Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10. Bölüm

@ruveydakay

Onuncu Bölüm.Koray ve Serpil Antalya.

 

Birinci Kısım.

 

 

 

"Serpil,Ben seni üzmekten zevk alıyorum diye defalarca söylemiş ve Serpil’in bu söyledikleri saat tik-takları gibi kafasını uzun süre meşgul etmişti.

 

"Koray Bey beni duyuyor musunuz?diyen sekreter,aralıklarla da olsa seslenmiş ama Koray duymamıştı.Dalgındı çünkü.Bunun sebebi son günlerde Serpil’le olan kavgalarının artmasıydı ve kavgada söylenilen bu sözün söylenmesiydi.

 

 

 

Odanın içini bir süre gezip kağıdı bir-iki karaladıktan sonra dosyanın birini alıp ilgisizce okudu.Duvarların üstüne üstüne geldiğini fark edince odadan dışarı çıkıp sekretere eve gideceğini söyledi.

 

 

 

Dışarı çıktığında bunaltıcı bir sıcaklık vardı.Bu sıcaklığı bastırmak için en yakın dondurmacıdan bir gömbe dondurması aldı ve yiyerek yürümesine devam etti.Birkaç tanıdığı fark etti ama konuşmamak için görmemezlikten geldi.Eve gitmek için iş yerinden ayrılmıştı ama bundan vazgeçip öylesine yürüdü.

 

 

 

Nereye gittiğini de bilmiyordu.Galiba en son “Ay Işığı Parkının oradan geçmişti.Sonra düşündü bu istikamet onu olsa olsa, gençliğinden bu yana hiç kimseye söylemediği yere götürürdü.

 

 

 

Bunu fark ettiğinde içindeki o çocuksu mutluluğu bulundurarak yürümesini sürdürdü.Ne zaman kendini mutsuz hissetse oraya gider ve her şeyi orada bırakıp kendine dönerdi.Galiba bu yüzden hiç kimseye söylememişti.Orayı nasıl keşfettiğini hatırladı.Kelebek ruhlu kıza özenip o çok gizli yeri bulmuştu.

 

Biraz sonra oradaydı.Uzun zamandır gelmemesine rağmen sanki dün gibi her şey sıcak ve tanıdıktı.Beyaz taş evleriyle küçük bir Bodrum sokağını andırıyordu.

 

Bakkalıyla,duvara yapraklarını sarkmış pembeli beyazlı begonvillerle,yel değirmeniyle öylece duruyorlardı.Hiç değişmemişlerdi.

 

Her zamanki gibi on dört basamaklı merdivenin son basamağına oturarak hiçbir şey için kaygılanmadığı günlerini,neşe içinde geçirdiği anları büyük bir özlemle hatırladı.Bir an için zamanının geriye akması isteğiyle gözlerini kapattı ve bir süre öyle bekledi.

 

 

 

Gözlerini açtığında kendini rahatlamış hissediyordu.Çevresini gözlemlerken bütün sıkıntılardan arınmış olduğunu fark etti.Belki psikolojikti ama bu yere geldiğinde iyi hissediyordu kendini.

 

 

 

Sonra oradan ayrıldı.Ayrılmasıyla yel değirmeni hızını daha da arttırarak dönmeye başladı.Sanki Koray’a “güle güle”der gibiydi.

 

 

 

Eve giderken rüzgarlı havadan dolayı birdenbire uçurtma festivalinde gördüğü o günkü haliyle Canan’ı hatırladı ve Canan aklında farklı bir kişi olarak belirmeye başladı. Serpil’den çok farklı” diye aklından geçirmeden edemedi.Canan’la o günkü karşılaşmalarını düşündüğünde hastanede de yanında olduğunu gözünün önüne getirdi.O an içinde farklı bir huzur oluşmuştu.

 

 

Bu olanlara “her şey bir anlık” gözüyle bakarken düşündüklerinden dolayı pişmanlık duyan Koray için, Serpil’e söylediği “bir gün korktuğun şey mutlaka başına gelecek”sözü gerçekleşiyordu sanki.Aklından bu düşünceleri uzaklaştırmak için deniz kenarında resim çizen ressama selam verdi ve biraz konuştular.

 

 

 

Eve geldiğinde hazırlanan masa ve düzenlenmiş evi görünce misafir geleceğini zannetti.Ama biraz sonra bu hazırlıkların kendisi için olduğunu öğrenince mutsuz oldu.

 

 

 

Canan hakkındaki düşüncelerini hatırladığı için gerildi.Evli birinin başka birini düşünmesi konusunda çok sert fikirleri varken aynı durum şimdi kendi başına gelmişti ve büyük konuşup konuşmadığını hatırlamaya çalıştı.

 

 

 

"Hoş geldin,biraz damdan düşer gibi olacak ama söyleyeyim.Yaşanan kavgalardan ben de bunaldım ve kendimi affettirmek için sana kendi ellerimle bu sofrayı hazırladım.Yemeklere bayılacaksın."diye hızlıca bir giriş yaptı.

 

 

 

Aslında kendi de bu söylediğine inanmıyordu.Çünkü yemekler ev yemeği yapılan bir lokantadan gelmişti.

 

 

 

Koray soğuk bir “sağ ol’la geçiştirdi ve huzursuz bir halde elini- yüzünü yıkamak için banyoya girdi.Yemekte de bu hali devam etti.Öylesine yemişti zaten.Çünkü aklında,yemeklerden daha önemli bir mesele vardı.

 

 

 

Masadan kalktıktan sonra Serpil Koray’ın en sevdiği çikolatayla gelerek yanına yaklaştı.Biraz sonra çikolatayı yediği halde moralinin hâlâ bozuk olduğunu görünce Koray üslubunda konuşarak şunları söyledi:

 

"Sevdiğin yemekler masada,sevdiğin çikolata elinde olmasına rağmen memnuniyetsizlik hâlâ devam ediyorsa Allah çok görür,benden söylemesi.

 

 

 

"Kafamı dinlemek istiyorum.Bu günden itibaren evden gidiyorum.İkimiz için de iyi olacağı kanısındayım."diyen Koray’a Serpil, tehditvâri bir şekilde karşılık verdi.

 

 

 

"Yoksa başka birimi var.Eğer öyleyse gömmekten beter ederim seni.Beni anlayacağın kadar zekan olduğundan hiç kuşkum yok."

 

 

 

“Yine başladın”dediğinde kıyafetlerini almadan o sinirle kapıyı çarpıp gitti.İçinden de “aklıma sen soktun bu meseleyi”demeden edemedi.Artık her şeyden emindi.

 

 

 

Her şey hızlı gerçekleşse de Canan’ı düşünüyordu bir tek. 15-20 dakika yürüdü.Yatmak için ailesinin yanına gidecekti.

 

 

 

Eve geldiğinde herkes bir terslik olduğunu anlamış ve buna hiç de şaşırmamışlardı.

 

Biraz yanlarında oturduktan sonra Koray yerinden kalkıp odasına çıktı ve hiçbir ışık görmemek için örtüyü üzerine iyice çekti ve uyumaya çalıştı ancak bunda başarılı olamadı.Sürekli düşünüyordu. “Keşke adamakıllı davransaydı da bunlar başımıza gelmeseydi”diye iç geçirdi.Pişman oldu ve sonra bu olanların Serpil’den kaynaklandığını ve kendinin haklı olduğuna kanaat getirdiğinde Canan’la karşılaşmalarındaki olanları hatırladı.

 

 

 

Tesadüf gibi bir şeydi ikisinin tanışmaları.İlk önce Canan ’ın boşanma avukatlığını yapması,sonra rahatsızlık geçirdiğinde Canan’ın hastanede olması, evinde kiracı olarak oturması bunlar hep aklına geldi.

 

 

 

İkinci Kısım.

 

 

Koray,geliyorum."

 

 

 

Seslenen ablasıydı.Birkaç defa daha yine seslenip kapıyı tıkladı.Ses gelmeyince içeri girdi.Yatak toplanmış,perde ve pencereler açılmıştı.

 

 

 

Gitmiş olamazdı çünkü telefonu komodinin üzerindeydi.Telefonu çalıyordu.Arayan Serpil’di.Koray’ı bulmak için evi gezdi.Onu bulduğu yer mutfaktı.

 

 

 

Telefonu Koray’a vererek kahvaltı hazırlamasına yardım etti.Dikkatini çeken şey,başka odaya geçip konuşmaması oldu.Diğer zamanlarda konuştuklarında mutlaka başka odaya geçer ve öyle konuşurdu.Bu yaptığı,artık özellerinin kalmadığını gösteriyordu aslında.

 

 

 

İkisinin evliliklerini düşündüğünde Koray’ın ne kadar sabır gösterdiğini,sevecen olduğunu gözlerinin önüne getirdi.Konuşurkenki haline baktığında Koray’ın da artık bıktığını fark etti.Haklıydı da.

 

 

 

Çünkü Serpil zor bir insandı ve onu memnun etmek çok zordu.Kendi kendine “Koray da evliya değil ki canım”diye kendi kendine konuşurken telefon görüşmesi sonlanmıştı.Ne olduğunu sormadı Koray’a.

 

Hâline bakılırsa o da anlatmak istemiyor gibi görünüyordu. Yalnız, onu şaşırtan Koray’ın huzurlu görünmesiydi.Ablası sormadan cevabı kendisi verdi.

 

 

 

"Galiba yeni bir hayata başlıyorum."

 

 

 

"Yani boşanıyor musun?"

 

"Elbette.Artık siz de alıştınız bu duruma.Bir anda iki şey yaşanması bu olsa gerek."

 

 

 

"Ne demek ?"

 

 

 

"Yani hem boşanıyorum hem de yeni bir kişiyi hayatıma dâhil ediyorum."

 

 

 

"Beni yanlış anlama ,senin iyiliğini düşünen biri olarak acele etmeni önermiyorum."

 

 

 

"Her şey olacağına varır."

 

 

 

"Kafanı dinlemen için belirli bir süre gerek.Yeni bir kişi için çok erken.Bilmiyorum ama ben önerimi sana söyledim. Meclis görüşmelerinde bile serinleme süresi varken senin bu yaptığın.Her neyse. "

 

 

 

"En kısa zamanda kendisi hakkında neler düşündüğümü Canan’a söyleyeceğim."

 

 

 

Canan mı? diye şaşkınlık yaşadı ve sonrasında şunları söyledi.

 

 

 

"Madem öyle peki hiç Canan’ı düşündün mü?Onun hakkında önyargılı davranabilirler."

 

 

 

"Hiç bir şey olmaz.Herkes Serpil’in bana uygun olmadığını söyleyip dururdu.Bu habere sevineceklerine garanti bile verebilirim."

 

Ablası hâlâ inatlaştığını görünce sadece “hay Allah”diyebildi. Canan hakkında konuşurken Koray’ın halindeki huzur ablasını da sevindirdi.Nasıl tanıştıklarını anlatıyordu Koray.

 

 

 

"Sen de biliyorsun evimize kiracı olarak yerleşti,ben onun boşanma avukatlığını yaptım,hastanede tesadüfen de olsa Serpil yerine yanımda o vardı."

 

 

 

Durdu ve tekrar konuşmasını sürdürdü.

 

"Hiçbir şeyle memnun olmayan,bencil,kıskanç,kaprisli, bana güvenmeyen biriyle evli olmanın zamanı çoktan doldu.Çok bıktım.Şimdi huzurluyum.Acele etmemin tek nedeni bu."

 

 

 

"Umarım ,bu son ve daimi mutluluğun olur.”Peki emin misin?"

 

 

 

Koray’ı bir süre inceledi Deniz.Aslında onun bu hâlini geçen hafta anlamıştı.

 

 

 

"Sanki ilk defa böyle bir şey yaşıyor gibiyim.Biliyor musun nasıl söyleyeceğim konusunda bile şimdiden düşünce aldı."

 

 

 

Güldükleri sırada Aylin içeri girdi.Olanları sonradan öğrenmek şartıyla dinlemeye koyuldu.

 

 

 

"Her Pazar günü,Canan’ın vermiş olduğu toplu terapi seansı var.Oraya katılsam ve çıkışta konuşmak istediğimi söylesem.Ayaküstü teklifi reddedemeyeceğine göre görüşmek zorunda kalırız ve o zaman her şeyi öğrenmiş olur.Sizce fikrim nasıl?"

 

 

 

Ablası mantıklı olduğunu düşünürken Aylin de olanları öğrenince bir teklif sundu.

 

 

 

"Madem ki aile psikoloğu,sen ona ailevi problemlerinizin olduğunu söyleyerek randevu vermesinin mümkün olup olmadığını soracaksın,illaki yardımcı olmak isteyecek ve randevu saatini verip sizin gelmenizi bekleyecek.O gün geldiğinde ikinizin geleceğini düşünürken karşısında sadece sen olacaksın.

 

 

 

Karşı çıktı ablası.

 

 

 

"Bu ancak yalancılara ait bir yöntem olur.Tasvip etmediğimi belirtmek isterim."

 

 

Haklısın olmaz."diye karşı çıktı Koray.

 

 

 

Bir süre Koray’dan Canan’ı dinledi Aylin.Sonra mutfağa anne ve babası da geldi.Koray’ın neşeli halini gördüklerinde sevindiler.

 

 

 

Hiç bir şeyden haberleri yoktu.Konuştukları sırada Deniz,hazırladıklarını masaya koyarken Aylin onu durdurup şunları söyledi.

 

 

 

"Bu sabah, yemeği yer sofrasında yiyelim.Çok özlemişim."

 

 

 

"Tabi neden olmasın."

 

 

 

Sofrayı kurup yemeye koyuldular. Koray yemeğin tadını aldığı için seviniyordu.Zira uzun zamandır bunalımda olduğu için hiçbir şeyi isteyerek yiyemiyordu.

 

 

 

Koray içinden,Aylin ve Deniz’in Serpil’den bıktığını ve hiçbir şey olmamış gibi Koray’ın hayatındaki yeni kişiyi hemen benimsediklerini düşünüyordu.Biraz şaşırmıştı.Ama sonra Serpil’i düşünmeyi bırakarak Canan’a karşı düşüncelerini hangi yöntemle olursa olsun söyleyeceği için rahat hissediyordu kendini.

 

 

Üçüncü Kısım.

 

Koray,Serpil’e ayrılma isteğini anlatacağı için kendini oldukça rahat hissediyordu.Ne de olsa ondan kurtulacaktı.

 

 

 

Evli kaldıkları seneleri şöyle bir aklından geçirdiğinde huzursuzluğun,iç sıkıntının diz boyu olduğunu her şeyin bittiği bu anda daha iyi anlıyordu.Aslında olanlar, mazoşist düşünceden dolayı normal gelirdi.Ama bu hali Canan’la karşılaşıp onu daha iyi tanıyınca sona ermişti.

 

 

 

Kapıyı açtığı vakit evin soğukluğunu hissetti.Hiçbir yaşanmışlık yoktu sanki.Gömleğinin kollarını dirseğine doğru katlayarak önce oturma salonuna daha sonra yatak odasına geçti.Serpil evde yoktu.

 

        

 

O gelene kadar eşyalarını katlamadan gelişigüzel bir şekilde yerleştirdi.En son kitaplarını ve resim malzemelerini topladı.Onu da yaptıktan sonra tekrar oturma salonuna geçip koltuğa oturdu.Bir an televizyonun üzerindeki stres topu dikkatini çekti.Doktor vermişti.Eline alarak “artık sana ihtiyacım kalmadı”dedi ve mutfağa geçip topları çöpe attı.

 

          

 

Serpil bir türlü gelmek bilmiyordu.O gelene kadar Koray, bir koltuğa bir kanepeye oturarak adeta ikisi arasında mekik dokudu.Bu halden sıkılınca Serpil’i arayıp gelmesini söyledi.

 

 

 

Beş-on dakika sonra Serpil evdeydi.Koray’ın etrafındaki valizleri ve poşetleri gördüğünde açtı ağzını yumdu gözünü.Artık sesi bile itici geliyordu.

 

"Ne bu şimdi?Ne yapmaya çalışıyorsun.Her şey gibi bunu da abartıyorsun."

 

 

 

"Evden ve senden ayrılıyorum."

 

Duyduğunda,Koray’ın o anda neler düşündüğünü tahmin edebildiği için hakaretin dozunu daha da arttırdı.Adeta onu çileden çıkartıyordu.Ama birazdan Koray’ın söylediklerinden dolayı sus pus olacak ve yapacağı tek şey ise boş bakışlarla bir noktaya dalmak olacaktı.

 

 

 

Koray,sinirinden ağzına ne geliyorsa söylüyordu. Konuşmalarında herhangi bir düzen yoktu.Ne yaşadıysa neler hissediyorsa hepsini hızlı hızlı söylüyordu.Ses tonu intikam alır gibiydi.Serpil’in ukalalığa tahammül edemediğini bildiğinden ses tonunu onun sinir olduğu şekilde kullandı.

 

 

 

"Allah aşkına susmayı bil.Ben senin kadar bencil,kibirli,güvensiz,ruh hastası biri daha görmedim.Evliliğimiz boyunca benim sana olan sevgimi,saygımı,sabrımı hiçbir zaman anlamadın.Ben, anlamanı bekledim.

 

         

 

Boş yere yaptığın kıskançlıklar her şeyin sonunu getirdi Yazıklar olsun,senin yüzünden az kalsın ölüyordum.Bana çektirdiğin sıkıntılar yüzünden kalp krizi geçirdim."

 

 

 

"Hâlâ kalp krizi sanıyorsun.Kalp krizi değil mide kanamasıydı.

 

 

 

"Sus da beni dinle.sen yine yanımda yoktun.Samimiyetimiz olmadığı halde sırf biraz tanıdığı için yanımda Canan vardı.Sana attığı mesajları okuduğumda senin ne kadar acımasız olduğunu o zaman daha iyi anladım.Canan kadar beni düşünmedin.Merak ediyorum senin gözünde ben neyim?Gerçi geçen haftaki kavgamızda beni üzmenin seni ne kadar mutlu ettiğini söylemiştin."

 

 

 

Konuşmasını sürdürüyordu:

 

 

Hayatta,benim gibi herkesi üzdün.Komşu,akraba hiçbiri umrunda değildi.Hiçbiriyle birebir ilgi kurmadın. Konuştuğunda da hep kendini övdün.Kabul et sosyal zekan en alt seviyede."

 

 

 

"Yok artık."

 

 

 

"Hep sen haklıydın.Onlar ise suçlu.Bu yüzden insanlarla ilişkin hiç olmadı.Beni sırf bu yüzden hep kıskandın ve gerek akrabalarımdan gerekse arkadaşlarımdan uzaklaştırmak istedin.Bunu başaramayınca canımı sıkmak için ne yapacağını şaşırdın.Lütfen düğünümüzü hatırla."

 

 

 

"Ne ilgisi var?"

 

 

 

"Şimdi anlarsın.Benim aile,akraba ve arkadaşlarım düğün alanını doldururken senin tarafında sadece ailen ve birkaç arkadaşın vardı.Bu gidişle onları da kaybedeceksin.Senin için en büyük korkum nedir biliyor musun?Bir gün öldüğünde cenazende ağlayacak hiç kimsenin olmaması ve belki de en acısı -söylemek istemiyorum ama-öldüğünün evden gelen kokulardan dolayı anlaşılması".

 

 

 

İşte bu son söz Serpil’de adeta bomba etkisi yarattı.Biraz sonra şoktan kurtulup sinir kriziyle beraber ağlama nöbetine girdi.Büyük ihtimal aklında Koray’ın son söyledikleri canlanıyordu.Koray’ın ona yapıştırdığı şamarla kendine geldi.

 

 

Bu esnada attığı şamar -iyi niyetle atılmasına rağmen- Koray’ı da kısa süreliğine rahatlattı.Ama bu yaptığından pişman oldu ve kendine kızdı.O bunları düşünürken Serpil eline ne geçtiyse Koray’a doğru atmaya başladı.İkisi de berbat durumdaydılar.Koray Serpil’in o sinirle kötü bir şey yapacağını düşünmüş olacak ki hızlı bir kararla Deniz’i aradı.Zira Deniz onların arasında bir denge mekanizması gibi çalışıyordu.

 

 

 

Gelmesi uzun sürmemişti. Eşyalara bakarak kavganın ne kadar şiddetli olduğunu anladı. Her ikisini de o halde görünce konuşmanın bir yarar sağlayamayacağını anladı ve Koray’la beraber eşyaları dışarı çıkardıklarında Serpil’in seslendiğini duydular.

 

 

 

"Davayı sen değil ben açıyorum.

 

 

 

Sonrasında küfürler savurdu.Koray da Deniz de buna çok şaşırdılar.Evden çıktıkları anda kapının önünde toplanan komşuları gördüler ve Koray’a “kendi eviniz de olsa imza toplayarak sizi buradan göndereceğiz”diyerek tepki gösterdiler.Tepkiler bununla sınırlı değildi. “Hiç eğitimli insana bunlar yakışıyor mu ?”dediklerinde Koray:

 

 

 

"Hanımefendiler,beyefendiler,çocuklar,bebekler.Hasılı kelam bu söylediklerinizle muhatap olacak olan kişi Serpil’dir.Zira boşanıyor ve ondan kurtuluyorum.Tez vakit sizin de ondan kurtulmanız dileğiyle dedi ve aşağıya indiler.

 

 

 

Koray araba bindiği anda aynaya ve sonrasında ablasına bakarak “gerçekten kurtuldum”dedi.Deniz Koray’ın bu sözünü duyduğunda kardeşinin geçirdiği kötü evlilik hayatının yansımalarını görmüştü adeta.Arabayı durdurarak sorular sordu.

 

 

 

"Biraz daha iyi misin?"

 

 

 

"Çok iyiyim."

 

 

Der demez arabadan indi ve üzerini silkeleyerek bir süre gökyüzüne baktı.

 

 

 

Ablası ne yaptığını anlamaya çalışırken Koray’ın “dışarı çıkar mısın biraz burada konuşalım”dediğini duydu ve dışarı çıkıp ikisi de kaldırıma oturdu.

 

 

 

Koray hâlâ gökyüzüne bakıyordu.Ablası yaptığı hareketlere bakarak kendi kendine "Serpil, kardeşimi ne hâle getirdin böyle"diye içinden geçirirken Koray konuşmaya başladı.

 

 

 

" Bana ne kadar şaşkınlıkla baktığının farkındayım.Üzerimi silkeledim çünkü o evden hiçbir iz kalmasın diye.gökyüzüne bakıp dua ettim bir daha Serpil ile karşılaşmayalım diye.

 

 

 

Deniz bir şey söylemeye kalmadan yine konuşmasını sürdürdü.

 

 

 

"Biliyor musun biraz önce ne düşündüm?Hani anneannemgil nane yetiştirirlerdi ve biz onun kokusunu içimize çektiğimiz anda kendimizi farkı bir rahatlığın içinde bulurduk.İmkanım olsa nanelerin içinde uyumak isterdim.Çünkü buna gerçekten çok ihtiyacım var."

 

 

 

" Benim Derin'i unutamadığımı, sürekli geçmişe takılı kalıp onu cezalandırmak için kendisiyle evlendiğimi ve hatta Derin'in boşanma avukatı olup sonradan evlendiğim için kendisini de onun için seçtiğimi zannederdi yani herşeyi Derin'e bağlardı.Onun için çok sıkıntı çektim abla".

 

 

 

Dediğinde ise ablası " bu biraz da senin davranışlarının sonucu. Boşandığın halde imza gününe katılan Serpille sürekli onu karşılaştıran sensin" diyemedi elbet.

 

 

Sesi yorgundu.Deniz,Canan’ı düşünerek içinden “umarım Koray’ı mutlu eder”diye geçirdi.Tavsiyelerde bulunmayı da ihmal etmedi.

 

 

 

"Bundan sonra mutlu ol tamam mı? "

 

 

 

"Sözünü dinledim.Bak kurtuldum işte.

 

 

 

Sonra Koray ablasına dikkatli dikkatli bakarak şunları söyledi:

 

 

 

"Bazen benim yüzümden evlenmediğini düşünüyorum.Zira karşındaki örnek pek de parlak değil."

 

 

 

"Seninle ilgili olmadığına emin olabilirsin.Evlilik düşünmüyorum sadece."

 

 

 

İkisi de güldü ve bir süre sonra ablası arabayı tekrar çalıştıracakken Koray’ın üşüdüğünü fark etti.Halsizlemişti ayrıca.Stresten dolayı ateşi çıkmıştı.O yüzden eve gitmek yerine hastaneye gittiler ilk önce.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%