çok ağrıyordu. Ben Ahmet Korkmazın çocuğu değil Yusuf Sönmezin çocuğuydum. Artık bağıra bağıra ağlıyordum. Bı an ilk önce Yağız odaya girdi sonra arkasından Yusuf albay ve diğerleri. Ben kafayı yemiştim. Kriz geçirecektim. Bu hayatta sadece bir kere oldu bu da ikincisiydi. Yağız tam yanımayaklaşacakken"YAKLAŞMA!"

Diye bağırdım. Yağız olduğu yerde öylesine hem korkmuş hem de şaşkın bir şekilde öylesine durmuştu.

 

Hızlıca ayağa kalkıp Yusuf Albaya bağırmaya başladım."BUNLAR DOĞRU HA BUNLAR DOĞRU MU?"dedim. Sonra yalvarırcasına "Hayır lütfen doğru olmasım lütfen söyler misin?"dedim. Yusuf albay kafasını yavaşça evet anlamında salladığında o esnada kendimden geçtim. Odada ne varsa her şeyi kırıp dökmeye başladım. Bı an dan da bağırıyordum"Nasıl ya nasıl benim hayatım yalan mıymış hemde hepsi hayatımda doğru olan hiç bir şey yokmuş"deyip her şey dağıttım.

 

En son sürahiyi yere attığımda artık dayanamadım ben de yere çömeldim. Camların tam yanına çömeldiğimde Yağızın bağırışını duydum"Eftal kalk ordan ayağına bir şey batacak"dedi. Onu hiç takmadım tam yanıma gelecekken "Sakın Yanına gelme yoksa

Tam camların üstüne giderim gelme"deyince aniden kaskatı kesildi. Hiç bir şey düşünemiyordum.

 

Direk önümdeki sürahiden büyük bir cam parçası alıp boğazıma götürdüm. Yağızın o esnada haykırışını duydum"EFTAL İNDİR ELİNDEKİNİ"dedi. Sonra Yusuf albay bana bakıp"Eftal bak canın yanacak indir o elindekini lütfen"dediğinde kalbimde bir şeylerin koptuğunu hissettim ama bu sözlerine daha da çok sinirlendim camı elimde daha da çok bastırınca elimde ince bir sızı hissettim. Ona bakıp ellerimden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım ama ellerime hep cam batmıştı. Ama yinede kalktım.

 

Ayağa kalkıp ona baktığımda"Canım mı yanacak bırak yansın çünkü 26 yıldır benim canımı zaten her kez acıttı bir cam parçası mı acıtacak keşke sadece bir cam parçası acıtsa canımı ama sen Yusuf albay sen ve o kadın benim bu canımı herkesten daha da çok acıttınız"dedim. Elimdeki cam parçasını yere atıp saçlarımı çekiştirmeye başladım

 

"Olmuyor neden ben neden o evdeyken onca acıya, psikolojik şiddete maruz kalmıştım. Ama hepsi boşuna ya ben belki senin gibi"dedim sonra diğerlerine bakıp "ya da sizin gibi asker olabilirdim"dedim. Tam o esnada camların üstüne düşecekken Yağız hemen gelip beni arkaya doğru çekti. Yağızın göğüsüne yaslanıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Biraz ağlamam durduğunda sadece iç çekişlerim kalmıştı.

 

Yağıza bakıp "Onlar gidebilir mi?"diye sordum ama Yağız bana bakmıyordu. Yine de ne dediğimi anlayıp onlara bir baş işaretiyle git dedi ve hepsi emri anlamış gibi gittiler sadece Can kaldı. Bana tebessüm edip göz kırptı sonra da"Beraber atlatıcaz her şeyi yaralı kuş bunlar da geçicek"deiyp odadan çıktı.

 

Ben Yağız bir de Yusuf albay kalmıştık sadece Yağıza bakıp"Yağız özür dilerim"dedim. Ama yinede hiç yüzüme bakmıyordu. Yüzüme bakmamasına rağmen elleriyle saçımı okşuyordu. Bana bakmayınca yine söyledim"Yüzbaşım çok özür dilerim"dedim. Onu çok kırmıştı bana gelecekken ona bağırmıştım. Ama kendimde değildim. Yağız bana bakmadan Ayağa kalkıp banyoya gitti.

 

Yusuf albayın gözleri sürekli bendeydi ama ben ona hiç bakmıyordum. Yağız elinde eczane kutusuyla geldiğinde tam karşıma oturdu bana hiç bakmayışı daha da çok etkiliyordu beni. Yağız bana kuru bir ses tonuyla"Elini uzatanbilir misin?"deyince kalbimde bir şey çatladı. Yağız benim elimi tutmak için izin istiyordu. "Yağız"dedim ama konuşmama izin vermeden Eftal elini uzat hadi pansumanını yapalım"dedi.

 

Başımı kaldırıp sadece 2 saniyelik Yusuf albaya bakarak "Bize müsade eder misiniz?"dedim. Yine gözlerini bana çevirdi ama ben önüme bakıyordum. Sonra arkasını dönüp gitti. Elime Yağıza uzattığımda Yağızın yüzü kasıldı. Bana bakmadan"Yara dikişlik değil ama derin sadece pansuman yapacağım"dedi. Sonra başını kaldırıp bana baktığında "Acıtırsam söyle olur mu?"dedi sonra hemen önüne döndü.

 

Gözlerim yine dolmuştu ben Yağızın kalbini çok kırmıştım ve Yağız buna rağmen beni düşünüyordu. Elimi sararken hem çok hafif acıtmadan yapıyordu hem de elimi üfleyerek. Elimi sarması bittiğinde bana baktığında ağladığımı görünce hemen bana "Ne oldu canını mı acıttım neresini söyle"dedi. Ona bakıp titreyen sesimle "Hayır hiç bir yerimi acıtmadın"dedim. Bana bakıp "Eftal lütfen ağlama sen ağlayınca dayanamıyorum benim canım sen ağlayınca çok yanıyor"dedi.

 

 

Sonra ecza çantasını eline alıp banyoya doğru gitti. Geri geldiğinde yine bana bakmıyordu. Yağız"İstersen gidelim hem daha iyi olursun"dedim ama bana bunu sorarken suratıma bile bakmıyordu. "Olur gidelim"dedim. Ayağa kaltığımda dizlerimde bir acı hissettim. Baktığımda yere çömeldiğim zaman herhalde dizim kanamış ama Yağızın arkası dönük olduğu için beni görmedi elbisemi biraz aşağı çektim dizlerimin kanayan yerleri gözükmüyordu.

 

Yağız iki elimede pamsuman yapmıştı. Yağızın yanına geldiğimde kapıyı açıp dışarı çıktı onunla beraber ben de dışarı çıktım. Salona geldiğimizde Yağız Yusuf albaya bakarak"Komutanım müsadenizle biz çıksak olur mu?"diye sordu ne olursa olsun saygısını hep koruyordu. Yusuf albay bana baktı bende bu sefer başımı kaldırıp ona baktım onun gözleri benim gözlerime yoğun bir sevgiyle bakıyordu. Benim gözlerim ise hesap sorarcasaına bakıyordu.Yusuf albay "Tamam buyrun çıkın evlat"dedi.

 

Kapının önüne geldiğimizde Yağız Yusuf albaya görüşürüz dedikten sonra aşağı indi. Ben ve Yusuf albay tek kalmıştık. Yusuf albaya bana bakarak"Bir şey demiyecek misin?"diye soru ona bakarak"Odanızı çok fazla dağıttım çok özür dilerim ama o esnada ne yaptığımı bilmiyordum eşyalarınızın parasını ödeyeceğim ama tekrardan kusura bakmayın ALBAYIM"dedim.

 

Arkamı dönüp gidiyordum ki Yusuf albayın sesini duydum"Seni her zaman çok seviyorum Kızım ileride bir kızımız olursa bile hep isminin Eftal olmasını isterdim keşke seni daha da çok erken bulabilsetdim. Ama merak etme her şeyi yapacağız"dedi. Bu sözleri kalbimi hızlandırdı ama yine de ona omzumun üstünden bakarak "Özür dilerim ALBAYIM ama o tren bizim için çoktan kalktı"deyip aşağı doğru inmeye başladım.

 

 

 

 

Halbuki ben de isterdim onunla baba kız olmak ama artık çok geçti.

 

 

Benim bir babam varmış ama ikimizinde birbirimizden haberi yokmuş.

 

Umarım ben yanılırım onunla birlikte baba kız vakit geçirmeyi çok isterdim.

 

 

 

Bölüm sonu 😔

 

 

 

Bölüm nasıldı?

 

Bazılarınız Eftalin hareketlerini abartı bulacaksınız ama Eftal sinirlendiği zaman kendini tutamıyor.

 

Ve Eftalin bu bölümdeki hareketleri geçmişinin acısını çıkardı

 

Diğer bölüm de yeni bir çiftimiz olucak onları shipleyecez.

 

Kendinize iyi bakın oy, yorum ve takip etmeyi unutmayın ❤️

 

Öpüldünüz 😘

 

 

Instagram hesabımız: sahintimioficall

 

Loading...
0%