@ruveydakay
|
1 Yıl Sonra.Koray ve Serpil-Kuşadası.
Koray elindeki vişne suyunu yere düşürdü.Serpil bunun üzerine seslendi:
"Dikkat et lütfen".
"Demek daha yeni bastırdı".
"Bana mı seslendin Koray?".
"Sonunu getiremediğim için sürekli merak ettiğim romanı, sonunda baskıya vermiş Derin."
"Şu bahsettiğin.Hatta kapak resmini sen çizmiştin."
"Evet.Bugün öğleden sonra imza günü varmış."
"Kuşadası Geleneksel Kitap ve Edebiyat Günleri Yer:Atatürk Meydanı". ilânı okuyan Serpil Koray'a sert bir şekilde bakarak şunları söyledi:
"Bakıyorum da gitmeye çok meraklısın."
"Beraber gideğiz."
"Benim gitmek istediğimi de nereden çıkardın?"
"Bana bak.Bu benim için çok önemli.Ona söz verdim.Ayrılık,küslük bile olsa imza günlerinde asla yalnız bırakmayacağıma. Koray sözlerine devam edemeden masadan ayrıldı Serpil.Koray da sahile inerek düşünmeye başladı.Gitse de kötü olacaktı gitmese de.Kendisi kabul etmese de bu yaptığı, eşeğin kar yemesiyle eşdeğer bir davranıştı.
Ama hem merakına hem de verdiği söze yenik düşerek gitti.
Üç yıl sonra ilk kez görüyordu. Derin'i gördüğü vakit ne hissedeceğini bilemedi.Tek merakı "acaba kitabı imzalarken nasıl bir hitap kullanacağı"üzerineydi.
Masaya yaklaştı ve selam verdi.Derin gayet memnun oldu.Hiç de gergin görünmüyordu.Kısa bir konuşma geçti aralarında ve sıra kitap imzalamaya geldiğinde zarif elleriyle divit uçlu kalemi aldı ve yazmaya başladı. "Daimi arkadaşım Koray Selvioğ'a.İmza Derin Örgin".
Kitabı Koray'a uzattığında teşekkür etti geldiği için.
"Asıl ben teşekkür ederim çizdiğim resmi kitabın kapağında kullandığın için"dedi ve yanından ayrılır ayrılmaz meydandaki bir kafeye girdi ve kasalardan birine oturarak aldığı yeri bulup okumaya başladı.
Köyün piknik alanı düğün için hazırlanmıştı.Rengarenk lambalar,süslemeler.Davul-zurna yerini almıştı.Kalabalık bir düğün alayı vardı.Bu gecede Metin ve eşi onları yalnız bırakmadı. Düğün her zamanki şenliğiyle devam ederken gelin ve damattan sonraki en önemli kişiler olan eski aşıklar Zeynep ve Mehmet Halil de eskiden görüştükleri bu alanda yaşadıkları güzel anıları zihinlerinden geçirirken arada bir farkettirmeden bakışmayı ihmal etmiyorlardı.
Sonra düğünün ortalarına doğru Metin eline mikrofonu alarak konuşmaya başladı: "Şimdi bu düğün için hazırlanan tiyatro sergilenecektir.İyi seyirler."
Oyunun konusu Zeynep ve Mehmet Halil'in yaşadıklarıydı.Gençliklerini canlandırıp onların birbirlerine söyledikleri manileri,sözleri oyunda sergilediler.Metin ve eşi bu rolü üstlenmişti.Zeynep ve Mehmet Halil de birbirlerine şaşkınlıkla bakakaldılar.Asıl şaşkınlığı Metin'in beyaz perdeden yansıttığı ceviz ağacının gövdesinden çıkan resmi gördüklerinde yaşadılar.Sonra Metin bununla ilgili konuşma yaptı ve ikisini de sahneye davet ederek biraraya getirdi. Birbirlerine yaklaştılar.Derin ve bir o kadar özlem dolu bakışmalar karşısında köy halkının da gözleri yaşardı. Mehmet Halil Zeynep'e bakarak şunları söyledi: "Ben sana demiştim değil mi?". "Hatırlıyorum." "Bu aramızdaki sevgiye herkes şahit olacak demiştim.Bak görüyorsun gölgesinde oturduğumuz ceviz ağacı bile bizi çizmiş". Gülümsedi Zeynep.Mani okudu Mehmet Halil. Gençlerin düğününden çok bu iki inatçı aşığın tekrar kavuşmaları konuşuldu.Sahi neden küsmüşlerdi acaba.Sebep her ne olursa olsun ceviz kabuğunu doldurmayacak kadar önemsiz bir mesele olduğu kesindi."
Kitabı kapattığında gülümsemişti Koray.Ama “Son gülen iyi güler”diyip karşısına dikilen Serpil’i gördüğünde bu hâli uzun sürmedi.
|
0% |