@ruyamg
|
Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara! Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D RuyamG <— Ailemiz burada toplanıyor. Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜 Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️ Ne kadar yorum olursa, o kadar motive oluyorum. 😍 Arya ~ Kafamın içinde topuklu sesi yankılanıyordu sanki. Bir mesaj sesiyle uyanır gibi oldum. Ardından 3-4 defa daha mesaj geldi. Gözlerimi araladığımda, Kalender'in üstünde yana devrilmiş yatıyordum. Gece gitmeme izin vermemiş, koltukta bana sarılıp sırtımı okşayarak uyutmuştu. Bu mesaj gelen telefon onundu. Bakmam da mahsur var mıydı? Hayır artık yoktu. Uzanıp telefonunu masadan aldığımda parmağımı okutup açtım. Biri fotoğraflar yollamıştı. Gözlerimi biraz daha kısıp ekrana baktım. Ablamın ve Kalender'in bazı mekanlarda buluşmalarını içeriyordu. Kimdi bu? Şu an bu fotoğraflar neden Kalender'e gönderilmişti? Bu işte bir bit yeniği hissediyorum. Eğer dün Kalender bana itiraf etmeseydi, şu an bu fotoğrafları kesinlikle yanlış anlamış olurdum. Kalender ile feci bir kavga edip, evden çıkıp gider bir daha da gelmezdim. Çünkü ben bitirdiğimde, kestirip atıyor ve bir kerede acı çekerek, duygularımı öldürüyordum. Eğer bir gün Kalender'i bırakıp gidersem, bu onu komple bitirmişim anlamına gelirdi. Ayrıca aramızdaki şey evcilik değil ki, iki saygılı insan gibi sakinleştikten sonra buluşup konuşmalıydık. Yoksa asla düzgün bir ilişkimiz olmazdı. Ayrılacaksak bile mümkünse oturup konuşmalı, birbirimize verdiğimiz emeğin karşılığında, ilişkimizi güzelce bitirmeliydik. Gerçi ben provadan sonra gitmiştim ama, daha bir ilişkimiz yoktu ve ben zaten dağ evine dönecektim. Sadece Kalender için birkaç gün ileriye erteleyecekken, o gün gitmeye karar vermiştim. Ayrıca karısı olduğunu düşünmüştüm, ben nereden bileceğim kiminle evli olduğunu? Gerçi böyle bir şeyden kuşkulanmadım desem yalan olurdu. Berk'in yerine Boss'un Kalender olduğunu bile düşünmüştüm. Nedense daha önceki konuşmalarımız ve şakalaşmalarımızla, belki de içten içe Kalender olsun istedim. Çok fazla düşündüm. Kafam patlayana kadar düşündüm, ama düşündükçe birçok yönden mantığım, Kahraman'ın babasına hak verdi. Kalender inanılmaz güçlü bir adamdı, istediği her şeyi elde edebilirdi. Bir şekilde bunu bile başarmıştı. Aklıma hastanedeki yürüyüşü gelince gülümsedim. Hastane onun değilse bile, sırf rapor çıkartabilmek için hastaneyi satın almış olabilirdi. Mesajdaki fotoğrafları hızlıca kendime atıp Kalender'den sildim. Bu kim ise amacına ulaşamayacaktı. Şu an Kalender'in yanında olduğumu kimler biliyor? Topuklu ayakkabı sesi? Rüya değil miydi? Gerçekten duydum mu? Bu evde topuklu ayakkabıyı kim giyiyor? Mehtap? Ben bile hamileyim diye giymiyordum. Tam tüm düğümler çözüldü diyorum, yenisi ortaya çıkıyor. Mehtap'a gözümü dört açıp dikkat etmeliyim. Çalışma odasında Kalender'i gördüğünde, sanki gözleri parlamıştı? O zaman bugün, gerçek bir Kandemir olarak ofis ziyareti yapmalıydım. Ama önce babamın şirkete geçip, artık şu yüzleşmeleri nihayete erdirmeliydim. Kalender'e nasıl açıklayacağım? Offf... Yanına gittiğimde bir şekilde açıklayacağım artık. "Güzelim?" diyen Kalender'in sesini duyunca mesajlaşma yerinden çıkıp, telefonun saatine baktım. Ardından orta sehpaya geri bıraktım. "Geç kalacaksın, iş saati gelmek üzere. Hadi hazırlan çıkalım, beni de Yale'ye geri bırakırsın." dediğimde, "Neden?" diye sordu. "Bugün ablamla işlerimiz var. Öğleden sonra yanına uğrarım olur mu?" dedim. "Çok güzel olur." dedi boynumdaki saçları geriye atarak, "O kadar güzel olur ki, anlatamam." dedi boynumu öpmeden önce. "Seni yanımdayken bile özlüyorum, istersen bugün gitmeyebilirim. Birlikte evimizde vakit geçiririz. Hem yatağımızda hiç birlikte yatmadık." dedi, ve gözlerini bir kere kırpıştırıp geri açtı. Yanağımı okşayarak arzu dolu gözlerle olumlu cevap vermemi bekledi. Bende dudaklarına uzanıp, onu istekli şekilde öptüm. Kalender çıplak sırtımı okşayarak, bana tutkulu bir karşılık verdi. Ben Kalender'in üstünde, Kalender ise altımdaydı. İşte bu en sevdiğim pozisyon. Kendimi Kalender'in malum bölgesine doğru bastırdığımda, dudaklarından bir inleme döküldü. "Seni çok istiyorum." dedi öpüşmemizin arasında. "Sana hayatımın sonuna kadar doyabileceğimi hiç sanmıyorum. Beni resmen büyülüyorsun." diyerek devam etti. Bende elimle ensesini ve boynunu okşayıp, yüzünde denk gelen yerleri öpüp, hafifçe emdim. Ellerimi yanağına çıkartıp okşadığımda, çenesini iz bırakmadan ısırdım. Kalender belimden tutup beni kendisine daha çok bastırıp, poposunu kaldırarak sürtünmeye başladı. Bir anda üstünden kalkıp orta sehpanın üzerindeki tabakları toplamaya başladım. Ne olduğunu anlamayan gözlerle, Kalender bir bana bir de ereksiyon olmuş penisine baktı. "Arya'm?" dedi. "Efendim Kalender?" dedim bende ona sahte bir merakla. "Beni istemiyor musun?" dedi masumca. "Hayır, çok istiyorum. Ama ben uslu bir kız olarak, kocamın sözünü dinliyorum." dedim ona bakıp göz kırparak. Koltukta oturma pozisyonuna gelip, "Sen ciddisin? Kalpli pastamda mı işe yaramadı?" dedi. "Hayır kocacığım, çok işe yaradı. Mesela birazdan sen soğuk bir duş alırken, bende sana kahvaltı hazırlayacağım. Kıyafetlerini de koltuğun üzerine bırakacağım." dedim imayla. "Haa hiç yok diyorsun? Arya ben asla dayanamam. Soğuk duşu üstüme bağlaman falan lazım." dediğinde gülerek, "Artık nerene ne bağlarsın bilemiyorum. Ama sana bol şans diliyorum." dedim. Elimdeki tepsi ile mutfağa doğru ilerlerken, koltuktan kalkmış arkamdan geliyordu. "Bunu bana yapamazsın, o kadar ay nasıl sana dokunmadan duracağım? Tamam bebek için cinsel ilişki yaşamayalım diyen bendim. Ama neden sevişme de yok?" dedi açıklama bekleyerek. Adaya tepsiyi bırakıp, tezgah ile arama Kalender'i sıkıştırdım. Zaten tahrik olmuş bedenine, omzundan aşağıya doğru minik bir parmak ucu hareketi yaptım. Onda bile anında kasıldı, uyarılmaya çok müsait. Yüzümü yüzüne yaklaştırıp, "Çünkü popondan element uydurdun. Doktor sorun yok diyorsa, bu sorun yok demektir. Ve beni yalvarttığını da, yatakta ceza verdiğini de, yukarıda bana sesini yükselttiğini de unutmadım. Biz buna bedel diyoruz canım. Sana iyi soğuk duşlar." dedim dudaklarına bir buse kondurarak. Sonra da bedenine dayandığım yerden, sıcaklığımı çekerek kahvaltı hazırlamaya başladım. Kalender ellerini adaya dayayarak, 'şimdi ne yapacağım' bakışlarıyla biraz beni izledi. Sonra da yatak odasına gitti. Plan A, Part 1 başarılı, hadi devam edelim. Bende onun arkasından odaya gittiğimde duş alıyordu. Giyinme odasındaki koltuğun üstüne, güzel bir takım seçtim. Yanına gömlek ve kravatta ekledim. Tamam sen hazırsın sıra bende, üstümdeki geceliği hızlıca çıkartıp kirli sepetine attım. Göğüs kısmı ve bikini kısmı altın zincirli, siyah dantelli bir iç çamaşırı takımı seçip giyindim. Pembe üst kısmı kapalı altı mini, güzel bir takım çıkarttım, ve parıl parıl ben buradayım diyen bir savaş topuklusu seçtim. Bugün savaş başlatıyorum, şimdi giyeyim sonra araba da sporlarımla değiştiririm. Kalender duştan çıkana kadar oyalandım. Ben kıyafet bile seçtim, nerede kaldın Kalender? Ayy ayıp şeyler mi yapıyor acaba? Yaaa keşke kafamı şöyle bir uzatıp dikizleseydim. Takılarımı gülerek takarken, Kalender giyinme odasına belinde havluyla girdi. Beni iç çamaşırlarımla görünce bir duraksadı önce, sonra bir arkasına bir bana baktı. "Hayatım senin yerine seçtim, bak bakalım beğenecek misin?" diyerek yanına yaklaşıp, yanağını okşadım. Minik dokunuşlardan ileriye gitmeyerek, ellerimi kaslarında gezdirdim. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Sanırım yeniden soğuk bir duşa ihtiyacım var." dediğinde duymamazlıktan gelip, "Hadi giyin bir dene bakalım. Bak bende bu pembe elbiseyi seçtim. Rengi çok tatlı değil mi?" dedim gülümseyerek. Kalender koyulaşmış arzulu gözlerle yeniden beni süzüp, sonra da elbiseye bile bakmadan kafa salladı. Resmen seni deniyorum öyle değil mi, kocacığım? Bu andan kurtulmak istiyormuş gibi, hızlıca önce iç çamaşırlarını sonra kıyafetini giyindi. Bende bilerek, bileklik seçmeye çanta seçmeye falan oyalandım. Gözü sürekli üstümde olduğu için, bileklik seçerken popomu biraz ona doğru göstererek eğilmiş olabilirim. O da artık dayanamıyormuş gibi iç çekmiş olabilir, ama part 2'nin yarısında bile değiliz. Koltuğa oturmuş beni izleyen Kalender'e "Hazır mısın, hayatım?" diyerek önüne geldim. Kafa salladığında, önünde eğilerek ayakkabılarımı bağlamaya başladım. Göğüslerimin daha dolgun ve hareketli durması için, kollarımla altından baskı yaptım. Ben ayakkabılara uzandıkça, zincir detayı göğüslerimde hareket ediyordu. "Ahhhh Arya! Şu an beni sınıyorsun, başka bir açıklaması olamaz." dedi kravatını gevşetirken. "Hıı? Ne oldu ki şimdi?" dedim aşağıdan, gözlerinin içine bakarak. Beni her an oturduğu koltuğa dayayıp içime girecek gibi bakıyordu. Ellerini koltuğun kenarına atmış ve boğumlarının beyazlarından sıkıyor olduğunu anlamıştım. Yerden kalkıp elbiseyi giyindim. "Fermuarımı çeker misin?" diye sorup, kucağına oturdum. İşte kocaman şişlik diye ben buna derim. Altımda daha da ereksiyon olarak, ellerini bacaklarıma atıp kafasını boynuma gömdü. "Lütfen." diye yalvarınca, zafer dolu bir gülümseme gönderdim kendime. "Neye lütfen, anlamadım? Fermuarımı bulamadın mı?" dediğimde, şu an fermuarın umurunda bile olmadığını biliyordum. Tek derdi kıyafetimi bile çıkartmadan, beni koltuğa domaltıp, iç çamaşırımı kenara sıyırıp, içime gömülmekti. Hatta belki kucağından kalkmama ihtiyacı da yoktu, bu pozisyonda bile yapmayı düşünüyor olabilirdi. Eteğim kısa olduğu için, dantelin altından direkt kumaşı ve sertliği hissedebiliyordum. Bu durum benim içinde kışkırtıcıydı, ama dayanmalısın Arya. "Özür dilerim. Lütfen beni içine al." dedi kulağıma yalvararak. Kendimi ona bastırdığımda, inleyerek ellerini ve kafasını geriye attı. Popomu dairesel olarak hareket ettirip, ona iyice sürtününce inledi. Parmaklarını dirseklerimden okşayarak, minik kıvılcımlar ile omzuma doğru çıkarttı. Yeniden bana yaklaşarak, "Bu evet demek mi? Lütfen evet olsun." dedi beni ikna etmeye çalışarak. Belime ellerini koyup, beni bir anda kendine inanılmaz şekilde bastırdı. O da ıslandığımın farkındaydı. Ona kendimi sağa kaydırarak, arzulu gözlerle baktım. Kendine zor hakim oluyormuş gibi gözüküyordu. Her an üstüme saldırabilirdi. "Aslında biliyor musun Kalender." dedim dudaklarına yaklaşarak, "Neyi karıcığım?" Karın mıyım gerçekten? Hafifçe tebessüm edip, "Sanırım bu fermuarı kendim kapatabilirim, yine de teşekkürler." deyip kucağından kalktım. Aynanın karşısına geçip fermuarı hızlıca kapattım. Kalender arkamdaki koltukta, sırtı aynaya dönük öylece kaldı. Ama gergin duruşundan bile zorlandığını anlamıştım. Çantamı da alıp, "Hadi kahvaltımız soğumasın." diyerek mutfağa doğru hareket ettim. Çıt bile çıkmadan kahvaltı ettik, evden çıkmadan elbiseyle uyumlu yedek bir spor ayakkabıyı da yanıma aldım. "Günaydın Reis Team." dedim gülerek. "Günaydın Arya Hanım.", "Günaydın." lafları havada uçuştu. Bekir abiye dönüp, "Ayy sizi dışlamış gibi oldum. Kalender Team size de günaydın, efenim." dedim büyük bir gülümsemeyle. Onlarda kendi arasında gülüşüp, "Size de Arya Hanım." dediler. Bekir abi, "Günaydın Arya Hanım. Neşe saçıyorsunuz vallahi, bizim bile enerjimiz yükseldi." dedi bana gülümseyerek. Kalender arkadan hain gibi gördüğü korumalarıma, "Ne ara Reis team oldu bunlar? Siz KAN değil miydiniz?" diye sordu. "Nee? Ben de KAN değil miyim, bu durumda?" dedim masumca sorarak. Kalender büyülü gözlerle bana bakıp, "Tabii öylesin, karıcığım." dedi. "O zaman Emin, ver sloganı." dedim Emin'e bakarak. "ARK yıkılmaz, Reis team sarsılmaz." deyip gülmeye başladı. Ardından bende kahkaha atınca, herkes gülmeye başladı. Kalender, "Vay arkadaş, benim hatun herkesi kendine benzetiyor." dediğinde, "Eee seni bile kendime benzettim, onlar da etkilenmesin mi?" diyerek göz kırptım ve arabaya doğru ilerledim. Yolda çocuklara simit poğaça falan aldırdım. Yale'nin evine geldiğimde anahtar ile eve girdim. "Hâlâ uyuyorlar mı?" diye kendi kendime konuşuyorken, ablamın sesini duydum. "Uyandın mı Arya?" dedi esneyerek. "Ohooo poğaça simit bile aldım size." dedim elimdekileri göstererek. "Ayy vallahi deliksiz uyumuşum. Dün içmedik bile, yaşlanıyorum gittikçe. Her yıl daha da çöküyorum." dedi koltuğa yayılarak. "Hadi kahvaltıyı hazırlıyorum, Yale'yi uyandır." dedim uzaktan öpücük atarak. "Ne bu neşe sabah sabah?" dedi anlamayan gözlerle gülerek. "Ahh dur, onu unuttum işte. Yale uyanmadan konuşalım." dedim yanına oturarak. Telefonumdan sabah Kalender'den gönderdiğim fotoğrafları açıp, ona gösterdim. "Ohaaa bunlar ne?" dedi şaşırarak. "Kalender'i tanıdığını söylememiştin." dedim. "Kendisi istemedi. Kalender başarılı, zeki, zengin bir adam. Bir hayli de saygılı ve nazik. Beni yanlış durumda bırakmak istemedi muhtemelen. Arkadaş olduğumuzu anlayan kişiler farklı düşünebilirdi. Halbuki Kalender'in uzun zamandır sevdiği biri var." dedi bana da açıklayarak. "Hımm kimmiş?" dediğimde, "İsim olarak bilmiyorum, ama Kalender'in anlatımıyla dünyanın en güzel, en akıllı ve en iyi kadını olmalı. Gözleri parlıyor zira, ondan bahsettiğinde." dediğinde gülümsedim. "Hıı demek öyle, senin hayatında ben gibi yani?" dediğimde "Evet, kesinlikle." dedi yanağımdan öperek. "Sadece arkadaşsınız?" diye sordum. "Ayy benim halim mi kaldı erkeklere? Sadece iyi arkadaştık, kimseye anlatamadıklarımı ona anlatabiliyordum ve beni yargılamıyordu. Biliyorsun o zamanlar çok yalnızdım, seninle aramız böyle de değildi. Gerçi en son görüşmemiz bok gibi geçti. Ona yalan söylediğimi, kandırdığımı falan söyledi. Neden bahsettiğini bile bilmiyorum. Bir şeyleri yanlış anladı sanırım. Her neyse." dedi omuz silkeleyerek. Buğra yüzünden ablacığım, diyemedim. Ablamın kulağına eğilip konuştum. "NEEEE?" diye bir şaşırma nidası yükseldiğinde, "Sessiz ol Yale duyacak." dedim. "O bilmiyor mu?" diye sorduğunda, kafamı olumsuz olarak salladım. "Ayy çok sevindim. Ama siz nasıl? Bana hemen her şeyi anlatıyorsun." dediğinde bende kısa kısa bahsettim. "O yüzden sana işim düştü. Bunu kimin gönderdiğini bulmalıyım." dedim elimdeki telefonu sallayarak. "Kardeşim mi var, derdim var. Düştüğüm şu hallere bak. Hadi Yale'yi uyandırıyorum." dedi ayağa kalkıp, koridora doğru ilerledi. Bende kahvaltı hazırlamak için, mutfağa gittim. Kahvaltıdan sonra, ablamla birlikte ve tabii benim reis team eşliğinde şirkete geldik. Artık gecikmiş yüzleşmelerini gerçekleştirmeliydim. Kalender öğrenirse, büyük bir kavga çıkacaktı muhtemelen. Ama yapacak bir şey yok. Kahraman'ı dinlemeli ve Aren konusunda bir karar vermeliydim. Sonra da babamla konuşmalıydım. "Tamam baba, tamam geliyorum şimdi." dediğinde ablama döndüm. "Bebeğim babamın yanına gitmem lazım, tek halledebilecek misin? Seni odama bıraktıktan sonra mı gideyim?" dedi. "Yoo sen devam et, babam beklemesin." dedim yanağından öperek. "Görüşürüz Aryakuş." dedi o da öpücük atarak. Arabasından inip, bizimkilerin yanına doğru ilerledim. Yanıma iri yarı herkesi korkutacak biri lazımdı. Mert mi? Batu mu? Zevahir mi? Emin.. ayy Emin gidip hemen söylerdi pat diye, yalan bile söyleyemiyor. Mert kesin anında haber verirdi. "Batu sen benimle gel, diğerlerinize serbest zaman." dedim gülerek. "Bizde gelseydik, yenge?" dedi Altuğ hemen. "Şirkette olacağım, aşağıda bir ton güvenlik var. Batu da benimle gelecek zaten." dedim ona gülümseyerek. Ardından önde ben, arkada Batu şirkete girdik. Güvenlik girmeme izin veremeyeceğini söyleyince, güzelce açıklama yapmayı denedim. Güvenlik kolumu tutunca Batu müdahale etmek durumunda kaldı. Bende güvenliği hiç takmayarak, içeriye girdim. Sonuçta babamın şirketiydi ve bende hissedardım. Burada olmak en çok benim hakkımdı. Kaldı ki, Kahraman her yerde konuşmak için beni arıyordu, ama şirkete girmeme izin mi vermiyordu? Geliyorum Kahraman, bakalım ne açıklayacaksın? Kahraman'ın odasının önünde durduğumda, Batu inanamayarak bana baktı. "Abime söylemem gerekecek." dediğinde, "Konuşmamın bitmesini bekle, sonra kime istersen gidip söyleyebilirsin." dedim. "Yenge, abim inanılmaz sarsılacak, yapmasan mı? Bu adamın ismindeki harfleri taşıyor diye, ismini bile sevmiyor. Çok üzülecek, ve istemeden de olsa yanlış anlayacaktır. Yapmasan hııh? Gitsek?" dediğinde, "Bana güveniyorsa yanlış anlamaz. Tabii görüştüğüm için kıskanabilir, belki kızar da, ama asla yanlış anlamamalı." dedim. Belki mi kızar? Off delirecek. Ama ben ablamla fotoğraflarını gördüğümde, yanlış anlamamıştım sonuçta değil mi? Kapıyı tıklatmaya tenezzül bile etmeden açtım. Kahraman evraklarla tam anlamıyla boğuşuyordu. Kafasını kaldırıp beni gördüğünde, yüz ifadesi yumuşadı. Muhtemelen gelen kişiye kapıya vurmadığı için kızacaktı. "Arya?" dedi heyecanla. Kapıyı kapatıp, koltuğa doğru ilerledim. "Hem beni açıklama yapmak için arayıp, hem de şirkete girmeme yasak koydurmuşsun?" dedim hesap sorarak. "Sadece diğerleri varken burada konuşamayız diye düşündüm. Kendimi sana anlatmama fırsat vermiyorlar." dedi. "Anlat o zaman seni dinliyorum." dedim. Yerinden kalkıp, karşımdaki koltuğa oturdu. "İyi misin?" diye sordu. "İyi miyim? Mükemmelim. Hayatım çok güzel." dedim. "Ahh rahatladım, en azından iyi gözüküyorsun. Ben korktum, öğrenince kendine bir zarar verirsin diye." dedi. Neden herkes kendime zarar vereceğimi düşünüyordu? Ben kendimi çok severim halbuki. "Bana en büyük zararı veren kişi mi söylüyor bunu?" dedim kızarak. "Tamam haklısın. Aren'i saklamamam gerekiyordu. Ama..." dedi ve devamını getirmeden ellerine baktı. Yüzüğü hâlâ parmağındaydı. Sonra diğer elini güç almak istiyor gibi yüzüğüne götürdü ve bana yeniden baktı. Gözleri mi dolmuştu? "Arya ben seninle evlendiğimde sana karşı bir aşk beslemiyordum, seviyordum ama aşık değildim. Sen yıllarca benim en yakın arkadaşımdın. Biz evlenmeye karar verdiğimizde, Aren'in hastalığını bu kadar ilerlememişti. Sadece birbirimizin yaralarını sararız diye düşündüm, çünkü bu hayatta anlaşabildiğim tek kadın sendin. Hatta beni anlayan tek insandın. Dokunabildiğim.." dedi. "Aren yumurtadan çıktı o zaman?" dedim sinirlenerek. Evet benden önceydi ama, yine de o zaman arkadaşıydım. Bana söylemesi gerekiyordu. En yakın arkadaşınızın çocuğu olduğunda bunu bilirdiniz. "Büyük ihtimal hatırlamazsın, senin Selim'den kazık yediğin, ardından feci kavga ettiğiniz gün. Selim'e hani okkalı bir tokat atmıştın. Seni toplamak için hep beraber bara gitmiştik, ama sonunda hepimiz toplanamaz halde dağıtmıştık. Benimde en son hatırladığım, 'Saeed'i de öyle bir unuturum ki' diye Melek'le kavga ediyordun. Hatırladın mı o geceyi?" dedi. Kalender ile yattığımız gece. "Evet?" dedim. "Çok sarhoştum, o geceyi net hatırlamıyorum bile. En son seni barda bir adamla ettiğin kavgadan ayırıp çıkartmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Ya da belki Melek'le kavganızdan. Yarım yamalak o kısımlar." dedi. Vallahi ben Melek'le kavga ettiğimi bile hatırlamıyorum ki. Adam falan bende hiç yok. Dur bir düşüneyim, ay vallahi yok. Ben en son pistte deli gibi dans ediyordum. Sonrası bende yok gibiydi. "Sabah kalktığımda bir oteldeydim. İkimizde şok olmuştuk. Ben nasıl böyle bir hata yaptığımı bile bilmiyordum. Çok sarhoş olmuş olmalıyım, hem de bilincimi kaybedecek kadar. Yoksa.. sen biliyorsun. Biliyorsun.. tek dokunabildiğim kadın sendin zaten. Tek gecelik bir şeydi. Bir daha asla tekrarı olmadı. Ben.. ben ne diyeceğimi bilmiyorum." dediğinde, "Barın üstündeki otel mi?" diye sordum. Kadın yakışıklı çocuğu bulunca, benim Kalender'in üstüne atlamam gibi yapışmıştı muhtemelen. Kahraman'ın ona yaklaşabileceğini sanmıyorum, çünkü daha önce denemiştik. Sarhoşken bile anında itiraz ediyor, bulunduğu ortamdan uzaklaşmaya çalışıyordu. "Evet hatırlıyorsun o barı değil mi? Bizimkilerle hep giderdik hani. Buğra ile dağıttığınız yer. Melek Buğra'yı, ben seni toparlardım. Ayten Hanım öğrenmesin diye, Melekle elimizden geleni yapardık. Hatta kahve yapmayı sizin yüzünüzden öğrenmiştim." dedi. Yerimden kalkıp ofisinde bir tur attım. O gece bende Kalender ile birlikte olmuştum. Geçmişte ki tek bir gecenin hesabını kimseye soramazdım. Ama Aren'i bana söylemeliydi. Bir oğlu olduğunu bilmeliydim. Konsolun üstündeki evlilik fotoğrafımız dikkatimi çekti. Efsun anne, Kahraman'ın kucağına oradaki bir bebeği verip, 'ayy hadi inşallah kısa zamanda sizin de olur' demişti. Bu fotoğraf nedensizce hoşuma gittiği için çerçeve yaptırmıştım. Evde de vardı aynısından.. yani Kahraman ile kaldığımız evde. 2 ya da 3 yaşlarında erkek çocuğu? Yok artık! 6 yıl desek, 9 ay düşsek 2 buçuk yıldır evliydik. Çocuk o zaman, 2 yaş 8 aylık falan olmalıydı. Aren miydi? Oğluyla bir aile fotoğrafımız mı vardı? Annem, ben, kahraman, ablam ve yanında babam yan yana diziliydik. Ve Kahraman'ın kucağındaki çocuk Aren'di? Efsun annede mi biliyordu? 🌟 - Oy vermeyi unutma Sloganımız ? Arya Reis ? Kalender Kandemir ? Melek ? Kahraman Ateş ? Hikaye Gidişatı ? Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak. Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨ Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir. Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır. Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım. Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın! ~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~ Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR! Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur. ~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR! Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor. ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN!
|
0% |