Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@ruveydakay

Onbeşinci Bölüm.Koray ve Canan Antalya.

 

 

 

"Paradol sahili, kentin en güzel mekanlarından biriydi.Bu nedenle akşamüstü kentin yerli ve yabancı misafirleri buraya gelir ve günbatımını seyrederek huzur bulurlardı.Huzur bulanlar sadece insanlar değildi.Ağaçlar da mutluydu.Nedeni akşam olduğu için çevrede hiçbir insanın kalmamış olmasıydı elbette.Zira insanoğlu ağaçlara yeterince özen göstermekten acizdiler.

 

 

 

Kendi aralarında konuşmaya başladılar.İlk konuşan meşe ağacı olmuştu:

 

 

 

"Genç aşıklar gövdeme bıçakla isimlerini yazıyorlar.

 

 

 

Bir sonraki konuşan çam ağacıydı:

 

 

 

"Bükülen dallarımda yaramaz çocukların atçılık oynamasından bıktım.

 

 

 

Elma ağacı da konuşacaktı ama tam o sırada kavak ağacı araya girerek şunları söyledi.

 

 

 

"Yeter a yoldaşlar.Her gün birbirimize böyle sıkıntılarımızı mı anlatacağız.Artık insanlara yaptıklarının cezasını ödeme vakti gelmiştir.Ben bir gün daha bu insanların içinde kalamayacağım.Benimle kim gelirse o kurtuluşa erecektir.

 

 

 

Bu sözler karşısında ağaçlar çoşku içinde bağırdılar.

 

 

 

"Biz de seninle geliyoruz.

 

 

 

Ve en son köklerini topraktan çıkararak hepsi birden koşuşmaya başladılar.

 

Sabah olup insanlar her zaman ki gibi dışarı çıktıklarında her yerin çöl olduğunu gerçeğiyle karşı karşıyaydılar.Herkes geçirdiği şokun ardından yaptıkları hatayı anlayıp pişmanlıkla "ah keşke"dedikleri anda Can korkuyla uykusundan uyandı.

 

 

 

Yaptığı ilk iş perdeyi açıp dışarıya bakmak oldu.Ağaçlar hâlâ yerindeydi ve rüzgarın etkisiyle hafif hafif sallanan yapraklar da yine hoştu.Gördüklerinin rüya olduğuna sevindi. "Ama böyle giderse rüyam doğru çıkacak"diye kafa sallayıp üzerini giyindi.

 

 

 

Koray, edebiyat kitabının arasından çıkan bu kağıtta yazılanları okuyup bitirdikten sonra Canan'ın yazdığı bu hikayeyi ayrıntılı bir şekilde yorumladı.

 

 

 

"Ağaçların kişiselleştirilmesi,sosyal mesaj içerikli olması,hayaldeki çocuksuluk fark ediliyor.Hem kavak ağacının konuşmasına bakılırsa bir siyasetçi ruhu söz konusu."

 

 

 

"Bir zamanlar siyasal bilimler bölümünü okumak istemiştim.O etkilemiş olabilir."

 

 

 

"Ne zaman yazdın?"

 

 

 

"Lisedeyken edebiyat dersinde yazmıştım."

 

 

 

"Devam ettirebilirdin."

 

 

 

"Fikirler değişkenlik gösterince bazı şeyler göz ardı ediliyor doğal olarak.Yani ben biraz "yel akıllı"yım.Hızlı demek istedim."

 

 

 

"Anladım.Kitap okumanın faydası var değil mi?"

 

 

 

"Elbette.Hayal dünyası farklılaşıyor."

 

 

Koray biraz sonra Canan'ın tutmuş olduğu günlüklerden birini eline alıp karışık olarak okumaya başladı.

 

 

 

Canan o sırada kitaplığın tozunu alıyordu ve onun yanı sıra lise arkadaşı Rana'nın davetini de düşünüyordu.Bodrum'a Begüm ve Handan'la beraber gidecekti.

 

 

 

Kimlerin geleceği konusunda meraklandı.Bu sırada Koray günlükle ilgili birkaç şey söyledi:

 

 

 

"Esprili yazmışsın."

 

 

 

"Doğrudur."

 

 

 

"Hem bir şey dikkatimi çekti.Genellikle günlükler "sevgili günlüğüm"diye başlar ama sen hemen "bugün şu oldu bugün bu oldu"diye direkt konuya dalmışsın."

 

 

 

"Evet.Ayrıca kendi kendime yeni günlük tarzı oluşturmuştum."

 

 

 

"Nasıl bir tarz bu?"

 

 

 

"Durum merkezli değil olay merkezli günlük.Özel değil genel günlük."

 

 

 

"Allah Allah.Yani senin günlüğün herkes tarafından okunabilir öyle mi?"

 

 

 

"Evet."

 

 

 

"Ben de günlük yazan biriyim.Sen bilmezsin ama hâlâ yazarım fakat günlük dediğin şey özel olmalı.Ayrıca şunu belirtmek isterim "Sevdiğim insanlar sayesinde hep bir şeyler öğrenmiş ya da onlar sayesinde ilgi alanlarım artmıştır.İşte şimdi bunu tekrar yaşıyorum".

 

 

Koray söylemişti bunu.Canan merakla sordu:

 

 

 

"Örnek vermeni bekliyorum"

 

 

 

"Edebiyatı Derin sayesinde,psikolojiyi Serpil sayesinde,hukuku babam sayesinde,felsefeyi de kelebek ruhlu kız sayesinde öğrendim ya da sevdim".

 

 

 

"Herkes senin gibi olsaydı,şuan karşımdaki herkes feylozof olurdu."

 

 

 

Sonra Canan bir şeyi merakla Koray'a sordu:

 

 

 

"Bu anları çok iyi değerlendirmişsin.Fakat bir şeyi yanlış söyledin.Psikolojiye benim sayemde ilgi duymuş olmalısın."

 

 

 

"Hayır.Serpil sayesinde ilgilenmeye başladım.Çünkü onu çözmem için psikoloji alanına gerek duydum."

 

 

 

"Çözebildin mi bari?"

 

 

 

"Sence?"

 

 

 

"Soruya soruyla karşılık verilmesinden hoşlanmam ama bana kalırsa çözememişsin."

 

 

 

Gülerek karşılık vermişti Koray.

 

 

 

"Yalnız ,şu kelebek ruhlu kız kimmiş çok merak ettim?"

 

 

 

"Ben de merak ediyorum?"

 

 

 

"Nasıl yani?

 

 

 

"Şimdiki halini demek istedim."

 

 

Sonra onunla ilgili birçok şey anlattı.

 

 

 

"Bu arada davet eden arkadaşın kim?Biraz bahseder misin?"

 

 

 

"Lisedeyken samimi olduğum arkadaşlardan biriydi.Kız kardeşiyle beraber aynı sınıfta okuyorlardı.

 

 

 

"Anladığım kadarıyla uzun zamandır görüşmemişsin."

 

 

 

"Evet.Araya yılların ve yolların mesafesi giriyor."

 

 

 

"Doğal olarak."

 

 

 

Koray durdu bir süre. Sonra tekrar söze başladı:

 

 

 

"Bir özlü söz de ben söyleyeyim. "İnsanlar unutulur ama hatıralardaki insanlar asla unutulmazlar.

 

 

 

Gülerek"neyse beni lafa tutma"dedi ve işine devam etti Canan.

 

 

 

Sonra yatak odasına gidip hazırlandı. Handan ve Begüm'le görüşecekti.Hem arkadaşları için hem de kendileri için alışveriş yapacaklardı.

 

 

 

Biraz zaman geçtikten sonra biraraya geldiler kararlaştıkları yerde.Vakit kaybetmeden başladılar alışverişe.

 

 

 

Sonra ikindide otobüsle Bodrum'a gittiler.

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%