Yeni Üyelik
33.
Bölüm

Bölüm 31: Neler oluyor? | ARK I - Arya

@ruyamg

Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam

ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara!

Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D

RuyamG <— Ailemiz burada toplanıyor.

Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜

Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️

Ne kadar yorum olursa, o kadar motive oluyorum. 😍

Arya ~

Kalender'in insanların içindeki hali nedense ayrı bir hoşuma gidiyordu. Önümde güçlü, yıkılmaz ve sert adımlarla yürüyüp, etrafa ben buranın sahibiyim derken, benim yanımda ise ben seninim diyordu.

Yanımda tüm sıfatlarını geride bırakıp, benim kocam olan o adam oluyordu. Daha yarım saat önce arabada, kulağıma güzel sözler fısıldadı, beni öptü ve güllerimle fotoğrafımı çekti. Parmağımdaki yüzüğe göz attım. Ben bu adama sahibim. Bu adam benim.

İnsanların Kalender'i arada durdurup soru sormaları, evrak göstermeleri üzerine biraz uzun bir süreçle, asansörlere anca gelebilmiştik. Neden direkt otoparktan girmedik?

Asansöre bindiğimiz sırada Kalender Behram'la konuşurken, belime doğru elini uzatıp beni yanına yönlendirdi. İçgüdüsel olarak mı yapmıştı?

Asansöre yerleşince, elimi tuttu ama hararetli konuşmaya devam ediyordu. Temas bağımlısı işte, farkında bile olmadan yapıyor.

"Kalender'i yiyecek gibi bakmasan mı? Ayy çok utanıyorum." dedi ablam kulağıma fısıldayarak.

"Öyle mi bakıyorum?" dedim merakla.

"Senin daha önce kimseye böyle baktığını görmemiştim. Ahh benim minik kardeşim aşık olmuş. İstersen ofiste biraz baş başa bırakabilirim sizi, hem dediklerini uygularım.

Ama geldiğimde işiniz bitmiş olsun. Vallahi o manzarayı görürsem, bayılır kalırım. Iyy hayır asla görmek istemiyorum." dedi yarısında kendi kendine konuşarak.

Göz ucuyla Behram ve Kalender'e baktım. Sonra da ablama imalı şekilde göz kırptım.

"Hangisi nasıl anlayacağım?" diye sordu. "Sarışın değil, diğeri." dedim anlaması için.

"Tamam sen avukat ablana bırak, ağzından laf alamadığım kimse olmadı şimdiye kadar." dedi kendinden emin şekilde.

Kalender'in ofisinin olduğu kata çıktığımızda, sekreterleri yerindeydi.

"Günaydın." dedi Kalender onlara doğru. Hepsi de gülümseyerek kafa salladılar.

Ebru yanımıza gelerek, "Günaydın, Kalender Bey." dedi, sonra da bana dönüp "Hoş geldiniz Arya Hanım." dedi. "Hoş bulduk." dedim bende.

Ebru benden cevap alınca, Behram'a anlamlı bir bakış atıp gülümsedi. Ohaaa ohaa ne? Behram, ben seni Yale ile yapacaktım. Ablamla bakıştık, ikimizde anlamıştık.

Behram'a dönüp baktığımda, Behram'ın Ebru'ya daha da anlamlı baktığını fark ettim. Kalender önde, arkasında Behram ve bizde ablamla bakışmaya devam ederek odaya girdik.

"Behram hayırlı olsun." dedim ona gülümseyerek. Ebru ilk günden beri, bana pozitif enerji veren çok tatlı bir kadındı. Sarışın, alımlı ve güzeldi. Behram neyden bahsettiğimi anlayarak, hafif utandı.

"Teşekkür ederim, çok arkasından koştum. Daha hastaneden beri birlikteyiz, çok yeni." dedi.

Ablam, "Bakışlarınızdan bile belli, ben yakın zamanda evlilik görüyorum vallahi." dedi gülerek.

Koltuklara oturduğumuzda, ikimizin de jeton düşmüş gibi ablamla bakıştık. Ağzımız tam anlamıyla açık kaldı.

''Ne oldu Arya?'' dedi Behram bana dönerek. ''Hastane dediğin, benim haberlerimin çıktığı zaman mı?'' dedim. ''Hıhı evet. O zaman yakınlaştık.'' dedi.

''Biz ona yakınlaşmak demiyoruz ama, neyse.'' dedim kendimi tutamayarak. Hastane odasında fanfini yapanları bulduk gençler.

''Ne!? Siz nereden? Ebru'mu söyledi?'' dediğinde yalandan kafamı salladım.

Behram bilmeyen mi kaldı? Herkes performansını konuşuyor, gerçi senin olduğunu bilmiyorlar ama olsun. Yine de seni konuşuyorlar.

Ablam ile birbirimize bakıp, gülmemek için dudaklarımızı ısırdık. Allah seni kahretmesin Behram! Boş yere kocamı itham altında bıraktın.

Kalender, ''Siz kadınlar aranızda her şeyi konuşuyor musunuz?'' diye sorunca, ablam bir anda lafa atlayarak.

''Konuşuruz ya, birbirimizin yediği içtiğine kadar biliriz. Kadınlar olarak konuşmadan duramayız, illa anlatıyoruz.'' dediğinde ayağını dürttüm.

''Arya, sende anlatıyorsun yani?'' dediğinde, ''Hayır Kalender. Ben anlatmam özel şeyler sonuçta.'' dedim.

Ablam yeniden kafa sallayarak, ''Evet Arya biraz anormal olduğu için anlatmıyor. O daha çok kaçamaklarından falan bahseder.'' dediğinde ablamı dinleyen Kalender, direkt gözlerini bana dikti.

Birkaç striptizci kaslı ve çıplak adama para takmışlığım var, ama bunlar kaçamak olarak nitelendirilir mi? Yoo hayır hiçte... Üstelik hayatımda o zamanlar, Kalender bile yoktu. Konuyu değiştirmek için hemen atladım.

"O zaman buradan bize geçelim. Ben evdeki ablaya haber verdim zaten. Minik bir ev partisi." dedim emrivaki yaparak.

Kalender'e haber veremediğimden olsa gerek, kararsız kalmış gibi bana baktı.

"Sana da uyar mı hayatım?" dedim. Ama kararsızlığı bir nedenle devam ediyordu.

Ablam Kalender'e dönüp, "Kalender özenle yaptırdığın şu ev mi? Bende görmek istiyorum, lütfen." deyince Kalender'de onaylayarak kafa salladı.

Ablamla birbirimize bakıp gülüştük, yemin ediyorum bitirim ikili gibiydik.

"O zaman dördümüz, artı Ebru, Sevtap, Yale ve Utku. Toplam 8 kişiyiz." dedim.

Behram, "Utku ve Yale'de mi gelecek?" dediğinde kafamı salladım.

"Eğer gelirse artı bir misafirimiz daha olabilir. Ama kadro genel olarak bu şekilde." dedim.

Ablam artı bir kişiyi anlayıp gözlerini devirdi. "Gelsin, gelsin kafasını kıracağım." dedi sadece.

Biz ablamla o konuyu konuşurken, karşımızda Behram ve Kalender iş konuşmaya başladı. Ablamla konuşmamız bittiğinde, ister istemez kulağım konuşmaya takıldı.

Behram, "Yani şu an satmak daha kârlı gözüküyor, zarar ivmesi artarsa bu şirket elimizde patlar." dedi.

Kalender'de kafa sallayarak, "Sen öyle diyorsan öyle yapalım kardeşim. Ama anlamıyorum bu yıl kaçıncı bu? Aldığımız şirketleri iyi gözden geçiremiyor muyuz, neyi eksik yapıyoruz?

Güzel kâr elde edeceğiz diye aldığımız şirketler, nasıl oluyor da bir anda böyle bir duruma geliyor?" dedi elindeki evraklara göz atıp, önümüzdeki masaya bıraktı. Bu tarz konular bana aşırı sıkıcı geliyordu, o yüzden meslek olarak yapmamıştım ya.

Kalender ve Behram konuşmaya devam ederken, finansal tabloyu elime alıp ister istemez inceledim. Bilanço, Kar-Zarar, Nakit akış... Şirketi almadan önce yaptırdıkları analizler, iş planı.

Ihmm satışların maliyetinde hata var. Bu bilançoda ki, yabancı kaynak tutarı diğerleriyle uyuşmuyor. Kaldı ki neden böyle bir şirket, kısa vadeli krediler çeksin? Uzun zamandır incelemiyorum, ben mi hata yapıyorum?

Bu kadar çalışanları var sonuçta, bir hata olsa kesin anlarlardı. Elimdeki evrakları yeniden masanın üstüne bıraktım.

Bakışlarımdan sıkıldığımı anlamış olacak ki, "Sonra konuşuruz Behram, sadece İzlanda'da yaptığımız yatırım çok önemli. Bu işe çok para yatırdık, bu tarz bir şey onda da olursa canım sıkılır." dedi tehdit ediyormuş gibi.

Behram'da kafa sallayıp, "Hanımları darlamayalım iş iş diye, ben bir gidip Arkas ile konuşayım. Bir yoluna bakacağım. Ebru'ya ve Mehtap'a da gideceğimizi haber vereyim." dedi ve odadan çıktı.

Hemen ardından Ebru odaya girerek, "Ne alırsınız?" diye sordu.

"Yine su isteyeceğim, ama bu sefer sen getirebilirsen çok sevinirim." dedim kıkırdayarak. Ne dediğimi anlayarak, Ebru da benim gibi güldü.

Buraya ilk geldiğimde Ebru'dan istediğim suyu, Kalender getirmişti. Ablam ve Kalender'de ne istediklerini söylediğinde, Ebru odadan çıktı.

"O gün beni neden o kadar beklettin?" diye sordum Kalender'e, ablam merakla ikimize baktı.

"Aslında o gün iş için yurt dışına uçuyordum. Senin bahçede fenalaştığını duyar duymaz geri döndüm." dedi. Yaaaaa benim için uçağı mı döndürmüştü?

"Odaya gelmeden önce mi? Nasıl haberin oldu ki?'' dediğimde fark ettiğim şeyle şok oldum.

''Ahh çok fenasın Kalender! İzliyordun zaten değil mi?" dediğimde, ensesini kaşıyarak kaçmak ister gibi masasına doğru ilerledi ve sandalyesine oturdu. Cevap vermemek için yine o maskeyi takmıştı.

Ablamla kaş göz işareti ile anlaştık. "Ben bir lavaboya gideyim." dedi ablam yerinden kalkarak ve odadan çıktı. O gün, bu odaya gelmeden öncesi düştü aklıma.

------

"Arya, iyi misin? Arya bak beni korkutuyorsun." diye sarstı biri beni. Tir tir titrediğimi bile yeni fark ettim.

"Aryaa? Aryaa bak lütfen kendine gel. Ne duyduysan, halledeceğiz, her şey iyi olacak. Lütfen bana bakar mısın?" diyordu bir ses.

"Kalender arıyor." Kolonya kokusunu alınca, kendime geliyormuş gibi oldum.

Az önce bana seslenen adamın, ilerde hararetli biriyle konuştuğunu gördüm. Stresten ne yapacağını bilmez şekilde, eliyle kemerini tırnaklıyordu.

(Bölüm 11: Karar Zamanı)

"Behram seni aramadan, sen onu aramıştın değil mi? Çünkü zaten kameralardan beni izliyordun?" diye sordum yerimden kalkarak.

Yanına gidip bacak bacak üstüne atarak kucağına oturdum ve yüzüne cevap vermesi için baktım. Elinin birini çıplak bacaklarıma attı, diğeri ile belimi sardı.

"Tam şu anda cevap vermen gerekiyor." dediğimde, "Beni bir psikopat olarak görmeni istemiyorum." dedi.

"Bence psikopattan daha fazlasısın." dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı. Başından beri aklımı kurcalayan diğer soruyu sordum.

"Kahraman ile kaldığım evde de mi kameralar vardı?" dediğimde tüm bedeninin gerildiğini hissettim.

Elimi boynuna atıp okşadım, ardından da omzunu hafifçe sıktım. Ben öyle yapınca bedeni istemsiz şekilde rahatladı. Kalender'in boynunu öptüğümde, kafasını geriye yatırarak koltuğuna dayadı.

"Nasıl dayandın?" diye sordum.

Ben dayanamazdım, Kalender bir başkasıyla yakın olsaydı kafayı yerdim. Yakın olmasına bile gerek yoktu, ufaktan şöyle bir süzse aşırı rahatsız olurdum.

"Dayanamadım." dedi sadece. "Senin ona bakıp gülümsemen bile beni çileden çıkartırken, o kadar yakın olmanız.. buna rağmen, senden kaçmasını hiç anlayamadım. Benim için iyiydi, ama sen mutsuz oluyordun." dedi.

"Şu an ki evimizde var mı?" diye sorduğumda, hemen olumsuz olarak kafa salladı.

"Evde ki görevlilerin kim olduğundan bile haberim yok, hepsini Mehtap seçti. Elimden geleni yapıyorum, tamam mı? Eskiden tüm gün ne yaptığını saati saatine bilirken, şimdi bilmemek hoşuma da gitmiyor. Ama benimlesin, bizim evimizde. Sana evindeymiş gibi hissettirmek istiyorum, rahatsız olmanı asla istemiyorum." dedi.

"Evi o yüzden mi hoşuma gidecek şekilde dizayn ettirdin? Yalıkavak'daki ev gibi?" dediğimde yeniden gözlerini kaçırdı.

"Bu kadar zeki olmandan nefret ediyorum. Kimsenin yakalayamadıklarını yakalayıp, yeri gelene kadar bilmiyormuş gibi davranıyorsun. Bu yüzden neyi bilip bilmediğini bile anlamıyorum." dedi.

Dudaklarından öpüp, "O zaman bana karşı açık olmaya ne dersin? Sen bana şeffaf olursan, bende öyle yaparım." dedim ona güven vermeye çalışarak.

"Beni terk edersin." dedi. "Karın olduğunu öğrendiğim halde, etmedim ama. Beni sevdiğini söyledikten sonra yanından hiç ayrıldım mı? Aramızda bir sürü bilinmezlik varken bile, seni terk ettim mi?" diye sordum.

"Otelden ve provadan sonra gittin ama." dediğinde, "O zaman bir ilişkimiz yoktu, buna sahip değildim." dedim elimi havaya kaldırarak, alyansımı ve tektaşımı gösterdim.

"Ayrıca bana gerçeği söylememen senin hatandı. Benden, yani karından bir şeyler saklamamalısın. Sana söyledim, başka bir yerden öğrenirsem ve kafama cevap yatarsa, seni dinlemem bile." dediğimde,

"Bende bundan korkuyorum ya, sınırların çok keskin, asla taviz vermeyeceğini biliyorum. Ben artık seni kaybedemem Arya. Düşüncesi bile beni çileden çıkartıyor.

Bugün Batu'yu o adamın kapısının önünde görünce, neler düşündüm bilmiyorsun. İkiniz yalnız bir odadaydınız. O adam sana ya da bebeğimize bir zarar verebilirdi, seni üzebilirdi. Ki kapıdan çıktığında berbat gözüküyordun." dediğinde gülerek,

"Ahh sağol, hamile karısına berbat gözüküyordun diyen tek koca sensindir.'' dedim gözlerimi devirerek.

Çıplak bacağımdaki elini kalçama doğru çıkartıp, beni daha da kendine çekti.

"Ben çok yıprandım, sen başkalarına bakınca onlarla ilgilenince, çok yıprandım. Kahraman'ı ve Buğra'yı sevmememi anlaman gerekiyor.

Tamam Buğra konusunda haklısın, ama yine de ben sevgilin sanıyordum. Ve içimde ikisine karşı da bir nefret var. Olabildiğince törpülemeye çalışıyorum. Biri kardeşin sonuçta, ama çok zor. Aşırı zorlanıyorum." dedi.

Sıçtık arkadaşlar, çünkü bugün eve davet ettiğim artı bir Buğra idi. Belki de iyi anlaşır ve birbirlerini severlerdi? Yani umarım. Ufff ya kavga ederlerse? Keşke Buğra'yı çağırmasaydım.

"Sana kötü bir haberim var." dediğimde mahcup gözlerle ona baktım.

"Buğra'yı da davet ettin?" dedi hemen anlayarak.

"Ben sen rahatsız olma diye, o gün otelde kapıya adam diktim Arya. Rahatça uyu, uykunu al diye. Sonra sen ne yaptın? Gece benimle sevişip, o adamla saçlarını kurutmaya tenezzül etmeden kahvaltıya indin. İçim yanıyordu ama hasta olursun diye korkarken buldum kendimi.

Üstelik odanın kapısından çıkarken bile, elini omzuna attığında fısıldaştınız. Sonra da benim hasret kaldığım gülüşünü ona sundun. Kahvaltı da hiç konuştuğunu duymadığım kadar uzun uzun konuştun onunla, birlikte uzun süre güldünüz. Ben bunları yaşamışken, nasıl ona kardeşinmiş gibi davranacağım?" dedi sinirlenerek.

"Otel'in senin olduğunu anlamıştım zaten, ama orada da mı izledin? Beni her yerde dikizleyemezsin Kalender. Kişilik haklarına aykırı bir kere bu." dedim bende sinirlenerek.

"Umurumda bile değil! Sen benimsin, sen o gece bana ait oldun zaten. İsteyerek benimle seviştin Arya. O an ne düşündüğün umurumda bile değil, benim altımda zevkten yalvardın.

Seni sikmem için bana yalvardın sen. Bundan sonra ne olursa olsun, benim karımsın. Kim olduğunu unutamazsın. Sen.. benim.. karımsın." dedi üstüne basarak.

"O zaman öyle davran, çünkü bana karın değil esirin gibi davranmaya başlarsan, bırak karın olarak kalmayı yüzümü bile göremezsin." dedim bende.

Gözlerime inanamayarak baktı. "Sen beni tehdit mi ediyorsun?" dedi şok olarak.

"Hayır, bilgi veriyorum. Eğer kocam gibi davranmazsan, sana verdiğim her şeyi geri alırım. Ve inan bana, bunu hiçte nazik yapmam." dedim.

Kucağından kalktığımda, "Beni kendinle sınıyorsun, sonra da beni terk etmeyeceğini sana şeffaf olmamı söylüyorsun. Aramızda sır olmasını istemiyorsan, beni kendinle sınama Arya." dediğinde masasının üstündeki fotoğraflar dikkatimi çekti.

----

Tam önümdeki beyaz masasının üzerinde, iki monitör vardı. Ve birkaç fotoğraf çerçevesi, bana dönük olmadığı için monitör ekranlarını da, fotoğrafları da göremiyordum. Benim gibi, bir monitörden çalışırken diğerinden film izlemiyordur değil mi?

(Bölüm 12: Karşılaşma)

İkinci monitörden beni izliyordu, tüm gün sadece beni izliyordu. Psikopat bir sapık gibi, her şeyimi biliyordu. Ve çerçevelerde ise fotoğraflarım vardı.

O gün kalkıp iki dakika paranoyaklığıma yenik düşüp baksaydım, her şeyi görebilecektim. O yüzden Kalender'in çevresinde ki herkes beni biliyordu.

Helin bu yüzden ona kızmıştı ve annesi beni eve hapsettiğini düşünmüştü. Çünkü Kalender'in takıntısı tahminimden daha büyüktü. Bana henüz zarar vermiyordu, ama ya ileride verirse?

O sırada kapı tıklatılarak açıldı, ablam yere bakarak içeri girdi. Sonra da bize bakıp bir oh çekti. Sanırım kötü bir manzara görürüm diye korktu.

Çantamı koltuktan alarak ablama doğru ilerlediğimde, ablamın arkasından Mehtap girdi.

Önce bana gülümseyip, sonra Kalender'e bakınca gülümsemesi soldu. "Yanlış zamanda mı girdim? İsterseniz sonra.." dediğinde Kalender, "Gel." dedi yalnızca.

Mehtap fıtı fıtı adımlarla Kalender'in yanına gidip, elindeki evrakları bıraktı. Bugün topuklu ayakkabı giymemişti, ayağında spor ayakkabıları vardı.

Onu süzdüğümü fark etmiş olacak ki, "İnşaata giderken spor ayakkabı ile gidiyorum, orada topuklu ile zor oluyor." dedi açıklayarak.

Bugün topuklu giymemişti yani? Nasıl ya? Kalender ile Mehtap evraklar üzerine konuşurken, ablam usulca yanıma yaklaştı.

"Bence o değil, Kalender hakkında konuşurken gözlerinde farklı bir parıltı oluştu. Ama sanki nedeni o değil gibi hissediyorum." dedi. Haklı mıydı? Mehtap değilse kim olabilir?

"Sevtapcım sende geliyorsun değil mi?" diye sorduğumda, "Tabii ki, bu fırsatı kaçırmak istemiyorum. İş yemeklerini sevmem ama, bu sanki aile ile yemek gibi olacak benim için." dedi dik duruşunu bozmayarak. Aile ile yemek?

"Bir de Arya Hanım, yeni tanışıyoruz hatırlamanız zor oluyor sanırım, ama adım Mehtap." dedi gülümseyerek. Biliyorum.

"Özür dilerim, isim hafızam pek iyi değildir." dedim bende gülümseyerek. Sonra da ablamın koluna girip odadan çıktım. Ablam imalı gözlerle, kesin öyledir bakışı atarken göz devirdim. Dışarıda yeniden Behram'ı Ebru'nun yanında otururken gördüm.

"Eee Behram, senin masanda burası mı oluyor?" dedim imayla. Ebru utanıp ellerine baktı.

Behram'da Ebru'ya bakarak, "Hııhı benim yerimde burası." dedi Ebru'yu işaret ederek.

"O zaman şurada isminin asılı durduğu kapı, kimin ofisinin kapısı acaba?" dedim gülerek.

"Aklım başımdan uçmuş gitmiş, evet benim ofisim." dediğinde, kafamla odasını işaret ettim.

"Gel Arya, sana odamı gezdireyim." dedi yerinden kalkarak. Ablama ise Ebru'yu göstererek işaret verdim. O da 'o iş bende' kafa sallamasını yaptı.

Behram ile odaya girdiğimizde, "Finansal tabloları kim inceliyor?" diye sordum.

"Hangi tabloları?" dediğinde, "Bugün masaya gelen evraklar Behram." dedim.

"Arkas ve ekibi bakıyor. Yeni şirketleri onlar seçip bize paslarlar, bizde duruma göre işlemler yaparız. Biliyorsun büyük bir holdingiz, sürekli bünyemize yeni şirketler katarız, beklentimizi karşılamazlarsa da satarız." dedi.

"Kime satıyorsunuz?" diye sorduğumda, "Onlara genelde ihale ile karar verilir, yurt dışı yatırımcılarımız daha fazladır." dedi.

Ben şüpheyle ona bakınca, "Merak etme, kocan böyle ufak şirketlerle batmaz. Sadece itibarında ufak tefek sıkıntılar oluyor o kadar. Şimdi şirketi kapatıp gitse, Türkiye ekonomisi yerle bir olur. Kaldı ki, çocuklarınızın torunları bile yese, Kandemir ailesinin parası bitmez." dedi kendinden emin şekilde.

"Peki ya tablolarda yanlışlıklar varsa? Bu kadar kişi kontrol ettiği halde, en ufak bir hata olmaması lazım değil mi?" dedim. "Hata mı?" dedi kahkaha atarak.

"Kalender bu şirketin başındayken, kimse en ufak hata yapamaz. Hem de bilerek? Pfff imkansız. Kocan tabii sana duygusal davrandığı için sen farkında değilsin, ama bu sektörde kimse Kalender'e bilerek yamuk yapmak istemez." dedi.

"O zaman, güvendiğin başka birine kontrol ettir. Şirketle uzaktan yakından alakası olmayan birine." dedim.

Ve sonra öz güvenle, "Ben Arya Reis'im, güven bana her zaman haklıyımdır." dedim. Saçlarımı savurarak odadan geri çıktım. Ben uyarımı yapmıştım, gerisini kendileri bilirdi.

Ablamla Ebru'nun keyifli konuşmaları hâlâ devam ediyordu. Abla sen efsanesin. Yanlarına gittiğimde bende muhabbete dahil oldum, ardından Kalender ve Mehtap odadan çıktılar.

Kalender bana doğru gelerek, "Bizim ufak bir işimiz çıktı. Behram, Ebru ve ablan yola çıksınlar. Sende ofisimde bekle, birlikte gidelim." dediğinde "Ben aşağı da kahve içerim, sabah içememiştim." dedim.

Kalender onu dinlemediğim için bir miktar sinirlenmiş gibiydi. Beni bizimkilerden uzağa, asansörün oraya doğru yönlendirdi.

"Böyle yapma." dediğinde anlamayarak ona baktım. "Nasıl yapmayayım? Ne dedim ki şimdi?" dedim.

"Beni çileden çıkartmak için yapıyorsun, Arya." dedi. Kahve içecektim altı üstü?

"Sadece gidip kahve içeceğim." dediğimde, ''Beni sınıyorsun, aptal mıyım ben? Anlamıyor muyum?'' dedi.

''Eğer seni sinirlendirmek ya da sınamak isteseydim. Neden Sevtap mıydı Matkap mıydı her ne haltsa, onunla gidip beni odanda yalnız bırakıyorsun, ne halt edeceksiniz..'' diye konuşmama devam ederken, beni çekip bir anda öperek susturdu.

Beni öyle bir öpmeye başladı ki, ona karşılık verirken bile yetemedim. Beni susturmak için öptü mü o?

Kalender beni yemeyi bitirdiğinde yavaşça dudaklarımdan ayrıldı. Elim ne zaman yanağına uzanmıştı?

''Yanıma senden başka hiçbir adı, sakın bir daha yakıştırma. Benim adımın yanına sadece sen yakışırsın. Benim soyadıma bile senden başkası yakışmaz.'' dedi.

Arkamdaki garip bakışları hissettim. Kalender beni herkesin içinde, asansörün tam önünde öpmüş müydü?

Bizimkilere bir anda dönüp baktığımda, bir bakış çok farklıydı. Onlara baktığımı görünce hemen bakışlarını çekti, ama ben görmüştüm. O muydu? Fotoğrafları gönderen o muydu?

Bulunduğu pozisyondan dolayı, şirketler hakkında bilgisi de vardı değil mi? Bu şirkette en rahat kim iş çevirebilirdi? Ebru? Ablama baktığımda bana anlamaz gözlerle bakıyordu.

Kafamı yeniden ona çevirdim. Beynimde bir şeyler yer değiştirdi sanki. Sonra kafamı Kalender'e çevirdim. Gözlerimle nasıl bakıyordum bilmiyorum, ama Kalender'in bakışlarımdan korktuğunu hissettim.

Kolumu bir anda biri tuttu. Kafamı çevirdiğimde asansör tuşuna basan ablamı gördüm.

''Biz bir aşağıya inelim hadi gel, bende bugün kahve içmedim. Behram sonra şey yaparız, olur mu? Olur tamam.'' dedi Behram cevap bile vermeden, beni asansöre çekiştirerek bindirdi.

''İyi misin? Arya?'' dedi. ''Gördüm abla, kim olduğunu gördüm.'' dediğimde ablam şaşırdı.

''Kimi gördün?'' diye sorduğunda ismini kulağına fısıldadım. Asansördeki kameradan izleyebilirdi, Kalender'e bu konuda güvenemiyorum.

''Emin misin? Kanıtın olmadan Kalender sana inanmaz.'' dedi.

''Hayır, Kalender bana her zaman inanır. Kötü olan bu ya, ben söyler söylemez Kalender onu dinlemeden, ona bir şey yapabilir. Kaldı ki bu işin sonunda, canı yanacak başka biri daha var, bu yüzden kesin emin olmalıyız.'' dedim.

Asansörden indiğimizde cafe-bar alanına oturduk. Ablam hızlıca kahve siparişi verdi.

Yanıma oturduğunda merakla, ''Ne yapacaksın?'' dediğinde, düşünme yetimi kendime toplamaya çalışıyordum.

Hamilelik çok zordu, bir kadının duygularının kesinlikle çok baskın olduğu ve beynini çalıştırmak isterken zorlandığı bir dönemdi.

Hayatım boyunca, beynimin hiç bu kadar zayıf düştüğünü hatırlamıyorum. Belki de bende böyle bir yan etki yapmıştı bilmiyorum, sadece uyumak istiyorum. Kalender'in kollarında saatlerce uyumak istiyorum.

"Tek olamaz, sadece fotoğraf işi olsaydı belki tek yapmıştır derdim. Ama şirkette başka işler dönüyor, Kalender gücüne güvendiği için, kimse arkasından iş çeviremez diye düşünüyor. Karan'a ihtiyacım var ve tabii ki sana. Büro ile resmi olarak anlaşmalısınız değil mi? Bir şeyleri bahane edip evrak istesek, gönderirler?'' dediğimde ablam,

''Neden uğraşıyoruz ki? Direkt söyleyelim gitsin. Sanki senin şirketin mi? Başımıza bir de iş almayalım. Kalender öğrenirse arkasından iş çevirdiğini zanneder. Üstelik o onaylamadan, evrakları göndermezler.'' dedi.

Aslında benim şirketim ablacığım. Ama en önemlisi Kalender'e zarar veren kim ya da kimlerse, onların yanına asla bırakmayacağım.

Kimse benim kocama böyle davranamaz, arkasından iş çeviremez. Siz kim köpeksiniz, pardon da?

Ablama döndüğümde bir yere gözlerini büyütmüş bakıyordu. ''Sorun ne?'' diye baktığı yeri takip ettiğimde, Arkas Bey ve arkasında yüzü gözükmeyen biri vardı.

''Arkas Bey'in yanında Berk var. Burada ne işi var?'' diye sordu. Arkas Bey'in kenara çekilmesi üzerine, Boss'u gördüm.

NEEEE!? Haaaah Berk, o Berk mi? Boss mu? Boss, ablamın Berk mi? Şaşırarak ablama döndüm.

''Boss, senin Berk mi?'' diye sorduğumda, ''Berk, Boss muymuş?'' dedi daha da şaşırarak.

Birbirimize manyak gibi baka kaldık. Siktir! Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Bu şirkette ne haltlar dönüyor?

Asansör sahnesini insta'da paylaştım.

🌟 - Oy vermeyi unutma
👇🏻 - Satır arası yorumlarını bekliyorum

Arya Reis ?

Kalender Kandemir ?

Melek Reis ?

Behram-Ebru ?

Mehtap ?

Boss ?

Hikaye Gidişatı ?

Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam
RuyamG

ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak.

Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨

Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir.

Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır.

Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım.

Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın!

~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~

Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR!

Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur.
(Siz yine de yorum yazmadan geçmeyin, yoksa yazarınızı üzersiniz😢)

~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR!

Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor.

ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN!

 

Loading...
0%