Yeni Üyelik
15.
Bölüm

Bölüm 14: Karın olduğuma emin misin? | ARK I - Arya

@ruyamg

Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam

ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara!

Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D

RuyamG <— Ailemiz burada toplanıyor.

Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜

Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️

Arya ~

Boss ile konuşmamızın üzerinden 1 ay geçtiği halde, bir daha ne ben ona yazdım, ne de o bana. Sanırım şakalaşmamız sona erdiği için, gerçek dünyaya döndük. Bu 1 ayda herhangi bir şey yazmasını bekledim ama yazmadı.

Onun yanı sıra Kahraman, babam, ablam ve hatta annemden mesajlar almış ama hiçbirine bakmamıştım. Hatta bir keresinde Kahraman canlı yayına mesaj göndermiş. Chat fark etmemişti ama ben görüp, komple engellemiştim. Kahraman sana artık hayatımda yer yok. Bunun üzerine de ablam ilk defa mesaj göndermişti, ona bile bakmadım.

Şimdi ise bir süreliğine geri dönüyordum. Çünkü bebeğim eğer sağlıklı ise 3 buçuk aylık olması gerekiyor. Korkularımın kurbanı olamam, gitmeli ve öğrenmeliydim. Belki ufak bir ihtimal ablamdan yardım isteyebilirdim? Bilemiyorum kararsızım.

Önce Yale ile birkaç yere uğradık. Sonra hayırlı haberleri aldık, yakında canlı yayın platformunda canlı yayınlar başlıyormuş. Haber demişken, 1 hafta boyunca benim boşanma davası açacağım ile ilgili haberler dönüp durdu. Herkes şakamızı gerçek algılayarak 'kim bu boss' diye başlıklar attı, boşandıktan 1 ay sonra evleneceğimi yazdılar. Sonuç olarak evli falan değildim.

Ama ismim google aramalarında acayip bir sükse yapmıştı. Bu konu kötü imaj yaratacağına, tam tersi tepki almıştım. Herkes bir anda Aroscu olmuştu. Hatta birkaç gelinlik firması, damatlık firması, balayı mekanları ve düğün yeri sponsor olmak istedikleri ile ilgili Yale'yi aramıştı.

4 saat sonra doktor randevum olduğu için çok heyecanlıydım. Ondan önce Utku ajansa gelmem gerektiğini söylemişti. Bizde Yale ile oraya gitmek için arabaya atladık.

"Arya Hanım, fuar için her şey hazırlandı. Sadece yarın kıyafet provası var. İsmini söylesem tanımayacağınızı biliyorum, ama çok ünlü bir tasarımcı. Ünlü markalarla işbirliği yaparak tasarımlarını çıkartıyor. Kandemir holding parayı basıp sizin için özel tasarım yaptırmış olmalı. Yani kesinlikle tüm gözler üzerinizde olacak." dedi.

"Altı üstü bir fuar, tamam uygun giyinmek gerek. Ama bu kadar para dökmek neyin şovu? Benim düğün masrafımın toplamı bile, eminim onun çeyreği etmez. Halbuki bu hayatta en çok masrafımı ben evlenirken yapmıştım, düşün ne kadar para." dedim mantığıma uymayarak.

"Çok az kaldı." dedi ama söylemek isteyeceği bir şey var gibiydi. "Seni dinliyorum Yale?" dedim anlamlı anlamlı bakarak.

"Geçen size gidip bavul ve eşya hazırlamamı istemiştiniz ya?" dedi, kafa sallayarak onayladım.

"Ev fena haldeydi. Etrafta içki şişeleri falan, eve hırsız girse bu hale gelmezdi sanırım. Kahraman Bey kötü haldeydi, baya kötü bir halde." dedi yanlış anlamamı istemiyormuş gibi. "Ve?" dedim.

"Odanızda kırılmadık yer kalmamış. Her şey fenaydı." dedi. Yavaşça ofisin önündeki park yerine yanaştım. "Bu muydu yani? Bir daha onunla yatmayacağım için sorun yok." dedim.

"Yani şey... Ihhmm o odanız değil." dedi. Çalışma odam mı? "Bilgisayar kasam?" dedim panikle. "Üzgünüm, çalıştırmaya çalıştık ama olmadı. Ajansta o da..." dedi ve telefondan çektiği fotoğrafı gösterdi.

3 yıldır kullandığım, tüm yayınlarımı yaptığım, düzeneğimi mi parçalamış? Canımı yakmak için mi? Çünkü canım fena yandı.

"Biliyor musun Yale? Biz kadınlar yandığımızda, kül olmuyoruz. Alev olup etrafımızdakileri de yakıyoruz. Sonra anka kuşu gibi yeniden doğuyoruz." dedim.

Kahraman'ı doğduğu güne pişman edeceğim. Güçsüz olduğumu düşündükleri için, arkamdan bu kadar kolay iş çeviriyorlar. Güçsüzlük neymiş görecekler.

Yale ile arabadan inip ajansa doğru ilerledik. Arda Bey, kapıda bir sağa bir sola gidiyordu. Bizi görünce önümüze doğru geldi.

"Acil işim çıktı, sonra gelin. Hadi kuaföre gidin, güzelleşirsiniz." dedi panik bir sesle. Ne saçmalıyordu? Bu ne anlamsız bir cümle? "Sorun nedir, Arda Bey?" dedim. Arkasına doğru bakıp, kararsız şekilde bana döndü.

"Şu an burada olmanın, doğru zaman olduğunu sanmıyorum." dedi. O sırada içeriden muhtemelen güvenlik görevlilerine kızan babamın sesini duydum.

"Kenara çekil." dedim Arda'ya. Ama yeniden önüme geçti. "Kötü olmanı istemiyorum, şu anda seni korumaya çalışıyorum. Lütfen, gidin." dedi.

Daha önce benimle, hiç bu kadar samimi konuşmamıştı, sizli bizliden bir anda senli benliye geçtik. Sanırım endişelendiği kadar korkuyordu da. Neden korkuyor?

Gözlerinin içine dik dik bakarak, sert bir şekilde "Önümden çekil!" dedim. Benden hiç böyle bir tepki beklemiyor olacaklar ki, kal gelmiş gibi dondular. Bende hızlıca villanın kapısından girdim. Toplantı odasının önünde güvenlikle tartışan babamı gördüm.

"Hayırdır Haldun Bey? Ajansımı başımıza mı yıkacaksınız?" dedim aynı ses tonumu sürdürürken. Sesimde gram alay yoktu, sadece katıksız güç ve sertlik vardı. Zaten Kahraman'a sinirliydim, umarım o da buradadır. Ağzının payını vereceğim çünkü...

"Neredesin sen kızım, ne zamandır? Meraktan öldük." dedi yumuşattığı sesiyle. Ama yemezler Haldun Bey. Cevap vermeden toplantı odasına girdim.

Utku, annemle ve ablamla konuşuyordu. Kahraman ise kapıdan giren bana bakıyordu. Aklı karışık, üzgün ve endişeli gözüküyordu ve belli ki bir süredir uyumamıştı. Babamda arkamdan girip kapıyı kapattı.

"Sizi dinliyorum Haldun Bey?" dedim. Bana üzgün ve kırgın gözlerle baktı. Ve sevgiyle.. hâlâ nasıl sevgiyle bana bakabiliyorsun?

"Haldun Bey mi? Arya kızım, ben senin babanım." dedi. O yüzden en çok senin ihanetine yıkıldım ya baba. Gözlerine acımasız şekilde baktım, babam sus pus oldu.

"Arya'cım seni çok merak ettik. Haberlerde bir sürü saçma sapan şey yazılıp çizildi. Senden bir ayı geçti haberde alamıyoruz, başına bir şey geldi sandık." dedi, naif bir ses tonu ve harbi bir merakla ablam. Beni sadece sen seviyorsun ve merak ettin değil mi Meleğim? Diğerleri hayatımı yok etmeye çalışırken, sen hep masumdun.

Annem yine o iğneleyici sesiyle, "Eğer istediğin tedavi olmamaksa, olmazsın. Ergenler gibi evden kaçmak nedir? Kaç yaşına geldin, hâlâ çocuk çocuk hareketler. Evlendin hâlâ bilgisayarın başından kalkmıyorsun. Çocuksun işte, neden inat edip evlendin o zaman? Kahraman'ın da günahına girdin." dedi.

"Ajansı beğendin mi anne? Villa nasıl, güzel mi?" diye sordum, söylediği hiçbir şeye cevap vermeyerek. "Ne alaka şimdi? Evet çok güzel kocaman, malikane gibi. Bir sürüde kişi çalışıyor. Burada çalışıyorsun diye hava mı atacaksın?" dedi.

"Birincisi ben burada çalışmıyorum. Burada çalışan kişiler, benim için çalışıyor. Bu villa benim sayemde alındı. Senin bilgisayar bağımlısı, çocuk olarak gördüğün kızın, birden fazla sektöre yön veriyor.

Kaç kişiye hitap ediyorum biliyor musun? Hiç merak edip hesaplarıma girdin mi? Ne iş yaptığımı gerçekten biliyor musun? Ben sana söyleyeyim zerre umurunda değil.

Çünkü sen Buğra aşağı, Melek yukarı oldun her zaman. Peki ben? Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun sen. Beni sen büyütmedin bile, dadılarla büyüyünce anne sevgisi olmadan, anca bu kadar oluyor." dedim. Resmen yılların yüzleşmesini yapıyorduk.

Kahraman ağzını açıp bir şey söyleyecekti ki, "Hele sen kapat o çeneni! Sesini bile duymak istemiyorum." dedim büyük bir nefretle. Hepsi birden şaşırıp, önce Kahraman'a sonra birbirlerine baktılar. Biz Kahraman ile gençken de birbirimize çok takılırdık, ama ilk defa bu şekilde ona karşı sesimi yükseltiyordum. Herkes bunun bilincindeydi, bu nedenle şaşkınlardı.

Kahraman çok yumuşak bir sesle "Biliyorum, hatalıydım. Lanet olsun o sözleri söylememeliydim. Ben sana hep güvendim, beni asla aldatmayacağını biliyorum. Sadece çok kızgındım, ne düşüneceğimi bilemedim. Kapıda sizi o kadar yakın görünce, gözüm döndü Arya." dedi ve birkaç adım atıp, bana daha da yaklaştı.

"Yoksa ben sana hiç bağırdım mı? Bir gün kıracak bir şey söyledim mi? Biliyorum soğuk herifin tekiyim ama söz veriyorum, bana bundan sonra her zaman dokunmana izin vereceğim. Seni her zamankinden çok seveceğim. Bize bunu yapma." dedi.

Bize bunu yapma mı? Hâlâ boşandığımızın farkında değil miydi? Nasıl yani? Gözlerimle ablamı, annemi ve en son babamı süzdüm. Babam Kahraman'a 'sen öyle san' bakışları atıyordu.

Kafamı hafifçe yana eğip, boynumu sıkıştırıp bıraktım. Ellerim titremeye başlamıştı. Lanet genetik hastalık! Kendimi kaybetmek istemiyorum, korktuğum noktadayım. Hem de aileme karşı...

Babam mıydı? Dilekçeyi ve protokolü babam hazırlamıştı. Kahraman'ın hiçbir şeyden haberi yok. Daha arabadan inmeden önce söz vermiştim, elime ne güzel, can yakıcı bir koz gelmişti. Sen benim çalışma odamı, yıllardır aldığım ödülleri, klavyemi, kasamı, monitörlerimi parçaladın öyle mi?

Kahramana doğru bende adım attım. Birkaç adım kala durdum. "Sen kendini ne sanıyorsun da, senin ilgine ve sevgine ihtiyacım olduğunu düşünüyorsun? Dokunmak istediğim herkese, ama herkese dokunurum zaten.

Bunu bilmiyor musun? Milyonlarca takipçim var benim, 5'de 1'i bile bekar erkek olsa, onlarında 3'de 1'i kaslı ve yakışıklı olsa 1 milyon erkek eder. Ve ne? Asla seni aldatmam mı? Gözlerini iyice aç ve bana bak! Sana seni aldatmayacağımı düşündüren, o aptal düşünce de ne? Sen sadece kendine özgü mü sandın aldatmayı?" dedim küçümseyici, nefret dolu sesimle.

"Neee?" dedi idrak etmeye çalışarak ve ablama doğru baktı, sonra anneme ve ardından babama. "Boşuna bakma. Sen beni aptal mı sandın? Ben senin yana yakıla, neden bir bebek istediğini bilmiyor muyum sanıyorsun?" daha da şaşırarak bana baktı.

"Sen beni kandırdığını düşünürken, ben seni parmağımda oynatıyordum. Hapları değiştirdiğini anlamadım mı? Annemle işler çevirdiğini? Şirkete sağladığın finansmanı?" dedim ve vurucu darbeyi yapıştırdım.

"Aren'i?" dedim. Kahraman yıkılmış gibi sendeleyip arkasındaki dolaba yaslandı. Ablam Kahraman'ın yanına yaklaştı ama ben durmadım.

"Gerçi onu da benimle aldattığın halde, çocuğu için sesini çıkaramayan o kadına da acıyorum. Senin gibi birinden medet umuyor." dedim. Ablam inanılmaz bir bakışla baktı bana. Bu benim kardeşim mi der gibiydi. Ama umurumda değil ablacığım. Beni yaktılar, onlarda yanacaklar.

Kahraman sersemlemiş sesiyle ve çaresiz bir bakışla, "Ne olduğu önemli değil, sen benim Karımsın." dedi, karımsın kelimesini bastırarak. Yüzüne inanılmaz bir alaycılıkla baktım.

"Ahhh öyle miyim? Karın olduğuma emin misin?" dedim. Bu cümlemden sonra tam olarak kıpkırmızı olarak dikleşti.

Ve dibime kadar hızlıca girip "Benden boşanmana izin vermem anladın mı?? Dava mı açacaksın, hadi aç!! O dava yıllar sürecek. Arda ile mi evleneceksin? Bok evlenirsin.

Sen benden başka kimsenin olamazsın. Şu an yaptığın aptal blöfler umurumda değil. Beni aldatamayacağını biliyorum, sen benden başkasına dokunamazsın bile." dedi kaplan gücünde bağırarak.

Sesin çok çıkıyor ama teorik olarak biz evliyken ,seni Kalender ile aldattım. Bilinçli değildi ama zevkin doruklarına, onun kolları arasında ulaştım sonuçta. Üstüne üstlük, ne davası. Çoktaaaan boşandık bile, diye düşünürken gülmeye başladım.

"Senden izin isteyen kim? Aslına bakarsan, ben çoktan yeniden evlendim bile. Kocama nasıl dokunduğumu görsen, aklın dururdu. Ya onun bana nasıl dokunduğu? Kelimelerle anlatamam." dedim sesimde alayla.

Tamam, evlenmemiştim ve yeni bir kocam yoktu ama neden öyle düşünmesin ki? Bu sayede eğer bebeğimi öğrenirse, kocamdan derdim.

"Ne saçmalıyorsun sen?" dedi. "Kahraman sana benden bir tavsiye, okumadan hiçbir sermaye artırımı evrakını imzalama." dedim gülümseyerek. Arkamdaki babama çevirdi bakışlarını.

"Sen mi yaptın?" dedi inanamayarak. "Neden!? Ben yıllardır size yardımcı oluyorum. Arya'yı ne kadar sevdiğimi bilmiyor musunuz? Ondan başkasına dokunamıyorum bile ben." dedi.

Ardından bana dönüp, "Haklısın, bizim bebeğimize ihtiyacım vardı. Nedenini biliyorsun, daha 5 yaşında bir çocuğun ölmesine izin mi verseydim? Bir hata yaptım. Çok özür dilerim! Böyle olmasını istemezdim." dedi.

"Evliliğimiz süresince bir bebeğimiz olmadığına göre, yapacak bir şey yok. Kendine başka bir saf bul." kendimi göstererek "Bu kadın tahmin ettiğin gibi saf ya da güçsüz değil." dedim.

Benden başkasından çocuk nasıl yapabildi? Ben bile tedavi gördüm. Ona nasıl dokunabildi? Yani öyle bir iki defa birlikte olmak ile Aren'i yapmış olamazlar. Olabilir mi? Doktor onda sorun olduğu için, benim yumurtalık kalitemi artırmadı mı? Tedavi yüzünden doktorumun beni uyardığını hatırlıyorum. Herkes bir kere yumurtlarken, bende birden fazla kez oluyordu.

"Çağır o adamı gelsin, Arda mıydı her ne haltsa... ÇAĞIR GELSİN KOCANI!" dedi sonunda haykırarak.

"Benim KOCAM, kimsenin ayağına gidecek bir adam değil. Kendisi isterse, seni ayağına çağırır zaten. Kaldı ki, siz gücün erkekten, babadan, kocadan geldiğini sanıyorsunuz ama hayır! Biz kadınlar, o gücü içimizde zaten taşıyoruz." dedim.

Ama 'bana masal anlatma' der gibi bakıyordu "Hee tabii siz erkek gücünden anlıyorsunuz... Peki öyle olsun. Kocama söylerim ve size bir güç gösterisi yapar. Ama sonra ayaklarıma kapanmayın. Çünkü o, asla benim gibi merhametli değildir." dedim, asla olmayan kocamın gücü ile ölümüne övünerek...

Kendim bile bir kocam olduğuna inanmak üzereydim. Lanet olsun yarın öbür gün yalan söylediğim ortaya çıkacaktı.

Odanın sağ üstündeki güvenlik kamerasına baktım. Arda kesin izliyordu, lanet olsun. Hakkında söylediklerimi duyunca kafayı yiyecekti. Valla Ardacım, napayım hayatımı bok edenlerden intikam almaya çalışıyorum. Azıcık sen de bana ayak uydur he?

Kahraman, "Göreceğiz." dedi meydan okuyarak ve odadan çıkıp gitti. Ardından da annem ve ablam çıktı. Annem çıkarken iğneleyici bakışlar göndermeye hâlâ devam ediyordu. Ama sevgili ablama, duydukları ağır gelmiş gibiydi, çünkü annem ona yürümesi için yardımcı oluyordu.

Ahh ablacım sana duymak ağır geldi, ama ben yaşıyorum. Arkamı döndüğümde babamla karşılaştım, gözlerinde görmeyi beklemediğim bir duygu vardı. Gurur...

"Hepsini söylemekte haklısın, bana da kızgın olduğunu görüyorum. Ama ben bugün ilk defa seni savunmak zorunda kalmadım. Çünkü benim şımartarak büyüttüğüm kızım, çok güçlü bir kadın olmuş.

Hepsinin emdiği sütü burnundan getirmeye devam et. Sadece beni merakta bırakma." dedi ve o da odadan çıkarak gitti. Utku'ya döndüğümde en köşeye sinmiş.

"Seni bir daha asla kızdırmayacağım, şimdi izin verirsen tuvalete gitmem lazım. Çünkü bakışların yüzünden altıma işemek üzereyim." dedi. Bende elimle git işareti yaptım, fırlayarak arkamdan geçip gitti.

Resmen sinirim geçmiyordu. Alev alev yanıyordum. Duvar kenarındaki cama doğru ilerleyip, dışarıya baktım. Sakinleşmek için derin derin nefesler alıyordum. Ama düşündükçe daha da sinirleniyordum.

Kapının kapanma sesini duydum. Eğer boşanamasaydım, kim bilir neler yapacaktı? Benim gözüm dönmüştü kabul, ama onunki bambaşkaydı. Haksızlık mı yapıyorum? Çok mu yükseldim?

Belki de sırf hamile kalmam için zorla tedaviye götürecek ya da rızam dışında benimle ilişkiye girecekti? Peki o bağırması? Hep böyle miydi? Bunca yıl nasıl kendini saklamış? Babam? O neden bu şekilde konuştu? O bakışları da neydi, öyle?

Derin derin nefesler alırken, beni sakinleştiren o muhteşem koku geldi burnuma, anında gözlerimi kapatıp omuzlarımı aşağıya doğru düşürerek, kokuya teslim oldum. Koku ile uyuşmaya çalıştım. İstesem bana bir şişe verir miydi? Yoksa bu koku teninde mi güzeldi?

"İyi iş çıkardım bence, hem kendimi de kimseye ihtiyacım olmadan korudum." dedim fısıltı ile. Ellerini karnıma sarıp, beni kendisine çekti. Sırtım, göğsü ile buluştu.

"Sadece kendini korumadın." dedi o da fısıldayarak. Bu ses tonu çok seksi değil mi? Artık yüzde yüz bekar olduğuma göre, bence istediğim gibi yürüyebilirim.

"Evet, bebeğimi de korudum." dedim ama o hafiften gülerek. "Tabii, onu da korudun." dedi. Başka kimi korudum ki?

Arkama doğru döndüm, Kalender ile göz göze geldim. Bana inanılmaz bir özlemle, bazı minik parıltılarla ve sahiplenici bir bakışla bakıyordu.

"Başka kimi korudum?" diye sordum. O da hayatındaki en komik şeyi sormuşum gibi, dişlerini göstererek gülümsedi.

"Kocanı korudun ya. Onun itibarını..."

Bende ardından durumun saçmalığına, gülmeye başladım. "O an aklıma başka yalan gelmedi. Haberleri görmüşsündür, bir hayranımla konuşmalarımızdan dolayı medya servis etmişti. O an aklıma sadece bu geldi, tek düşündüğüm odamın son hali için, onun canını yakmaktı." dedim.

Anlamaz gözlerle baktı, "Odanın son hali?" dedi. "Çalışma odamda kırılmadık şey kalmamış. Yılbaşı ağacımdan tut kasama... Yıllardır yayın yaptığım tüm düzeneğim gitti. Üstelik ödüllerim.. onları bile kırmış. Koleksiyonlarım dahil. PS5'im duvar kenarında can çekişiyor gibi gözüküyordu." dedim gördüğüm fotoğrafı anlatarak.

Şu anda canını yakan arkadaşını, babasına şikayet eden çocuklardan hiçbir farkım yoktu. Resmen Kalender'e onları şikayet ediyordum.

"Her neyse, sinirim yine arttı. Hem onca yıl kandırıp, hem de üste çıkmaya çalıştı kısaca." dedim.

Şu an Kalender ile şu durumda bulunmamız normal miydi? Adamın kollarındaydım zira, sanırım beni sakinleştirmek için yavaşça belimde elleri geziniyordu.

"Sinirini nasıl azaltabilirim? Stres, sinir ve karamsar duygular bebek için iyi değil." dedi. Bende alaya alıp "Bebeğimi benden çok düşünüyor gibisin, o zaman beni mutlu et görelim." dedim. Sanki elimdeydi stres sinir yapmak? Hoşuma mı gidiyor bu duygular?

Bir anda popom toplantı masası ile buluştu. Ne ara kucaklayıp koydun? Nefes alışveriş hızı bile değişmedi. "O zaman bu güzel anneyi önce sakinleştirelim." dedi. Beni o unutamadığım dudaklarıyla, tutku ve özlemle öpmeye başladı...

🌟 - Oy vermeyi unutma
👇🏻 - Satır arası yorumlarını bekliyorum

Arya, Kahraman'a kızmakta haklı mıydı?

Sizce Haldun Bey, kızına neden boşanması için gizlice dilekçe imzalatmaya çalıştı?

Kalender, nasıl böyle bir aşkla Arya'yı sevebiliyor?

Arya'nın söylediği yalanlar, sonradan ayağına dolanırsa ne olacak?

Arya?

Kahraman?

Kalender Kandemir?

Arya'nın ailesi?

Utku?

Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam
RuyamG

ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak.

Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨

Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir.

Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır.

Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım.

Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın!

~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~

Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR!

Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur.
(Siz yine de yorum yazmadan geçmeyin, yoksa yazarınızı üzersiniz😢)

~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR!

Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor.

ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN!

 

Loading...
0%