Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm

@ruveydakay

Onüçüncü Bölüm.Koray ve Canan-Antalya.

 

Birinci Kısım.

 

 

 

Kuzenleriyle beraber gittikleri ve Koray’ın da bulunduğu piknik üzerinden neredeyse iki ay geçmiş ve bu piknik sayesinde Canan’ın kafasındaki bütün sorular da çözüme ulaşmıştı.Onun hakkındaki bu düşüncülerini Koray’a anlattığında ikisi bir yerde oturup kahve içmekteydiler.

 

 

 

Artık evlenmelerinin zamanının geldiğini söylüyordu Koray.Canan da bu fikrini onadı.Ama içindeki sıkıntıyı çözemedi bir türlü.Evlilik kararından dolayı oluşan bir durum değildi bu.Üç-dört gün önceden beri devam eden bir sıkıntıydı.Canan’ın sıkıntısı, - o çok daha sonra anlasa da- güzel giden bir görüşmenin bozulması korkusundan ileri geliyordu.

 

        

 

Koray Canan’ın bunları düşünüyor olduğunu fark edemezdi.Çünkü o hiç olmadığı kadar memnundu halinden.Biraz sonra düğünle ilgili bile konuştu.

 

 

 

Koray yapacakları düğünle ilgili planları teker teker anlattığı sırada bir telefon geldi.Arayan Serpil’in kız kardeşiydi.Can sıkıntısıyla telefonu açıp yine aynı şekilde telefonu kapattı ve konuşmanın ayrıntılarını anlattığında Canan bazı sorular sordu.

 

 

 

" Onu görmeye gidecek misin?"

 

 

 

"Tabi ki hayır."

 

 

 

"Sana bu konuda karışmak haddime değil."

 

 

 

"Estağfurullah.Ama bunca yaşananlardan sonra gitmem.Hem.

 

 

 

"Konuşmanın devamını neden getirmedin?"

 

 

 

"Demek istediğim şu.Ben oraya gittiğimde benim “bana olan sevgisinden dolayı oluşan üzüntüden bu hale gelmiş”dediğimi zannedeceğini ve o mükemmeliyetçi kişiliğine bunu yakıştıramadığı için iyice çileden çıkacağını biliyorum.Bu yüzden gitmek istemiyorum."

 

 

 

"Anlıyorum."

 

 

Bir süre sessiz kaldılar.Canan Koray’a çok şaşıracağı bir soru sordu.

 

 

 

"Bana doğruyu söyle.Serpil’in senden ayrıldıktan sonra psikolojisin bozup kliniğe yatırılması seni tatmin etti mi?"

 

 

 

Böyle bir sorunun sorulmasına ihtimal vermeyen Koray şaşırmanın ve kızmanın verdiği sertlikle sadece “sana inanamıyorum”diyebildi.

 

 

 

Canan hiç bir şey olmamış gibi davranmaya çalıştıysa da bunu başaramadı.

 

 

 

"Her neyse akşam oldu.Kalkalım.

 

 

 

Soğuk bir “tamam”diyen Koray’ın bu hali Canan’ı evine bırakana kadar devam etti.Ama sonrasında Canan kendini affettirdi.Koray giderken yine o sıkıntısı başladı.Hayırdır inşallah”diyerek iç geçirdiğinde sanki olacakları tahmin etmişti.

 

 

 

İkinci Kısım.

 

 

 

“Sevgi iki kişiyle sınırlı kalmaz.Bunu iyice kabullenmelisin.Yaşadığın müddetçe dünyayı kendine düşman olarak değil de dost olarak görmeye çaba göster.İşte o zaman paralel olarak hayat ve insanlar gözünde anlamlanır.”

 

 

 

Koray bunları aklından geçirirken bir telefon bayisindeydi.Numarasını değiştirmek için gelmişti.Çünkü üç-dört gündür Serpil’in ailesi tarafından aranıyordu.Söyledikleri hep aynıydı.Onlara göre Serpil’in Koray’ı görmesinin iyi olacağı konuşuluyordu.

 

 

 

Her ne kadar numarasını değiştirdiyse de yapılan ısrarlar sonucu Serpil’i görmek için kliniğe gitmeye karar verdi.Ama bunu Canan’a söylemedi.Yanlış anlaşılmaktan korktuğu için yapmıştı bunu.

 

 

Telefoncudan çıkınca içinden geçirdiği cümleleri sesli olarak tekrar etti.İşe yaramayacağını tahmin ediyordu.Evlilikleri süresince hep söylemişti ve Serpil önemsemeyerek Koray’ı adeta çileden çıkarmıştı.Bunları düşününce “anlayışsız olduğunu bilsem de son vazifemi yine de yapacağım” diyip kliniğin olduğu yöne doğru sürdü arabayı.

 

 

 

Yaklaşık yarım saat sonra Serpil’in yanındaydı.İçeri girdiğinde Serpil’in annesi ve yengesinin onunla ilgilenerek sakinleştirdiğini görünce Serpil’in,yengesi hakkında söylediklerini aklına getirdi.Kötülediği yengesi onun en kötü anında yanındaydı. “Yorumsuz”diye iç geçirdiğinde annesi ve yengesi odadan çıkıp Serpil’le Koray’ı baş başa bıraktılar.

 

 

 

Serpil’in durumu gerçekten kötüydü ama buna rağmen huysuzluktan da geri kalmıyordu.Onun için Koray’ın söylediklerini her defasında “nasihat istemiyorum”diye yarım bırakıyordu. Koray “benim buraya gelmem baştan hataydı”diyip çıkacakken tam o anda,artçı sarsıntıda bir deprem yaşandı.

 

 

 

Tabi ikisi de canını düşündüğü için hayat üçgeni denilen kuralı akıllarına bile getirmeyerek hızlı bir şekilde bahçeye koşuştular.Onlar gibi herkes çok telaşlı görünüyordu.Bir banka oturup beklemeye koyuldular.

 

 

Tam o sırada Canan ve hastanedeki yakın arkadaşı da Serpil’in olduğu kliniğin kapısından içeri girdiler.Tesadüf bu ya arkadaşının amcası da aynı klinikteydi.

 

 

 

Bahçedeki herkesin telaşlı halini gördüklerinde bir olay yaşandığını anladılar. Demet o korkuyla bahçede amcasını aramaya başladı.Bulduğunda rahatlamıştı.Ancak amcası onu tanımamıştı bile.Çünkü amcasının aklı gidip geliyordu.Üzülerek amcasının elini sıktı ve kendine sahip çıktığı yılları hatırladı.

 

 

 

O sırada Serpil ve Koray bankta otururken Serpil’in başının üstünde kuş, daireler çizerek uçmaya başladı.

 

Bunun üzerine Serpil kuşla tehditvâri bir üslupla konuşuyordu.

 

 

 

"Sana diyorum kuş.Eğer başımdan gitmezsen kemiklerinden çorba suyu,etinden kızartma,tüylerinden de yelpaze yaparım anlıyor musun beni."

 

 

 

Bu konuşmalara kahkaha atarak katılan Koray başına geleceklerden habersiz gülmesine davam ederken Canan bu olanları gördü.Herhangi bir şey hissetmese de aklından “ayrılmak için güzel bir sebep”diye düşünmeden edemedi.Sonra yanlarına yaklaştı.

 

 

 

"Allah muhabbetinizi artırsın."

 

 

 

Koray karşısında Canan’ı görmesinin şaşkınlığıyla bir süre düşündü ve “ne demek istiyorsun”diyip Canan’a sinirlendiğini belli etti.

 

Kendisini takip ettiğini zannetmişti.Tabi Canan,hesap sormasına karşılık bir-iki söz söyledi.Ama bunlar olurken sadece dili söylüyordu.İçinde herhangi bir sinirlilik,hayal kırıklığı yoktu.Ne hissettiğini değil de ne duyduğunu hesaba katan Koray ilk başta iki elini başına götürdü ve sonra hem Canan hem de Serpil’e sinirli bir şekilde bakarak isyanını dile getirdi.

 

 

 

"Kahretsin hayatım boyunca hep iyi niyetli oldum ama nedense hep yanlış anlaşıldım.Kime ne yaptıysam bir türlü güvenilir biri olduğumu kanıtlayamadım. Acaba nasıl davranmalıydım.Romantik bir sevgililer günü sürprizi hazırlayıp çatal düştü bahanesiyle masanın altına girip başka biriyle mi mesajlaşmalıydım yoksa üç öğün dayak mı atmalıydım.Bunları yapmamama rağmen yine kötü olan ben oldum.Görüştüğüm bayanlar beni hep yanlış anladı.Ama bundan sonra öyle bir çabam olmayacak.Bana güvenmeyenle de işim olmaz.

 

 

 

Bundan sonra hayatımda annem, ablam ve kardeşim dışında hiçbir bayan olmayacak.Çünkü on lardan başka bana güvenen yok."

 

Bir süre durdu ve şunları söyledi.

 

 

 

"Benim bunları size anlatmam ne kadar saçma.Çünkü siz zaten anlayışsınız."

 

 

 

Serpil de konuşmaya başladı.

 

 

 

"Allah aşkına aynı bahaneleri uydurmaktan sıkılmadın mı?Bir de “işimin sıkıntısını eve getirmem”diyorsun.Sabahtan akşama kadar karı boşamayı işten mi sayıyorsun sen?

 

 

 

Bu sözün ardından Serpil sinir krizi geçirdi.Onun bu halini izleyen Koray , biraz sonra Canan’dan duyduklarıyla bir kez daha yıkıldı.Onu en çok şaşırtan şey ise Canan’ın Serpil’i teselli etmesi oldu.

 

 

 

"Bütün erkeklere acıyorum.Hepsi bir gün yalanlarından dolayı yalnız kalmaya mahkum olacaklar.Avukatsın ama bu mahkumiyeti savunacak hiçbir şey de yapamayacaksın.

 

 

 

Canan içinden “ neler söylüyorum böyle”diyerek kendine şaşırdı.

 

 

 

Koray Canan’ın da aynı tepkiyi gösterdiğini görünce son bir kez “yazıklar olsun”diyerek “kadın dayanışması,bir kez daha hayal kırıklığı diyerek hissettiklerini son kez şu sözlerle dile getirdi:

 

 

 

"Doğrucu Davut olarak bir kez daha dokuzuncu köyden kovulmuş bulunmaktayım.Siz iki kadın, bana yaptığınız bunca şeyleri, aynaya bakarak - hem de zafer işareti yapıp- beraber kutlayın.

 

Mutsuzlukla arabasına bindi.Bilinç bulanıklığı içindeydi.Bu yüzden kaza yapma tehlikesi bile atlattı.Sonra arabasını sahil yolunda durdurarak üstünü başını çıkartmadan kendini denize attı.Onu bu halde görenler intihar ettiğini düşünerek arkasından bağırdılar.Ama kısa süre sonra denizden çıkınca yanıldıklarını anladılar.

 

 

 

Koray’a yüzmek iyi gelmişti. “Oh be”diye bağırdı ve arabasına binip biraz oturdu.Bugün yaşadıklarını düşündüğünde sırasıyla acıma,sinirlenme ve rahatlama hissini aynı gün yaşayınca aklına “kelebek ruhlu kız" geldi.Kendini böyle tanımlamıştı. "Galiba ben de kelebek ruhlu oldum”diyerek güldü kendi kendine.

 

           

 

Sonra telefonu çaldı.Arayan,yakın arkadaşlarından biriydi.Aralarında şöyle bir konuşma geçti.

 

 

 

"Geçen hafta arkadaş grubuyla kararlaştırmıştık.Ama çoğu bundan vazgeçerek katılmama kararı aldı."

 

 

 

"Nasıl bir kararmış bu?"

 

 

 

"Gökbelen Yaylası’na çıkıp kamp yapacaktık.3-4 gün sürecek.Katılmak ister misin?"

 

 

 

Koray hiç düşünmeden “tamam katılıyorum”dedi.Bu kampın ona iyi geleceğini biliyordu çünkü.

 

 

 

“Ağaç,kuş cıvıltıları,mis gibi hava”diye tekrar ederek sürdü arabasını.

 

 

 

Koray bilmiyordu ama yayladayken karşısına çıkan çiçek türleri ona sırasıyla Serpil,Derin,Canan ve diğer bayanları hatırlatacak ve ona “of be,bari beni burada rahat bırakın”dedirtecekti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%