Yeni Üyelik
26.
Bölüm

Bölüm 25: Kader | ARK I - Arya

@ruyamg

Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam

ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara!

Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D

RuyamG <— Ailemiz burada toplanıyor.

Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜

Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️

Ne kadar yorum olursa, o kadar motive oluyorum. 😍

Arya ~

Sabah uyandığımda minik bir şok yaşadım. Çünkü yatakta Kalender'e ait olan alan hiç bozulmamıştı. Ve Kalender ortalıkta yoktu. Hani sabah beni görmeden güne başlayamıyordu?

Kollarında uyumamı ve birlikte uyanmayı istiyordu? Biz bu yüzden ilk ciddi tartışmamızı yaşamadık mı? O zaman bu adam nerede? Bu evde ki ilk gecemizde, beni yalnız mı bıraktı yani.

Banyoya gidip tuvaletimi yaptım, duşakabinde uzunca bir duş aldım. Oturmak için bir alan yapılmıştı, o alanda oturup dizlerimi kendime çektim. Kafamın üstünden su akıyorken, son zamanlarda yaşadıklarımı düşündüm.

Ardından bornoz giyip, kişisel bakım, yüz bakımımı yaptıktan sonra saçımı kuruttum. Makyaj yapıp, bornoza sarılarak giyinme odasına gittim.

Siyah iç çamaşırlarımı giyip, siyah kumaş pantolon ve askıdan aynı renk siyah korse seçtim. Çekmeceden birkaç takı alarak, basit yine siyah bir ceketle kombinlemeye çalıştım. Aslında amaç karnımı saklamaktı. Stil konusunda kötüyüm, o nedenle buraya Yale'nin el atması gerekiyor. Yale'ye burada kaldığımı nasıl açıklayacağım?

O sırada kirli sepetindeki bir gömlek dikkatimi çekti. Gömleği elime aldığımda üstünde kırmızı lekeler vardı. Burnuma götürüp kokladığımda o metalik koku burnuma doldu. Kalender'in gömleğinde neden kan var? Gece odaya gelip üstünü değişmiş belli ki. Yaralandı mı?

Hızlıca spor bir ayakkabı seçip, yatak odamızdan çıktım. Evin alt katında bildiğim odalara göz attım ama Kalender'i bulamadım. Üst kata çıkacaktım ki, topuklu ayakkabı sesi duydum.

"Günaydın Arya Hanım. İyi uyuyabildiniz mi?" diye sordu, hiç tanımadığım güzel ve 'ben buradayım, muhteşemim' diyen kadın.

"Günaydın, kimdiniz acaba?" dedim. Bir tahminim vardı ama, kendisi teyit etmeliydi.

"Ben Mehtap, Kalender Bey'in sekreterlerinden biriyim." dedi güzel bir gülümseme sunarak. Aklıma dağ evinden ayrılmadan hemen öncesi geldi. Batu, Emin'in çocukluk arkadaşı olduğunu mu söylemişti?

Bu arada Batu'dan mangal sonrası oynadığımız oyundan beri şüpheleniyorum. Kesin sevdiği bir kız var, yoksa bu kıza ben bile bakarım be Batu.

"Kalender'in nerede olduğunu biliyor musun?" diye sordum. "Sizinle kalmıyor mu? Ihhm bahçeye açılan şömineli bir oda var. Belki orada kalmıştır." dedi.

"Evi iyi biliyorsun sanırım?" diye sordum. "Evin direkt inşaatından itibaren ben takip ediyorum. Yalıkavak da ki bir villadan esinlenilerek, o villanın mimarı ile yapıldı. Her şeyle Kalender Bey özel olarak ilgilendi. Sanırım içine sinecek sevdiği bir tarz yaratmaya çalıştı.

Bana kafasındaki fikirleri söylediğinde, ona uygun mobilyalar seçtim. Hatta Kalender Bey'in odasının yanında yuvarlak yataklı bir oda daha var. Belki düğün yapmadan aynı odada kalmak istemezsiniz diye, orayı bile ona göre dizayn ettim." dedi açıklayarak.

Ama benim kafama dank eden şey daha farklıydı. Evi tanıyor gibi hissediyordum çünkü, mezuniyet partim için Yalıkavak da kiraladığım villaya benziyordu. Orayı aşırı beğendiğimi, Buğra'ya bu tarz bir ev istiyorum diye yalvardığımı hatırlıyorum. Arkama dönüp evi süzdüm. Baştan aşağıya benim zevkime göre düzenlenmişti, yatağa ve lavaboya kadar.

Hafif bir tebessüm ile Mehtap'a döndüm. "Uzun zamandır mı Kalender ile çalışıyorsun?" diye sordum.

"Önce inşaatla ve evle ilgilenmeye başladım. 1 yılı biraz geçti, Kalender Bey'in sekreteri olarak çalışıyorum." dedi. Ev tam istediği gibi olunca, Mehtap sekreter olarak Kalender'in yanına geçmişti demek ki.

"Çalışma odanızı gördünüz mü?" diye sorunca merakla gözlerine baktım. "Üst katta hadi gelin." diyerek merdivenleri gerisin geri çıktı.

Eve ilk geldiğimde sıradan olduğunu düşünmüştüm. Ta ki havuz kısmından evi görene kadar. Sonra gece birkaç odayı da gezince, evin ciddi anlamda kocaman olduğunu anladım. İstanbul'un merkezi yerinde bu ev kaç paraydı? 200 milyon? 250 milyon? Baya fazla olmalıydı.

"İşte burası." diye önden girdi. Kahraman ile yaşadığım evdeki her şey bire bir yapılmıştı. Ödüllerim hariç diğerleri, eski odamın aynısıydı.

"Odamı bu kadar detaylı nasıl bilebilirsiniz?" dedim şaşırarak. Çünkü kamera açısında olmayan koltuğa kadar, her şey ama her şey aynıydı.

"Kalender Bey tarif etti, o nasıl ettiyse aynısını yaptık." dedi. Kalender hayatım hakkında nasıl bu kadar bilgiye sahipti?

"Burayı komple değiştirir misin?" dedim. Mehtap şaşırarak bana baktı. "Her şeyi mi?" diye sordu.

"Evet, değiştir. Bu sefer pembe değil mavi konsept yapalım. Masayı da pencerenin önünden şuraya alalım." dedim elimle göstererek. "Rafları da oranın soluna yaparız." dedim ve aklımdakileri tek tek sıralamaya başladım.

Mehtap bir yandan dinlerken, diğer yandan notlar alıyordu. Bu kadın ile iyi anlaşacak gibiydim. "Bu şekilde yapalım." dedim gülümseyerek. Mehtap kafasını sallarken, arkamızda ki kapı açıldı.

Kalender içeriye girdiğinde ben şöyle bir yaralı mı diye süzdüm. Ama bir şey göremedim. "Hoş geldiniz Kalender Bey." dedi gözleri gülerek Mehtap. Kalender kafasını hoş buldum der gibi salladı ve Mehtap gitmesi gerektiğini anlamış gibi odadan çıktı.

Kalender arkamdan gelip bana sarıldı ve boynumu öptü. "Odanı beğendin mi güzelim?" diye sordu.

"Hayır, beğenmedim." dedim ciddi bir ifadeyle. Kalender arkadan kafasını uzatıp, yüzüme baktı. Birkaç saniye gözüküp kaybolan bir kaş çatma gördüm.

"Her şeyi değiştiriyorum. Mehtap'a istediklerimi söyledim." dedim. "İyi yapmışsın, sen nasıl istersen öyle olsun." dedi saçıma minik öpücükler kondurarak.

"Odam hakkında bu kadar bilgiyi nereden biliyorsun?" dedim sakin bir ses tonuyla.

"Çünkü seni, en iyi ben tanıyorum." dedi. "Bu arada Utku geldi. Aşağıda ki oturma odasında." diyerek devam etti.

"Bir de sözleşmeyi konuşmak için şirkete gelmen gerekiyor. Çocuklara söyledim, birlikte gelirsiniz." dedi. "Sözleşme?" dedim şaşırarak. Daha evlenmeden, birlikte yaşadığımız için sözleşme mi yapacaktık? Ya da evlilik sözleşmesi mi?

"ARK ile devam etmen için, sözleşme süresi dolmak üzere yenilenmeli." dedi. "Aslında ben.." sözleşmeyi yenilemeyi düşünmüyorum diyecekken, lafı ağzıma tam anlamıyla tıktı.

"Biliyor musun, ARK'ı Google'da arattığında benden önce sen çıkıyorsun. Çünkü sen ARK'ın ta kendisisin." dedi. Bende şaşırarak ona baktım. "Ne demek istiyorsun?" dedim.

"Utku bana neden korkarak bakıyor? Yan yana kalmak istemiyormuş gibiydi?" dedi lafı değiştirerek. Çünkü senden korkuyor diyemedim.

Ona dönerek, "İlk defa geldiği bir yer ondandır. Merak etme hemen alışır, sen git desende gitmez." dedim gülerek.

"Eskiden evden çıkmayınca Kahraman onu kovdu, biz o yüzden ajansta toplantılarımızı yapıyorduk. Yani Utku ile daha çok dışarıda buluşuyoruz." dedim ister istemez o günleri hatırlayıp, daha da gülümsememi büyüttüm. Ama Kalender'in yüzü hemen asıldı.

"Nee? Utkuyu kıskanmayacaksın değil mi?" dedim anlamayarak. "Hayır, sorun değil. Sadece artık yanında ben varım." dedi gülümsememe bakarak. Kahramandan bahsettiğim için mi?

"O zaman ben bir Utku'ya bakayım." dedim kollarından çıkmaya çalışarak. "Hayır, önce kocanı işe uğurla. Sonra Utku." dedi. Elimi tuttu, birlikte odadan çıktık. "Evin değiştirmek istediğin bir yeri olursa, Mehtap'a söylemen yeterli." dedi.

Onun korumaları ve arabaları hazır bekliyordu, benim korumalarım ise kenarda ayaktaydı. "Hayırlı işler." dedim. Kalender saçımı okşayıp, elini yanağıma kadar getirdi.

"Seni çok özleyeceğim. Eve hızlıca gelebilmek için tüm şartları zorlayacağım." dedi dudaklarımdan öperek. Gece benimle neden yatmadın o zaman?

"Bende gelecekmişim gibi gözüküyor, gelince uğrarım." dedim tebessüm ile. "Tamam karıcığım. Ofisimde görüşürüz." dedi ve kapısı açılmış arabasına bindi. Ardından konvoy olarak gittiler.

Gözüm benim çocuklara takılınca, "Siz benimlesiniz belli ki." dedim. Batu anında, "Eee biz hep seninleydik yenge." dedi. Yanlarına doğru ilerlemeye başladım.

"Oturun bakalım." dedim elimle de işaret ederek. Bende yanlarına oturdum. "Beni nerelerde takip ediyordunuz? Kalender hayatım hakkında ne kadar bilgiye sahip?" dedim direkt çekinmeden sordum.

Emin, Mert, Batu, Zevahir ve Altuğ birbirlerine baktılar. "Cevap?" dedim. Ama konuşmaya niyetleri yok gibiydi. Kimin ağzından en iyi lafı alırım?

"Emin? Söyle hadi." dedim onu hedef alarak. "Ama yengelerin en güzeli, yine bana oynuyorsun." dedi isyan ederek. Gözlerimi dikip cevap vermesi için bekledim.

"Her şeyini yenge. Sen evdeyken kapının önünde, gerekirse sitenin içinde güvenlik kıyafetiyle, sen yayındayken chatteydik. Hepimiz her saniyesine kadar yayınlarını izledik. Batu en uzun abonelerinden biri misal, Sidcord'da konseydeydi. Checky." deyince şaşırarak Batu'ya baktım.

"Checky sen misin? Sesinden nasıl tanıyamadım?" dedim şaşırarak. Batu kafasını sallayıp devam etti.

"Yani her anında seni takip edip, abime bildiriyorduk. Evden çıktığında çaktırmadan takip ediyorduk. Anlama diye sürekli araba, kıyafet değişiyorduk, kendi aramızda dönüşümlü falan takılıyorduk. Ajansa gittiğinde, birimiz çalışan gibi içeride oluyordu. Yani Emin'in dediği gibi her şeyi takip ediyorduk." dedi açıklayarak.

Zevahir araya girip, "Belli ki her şeyi edemiyormuşsunuz." dedi karnımı işaret ederek. Sonrada hepimiz birden gülüştük.

"Yengem hep hastaneye gidiyor, nereden bileceğiz bebek için gittiğini?" dedi Altuğ. Mert dönüp, Altuğ ve Emin'e bakıp, "Bir daha ikinizi asla birlikte yollamam zaten." dedi. Belli ki o gün beni onlar takip ediyormuş.

"Kalender dün gece neredeydi?" diye sorunca ise dut yemiş bülbüle döndüler. "Gömleğinde ki kanı gördüm, açıklama?" dedim üstüne bastırarak.

Mert, "Dün gece bir müşteride sorun yaşadık. Abim de olay yerine gidip müdahale etmek durumunda kaldı. Güvenlik şirketinden koruduğumuz biri." dedi mantıklı bir açıklama yaparak.

Emin'e baktığımda gözlerini kaçırıyordu. Mert bana yalan söylüyorsun. Eğer Emin burada olmasaydı, kesinlikle ona inanırdım. Zira Mert gerçekten çok akıllı, iki saniye de uydurdu bir bahane.

Altuğ konuyu değiştirmek istiyor gibi, "Evi beğendin mi yenge?" diye sordu. "Evet çok güzel, kendim inşa ettirsem böyle yaptırırdım." dedim açık sözlülükle.

"Abimde her detayında seni düşündü zaten." dedi gülerek. "Nasıl bu kadar emindi? Yani burayı yaptıracak kadar?" diye sordum.

Batu, "Aslında sadece seni hatırlatan, sevebileceğin bir şey olsun istedi sanırım. Çünkü buranın inşaatı başlamadan önce sen evli bile değildin." dedi.

Emin, "Hatta geçen sene satacak diye ekspertiz yaptırdık. Şimdi hatırlatmak istemiyorum ama kürtaj olduğun hamileliğini duyunca, abim artık ümidi kesmişti. Satmak için hazırlıklara başladık." dedi. Etrafımı inceledim, bu kadar büyük ve değerli yeri satmak mı istedi?

"İstanbul'un göbeğinde ki, bu yeri satmak mı istedi? Kim bilir ne kadardır." dedim. Zevahir, "Ben diyim 10 sen de 15, yenge." deyince ağzım açık kaldı. "O kadar var mı burası ya." dedim.

"O yaptırdığımız eksperde bile 350 milyon TL fiyat biçmişlerdi. Dolar baya arttı 400'ü geçmiştir sanırım." dedi. "15 milyon dolarlık bir evde mi yaşıyorum yani?" dedim şaşırarak. "Vaaaay be! Başka böyle evleri var mı?" diye sordum.

Mert, "Ohooo bir sürü, hatta yurt dışında değeri bunu geçecek evlerde var. Abim sık sık ülke dışına çıktığı için yatırımlar yapıyor. Geçen sen toplantı için geldiğinde, neresiydi orası İrlanda mıydı İtalya mıydı İzlanda mıydı her neyse, orada büyük bir iş için anlaşma imzaladı. Ondan önce de oradan yatırımlık evlere baktırdı. Yeşilliklerin arasında, denize bakan bir ev aldı. Belki ileride birlikte gidersiniz, çok güzeldi ve pahalı." dedi açıklayarak.

"Mafyalıkta para var desene, benimde üstümde birkaç yer var. Ailemin doğum günlerinde hediye ettiği arsa, yazlık falan. Ama şu an kendimi fasfakir hissettim." dedim kahkaha atarak.

"Yenge sen fakirsen biz ölelim. Sende 300'lük varsındır." dedi Emin. Kahkaham yarıda kesilmiş, şok olmuş şekilde Emin'e baktım. O da pot kırmış gibi Mert'e baktı.

"Ben duymuştum aslında, ama abin aşırı önemsiz şekilde birkaç mal mülk deyince böyle bir tutar beklemiyordum. 300'lük var mıyım bende?" dedim.

Zevahir, "Fazlası vardır, eksiği yoktur yenge." dedi. Ağzımda wooow yaparak oynattım, ama ses çıkartmadım.

"Bundan sonra zengin olduğumun bilincinde hareket ederim o zaman. 300 Milyon TL'si olan zengin sayılır bence." dedim alay ederek ama bu durum karşısında, üzgün ve kırgın hissetmekten kendimi alamadım. Hayatıma, daha kaç kötü sıfat eklenecekti?

Batu hafif dikleşerek bana bir sır verecekmiş gibi eğildi. "Yenge hiç baktın mı? E-devletine yani?" diye sordu. "Yok bakmadım, orada mal varlığım çıkıyor değil mi? Abinizin yanında fakir hissettiğimde açıp bakarım." dedim alay edip gülerek ve ayağa kalktım.

"Sen yine de bir bak bence, e-devlete yani." dedi arkamdan. "Utku ile kahvaltı yaptıktan sonra biraz sohbet ederiz muhtemelen, öğleden sonra holdinge gitmek için hazır olurum." dedim açıklama yaparak ve eve doğru ilerledim.

İçim içimi yiyor, kaldığım bu durum karşısında sanki boğazım düğümleniyordu. Hazır Utku buradayken ona tüm içimi açıp, rahatlamak istiyorum. Utku alt kattaki havuza bakan salonda oturuyordu.

"Hoş geldin Utku." deyince, "Hoş buldum Aryakuş." dedi. Utkuya kocaman sarıldım. "Ayyy yaşadığın saraya bak. Kızım buranın faturaları kaç para geliyordur?" deyince beni tuttu gülmek.

Resmen duygu değişiminde, rekor üstüne rekor kırıyordum. Ev 15 milyon dolar ediyor Utku, bence faturalarını hiç düşünmezler.

"Bilmiyorum, ilgilenmiyorum." dedim. "Arya sana bir şey diyeceğim." dedi ciddileşerek, söyle der gibi baktım.

"Melek sen yokken, beni neredeyse her gün aradı. Kızım ablan perişan oldu. Hatta daha dün gece aradığında ağlıyordu. Ne olur en azından bir kere konuşayım, yanında olayım deyip durdu. Dayanamadım içim parçalandı." dedi.

"Bende ablamla görüşmek istiyorum Utku, ama olayları nasıl anlatacağım bilmiyorum." dedim. "Olayları daha ben bile bilmiyorum, önce bana anlatmaya başla." dedi.

Bende yarınlar yokmuş gibi, bazı özel yerleri 'seviştiğimiz günleri komple' atlayarak anlattım. "Ohaa bu kadarcık günde, hepsini yaşadın mı?" diye sordu.

"Hııhı ne yapacağım bilmiyorum. Düştüğüm durum bok gibi, aklımda bir sürü soru var ama cevapları bende yok." dedim.

Utku bana yaklaşıp fısıldayarak, "Telefonunu falan iyice karıştırsaydın, kimmiş öğrenip ayırırdık. Boşatırdık kızım ne olacak" dedi bende kahkaha attım.

"Utku vallahi alemsin, biz nasıl yapacağız onu?" dedim. "Kalender Bey seni sevmese, ki sende bu aşka ve bağlılığa teslim olmasan, zaten böyle bir şey yaşamazdın. Demek ki Kalender Bey'den eminsin. O zaman bizde ortadaki sorunu kaldıralım, olsun bitsin." dedi kendinden emin şekilde.

"Kalender halledeceğini söyledi. Eğer kendine güvenmese parmağıma alyans takmazdı, değil mi?" dedim.

"Annesi ve kardeşi üzerine titremiş, muhtemelen iş için yaptığı bir anlaşmadır. Adam senden ümidi kestiği için, evlilik işe yarasın diye düşünmüş olabilir." dedi. O sırada evi satmak istediği aklıma geldi, olabilirdi.

"Kız bu adam aslında gidip seninle gizlice evlenmiş olmasın? Ayyy boss çıkıyormuş bir de. Yıllardır takip ediyorum diyor? Olabilir mi? Olabilir." dedi.

"O kadar boş vakti var mıdır ki? Hem tamam diyelim evliyiz. Bir şekilde iddet süresini halletti, ben gidip imza bile atmadan, ki imza atmadan oluyor mu? Kalender bile o kadar güçlü değildir. Her neyse evliyiz diyelim, neden söylemesin?

Bence bana verdiği sözü yerine getirmek için, şu an karısından kurtulmaya çalışıyor. Ama telefon rehberi de aklımı karıştırdı, paranoyaklık yapmak istemiyorum. İçim içimi yiyor Utku. Belki de cevaplarımın hepsi parmağımın ucunda, ama cesaret edemiyorum." dedim.

"Kalender Bey, kiminle evli ki? Vallahi beynim uçacak düşünmekten." diye bana cevap verirken, Mehtap'ın sesini duydum. O hâlâ burada mı?

"Arya Hanım, kahvaltı yapacak mısınız? Ona göre hizmetlilere hazırlatacağım. Konuşmanız uzun sürünce beklemelerini söylemiştim." dedi nazik bir sesle.

"Tabii Utku'yla birlikte yapacağım." dedim içten bir gülümseme göndererek. Utku kulağıma eğilip, "Duymuş mudur? Kalender Bey'e konuştuklarımızı söyler mi?" dedi, bende bilmiyorum der gibi omuz silkeledim.

Mehtap'ın varlığını tamamen unutmuşum çünkü. Biz başka şeylerden sohbet ederken, kahvaltı masası kuruldu. Ardından Utku ile güzel bir kahvaltı yapıp, havuz kenarındaki oturma yerine kurulduk.

"Peki Kahramandan hiç ses yok mu? Bu kadar sessiz olması normal mi?" diye sordu merakla.

"Yani ulaşamıyordur. Her yerden engelledim, ayrıca telefonumda uzun zaman uçak modundaydı. Numaramı değiştirmeyi düşünüyorum, ona da bir el atarsın." dedim.

"Şerefsiz Kahraman, ayakta uyutmuş hepimizi. Çocuğunun olması nedir ya? Aldatmış olsa bu kadar şaşırmam. Yani anlamıyorum çocuğu nasıl yapabilmiş, düşününce yine sinir oldum." dedi kahvesinden bir yudum daha alarak.

Normalde kahvaltıyı ve kahveyi ben hazırladığım için, etrafta birilerinin olduğunu bilmek beni huzursuz etmişti. Eskiden neden hizmetlimiz yok diye hayıflanırken, kendim yapmak istediğimi fark etmek beni şaşırttı.

Ruhum fakir bence benim, zenginlik içinde yaşıyorum ama gram zevk almıyorum. Utku'nun dediği gibi sürekli gözetlenip Kalender'e tek tek rapor ediliyor olabilirim. Sonuçta Kalender'in yaptırmadığı iş değil. Kendimi rahat hissetmem gereken yer evimdi, ama ben hiç rahat hissetmiyordum.

Utku ile kahvelerimizi içip evden çıktık. Çocuklar zaten hazır şekilde bekliyordu. Direkt ARK'ın içinde olduğu Kandemir Holdinge geldik. Buraya ilk defa, Kalender'in sözde 'Karısı' olarak geldim. Sonuçta düğünden bahsediliyordu ve parmağımda onun yüzüğü vardı.

Beklemediğim şeyse bir sürü gazeteciydi. Burada olacağımı nasıl haber almışlar bilmiyorum, ama bana yanan araba ile ilgili, kahraman ile boşanmamla ilgili, yeni evliliğim ile ilgili ve hamilelik ile ilgili bir ton soru sordular.

Şu an üstüme giydiğim kıyafetle karnım hiç belli olmuyordu. Bundan olacak ki, 'Hamile olmadığınız halde, hakkınızda hamile diyerek asılsız haber yapan kanallar hakkında ne düşünüyorsunuz?' sorusunu duyunca yürürken hafifçe gülümsedim. Hamileyim ki?

Ve güvenlikler eşliğinde içeri girdim. Zevahir bana yaklaşarak, "Abovv sadece bir haberle böyleyse burası, desenize Kalender abimi öğrendiklerinde yer yerinden oynayacak." dedi.

Eğer bir düğün olursa, ki ben istemiyorum. Kesinlikle inanılmaz bir sükse yapacak, uzun zaman konuşulacaktı. Meltem teyzenin şıkır şıkır eden bileziklerinden, durum anlaşılıyordu değil mi?

Bana bilezik taktıktan sonra, onları sürekli kullanmamı, davetlere gittiğimde takmamı falan istemezdi ya? Kalender ile konuşup bu konuyu nihayete erdirmeliydim.

Tamam ben Kalender ile evlenmek istiyordum ama. Aması vardı işte, bazı koşullara sahiptim. 'Arya Reis' olarak tanınıyordum, soyadını almak istemiyorum mesela. Ya da alsam mı? Bence alsam güzelde olurdu, bana yakışırdı. O zaman ikisini birden kullanırım? Adam EVLİ zaten EVLİİİ neyin hayali bu! Hayır, Kalender bana söz verdi, halledecek.

Daha önce geldiklerimden de yoğun bir karşılama ile giriş yapıp, toplantıdan toplantıya girdim. Toplantılar başlamadan önce Yale'de bize katılmıştı. Önce fuar konusunda son detayları anlattılar ve birlikte beyin fırtınası yapıp birkaç konuya karar verdik.

Ardından yeniden sözleşme konusu açıldı, ama ben onu hâlâ düşündüğümü söyleyince, Seda Hanım aşırı şaşırdı. Hani internet fenomeni Kerimcan Durmaz'ın bir repliği var ya, 'Bana var dediğleeeer' diye. Tam olarak yüzüme öyle bakıyordu. Sonra geçenkinden de fazla gerildi.

Sanırım Kalender bu sözleşmenin imzalanması için özel talimat vermişti. Ehh benim fikrim, benim kararlarım. Ben sadece şirkete geleceğim dedim, imzalayacağım demedim ki. Hem kim patronu, sponsoru bir erkek ile ilişki yaşamak ister?

Ayrılmaya karar versek, bunu nasıl profesyonel olarak sürdüreceğiz? Hayır ben lobide Kalender'i, bir kadın ile samimi görsem kesin üzerine atlar, saçını başını yolardım da. İçimdeki kadın, tamamen cennet mahallesinden fırlamış gibi.

Toplantılar artık nihayete erdiğinde, Utku ve Yale işleri olduğunu söyleyerek önden ayrıldılar. Benim kafam bilgiden yandığı için, lobide ki cafe-bar alanından bir kahve içmek istedim.

Yale bu gece ona gelmemi istedi, bende kabul ettim. Ablamı da çağırdım, Yale'nin evinde onunla dertleşecek ve kız kıza bir gece geçirecektik. Tek sorun Kalender'e bunu söylemekte, zira dün gece de birlikte yatmadık. Herhalde çokta umursamaz?

O sırada önümde bir beyefendi, telefonla konuşuyordu. Sırada olup olmadığını anlamayarak ona baktım. Sırada değilmiş gibi gelince, bende önüne sıraya girdim.

"Affedersiniz?" diye bir ses duyunca arkama baktım. Sonra da benden 3-4 yaş büyük, karizmatik biriyle karşılaştım, az önce telefonla konuşan adamdı.

"Ahh ne diyeceğimi unuttum." dedi yüzündeki büyük bir şaşkınlıkla. "Sırada mıydınız? Yerinize geçtim sanırım." deyip arkasına ilerledim.

"Ahh hayır sorun yok. Ben sadece hiç böyle karşılaşmayı beklemiyordum." dedi. Ahh tanıdık mı? Yeniden göz ucuyla süzdüm. Kaslı bir adam, kaslı tanıdık listemde bulamadım. Eski flörtlerimden biri miydi? Ya da takipçim?

"Şey evet ben seni uzun zamandır takip ediyorum." dedi anlamaz bakışlarıma cevap vererek. "Ahh öyle mi? Kahvenizi ben ısmarlayabilirim o zaman? Yanlışlıkla önünüze geçtim çünkü, telefonla konuşuyordunuz diye yanlış anladım." dedim gülümseyerek.

İzleyicilerimden biriyse, ona nazik davranmalıydım. "Ben boss aslında." dedi. 'What dedin gülüm?' bakışı atınca, "En uzun zamandır abonen olan" dedi eliyle ensesini kaşıdı, mahcup bakışlarıyla cevap bekleyerek bana baktı.

Ben nedense Utku gibi düşünüyordum, Boss belki Kalender'dir diyordum. Gerçi hangi vakitte full beni izleyecekti? Kalender aşırı yoğun bir insandı.

Boss şu an kanlı canlı karşımdaydı. Hem de Allah affetsin baya da karizmatik, yakışıklı ve kaslı bir adamdı. Neden buluşmalara ve partilere hiç gelmemişti?

Şu an alyansını taşıdığım, bu binanın patronu olan adamla bir gönül ilişkim vardı. Ama az önce gazetecilerin sorduğu, kocam olduklarını düşündükleri Boss(Patron) ise karşımdaydı. Boss ile bu bina da karşılaşmamız ise, inanılmaz bir kaderdi.

Yorumlarınızı büyük bir merakla bekliyorum. ♥

🌟 - Oy vermeyi unutma
👇🏻 - Satır arası yorumlarını bekliyorum

Arya Reis ?

Kalender Kandemir ?

Boss ?

Korumalar ?

Hikaye Gidişatı ?

Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam
RuyamG

ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak.

Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨

Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir.

Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır.

Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım.

Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın!

~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~

Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR!

Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur.
(Siz yine de yorum yazmadan geçmeyin, yoksa yazarınızı üzersiniz😢)

~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR!

Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor.

ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN!

 

Loading...
0%