Yeni Üyelik
3.
Bölüm

PUDİNG

@ruya.m

Yazı tura oynamayı sever misin?

Neden ki?

"Vami bir şey diyeceğim." Gözlerimi ekrandan ayırıp ona döndüm. Filmdeki sahne yüzünden zihnimde birkaç saat önceki kötü anılarım canlanmıştı. Stüdyo binasını yok ettikten sonra polis ekipleri gelmiş, sinyaller kesildiğinden ışınlanamamış ve biz geçide doğru yol alırken polisler bize rastlamıştı. İfademizi alırken ise Vami'nin üzerinde bizim evrene girişi yasak bir kristal bulunmuştu. Sağolsun Vami'ciğim kendisini rutubetli nezarethanede yalnız bırakmamam için benim cebime de birkaç tane sokuşturmuştu. Tabi oradan, Vami'nin beyaz takım elbiseli arkadaşı (!) sayesinde kurtulmuştuk. Çok güçlü bir büyüyle üzerimizde patlayan kristallerin aslında bir çeşit şeker olduğuna inandırmıştık. (Vami bu büyü için kim bilir kaç milyon kristal bayılmıştı?) Biz polisleri oyalarken Vami'nin adamları gelip bütün kayıtları silmişti.

"Bir telefon hakkınız var." dedi memur amca. Vami'ye baktım.

"Annemi arayalım."

"Tamam." Anneme olanları kısaca anlattıktan sonra kulaklarımı sağır edecek bir şekilde azar işitmiştim. Neyse ki telefon süresi denilen bir şey var.

"Yaptığınızın cezasını çekin. Gelmiyorum. Kalın orada. Bu nedir ya?" Bu cümleyi beklemediğim için dehşetle Vami'ye bakmaya başladım ve telefon suratıma kapandı. "Memur Bey bir yanlış anlaşılma olmuş ben oraya ödül almaya gitmiştim. Sahneye çıkarken birileri bizim cebimize sokmuş onları. Tacize de girer bu haberiniz olsun." Memur amca hiçbir şey söylemeden kapıyı çarpıp çıktı. "Eee Vami? O ateşli çizmelerin bizi nasıl buradan kurtaracak? Memurun kıyafetini tutuşturuvereydin de bir şansımız olsaydı?"

"Hemen yapıyorum. MEMUR AMCA! ÇOK ACİL BİR ŞEY OLDU TUVALETE GİTMEM GEREKİYOR!" Bunun üzerine bahsi geçen memur amca tekrar yanımıza döndü ve kilidi açtıktan sonra Vami çizmelerinin düğmesini açıp adamın pantolonunu tutuşturdu. Yüzyıl gibi uzun geçen birkaç dakikanın sonunda beyaz takım elbiseli bir adam gelip bizi buradan kurtardı. Vami artık ona nasıl sinyal yolladıysa bilemiyorum.

"Bak gene salak saçma bir fikir söyleyeceksen sus."

"Hayır o değil." Bakışlarımı ekrandan ona çevirdim. Yüzünde yine o bayık gülümseme vardı. "Bu sinyaller niye sürekli gidip geliyor? Geçen de gittiği için deponda mahsur kalmıştık." Bulunduğumuz bir yerde sinyaller gidince ışınlanamaz hale geliyorduk. Sinyaller ışınlanmamız için gereken enerjiyi kullanabilmemizi sağlıyordu çünkü.

"Ay ne bileyim ben ya?" Yerinden kalktığını gördüm. Yukarı çıkıyordu. Bir şey almak için çıktığını düşünüp filmi izlemeye devam ettim fakat 10 dakika olmuştu. Yine korkunç bir iş yaptığını düşünüp koşarak merdivenleri çıktım ve odasının kapısını baskın yapar gibi açtım. Kendime yapılmasından nefret ediyordum ama Vami gerçekten de yasa dışı işlerle uğraşıyordu. "Vami napıyorsun?" dedim. Gördüğüm kadarıyla sadece bilgisayarda takılıyordu. "Bir planım var." diye mırıldandı gözlerini ekrandan ayırmadan.

"Ne için?" dediğimde bilgisayarı kapatıp ayağa kalktı.

"Senin yapmadığın şeyi ben yapacağım sevgili kuzişim."

Kaşlarımı çattım. "Neyi?" Bir yandan Vami'nin isteyip de beni mecbur bırakmadan yapmadığım ne var diye düşünmeye başladım.

"Emir'le aramı." Derin bir nefes aldım. Yasadışı bir şey değildi.

"Ne yapmayı planlıyorsun?" Kollarımı kavuşturdum.

"İlyas'la konuşacağım ve işime burnunu sokmaman için sen de geliyorsun." Benim geleceğimi söylerken yüzündeki bıkkınlığı görebilmiştim.

"NE!" Bunu şimdi yapacaktı! "Vami sen delirdin mi? Bu saatte? Rezil olacağız. Hayatta gelmem. İlyas'la aramı bozamazsın."

"Eh işime gelir ben gidiyorum." şifonyerin üzerindeki pahalı parfüm şişelerinden birini alıp birkaç fıs üstüne sıktı ardından eli makyaj malzemelerini buldu.

"Sen ciddisin?" dedim. İlk başta da şaka yaptığına inanmamıştım ama yine de belki küçük bir ihtimal şaka yapıyor olabilirdi. "Kafayı mı yedin? Bari cumartesi falan yap." dediğimde ne dediğimin farkına varmam iki saniyemi aldı. İlyas'la konuşmasına toptal engel olmalıydım çünkü onu tek parça bırakacağını sanmıyordum. "İlyas'la konuşma. Ben..." Yapabileceğim bir şeyler düşünmeye başladım çünkü bunu söylememin hemen ardından ne yapacağımı soracaktı. "...hallederim."

"Hayır sen hiçbir halt yapmayacaksın. Beni kendin kadar salak zannetme. İlyas onun en yakın arkadaşı." Gitmemesi için bir tane vurmam gerekiyordu. Ah hayır koluma inanılmaz bir kramp girmişti! İki büklüm yere çökmek zorunda kaldım. "Ondan hoşlanıyorum." Kaküllerini düzeltirken aynadan bana pis pis sırıttığını gördüm. Bu hoşlanma olmuyordu ki!

"Ondan hoşlandığın falan yok! Sadece takıntılısın."

"Takıntılı olmak benim için hoşlanma demek. İstediğimi her şekilde elde edeceğimi biliyorsun sevgili kuzişim." Koyu renk farını da sürdükten sonra tekrar bana döndü. "Fikir değiştiriyorum sen de geleceksin. Sana güvenmiyorum."

"Ben gelmiyorum." Desem de yerde iki büklüm kolum yüzünden inlerken güçlerimi çoktan kilitlemişti. Her uzaylının gücü olduğu gibi güçlerini kullanmasını engelleyen bir şey de olmalıydı. Sağ bileğimin belli bir kısmına iki kere dokunulduğunda güç kilidi aktif oluyor ve içinizden söylediğiniz rastgele şey kilidin o anki şifresi oluyordu. Tabii güç kilidini kırmanın farklı yolları da yok değildi. "Yemezler canım. Gelmiyorum deyip beni İlyas'ın evinden kaçıracaksın." elimden tutup ayağa kaldırdıktan sonra gülümsedi ve parmağını şıklattı. Az önce sinyaller gitmiş olmasına rağmen hemen geri gelmişti demek ki. Aksi takdirde bizi ışınlayamazdı. İlyas'ın evinin bahçesine ışınlanmayı bekliyordum fakat Vami korkutucu bir şekilde bizi evin üst katına ışınlamıştı. Biri tarafından görülmemiz an meselesiydi. "Peki İlyas evde mi?" Diye kritik soruyu sordum. Gerçi Vami bizi getirdiğine göre ya evde olacaktı ya da evde.

"Tabi ki de evde. Hatta odasında. Hadi odasına gidelim." Yüksek tabanlı botlarının parmak ucuna basarak koridorda ilerledi. Her ne kadar ses çıkartmamaya uğraşsa da o botlardan ses çıkmaması imkansızdı. Kafamdan büyüktü ayol. Duyduğum seslere göre aşağısı çok kalabalıktı. Vami beni kapana sıkıştırmıştı! Aşağısı çok kalabalık olduğu için aşağı inip kaçmam mümkün değildi. Birden garip bir ses duymamla yerimden sıçradım. Yan odadan birinin hıçkırma sesi geliyordu. Bu kişi tahminimce kızdı. Ama çok takılmadan İlyas'ın odasının kapısına geldik. Kafamda hayal ettiğim gibi rahatsız etmeyiniz gibi bir uyarı yoktu. Dümdüz kapıydı. Vami açmak için uzandığı sırada elini sertçe tuttum. "Giyiniyor belki? Kapıyı çalarsın önce." diye küçük bir hatırlatmada bulundum.

"Allah aşkına niye giyinsin yatmak için çok erken." Deyip göz devirse de benle uğraşamayacağını bildiği için uzanmış elini yumruk yapıp kapıyı tıklattı. Birkaç saniye bekledikten ses gelmeyince kapıyı açtı, oda boştu. "Hani odasındaydı? Gerizekalı!" Diye söylendim. Yan odada biri vardı ve bizim sesimizi duyduğu için her an kapısını açıp koridora bakabilirdi. "Bu yaptığın haneye tecavüz!" diye fısıldadım. İşaret parmağımı ona doğrultmuştum. Eliyle onun göğsüne sertçe koyduğum elimi indirerek: "yaptığımız." Diye düzeltti. "Evimde ne arıyorsunuz?" Diye korkunç bir ses duymamla irkilip yerimden sıçradım. Reflekslerimi tutmasam İlyas'ın yüzüne bir tane yumruk geçirecektim. Ayrıca onun sesi bu kadar kalın ve çatallı değildi diye hatırlıyorum. Yüzünde komik bir ifade vardı ama gülmemek için kendimi tuttum. "Ş-şey İlyas ben gerçekten kendim adına da Vami adına da özür dilerim. Ben tutmaya çalıştım yapma etme diye. Gerizekalı beni dinlemedi." Ellerimi önümde birleştirdim. Vami ise akıllanmadan hala sırıtıyordu.

"Bu arada yan odada bir kız ağlıyor." diye konuyla hiç alakası olmayan bir şey söyledi kuzenim.

"Biliyorum. Odamda konuşsak daha iyi olur sanki?" Demesiyle boynumda hafif bir acı hissetmem bir oldu. Anında yerimden sıçradım ve gözlerim dehşetle açılırken Vami'ye döndüm. Kahretsin! Vami bana iğne yapmıştı. Bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Midem bulanmaya başladı. İğnelerden nefret ediyordum! Zihnim yavaş yavaş karardı ve en sonunda kendimi boşlukta buldum.

✧✧✧

"Landra'ya tam olarak naptın?" diye fısıldayan bir ses duydum. Ne yazık ki hiçbiri rüya değildi. İlyas böyle sorduğuna göre Vami gerçekten de bana çok kötü bir şey yapmış olmalıydı. Kahretsin, gözlerimi açamıyordum. "İşimize karışmasın diye hareketlerini kısıtladım." Sana kötü şeyler yaparken ben durdurmayayım diye, olacaktı doğrusu. İlyas dostum sıçtın. "Getirmemek daha mantıklı değil miydi?" Ha bunu bir sen düşündün zaten. Allahım ya. "Ama her şeyi ona tekrar anlatmak zorunda kalacaktım." Yatağın yaylarından çıkan garip bir ses duydum. Sanırım Vami oturmuştu. "Ayakkabılarının altı temiz mi?" İlyas... takıldığın şey bu mu? Ciddi misin? Şu kızı yakasından tutup evinden atman gerekiyordu. "Evet! Senin odana geleceğim diye kan gölünün ortasında zıplayıp geldim." İlyas'ın ona garip bir bakış attığına eminim. "Evime gelecek kadar önemli ne konuşacaksın benle?" Aşk hayatını konuşacak. Bence de gayet önemli. "Bir mesele hakkında." Kısa bir süre sessizlik oldu. "Ne zaman anlatmaya başlayacaksın?"

"Daha değil, uyansın öyle başlayalım." İkisinin de gözlerini dikmiş bana baktıklarına o kadar emindim ki. Gözlerimi birkaç zorlama sonucu açmayı başarmıştım. "Başlayabilirsin canım kuzenim." dedim imayla. "Hah," Vami nefesini verdi. "Bu arada kız hala susmadı. Bir sorun mu var?" Başparmağıyla karşımızdaki odayı işaret etti. Önemsediğinden değil konuşmalarını bölüyor diye susmasını istiyordu. O asla böyle şeyleri takmazdı. Hatta daha çok ağlamasını bile isteyebilirdi. "Kız değil o. Köpek." demesiyle Vami, surat ifadesini korumaya çalıştı ve sıcak olmayan zorlama bir gülümseme takındı. "Nasıl yani?"

"Alerjim var diye odaya kapattılar bu yüzden ağlıyor." diye bize açıkladı. İ-İlyas sen iyi misin? İlk başta odana girerken bir kız ağlıyor dediğimizde biliyorum diye kastettiği kişi köpek miydi? Vami asıl niyetini belli edecek bir soru sordu: "Yani susturamazsın?"

"Susturamam." diye tekrarladı İlyas. "Peki." dedi Vami uzatarak, bana doğru göz devirdi ve konuşmasına devam etti. "Direkt konuya gireceğim. Ben Emir'den çok hoşlanıyorum."

"Eee?"

"Emir'in sevgilisi yok. Acaba benle olabilme ihtimali var mı?" Biraz hızlı mı söyledin sanki?

"Bunu neden Emir'e sormuyorsun?" Değil mi bence de? "Utanıyorum anlasana işte." İlyas'ın koluna hafifçe vurdu. "Beni ona ayarlaman lazım."

"Peki ayarlamak istemezsem?"

"O zaman..." dedi tatlı görünüşüne zıt tatlı bir sesle. Göz kırpmamdan daha kısa bir sürede İlyas'ı yatağa yapıştırıp onun boynuna doğru eğildi. Açıkçası ne olduğunu bilmesem öyle bir yanlış anlaşılıyordu ki... Sivri dişlerini İlyas'ın boynuna geçirdiğinde İlyas ondan kurtulmak için çırpınıyordu. Ne kadar uğraşsan da böyle bir parazitten kurtulamazsın İlyas. "Bu olur." Diye fısıldayarak cümlesini tamamladı Vami. Tam o sırada odanın kapısı baskın yapılıyormuşçasına açıldı. Kumral saçlara sahip bembeyaz tenli bir kız içeri daldı. İlyas'ın kardeşi olduğu o kadar belliydi ki. Vami susması için kan emmeye bir ara verip işaret parmağını dudağına götürse de kız çoktan bağırmak için ağzını açmıştı. "Abimi sikiyorlar!" Diye bağırması üzerine ağlayan birinin olduğunu (daha doğrusu ağlayan bir köpeğin) düşündüğümüz odanın kapısı açıldı. Orayı görebilecek konumda değildim ama öyle düşünüyordum. Çünkü "Işıl noluyor?" diyen bir kız sesi duydum ve bu ses İlyas'ın kardeşine ait değildi. A-ama İlyas o odada ağlama sesine neden olan şeyin köpek olduğunu söylemişti. İlyas şizofren misin kardeşim? Kıza neden köpek dedin? Kız başını kapıdan içeri uzatırken sanki zaman benim için yavaşlamıştı. Filmlerdeki gibi her şey ağır çekimde gerçekleşiyordu. Neyseki Vami kız bizi görüp daha da rezil olmadan ikimizi de ışınlamayı başarmıştı. Böylece bizi sadece İlyas'ın kardeşi görmüş oldu.

✧✧✧

Yazardan:

"Abiciğim iyi misinn? Çok mu canını acıttı?" İlyas'ın başını okşamaya başladı. Dudakları endişeyle büzülmüştü. "Işıl nolduğunu anlatacak mısın? Neden öyle bağırdın?" diye merakla sordu bahsedilen kız. Gözleri ağlamaktan şişmişti ama şimdilik durgun görünüyordu.

"Işıl mal mısın? Neden öyle bağırıyorsun?" Dedi İlyas. Siniri bozulmasına rağmen sakin konuşmaya çalışıyordu.

"Ben sadece..." Işıl mantıklı bir neden bulmak için beynini taradı. Böyle şeyler yapmaktan ve birilerini rezil etmekten inanılmaz zevk alıyordu çünkü. "çok korktum. Bir tane dizi izlemiştim. Kız çocuğu hamile bırakıyordu." İlyas, Işıl'ın söylediği şeyin şu anki durumla olan ilgisini henüz kavrayamamıştı. Ama yine de böyle şeyler izlemesini onaylayacak değildi.

"Daha 5. Sınıfsın." Yüzü artık daha da beyazdı. Boynundan akan kan durmuştu. "Ne olduğunu anlatacak mısınız?" diye yineledi kapının pervazına yaslanmış kız.

İlyas geriye yaslandığında gözlerini kapatsa da bayılacağını tahmin etmemişti. Alt tarafı biraz kanı gitmişti. Kız ise o sırada aşağıdan birinin ona seslendiğini duyduğu için anında merdivenlere yönelerek ikisini yalnız bıraktı. Kız giderken Işıl ona "Bunu şimdilik kimseye anlatma." diye fısıldadı ardından tekrar abisine döndü:

"İlyas, özür dilerim. Uyan! O kız neden boynunu ısırıp kanını emdi ki? Sadist kızlarla mı çıkıyorsun? Ya yanlış damarı emip beynine giden oksijeni kesseydi?" diye sorularını art arda sıralarken onun yüzüne vuruyordu.

✧✧✧

"Çekil bakayım ben hallederim." diye araya girdi kuzenim. İşler daha da berbat hale gelmeden iki saniyede hazırladığımız planla yine İlyas'ın odasındaydık. Vami cebinden çıkardığı şırınganın içine bir sıvı doldurup İlyas'ın boynuna enjekte ederken hassasiyetim yüzünden midem bulanmıştı. İğne görmeye katlanamıyordum.

"Sen kimsin?" Vami'nın bakışları Işıl'a kaydı ve yandan hafifçe gülümsediğini gördüm. Bu tam olarak şimdi senin işin bitti velet, bakışıydı. "Görüşürüz canım." Anlaşılan Vami onu odadan atmayı planlıyordu.

"Abime ne yaptın?" diye sordu Işıl. Bana döndüğü için yüzü artık daha netti. Yeşil gözleri vardı. Gerçekten de İlyas'ın küçük kız versiyonuydu. 5 ya da 6. sınıf olmalıydı. "Bir şey yapmadım. Sadece konuşuyoruz." Kızın kolundan tutarak onu kapıya sürükledi.

"Bok konuşuyorsunuz." Kız ondan beklemeyeceğim bir şekilde Vami'ye nah çekti. Eh her ailede böyle kuduruk bir çocuğun olması lazım. "Abimi rahat bırak pis sapık! Yoksa avazım çıktığı kadar bağırırım ikinizi de rezil ederim onunla evlenmek zorunda kalırsın." Of bu kız fena. Vami gülümsemeye devam etti. "İstediğin kişiye söyleyebilirsin çünkü onlar geldiğinde biz odada olmayacağız. Ah dur bir dakika sen zaten bunların hepsini unutuyordun?" Büyü yapmak için elini kaldırdığı sırada kız onun elini çevik bir hareketle indirdi.

"Çok geç. Tüm aile senin İlyas'ı siktiğini öğrendi şuan."

"Off!" İlyas tam da bu sırada uyandığı için sabır dilenircesine elleriyle yüzünü kapatmıştı. "E neden gelmediler o halde? Sana inanmıyorlar mı?" Vami küçümseyen bir ifadeyle ona baktı. "Siz bir şey yaptınız da ondan şimdi aşağı inip tekrar anlatacağım. İkiniz de rezil olacaksınız." Işıl kapıyı suratımıza çarptığında Vami rahat bir hareketle unutturma büyüsünü gerçekleştirdi ardından kapıyı kilitleyip bir süre sırtını kapıya yasladı. Bıkkınlıkla bir nefes verdi. Kardeşi gittiğine göre onu abisine şikayet edebilirdim. "Kardeşinin bu kadar fesat olduğunu bilmiyordum." dedim. Dışarıdan çok sempatik ve masum görünüyordu.

"Çok sorry. Acıdı mı? Bir an kendimi tutamayıp gereğinden fazla içmişim."

"Konu o değil. Şuan. Senin yüzünden. Kardeşimin elinde. Çok kritik bilgiler var. Ve biri ona rüşvet teklif ettiği an bu bilgiler pat diye ağzından çıkabilir." İlyas peşinde mafyalar mı var, ne çeşit bir rüşvet bu?

"Ne bilgisi?"

"Kardeşim senin beni..." Sabır dilenircesine elini başına koydu. "-anladın sen- zannediyor şuan."

"Unutturdum ki?" Kuzenim sanırım İlyas'ın o kadar da zeki olmadığını düşünüyordu.

"Unutturmadın. Odadan çıkarken fısıldadığını duydum. İşe yaramamış demek ki." Vami yanıldı.

"Kardeşinin koridora fısıldamak gibi huyları mı var İlyas?"

"Evet, maalesef." Yuh ben artık bir şey demiyorum nasıl bir kulak var bu çocukta? Bizim konuştuğumuz şeyleri de duyuyor olmalı. "E peki ailen kardeşinin söylediklerine inanacak kadar gerizekalı mı?" Vami az yavaş ol be! Utanmasan çocuğun ailesine söylemediğini bırakmayacaksın zaten. "Daha önce yaşandı çünkü." Çok da üstünde durulmaması için kısık sesle söylemişti ama bu ne söylediği gerçeğini değiştirmiyordu. Bir şey demeyeceğim. "Eğer gidip ona bunu unutturmazsan sana hiçbir şekilde yardım edemem."

"Sen mi beni tehdit ediyorsun?"

"Tehdit etmiyorum. Söylediklerini yapmayacağımı söylüyorum." Vami, İlyas konuşurken onun yüzüne bakmak yerine odasına göz atmayı tercih etmişti. Hala kapının önünde duruyordu.

"Odan güzelmiş bu arada. 10 üzerinden 5."

"Vami pes yani gerçekten. İlyas biliyorum sen de utanıyorsun, emin ol ki ben de çok utanıyorum. Kuzenimin seni yatağa yapıştırıp kanını emdiği yetmezmiş gibi bir de yüzsüzce odanı puanlıyor."

İlyas sormadığı için Vami kendi açıklamak zorunda kaldı. "5 puanı şeyden kırdım. Odanda hiç bıçak, işkence aleti falan yok. Kelepçe bile yok. Renkleri de beğenmedim. Siyah daha güzel olurdu." Herkes sen değil Vami. "Ayrıca Galatasaraylı olduğunu bu kadar gözümüze sokmana gerek yok." İlyas hiçbir şey söylemeden ona kötü kötü bakmaya devam etti. Vami ise yüzsüzce sırıtmaya...

"İlyas az önce sorduğumuzda yan odada bir köpek olduğunu söylemiştin ya?"

"Evet?"

"O odadan kız çıktı. Gerçekten de bir kız vardı o odada. Bize yalan mı söyledin, kızla bir sorunun mu var yoksa şizofren misin?"

"O odada gerçekten de köpek var Lada." Ardından ayağa kalkıp tahminimce o odaya gitti çünkü kapının açılma sesini duymuştum. Birkaç saniye sonra kucağında beyaz maltipoo cinsi bir köpekle geri geldi. "Kız diye bahsettiğin kişi kuzenimdi ve ben onun orada olduğunu bilmiyordum. İkisi de aynı odada olduğu için köpekten bahsettiğini sandım."

"Tamam anladım özür dilerim." Kendimi bir anda çok utanç verici bir durumun içinde bulmuştum. İlyas'ın böyle bir şey yapacağını düşünmek hataydı zaten. "İyi de senin alerjin yok muydu?" dedi Vami kaşlarını çatarak. "Var. Bir kerelikten bir şey olmaz." Hep o bir kerelikten oluyor zaten ama neyse.

"Hımm." diye mırıldandı Vami onu ve kucağındaki köpeği süzerken. Sanırım ona doğum günü hediyesi olarak onu köpeklerle dolu bir odaya kapatmayı düşünüyordu. İlyas köpeği bıraktıktan sonra odasının kapısını kapattı. "Bu arada eğer kardeşin az önce yaşananları unutmadıysa nasıl bu kadar rahatsın?" Sanırım en mantıklı soruları ben soruyordum. "Değilim." diye yanıtladı beni. Bu paniklemiş halin mi yani? "Kardeşim herkesin ortasında abimi siktiler diyecek kadar yürek yemiş değil." Ardından ekledi: "Henüz." Yani vaktiniz varken kardeşime olanları unuttursanız iyi edersiniz demek istiyordu. Of kendimi bir anda dahi gibi hissettim. "Konudan çok saptık. Bu arada istersen bize de gidebiliriz daha rahat konuşmak için." *Onu daha rahat dövmen için.

"Odama geldiklerini nasıl anlayacağım?"

"Doğru. Her neyse Emir nasıl kızlardan hoşlanıyor? Kaç sevgilisi oldu? Hobileri neler? Gotik kızlardan hoşlanıyor mu? Derin'le ne kadar yakınlar? Siz kaç yıldır tanışıyorsunuz? Doğum günü ne zaman? Burcu ne? Travmatik bir olay yaşadı mı? Fobileri neler?" diye bir solukta hepsini saydı Vami. İlyas'la ben şaşkınlıkla ona bakıyorduk. "Emir'in benden hoşlanması için ne yapabilirim?" Korkunç çatallı sesiyle konuşmuştu.

"Büyü?" diye aynı ses tonuyla cevap verdi İlyas. Ardından Vami'nin bunu ciddiye alacağını anlayıp ekledi: "Ş-şaka yaptım. İlk başta söylediğim geçerli."

"Ne söylemişti?" diye bana döndü Vami. "Bu kadar mı ilgisizsin Vami? Kardeşine gördüğü şeyleri unutturmanı söyledi."

"Ha," Ardından duraksadı. "Bir dakika kardeşin neden unutmadı? Bir yanlışlık mı olmuş? Tanrıçalar hata yapmaz."

"Belki de ucuz bir mafya olmandan kaynaklanıyordur." dedim.

"Dayım geliyor." Lan dayının geldiğini nasıl anladın? "8 adım kaldı." Vami parmağını şıklatarak bizi ışınladı. "Bence biz büyü yapalım ve İlyas bizimle gelsin nasıl fikir?" Fikrimi sorsa bile kendi dediğini yapacağı için düz bir surat ifadesiyle ona baktım.

✧✧✧

"Tamam büyü hazır. Sen de bizimle geliyorsun."

"Beni olayın içine karıştırma." Hiçbir yerimi oynatamadığım için gerçekleşen şeylere pek bir etkim olmuyordu çünkü. Vami bir şeyler fısıldayarak birkaç dakika içinde büyüyü hallettikten sonra ellerini çırparak bize döndü. "Hadi gidelim!"

"Bence gitmesek daha iyi o-" Artık çok geç.

✧✧✧

"İlyas cidden bak, ben söyledim ama söz dinletemiyorum kuzenime. Benim bir alakam yok yani aramızın bozulmasını istemem."

"Seninle niye alakası olsun ki?" Gülümsedi. "Buraya zorla getirildiğin bariz belli. Okulda da az çok bahsetmiştin zaten kuzeninin nasıl biri olduğundan."

"Okulda benim dedikodumu mu yapıyorsunuz?" diye araya girdi sevgili kuzenim. "Evet, herkese anlatıyorum seni. Ne kadar iyi bir mafya olduğundan bahsediyordum. Kaç kişi öldürdüğünden fal-" dememle yüzüme bir tane çaktı. Şu ilacın etkisi geçsin gör bak bakalım neler yapıyorum pis mahlukat! Ah siz bizi Vami'nin evinde zannediyorsunuz değil mi? Cık cık cık. Olur mu öyle şey? Vami evinde rahat edemiyor bu yüzden bizi bilmem kaç metrekarelik deposuna getirdi. İlyas dehşetle etrafı inceliyordu. Her ne kadar boksçu da olsa Vami'de işe yarayacağını pek düşünmüyordum. O da bunun farkındaydı. "SENİN YÜZÜNDEN EMİR BENDEN NEFRET EDİYOR OLMALI!" diye ciyakladı Vami. Tiksinircesine suratımı buruşturdum. "Yanılıyorsun Vami, Emir'in senden haberi yok ki. Senin, sen olduğunu bilmiyor. Kimliğini değiştiririz olur biter."

"Evet!" diye araya girdi İlyas. "Emir mafyalardan hoşlanıyor!"

"Bana bak sarışın ben yalan yemem." İlyas'ın saçından tutup başını yukarı kaldırdı. İlyas saçını ondan kurtarmaya çalışsa da Vami onun ellerini yakalayıp arkasında birleştirmişti. "Sorduğum soruların cevabını tek tek veriyorsun ve benim için bir aşk planı hazırlıyoruz."

"Desene mafyamız abayı yaktı." Güldüm. Vami dişlerini sıkarak bana bakmaya devam etse de susmadım. "Evet, cevap?" diye yineledi sorusunu. O sırada korkunç bir gürültü eşliğinde elektrikler kesildi. Korkuyla yerimden sıçradım. Burası karanlıkta kalmak için uygun bir yer değildi. Karanlığın çökmesiyle önceden duyduğumuz uğultular yok olmuştu. Tamamen sessizliğe gömülmüştük. Sadece benim sesim vardı. "AAAAAAAAAA! VAMİ BEN SANA DEDİM BU HATLAR GİDİP GELİYOR DİYE! Neden bu aralar çok sık olmaya başladı bu?" Kahretsin hareket edemiyorum! Güçlerim de kilitli. Ne yapacağım ben? "Neden bu kadar panik oldun sevgili kuzenim? Alt tarafı elektrikler gitti." dedi beni delirten o sakin sesiyle. "Ç-çabuk telefonunu aç. Arama motoruna her neredeysek buradaki elektrik kesintisinin neden olduğunu yazıp arat!" Korkmaya başlamıştım. Önceki huzursuzluğumun sebebi ya gelecek olan büyük bir felaketse? Vami'nin telefonunu açıp dediklerimi yaptığını yüzüne yansıyan ışıktan anlamıştım. "İlyas neden konuşmuyorsun?"

"Başım... çok ağrıyor." diye mırıldandı. "Eyvah bir şeyler oluyor. Vami polis çağır! Frekans yaymaya başladılar!"

"Gerizekalı benim güçlerim açık istesem ışınlarım üçümüzü de." İlyas masaya doğru eğilmiş şakaklarına masaj yapıyordu. "O kadar emin olma," diyen kalın bir ses duymamla bir küfür savurdum. "VAMİ! NELER OLUYOR!" diye bağırdım. Gözlerim dehşetle açılmıştı. "Upir prenses?" Bu ses tanıdık geliyordu. Geçenlerde Vami beni buraya getirdiğinde gördüğüm çocuktu. Bizim yaşlarımızda ve mavi saçları olduğunu hatırlıyordum. Vami'ye her ne kadar onu rahat bırakmasını söylesem de bu, ben depodan çıkasıya kadar geçerliydi anlaşılan. Bense onu sonsuza kadar rahat bırakmasından bahsediyordum! "Yalan söyledin Vami." dedim. Birazdan onu duvara yapıştıracağım etkisini vermek istemiştim. "Çocuğu tekrar kaçırmışsın."

"Eh aramızda kalsın ben biraz yalancıyımdır da. Genetikten." Onu biz de biliyoruz gerizekalı. "Elektrikleri ben kesecektim aslında ama kendiliğinden kesilmesi daha iyi oldu." dedi mavi saçlı çocuk gülerek.

"Vami ben senin ortamına tüküreyim e mi? Karanlıktayız, bana ilaç verdin. Hareket edemiyorum. Ve burada beni kesmek isteyen intikam dolu varlıklar var." Bilerek tükürüklerimi saçarak konuşmuştum. Ayrıcadan tükürünce kızıyordu. Merak etmeyin yanlış kişiye tükürmedim. Vami'nin telefonu hala açıktı. "Sana neden zarar vereyim ki? Sen beni kurtardın." sesi artık eskisinden daha da korkunçtu.

"Elektrik kesintisi yokmuş. Şalter atmıştır. Ben halledip geliyorum. Seninle sonra görüşeceğiz." Vami rehinelerinden biri senden intikam almak istiyorken nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun? Ben de istiyorum bu rahatlıktan. Elindeki anahtarlığı çocuğun karnına sokmak istermiş gibi bir hareket yaptı ve gülümseyerek yanımızdan ayrıldı.

"Lada ağrı kesicin var mı?" Neyse ki telefonunun ışığını çok geç olmadan açmayı akıl edebilmişti aksi takdirde ben söyleyecektim.

"Maalesef."

"Sen onun sevgilisi misin?" diye sordu çocuk İlyas'a dönerek. "Hayır, sadece en yakın arkadaşımdan hoşlanıyor."

"Hoşlanıyor demeyelim de takıntılı biraz." dedim iğneleyerek ama Vami olmadığı için hiçbir işe yaramamıştı. Bir süre sessizlik olduktan sonra çocuk konuştu. "Kuzeninle vedalaştın mı?" Bir anda konuştuğu için irkilmiştim. Bu çocuktan gerçekten korkmaya başlamıştım. Birinin intikam duygusuyla yapabilecekleri çok fazlaydı çünkü.

"Onu öldürecek misin?" İlyas'ın şuan bize hangi cehenneme düştüm ben, bakışı attığından emindim. "Aslında hayır ama belli bir süre konuşamayacağın kesin." dedi alayla. Vami'nin durgun yüzünü görmemizle hepimiz tekrardan sustuk.

"Şalteri bulamadım."

"Gerizekalı." diyerek göz devirdim.

O sırada çocuk beklemeyeceğim bir şekilde Vami'nin ağzına bir bez koyarak onu bayıltmaya çalıştı. Evet bu kadar hızlı saldırmasını beklemiyordum. "Kötüler ölmez canım." dedi Vami boğuk sesiyle. "Beni bayıltamazsın AHAHAHAHAH!"

"Öyle mi?" dedi çocuk gülerek.

"İlyas," Kendimi su isteyen yaşlı teyzeler gibi hissediyordum. "sen de bir el atsana? Ben de kurtulurum sen de kurtulursun. Şu arkada boş bir arsa var oraya gömeriz." Ama o hala başına masaj yapmakla meşguldü ve beni dinlediğini pek sanmıyordum. "Birini öldürmek bu kadar kolay olmamalı." diye mırıldandığını zar zor duymuştum. Ben ne diyorum o ne diyor? Birini öldürmek gayet de kolay. O sırada çocuk Vami'ye bir şeyler söylemişti ama duyamamıştım. Zaten duymama da pek gerek yoktu. Çocuğun güçleri kontrolden çıkmıştı ve bunu Vami için kullanıyordu. Gümüşi sıvı her tarafa saçılmış görünüyordu. Kahretsin ayaklarımı yerden çekemiyorum. Vami ben senin yapacağın işi... Yemin ediyorum buradan çıktıktan sonra ağzını burnunu dağıtmazsam bana da Lada demesinler. "İlyas sanırım yerle temasını kessen iyi olacak." dedim. Bu zehir her yerden girebilirdi. Sorgulamadan dediğimi yaptı. "Ben gerçekten çok üzgünüm kusura bakma. Böyle olsun istemezdim."

"Sorun değil. Bunları sen yapmıyorsun." derken telefonunun kapandığını fark ettim. Tek ışık kaynağımız da artık mevcut değildi.

"Ama ben Dünya'ya gelmeseydim bunlar olmayacaktı." O zaman gitmeseydin Lada. Ne diye konuşuyorsun? Evinde otursaydın Allah Allah. Kim dedi sana git diye? "Gerçekten sorun değil, sadece... biraz başım ağrıyor." Birileri bir şeylerle oynuyor olmalıydı. Vami'nin korkunç kahkahalarını duymamla bir küfür savurdum. Öyle kahkaha atılır mı ya? Hem karanlıkta hem sessizlikte. Birkaç dakika sonra ses kesildiğinde sanki görecekmişim gibi etrafa bakındım. "Vami? Orada mısın? Biri var mı?" Ses gelmedi. Mavi saçlı çocuğun adını da bilmiyordum ki. "Mavi saçlı çocuk burada mı? Adını bilmiyorum üzgünüm." Gerçekten beni düşürdüğü şu duruma bakar mısınız? Yine ses gelmedi. O sırada parmak uçlarımda hafif bir karıncalanma hissetmeye başladım. Evet, yavaş yavaş vücudumu hissetmeye başlıyordum. Seni çok özledim vücudum, ablana tekrar merhaba de! Biliyorum iyice kafayı yedim. Vücudumu hissettiğime göre yerdeki sıvı ayakkabıma değince pek bir etkisi olmuyordu. Eğer olsaydı şuan yerde kıvranıyor olurdum çünkü. Anında ayağa kalktım ve cebimden telefonumu çıkarıp fenerini açtım. Vami'yle çocuk ortalarda görünmüyordu. İlyas da yoktu. E nereye gitti bunlar? Eğer bana şaka yapıyorlarsa var ya...

Depo gördüğüm kadarıyla tamamen boştu. Çalışanlar artık eve gitmiş olmalıydı. Duyabildiğim tek ses rüzgarın ağaç dallarını sallamasıyla çıkan çatırtılardı. Fazla da sorgulamamak gerek aslında. Bacaklarımdaki uyuşma hissinden çabucak kurtulmak için adımlarımı hızlandırdım ve hatırladığım kadarıyla çıkışa yöneldim. Bu sırada da İlyas'ı aramakla meşguldüm. Eğer o da kaybolduysa... Telefon ben iki koridordan geçerkenki süre boyunca çaldı ama ne meşgule alındı ne de cevap veren oldu. Depoda gerçekten de kimse kalmamıştı. Normalde çıkışta mutlaka bir görevli olurdu. Art arda birkaç kez daha aradım ama yine ulaşamadım. Endişelenmeli miydim? Kesinlikle. Dışarıdaki rüzgar kollarımı sardığında tedirginliğimin biraz geçmişti. Rüzgarlı havaları çok seviyordum. Telefona yine telesekreter çıktığında bu sefer Vami'yi aradım. O daha uzun bir süre boyunca çaldı ama açacağına dair umudum neredeyse sıfırdı. Vami büyük ihtimalle o çocuk tarafından kaçırılmıştı. İlyas da olmadığına göre o da kaçırılmış olmalıydı. Bir de gecenin köründe sizi aramakla mı uğraşacağım? Ciddi misiniz siz? Sesli bir şekilde nefesimi verdiğimde bahsettiğim boş arsaya doğru yürümeye başladım. Tek başıma yürümem çok tehlikeliydi. Özellikle tenha bir yerde, güçlerim kilitliyken ve kimsenin nerede olduğuma dair haberinin olmadığı bir zamanda. Bir anda yukarıdan vahiy misali bir varlığın inmesiyle dehşetle geriye savruldum. Az daha kafamın üzerine düşecekti. Avazım çıktığı kadar bağırmaya başlasam da birkaç saniye sonra bağırmam küçük bir iniltiyle sonlandı. Bu yaratık Vami'den başka biri değildi. Bir elini beline koymuş dişil enerjisini herkese ulaştırmak istercesine sırıtıyordu. "Naptığını zannediyorsun sen?" diye bağırdım haklı olarak. Boğazına yapışmam bir saniye bile sürmemişti. "Hey hey sak- ol ku-ze-m" Ona kendimce küçük tokatlar ve yumruklar yapıştırmaya başladığım için sesi kesiliyordu. "Şaka yapmıştım. Yedin mi?"

"Yedim şimdi sana bokumu yedireceğim Vami. Beni çok sinirlendiriyorsun!" dedim dişlerimin arasından. Dediğim şey teknik olarak mümkün olmasa da neyse ki Vami buna takılmamıştı. Onu yere yapıştırdığım için saçlarının arasına otlar karışmıştı.

"İyi de sen sıçamazsın ki." Dişlerini göstererek gülmeye başladı. Yaşadığım gezegende 5 tane tür bulunuyordu ve ben o türlerden Naily'lerin içine girdiğim için hiçbir şekilde tuvalet ihtiyacım olmuyordu. "İlyas nerede?"

"Arkana bakmayı akıl edebilirsen göreceksin sevgili kuzenim." Dişlerimi sıkmaya devam ederken kalkmasını önlemek için elimle yüzüne bastırdım ve arkama döndüm. Biraz uzağımızda kalsa da buradaydı.

✧✧✧

Ve hikayenin sonunda İlyas evine döner, ben Vami'yi bir güzel patakladıktan sonra evime dönerim, Vami de kendi işine döner... sanıyordunuz değil mi? Aslında öyle olacaktı fakat küçük bir aksaklık yüzünden hepinizin beklediği bu küçük son biraz gecikecek. ÇÜNKÜ VAMİ HANIM HAZRETLERİ YÜZÜNDEN... neredeyiz tahmin edin? Karakol.

"Yani bütün her şey aptal bir puding yüzünden mi oldu?"

"Maalesef."

"İlginç." dedi Vami bir yandan tırnaklarını kontrol ediyordu.

"İlyas ben gerçekten-"

"Şşşt, sorun değil, sorun değil. Hiç sorun değil. Kendini bu kadar suçlu hissetme Lada." diye fısıldamasıyla kendimi daha çok suçlu hissetmeye başladım. Onda korkutucu bir sakinlik vardı ama anlamını tam olarak çözememiştim. Olanlara sinirlenmiş olabilir miydi? Evet. Peki olanların Vami'nin iki günlük aşkı yüzünden olduğuna sinirlenmiş olabilir miydi? Kesinlikle. Sıkıntıyla nefesimi verdim. Aslında tüm her şey şöyle gelişmişti:

Vami deposunda rahat konuşamayacağımızı anladığı için ve sorularına cevap alamadığı için İlyas'ın evine tekrar dönmüştük. A-Aslında onun evine de dönebilirdik ama o sıra aklımıza gelmemişti. Vami işine burnumu sokmamam için bana tekrar bir iğne yaptı. Sonrasında İlyas'ın dayısı tekrar odayı bastı.

"N'apıyon len?"

"İ-iyi sen dayı?"

"İyi ben de. Işıl seninle ilgili birkaç masal anlattı da."

"Hımm, ne anlattı?"

"Yok neymiş odanda vampire benzeyen bir kız varmış senin üstüne çıkmış falan. Kız nasıl senin odana girsin ki? Peri mi bu kız pencereden girecek."

"Ya tabi. Nasıl girsin?" Zoraki bir şekilde güldüğünü duydum. "Dayı sen inanma öyle şeylere bilirsin insanlarla uğraşmayı seviyor."

"Aynen ama merak ettim seni bir. Neden aşağı gelmiyo'n?" Tabi bizim o sırada sinyalimiz çekmediği için ışınlanamamıştık ve pencereden sarktığımız için her an aşağı düşebileceğimizden çok gerilimli bir andı. "Dayı bak buradalar gördün mü? Camın altından elleri gözüküyor oraya saklanmış olmalılar." Ne biçim bir gözü var bu kızın diye düşünmüştüm. "Vami, sence kendimizi bıraksak yaşama şansımız kaç?"

"Yaşarız yaşamasına da sıkıntı olur. Boşver en fazla ne olabilir ki? İlyas'ın dayısıyla tanışırız birlikte sohbet ederiz sonra da her şeyi unuttururuz." demişti Vami. Sonrasında İlyas'ın dayısı bizi gördü eve nasıl girdiğimizi ve ne aradığımızı sordu. Vami'nin kıyafetleri yanlış anlaşılmaya çok müsait olduğu için onları sevgili sandı ve ergenken onun da böyle şeyler yaptığından bahsetti. Sonrasında aşağıda bir çığlık koptu ve kavga başladı. Aradan yarım saat geçtikten sonra polis sirenleri duyuldu ve Işıl burada olduğumuzu herkese yayarak bizim de onlarla birlikte karakola gelmemizi sağladı.

İşte her şey bu kadar basit görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok.

"Sen abimin kız arkadaşı mısın?" diye sordu İlyas'ın kardeşi. Gözlerini kırpıştırarak Vami'ye bakıyordu. "Hayır, elimde olsa abine elektrik verip kırbaçladıktan sonra doğrayıp etini köpeklere yedirirdim." dedi Vami ruhsuz bir şekilde. İlyas ona iğrenircesine bir bakış attı. "Ayıp oluyor ama. Biz burada yardım etmeye çalışıyoruz."

"Çok havalısın ben de senin gibi olmak istiyorum. Vampir misin sen?"

"Hıhı." diye geçiştirdi Vami. Yüzünde hala o bezgin gülümseme vardı. "Sen kimsin peki?" diye sordu bana dönerek. "Onun kuzeniyim." Başparmağımla yanımda oturan şahsı işaret ettim. "Saçların çok güzelmiş ya." dedi imrenircesine ardından tekrar Vami'ye döndü. Sanırım Vami gerek tarzıyla olsun gerek hareketleriyle olsun Işıl'ın çok dikkatini çekmişti. Umarım onu idol olarak almaz. Gerçi birkaç saat önce kavga etmelerine az kalmıştı ama... "Ne zamandır sevgilisiniz? Öpüştünüz mü? Gerçi az önceki manzaraya göre öpüşmek havada kalır." Pis sırıtmasını takındı ve kaşlarını kaldırdı.

"Sen bunları nereden öğreniyorsun acaba?" diye sordu İlyas.

"Sevgili misiniz değil misiniz?"

"Değiliz."

"O zaman abimin üstünde ne işin vardı?" Aa bak şimdi o kırmızı çizgim. Bir kere biri, birinin üstüne çıktıysa demek değildir ki onlar sevgili.

"Abini tehdit ediyordum küçük yaratık. Beni en yakın arkadaşına ayarlamazsa tüm kanını içeceğime inanmadığı için göstermek istedim."

"Bir daha yapsana. Çok heyecanlı." İlyas üzgünüm ama kardeşin gerçekten çok sapık. Bir şeyler yapmanız gerekiyor. Ya da Dilara'yla olan irtibatını kesmesini sağlayabilirsiniz.

"Işıl susar mısın? Gidip biraz telefonunla oynasan?" Bak şimdi böyle bir manzara varken telefonla mı oynanır? Hah!

"Olmaz burada muhabbet sarıyor. Sizin bizim evde ne işiniz vardı?" Şimdi bir şey diyeceğim ayıp olacak.

"Bu seni ilgilendirmiyor Işıl." diye yanıtladı onu İlyas. Sorularından bıkmış gibiydi. "Söylemezsen sikiştiğinizi anneme söylerim."

"Ya çok tatlı bir şeysin sen!" Işıl'ın yanaklarını sıktım. Yanakları çok yumuşak ve pürüzsüzdü. "Küfür ederken mi tatlı oluyor Landra?" dedi İlyas ciddi misin bakışı atarken. "Şimdi avazım çıktığı kadar bağırırım söyleyin."

"Sevgili falan değiller. İlyas'la konuşmaya geldik bu gerizekalı yüzünden." Baş parmağımla Vami'yi işaret ettim. Tam o sırada telefonumdan bildirim sesini duymamla irkilip hemen açtım. Bu saatte kim niye mesaj atardı? Hem de hiç kullanmadığım bir uygulamadan?

𝄞: Teşekkürler

𝄞: (Size)

𝄞:Not: Bu mesajı kimse görmeyecek.

Mesajı okuduktan sonra gözüm onu atan kişiye kaydığı sırada kanını donduran o sembolle karşılaştım:

Sol anahtarı

Bu, ülkemizde en çok aranan ve gizemi hala çözülememiş seri katilin kullandığı semboldü. Gözlerim dehşetle açılmış halde kağıda bakarken bunun, Vami'nin salak saçma şakalarından biri olabileceği aklıma geldi. Anında bakışlarım ona döndü. "Vami," dedim. "bu ne demek oluyor?" Hala uygulamanın açık olduğu ekranı ona doğrulttum.

"Ne, ne demek oluyor?" Kaşlarını çatıp elimdeki telefonu aldı. Işıl merakla bizi izliyordu. "Bir şey yok ki bunda. Neyden bahsettiğini anlayamadım sevgili kuzişim." O incelerken telefonumdaki mesajlar anında yok olmuştu. "Şaka kaldıracak durumda değilim Vami. Bunu ancak sen yapabilirsin." Telefonumu ondan aldığım sırada yeni bir mesaj geldi. Mesajı okuduğum gibi Vami'ye göstersem de saniyesinde yok olmuştu.

𝄞: Kimse görmeyecek demiştim. Kuzeninin sana şaka yaptığı falan yok.

"Of delireceğim!"

"Noluyor be?"

"Az önce bir mesaj geldi. Sol anahtarı sembolünü kullanan birinden. Teşekkürler, parantez içinde 'size' yazıyordu. Şimdi de kimse görmeyecek demiştim kuzenin şaka yapmıyor, yazdı."

"E o zaman yapmıyorumdur sevgili kuzişim."

"Vami bak şaka istemiyorum. Yapacaksan seri katiller ya da mafyaların üzerinden değil direkt kendin yap."

"Öyle tadı olmaz. Ve... sana gerçekten şaka yapmıyorum."

"Kesin sen yapıyorsun." diye mırıldandı İlyas. Sembolu gördüğü an sadece birkaç saniyeliğine yüz ifadesi değişti gibi gelmişti.

"Hayır ya, ben dibinizdeydim tüm gece, nasıl yapayım?"

"Yoksa Derin mi yapıyor?" Vami omuzlarını indirip kaldırdı.

"Bilemem. Ama yemin ederim ben değilim."

"Pekala." Derin bir nefes aldım. Polise haber vermeli miydim? Telefonuma tekrar baktığımda sanki düşüncelerim okunmuş gibi:

𝄞: Polise haber vermek yok. Bu mesajı sadece sen görebilirsin, yazdığını gördüm. Lada hemen üstüne alınıyorsun. Belki başka birine atılacaktı mesaj? Yanlış numaradır?

𝄞: Mesaj sahibine ulaştı. Landra.

Ben şuan bir seri katille mi konuşuyorum yani? 76 yaşında, hapisten kaçmış bir seri katille? Yazı yok oldu ve bir daha yenisi gelmedi. "Kim bana eşek şakası yapıyor ya of!"

"Allah belanızı vermiş demek ki. Ehehehehehe!" İlyas delici bir bakış atarak kardeşini susturdu.

Kafamı yavaşça aşağı yukarı salladım. "Doğru, verdi."

"Bence birkaç gün sonra açığa çıkar. Eğer Derin yapıyorsa çok uzatmayacaktır." diye mırıldandı İlyas. Sanki zoraki konuşuyordu. Bu da demek oluyor ki başı hala ağrıyordu.

"Umarım."

"Sevgili kuzişim bence kimse bakmıyorken hafiften tüyebiliriz. Sonuçta olayda bizim bir parmağımız yok." dedikten sonra boş bir şekilde duvara bakan İlyas'a döndü. "Bol şans sarışın!" deyip daldığı yerden çıkması için ona el salladı. "Gidemezsiniz ki ehehehe! Bağırırım."

"Sen şu velete bakma sevgili kuzişim, gidiyoruz."

"İlyas gerçekten yaşattıklarımız ve yaşatacaklarımız için ö-"

"Dileme artık Lada. Sorun değil dedim." Ben yine de kendimi suçlu hissediyorum ne yapacağız? "Satranç takımı alsam affeder misin? Bu başına fena salça olacak çünkü." dedim Vami kolumdan çekiştirip beni çıkışa sürüklerken. "Lada sen delirdin mi? Senin bir suçun yok ki neden üstüne alınıyorsun? Gerçekten bir şey yapmana gerek yok. Sorun değil." sesi gittikçe azalırken temiz havanın yüzümüze çarpmasıyla tamamen kesildi. "Vami,"

"Gene ne var ya?" dedi sinirli bir şekilde fakat burada asıl sinirlenmesi gereken kişi bendim. "bence bu bölümün adı İlyas'ın aile dramaları olmalıydı." deyip sinir bozukluğuyla güldüm. "Çok komik! Ahahaha!" Telefonundan en yakın geçit yazıp arattı. En yakın geçit iki sokak ötemizdeydi. Çok zararlı olduğunu bildiğim halde cebime sığan tek şey olduğu için kablosuz kulaklıklarımı takıp gidene kadar biraz şarkı dinlemeye karar verdim. Karşıdan karşıya geçtiğimiz sırada bir tane adamın bize garip bir bakış attığını gördüm. Büyük ihtimalle Vami'nin kıyafetlerinden kaynaklanıyordu. Sokakta gecenin bir yarısı böyle kıyafetlerle dolaşan bir lise öğrencisi görmek burada pek normal karşılanmıyordu demek ki. Geçidin önüne geçtik ve Vami açılması için iki kez parmağını şıklattı. Bu da her geçitte olduğu gibi bu geçidin parolasıydı. Eve yürümemek için belki bir umut sinyal çekiyordur diye tekrar ışınlanmayı denesem de bir işe yaramadı. Tam o sırada Vami'nin bana doğru dönmüş, gözleri kocaman bir şekilde bana baktığını fark ettim. Akabinde ise bir silah sesi işitmem bir oldu. Bu ses çok yakınımdan gelmişti. Arkamda biri vardı ve ben bu zamana kadar bunu fark edememiştim! Fakat o kişi her kimse arkama dönmeme izin vermeden saçımdan tutup yüzümü tam önümdeki taş duvara yapıştırdı. Bir kere daha, bir kere daha... Her ne kadar karşı koymaya çalışsam da vücudum hareket edecek halde değildi. Vami'nin yaptığı o iğnenin bir yan etkisi olmalıydı. Yüzümü art arda duvara yapıştıran kişinin yüzünü göremesem de yan tarafıma bir bakış atmamla Vami'nin kafasından vurulmuş bir şekilde yerde yattığını bulanık bir şekilde görebilmiştim. Arkamdaki kişinin cinsiyeti erkek olmalıydı, saçlarımı tutuşundan anlaşılıyordu. Onu görmemem için bilerek saçlarımın yüzümü kapatmasını sağlıyordu. Nefes alış verişleri o kadar sessizdi ki neredeyse nefes almadığını düşünecektim. Hatta belki de almıyordu? Robot olabilir miydi? Büyük ihtimalle. Peki o katil olabilir miydi? Kahretsin, bu mesajların üstüne onun olma olasılığı daha da yüksekti. Bilincimin kapanmasına saniyeler varken son gücümle arkamdaki kişinin bacak arasına arkadan bir tekme yapıştırdım. Bu tekmeye kız da olsa erkek de olsa kesinlikle inlemesi gerekiyordu fakat ellerimi arkamda birleştirip tutmaya devam etti. Arkamdaki ya bir robot ya da o seri katil olmalıydı. Fakat görüş alanımın oyunlardaki gibi simsiyah olmasının (kanım siyah çünkü) dışında gözlerimin gerçekten de kapandığını hissettim ve uyanmak için çabalamadım.

✧✧✧

Gözlerimi açmamla kalp atışım hızlanmaya başladı. Gözlerim tavanı bulurken bayılmadan önceki anılarım zihnime hücum etmeye başladı. Vami'yle yolda yürürken biri yüzümü sürekli duvara yapıştırıp durarak beni bayıltmıştı. Kaçırılmış olmalıydım. Tam ağzımdan bir küfür savrulacakken doğrulduğumda Vami'nin süslü püslü, cibinlikli, siyah ve kan kırmızısı nevresim takımlı yatağında yattığımı fark ettim. Etrafa bakındığımda gözlerim Vami'yi aradı ama burada değildi. Yataktan kalktığım sırada ayağımın dibinde bir şeyin kıpırdandığını hissetmemle yerimden sıçradım. Yerdeydi. "Vami," Ayağımda onu dürttüm. "kalk!"

"Noldu sevgili kuzişim?" dedi uyku mahmuru bir şekilde. Ellerini yere basarak destek aldı ve ayağa kalktı. "Biri bize bir şey yaptı. Rüya mı gördüm? Yüzümde bir şey var mı?" derken istemsizce elim yüzüme gitti. Aynaya bakmaya korkuyordum. Elime gerçekten de pürüzler gelmeye başlamıştı. Üstelik elimin değdiği yerde yüzüme yayılan bir sıvı hissedebiliyordum. Kahretsin. "Yani..." Başını omzuna düşürdü. "herhangi bir böcek göremiyorum. Sinek de yok."

"Gerizekalı! Ben onu mu diyorum! Yüzüm rezalet bir halde!" diye bağırdım ve kendimi Vami'nin odasındaki tuvaletin aynasının karşısında buldum. Tuvaletin ışığı yanmamasına rağmen yüzümün ne denli berbat bir halde olduğu apaçık belli oluyordu. Korku filmlerindeki çarpılmış kıza dönmüştüm. "Rahat ol hallederiz ayrıca çirkinliğinden bir şey eksilmedi sevgili kuzenim." ardından gözleri odasını taradı. "Benim bir tane silahım vardı, gördün mü onu? Siyah ama üzerinde mor şekiller vardı."

"Vami allah aşkına şuan kendi derdim bana yeter bir de senin silahınla uğraşamayacağım." Yüzümü en kısa sürede eski haline kavuşturmalıydım. Berbat görünüyordu. "Ayrıca senin de kafan delik. Doktora görünmemiz gerekiyor farkındasın değil mi?"

"Bunu yapan robot bile olsa intikamını alırım."

"Robotlar acı hissetmez Vami. Ama gece yarısı sokakta başıboş saldırmayı bekleyen bir robotun dolaşması garip. Şikayette bulunmalıyız."

"Olmaz. Karakola gidersek yakalanırım. Sen şikayet et ama beni karıştırma."

"İyi de sen hastaneye nasıl gidiyorsun yakalanma tehliken varsa?"

"Gidemiyorum. Delillerin ortadan kalkması gerekiyor birkaç günü alır. Sana güle güle sevgili kuzişim!"

✧✧✧

Hemen annemin odasına yöneldim ve ışığı açtım. Ne olur ne olmaz diye burnumu tıkamıştım. Annem teyzemle birlikte uyuyordu. Babam eve en son iki yıl önce gelmişti ve ondan önce olduğu gibi yine çok az kalmıştı. O olmadığı için teyzem onun yerini işgal ediyordu. Özel operasyonlara gittiği için ve bu operasyonların çoğunluğu başka evrenlerde ya da gezegenlerde olduğu için zaman buradaki gibi işlemiyordu. Orada geçirdiği 1 gün burada 1 yıla eşdeğer olabiliyordu. Tabi bu kadar uzun süre gelememesinin en büyük nedenlerinden biri de benim gibi onun da güçleri için kaçırılmasıydı. Eskiden büyüdüğümde hiç kaçırılmayacağımı ve onlardan kurtulacağımı sanırdım. Babamın bana yalan söylediğini fark ettiğimde-annemler bir keresinde konuşurken ağızlarından kaçırmıştı-büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım. İşte o zaman anladım ki onlardan hiçbir zaman kurtulamayacaktım hatta büyüdükçe daha da çoğalacaklardı.

"Noluyo-" diyerek yerinden sıçradı teyzem. Beni görünce ikisi de korkuyla bağırmıştı. Beni bu halde görmeyi pek beklemiyorlardı. "Ay tövbebismillah!"

"Kız! Ne bu hal?" Durumumu belirtmek istercesine onlara bir bakış attım.

"Havalandı ev. Açabilirsin burnunu."

"Peşimde bir seri katil var ve hastaneye gitmem gerekiyor." diye başlayıp yol süresince her şeyi bir solukta anlattım.

"Öf aman be Lada. Ben de bir şey sandım. O adam öldürüldü. Biri şaka yapıyor sana." Acilde sıra bekliyorduk.

"Polise haber vermemiz gerekiyor."

"Lada git allah aşkına. Öldü o adam beni delirtme. Kanıtın da yokmuş." Telefonumu tekrar elime aldım. Üzerine bir şeyler yazdım belki cevap verir diye.

Ben: Ne istiyorsun? Kimsin? Derin? Okulda görüşeceğiz senle.

𝄞: Sevgili çensen değilim. Yakında öğrenirsin.

Bir dakika? Yoksa bu kişi Derin'e emirler veren o yukarıdaki kişi mi? Aha valla kafa zehir gibi. Çalışıyor. Başka biri olamaz çünkü mümkünatı yok. O sırada bir doktorun adımı anons ettiğini duydum.

Birkaç saat sonra

Ünlü iş adamı gizemli bir şekilde öldürüldü.

Parlar Holdingin sahibi bir cinayete kurban gitti.

Bu sefer kendi ülkeme bağlı olan haber uygulamasından gelen bir bildirimdi. Kafamı hareket ettirmeden telefonuma uzandım. Kaç saattir aynı şekilde yatmaktan sıkılmıştım. Serum yüzünden hareket edemiyordum. Neyse ki Naily'yim de tüm gece uyumadan durabiliyorum.

Ünlü iş adamı Aktuğ Parlar birkaç saat önce bir depoda ölü bulundu. Depo Kögü bölgesinin yakınlarındaydı. Bu belki şimdilik bir şey ifade etmiyor olabilir ama oraya da geleceğim. Şikayet riskinden dolayı fotoğrafları sansürlü göstermek zorundayım. İsterseniz aşağıdaki linkten orijinal hallerine ulaşabilirsiniz. Cinayet gece saat 11 civarında işlenmiş gözüküyordu. Garip olansa katilin bir tane kaset dışında hiçbir kanıt bırakmamış olmasıydı. Ünlü iş adamının cesedinin arkasındaki yazı göze çarpıyor:

GERİ döndüm.

 

Loading...
0%