@ruveydakay
|
Yirmiüçüncü Bölüm.Sona Doğru.
Bir ikindi vaktiydi. YAZAN A,deniz kenarındaki bir banka oturmuş ve tek başına çekirdek yiyordu.
Biraz sonra yanına arkadaşı, OKUYAN A.yaklaştı. Anlatıyordu.
Okuyan A:Seni görmek için evine gelmiştim.Kapının önüne yaklaştığında kapının aralıklı olduğunu fark edince telaşlı ve meraklı içeri daldım.Çünkü eve hırsız girdiğini zannettim.diye sitem edince.
Yazan A,Doktorluktan istifa etmiş bir kütüphane müdürünün basit evine kim hırsızlık niyetiyle girebilir ki diye güldü.
Okuyan A:Hiç de öyle önemsenmeyecek bir mesele değil bu.Tamam ama romanın.Onu hiç önemsemiyor musun?Çalınabilir demek istiyorum.Telif hakkı benim dese nasıl kanıtlayacaktın?diye kızgınlıkla yineleyince,Yazan A,Oldukça hızlı konuşan bu arkadaşına soluklanması için çekirdek uzattı.
Okuyan A:Bir an hiç teklif etmeyeceğini zannetmiştim."dediğinde İkisi de güldü.
Yazan A:O kadar kitabı bir solukta okudun?mu diye şaşırırken,
Okuyan A,Evet.Hem biliyorsun okuma birinciliklerim var?"diyip çekirdeğe uzandı tekrar .
Yazan A:Peki nasıl buldun romanımı?
Okuyan A:İlginç davranışlar ve konuşmalar,diyalogların içine yerleştirilmiş hayallerin varlığı,sempatik insanların bir arada bulunduğu bir ortam ve hayat hikayeleriyle dolu bir iç roman diyebilirim.
Ayrıca bir ortamda aynı anda psikoloji,felsefe,edebiyat,resim konuşan karakterler oldukça kültürlü görünüyorlardı Ve senin romanın, edebiyat türlerini bir araya getiren bir eser.Anı,günlük,gezi yazısı,sohbet,biyografi,otobiyografi.hepsi var."
Yazan A:Zaten romanın özelliği budur."diyerek denizi seyretti sonra Okuyan A:Peki bu romanı yazmak için bir nedenin var mıydı?diye sorduğunda.
Yazan A:Hayata bakış açımı,hayallerimi anlatmak için yazdım.Beni anlamak isteyenlere kendimi çok iyi anlattığımı düşünüyorum bu romanla diyip Sonra asıl amacını anlattı.
Hayatın “olabilir”likleri vardır.Ama sanat olasılıksızlıkları da anlatabilir.Yani bu romanla aynı anda geçmişe gidip geleceği yazdım ve benim için mümkün olmayan hayalleri yaşamış gibi anlattım.İsteklerimi gerçekleştirdim. Ayrıca Koray üzerinden sevdiğim meslekleri,Canan üzerinden çocukluğumu,Rana üzerinden ise hayallerimi anlatmış oldum böylelikle. Diğer bir amacım da bizim aramızdaki muhabbet,sevgi saygı bağı da böyle olabilir demekti ve en önemlisi bu güne kadar karşılaştığım insanları romanıma dahil ederek onların bir nevi gönüllerini almak istedim.
Okuyan A, farkettiği birşeyi paylaştı:Anladım.İyi bir niyet.Aslında hayatta şöyle bir durum vardır.Herkes bazen unutulduğunu sanır ve kendini mutsuzluğa iterek hayatını öyle devam ettirir.Sen “böyle bir şey yoktur”da demiş olabilir misin?
Yazan A:Evet tam anlamıyla dediğin doğru.diye cevap verdi.
Okuyan A,değerlendirmelerini sürdürdü:Ayrıca benim anladığım kadarıyla Canan ve Koray karakterleri üzerinden;evlilik,arkadaşlık,akrabalık,çocukluk,gençlik,yaşlılık,hatta Türkiye’yi anlatmışsın.Ayrıca içinde konuşacak o kadar çok şey kalmış olmalı ki böyle kendini ancak üç kişide anlatabilmişsin.Yazarlar yalnız insanlardır derler.Yalnız kalmış olduğun için romanda çok diyalog kullanmış olmalısın.
Bunun üzerine Yazan A:Yalnız değilim aslında.Hem hayat,diyaloglardan ibaret değil midir?diye arkadaşına cevap verdi.
Okuyan A:Peki bu romanı yazmakla hayatında neler değişti?diye sorunca,
Yazan A:Yazdığım bu roman sayesinde bilinç altımı gözden geçirdim ve çözdüm diyip bir süre sessiz kaldı.
Biraz da roman karakterleri üzerine konuştular:
Okuyan A:Romandaki karakterlerin genellikle eğitimli kişiler olduğu dikkatimi çekti diyince.
Yazan A:Çünkü özgürlük için eğitim şart.diye klasik bir laf söyledi
Okuyan A,Karakterlerine neden çok evlilik yaptırdın?Bunu hiç evlilik düşünmeyen birinin yapması tuhafıma gitmedi değil?diye sorduğunda ise.
Yazan A:Anlattığım evlilikler düşündüklerimi uygulamak için “bir araç”tı diyebilirim.Hem bu zaman için çok evlilik şaşırılmaması gereken bir olgu haline geldi.Yani kadınlar bundan ötürü Hürmüz olurken erkekler de Hürmen oluyorlar.Haksız mıyım?diyince.
Okuyan A:Hürmen de nereden çıktı.?diye şaşırdı.
Yazan A:men İngilizcede adam demek değil mi?diye yineleyince, espri yaptığını anlamıştı Okuyan A.
İkisi de güldüler.
Okuyan A:Aslında karakterlerinin hepsinde biraz anormallik var.Ama yine de karakterlerinin düşüncelerini -onlar bazen tuhaf olsa da- genellikle beğendim diyince
Yazan A:Mesela tuhaf olan neydi?diye sordu.
Okuyan A açıkladı:Yıllardır itiraf edilemeyen aşk(yani Selim ve İpek)psikolog olduğu halde ölümle ilgili hiç de olgun davranmayan Canan,anne şefkati bekleyen ve eşi psikolog olmasına rağmen bilinçaltındaki anne takıntısı anlaşılamayan koca(Sedat),üç evlilik yaptığı halde Canan ile konuşurken sanki 15 yaşında gibiymiş gibi görülen Koray.Daha sayayım mı?
Durdu ve aklına gelen bir şeyi daha söyledi:
Bazı cümleler çok çocuksuydu ve sen, itiraf etmeliyim ki duygusal yazmayı beceremiyorsun yani o İpek’in hallerini anlatırkenki cümlelerde zorlandığını anladım.Ayrıca bazı yerleri çok hızlı anlatmışsın.Mesela bütün aile üyelerinin katıldığı piknik.Borabay pikniği yani.
Yazan A:Anladım.
Okuyan A devam etti konuşmasına.Bir de Canan’ın Ankara’da olduğunda işe gitmek istemediği anlattığın o hislerinde ve o ilk cümlelerde bir tutukluk vardı ve hâlâ anlam veremediğim şeylerden biri de Ankara bölümünde masada yemek yerlerken Canan'ın bir anda meditasyon yapması.
Yazan A:Doğru söylüyorsun.Bazı cümleleri yazarken zorlandım ve o meditasyon sahnesini silmeyi unutmuşum.dedi.
Okuyan A:Canan’ın lise arkadaşlarıyla yaptığı bazı konuşmaların da çocuksu olduğunu söyleyebilirim.İlkokul çocukları gibi hâlâ öğretmenlerinin nasıl olduklarına dair konuşmaları mesela diye sürdürdü.
Gülerek “bu oldukça ağır bir eleştiriydi ”diye düşüncesini belirtti yazan A.
Okuyan A, romanı değerlendirmeye devam ediyordu:Romanda anlattığın bazı şeylerin açıklamasını da yine karakterler arasında yaptığın konuşturmalarda yapmışsın.Mesela Koray’ın Canan’la ilgili düşüncelerini açıkladığı o durumu ve Koray’ın Serpil ile yaptığı kavgaya rağmen otelden ayrılmamasını.
Yazan A:Anladım evet.diye karşılık verdi.
Okuyan A:Bir şey daha var.Serpil’i ne kadar kötülesen de aslında hissettiklerini en güzel ifade eden oydu.Yani Canan ve Koray aslında duygusuz kişilerdi.diyince
Yazan a , karakterleri Koray ve Canan’ı savundu.Ama bazı insanlar gerçekten tepkisiz olabiliyorlar.
Okuyan A,buna güldü ve Bir yazarın karakterlerini savunması böyle bir şey galiba dedi.
Yazan A ise,Kabul etmiyorum.Onları eleştirdiğim zamanlar da oldu.Mesela Canan’ın birinci eşinin fotoğrafının un ufak haline getirilip tuvalete atılması ve Koray’ın sürekli eski eşlerinden bahsetmesi.Bunu da görebilirsin.diye karşı çıktı.
Sonra Okuyan A,karakterlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.Aslında Koray, çok da geçmişe bağlı değil.Derin konusundaki yaptıklarının nedeni, onu unutamamak değil de zamansız ayrılığının şokunu atlatamamasından kaynaklanıyordu bence.
Yazan A,sessiz kaldı bu kez.
Okuyan A:Ama itiraf et. Canan ve Koray sanki arkadaş gibiydiler diyince.
Yazan A,Belki ikisi de birden fazla evlilik yapmış insanlar olduğu için “aşkın sonu yok,arkadaşlık daha iyi”diye düşünebilirsin dedi.
Karşılıklı soru sormaya başladılar bundan sonra.
Okuyan A:Merak ettiğim bir şey var.Romanı bitirince ne hissettin?diye sordu.
Yazan A:Tek hissettiğim rahatlıktı.Çünkü bu romanın olması için dört sene düşündüm,iki sene yazdım,bir sene de düzeltmelerini yaptım.Toplam yedi yılımı aldı.Ama değdi.dedi ve Peki sana ne kattı bu yazdığım roman?"diyerek Okuyan A’dan fikir aldı.
Olumsuz değerlendirmelerini yaptıktan sonra sıra bu sefer de olumlu değerlendirmelere gelmişti.
Çok gerçekçi yazmışsın.Ayrıca hayatla ilgili birçok soru ve sorunların kendine özgü bir cevabı olduğu için romanın bir terapi kitabı olduğunu da söyleyebilirim.Ama bir yerde kurgu olduğunu anladım.Çünkü Koray ve Canan bir günde İstanbul’un bütün yerlerini geziyorlardı ve bunun sonucunda da “yazanın hikmeti”diye bir söz kullanıyorlardı.Aslında sen farkında olmayarak dizi senaryosu da yazmışsın sanki.diyince,
Yazan A:Güldürme beni dese de gülmekten kendini alamadı.
Okuyan A:bazı teknik sorular yöneltti.Yanlışım varsa düzelt.Canan’ın büyükannesinden örnek vererek anlattığın böcek metaforundan hareketle geçmiş zamanı anlatmış olabilir misin?
Yazan A:Doğrudur.Böcek metaforu için geçmiş zamanı anlatır.Bir nevi bilinçaltına gönderme yaptım.dedi.
Okuyan A,Hikayede teknik olarak kullanılan Çehov’un “durum hikayesi”ve Moupasant’ın “olay hikayesi”tarzından Çehov’un tarzını romana uyarlamışsın.Çok bir olay yok.Romanda daha çok durum var diyince
Yazan A,Çünkü gerçeklik için böyle anlatmak gerekirdi."diye gerekçesini anlattı.
Okuyan A,devam etti:Ama beni şaşırtan bir başka şey ise Canan’ın doğumundan çok,ayvanın doğumla ilgili faydasını anlatman.Sırf ayvadan bahsetmek için bunu yaptığını anladım. Fotoğraf çekiminden bahsettiğini de unutmamalı.Ayrıca Derin üzerinden sevgi kavramını,Serpil üzerinden sabır kavramını ve Canan üzerinden ise saygı kavramlarını anlattığın belli oluyor.
Yazan A’nın arkadaşı romanla ilgili yorumlar yapmayı sürdürürken dikkatini çeken bir şeyi hatırlattı.
Sadece bir şey eksik kalmış.
Yazan A:Nedir?diye sordu.
Okuyan A:Romanın başlığı yok ve ilk okuyan kişi olarak ben koymak isterim dedi hiç beklemeden hemen ortaya bir isim attı."
"HAYAT İÇİNDE HAYAT"olsun dedi.
Yazan A:Neden böyle bir başlık düşündün?diye sorunca
Okuyan A:Okuduğum andan itibaren dikkatimi çeken şey,birçok kişinin hayatını anlatmış olman.Böyle olunca benim aklıma bu geldi.diye karşılık verdi.
Yazan A:“HAYAT İÇİNDE HAYAT”.Benim de aklıma yattı.dedi.
Okuyan A:Sen ne düşünmüştün? Diyerek Yazan A’dan cevap bekledi.
Yazan A:Ben bir ara “BENİM ÜTOPİK DÜNYAM”diye bir başlık düşünmüştüm ama sonra bundan vazgeçtim.dedi
Okuyan A:Ama biliyorsun iki başlık da kullanılabilir. “HAYAT İÇİNDE HAYAT YAHUT BENİM ÜTOPİK DÜNYAM diyince.yazan a,birincisinin daha mantıklı olduğunu söyledi.
Romanın başlığını tekrarlarken,Okuyan A konuşmaya başladı tekrar.
Kalk gidiyoruz.
Hayırdır nereye gidiyoruz?diye merak etti yazan A.
Okuyan A ise:Bu roman basılacak.Sen zaten düzeltmeleri yapmışsın.Editör ve matbaacı arkadaşımıza romanı götürürüz ve gerekli şeyler hazır olunca basılır.diye cevapladı.
Yazan A:Benden daha heyecanlısın dediğinde
Okuyan A,heyecanlı bir halde,Vakit kaybetmeyelim.diye ısrar etti.
Yazan A’yı,bir gülme aldı.Gelen geçen ona bakıyordu.
Herkes gülebilirdi ama insanlar onun gülmesine değil biriyle konuşur gibi sürekli yanına bakmasına şaşırmışlardı.
Evet Yazan A,geçirmiş olduğu bir ameliyattan sonra sık sık halüsülasyon görmeye başlamış ve bu yüzden istem dışı bir hayali arkadaş edinmişti kendisine.Yani yanında; onunla oturan ve romanını değerlendiren bir kişi de yoktu.
(Doktorluktan maalülen emekliye ayrılıp kütüphaneci olması doğrudur) .
Aslında o da bunun farkındaydı.İlk zamanlarda buna tepkisi olumsuz bir karşılık bulurken, o daha sonra bunu bir şans olarak kabul etmiş ve hayali arkadaşını normal biri olarak görmeye ve onunla rahat rahat konuşmaya başlamıştı.
Biraz sonra kimseye aldırmayarak yeniden hayali arkadaşıyla konuşmaya devam edecekti ama bundan vazgeçti.
Hayali arkadaşı A’nın romanının ismini tekrarlamasından ötürü A,gülümsemişti.
Yerinden kalkıp bir süre daha“HAYAT İÇİNDE HAYAT” demeye devam etti ve o anda sokaklar,evlerine gitmek için sabırsızlanan insanların gürültüleriyle günü bitiriyordu.
A’nın,bir hayali arkadaşı olduğuna göre bahsedilen roman da sadece A’nın kafasında oluşturduklarından mı ibaretti yoksa gerçekten yazılmış mıydı?
SON.
|
0% |