Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Bölüm 2: Neden? | ARK I - Arya

@ruyamg

Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam

ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara!

Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D

RuyamG <— Ailemiz burada toplanıyor.

Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜

Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️

Arya ~

Arya ~

Ailemin evine vardığımızda heyecanım yenilenmiş, arabadaki dalgın halimden eser kalmamıştı. Biliyorum, herkes çok mutlu olacaktı. Arabadan inip yavaşça evin girişine doğru ilerledik. Biz daha varmadan evimizin hizmetlileri kapıyı açmıştı.

Annem sürekli söylendiği için uzun süreli çalışan birkaç kişi vardı. Onun dışında hep yeni birileri olurdu. Bu nedenle kapıdakileri tanımıyordum. Kapı girişinde ceketimi aldılar, büyük bir heyecanla kocamın elini tuttum. Tanrım bayılacak gibi hissediyordum. Ne zaman hamile olduğumu açıklamalıydım? Hemen? Yemekte? Ya da tatlıdan hemen önce?

Evet, kesinlikle tatlı ile söylemeliydim. Hem müjdeyi verdikten sonra ağzımız tatlanırdı.

Kahraman ile beni, misafirmiş gibi evin içine buyur ettiler. Sanki bu evin bir ferdi değildik. Ben burada doğmuştum, burada büyümüştüm, ve ilk adımlarımı şu an üstünde yürüdüğüm koridorda atmıştım. Ama bu ev, neden bana bu kadar uzak ve soğuk geliyordu?

Dubai'den kaçtıktan sonra, üniversiteye başlamıştım. O süreçte, evden tamamen ayrılıp okula yakın bir yere geçmiştim. İlk defa ev sıcaklığını da orada deneyimlemiştim.

Mesela haftanın 3 günü, temizlik ve yemeğe gelen Aynur abla ile hâlâ görüşüyorduk. Geçen aylarda kızı nişanlandığı için hediyemi almış, nişana bile katılmıştım.

Kahramanla, nişana gittiğim için o gün biraz tartışmıştık. Ama ben verdiğim kararlarda, kendime karışılmasını sevmediğim, ve bir miktar annemin deyimiyle asi olduğum için, bundan hiç pişmanlık duymamıştım.

Zira kimse, gideceğim yere karışamazdı. Ne giydiğime, ne konuştuğuma... Bazı eksiklerim vardır illaki, ama nerede nasıl davranılması gerektiğini biliyordum.

Sonuçta alın teri ile kızını okutmaya çalışan Aynur abla da, elinden geleni yapıyordu. Sırf işi temizlik olduğu için, bu şekilde davranılmayı hak etmiyordu.

Galiba nedeni Aynur abladan çok, Kahraman'ın yabancıları sevmemesiydi. Ama ona bir türlü Aynur ablanın yabancı olmadığını, 4 yıl boyunca benimle ilgilendiğini anlatamıyordum.

Salona girdiğimizde, annem ve babam oturma grubunda oturup sohbet ediyorlardı. İlk benimle göz göze gelen ablam oldu. Ablama kocaman gülümsedim. O da Kahraman ve beni inceleyerek, bana kocaman gülümsedi.

O sırada Kahraman elimden elini çekti. Ve oturma grubundaki annem ve babamın yanına doğru adımladı.

Bende ablama sıkıca sarıldım. Bugün en çokta, benim için o mutlu olacaktı. Aslında öncesinde, sürekli yan yana olsak da çok iyi anlaşamazdık. Ama ben evlenmeden önce, benim arabamla bir trafik kazası geçirmişti. Ve bu süreç, onu çok zorlamıştı.

Ne yazık ki trafik kazasında, karnının alt kısmına metal bir çubuk girmişti. Ablam o zamanlar çok üzülmüş ve yıkılmıştı.

Doktorlar bebek sahibi olamayacağını, rahmini almak zorunda kaldıklarını söylemişti. Ne kadar yanında olmaya çalışsak da, depresyona girmiş ve yatılı psikolojik tedavi görmüştü.

Ablam, evlilik sürecimdeyken yaşadıklarını atlatmaya çalışıyordu. Hatta ilk hamileliğimde ona nasıl söyleyeceğimi bilememiş, ve haber vermemiştim.

Bebeğin düştüğünü hastanede ağlayarak öğrendiğimde, bana sarılıp saatlerce ağlamıştı. Benim üzüntümle, benden kötü hale gelmişti. Sanırım asıl yakınlaşmaya başladığımız anlar, o zamanlardı.

Ablam ve ben, ilk defa birbirimizi bir konuda çok iyi anlamıştık.

Melek benim bir derdimi kendi derdi olarak görmüş, benimle birlikte yas tutmuştu. Sonraki yıllarda, ne zaman ona ihtiyacım olsa her zaman yanımda olmuştu.

Gülümseyerek, "Hoş geldin kızım, benim gün ışığım." diyen babama doğru baktım. Sonra da heyecanla koşarak yanına gidip sarıldım. "Hoş buldum babacım."

Babam anneme bakarak kahkaha attı. "Ayten, bizim kızlarımız ne çabuk büyüdüler. Baksana boyuma yaklaştılar." dedi. Ablam arkadan gülerek, "Baba yalnız bizim boyumuzun uzaması duralı baya oldu, ama sen bilirsin." dedi.

Soru dolu gözlerle, "Baba, bu sene 26 oluyorum. Sence de bizi çok ufak görmüyor musun?" dedim.

"Ne!? 26 oldun mu? Ablan 26'dır diye düşünüyordum. 30'a yaklaşmışsın, resmen orta yaş sınıfına giriyorsun." diyerek, masanın baş köşesine oturdu. 26 ile 30 arasında 4 yaş olduğunu, babama kim söylemek ister?

Ablam Melek isyankar bir sesle, "Yok artık baba, 29 yaşındayım. Daha ben 30 olmadım. Genciz biz, hem 30 ne ki?" dedi.

Annem, "Evet, senin evlilik yaşın geldi de geçiyor Melek. Ne zaman evlenmeyi düşünüyorsun?" dediğinde, ablamın anneme bakışlarını görmeniz gerekiyordu.

Resmen evin içinde soğuk rüzgarlar esmişti. Çünkü ablamın yanında bırakın erkek, yıllardır erkek herhangi bir şey görmemiştik.

En son ilişkisi kaza günü sona ermiş, arada konuştuklarını bilsem de uzatmalı manita durumundan ileriye geçememişlerdi. Bende Berk'i zaten hiç görmemiştim.

Ablamın yaşadıkları kolay değildi, annemin onu da anlaması lazımdı. Ama, her zamanki annemdi işte...

Ortamı neşelendirmeye çalışarak, "Şu anda konu buraya nasıl geldi? Haydi oturalım, bugün kurt gibi acıktım." dedim.

Başlangıçlar ve ardından çorba geldiğinde, masada çok fazla ses yoktu. Arada Kahraman ve babam, kısa kısa işler hakkında konuşuyorlardı.

Hamilelik haberimi vereceğim için çok heyecanlıydım.Hemen söylemeyi bile düşündüm. Kesinlikle şok olurlardı.

Acaba çorba boğazlarında kalır mıydı? Derin bir nefes aldım. Haydi yapabilirsin kızım, 3'den geriye sayıyorum.

3

2

1

Babam birden, "Sana sponsor olan şu firma vardı ya..'' dedi. ARK'tan mı bahsediyordu, yoksa oranın sahibi Kandemir Holding'den mi?

Babam konuşmaya devam ederek, ''Dubai'nın savunması için devletle işbirliği yapmaya başlamışlar." dedi. Ne!? Raşid Khalil'in yönettiği Dubai ve sponsorluk anlaşması yaptığım şirket mi? Bu tam olarak ne demek oluyordu?

Peki şu an önemli olan, bu muydu gerçekten baba? Tam hamilelik haberi için kendimi hazırlamıştım.

Anlamayarak, "ARK'tan mı bahsediyorsun baba? Anlamadım, onların savunmayla ne işi olur?" dedim.

ARK benim işimde aldığım en büyük sponsorluktu. Hatta bizim sektörde, artık adı benimle o kadar özdeşleşmişti ki, şirketi benim sananlar ya da orada çalıştığımı zannedenler oluyordu.

Yayınlarda benim çocuklar, ARK'ı topluluk adımız olarak benimsemişti. İsmimin baş harfi soyadımın baş harfi ve kardeşlik olarak. Belki ARK; bana ve tabii ki işime sponsor olmasaydı, şu an bu kadar tanınmış olmazdım.

Ailemle aramın kötü olduğu bir dönemde, hayatıma bu firma girdiği için dönüm noktalarımdan biri olmuştu. Şimdiye kadar 4 yıldır birlikte çalışıyorduk.

Bulunduğum sektörde genelde bu tarz sponsorluklar, iş birlikleri kısa sürerdi. Böyle global bir firmanın 4 yıldır benimle çalışması, tabii babamı da gururlandırmıştı. İşimi de o zaman kabul etmeye başlamıştı.

Babam bana bakarak açıklamaya başladı. "Bağlı oldukları holding...'' dedi. Kandemir Holding'den bahsediyordu. ''İşleri gittikçe büyüttüler, aramızda kalsın ama güvenlik sektöründe çok geliştiler.'' diyerek elini salladı.

İçinde hiç bitmeyen Türk milliyetçiliğiyle, ''Diğer sektörlerde de iyi işlere imza atıyorlar, çok büyük uluslararası bir şirket oldular. Sahibi Türk sonuçta...'' dedi.

Sonra holdingin sahibini överek, ''Türkiye'de dev olmakla, tüm ülkelerce tanınmak arasında büyük fark var. Kendilerini her anlamda, girdikleri her işte başarıları ile kanıtlıyorlar." diyerek cümlesini bitirdi.

Sevgili kocam, "Haldun Bey, geçen gelen sözleşmeleri bende gördüm." dedi.

Babama bakarak konuşmayı sürdürdü. "Çoğu gizli belgeydi, ama dosyaların içinde inanılmaz isimler vardı. Gerçekten bahsi geçen kişileri koruyorlar mı? Bu inanılmaz." dedi.

Kahraman babama, "Toplantıya siz katıldıysanız görmüşsünüzdür. Şu herkesin bahsettiği adam.. Kalender KANDEMİR, nasıl biriydi?" diye sordu.

Annem isyan ederek, "Yine iş, iş, iş... Gerçekten sofrada sadece iş konuşuyorsunuz, çok sıkıldım." dedi ve ayağa kalktı. "Siz devam edin, bende mutfakta şu tatlılara bakacağım." diyerek, masadan ayrıldı.

Babam bana bakarak, "Kızım, sen hiç gördün mü Kalender Bey'i?" diye sordu.

Kahraman, babamın sözüne devam etti. "Evet hayatım, sonuçta yıllardır iş yapıyorsunuz." dedi.

Ablama doğru baktım, anlatıp anlatmamakta kararsız kalmıştım. Çünkü içinde kendi hikayesi de vardı. Sanırım biraz yumuşatıp anlatabilirdim. Hem birazdan müjdeli haber verecektim, ablam üzülse de uzun sürmezdi.

"Aslında bir keresinde randevumuz vardı. Sanırım 1 yılın ardından sözleşme yenileme teklifi aldığım sıralardaydı.'' dedim. Nefes alarak, ''Hatta bu iş için benimle görüşen kadın, ilk defa Kalender Bey'in böyle bir sözleşme için geleceğini söylemişti.''

Sandalyede geriye yaslandım. ''Genelde büyük isimlerle bile yapılan sözleşmelere gitmezmiş, ama bizim sektörü merak ediyormuş. Kadın öyle bir şeyler anlatmıştı.'' dedim.

Bundan sonrası kritik olandı. Ablama bir süre baktım. Sonra babama dönerek, ''O gün randevuya gittiğimde, Kalender Bey gelmeden önemli bir telefon aldım.'' dedim.

Önemli telefon dediğim, ablamın kazası için arandığım zamandı. Ablamın ağlayışları hâlâ kulağımdan gitmiyordu.

Yutkunduktan sonra, ''O nedenle, iptal edip kalkmak zorunda kaldım. Bir daha da görüşme şansımız olmadı. Yani tanışmıyoruz, ama birkaç yerde uzaktan görmüştüm." dedim.

Babam düşünceli şekilde kafasını salladı, sanırım o da anlamıştı. "Gerçekten güçlü bir adam. Bastığı yeri inletiyor, ama karanlık işleri de var gibi.'' dedi.

Kocama bakarak, ''Geçen kazandığımız davayı hatırlıyor musun Kahraman?" dedi.

Kahraman, "Evet Haldun Bey, açıkçası ilk incelediğimde kazanma şansınızın olmadığını düşünmüştüm.'' dedi.

Hafif bir alay içeren ses tonuyla, ''Zaten o davayı kazandığınız için, sizinle bu işleri yürütmeye başlamadılar mı?" diye sordu.

Kahraman ve ben, 2 buçuk yıldır evliydik. Ve hâlâ daha babam Kahraman'la tam olarak anlaşamıyordu. Ama Allah'tan birbirlerine olan saygıyı koruyor, birlikte iş yapabiliyorlardı.

Babam ilk evlenmeye karar verdiğimizde bize karşı çıkmıştı. Hatta o aralar babamla, ciddi tartışmalar yaşamıştık.

Kahraman'ın omzunda, babamla aramızdaki soğukluğa üzülüp defalarca ağlamıştım. Halbuki ağlamayı çok sevmezdim. Yani dizi izlemek dışında...

Çünkü belli başlı dizileri açıp hâlâ ağlayarak izliyordum. Ama gerçek anlamda, ailemden birine zarar gelmediği sürece çok nadir ağlamışımdır. Şimdi ise babam, zamanında istemediği damadı sayesinde dede oluyordu.

Annem söylenerek, "Ay hâlâ iş mi konuşuyorsunuz? Gittim geldim yine iş!" dedi ve yanımdaki yerine oturdu. Baş köşede babam, sağında ben, solunda Kahraman ve onun yanında ablam vardı. Bu oturma düzeni çocukluğumuzdan kalmaydı.

Yarın öbür gün ablam evlenirse, eniştem nereye oturacak diye düşünüp, kendi kendime kafa sallayıp güldüm. Beni gören ablamda gülmeye başladı. Sonra telefonu çaldığı için, Kahraman'ın yanındaki sandalyeden usulca ayrılarak koridora yürüdü.

Babam, "Biz damadımla bir iş daha konuşacaktık. Madem annen rahatsız oluyor, çalışma odasına kadar gidelim. Uzun sürmez." dedi. Masumca, "Babacım şimdi tatlıları getirirler?" dedim.

"Getirsinler, geliriz hemen." diyerek, Kahraman'la birlikte üst kata çıktılar.

Sanki iş konuşmanın tam sırasıydı! Ben size, hayatınızın haberini vermek için burada sabırsızlıktan ölecektim. Acaba kız mı, yoksa erkek mi olacaktı?

Bebeğin odasını hemen hazırlamaya başlamayacaktım. Heveslendiğim her şeye, kürtajdan sonra çok pişman olmuştum. Biraz büyümesini bekleyecektim. Beşinci aydan sonra Kahraman'la gidip eşyalarını alabilirdik. Özellikle 18. haftayı geçmemiz gerekiyordu.

Benim minik bebeğim; kalp atışlarını duymak, minik keseni görmek için sabırsızlanıyorum. Çünkü hâlâ 'boş gebelik mi? dış gebelik mi? bir şey olacak mı?' korkusu içimden asla gitmiyor.

Annem yine rahat durmayarak, "Kaç yıldır evlisiniz, hâlâ bize anne baba demiyor.'' dedi.

Şaşkınlıkla ''Hayır anlamıyorum ki, Haldun Bey aşağı Ayten Hanım yukarı..'' diyerek, elini oynattı. ''İyi de anlaşıyoruz, anlaşmıyor muyuz canım alla alla. Bir de yani elimizde büyüdü, evimizin oğlu sayılır." dedi.

Açıklamaya çalışarak, "Anne, Kahraman'ın mizacı bu şekilde. Lütfen kocamın yanında, böyle bir imada bulunma.'' dedim.

''Herkes annesi babasından başka birine daha, anne baba demek zorunda değil. Kararlarına saygı duymalıyız.'' diyerek, annemi uyardım.

Kendimden örnek vererek, ''Ayrıca bende babasına karşı bu şekilde hitap ediyorum. Sonuçta benim tek babam var, nasıl başka birini babam olarak benimseyebilirim?" diye sordum.

Ama annem hiddetlenerek, "Ama Efsun annem demeyi biliyorsun?" dedi.

Derin bir nefes aldım. "Anne, çünkü çocukluğumdan beri bana kızı gibi davrandı. Evliliğimizde hiç gelini gibi olmadım. Yeri geldi oğluna karşı bile beni savundu. Bence Efsun anne, bu hayatta gördüğüm en iyi kayınvalidelerden biri." dedim.

"Haa ben iyi anne değilim yani? Sende nankör ve sevgi arsızısın." diyerek laf soktu. Öylece anneme baka kaldım. Gerçekten bir kadın hiç mi değişmezdi. Ben şimdi onu mu ima etmiştim?

Belki de annemden daha ilgili ve sevgi dolu olduğu için, Efsun anneyi annem olarak, annemi ise kaynana olarak görüyordum. Evet, kendisi tam bir kaynanaydı.

Buğra evlendiğinde, gelinimizin vay haline... Annem, feci bir kayınvalide olacaktı.

Bize hizmet eden görevlilere, "Kızım, tatlılar nerede kaldı? Hadi artık bu ne yavaşlık." diye seslendi.

Yerimden kalkarak, "Bende babamla Kahraman'ı çağırayım." dedim. Koridora doğru çıktığımda, ablamın hâlâ telefonda konuştuğunu duydum.

"Evet bebeğim, iyi geceler. Evet... Evet.. bende seni seviyorum bebeğim... Geleceğim." dediğini duydum. Onu dinlediğimi anlamasın diye, hızlıca merdivenleri çıkmaya başladım.

Tanrımmmm!! Ablamın sevgilisi mi vardı? Yoksa yine Berk miydi? Seni seviyorum dediğine göre ciddi bir ilişki olmalıydı. Sanırım sonunda annemin duaları kabul oluyordu.

Umarım ben çok kilo almadan evlenirlerdi. Yoksa tüm fotoğraflarda hamile gözükecektim. Gerçi fena mı olurdu? Bebeğimiz, 'anne ben niye teyzemin düğününde yoktum' dediğinde, bak buradaydın derdik.

Merdivenleri bitirdiğimde soldaki kapı dikkatimi çekti. Benim odam...

Kapıyı yavaşça açtım ve içeriye girdim. Babamla kavga ederek çıktığım bu odadan, yıllar sonra hamile bir kadın olarak giriyordum.

Babacığım, senden sürekli ilgi bekleyen ufak kızın büyüdü. Her zaman istediği; huzurlu, sakin ve mutlu hayatı kurabildi.

 Her zaman istediği; huzurlu, sakin ve mutlu hayatı kurabildi

2.5 YIL ÖNCE

Babam "Sen ne demek istiyorsun? Daha çok gençsin!" diye bana bağırdı.

Kırgınlıkla, "Baba, kendi ayakları üzerinde durabilen bağımsız bir kadınım. Zaten yıllardır tek yaşıyorum. Kahraman'la evlenmek istiyorum, anlamıyorum neden onu kabul etmiyorsun?" diye sordum.

Daha önce babamla ne zaman böyle kavga etmiştik? Sanırım ablamın kazasının olduğu sıralar, ablama fazla yüklendiği içindi.

Babam, "Çünkü gördüm, sana nasıl baktığını ve senin ona nasıl baktığını gördüm.'' dedi. Sesini yükselterek, ''Daha çok gençsin anlamıyorsun. Ama gözlerinde sevgi, aşk yoktu. Kendini neden yakıyorsun anlamıyorum." demişti.

Ama yanılıyordu önemli olan saygıydı ve birbirini iyileştirmek, iyi hissettirmekti. Ben Kahraman'ın yanında kendimi hep iyi hissediyordum. Kahraman benim yaralarımı tek tek sarıyordu. Bence seviyordu da, çünkü ilgi gösteriyordu.

"Baba, kararlarıma saygı duymalısın. Evlenmek istiyorum, bu yüzden ona evlenelim dedim. Eğer istemeseydim, neden diyeyim?" dediğimde, babam karşı savunmaya geçti.

"Onunla evlenmek istemenin tek nedeni, benim ona hayır demem. Şu an benimle inatlaşıyorsun.'' dedi.

Sakinleşmek için biraz bekledi. ''Aç gözünü iyi bak, ona sadece şefkat duyuyorsun. Şefkatle, aşkı ya da sevgiyi birbirine karıştırma kızım. Bu ciddi bir karar, yarın öbür gün bu duyguyu tattığında buna pişman olacaksın." dedi.

Ben ise babama cevap vermeden, kapıyı açıp odadan koşarak çıktım.

GÜNÜMÜZ

Odamdan çıkıp çalışma odasına doğru ilerledim. Kapıya yaklaştığımda, içeriden gelen bağırma seslerini duydum. Kavga mı ediyorlardı? Tam şu an!? Bu mutlu haberi birazdan verecekken, babam ve kocam kavga mı ediyorlardı?

Gerçekten mi? Bu kadar şanssız olamam değil mi?

Acaba birden içeri girip 'ben hamileyim' desem susarlar mıydı? Kapıya biraz daha yaklaştım. Kahraman'ın sesini duydum.

"Şimdi neden böyle yaptığınızı anlamıyorum. Haldun Bey, daha fazla paraya mı ihtiyacınız var?" dedi. Ne parası? Ne oluyordu?

Babam sesini yükselterek, "Benimle kızımı sattığımı ima ederek konuşma!" dedi. Ne satması? Tam şu anda ne oluyordu?

Kahraman, "Bunları zaten konuştuk. Ben evlenmemize izin vermeniz karşılığında, hukuk büronuza yatırım yaptım.'' dedi.

Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı.

Kocam, ''Size bu noktaya gelmeniz için çok fazla finansman aktardım. Damadınız olduğum için, tabii ki size yardımcı olacağım. Ama siz beni neyle itham ettiğinizin farkında mısınız?" diyerek bağırdı.

Konuşulanları anlamıyordum. Babam evliliğimize izin vermek için, beni nasıl satmış olabilirdi? Bunun imkanı yoktu.

Babam? Benim babam!?

Babamın cevabını duyamayacak kadar kafam ağrıyor, kulaklarım uğulduyordu. Sanki ölümcül bir hastalığın pençesindeymiş gibi hissediyordum. Sanırım babam sesini azaltması için Kahraman'a bir şeyler söylemişti.

Ama aksine Kahraman daha da bağırarak, "Şimdi bana, sanki sizde masum gibi rol yapmayın. En başından beri bunu biliyordunuz.'' dedi.

Ardından, ''Kesinliği olmasa bile şüphelenmiştiniz. Ben sizden kızınızı satın aldım. Ben ne dersem o olacak.'' dediğinde, başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.

''Eğer bebeğimiz olursa, bu yalnızca benim soyadımı taşıyabileceği anlamına geliyor. Kızınızı istiyorsanız, o zaman alırsınız. Ama benden alabileceğiniz tek şey kızınız olur." dedi.

Peki bu tam olarak ne demekti? Kocam şu anda neyden bahsediyordu? Bebeği biliyor muydu? Daha bugün öğrendim nasıl bilebilirdi? Peki babam beni nasıl satardı? Aklımdaki tüm sorular, sürekli dönüp duran tek soruya dönüştü. Neden??

Nasıl odama geri girdiğimi ve yatağa yattığımı hatırlamıyordum. Derin derin nefesler alıp vermeye başladım. Sakin kalmalıydım. Öfkelenip köpüremezdim. Sakince düşünmeliydim.

Ben Arya Reis'dim. Kim olduğumu hatırlama zamanı gelmişti. Asla pes edemez, asla yorulamaz, asla yenilemezdim.

Psikolojik olarak zorlandığım çok fazla an vardı. Ama ben fiziksel olarak yıkılmazdım. Şimdi de zekamı kullanarak bu işi çözmem gerekiyordu. Duygularım, kesinlikle beni yanıltabilirdi.

Bu yüzden, yaşadıklarımı ve duyduklarımı iyice düşünmeye başladım.

🌟 - Oy vermeyi unutma
👇🏻 - Satır arası yorumlarını bekliyorum

Arya?

Kahraman?

Haldun Bey?

Ayten Hanım?

Melek?

Hikaye Gidişatı?

Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam
RuyamG

ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak.

Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨

Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir.

Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır.

Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım.

Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın!

~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~

Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR!

Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur.
(Siz yine de yorum yazmadan geçmeyin, yoksa yazarınızı üzersiniz😢)

~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR!

Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor.

ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN!

Loading...
0%