Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@ruveydakay

Yedinci Bölüm:Canan-İzmir.

 

 

 

Zor,özlemlerin kucağında yaşamak.

 

Sevdiklerinden, sevdiğin şehirden ayrı kalmak.

 

Bu yabancı şehre yabancı bedenim.uzak çok uzak yıllar geçse bile.

 

Sahili, kumsalı, yakamozu başka bambaşka alışık olduğum gibi değil.

 

Gözlerim, alışkın olduğum gözleri arıyor, o masum tebessümleri.

 

Benden adam olmaz gayrı.

 

Nereye baksam izlerin sarmaşık gibi.

 

Sarmış her bir yanı.

 

Gözümü açsam sen , kapasam sen , her yer de sen.

 

Nereye gitsem ne yapsam her şeyde sen.

 

Eskisi gibi masum değil artık yüreğim.

 

ama kin ve nefretten de uzaktır bedenim.

 

Artık ben büyüdüm çocuk değilim.

 

İki dağ arasında yanar yüreğim.

 

 

 

Canan'la İpek şiir üzerine değerlendirme yaparken,İpeğin her zaman geldiği sahildeki kamelyaların birinde oturmaktaydılar.Konuşuyorlardı.

 

 

 

"Çaresizlik belli ediyor kendini.diye yorumda bulunan Canan’a,

 

 

 

"Evet her şey o kadar hızlı gelişti ki on beş yıl olmuş ve ben hâlâ aynı şeyleri hissediyorum.Bundan sonra vazgeçsem ne olur vazgeçmesem ne olur.Ben bu hâlime alıştım."diye karşılık verdi İpek.

 

 

 

"Hâlâ söylemedin değil mi?"diye sordu Canan.

 

 

 

"Bundan sonra söylesem de bir şey fark etmez zaten"dediğinde ise gözleri yaşarır gibi oldu İpeğin.

 

"O, Adı Selim'di galiba.Yoksa evli mi?

 

Bu soruyu biraz daha da korkarak sormuştu çünkü kendisini yanlış anlamasını istemezdi."Hayır” diye cevap alınca İpeğin yine durgunlaştığını farketti ve kendinden örnek vererek aslında onun ne kadar şanslı olduğunu şakacı bir üslupla dile getirdi.

 

En azından hayatında şiir yazacak kadar sevdiğin biri var.Hayal kurduğunda o kişi seni hayalinde de olsa yalnız bırakmıyor öyle değil mi? Aslında bunu düşünerek bile mutlu olabilirsin.

 

 

 

Bir terapistle konuşmak diye düşündü İpek,yüzünde memnun bir ifadeyle "haklısın"diyerek Canan'ın söylediklerini kafasında iyice bir analiz etti.

 

 

 

İpek,Canan'a "sen ne durumdasın"diye sorarak hayatında birinin olup olmadığını öğrenmeye çalıştı.

 

 

 

"Böyle iyiyim."cevabıyla net olduğunu anlamıştı İpek.

 

Sonra Canan,"Bence bu şiiri bu geceki program için okuyabilirsin."diyince İpek de

 

"Ben de öyle düşünmüştüm."diye cevap verdi.

 

 

 

Canan, radyo programına nasıl başladığını da sordu.

 

 

 

"Üniversitede okurken asıl bölümüm fotoğrafçılık üzerineydi.Radyoculuğa da merak ettiğim için yan dal olarak seçmeye karar verdim."dedi.

 

 

 

Biraz da eski günlerden bahsettiler. Handan'la ve Begüm'ün Antalya'da oturduğunu bildiği için onları sordu İpek. Canan da laf arasında Rüya’nın bir zamanlar İzmirde oturduğunu sonra tayini çıktığı için İstanbul’a taşındığını öğrendi.

 

"En çok da Rana ve Müjgan'la iletişimimiz var diye ekledi İpek.

 

 

 

"Öykü'yle Müjgan'ın arası çok iyiydi."diye merak ettiği birşeyi sordu Canan. İpek’in cevabı şöyle oldu:

 

 

 

Lise bittikten bir sene sonra üniversiteyi kazanınca ailesiyle beraber Samsun'a taşınmıştı.Ondan sonra hiçbir haber alınamadı.Çocuk Gelişimi Bölümünü tercih etmişti.

 

 

 

Konuşmalarının ardından oturdukları yerden kalktılar.

 

 

 

"Ege'nin incisi İzmir"yazılı bilborddan başlayıp,Pandom Butik ve Gümüş Pastanesi'nin önünden geçerek ilerlediler ve İpeğin fotoğraf stüdyosuna varana kadar yaşadıkları hatıralardan bahsettiler.Stüdyoya geldiklerinde Canan duvardaki fotoğrafları inceledi.Hepsi çok hoş ve huzur vericiydi.İşini nasıl yaptığı hakkında İpeğe sorular sordu.

 

 

 

"Genellikle tema tema çalışıyorum.Çekeceğim fotoğrafları önceden kategorize ederek işimi yapıyorum.Sonra o fotoğraflarla ilgili açıklamalı metin hazırlıyorum."

 

 

 

"Ne güzel".

 

 

 

Ayrıca yerel haber kanalında yayınlanan bir projesinden de bahsetti:

 

 

 

"Kayıp fotoğraf sergisi adıyla başlayıp açtığım bu sergide;deprem,yanan ev,taşınılıp da unutulan fotoğrafları vs.toplayıp en az kayıp 1000 fotoğrafı sergileyerek kayıp fotoğrafları sahipleriyle kavuşturup onları mutlu ettim

 

"Bazıları için fotoğrafların çok önemli yeri vardır.Ne güzel bir proje bu.Bence bunu farklı yerlerde de yapabilirsin"diye fikir verdi Canan.

 

 

 

"Ben de öyle düşünüyorum.Bakalım inşallah olur."diye yanıtladı İpek.

 

 

 

İpek daha sonra fotoğrafların banyo yaptırıldığı yere götürdü Canan'ı.Canan bu loş ortamı gördüğünde içini tarif edemediği bir huzur kapladı.Zaten hep merak ederdi nasıl bir ortam olduğunu.

 

 

 

 

 

Mandallanmış ve yıkanması gereken fotoğraflar bir hayli ilgisini çekti.İpek de nasıl yaptığını gösterdi.Mandallanmış fotoğraflardan birinde Selim de vardı.Bunu söyleyen de İpek olmuştu.

 

 

 

"Gülerken yakaladığım bir pozdu".Fark ettirmeyecek kadar kendimi gizledim.Ne olacak sence bu hâlim?diye Canan'a cevap beklemeyeceği bir soru yöneltti.

 

 

 

Akşam olunca fotoğraf stüdyosundan çıktılar. Program sunduğu stüdyoya gidene kadar saat on olmuştu çoktan.

 

 

 

İkisi de masaya oturduklarında, dinleyiciden gelen mektuplara bir göz gezdirdi İpek.Daimi dinleyicisi "Leyla

 

ya da Mecnun olmak" yine şiir yazıp göndermişti.

 

 

 

Bu kişi gibi daha birçok kişi de sahte isimlerle programa katılıp hem şiirlerini paylaşıyorlar hem de istek şarkılarını iletiyorlardı.Bunların hepsi de genellikle hislerini karşı tarafa açıklayamayan kişilerdi.Tıpkı program sunucusu gibi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%