Yeni Üyelik
18.
Bölüm

Bölüm 17: Prova | ARK I - Arya

@ruyamg

Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam

ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara!

Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D

RuyamG <— Ailemiz burada toplanıyor.

Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜

Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️

Arya ~

Yale'nin araması üzerine, resmen uçarak kalktım. Gece kalkıp malum sebeplerle uyumayıp, sabaha karşı daldığımız için prova için uyanamadım.

Yale 2 dakika önce arayıp, prova için hazırlıklara başlandığını nerede olduğumu sordu. Nerede olduğumu nasıl söyleyebilirim ki? İç çamaşırlarımı ve kıyafetlerimi hızlıca giyinirken, Kalender yeni uyanmış ne olduğunu çözmeye çalışıyordu.

"Nee? Beni gece kullandıktan sonra terk mi ediyorsun yine?" dedi çatallaşmış sesiyle. "Provaya geç kaldım." dedim ayakkabımı bağlarken.

Sonra kapıya doğru gidecekken unuttuğum şeyi hatırlayıp, gerisin geri Kalender'e doğru yürüdüm.

Dudaklarına bir öpücük kondurup tüm ciddiyetimle, "Dün için teşekkür ederim. Her saniyesinden tam anlamıyla zevk aldım." dedim. Bana uzaylı görmüş köylü gibi baktı. Hiç vakit kaybetmeden hızlıca aşağı kata inip evden çıktım. Evi göz ucuyla bile inceleyecek vaktim olmamıştı.

Beni gören Mert ve Altuğ önlerini iliklereyek kalktılar. Ardından bi 5 kişinin daha kalktığını gördüm. "Mert, Emin nerede?" diye sordum. "Vallahi az önce deli danalar gibi, sağdan sola gidiyordu. Galiba bugün provanız mı ne varmış, nasıl uyandıracağım diye kafayı yiyordu." dedi. Günlük programıma kadar biliyorlar mı?

"Bana Emin'i bul, beni o bırakacak." dedim acele ederek. Kafa salladı. Batu, "Yenge zaten biz senin ekipteyiz, istersen hızlıca bizim arabayla gidelim?" dedi. O sırada bahçedeki arabalardan birinin plakasını gördüm 34 KAN? Taksi plakası da öyle başlamıyor muydu?

Nereye baktığımı gören Batu, "Yenge bize ait arabaların hepsi öyle, belli olsun diye. Geçişlerde ve trafikte de üstünlüklü oluyoruz böylece." dedi. Ben vergimi bu arabalar üstünlüklü geçsin diye mi veriyorum? Tabii adam hepimizin toplamından çok vergi verince, böyle oluyor demek ki.

Ben arabama doğru hızlıca ilerlerken, Emin gelip sürücü koltuğuna geçti. Diğerleri de KAN olan arabalardan birine binmişti. Kandemir'in KAN'ı mı? Ben ARK istemiştim ama alamamıştım. Neymiş o plaka yıllar önce alınmış. Hem de tüm sayılarıyla!

'Abdullah Rezzak Köstengiloglu' gibi bir zengin, muhtemelen hepsini topladı, Kandemir'in KAN'a yaptıgı gibi...

"Günaydın yengelerin en güzeli." dedi Emin yan dönerek. "Günaydın, limitleri limit dahilinde zorla, Emin. Yoksa provaya yetişemeyeceğim. Hayatımda ilk defa işle ilgili bir yere geç kaldım." dedim hayıflanarak. O da bir bana, bir yola bakarak konuştu.

"Uzun zamandır seni böyle ışıl ışıl görmemiştim. Hep böyle olsan keşke." dedi. Uzun zamandır? Ne zamandır uzaktan korumam? Ona gülümseyip, makyaj çantamı çıkarıp, yukarıdan açtığım ayna ile güzel bir makyaj yapmaya çalıştım. Tabii arabada bir hayli zor oluyordu ama, hiç yoktan iyidir.

"Yenge, beni sırf makyaj yapabilmek için mi çağırttın. Vallahi pes, halbuki ben seni makyajsız çok gördüm. Makyajsız daha güzelsin." dedi.

"Sizi kandırırlar ama, daha makyajlı olup olmadığımızı anlamazsınız. Eğer manita yapacaksanız önce benimle tanıştırın, ben size söylerim." dedim gırgıra vurarak.

"O ne demek ya?" dedi. "Makyaj yokmuş gibi makyaj demek. Makyaj yapıyorsun ama dışarıdan makyajsız gözüküyor." dedim açıklayarak.

"Vaaay arkadaş öyle şey mi olur? Makyajlı ama makyajsız? Benim beynim error verir buna, dediğin gibi sana getiririm ben." dedi.

Prova yerine yaklaştığımızda Kan plakalı siyah aracın, hızlanıp bizden başka yöne saptığını gördüm. Birkaç dakikaya, bizde prova için anlaşılan moda evine gelmiştik.

"Sadece 15 dakika geç kaldım. 15 dakika rötar her işte olur değil mi?" dedim kendimi avutarak. Arabadan inip içeri geçecekken, arkamdan Batu'yu duydum. Ona dönüp baktığımda, elinde bir poşetle koştur koştur geliyordu.

"Yenge, abim kahvaltı yapmadığını söyledi. Başımın belaya girmemesi için lütfen hepsini bitir." dedi. Elimi omzuna iki kere vurup, poşeti alarak geri çekildim.

"Siz benim ekibimdiniz hani? Bundan sonra size bir şey yapan karşısında beni bulur. Bana şikayet etmekten çekinme, bende burnundan getireyim." dedim saçma bir özgüvenle.

Batu'da gülerek. "Daha canıma o kadar susamadım, ama biz buradayız. Bir şeye ihtiyacın olursa söyleyebilirsin. Artık saklanmadan takılacağımıza göre, bizi her yerde iki üç adım gerinde bulabilirsin." dedi samimiyetle.

"Ha yenge, bak bunda numaramda yazıyor. Bir şey olursa buradan da ulaşabilirsin." Dedi. Bende kafamla onaylayıp, moda evine girdim.

"Arya Hanım, hoş geldiniz. Şu an hazırlığa devam ediyorlar. 5-10 dakika aranız var, yiyecek bir şeyler bulayım mı?" dedi Yale. Elimdeki poşeti salladım.

"Sen de yemediysen gel yiyelim. Muhtemelen saatlerce işe odaklanacağız." dedim, ikimizin de iş konusunda tutumunu bildiğim için. Bir yandan poşettekileri masaya dizerken, telefonuma mesaj geldi.

+902752633647 • 1 adet okunmamış mesaj

Yatakta kokun varken, işe gitmek istemiyorum. Keşke sende gitmeseydin, provayı başka güne ertelerdik.

Mesajı görünce tebessüm ettim. Birbirimize bu kadar yakın hissediyorduk, ama birbirimizde numaramız bile yoktu. Yani en azından bende yoktu. Numarayı kaydetmek için girdiğimde, numara dikkatimi çekti. 275 ile başlayan bir alan kodu var mıydı? Hiç duymamıştım. 555 553 ne bileyim 536 falan değil miydi bu kodlar?

Telefon numarası tuşlama yerine girip numaraya denk gelen harflere baktım. 2 -ABC 7- PQRS 5-JKL 6-MNO 3-DEF 4- GHI tamam bunlardan anlamlı harf ne çıkıyor? Sanırım son 8 harf Kandemir. İlk 2 harf ise AR. ARKandemir? ARK ile kendi soyadını birleştirmiş, vay be özel numarası var adamın.

Arya Reis Kandemir? Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Aptal aptal konuşma, daha yeni boşandın. Liseli ergenler gibi, hoşlandığın çocuğun soyadı sana uyuyor mu diye bakamazsın Arya. Daha dün bir, bugün iki. Gerçi dün gece bana ait olduğunu ve beni sevdiğini söylememiş miydi? Ben kendi kendime düşünürken bir mesaj daha geldi.

+902752633647 • 1 adet okunmamış mesaj

Seni özledim. Evet daha şimdiden özledim, bugün hiç geçmeyecek gibi. Akşam birlikte yemek ister misin? İste lütfen, çünkü çok seveceğin bir yere gideceğiz.

Geceden sonra hava bozulacağı için, bugün dağ evine dönmeyi planlıyordum. Birkaç hafta daha dağ evinde kalıp, sonra geri dönecektim. Otellerde sürünmeyi düşünmüyorum.

Ben burada olmadığım zaman diliminde, Yale ev bulup hazırlayacak, geldiğimde de o eve yerleşeceğim. Bebeğim için en güzel odayı hazırlayacağım.

Kalender'i ne diye kaydetmeliyim? Biri görürse anlamamalı, numarası neden böyle bu adamın?

+902752633647 - Yeni kişi ekle - KALKAN

Beni koruyacağını söylememiş miydi? Bir nevi kalkan işte KALender KANdemir. Resmen kendisine, kendini shiplemiş gibi oldum. Bizi shipleyecek olsam ne derdim?

Arka, Arkan, Yaka, Yakan, Kara? Diğerleri bombok ama kara güzel gibi. KAlender ya da KAndemir arYA ... Yok ya Kara da olmadı ARK? Biz gene klasiğe geri döndük. Her yol Ark'a çıkıyor. ARya Kalender.

Neyse bizi neden shipliyorum şu anda? Olmadı bugün gitmem, Kalender ile olurum. Zaten geceden sonra aralıklı 2-3 gün fırtınalar olacakmış. O süreçte burada kalıp, hava düzelince giderim.

KALKAN - Mesaj gönder

Bugün yoğun olacağım. Duruma göre sana haber veririm.

Yazıp yolladım. Sonra kapıdan gelen seslerle, ağzıma birkaç şey tıkıştırıp, kahveden içerek yerimden kalktım.

"Yale, şu ev işini hızlandıralım olur mu? En acil şekilde." dedim unutmamak için hızlıca söyleyerek. Kapı kolunu tutup çıkarken Yale'nin "Ev işi mi? Ama Arda Bey demişti ki.." diyen sesini duydum. Ama işim acele olduğu için, sonra konuşuruz zaten diye düşünüp dinlemedim.

Yerde, bir basamaklı yuvarlak alanı bulunan, büyük salona girdiğimde gözler bana döndü. Utku ve isminin Jale olduğunu öğrendiğim çevirmen, bana 50'li yaşların sonundaki kadını ve ekibini tanıştırdılar.

Kadının ismi Collette Dinnigan'mış. İç çamaşırı, gece elbisesi ve gelinlik konularında ünlü bir tasarımcıymış. Modadan anlamadığım için çokta umursamadım.

İngilizce bildiğim halde, Jale'ye ses etmeyerek çevirmesine izin verdim. Buradaki herkes konuşmaları rahatça anlayıp, kasılmasın istedim. Belki İngilizce bilmeyen vardır.

Önce buz mavisi bir elbise denedim, ölçülerim tam oturduğu için birkaç yeri eliyle düzeltti sadece

Önce buz mavisi bir elbise denedim, ölçülerim tam oturduğu için birkaç yeri eliyle düzeltti sadece. Göğsümün altından sarı kemer geçtiği için, karnıma doğru bollaşıyordu. Bu elbisede, karnım belli olmazdı.

Sonra kahverengi kemerli bir elbise denedim

Sonra kahverengi kemerli bir elbise denedim. İçi miniydi ama üstündeki parlayan kumaş yerleri süpürüyordu. Karnım hafif çıkıntıyla belli oluyordu, ama tüllerle kamufle edilebilirdi.

Yale'ye 'Bunlar oyun fuarı için çok abartılı değil mi?' bakışı atıyordum devamlı. Yale dayanamayıp "Öğlen açılışta bunlardan biriyle başlarız, sonra zaten gazeteciler dışarı çıkarılacakmış. Fuar'ın ikinci katı komple toplantılar, iş görüşmeleri ve konferanslar için ayrıldı. O gün bir tane röportajında olacak.

Muhabirler gidince, etkinlikler için daha spor bir kıyafete geçeriz. Akşamda şirket çalışanları için, fuar alanında bir parti olacakmış. Ertesi günde diğer elbiseyle boy gösterirsin. Etkinlikler için, daha önce karar verdiğimiz kıyafet değişikliklerini yapacağız zaten." dedi.

"2 günde kaç kıyafet giyeceğim? Daha şimdiden sıkıldım." dedim. Eskiden oyun fuarlarına, kardeşlik buluşmaları için gider, doyasıya eğlenirdim. Şimdi çok fazla prosedür var, beni boğacak kadar çok.

"Sadece 2 gün dayan. Kolaylaştırmak için elimden geleni yapacağım." dedi. O sırada aynadan, salonun köşesine bir sürü kıyafet kılıfı asıldığını gördüm. Arkadaki adamın elleri de tıka basa doluydu.

Bilmem kaç kez gidip gelince, merak ettim. Çünkü kocaman 5 tane konfeksiyon askısı, tıka basa dolmuştu. Dikkatle oraya baktığımı gören Collette,

"My special designs for Mr. Kandemir's wife. I heard she like the ones from other brands. I hope his wife likes my designs too." dedi.

(Kalender Bey'in eşine özel tasarımlarım. Diğer markaların ürünlerini beğendiğini duydum. Umarım eşi tasarımlarımı da beğenir.)

Kafamdan aşağıya doğru kaynar su döküldü sanki. Önce bir idrak edemedim. Sonra yanlış anladığımı düşünerek Jale'ye baktım. Jale gergin bir ifade ile çevirmeye başladı.

"Kalender Bey'in isteği üzerine özel tasarımlarım. Diğer markaların ürünlerini beğendiğini duydum. Umarım tasarımlarımı da beğenir." dedi. Ama kulaklarım yanlış duymamıştı, Jale farklı çevirmişti. Çünkü wife(karısı) demişti.

"We finished today's work, now you can go. Frankly, I thought it would take a long time, but the body measurements given were exactly the same." dedi Collette nazik bir ses tonuyla. Jale'de hemen çevirdi.

"Bugünkü işimizi bitirdik, gidebilirsiniz. Açıkçası uzun sürer diye düşünmüştüm, ama verilen vücut ölçüleriniz birebir aynı."

Onlar toparlanırken, ben kıyafetimi değiştirmek için kabinlere gidecektim. O sırada diğerlerinden daha büyük, altında ufak kutuları bulunan bir kıyafet kılıfı dikkatimi çekti. Bunu yan olarak diğer kılıfların üstünden sarkıtmışlardı. Sanki birazdan biri onu alacak, ve giymeye götürecek gibiydi.

İnsanların dikkatleri farklı bir noktadayken, adımlarımı ona doğru yönlendirip fermuarını yarım açtım. Az önce denediklerime nazaran daha sade, tek omuzu düşük, yırtmaçlı saten bir elbiseydi.

 Az önce denediklerime nazaran daha sade, tek omuzu düşük, yırtmaçlı saten bir elbiseydi

(Bu fotoğraf Instagram anketiyle seçilmiştir. 💜 Sevgili okurum @kitabinmelikesi 'ne teşekkür ederim.)

Karısı mı? Kalender'in karısı? O anda dün geceden bir kesit belirdi aklımda.

"Bu bir evlenme teklifi mi?" dedim gülerek. "Hayır, ben evlenemem." dedi. Evlenemez miydi? Neden?

Evlenemezdi, çünkü zaten evliydi. Banyodaki kadın eşyaları da muhtemelen karısına aitti. Keşke sabah biraz erken kalkmayı başarabilseydim. Evi gezmiş olurdum, belki de ayrı bir odaları bile olabilir? Ya da aynı yatakta mı yaptık?

Salonda fotoğrafları? Gece giysi odasına bir bakmıştım, neler vardı? Fazla karanlıktı hatırlayamıyorum. Kaldı ki, bu adam karun kadar zengin, böyle bir halt yemek için burası eşiyle kaldığı ev değildir. Belki sormalıyım? Yanlış anlamış olabilir miyim? Jale'nin ecel terleri döktüğü anı hatırladım.

Telefonla google amcaya 'Kalender Kandemir eşi , Kalender Kandemir evli mi?' yazdım ama bir şey bulamadım. Teyit etmek için sormak daha mantıklı. Benimle ilk seviştiğinde bende evliydim, belki de umursamamasının nedeni buydu. Zaten o da evli olduğu içindi.

Kafamda binbir düşünce ile kabinlere doğru ilerledim. Ekipten birkaç kişi elbiseyi çıkartmama yardımcı oldu. Aklımı böyle kemireceğime, Jale'ye sorarım?

Jale'nin nerede olduğunu sorduğumda, çıkış merdivenlerini eliyle gösterdi bir kadın. Bende merdivenlere doğru ilerledim. Jale biriyle telefonda konuşuyordu, istemeden kulak misafiri oldum.

"Bilmiyorum anlamamış gibi baktı ama." Dedi. Sonra da duyduğu soruya, "Evet öyle dedi." diyerek cevap verdi. Ve, "Kalender Bey'in eşinin kıyafetlerini eve göndermek yerine, yanlışlıkla buraya getirmişler. Hayır, sadece o elbise gelecekti." dedi.

Kalender Bey'in eşinin kıyafetleri? Vay canına gerçekten eşi dedi. Adamlar yanlışlıkla buraya getirmese asla öğrenemeyecektim. Yine kullanıldım galiba. Bu sefer ki, Kahraman'ın beni aldatmasından daha yaraladı. Kalbimi çıkartıp, tost makinesine bastım sanki. Poğaça gibi dümdüz oldu.

Dün beni sevdiğini söyleyen, kollarında sarıp sarmalayan, öperek uyutan adam, karısını aslında benimle aldatıyordu. Benimle!!! Lanet olsun! Kaderime bin kere lanet olsun! Annemin söylediği gibi, tam bir bela mıknatısıydım. Teyit etmeye gerek kaldı mı? Kalmadı.

~

"Arya, ben zaten sana ait oldum, sende bana ait olmak ister misin?" diye sordu. "Bana tam olarak nerede ait oldun?" diye sordum. Gözlerimin içine baktı. "Ne? Bu seferde mi pas geçeceksin?" dedim.

Pas geçmek...

"Başkalarına da böyle gülüyor musun?" diye sordum kendime engel olamayarak. "Iı ıı başkaları böyle günümü aydınlatan, gün ışığım değiller." dedi. Bana gün ışığım mı demişti? "Ne zamandır?" diye sordum. "Söyleseydim benden korkardın. O yüzden buna cevap vermek istemiyorum." dedi. Korkardım mı? Neyden? "O zaman ilerisi için benimde bir pas hakkım olsun mu?" dedim.

~

Gözümün önündeydi ve ben görmedim değil mi? Belki aşk evliliği değildi, Kahraman'la benimki gibi... Ama yine de evliydi işte. Bir kadın onun soyadını taşıyordu. İlk defa bir soyadını kıskandım, sırf Kalender'e ait diye...

Başka bir kadının yuvasını asla yıkamaz, onun gururuna zarar veremezdim. Ben kendim bilmiyor muyum bunun acısını? Başkasına asla yapamam.

Yale'ye mesaj atıp, çantamı alıp arka kapıdan çıktım. Telefonumdan yeniden VPN açtım.

Yoldan bir taksi çağırarak Land Rover Range'i bıraktığım otoparka sürmesini söyledim. Otoparkın içinde taksiden inerek, taksinin gitmesini bekledim. Taksi gittikten sonra arabaya doğru ilerleyip bindim.

GPS'den yeniden konumu seçerek dağ evine doğru yol aldım. Sözde bugün gitmeyecektim, Kalender ile vakit geçirmek istiyordum. Hay kafama sıçayım, hep mi yanlış insan? O sırada telefonum arka arkaya çalmaya başlayınca uçak moduna aldım.

Önce Yale, sonra Utku aramıştı. Ardından tanımadığım birkaç numara ve en sonda 'KALKAN arıyor' yazmıştı üst üste... Hiçbirini açmadım, yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Ben aptal bir kadın değilim, benimle iki üç gün takılıp kendine bağlayıp sonra söyleyecekti. Bende tıpış tıpış aşkımdan kabul edecektim, böyle mi düşünmüştü? Belki de çocuğu bile var? Zaten bebek konusunda bilgili gibiydi.

Tüm yol boyunca kendimi sorularla yiyip bitirdim. Dağ evine vardığımda hava çoktan bozmaya başlamıştı, tam zamanında geldim. Arabadan çantamı ve telefonumu alıp, eve girdim. En azından burada dinlenebiliyordum. Suyun altında uzun kaldığım bir banyo yaptım. Günün yorgunluğunu, bu şekilde atlatmaya çalıştım.

Karısı vardı? Kalbimi hızlandıran, beni anlayan, her türlü muhabbeti yapabileceğim biriydi. Normalde erkeklerin ilgilenmediği birçok konuda fikir sahibiydi ve ortak zevklere sahiptik. Üstelik annemin bile kabul etmediği, o benliğimi kabul etmişti. Beni yanında her anlamda güvende, rahat, sevgi dolu hissettirmiş, şimdide öğrendiğimle yere kapaklanmıştım.

Dizlerim acıyordu ama biliyorum, geçecekti. Bunu da unutacaktım. Konfor alanımdan çıktığımda, asıl konforun o olduğunu görmüştüm. Ona sarıldığımda, sokulduğumda, anlamlı bir bakış attığımda bile, bana ilgi göstermek, sevmek ve korumak için oradaydı.

En çokta kendime kızdım. Yıllardır soyadımın yanına kimsenin soyadını yakıştıramadığım halde, içten içe onun soyadı gelsin diye düşlemiştim. Sanki onun soyadı en çok bana yakışır gibiydi. Sanki onun öpmesi, en çok beni mest ederdi. Sanki onun kırıp dökmesi bile, benim birleştirmem, korumam içindi.

Asla duygu hissetmemem gereken birine, kırılacağımı bile bile, kalbimi istemsiz açmaya başlamıştım. Annem hep 'Sana biraz ilgi gösterseler, sen kendine aşık sanıyorsun. Aç gözlerini iyi bak, çevremizde öyle çıkarsız seven adamlar bulamazsın.' demişti.

Babam bile annemi sevdiği halde, kendisinden gidemesin diye bir bebek şartı koşmuştu. Meyveleri ise Melek ablam olmuştu. Annem, duyduğum kadarıyla ikinci bir çocuk hiç istememişti. Bende en mutlu olduğu dönemde, hazırlıksız gelerek tüm hayatını tepetaklak etmiştim.

Ama bu dünyaya gelmeyi ben istememiştim ki? Belki annemden biraz sevgi kırıntısı görseydim, böyle ilgi dilendiğim bir evliliğim olmaz, metres durumuna düşmezdim. Şapka ve gözlük ile buluşmamızı gizlemiştik, ama ya biri fark edip fotoğraf çektiyse?

Banyodan çıkıp, yavaş yavaş en güzel geceliğimi giydim. Kendimi güzel hissetmek istiyorum. Saçımı kurutmadım bile, sadece bakım yağı sürüp taradım. Aşağıya indiğimde magazine bir şeyler düşmüş müdür diye televizyonu açıp, kanalları gezmeye başladım.

Bir haber kanalında birkaç saat önce, hamile bir kadının istanbul dışına çıkarken, taksinin alev alması üzerine öldüğünü gördüm. İster istemez, kendimi onun yerine koydum. Gözlerimden yaşlar hemen boşalmaya başladı bile, her şeye direnip patladığım nokta benimle aynı hamilelik haftasında olan kadının ölümü oldu.

O da benim gibi birilerinden mi kaçıyordu? Daha bebeğini kucağına alamadan ölmüşlerdi. Kim bilir ne hayalleri vardı. Neler hissetmişti. Arabadan çıkamayacak kadar alevlere teslim olmuş, muhtemelen tüm acıyı en derinlerinde hissetmişti. Benim burada çektiğim acım, bir anda gözümde değersizleşip yok oldu.

İnsanların çektiği acılar karşısında, bizim acılarımız neydi ki? Biz ölürsek bebeğim, arkamızdan üzülecek, yas tutacak birilerinide bulamazdık. Fırtına kendini iyice belli ederken, yatak odasına gitmeden koltukta uyuyakaldım. En son Netflix'ten açtığım uzak doğu dizisini izliyordum.

Bir telefon sesiyle uyandım. Kendi telefonum uçak modunda olduğuna göre? Yayıncı telefonum muydu? Gerinerek koltuktan kalkıp, telefonu almak için üst kata çıktım. O sırada gözüm saate ilişti 14.25. Öğlen 2 buçuğa kadar uyumuş muyum? Hamilelik mide bulantısı, kusma vs yapmamış ama kesinlikle uyku ihtiyacımı artırmıştı.

Utku arıyor... Açıp açmamak konusunda kararsız kalıp telefonu açtım. "Efendim, Utku?" dediğimde bir rahatlama nefesi duydum.

"Allahım sana şükürler olsun. Kafayı yiyecektim yoksa... Sen sandım, gerçekten sen sandım." dedi endişeyi hissettiğim sesiyle. "Ne oldu?" dedim anlamayarak.

"Haberlere bak." dedi. Bende elimde telefon, yeniden aşağıya inip haberleri açtım.

"Dün gece yanan ticari takside bulunan hamile kadın için, gözyaşlarımıza hakim olamamıştık. Kadının kimliğinin ünlü canlı yayın yayıncısı ve sosyal medya fenomeni Arya Reis'e ait olduğu iddiası ise, tüm sevenlerini yasa boğdu." dedi. Yoo ben hayattayım?

"Arya Reis'in bir bebek mağazasındaki güvenlik kamerasına yansıyan görüntüleri, kadın doğum uzmanından bir erkekle, şapka ve gözlükle gizlenerek çıkarken görüldüğü iddiası ve sosyal medyada, boşanmasının hemen ardından bir hayranı ile evleneceği dedikoduları, hamile olduğunu teyit eder gibiydi. Bebeğin ise hayranından mı yoksa boşandığı eşi Kahraman Ateş'ten mi olduğu bilinmiyor.

Sosyal medya bu konuda eğer bebek Kahraman Ateş'ten olsaydı, bu kadar hızlı ve tek celsede boşanmayacaklarını, bu boşanmanın arkasında ki nedenin bu bebek olduğunu konuşuyor. Detaylar haberimizde..."

Vay arkadaş ölmüşüm burada, hâlâ dedikodu peşindesiniz? Size ne, bebeğimin kimden olduğundan? X'e girdiğimde sanki ölmüşüm gibi tweetler vardı. Beni seven hayranlarım, bunun gerçek olmaması için yorumlarda bulunmuştu.

"Vay arkadaş, ölmeden öldürmüşler beni Utku." dedim üzülerek. "Babanız DNA testi vermek için morga gitmiş, sanırım oradan duyuldu." dedi.

"Babam mı?" dedim şaşkınlıkla. "Evet, ilk Kalender Bey sonra koştura koştura Haldun Bey gelmiş. Kalender Bey haberleri engelletmeye çalıştı ama dna'nın hızlandırılmasıyla daha meşguldü. 2-3 güne sonuç çıkar dediler." dedi açıklayarak.

"Annem geldi mi?" diye sordum bir ümit. "Başka kimseyi yaklaştırmıyorlar.

Burayı resmen güvenlik çemberine almış gibiler. Ortalık çok karışık.

Kalender Bey, dijital marka yüzü böyle bir olaya karıştı diye çok sinirli. Şu an gözü hiçbir şeyi görmüyor. Az önce Behram Bey'e ve yanındakilere esip gürlüyordu." dedi ve devam etti.

"Korkutuculuğu seninle yarışır mı diye düşünme, altıma sıçacaktım. Adam resmen iliklerime kadar tek bakışta o gücü, tüm duygularını hissettirdi. Bir de sanırım öfke problemleri var. Doktorun odasını darmadağın etti, kimse bir şey diyemedi." dedi.

Ardından bir el silah sesi duydum ve panikle "Ne oluyor?" diye sordum. "Utku iyi misin? Ne oluyor?" dedim ama yine cevap alamadım. Uzaktan Yekta'nın titreyen, korkmuş sesini duydum.

"Kalender Bey mi? öldü mü?" Elim ayağım titredi ve nefessiz kaldım sanki. Kalender'e bir şey mi oldu? Kasıklarımda bir ağrı hissettim. Yoo hayır bu o ağrılardan...

Bebeğime bir şey olacak korkusuyla, koltuğa uzandım. Hâlâ kulağımda telefon, bir şeyler duymayı bekliyordum. Hamile kadınım ben, bu kadar aksiyon bana fazla...

🌟 - Oy vermeyi unutma
👇🏻 - Satır arası yorumlarını bekliyorum

Kalender'in evli olduğunu neden Arya'dan sakladı?

Arya'nın bebeğine bir şey olacak mı?

Vurulan kişi kim olabilir? (Evet biri vuruldu 😪)

Arya Reis?

Kahraman?

Kalender Kandemir?

Utku?

Hikaye Gidişatı?

Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam
RuyamG

ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak.

Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨

Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir.

Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır.

Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım.

Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın!

~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~

Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR!

Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur.
(Siz yine de yorum yazmadan geçmeyin, yoksa yazarınızı üzersiniz😢)

~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR!

Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor.

ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN!

 

Loading...
0%