@ruyamg
|
Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara! Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D RuyamG <— Ailemiz burada toplanıyor. Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜 Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️ Ne kadar yorum olursa, o kadar motive oluyorum. 😍 Arya ~ Kalender ile ilk ciddi tartışmamızı gerçekleştirdiğimiz şu saniyelerde, aklım sürekli dün geceye kayıyordu. "Bir daha yaparsan, bunun çok fena bir cezası olacak Arya!" dedi son noktayı koymaya çalışarak. "Hayır bu çok saçma. Kalkmadın ki? Canım sıkıldı, ne var bunda?" dedim bende anlamayarak. "Bir daha uyandığımda yanımda olacaksın!" dedi kesin bir şekilde. Dün kendimi sana teslim ettim diye mi oluyor bunlar? Elini ensesine götürüp, sinirini azaltmaya çalıştı. "Bak, bu konuda anlaşalım tamam mı? Bunu tartışarak çözemeyiz. Beni anlamalısın, uyandığımda yanımda seni görmeyince, bu hoşuma gitmiyor. Tüm gün üzerime huzursuzluk çöküyor. Uyandığımda gördüğüm ilk şey sen olmalısın." dedi. "Saat öğleni geçiyor, Kalender. Ne güzel işte seni rahatsız etmeden, uyandırmadan kalktım ve kendi işlerimle ilgilendim. Bu iyi bir şey değil mi?" dedim konunun mantıksızlığıyla. "Üstelik millet, aşağıda kahvaltı yapmamız için uyanmamızı bekliyor." dedim beni haklı görmesini bekleyerek. "Siktirtme milleti. Elleri yok mu? Kendileri hazırlayıp zıkkımlanıp gitsinler. Onların sana hizmet etmesi lazım, senin değil." dedi. "Altı üstü senden önce uyandım, banyoya gittim ve sonra kahvaltı hazırlamak için aşağıya inecektim." dedim kendimi açıklamaya devam ederek. "O zaman beni de uyandırman gerekiyordu. Bir daha bu siktiğimin yatağında yalnız uyanmayacağım. Bitti!" dedi tartışmayı bitiren sert ses tonuyla, ve aşağıya indi. Bu tartışmanın saçmalık derecesi, benim mantığımla yarışırdı. Dün geceden sonra, böyle bir güne başlangıç düşünmüyordum. Yatağa oturup elimi üstünde gezdirdim. Gece Kalender'e tam anlamıyla teslim olmuştum. Ve o ne derse sorgusuz şekilde itaat etmiştim. Normalde göze göz, dişe diş olan kişiliğimi bir kenara bırakmış. Her anlamda, onun beni yönlendirmesine izin vermiştim. Beni tam anlamıyla zevkten yalvartmış, vücudumun hakimiyetini ele alıp, inanılmaz fantezilerini uygulamıştı. Bu adamın fantezi dünyası benimkinden de genişti. Vaat ettiği gibi zevkin en doruk noktasında ise beni boşaltmıştı. Hem de iki kere. Komodinin üstündeki kutuda erimiş buzları görüyordum. Onların nasıl eridiklerini hatırlamak ise, beni gülümsetti. Benimle tam bir birliktelik yaşamadan, tamamen hazzın kollarına atmıştı. Kendisini ikinci plana bırakarak bana yoğunlaşmıştı. Hem biraz ceza hem de kocaman bir zevki, aynı anda yaşadım. Hayatımda cinsel yönden yaşadığım tecrübeler, bu sevişme tarzı ile mukayese bile edilemezdi. ~ "Arya, sakın bak. Bu adamlar bize gitmez. Ne ararsan var bunlarda, başımıza iş alırız, nolursun. Bak ilk başta aşk dolu olur her istediğini önüne serer, sonra olmadığını görünce seni zorlamaya başlar. Kötü davranıp, belki de şiddet gösterir. Elleri kanlı bu adamların, kurtulamayız." (Bölüm 15: Ultrason) Ama Utku'nun ajanstaki sözleri aklıma geldikçe, kendime de hakim olmaya çalışıyordum. Az önce ki tartışma da beni ürkütmüştü. Çünkü Kalender beni sevdiği, istediği sürece yanında kalabileceğimi, bu ilgiye ve sevgiye bağlanacağımı biliyordum. İtiraf ettiğim sevgim ise, bunun en büyük deliliydi. Ama ya Kalender'in düşünceleri ve duyguları değişirse? O zaman, Kalender'in gücü karşısında nasıl ayakta kalıp savaşabilirdim ki? İşte bu duygular, beni korkutuyordu. Gitmek istersem, bu saatten sonra Kalender'in beni bırakmayacağı aşikardı. Ama ya canımı yakarsa? O zaman psikopat mafya ve paranoyak yayıncı olarak, birbirimize nasıl zarar vermeden bitireceğiz? Kalender'in öfkesi beni yakmayacak mı? Tam bir toksik ilişkiye sürükleniyor olma ihtimalim, çok yüksekti. Bunun yanında Kalender ile yaşadığımız her an, o kadar özel ve sevgi doluydu ki, Kalender'in aşkından şüphe bile edemiyordum. Sevgi falan değil, gözlerinde aşk vardı. Bana baktığında yumuşayan gözleri, yüzümü incelemesi, benden daha da temas bağımlısı olması, az önceki tartışmanın konusu bile, hepsinde görebiliyorum. Memnun olmadığı diğer konularda bunu alttan alttan dile getirdiği halde, asla karışmaması ve saygı duyması da hoşuma gidiyordu. Burada size saatlerce neler hissettiğimi anlatabilirim. Kokusu, dokunuşu, sesi, üzerime titreyen bakışları, yeri geldiğinde arkamda olduğunu hissettirmesi, benimle eğlenebilmesi, beni yargılamaması çok kıymetli benim için. Değişik bir karakterim olduğunu, kendimi bilip, diğerlerini sorguladığım andan beri biliyorum. Annemin beni neden sevmediğini, tam tersi Buğra'nın üzerine titrediğini, babamın beni neden şımarttığını, Melek ablamın beni ittikten sonra gelip sarılmasını, yaşıtlarımdan farklı eğitimler neden aldığımı, hayatta kalmak için yapmam gerekenleri hep sorguladım. Önceleri herkesin bir şeyler yaşadığını ve kendilerini haklı görerek bu durumda olduklarını düşündüm, annemin bile. Çünkü yaşadıkları çok ağır şeylerdi. Ama sonra, bazen hayatın böyle olması gerektiğini anladım. Hepimizin içinde grilikler vardı. Kimse bembeyaz ya da simsiyah değildi. Dışarıdan melek gibi gözükebilirim, ama içimde paranoyak bir manyak var. Sanırım bana zorbalık etmeye çalışan erkekleri de, bu nedenle dövüyordum. Bende griydim, ve benim gri rengim en çok Kalender'in siyahına yakışırdı. "Arya'm?" dedi Kalender odaya yeniden girerek. Hâlâ yatağın üzerinde oturuyordum. "Hıı?" diyerek kafamı ona çevirdim. Yanıma gelip oturdu ve yatağın üstündeki elimi tuttu. "Ben özür dilerim, sesim biraz yüksek çıktı di mi? Abarttım. Sinirlerime hakim olamadım. Yoksa senin bu bakışlarının beni öldüreceğini bildiğim halde yapmazdım." dedi bir eliyle de yanağımı okşayarak. "Kalender, sence sonunda bizim hikayemize ne olacak?" diye sordum. "Ne olacağını, nasıl ilerleyeceğini bilmiyorum, mutlu ya da mutsuz son diye tahminlerde de bulunamam. Ama bir şeyi çok iyi biliyorum. Hikayemizde yanında ben olacağım, ne yaşarsak yaşayalım iki adım gerinde olacağım. Seni sevmek için, sarılmak için ve korumak için, ne yaşarsak yaşayalım, ben hep orada olacağım." dedi. Gözlerine baktığımda, bunu ne kadar inanarak söylediğini görebiliyordum. Ardından bana bir sır verecekmiş gibi yaklaştı. "Seni seviyorum. Seni her evrende seviyorum." dediğinde, bende elimde olmadan dolu gözlerimle gülerek ona baktım. Marvel'dan Doctor Strange'in sevdiği kadına söylediği cümle. Merdivenlerden bir gürültü kopunca, ikimizinde odağı kapıya kaydı. Emin'in, "Yaaa ilaç saati geçince abim kızıyor diyorum, anlamıyor musun? Hele bırak bi' haber vereyim." dediğini duydum. Kalender ile birbirimize baktık. İlaçlarımı elleriyle içiriyordu zaten, o işle ilgilendiğinde ise yemek, meyve ve ilaç kontrolünü Emin'e paslıyordu. Bekir abinin, "Karı-kocanın odasına öyle dalınır mı zevzek. Bekle gelirler, en kötü aşağıdan seslen. Ne demeye yukarı çıkıyorsun." diyen sesini duydum. Emin ve Bekir abi minicik(!) bir tartışma içindeydi. Bekir abinin bizi karı koca olarak görmesi komiğime gitti, bende istemsiz olarak gülmeye başladım. Batu'nun, "Emin Allah seni kahretmesin, zaten tüm evi bağırmanla ayağa kaldırdın." dediğini duyduğumda artık kahkaha atıyordum. "Reis gel, bunun hakkından en iyi sen geliyorsun." dedi aşağıdan bana seslenerek. Emin ise, "Kraliçemizi rahatsız etmeyin, hamile o! HAMİLE diyorum, duyuyor musunuz!" diye bağırırken, bir şaplak sesi geldi. Aşağıda bunun üzerine bir curcuna çıktı. Bende usulca kafamı Kalender'in omzuna bıraktım. "Bak daha şimdiden bize pratik yaptırıyorlar." dedim kahkahaya devam ederken. Sonra bir anda, alttan gelen baskıyla kalkıp banyoya doğru yol aldım. "Allah kahretmesin bunları, hepsine öyle bir kaynana versin ki, beni arasınlar. Bunlar yüzünden, bu yaştan sonra altıma edeceğim." dedim harbiden tuta tuta giderken. Banyodan çıktığımda Kalender telefonla konuşuyordu. Telefonunu kapatıp kapıya doğru giderken, bende arkasından hareketlendim. Arkaya doğru elini uzatınca, otomatik olarak elini tuttum. Evin içinde el-ele tutuşmadım da demem vallahi. "Noldu?" diye sordu merdivenlerden inerken Kalender. "Elimi tutuyorsun." dedim, ama bir elime bir bana baktı. Diğer eliyle bizi gösterip, "Biz dün gece.." diye sevişmemizi hatırlatacağı sırada lafa atladım. "O farklı, bu farklı. İlk defa el-ele tutuşuyoruz. Sadece farklı geldi." dedim. "Alışırsın, hayatım. Bir daha bu eli bırakmaya hiç niyetim yok, zira." dedi kendinden emin şekilde. Bende mutlu olup, belli etmemeye çalışarak hafif tebessümüm ile onu takip etmeye devam ettim. Biz mutfağa girer girmez Zevahir, "Abi ben artık bunlara katlanamıyorum. Kurban olayım, eve ne zaman dönüyoruz? İzin ver, ben döneyim bari." dedi yalvararak. "Normalde de birlikte değil misiniz zaten?" dedim anlamayarak. Zevahir, "Kurban olduğum yengem, vallahi onlar seninle olunca, aha bunların yüzünü görmüyordum ben doğru dürüst, görsemde demek ki hanım bir şekilde sakinleştiriyormuş. Vallahi neler çekiyorum anlatamam, hele bunları sarhoş sarhoş zapt etmek ne kadar zordu bilmiyorsunuz." dedi Mert, Emin ve Batu'yu göstererek. "Benim ekibimde bana benziyor desenize." dedim masaya oturup kahvaltıya başlayarak. Kalender de yanıma oturdu. "Akşam dönüyoruz zaten Zevahir, hazırlığınızı yapın." dedi. Ağzıma attığım zeytinle öylece kaldım. Dönüp Kalender'e baktığımda, hâlâ Zevahir'e bakıyordu. Elini dizime koyup okşayıp sıktı. Ama hâlâ bana bakmıyordu, Zevahir'in kafasıyla onu onaylamasına bakıyordu. Sanırım bu diz sıkma, 'itaat et' ya da 'şu an değil' gibi bir şey demek oluyordu. Zira benimle, bu akşam yola çıkacağımız namına hiçbir şey konuşmamıştı. Bu kararı birlikte vermemiz gerekmez miydi? Sonuçta sonradan gelen oydu? Derin bir nefes alıp, düşünceleri aklımdan kovdum. İyi yanından bakalım, bende dönecektim zaten. Şimdilik öyle olsun Kalender Bey, ne demişler; keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner. "Daha erkende çıkabiliriz. Kahvaltıdan sonra toplanırım." dedim ortaya doğru. "Benim birkaç işim var, onları halledene kadar toplanın o zaman." dedi bana doğru. Sonra da bizim çocuklara dönüp, "Yengenize yardımcı olun, ağır bir şey taşımasın." dedi. Emin, elini göğsüne vurarak "Sen merak etme abi." diye cevap verdi. Bu hareketle, 'yengem bizde' demeye çalışıyordu sanırım. Kahvaltının sonlarına doğru çayım bittiğinde, Kalender bardağımı alıp çay doldurdu. Bana sormamıştı ama, nedense hoşuma gitmişti. Üstüne de 2 şeker ekleyip karıştırıp, önüme bırakmıştı. Sonra da suyla ilaçlarımı hazırlayıp, bardağın yanına bırakmıştı. Şimdi bu adama hayran olmayayım da, ne yapayım? Hödük falan ama beni ne kadar düşünüyor, görüyor musunuz? Ben çayımı yudumlarken, Kalender saçlarımdan öpüp "İçeriye geçiyorum hayatım." dedi ve gitti. Herkes bu durumu o kadar normal karşıladı ki, kendi aralarında geyiğe devam ettiler. Bunlar nasıl mafya? Vallahi ben daha çok mafyayım bunlardan, alemlere aktığım zamanlardan sonra, evlenince durgunlaşmıştım.. hadi ama karşınızda Arya Reis var, hâlâ ortalığa bela olabilirim. Bir kere benim arkamda agalarım kardeşlerim ekibim var. Sidcord'da bihaber çaksam, kavgaya binlerce kişi toplarım. Çok tehlikeliyim diyorum anlatamıyorum. Kahvaltıyı toplamama bile izin vermeyerek, tüm ekipmanlarımı eşyalarımı onlar topladı. "Hayır hasta da değilim ki, hamileyim sadece." dedim söylenerek. "Yok yenge ya, otur işte." dedi Emin. "Ulan yengem otursun da, sen kalksana geblo!" dedi Batu kızarak. "Oha o ne demek ya?" dedim şaşırarak. "Bizim oralarda aha böyle dengesizlere diyoruz yenge." diye açıkladı. "Oğlum kalksana hamile olan sen misin?" diye Emin'i oturduğu yerden ittirdi. "Benim görevim daha mühim tamam mı? Yengeme bakıyorum." dedi ciddi ciddi. Yine birbirlerini yemeye başladılar. "Ayy durun vallahi. Abiniz kızacak şimdi. Hem siz bana söyleyin bakayım." deyince bana odaklandılar. Biraz onlara doğru yanaşıp, sesimi kısarak "Mehtap kim?" diye sordum. "Geçen sene sekreterliğe başlayan güzel ve seksi mimar asistanı mıydı o, Batu?" dedi Emin, Batu'ya bakarak. Ama daha çok dalga geçiyor gibiydi. "Oğlum ne iğrençsin, bizim Mehtap'ımı kesiyorsun?" diye sorunca, "Sen kesmiyor musun? Alla alla, nasıl ya?" dedi inanamayarak Emin. Ciddi ciddi bunu sorduğu için, Batu kale bile almayıp bana döndü. "Sekreterlerinden biri yenge, inşaat ve yurt dışındaki işleri o takip ediyor. Bunun böyle dediğine bakma, çocukluk arkadaşılar." dedi. "Ve?" deyince, "Bazen kişisel işlere de o bakıyor, evlerde ki hizmetlilerin işe alımı falan." dedi. "Güzel ve seksi diyorsun ha Emin?" dedim Emin'e bakarak. "He valla yenge, yalan mı söyleyeceğim. Allah sahibine bağışlasın ama geçen bir elbise giymişti.." derken bir anda sustu. "Giymişti?" dedim devamını bekleyerek. "Abim geliyor, doğal davranın." dedi cevap olarak. Bende kalkıp toz bezi ile, kolilerin tozunu almaya başladım. "Napıyorsun hayatım?" dedi Kalender. Bende "Doğal davranıyorum." deyip gülmeye başladım. Bunun üzerine leş gibi yaptığım esprime, mecburiyetten gülmeye başladılar. "Benim karımın şalterler yine yanmış. Kolileri arabaya yerleştirinde, hadi çıkalım." dedi Batuyla Emin'e. Onlar ufak kolilerle çıkarken, Kalender ellerini karnıma sararak arkamdan sarıldı. "Şimdi bir konuda anlaşmaya varmamız lazım, eğer tartışmak istersen diye bizimkileri yolladım. İstediğin kadar sesini yükseltebilirsin." dedi. Sesimi yükseltmek içinde izin mi alacağım? Hem neden yükseliyormuş benim sesim? Kalender'e dönerek yüzüne baktım. "Dinliyorum?" dedim. "Evimizi hazırlattım. Gerçi bayadır hazır ama, sen içindeyken 'evimiz' olacak." dedi. "Ve?" dedim. "Ve? Ihmm hayır demeni, inatlaşmanı bekliyorum. Bana sormadan mı hazırlattın, ben evet dedim mi sana? Seninle kalmayacağım falan." dedi. Ama ben olumsuz cevap vermeyince, "Öylece kabul mü edeceksin?" diye sordu, bende kafamı olumlu olarak salladım. Madem ona güvenmemi istiyor, teslim olmamı, eee güvenimizi kıracak davranışlarda bulunmadığı sürece, inanalım bakalım. "Öylece, dümdüz tamam diyorsun yani?" dedi kuşku dolu bir sesle. "Evden kaçmayacaksın değil mi?" dedi. Beni tanıyorsun, ama inancımı kırarsan kaçarım, şu an değil. "Bana teslim ol, güven demedin mi? Sana güveniyorum ve kendimi teslim ediyorum işte." dedim kirpiklerimi kırpıştırarak. "Haa böyle basit hallettik yani şu an bu mevzuyu? Beraber evimize gideceğiz ve bundan sonra birlikte kalacağız?" dedi emin olmak ister gibi. "Evet dedim ya Kalender. Ne duymak istiyorsun?" diye hafiften yükseldim. "Haah tamam, normalmişsin. Dedim ilaçlar yan etki falan mı yaptı. Reis hâlâ içinde, güzel." dedi ve elimden tutarak beni kapıdan çıkarttı. Kapıyı anahtarla kilitleyip, kapının üstündeki çıkıntıya bıraktım. Nazlıyla zaten konuşmuştum, akşam gelip anahtarı alacaklar. "O zaman arabayı da ben kullanıyorum?" dedi yine aynı kuşkuyla. "Tamam kullan." dedim sağ koltuğa geçerek. Dışarıdan çocuklarla konuşmasını duydum. "Her şeye tamam diyor, bugün ne yedirdiniz ne içirdiniz benim karıma? Neyse aynen devam." dedi Kalender. Bir önceki arabaya doğru ilerledi. Benim arabada Zevahir ve Ömer, KAN plakalı da Batu'nun şoförlüğünde Mert, Emin ve Bekir abi vardı. Bizde ikimiz, Mercedes'in o efsane serisinin 4×4'ündeydik. Keşke ben sürmek isteseydim, içine oturunca bir fikrim değişti. Buğra'nın ayarladığı da bundan 5-10 aşağıdadır ama bunun içi üfff. Hissiyatını merak ediyorum, yayıla yayıla kullanmak var. Kalender gelip yanıma bindiğinde araba ile bakışmamı kestim. Kemerimi bağladım. "Hazır mıyız?" dedi Kalender. "Evet, kaptan sendeyiz." dedim otomatik olarak. "Bağlanabilir miyim? Muzik açacağım?" diye sordum. Kalender sorman hata bakışı yollayınca, şöyle güzel soft bir başlangıç yaptım. "2023 mü?" diye sordum. "Evet, beğendin mi?" dediğinde "Hıhı güzel, AMG G 63 di mi?" dedim. "Oooo benim yavruma bak. Arabaların modeline kadar bilirim diyorsun." dedi elini dizime koyarak. "Euro Truck Simulatör oynuyorum bazen yayınlarda, oradan bir çoğunu ezberledim." dedim. "Senin tır şoförlüğünde vardır o zaman." dedi dalga geçerek. "Ha ha ha elimi cama da dayıyorum evet." dedim kızarak. "Ayrıca yavrum ne ya? Sen ayısın bende yavrun muyum?" dedim kafamı cama çevirerek. "Heeeh bende diyordum benim hatun nereye gitti. Bak fabrika ayarlarına döndün bile. İlerde benzinlikte duralım da, sen kullan madem." dedi. Sevinçle ona döndüm, "Kullanayım mı?" dedim kafamı boynuma doğru yatırarak. "Kullan tabii ya, kocanın malı, istediğini yapabilirsin. Bil diye söylüyorum, yıllardır sen dilediğince harca diye çalışıyorum." dedi, elini dizimden yanağıma götürüp hafiften sıktı. "Benimde var param sağol, sadece arada arabayı kullanırım. Kocasına yapışıp iliğini kurutan tiplerden de hiç hoşlanmam." dedim. Sonra da hatırlayarak, "Haa ev hanımı olması hariç, zaten ev hanımları daha çok iş yapıyor. Ona tüm maaşını verse, hakkını ödeyemez. Çünkü ev işi resmen döngüsel olarak bitmiyor. Sürekli bir yeri topluyorsun, diğer taraf dağılıyor. Ayy bir de çocuk varsa offf." dedim. "Haklısın, hem ev ile, hem çocukla ilgilenip bir de çalışanlarda var. Baya yorucu bir tempo olmalı. Ama yine de bunlar senin için geçerli değil. Sen benim karımsın. Bir Kandemir olarak her şeyim, aynı zamanda senin, ne istiyorsan yapabilirsin. Bu saatten sonra senin önünde tek Allahın kulu duramaz, çünkü her zaman tam arkanda olacağım." dedi bir yola bir bana bakarak konuştu. "Yanımda olman gerekmiyor mu?" dedim tebessümle. "Hayır, her güçlü, kendinden emin kadının arkasında, bir erkek vardır. Ben tam olarak kocan sıfatıyla, o erkek olacağım." dedi. "O şey değil miydi ya, 'Her güçlü kadının arkasında, ona başka seçenek bırakmayan bir hikaye vardır.' ya da bu tarz bir şey." dedim soru sorarak. "Benden başka bir hikayen olmayacağı için, o da olur tabii." dedi kendinden emin bir sesle. Bende tuhaf tuhaf ona baktım. O sırada benzinlikte durup, yer değiştirdik. Ben direksiyona geçince, hareketli müziklerle coşmaya başladım. Kalender de benimle birlikte eğlenmeye başladı. Yollar çok dolu değildi, baya keyifli bir yolculuk geçirdiğimi itiraf etmeliyim. Ben hızlandıkça Batu'da hızlanıyor, beni solluyordu. Bende ona selektör yakıp, tampon yapıyordum. Ömer bir ara, benim arabanın camını indirmiş, bizi videoya kaydedip, gülüyordu. Sonra Zevahir'de güzelim range rover'ım ile yarışa katıldı, tabii hız limitlerinde. Çünkü biz her abarttığımızda Kalender'den bir güzel laf yiyorduk. Bir ara tuvalet molasına durduğumuzda, insanlar 'bu manyaklar kim' diye şakalaşan bize bakıyordu. Kesinlikle, gürültülü bir gruptuk. İstanbul'un içine girmek üzereyken, biz Kalender ile yeniden yer değiştirdik. Tam tahmin ettiğim gibi, trafik başlamış ve tüm eğlencemiz puff olmuştu. "Arya, cinsiyetinin yanlış olduğunu sende düşünüyor musun?" dedi Kalender bana ciddi ciddi. "Neden, sana yeterince seksi ve güzel gelmiyor muyum?" dedim, elimle göğüslerimi kıyafetimin üstünden avuçlayıp, ona V yakamdan sergileyerek. Şok olmuş şekilde göğüslerime baktı. "Trafikteyiz, magazine karımla sevişirken düşmek istemiyorum." dedi koyulaşmış imalı gözleriyle. "Tüh benimde araba fantezim vardı." dedim. "Gerçekten mi? Kapalı otoparka çekeyim mi arabayı?" dedi büyük bir hevesle. "Cıkss unuttun mu? Sen benimle birlikte olmuyordun." dedim. Teslim olacağım dedim, süründürmeyeceğim değil. Üzgün gözlerle bana baktı. "Doktor sorun yok dedi. Fikrini değiştirmek istersen haber ver, düşünürüm." dedim kendimden emin bir şekilde. "Ne yani? Birlikte olmayacaksak, hiç mi yok?" dedi şok olmuş şekilde. Bana dokunmak, onun için bu kadar önemli miydi? "Iı ıı hiç yok " dedim ve konuşmayı bırakıp, kafamı cama yasladım. Kalender'in derin nefesler aldığı için, sakinleşmeye çalıştığını varsayıyorum. Ne yaptım ki şimdi? Gayet masum şekilde, bana dokunamayacağını, eğer seks yoksa sevişme de olmayacağını söyledim. Ne var ki bunda? Ayrıca ruhum 'bir başkasına' tam anlamıyla kendini teslim etmek için, çok fazla özgür. Özellikle bir erkeğe. Aldığım yaralar kabuk bağlamış olabilir, ama hâlâ oradaydı. 🌟 - Oy vermeyi unutma Arya Reis? Kalender Kandemir? Emin? Korumalar? Hikaye Gidişatı ? Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak. Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨ Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir. Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır. Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım. Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın! ~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~ Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR! Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur. ~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR! Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor. ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN!
|
0% |