Yeni Üyelik
25.
Bölüm

Bölüm 24: Gelin Bohçası | ARK I - Arya

@ruyamg

Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam

ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara!

Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D

RuyamG <— Ailemiz burada toplanıyor.

Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜

Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️

Ne kadar yorum olursa, o kadar motive oluyorum. 😍

Arya ~

Provaya gittiğim sabah, apar topar ayrıldığım evin önündeydim. O zaman tam olarak inceleyemediğim bu ev, şimdi biraz daha farklı gelmişti gözüme. İki katlı değil miydi? Sanki merdivenlerden çıktığımı hatırlıyorum. Kalender'in arkasından arabadan indim.

Maddi durumu iyi bir ailenin kızıydım, ama daha önce Kalender'in maddi durumuyla hiç bire bir yüzleşmemiştim. Mafya, iş adamı vs. derken, baya baya zenginmiş demek ki. Kalender bana dönüp, ellerini yanaklarıma uzattı.

"Evimize hoş geldin karıcığım." dedi.

Aklımda kırk tane soru vardı, ama birini bile ona sormayacaktım. Zira ona güvenmeye karar verdim, ona inanıp bekleyecektim.

"Hoş buldum. Evin güzelmiş." dedim. Bana imalı olarak baktı, 'evin değil evimiz' diyordu. Kalender ile ilişkimiz, konuşmadan anlaşabilecek derecede iyi, ama konuşmamız gereken tonla şey olduğu halde, iletişime geçmeyecek kadar kötüydü de.

İkimizin hayatında da bilinmezlikler vardı. Onun hayatı benim korkularımla çevriliyken, benim hayatım onun asla şahit olamayacağı hikayelerle doluydu. Buğra'nın hayatını merak ettiğini biliyorum mesela.

İmalı bakışlarını çarptırarak, "Tamam ya ev demeyiz malikanen." dedim. Beni kendine çekip sarıldı.

"Sinirleneceğimi bile bile yapmıyor musun böyle, sana ve öz güvenine bayılıyorum." dedi.

"Aynı zamanda güçlü, güzel ve seksiyim. Onları da araya ekleyebilirsin." dedim bende ellerimi beline koyarak.

"Ve benim karımsın. Bu nedenle bu evde olduğun her an bunu iyice hatırlamanı istiyorum. Ben her şeyi halledeceğim, tüm soru işaretlerin gidecek. Sadece yanımda kalmaya devam et, Arya." dedi. Dudakları saçlarıma değdiği için biraz da huylanmıştım. Saçlarımı öpüp devam etti.

"Parmağımda senin yüzüğün var, kalbimde ise yalnızca sen." Biraz uzaklaşıp elini uzattı, yeniden el ele evimize doğru ilerledik. Tamam sessiz olun, evimiz dedim evet. Lütfen linçlemeyin, bu kadar güzel konuşmuşken, ne deseydim?

Evin bu tarafı sanki ev tek katlıymış gibi gösteriyordu.

Önünde minik bir palmiye ağacının ve büyükçe başka bir ağacın olduğu bir alan vardı. Taş yapının ortasında ise, gayet sıradan bir girişi vardı.

Arkamda ise yemyeşil kocaman bir bahçe, araba garajı olduğunu tahmin ettiğim yer, geçen korumaların oturduğu alan ve biraz ileri de hizmetlilerin ve korumaların kaldığını tahmin ettiğim büyük iki katlı beyaz bir ev vardı.

Alan olarak büyük bir m2 de olduğumuz belliydi. Bu ihtişamın yanında, bizim evimiz biraz sönük kalmış gibiydi. Hatırladığım kadarıyla, yatak odası büyük değil miydi? Kapının girişinde 3 farklı boyda vazo vardı.

Kapıdan geçtiğimizde iki taraflı dolapların bulunduğu bir koridor vardı. Çift kanatlı büyük bir kapıya yaklaşırken bir ses duydum. Allah affetsin altın bilezik şıkırtısı gibiydi.

Sonra kendi düşünceme gülüp, kafamı iki tarafa salladım. Ne bileziği ya? Avize falandı muhtemelen, ya da ne bileyim kapının üstüne asılan aksesuarlardan. Kalender de sesi duymuş olacak ki, eli kapı koluna gittiği anda durdu.

Bana dönüp baktı ama gözleri 'Aha şimdi sıçtık' ile 'Şimdi ben ne yapacağım' karışımı gibiydi. Karısı mı? Beni hafiften bir süzdü ve bir şeyden emin olarak, kolu indirip kapıyı açtı. Önde o, arkada ben kapıdan girdiğimizde, uçarak bir şey Kalender'e yapıştı.

Bende korkarak, Kalender'in elinin izin verdiği ölçüde birkaç adım geriye kaçtım. Helin abisine sıkı sıkı sarılıyordu. Ve arkasında ise kolları altın bilezik dolu bir kadın oturuyordu.

Burası resmi karşılama odası gibi bir şeye benziyordu. Yuvarlak bir odaydı kenarda şömine vardı. Benim sağımda bir koridor daha vardı, o da bu tarz bir yere açılıyor gibiydi.

Kalender'in solunda ise aşağıya inen merdivenler vardı. Ahhh tabii ya bu merdivenlerden çıkmıştım.

"Abicim hoş geldiniz. Vallahi duyunca uçarak geldik." dedi güzel güzel gülerek. Gerçekten oyuncular gibi güzel ve alımlı bir kızdı. Zaten gençlik dizilerinin en popüler başrollerinden biriydi.

Canlı yayın platformunda diziyi izlerken onu görmüştüm, ilk çıkaramamıştım ama Utku sağ olsun, hemen Kalender'in kardeşi olduğunu hatırlatmıştı.

Helin bana dönüp, "Yengeciğim evine hoş geldin. Ayyy çok heyecanlıyım. Umarım çok mutlu olursunuz." dedi bana da kocaman sarılarak.

Şu an ne yaşıyorum? Hadi ben aşktan ve ilgiden gözü dönmüş, gurursuz bir kadın haline gelmiştim. Yaa sen? Evli olan abin, eve başka kadın getiriyor. Nasıl bu kadar mutlu olabilirsin? Kalender benim yerime de cevap verdi.

"Hoş bulduk kızım, bi' dur yoldan geldik. Hem sizin ne işiniz var burada?" dedi Helin'e.

"Eee tanışmaya gelebilirsin dedin abi, bizde geldik." dedi sırıtarak.

"Müsait zamanda demiştim Helin, hemen gelin demedim." dedi Kalender, imalı ama sıcak gözleriyle.

"Yaaa olsun abi, duramadım işte." dedi Kalender'in yanağını öpüp, annesinin yanına doğru gitti.

Annesi Helin'e bakarak, "Baksana o kadar kası boşuna yapmış, kızı kucağına bile almadan eve girdi." dedi Kalender'e laf sokarak.

Kalender'e anlamayan gözlerle baktığımda, o da bu durumu yeni fark etmiş gibi, elinin içiyle alnına hafifçe vurdu.

"Tamamen aklımdan çıktı, düğünden sonra yapsam olur mu?" dedi, beni şoktan başka bir şoka sokarak. Düğün?

"İyi madem öyle olsun, gel bakalım gelin kızım." dedi Kalender'in annesi.

Ne yapacağımı bilemez şekilde bir Kalender'e bir annesine baktım. Sonra da derin bir nefes alıp, annesine doğru adımladım. Ben önde, Kalender arkada odaya girdik.

Kalender'in annesi elini uzattı, "Ben Kalender'in annesi Meltem, sen kısaca Anne de."dedi.

Ben artık şok durumunu, garip bir beyin dönmesi ile yaşıyordum. Elini daha da havaya kaldırarak bana gösterdi. Ben daha önce hiç el öpmedim ki teyze.

Nasıl yapılıyordu? Dizilerden ve filmlerden gördüğüm kadarıyla, önce eline dudaklarımı değdirdim sonra alnıma koydum.

"El öpenlerin çok olsun güzel gelinim." dedi, o da elini iki kolumun yanına koyup alnımı öptü. Haa? Meltem teyze, şu an benim alnımı neden öpüyorsun?

"Kalender, söyle çocuklara bohçaları getirsinler." dedi sesini gürleştirerek. Kalender'e baktığımda bize gözleri parlayarak bakıyordu. Hep yaşamak istediği anları, tam olarak şu an yaşıyor gibiydi. Bana hafifçe tebessüm edip geldiğimiz yerden geri çıktı. Ne bohçası?

"Şimdi gelin kızım, bana söyle bakalım. Aranız nasıl? Bana her şeyi anlatabilirsin." dedi. Ben anlamayarak Meltem teyzeye baktım.

"Eğer seni zorla yanında tutuyorsa.." derken sözünü kestim. "Hayır biz.. Kalender'le yani, iyiyiz." dedim kendimden emin çıkartmaya çalıştığım sesimle.

Meltem teyze üstündeki tüm gerginlik gitmiş gibi, bana kocaman gülümsedi.

"O zaman ailemize hoş geldin gelinim. Eğer bir sorun olursa bana söyle, o babası kılıklı gergin boğayı kulağından tuttuğum gibi evden atarım." dedi içten şekilde elimi tutarak.

Bu sözler hoşuma gittiği için, bende Meltem teyzeye gülümsedim. Ona anne demek, Efsun anneye ihanetmiş gibi geldi bir an. O nedenle şimdilik teyze diyeceğim.

Çift kanatlı kapıdan, ellerinde bir sürü beyaz bohça ile sırasıyla Mert, Batu, Emin, Kalender ve Zevahir girdi.

"Bunları gelin bohçan olarak hazırladım, müsait zamanda da çıkar eksiklerini ve altınlarını alırız." dedi Meltem teyze.

Helin lafa atlayarak, "Düğün için Jennie ile mi çalışacağız? Onun organizasyonları en iyisi oluyor." dedi. Bende anlamayarak, "Düğün? Altın?" dedim.

Meltem teyze kendisiyle gurur duyuyormuş gibi, "Eee yani koskocaman Kalender Kandemir'in karısısın sen, Kandemirlerin biricik gelini, en büyük düğünü yapacağım sana, dönüp dönüp yeniden konuşacaklar." dedi. Kalender ile göz göze geldim. Ben düğün istemiyorum ki.

"Anne tamam hadi yoldan geldik, bohçanı verip gelininle tanıştıysan, sonra gelirsiniz." dedi Kalender.

"Tamam benim canım oğlum. Ahhh seninde mürüvvetini gördüm ya, Allah'ımın sevdiği kuluymuşum. Sen gözlerin gülerek sevdiğine bakıyorsun, eee bir an önce torunumu da verirseniz kucağıma, daha da bir şeycikler istemem." dedi imayla. Hamile olduğumu biliyor mu?

Yanağımı öpüp sarılarak, "Benim güzel gelinim, sonra konuşuruz." dedi. Kalender'i de öptükten sonra bileziklerini şıngırdatarak kapıdan çıktı.

Helin abisini öpüp, "Yengecim müsait olduğunda haber verir misin? Seninle sohbet etmeyi çok istiyorum." dedi masum bir ses ile.

Bende kafa sallayarak onu onayladım, o da bana sarılıp gitti. Kalender ailesini geçirmek için arkalarından giderken, ben bohçaların hemen yanındaki tekli koltuğa oturdum.

Çocuklara bakıp, "Ne yaşadık biz az önce?" diye sordum. Emin meraklı bir şekilde, "Yenge gelin bohçası nasıl oluyormuş bir açsana?" dedi.

Zevahir hemen araya girip, "Özel şeyler vardır oğlum, saçmalama." dedi. "Daha önce hiç gelin bohçam olmadı, nereden bileyim?" deyince, Batu kafasına bir tane geçirdi.

"Gelin mi olacaksın da bohçan olsun Emin." dedi. "Benimde hiç gelin bohçam olmadı." dedim Emin'e katılarak.

Mert biraz şaşırarak, "Ama yenge sen daha önce?" dedi Kahraman ile evliliğimi kastederek.

"Efsun anne düğün için yardımcı olmuştu, ama böyle bohça falan hazırlanmadı. İkimiz gidip aldık, yanımızda Kahraman bile yoktu. Geri kalan ihtiyaçlarımızı da ben alıyordum zaten." dedim.

Taa o zamandan belliymiş işte, seven erkek zorlansa da değer verdiği kişi için, bir şeyler yapmaya çalışmaz mıydı?

"Sanırım yanlış insanla evlenmişim, Efsun anne ile evlenmem gerekirdi." dedim gülüp önümdeki bohçaya uzanıp açtım.

Bir sürü kutuda ünlü markaların çeşit çeşit gecelikleri vardı. Hem de bu 10'lu takımlardan falan. İçlerinden Victoria Secret takımlardan biri dikkatimi çekti.

Sadece 3.500 TL vererek, bu yıl çıkardıkları koleksiyondan dantelli korse almıştım. Sadece korse 3.500 ise bu set kaç para? İçinde sanırım 6 parça vardı. 6×3 bin desek 18 bin tl? Yuh!

Yayınlarda bana 'varlıklı bir ailede' büyüdüğüm için bazı şeyleri normal gördüğümü söylüyorlardı, peki şu an canlı yayında bunları açsam ne tepki verirlerdi, aşırı merak ediyorum.

Diğer bohçayı açtığımda ise yine aynı markaların, kutu kutu fazlaca cesur iç çamaşırları vardı. Erkekler ise birbirlerine garip garip bakıyordu. Sadece Zevahir gözlerini kaçırıyordu.

"Vallahi Zevahir merak işte, bak bunlarda yarın öbür gün evlenecek. Bilmesinler cahil mi kalsınlar?" dedim gülerek. "Estağfurullah yenge, alışkanlık." dedi bana bakarak.

Sonra diğer bohçaya geçtiğimde, şok olmuş şekilde Zevahir'e döndüm. Zevahir 'noldu yenge' bakışları atarken, "Alışkanlıklarının arasında biraz tuhaf bir soru olacak ama, bu cahiller bilmeyeceği için sana sormam lazım." dedim.

Hepsi pür dikkat bana bakarken bohçadan maskeleri çıkarttım. "Bunlar normal mi?" diye sordum Zevahir'e. Herkes bir elimdeki maskelere, bir bana, bir de Zevahir'e baktı.

Emin inanamıyormuş gibi, "Kalender abinin annesi bohçaya maske mi koymuş, neden?" dedi saf saf.

Mert, Emin'e doğru fısıldayarak, "Oğlum saf mısın anlasana fantezi şeyleri için falan." dedi.

Emin saniyesinde, "Yuuuuh onun bohçada ne işi var? Kayınvalide koyuyo mu öyle şeyler bohçaya?" dedi merakla Zevahir'e bakarak.

"Boşuna bakmayın, ilk defa görüyorum. Bizde yoktu, kadın belki maskeli baloya falan katılırsınız diye koymuştur. Artık sosyete gelini oldunuz sonuçta, abimin gidip 10 dakikaya terk ettiği şu partiler vardı ya, onlar içindir." dedi mantık yürüterek.

Hepimiz Zevahir'i haklı bularak kafa salladık. Batu, "Evet ondandır, diğeri çok saçma olurdu yoksa." dedi.

Diğer bohça da bir sürü pahalı çanta ve cüzdan vardı. Sonuncu bohçayı açınca daha da şaşırarak çocuklara döndüm.

Emin merakla, "Nee oldu ne? Maske'de bu kadar şaşırmadın? Ne koymuş olabilir ki?" diye sordu. Bende Zevahir'e dönerek, bohçadan aldığım kutuyu havaya kaldırdım.

"Zevo, peki bunun hakkında mantık yürütmek ister misin?" diye sordum. Hepsi elimdeki kutuya kal gelmiş gibi baktı. Bende bohçadan diğer kutuyu da alarak, onu da gösterdim. "Ya da bunun hakkında?"

Önce kutuya sonra birbirlerine baktılar. Emin, "Ben bunları biliyorum işte, aralarında bildiğim bir şey çıktı sonunda." dedi gururla konuşarak.

Çocuklar Emin'e tip tip bakıp 'salak mısın?' bakışı atarken, Zevahir'in dili tutulmuş gibiydi.

Mert gülümseyerek "Sanırım biraz torun istiyor." dedi. Batu Mert'e bakıp "Torun istediğini diğerleriyle hiç belli etmemiş çünkü di mi?" dedi.

Mert hemen, "Fantezi seven adamın fantastik annesi işte, ne diyeyim?" diyerek cevap verdi. Elimdeki kutuları bohçada ki paketli atlet ve tangaların yanına geri koydum.

Meltem teyze, neden gelin bohçasına kelepçe seti ile kırbaç koymuş olabilir?

Helin'in başının altından çıkmış olabilir mi? Kalender o an içeri girince hızlıca bohçayı kapattım.

Kalender, "Beğendin mi annemin aldıklarını? Kendi özel olarak çıkıp tek tek seçmiş." deyince beni bir öksürük tuttu. Kalender yanıma gelip arkamı sıvazlarken, diğerleri bıyık altından gülüyordu.

"Laaaan oğlum, yengenize su getirsenizeee!" diye bir kükreme duyunca daha da tıkandım. Allahım şu anda kendi tükürüğümde boğuluyorum, ölümüm böyle mi olacaktı?

Batu uçarak aşağıya inip bana bir bardak su getirdi. "İyi misin güzelim?" dedi Kalender endişe ile. "Hııhı gözümde maskeler uçuşuyor." dedim bohçada ki maskeleri kastederek.

Diğerleri ne dediğimi anladığı için, kendi aralarına gülmemek için sağa sola bakıyordu. Muhtemelen birbirlerine baksalar haykırarak güleceklerdi çünkü.

"Hayatım sen iyi değilsin, gözüm karardı diyecektin sanırım. Hadi gel bahçeye çıkalım, hava alırsın." dedi elimden tutup beni de kaldırarak.

Kafamda ki soru işaretlerinin haddi hesabı yoktu. O kadar soru işareti vardı ki, beynim dönüyordu resmen. Hatta bir ara 'haberim yokken evlendik mi acaba?' diye bile düşündüm.

Sonra da Kalender'in evliliğinden, ailesinin haberi olmadığı konusunda karar kıldım. Belki de sadece iş için bir evlilikti? Dubai de ki güvenlik işini alabilmek için, orada ki bir kadınla falan evlenmişti belki de?

O nedenle ailesi kadının varlığından haberdar bile değildi, çünkü her şey sözleşmeliydi. Olabilir miydi? Yoksa ailesi her şeyi bile bile, beni kuma olarak mı görüyordu? Ya da metres? Belki de hamile olduğumu bildikleri için, erkek torun veririm onlara diye düşündüler?

Beni merdivenlerden aşağıya indirdi, yukarısı gibi bembeyazdı her yer. Bu evin bu kadar ferah gözükmesi halis mi? Sol tarafımızda mutfağa doğru bir alan vardı. Mutfağın ada kısmını buradan görebiliyordum.

Tam karşımızda U şeklinde gayet rahat gözüken bir koltuk, karşısında ise yarım ay şeklinde bir başka koltuk bulunuyordu. Koltuğun hemen yanından girilen çift kanat kapılı bir çalışma odası vardı.

Koltuğun diğer tarafından ise, şöminesi bulunan dış mekana çıkılıyordu. Her taraf camlarla ve ince uzun kolonlarla doluydu.

Kalender bizi balkona çıkarttı. Şömine ilginç şekilde yanıyordu. İkili koltuk ve 4 sandalye vardı. Ortasında da yuvarlak bir masa. Beni koltuğa doğru yönlendirdi.

"Evin her yerinde neden şömine var? Yukarıda da vardı?" dedim şaşırarak.

"Arka tarafta ki bahçeye bakan odada da var. Yukarıda ki salonda da ve az önce ki annemlerle oturduğumuz alanda, yani toplam 4 tane. Şömine sevmez misin?" diye sordu.

"Hayır, bayılırım." dediğimde, bana gururlu bir gülüş gönderdi. "Ve sen tabii ki bunu zaten biliyorsun?" dedim imayla.

Etrafımı inceleyerek koltuğa oturdum. Evin önünde kocaman bir sonsuzluk havuzu vardı. Hemen oturduğum yerin arkasında ise, büyük bir yemek masası gözüküyordu.

Elini elimin üstüme koydu, "Evimizi beğendin mi?" diye sordu. "Aslında bir yerden tanıdık geliyor. Bu havuz kısmından itibaren dış görünüşü." dedim elimle gösterip şaşırarak. Sanki daha önce burayı görmüş gibiydim, hatta kalmış gibi. Kafamı iki yana salladım.

"Güzel, ferah ve sade, hııhı hoşuma gitti." dedim. "Yukarıda kütüphanede var, orası daha çok hoşuna gidecektir." dedi.

Elimi elinden çekip dizine koyarak, "Seni dinliyorum?" dedim. "Ben özür dilerim. Annem ve Helin yüzünden şoka girdin değil mi?" dedi mahcup bir ifadeyle. Gelin bohçasıyla daha büyük bir şok yaşamıştım ama neyse.

"Aslında provadan sonra gittiğin gün, seni seveceğin bir yere götürmek istiyorum demiştim ya." dedi aramızdaki mesajlaşmayı hatırlatarak. "Evet?" dedim.

"Sana evlenme teklif edecektim." dedi gözümün içine bakarak. "Ama zaten evlisin?" dedim şaşırarak. "Bu durum biraz karışık Arya, ama ikimiz arasındaki tüm engelleri kaldırdığım gibi, bunu da halledeceğim." dedi tebessüm ederek.

"Aramızdaki engeller?" diye sordum. "Senin üzülmene asla izin vermeyeceğim." dedi saçımdan öperek.

"Yani üzüleceğim şeyler mi yaşıyoruz? Üzülsem de bana söylemen gerekmez mi?" dedim kısık çıkan sesimle.

"Sadece bana güven, seni ve bebeğimizi korumak için her şeyi yapıyorum." dedi beni ikna etmeye çalışarak.

"Yoruldum, biraz uzansam iyi olacak." dedim sakin bir şekilde. "Eşlik etmemi ister misin?" dedi, beni anlamaya çalışır gibiydi.

"Hayır, ben bulurum. Hem eve de göz gezdirmiş olurum." dedim yerimden kalkarak. Bu sefer içeriye masanın oradan girdim.

Masanın sağ tarafında bir piyano vardı. Koridorda ilerlediğimde iki tane karşılıklı kapı vardı. Sağ taraf ağaçlık alana, sol taraf havuza bakıyor olmalıydı.

Yatak nereye bakıyordu? Yeşillik bir yereydi sanırım. Sağ tarafta ki kapıyı açtığımda güzel bir oda ile karşılaştım. Odanın ortasında yuvarlak bir yatak vardı. Burasıydı sanırım.

Banyoya baktığımda, hem erkek hem kadın için lavabo olmadığını fark ederek, bu oda olmadığına karar verdim.Yuvarlak 2 tane lambası hoşuma gitmişti.

Odadan çıkıp karşıdaki odaya girdiğimde buranın televizyonlu bir oturma odası olduğunu fark ettim. Yine bembeyazdı ve havuza bakan bir masada vardı.

Burayı aklıma kazıdım, bir battaniye ile dizi film izleyeceğim yer burasıydı. Oradan devam ettiğimde sağa doğru koridor devam ediyordu. Tam karşımda bir ortak tuvalet vardı.

Sağdan devam ettiğimde yine iki kapıya rastladım. Sol tarafta ki kapıyı açınca siyah duvara yaslanmış yuvarlak yatağı gördüm. Yatağın iki yanında ve karşısında boydan boya cam vardı. Yatağın üstünde yine o yuvarlak lamba sarkıyordu.

Tamam sanırım odayı buldum. Sağ tarafımdaki banyoya girdiğimde 2 lavabo vardı. Lavabonun karşısında küvet vardı. Küvetin ilerisinde ise tuvalet ve duşakabine girmek için, ayrı açık bir kapı bırakılmıştı.

Sanırım evdeki tüm banyoları aynı dizayn etmişlerdi. O gün karısının sandığım kadın eşyaları benim miydi?

Lavaboya girmişken tuvaletimi yapıp, elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Lavabonun altındaki çekmeceleri kontrol ettiğimde, kullandığım makyaj ve bakım ürünlerini gördüm. Bunları da mı biliyordu? Nasıl?

Banyodan çıktığımda, geçen gün karanlık olduğu için inceleyemediğim giyinme odasına girip ışığı açtım. Baya büyük kocaman bir giyinme odasıydı.

Sağ tarafta ayakkabılar diziliydi, 4'de 1'i Kalender'in ayakkabılarıydı, geri kalan benim için ayrılmıştı. Kapının hemen yanında aynı duvarda komple çantalar vardı, hem de birbirinden lüks ve pahalı olanlardan.

Altında ufak çekmeceler vardı. Sırasıyla açtığımda tokaları, kemerleri, güneş gözlüklerini gördüm. Yanındakileri açtığımdaysa pahalı mücevherleri, kolye, bileklik, yüzük ve takıları görmüştüm.

Diğer çekmecelerde ise iç çamaşırları, gecelikler ve çoraplar vardı. Sol taraf ise boydan boya kıyafetle doluydu. 3'de 1 i Kalender'in kıyafetleri 2'si ise bana ayrılmıştı.

Odanın ortasında rahat bir koltuk vardı. Yukarıdaki raflara boyum yetmez diye, dört basamaklı bir merdivende vardı. Kapının karşısındaki duvarda ise, boydan boya ayna vardı. Aynanın önünde, kenarda da bir kirli sepeti vardı.

Geceliklerden birini alarak üstümü değiştirdim. Çıkardıklarımı da kirli sepetine bıraktım, sanırım aynı sepetten banyoda da vardı. Işıkları kapatırken gözüm alyansıma değdi.

İçimi kaplayan huzursuzluğu, bebeğim için def etmeye çalıştım.

Mutlu olmalıydım, onun için çok mutlu olmalıydım. Yatağa yatarak üstümü örttüm ve gözlerimi sımsıkı yumdum.

Kabul ettiğim şeyler çok ağır, ama ben Kalender'e güvenmeyi seçtim. Pişman olmak istemiyorum, ama bir yanımda çok buruk işte. Sanki sonunu bildiğim bir hikayeyi, bile bile yaşıyorum. Kendimi düşüncelerden sıyırıp, uykunun kollarına bıraktım.

🌟 - Oy vermeyi unutma
👇🏻 - Satır arası yorumlarını bekliyorum

Arya Reis?

Kalender Kandemir?

Meltem Hanım teyze ?

Helin kızımız ?

Korumalar ?

Hikaye Gidişatı ?

Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam
RuyamG

ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak.

Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨

Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir.

Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır.

Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım.

Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın!

~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~

Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR!

Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur.
(Siz yine de yorum yazmadan geçmeyin, yoksa yazarınızı üzersiniz😢)

~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR!

Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor.

ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN!

 

Loading...
0%