Yeni Üyelik
11.
Bölüm

Bölüm 10: Aşerme | ARK I - Arya

@ruyamg

Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam

ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara!

Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D

RuyamG <— Ailemiz burada toplanıyor.

Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜

Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️

~🪞~🪞~🪞~

"Bir daha başka bir adama sarılma istiyorum. Bana hiç gülerek bakmayan yüzünü bile, başkaları sürekli gördüğü için kıskanıyorum. Lanet olsun sensiz yapamıyorum.

Ne kadar özlüyorum biliyor musun? Şu kokunu, tenini, sıcak nefesini... Önceleri sadece özlemdi. Ama artık seni iliklerime kadar hissediyorum. Beni istedin. Sen beni istedin ve ben senin oldum.

Bu yüzden, lütfen artık beni daha fazla üzme. Ben dayanamıyorum."

Arya ~

Karnımda bir ağırlık hissettim, ve boynuma sokulurken, o muhteşem koku her yeri sardı. Aşermem geçti, belki de bu sıcaklığa ihtiyacım vardı. Beni saran güçlü kollara...

Telefonumun çalma sesine uyandım. Yatakta gerindim ve bağdaş kurarak oturdum. Annem küçükken bağdaş kurma, kaderin birine dolanır derdi. Ne demek istediğini hâlâ anlamıyorum, saçma sapan hurafeler işte... Telefonun saatine baktığımda 5'i geçmişti. Buğra'nın aramasını yanıtladım.

"Mesaj attım görmeyince uyuduğunu anladım. Akşam demiştik ama sabah olacak, haydi aksiyon başlasın." dedi. "Ahh Buğra unuttum. Bugün ARK ile toplantım var. Toplantıdan sonra ortadan kaybolsam?" dedim tatlı ve çatallı bir sesle.

"Ihhmm o zaman öyle yapalım. Çıkınca beni ara." dedi ve telefonu kapattı. İki gecedir güzel bir uyku çektiğim için, çok rahatlamış hissediyordum. Dün masajda kimse yoktu, spa sanki benim için kapatılmış gibi bomboştu.

Bir keresinde annemle tartışmış hem de fena, ardından spaya gelmiştim. Kötü olduğum için insanların görmesini istememiş, spayı birkaç saat kapattırmak için Kahramanla konuşmuştum.

O da babası milletvekili olduğu için, insanların bunu yanlış anlayacağını ve itibarına zarar vereceğini söyleyip reddetmişti. Ve neden kötü olduğumu sormamıştı bile, işlerim yoğun diyerek kapatmıştı.

Zaten beni hiç sevmemişti değil mi? Babamın dediği gibi, şefkat duygusunu sevgi sanmıştık. Yaralı olan ruhlarımız birbirine ait sanmıştık ama değildi işte. Evliyken bunu fark edememiştim, ya da etsem bile belli ki rutin hayatımı bozmak istememiştim.

Zaten ben hiçbir zaman, konfor alanımın dışına çıkmak istemeyen biriydim. Benim için çalışma odam, bilgisayar düzeneğim ve kardeşlik konfor alanım içindeydi. Bu nedenle evde olmaktanda mutluydum. Ama evli olmaktan mutlu muydum? Belli ki değilmişim. Beni satın aldığını düşünen biriyle evliymişim.

Bir keresinde X'de 'İspanyolca bir kelime: "Querencia". İnsanın kendini en güvende, güçlü ve rahat hissettiği, kendi olabildiği, yuvası gibi gördüğü yer demekmiş. Bunun en güzel örneği "ev" diye bir tweet görmüştüm.

O zaman haklı olduğunu, çalışma odamda böyle olduğumu düşünmüştüm. Ama şimdi bunları hissettiğim yer rüyalarımdı. Belki de rüyalar alemine aittim. Başından kalkmadığım bilgisayara, kaç gündür oturmuyorum. Ama geçen gece, tamda bunları hissederek uyumuştum.

Sidcord'a bile ne zamandır girmemiştim. Ya Insgram? Resmen sosyal medyayı bir kenara itmiş ve kendimle başbaşa kalmıştım. Erken kalkan yol alır deyip hazırlandım ve spora indim. Bu saatte tek akıllı ben olduğum için kimsecikler yoktu.

Spor sonrası odaya çıkıp duş aldım, güzel bir makyaj ve saç yaptım. Ardından enfes bir kahvaltı yaptım ve odadaki valimizi toplayarak, otelden çıkış yapıp ayrıldım.

"Yale'cim ben ARK'ın yakınlarındayım. Şimdi geçiyorum ama bana kıyafet lazım. Gelirken ayarlayabilir misin?" diye sordum.

"Tabii Arya Hanım, bende çıkıyordum şimdi. Hemen telefon edip hazırlatıyorum, gelirken de uğrar alırım." dedi.

"Utku ile konuştun mu? Beni aramamış." dediğimde, "Onunla da az önce konuştum. Varmak üzereyim demişti." dedi. "Tamam, yaklaşınca ararsın Yale'cim." diyerek telefonu kapattım. Üstümü değiştirip Yale'yle toplantıya geçerdik.

O sırada yolun ilerisinde bebek mağazası gördüm. Oraya doğru ilerleyip camdan içeriye baktım. Kendime verdiğim sözü hatırladım, yeniden incinmemek için almayacaktım. Şu an sağlık durumunu bile bilmiyorum. Kanamam olmuyor diye sağlıklı varsayıyordum.

Detaylı ultrasona girene kadar, tahmini 5-6 aylık olana kadar yani, sadece ümitle bekleyeceğim. İçimdeki heyecan ve heves zaten bir öncekilerde darmadağın olmuştu. Yeniden bebek kıyafetlerine sarılıp ağlamak istemiyorum.

En büyük korkum, yeniden bunu yaşamak. Bebeğim seni kaybetmemek için güçlü olmalıyım. Çok fazla yapmam gereken şey var. Ama sen bana tutunursan, ben hayata tutunacağım.

Ne kadar süre inceledim bilmiyorum, çalışan kadın "Ne bakmıştınız yardımcı olayım." dedi.

"Hamileliğini yeni öğrenen bir arkadaşıma, hediyelik bir şeyler bakmıştım ama pek anlamıyorum." dedim. Tezgahın ilerisinden bir şey alıp geldi.

"İsterseniz emziğe isim yazdırabiliriz. Hem güzel hem de anlamlı bir hediye. Şu an elimde bu örnekler var dedi." İsim yazılmasa oluyor mu acaba?

Elindeki beyaz, mavi, siyah ve pembe emzikleri göstererek. Emziğin ortasında yuvarlak alanda isim yazıyordu. Çevresinde ise altın rengi bir alanda taşlar vardı. Cinsiyetini bilmiyorum ki?

Ahmet, Deniz, Faruk, Ebru, Aşkın, Cansu ve Arya. Sonuncu emziği gördüğümde gülümsedim. Kendime hediye alırsam, sözümü bozmuş olmam değil mi?

 Kendime hediye alırsam, sözümü bozmuş olmam değil mi?

Bebeğimi hatırlatacak, ama pembe Arya yazıyor. "Bu olsun." dedim. Pembe Arya yazılı emziği elime alarak. "Sizin için hediye paketi yapacağım." dedi ve içeriye girdi. Bende ödeme yapmak için peşine takıldım.

"Arya Hanım hediyemiz olsun, kızım sizi çok seviyor. Sadece fotoğrafınızı çekebilir miyim?" diye sordu. Bebek mağazasında fotoğraf? Lanet olsun ya babam ya da Kahraman görürse?

"Ücretini ben ödesem ve kızınızı arasanız, görüntülü konuşsak? Ajansım fotoğraflar konusunda çok katı da, çok özür dilerim." dedim kabul etmesini umarak.

"Ödemenize gerek yok. Ayyy çok sevinecek hemen arıyorum." dedi. Arkamı bebek kıyafetlerinin gözükmeyeceği bir yere doğru ayarladım ve bekledim. 17-18 yaşlarında bir kızla görüşmeye başladı.

"Annecim, bak sana ne sürprizim var." dedi ve telefonu bana verdi. Kız beni görünce çığlığı bastı ve yanındaki arkadaşlarına seslendi. "Kraliçeeeeeemmm inanamıyorum şu anda. Hayalimi yaşıyorum. Çok heyecanlandım." dedi. Bende canlı yayınımızdaki selamımızı verdim. Ve bana kahkaha atarak aynı selamı yolladı.

"Kardeşim nasılsın? Annenle birlikteyiz ve bana seninle konuşmam için ricada bulundu." diye konuyu açıkladım. "Ayy çok iyiyim Arya abla, hâlâ seninle konuştuğuma inanamıyorum. Biliyor musun Sidcord'da Kardeşlik Temsilcisiyim. Buradaki arkadaşlarımla seni yakından takip ediyoruz." dedi etrafındaki heyecanlı kişileri göstererek.

"O zaman isimlerinizi Berktuğ'a yazın. Sonraki yayında başlangıcı sizinle yaparım." dedim. Yine bu da aramızda devamlı yaptığımız bir şeydi. "Ayy yayını kesinlikle kaçırmayacağız. Söz veriyorum kraliçem." dedi ve arkasında ona soru soran birine dönüp "Ark'la canlı canlı konuşuyorum şu anda." dedi.

Telefonum çalınca vedalaşıp telefonu kapattım. Bana emziği hediye eden kadında, bana sarılıp beni yolcu etti.

Ardından Yale ile buluşup, kıyafetimi değiştirdim. Saç ve makyajımı yeniden kontrol edip, avm'nin bebek bakım odasından çıktım. Başka nerede giyineceğimi bilemedim. Avm'lerin en temiz yerleri ya mescid ya da bebek bakım odaları oluyor çünkü. Mescid'de ibadet edenler olabileceği için, ben boş olduğundan burayı tercih ettim. Asansörlere doğru ilerledik.

"Arya Hanım, bir şey sorucam ama uygun olur mu bilmiyorum." dedi. Ne soracaksın ile söyle bir şey olmaz aralığında bir bakış attım. "Size hazırladığım valizden giyinmişsiniz ve Kahraman Bey beni arayıp duruyor. Bir sorun mu var? Size nasıl yardımcı olabilirim?" dedi söylesem alınır mı acaba ses tonuyla.

"Kahramanla bazı sorunlar yaşıyoruz. Bende sana bunu haber verecektim, çünkü bilmen gerekiyor. Belki biraz ortalıktan yok olmam gerekebilir. Kafa dinlemeye ihtiyacım var." dedim samimiyetle.

Çünkü Yale gerçekten bu sektörde gördüğüm en temiz kalpli kıza benziyordu. Mahcup olunca yüzünün kızarmasından bile bunu anlayabilirsiniz. Buğra ile shiplediğimi ona söylesem mi? Aralarındaki yaş farkı çok mu? Sanırım 7-8 yaş var. Buğra ile kanka gibi büyüdüğüm için, sanki kendi yaşıtım gibi geliyor. Ama başkaları için öyle olmayabilir. Boş ver söyleme o zaman.

"Ben programınızı ona göre ayarlarım. Ama arada bana haber verin olur mu? Mesaj atsanız da olur, sizi merak ederim." dedi.

"Toplantıdan sonra gideceğim. Bir de canlı yayın platformu ne durumda? Yayın yapmayınca içime sinmiyor." dediğimde,

"Henüz kesin bir tarih vermediler. Başka canlı yayın platformlarından da teklifler alıyoruz. Ben sizin kabul etmeyeceğinizi bildiğim için, haber vermemiştim. İsterseniz değerlendirelim?" dedi.

Bende kafamı olumsuz olarak salladım. Oturan bir düzenimiz ve sistemimiz var. Benimle 6 yılını geçirmiş kişiler canlı yayın platformundaydı son ana kadar terk etmek bana yakışmaz. Bazen yayın yaptığım platformun kendisiyle de sorunlar yaşıyoruz ama bir şekilde hızlıca hallediliyor. Hem Boss'a ve diğer uzun süreli abonelerime ne diyeceğim?

"Sadece duyuru geçsek ve haftanın birkaç günü, düzenli sohbet yayını yapsak?" dedim. "Nerede?" diye cevap sordu. "Insgram'dan yaparım olmaz mı? Hem bir düzeneğe de ihtiyacım olmaz. Telefondan direkt." dedim.

"Yayına bağladığınız telefonu, evden getirmemi ister misiniz?" dedi. Kendi telefonum çalarsa yayında sorun olabilirdi. Saate baktım. Bu saatte Kahraman evde olmazdı.

"O zaman sen toplantıdan hemen sonra git. Hem bana bavul da yaparsın, ihtiyacım olacak diğer şeyleri de getirirsin. Ben burada yokken de tatile git. Sana full+full izin, sadece seni aradığımda ulaşabileyim." dedim gülerek.

Çünkü bunu yapması gerekmiyordu, bu onun işi değildi ama ben gidemeyeceğim için teklif etmişti. Gülümsemesi büyüyerek "Teşekkür ederim, Arya Hanım." dedi.

Kandemir Holding yazısını gördüm

Kandemir Holding yazısını gördüm. Rezidans'ın bir duvarında boydan boya ARK logosu vardı. Siyah bir yuvarlağın içinde ARK yazıyordu ama A ve K harflerinden dışarıya beyaz yazı fontu taşıyordu.

Bizim kardeşliğin logosuna benzemiyor, ama hep ikisi birbirinin içine geçmişti. Hatta ARK diye aratınca alttaki 'Başkaları ayrıca şunları da aradı:' bölümde önce Arya Reis, ardından Topluluk: ARK ve üçüncü olarak Kalender Kandemir çıkıyordu.

Adam kendi şirketinde üçüncü sıradaydı. Markaların yaratmak istemeyeceği en kötü imaj budur. Marka adının önüne birinin geçmesi, çünkü eğer hayatımda olumsuz şeyler olursa, bu şirket için hem maddi hem manevi çok büyük zararlar getirir.

Kandemir Holding eminim bu zararları karşılayabilecek durumdadır. Ama benim kariyerim, bir daha toplanamaz düzeyde bozulurdu. Ve ben hayatımın tam olarak kaoslu, itibar zedeleyici olaylarını yaşıyordum. En azından bu yılki sözleşme bitene kadar, kötü haberler medyaya yansımamalıydı.

Toplantıda, bu yıl kariyerimde dinlenme evresine gireceğimi ARK ile işbirliğimizi bitirmek istediğimi söyleyeceğim. Belki sonraki yıllarda devam ederdik. Bu sayede bu yükümlülüklerden yasal olarak kurtulurdum. Medyada muhtemelen yine yan yana anılırdık, ama kariyerim sadece duraklama evresine girerdi, komple bitmezdi.

Hem bebeğim eğer sağlıklı doğarsa, bir anne olarak ilk yıllar onunla ilgilenmem çok önemliydi. Üstelik doğum süreci de var. Muhtemelen çekişmeli boşanma süreci de, bu evreye dahil olacaktı. Kahraman hamile olduğumu öğrenirse asla anlaşmalı boşanmaya yanaşmayacaktır ya da velayeti almak için her şeyi yapacaktır.

Her gelişimde olduğu gibi, şirketin sahibi gelmiş gibi bir karşılama ile içeriye girdim. Artık alışmıştım. Tüm önemli çalışanlar buradaydı sanki. Utku hızlıca yanıma geldi. Onun arkasında ARK'ın CEO'su Arkas Bey'i gördüm. Sanırım babası yabancıydı, soyadı neydi? Lucien mıydı? Neyse öyle bir şey işte.

Arkas Bey bana doğru yaklaşıp hoş geldiniz beş gittiniz faslını gerçekleştirdi. Bende dünyanın en mutlu insanı gibi davranıp, gülücükler saçtım. Bizimle ilgilenen PR ekibindeki Seda Hanım, bizi bekleme alanına yönlendirdi. Bu sırada Arkas Bey, bizimle gerektiği gibi ilgilenmesi için, Seda'yı uyararak diğerleriyle birlikte gitti. Hoş geldin beş gittin için, insanları işinden edip rahatsız mı etmişti? Ne garip adam.

Bu sırada etrafı inceledim. Burası daha çok lobi gibiydi. Çalışanların dinlenmesi için alanlar, büyük bir toplantı odası, restorana giden bir yol, bahçeye açılan kapılar... Açık ve ferah herkesi çok rahat inceleyebiliyorsunuz.

Büyük danışma masasının çaprazında ise, cafe-bar tarzı bir yer vardı. Türkiye standartı düşünüldüğünde, çalışmak için güzel bir yere benziyordu. Daha önceki gelişlerimde duyduğuma göre misafirhanesi, çalışan dinlenme ve hatta spor odası da varmış.

Farklı tatlardan yemek yiyenler için, dışarıdan söyleme ya da şirket restoranında ekstra seçenekler oluyormuş. Sonuç olarak namı baya büyük, altında bir sürü farklı ünlü markası olan bir holding. Bu nedenle çalışana önem veriyor olmalılar.

Bu sırada gözüm bar taburesinin yanında, gözlerini bana dikip ciddiyetle inceleyen kızı buldu. Bir yerden tanıdıktı ama nereden? Geçen canlı yayında açıp izlediğimiz bir dizi vardı, ıhhmm adı neydi ki? Neyse orada mı oynuyordu?

Utku yavaşça bana doğru eğildi, dudaklarını kimse okumasın diye, elini ağzına götürüp "Helin Kandemir, Kalender Bey'in kardeşi... Gençler arasında popüler bir oyuncu. Selam vermeye gelirse tanıyormuş gibi yap." dedi.

Beni garip bir ifade ile izleyen Helin'e, içten bir gülümseme gönderip kafa selamı verdim. Helin'cim bende ne acayiplik gördün de böyle bakıyorsun kuzum? Maksimum 20 yaşında bir genç kızdı zaten. Benim ruhum yaşlıydı be Helin, o yüzden bu bakışları anlayamıyorum.

Seda Hanım, Yale'ye büyük toplantı odasında önemli bir iş görüşmesi yapıldığını, bu nedenle beklediğimizi açıklarken kulak misafiri oldum. Holdingin ilk katı herkese açıkken, diğer katlara kartlı bir sistemle güvenlik eşliğinde giriliyordu.

Arkamdaki toplantı odasından gürültüler gelince, kafamı kaldırıp hafiften süzdüm. Bir sürü takım elbiseli adam ve resmi giyimli kadın vardı. Gerçekten önemli bir toplantı olmalı, bu kadar kişi olduklarına göre...

Hatta solumdan, sağ arkamdaki toplantı odasına doğru koşturarak giden birkaç kameraman da görmüştüm. Etraf bir anda çok gürültülü oldu, bu nedenle ilgimi kesip önüme döndüm. Yarın haberlerde görürdüm zaten.

Buradan çıktığımda waffle makinesi almam gerek ve tabii ki bal. Kaç gündür geçmedi, bu aşerme olaylarının böyle olduğunu bilmiyordum. Hadi ama kocalarını bezdirmek ya da koşturmak, belki ilgi çekmek isteyen kadınların uydurduğu bir şey sanıyordum. Ama değilmiş işte.

Kucağımdaki ellerime bakarak kendi kendime gülümsedim. Çünkü ballı waffle'ımla aşk yaşamak istediğimi fark ettim. O ve ben bir yemek randevusuna çıkacaktık. Ve ben onu afiyetle yiyeceğim.

O sırada, belli belirsiz aşerdiğim o kokuyu aldım. Tanrımmm kokuyu yemek istemem normal mi? Parfüm şişesini kafama diksem, bebeğime zarar verir mi?

Kokuyu yeniden almak için gözlerimi kapatıp nefes aldım, ama koku yoktu. Kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda uzaklaşan topluluğu gördüm. Benim gibi o kokuyu seven biri vardı demek ki. Ya da artık aşerdiğim için kafayı yiyordum.

Seda Hanım, toplantı odasının temizlenmesinden sonra, toplantımıza başlayabileceğimizi söyledi. Ama ben koku için resmen kıvranıyordum. Yiyemesem bile yastığıma sıkardım olmaz mıydı?

Utkuya dönüp aşırı ciddi bir ifade ile baktım. "Efendim, Arya?" dedi. Söyleyip söylememek arasında kaldım. "Sana şimdi çok önemli bir görev vereceğim. Kulaklarını dört aç ve dinle. Soru sorma, hayat ve memat meselesi." dedim. Oturduğu yerden iyice dikleşip, ciddi bir ifade ile bana baktı.

"Şimdi gidip her yerin altını üstüne getiriyorsun, bana Jagler parfüm bul." dedim. Bana kafayı mı yedi acaba, gibi bir bakış attı.

"Hayat ve memat? Jagler parfüm?" dedi garip şekilde, kendi anlamak istiyor gibi. "Fırla, toplantıya geçeceğiz hadi." dedim. Yüzüme baktı uzunca, bende hadi der gibi baktım.

Tam yerinden kalkarken, "erkek için olanı" dedim. Kafasını sallayıp, düşüne düşüne şirketten çıktı. Toplantı odasına, temizlik yapacak çalışanların girdiğini gördüm. Vaktimiz var gibiydi, hadi Utku sana güveniyorum.

Temizlik elemanlarının birazı çıkmıştı ki, hızlı tempoda yürüyerek Utku geldi. Yanıma oturup poşeti verdi. "Buldum valla sonunda, bak bakalım." dedi.

Bende heyecanla poşeti açtım. Biri mavi renkti diğeri siyah Jagler Sport yazıyordu. Mavi olanı direkt eleyip, sport'u kutusuna sıkıp denedim. Ama tam bir hayal kırıklığı ile Utku'ya baktım.

"Bunlar değil. Yine siyahtı ama kokusu böyle değildi." dedim aşırı üzgün bir sesle. Utku bana iyice yanaşıp "Aşerdin mi Arya, şu an bu mu önemli sence? Önemli bir toplantıya gireceğiz." dedi.

Ama nasıl bir bakış attıysam artık, derin bir nefes alıp elimdeki poşeti alarak yanımdan kalktı. Belli etmemeye çalışarak, hızlıca yeniden çıktı şirketten.

Hadi Utku bulursun, sana güveniyoruz. Öyle değil mi bebeğim? Bu gece yeniden o kokuyla uyuyacağız. Bulalım da senin için üstüme de sıkarım, diye düşündüm.

Temizlik çalışanları işini bitirmişti ama Utku hâlâ gelmemişti. Bizde Seda Hanım'ın yönlendirmesi ile toplantı odasına geçmiştik. Birkaç çalışan içeriye girip, masaya içinde birkaç aperatif olan tabakları ve içecekleri koydu.

Onlar çıkarken, Utku içeriye girip solumda ona ayırdığım yere oturdu. Poşeti nolur bu olsun gözleriyle bakıp, bana uzattı. Jagler black, siyah... Evet bu olabilirdi. Etrafıma şöyle bir göz attım, herkes toplantı hazırlığındaydı.

Masanın altından doğru, yine çaktırmadan çıkartıp kutusuna sıktım. Hafif eğilip kokladığımda, yine hayal kırıklığı yaşadım. Bu da değildi. Kutuyu ve şişeyi yeniden poşete koyup, Utku'ya uzattım. Ama dokunsan ağlayacak gibiydim.

"Vallahi kaç yer gezdim. Tüm avm'yi tavaf ettim, bunun adı bile black, başkaları da vardı ama renkliydi." dedi beni avutmaya çalışır gibi.

"Kırmızı renk vardı storm, o olabilir mi? Kadın vardı pembe? Gold vardı bir de?" dediğinde olumsuz anlamda kafamı salladım. "Siyahtı bunun gibi..." dedim poşeti işaret ederek.

Bana cevap olarak "Tamam bak üzülme, nolur doldurma gözlerini... Şimdi inan sırası değil. Toplantı biter bitmez fırlayıp bulacağım." dedi.

"Söz mü?" diye sordum. "Toplantımız bitsin, bulana kadar durmak yok. Tüm İstanbul'u ararım merak etme." dedi kendinden emin sesiyle. Derin bir nefes aldım, kendimi biraz toparladım.

Merak etme bebeğim, Utku söz verdi. Ne yapar ne eder, o kokuyu bize bulur...

🌟 - Oy vermeyi unutma
👇🏻 - Satır arası yorumlarını bekliyorum

Arya?

Utku?

Yale?

Hikaye Gidişatı?

Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam
RuyamG

ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak.

Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨

Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir.

Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır.

Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım.

Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın!

~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~

Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR!

Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur.
(Siz yine de yorum yazmadan geçmeyin, yoksa yazarınızı üzersiniz😢)

~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR!

Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor.

ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN!

Loading...
0%