@ruyamg
|
Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara! Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D RuyamG <— Ailemiz burada toplanıyor. Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜 Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️ Ne kadar yorum olursa, o kadar motive oluyorum. 😍 Arya ~ "Ben boss aslında." dedi. 'What dedin gülüm?' bakışı atınca, "En uzun zamandır abonen olan." dedi eliyle ensesini kaşıdı, mahcup bakışlarıyla cevap bekleyerek bana baktı. Tam o an, sıra ona geldiği için arkasını dönüp sipariş vermeye ilerledi. Bende yanına geçtim. "O zaman şimdiye kadar sen beni destekledin, bu desteğe karşı bende sana kahve almalıyım." dedim nazikçe. Kahvelerimizi aldıktan sonra oturduk. "Çok şaşırdım, davet ettiğim yerlere hiç gelmediğin için." dedim. "İşlerim inanılmaz yoğun, daha geçen İzlanda'ya gittim. Hayatım özel jette geçiyor resmen." diyerek hayıflandı. Böyle şikayet bizde edebilsek keşke. Özel jet ile ülke ülke gezip, bundan sıkılmak nedir? "Anlıyorum, burada ne işin vardı?" diye sordum ister istemez. "ARK'ın Ceo'su Arkas arkadaşım." dedi sonrada ikimizde fark edip, gülmeye başladık. "Bir cümle içinde, bu kadar ark hiç kullanmamıştım." dedi. "Arkas Bey'i tanıyorum." dedim açıklama yaparak. "Aslında onunla yurt dışında ortak işler yapıyoruz, baya uzun zamandır yakın arkadaşız." dedi, ardından devam etti. "Bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum, ama Arkas'a senden ben bahsetmiştim." dedi utanarak. ARK ile çalışmamın nedeni boss muydu? Beni bu sektörde bu konuma getiren en büyük sponsorum, gerçekten oymuş. "İsmini öğrenebilir miyim?" diye sorduğumda şaşırarak bana baktı. "Ahh tabii ki, affedersin söylemem gerekiyordu zaten." dedi ve sonra saçmaladığını düşünmüş olacak ki, "Ben bu karşılaşmayı hep düşünürdüm, ve şimdi böyle çat diye olunca çok şaşırdım. Sürekli takip ettiğim, söyledikleriyle gurur duyduğum, eğlenerek izlediğim birinin karşımda olması garip hissettirdi." diyerek açıklama yaptı. "İsmim Berk." dedi güzel bir gülümseme ile. "Tanıştığıma memnun oldum, Berk." dedim bende. "Beni nasıl takip etmeye başladın?" diye merakla sordum. "Bunun cevabını verirsem erkek kardeşim beni öldürebilir." dedi. Bende merakla ona baktım. "Aslında seninle aynı üniversite de okuyordu. Sana karşı bazı hisleri vardı ve bunları sana gelip söyleyemiyordu. Sanırım okulun popüler kızlarından biriymişsin. Sonra senin yayın açtığını keşfetmiş ve oradan takip etmeye başlamış. Bana da seni gösterip bunları anlattı. Ona bakmayacağını düşünmüş olmalı ki, pes etti. Ama ben seni izlemeyi bırakamadım. Bir anda kahve içerken, yemek yerken ve canım sıkkınken tutunduğum, yalnızlığımı bana unutturan biri oldun." dedi. "Böyle hissettirdiğimi tahmin etmemiştim, insanlar genelde eğlenmek için beni izler." dedim. "Ben ise düştüğüm bir anda seni izlemeye başladım. Ve sayende ayağa kalktım. Şu anda bu imkanlara sahip bir adam haline geldiysem, senin sayende." dedi gülümseyerek. Ardından sohbetimiz o kadar akıcı geçti ki, zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Benim yayınlardaki olaylarımdan, onun hayatından, oyunlardan ve daha birçok şey hakkında konuştuk. Bahçeye doğru baktığımda, havanın kararmaya başladığını gördüm. "Vay canına bayadır bu kadar konuşmamıştım, hava kararmış bile." dedim gülerek. "Benim içinde öyle, sanki yıllardır tanıdığım biriyle konuşuyor gibi hissettim." dedi. Kalender'i uzaktan asansörlerin orada gördüm. Sanırım eve geçecekti, ona geldiğimde görüşürüz demiştim ama, burada Berk ile 'namı diyar Boss' sohbete dalmıştım. "Berk, aslında artık ben kalksam iyi olacak. Kocam eve gelmek üzeredir." dedim ayaklanarak. "Evet yüzüğünü fark ettim. Umarım mutlusundur, Arya." dedi art niyet olmayan sesiyle. Gerçekten mutlu olmamı istiyor gibiydi. "Teşekkür ederim, aa bu arada fuara bu sefer gelirsin değil mi? Sana davetiye gönderebilirim." dedim. Bileğindeki saati kontrol ederek, "Aslında birkaç saat önce jette olmam gerekiyordu. LA'da bağlamaya çalıştığım büyük bir iş var. Bu ay orada olacağım." dedi. Benim yüzümden uçağını mı bekletmişti? "Anladım, başka bir vakitte o zaman." dedim ve asansörlere doğru ilerledim. Görevlilere ne diyecektim? Ben Kalender'in karısıyım geçebilir miyim? Kart basma sisteminin oraya geldiğimde, görevli kartını okutup "Buyurun Arya Hanım." dedi hiç soru sormadan. ARK'ın marka yüzü olduğum için, öyle pat diye istediğim zaman girebiliyor muyum? "Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek. Asansörün B1'e indiğini gördüm, otoparka gidiyordu. Diğer asansörü çağırıp B1 tuşuna bastım. Asansörden indiğimde arabaların yanındaki korumalar beni fark etti. Neredeyse hepsi ufak bir baş selamı verdi, bende onlara gülümsedim. Behram ve Bekir abi önde konuşarak ilerliyorken, Kalender arkalarından telefonunu kurcalayarak arabaya doğru gidiyordu. Bende hafif tempoda koşarak Kalender'e doğru ilerledim. Ayak sesimi duyan Behram ve Bekir abi dönüp bana baktı. Bende onlara el salladım. Kalender yürümeye devam ederken, kafasını kaldırıp duran Behram ve Bekir abiye baktı. O sırada ben elimin parmaklarını, sol elinin parmaklarına geçirerek onu durdurdum. Şaşırarak bana döndü. "Arya?" dedi. "Bu yakışıklı beyefendi müsaitse, kendisine akşam yemeği ısmarlamak istiyorum." dedim sol elimle önce onu, sonra kendimi göstererek. Kalender o güzel gülümsemesini bana sunarak, "Tabii ki, nereye gitmek istersen.. ben seninle gelirim." dedi. Bu cevabı üzerine bende ona gülümsedim. "Telefonda neye odaklanmıştın? Ayak seslerimi bile duymadın." dedim merakla. "Bugün yanıma uğramadığın için gelip gelmediğini merak ettim." dedi. Evdeki hizmetlilerle mi iletişime geçiyor? Telefonuna baktığımı görünce, ekranını görebileceğim şekilde önüme tuttu. SMS uygulamasından Arkas ve Mert'e 'Karım ?' yazarak mesaj göndermişti. Kahkaha atıp, "Mesajlaşma uygulamalarını çok verimli kullanıyorsun bakıyorum da." dedim alay ederek. Ben bakarken önce Mert'ten, sonra Arkas'tan cevap geldi. Muhtemelen ikisi de destan yazmıştı ama, mesajın tamamını göremiyordum. Mert'in mesajının başı, buraya kaçta geldiğim ve hâlâ Holding'de olduğuma benzerdi. Arkas ise toplantı ile ilgili bir şeyler yazmıştı. Onların altında mesajlaştığı kişiler arasında, Ebru ve Mehtap da vardı. Diğer hepsi erkekti. Karıcığım 👑 ile yakın zamanda mesajlaşmamış belli ki. Telefonu önümden çektiğinde, "Nereye gideceğiz?" diye sordu. "Sürpriz." diyerek cevap verdim. "Behram Bey nasılsınız efenim? Yüzünüzü görenler cennetlik." dedim Behram'a takılmak için. Kalender'i bana şikayet ederek, "Vallahi Arya, senin bu kocan yüzünden kafamı işten kaldıramıyorum. Kalender koştura koştura eve, yani senin yanına gelirken, ben buradan toplantıya gideceğim. Halimi düşün." dedi . Kocan? Kalender için kocan demişti? Önce Kalender'e bakıp gülümsedim, sonra Behram'a döndüm. "Bunu telafi etmek için seni uygun zamanında, akşam yemeğine davet ediyoruz o zaman." dedim. "Bende nerede kaldı bu teklif diyordum. Şu evinizi çok merak ediyorum, Kalender kapısından girmeme bir kere bile izin vermedi." dedi. Ev uzun zaman önce inşa edilmişti, Behram'ı bile eve sokmadı mı? Büyük bir öz güven ile, "Önce ben göreyim istedi muhtemelen, kuma kıskançlığı yapma Behram." dedim. Behram kahkaha atarken, Bekir abide gülüyordu. "Arya Hanım, nasıl bu kadar haklısınız bilmiyorum." dedi Bekir abi. Ona göz kırpıp, "Ben hep haklıyımdır." dedim. Sonra Kalender'e dönüp, "Öyleyimdir, değil mi Kalender?" dedim masum bir sesle. "Kesinlikle. Karım söylüyorsa, tartışmaya bile açık olmayacak şekilde haklıdır." dedi gurur duyarak. Kalender Kandemir mi o? Kalender'in elini sıkıp ona daha da yaklaştım. Bedenlerimiz birbirine değiyordu. Kalender'de diğer eliyle saçlarımı okşayıp, "Hadi gidelim bakalım, neymiş sürprizin." dedi. Behram ile vedalaşıp, arabasına doğru ilerledik. "O zaman ben sürüyorum?" dedim, Bekir abiye bakarak gözlerimi kırpıştırdım. O da önce Kalender'e bakıp onay almış olacak ki, "tabii yenge, buyurun." dedi önümden çekilerek. Ben sürücü koltuğuna binerken, Kalender Bekir abiye "Bizde anahtar hep hanımda olur biliyorsun." dedi gülerek. Sonra yanımdaki koltuğa kuruldu. Bekir abide bize bakarak mutlulukla gülümsüyordu. Sanki Kalender'in mutlu olması, onun için dünyada ki her şeyden önemli gibiydi. Bu adamlar nasıl bu kadar Kalender'e sadıktı? Onun uğruna canları verebilecek kadar? "Yemekten sonra Yale'ye gideceğim." dediğimde, Kalender bana doğru dönüp kafasını hafifçe salladı. "Kızlar gecesi yapacağız." dedim gülümseyerek. "Gece kaçta geleceksin? Ben seni almaya gelirim." deyince ona daha net olmak için, "Bu gece eve gelmeyeceğim." dedim. Kalender çatılan kaşlarıyla bana baktı. "Nasıl yani bu gece yalnız mı uyuyacağım? Yanımda sen olmadan mı kalkacağım?" dedi inanamayarak. "Dün gece de bensiz değil miydin? Arkadaşımla vakit geçirmeye ihtiyacım var." dedim. "Aynı şey değil, ben dün gece uyumadım bile. Sen yanımda yokken uyuyamam." dedi ciddi bir ses tonuyla. Geceden beri uyanık mıydı? "O zaman eve gelmediğin konu, kollarımda olmandan daha önemli olmalı." deyince cevap vermeyerek sus pus oldu. Yolculuğumuz boyunca bana doğru hiç bakmadı. "Eveeeet işte geldik." dedim rezidansın kapısının önüne çekerek. Biz inerken vale geliyordu. Ama arkadan bizimkilerin arabasını görünce, "Gerek yok, şimdi çekecekler." dedim açıklama yaparak. Ardından arkamızdan koşturarak gelen Batu'ya, anahtarı verdim. Kalender ile birlikte içeriye girip, asansörlere yöneldik. "Buraya daha önce geldin mi? Yemekleri çok güzeldir, manzarası da." dedim yürürken. "Hayır, ilk defa geliyorum. Ben spontane bir yerlere gitmiyorum, önceden aranması ve güvenilir olması gerekiyor. Genelde kendi mekanlarımda takılıyorum o yüzden." dedi açıklayarak. Tabii milyarlık adam normal, güvenliğini sağlamaları lazım. "Ya da beğendiğin bir yerse satın alıyorsun?" dedim dalga geçip gülerek. "Nereden anladın?" deyip ciddiyetle sordu. Şaka mı bu? Mekanı mı satın alıyor gerçekten? Kalender'e nasıl baktıysam, asansöre bindiğim gibi elimi tuttu. Ve başını baya yana eğerek omzuma yatırdı. "Şaka yapıyordun ve ben kendimi ele verdim di mi?" diye sordu masum masum. "Benim yanımdayken çok farklı bir adam oluyorsun. Dışarıda ise yürüyüşün bile 'kim karşımda durabilir' vibe veriyor." dedim bende ciddi olarak. "Sadece senin karşında duramam. Sen yanımda olduğun sürece herkesi karşıma alırım." dedi kafasını kaldırıp gözlerime bakarak. "Konuşmamız gereken çok şey var ama değil mi?" dedim biraz buruk bir ses tonuyla. Muhtemelen dokunsalar ağlayacağım derler ya, tam da öyleydim. Bir anda duygusallaştım. "Sen üzülme diye her şeyi yapıyorum. Bana güven olur mu? Seni kimsenin üzmesine izin vermeyeceğim güzelim." dedi o da yüzümü süzerek. "Ya sen üzersen?" diye sordum. "Öyle bir ihtimal, ihtimal dahilinde bile değil." dedi kendinden emin şekilde. "Sen beni hiç üzmeyeceksin yani?" dedim karısını kastederek. "Hayır ben hayatımda seni üzebilecek her ihtimali çıkartmaya hazırım. Ben senin asla hayal kırıklığın olmayacağım." dedi saçımı okşayarak. "Şimdiye kadar beni üzen şeyler?" dedim merakla. "Hepsini hallettim, yanımda kaldığın sürece seni üzen hiçbir şey olmayacak." deyip önüme geldi. Gözlerimin içine bakarak, "Seni bu dünyada ki her şeyden daha çok seviyorum. Bırak incilerini dökmeyi, gözlerin buğulandığında bile dünyayı yakabilirim.Ve inan bana, kimse bunların sebebi olmak istemez." dedi bende mutlulukla gülümsedim. Halletti demek ki? "Düğün için seni acele ettirmeyeceğim, annem ne derse desin. Sadece hazır olduğunda bana söyle, düğün istemiyor musun? Ona da tamam. Sen bana mısır piramitlerinde, tac mahalde ya da çin seddinde evlenmek istiyorum de, ona da tamam güzelim." dedi. Benimle evlenmek için her şeyi yapardı yani? "Babil'in asma bahçelerinde?" diye sorunca kal gelmiş gibi kaldı. O sırada asansör durduğunda önden ben, arkadan Kalender çıktı. Restoranın önüne gelince, karşılama görevlisi adam "Arya Hanım hoş geldiniz. Her zaman ki yerinize mi efendim?" diye sordu. Bende aynı nezaketle, "Eğer müsaitse, lütfen." dedim. "Beni takip edin." diyerek bize yolu gösterdi. Muhtemelen çalıştığım firmanın sahibi olduğundan, Kalender ile birlikte gelmem onlar adına magazin değeri taşımıyordu. İş görüşmesi için geldiğimizi düşünmüş olmaları çok olası. "Buyurun lütfen." dedi masayı eliyle işaret ederek. Benim her zaman oturduğum masa olduğundan, hiç garipsemeden koltuğuna kuruldum. Kalender ise karşıma geçerek etrafı inceliyor ve camdan aşağıya bakıyordu. "Burası güzelmiş. İstanbul ayağının altında gibi, denizde gözüküyor." dediğinde, "Bir dahakine gün batımında gelelim. O zaman daha güzel oluyor." dedim cevap olarak. Derin bir nefes alıp yutkundu. "Yani az önce demeye çalıştığın, benimle düğün yapmanın imkansız olduğu mu? Ya da ben bahçeyi buldurana kadar bekleyebilir misin?" dedi ciddi ciddi. "Anlamadım?" dedim şaşırarak. "Babil'in asma bahçelerinde dedin ya?" deyince, "Sadece şaka yaptım. Annen seni evlendireceği için çok hevesli, ve bu anladığım üzere senin ilk düğünün. Hevesini kırmaya gerek yok ve seninde bu deneyimi yaşamana engel olmak istemiyorum. Sadece bilezikleri benden uzak tut." dedim açıklayarak. Bana kocaman gülümsedi. Elime uzandığında, etrafa bakıp elimi geri çektim. "Tamam, bunu hâlâ yapamıyoruz yani." dedi o da geri çekerek. "Peki karıcığım, sen nasıl istersen. Muhtemelen annem alır, ama takmamak sana kalmış tabii." dedi. Restoran sahibini gördüğümde uçarak buraya geliyordu. "Kalender Bey, Arya Hanım, hoş geldiniz. Efendim ne alırsınız?" dediğinde şaşırdım. Siparişi mekanın sahibi mi alacak? Adam garip bir öz güvenle ikimize bakıyordu, sanki sizi burada ağırlamak şeref der gibiydi. Kalender'e baktığımda menüye göz attığını gördüm. Kendi siparişini verdi. Ardından bana dönüp, "Hayatım sen?" dediğinde mekan sahibinin parıldayan gözlerini gördüm. Şaşırmış, efsane bir dedikodu duymuş gibiydi, ama belli etmemek için çabalıyordu. "Arya?" diye sorunca Kalender'e döndüm. Bende siparişimi verdiğimde restoranın sahibi gitti. Kalender fark etmeden bana öyle seslendi, ama adam herkese yetiştirir mi? "Düğünde istediğin bir şey var mı peki? Özel olarak? Ya da balayına nereye gitmek istersin?" diye sordu. Yayınlara devam etmem gerekiyordu, hiç boş vaktim kalmayacak. "Dağ evinde zaten yapmadık mı? Balayını es geçelim. Hem eminim seninde işlerin başından aşkındır." dediğimde, "Senden daha önemli bir işim, hiçbir zaman olmayacak." dedi gülümseyerek. "Hamileyken yolculuk artık daha zor olur, o nedenle." dediğimde haklısın der gibi başını salladı. "Sapanca ya da Karasu tarafına gitsek? Hem yakın hem de hafta sonu gidilebilir." diye öneri sundu. "Olur." dedim sadece. Hevesli değildim, daha önce bu süreçleri yaşamıştım. Hatta şu an tam olarak bana külfet gibi geliyordu, onun yerine basit bir nikah ve tanıdıklar arasında yemek benim için yeterliydi. Ama Kalender'in hevesi gözünden okunuyorken, ona da engel olmak istemedim. İlgisiz o kadına dönüşmemek amacıyla, "Düğün için kapalı mekana ne dersin? Açık pembe ve beyaz çiçeklerle süslenebilir. Bu mevsimde o renkte güller bulabilir miyiz? Belki birkaç şık kristal avize, daha çok beyaz ağırlıklı bir yer olabilir. Haa tabii annene de hitap etmeli. Araya göz yormayacak şekilde, tabak ve çatal kaşık bıçak takımını gold detaylarla süsleriz. Olur mu sence?" diye sordum. Kalender gözleri ışıldayarak, bana kocaman bir gülümseme ile baktı. "Olur tabii, çok güzel olur." dedi "İstediğim zaman olur dedin? Ne kadar yakın zamanda? 1 hafta sonra desem kabul eder miydin?" dedim merakla. Beni Kahraman'dan 1 haftaya boşamıştı. "Hazırlıklar zor yetişir. Ama sen yarın evlenelim de, ben onu bir şekilde mümkün kılarım." dedi gülümseyerek. Yani boşanmıştı? Tüm işlemler bitmiş miydi? Kocaman bir gülümseme ile bende ona baktım. Evli olması rahatsız ediciydi, hem de inanılmaz çok, ama halletmişti. Boşanmıştı belli ki, o artık benim gibi bekar bir erkekti, ve biz evlenebilirdik. Evlenmek istiyor muydum? İşte bu soru biraz kafamı karıştırıyordu. İyi yanı, artık Kalender'in karısı kim diye düşünmeme gerek bile kalmamıştı. Yemeklerimiz gelince sohbet eşliğinde manzaraya karşı yemeklerimizi yedik. "Kola içtin ama kola oğlumuza dokunur mu?" diye sordu bir anda. Kola'dan bir şey olmazdı bence. Eline telefonu alıp bir şeylere baktı ve bana döndü. "Güzelim, 'kafein olduğu ve gazlı bir içecek olduğundan, kola tüketilmesi çok fazla tavsiye edilmemektedir' diyor. İçerken az içsen olur mu?" dedi endişeli gözlerle. Ona gülümseyip kafamı salladım. Sohbet bu sefer bebek üzerine hararetli bir hale geldi. Bende kola yerine su içmeye devam ettim. Baya uzun ve güzel bir sohbet olmuştu. Bu sayede Kalender'i daha yakından tanıma fırsatı bulmuştum. İkimiz birlikte iyiydik, ama onun hobilerine, fobilerine ve geçmiş hayatına dair bildiklerim sınırlıydı. Kalender kim bilmiyordum ki. "O zaman evde ki tabloları da Helin mi yaptı?" dedim merakla. "Evet ama onları konsepte uysun diye basit tuttu." dedi içkisinden bir yudum alarak, "Merdivenlerden inince hemen solda bir tablo var. O da Helin'e çekip yolladıklarımdan biri işte. Fotoğrafı beğenince, bende evimizde anlamlı, güzel bir tablo olsun diyerek Helinden çaldım." dedi gülerek. "Çaldın mı?" diye sordum merakla. "Evet, o setteyken atölyesine girip gizlice yürüttüm." dedi kahkaha atarak. Bende onunla birlikte güldüm. "Helin çok şanslı, senin gibi bir abiye sahip. Onun için gittiğin yerlerden fotoğraf ya da video kaydedip atman çok tatlı." dedim gözlerinin içine bakarak. "Mesleği konusunda ön yargılı olduğumu kabul ediyorum. Kimse kardeşini televizyonda elin adamıyla öpüşürken görmek istemez. Ama ona seçtiği okulda da, yaptığı meslekte de saygı duyuyorum. Ve güvenliğini sağlamama izin verdiği sürece, genelde özgür bırakıyorum. Bir gün o da gelecek ve 'Abi ben şununla evlenmek istiyorum' diyecek. Buna şimdiden hazır olmam lazım." dedi açıklayarak. "Şu an biri var mı hayatında? Ya da?" dedim. "Hayır hayatına karışan bir abi değilim. Birileri oluyor tabii ki, ama daha ciddi olarak getirip tanıştırdığı biri olmadı." dedi. "Onun için ayrı güvenlik ekibi varmış sanırım, benimki gibi." dediğimde kendi kendine manzaraya bakıp gülümsedi. "Bu hayatta önem verdiğim 3 kadın var. Annemin zaten babamdan dolayı bir ekibi var. O kendi hallediyor, ama Helin ve sen. İkinizde benim için çok değerlisiniz, bu yüzden en iyi adamlarım, en güvendiklerim sizinle birlikte. Pek en iyi gibi durmasalarda, güven bana senin için her şeyi yaparlar, ve tabii Helin içinde." dedi kendinden emin şekilde. "Eskiden Zevahir benim ekibimde değildi sanırım?" deyince, "Evet onunla iyi anlaştığını görünce Mert'in ekibine kaydırdım." diye cevap verdi. "Benim ekip, Mert Batu Emin Altuğ ve Zevahir'den oluşuyor o zaman." dedim anladığımı ifade ederek, o da kafasını olumlu olarak salladı. Bekir abi ve Ömer ise Kalender ile birlikteydi, ve tabii diğer bir sürü koruma da. Ama en yakını Bekir abi gibiydi. ''Bekir abi?" diye sorunca, "O aslında babamın sağ koluydu, çocukluğumdan beri tanıyorum. Babam ölünce benim sağ kolum oldu. Mükemmel bir hafızası vardır, gördüğü bir şeyi ya da birini unutmaz. Bilmem kaç sene öncenin, şirket karını sorsam ezbere söyler. Yanımda olduğu için çok şanslıyım. Benimle ilgili özel her şeyi bilir, o nedenle bir şeye ihtiyacın olursa onunla konuşmaktan çekinme." dedi. Vaaay be Bekir abiye bak sen. Gerçi ajansın önünü kapattıklarında, taaa ne zaman yapılan inşaatın, ihale tutarını bile pat diye söyleyecekti. Doğuştan yetenekli biri demek ki. "Kahve içer misin? Türk kahvesi?" dedi. "Olur, sen nasıl içtiğimi biliyorsundur zaten. Kahve gelene kadar bende bir tuvalete gideyim. Bebek yüzünden sanırım, tuhaf hissediyorum." deyince endişeyle baktı. "Baskı yapıyor sanırım, sürekli tuvaletim gelmiş gibi hissediyorum." dedim açıklayarak. Tamam der gibi kafasını sallayınca, restorandan çıkıp karşısındaki tuvaletlere doğru ilerledim. İşimi halledip ellerimi yıkarken dışarıdan tanıdık bir ses duydum. Tuvaletin kapısına doğru ilerleyip göz ucuyla bakınca, Kahraman ve babasını gördüm. Kahraman tam anlamıyla dövülmüş gibiydi, ve burnunda alçı vardı. Ameliyat mı olmuştu? Niye ki onun burnu zaten düzgündü. Konuşmalarına iyice kulak vermeye çalıştım. Günler sonra Kahraman'ı görüyordum ve bu şekilde olması garip hissettirmişti. Bu adam benim çocukluğumdu. Gece koynunda uyuduğum, birlikte güldüğüm ve ağladığım adamdı. Ama şu an ona karşı, kırgınlık dışında bir duygu beslemiyordum. Babası, "Sana en başından söyledim, evlenmeden önce bunu Arya'ya açıklaman gerekiyordu. Bu konuda hatalısın Kahraman." dedi beni savunarak. Kahraman'ın babası beni mi savunuyordu? 🌟 - Oy vermeyi unutma Arya Reis ? Kalender Kandemir ? Boss (Berk) ? Kahraman Ateş ? Behram ve Bekir ? Hikaye Gidişatı ? Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak. Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨ Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir. Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır. Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım. Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın! ~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~ Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR! Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur. ~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR! Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor. ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN!
|
0% |