Yeni Üyelik
34.
Bölüm

Bölüm 32: Misafir | ARK I - Arya

@ruyamg

Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam

ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara!

Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D

RuyamG <— Ailemiz burada toplanıyor.

Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜

Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️

Ne kadar yorum olursa, o kadar motive oluyorum. 😍

Arya ~

Otoparkta arabalara doğru ilerlerken Kalender'e bakmadım bile. Mert'in kullandığı arabanın arka koltuğuna oturduğumda, gözler üstümdeydi. Kalender'in arabasına bilerek binmedim.

Kalender bunu fark ettiğinde, tam anlamıyla sinirden kudurdu. Benim arabam neden burada değil? Benim göbeğim Kalender ya da korumalar ile mi bağlı?

Hayır, kaç gündür arabam ortalıkta da yoktu. Mert şoför koltuğundan indi, yerine Bekir abi oturdu. Yanıma ise Mert ve Zevahir geçti. Ön yolcu koltuğa kim oturacak? Emin ya da Batu mu?

Kalender'in ön yolcu koltuğuna oturduğunu gördüğümde göz devirdim. Onunla gitmemek için arabasına binmemiştim, ama o benim bindiğim arabaya mı gelmişti? Gerçekten pes! Resmen bugün herkes bana oynuyordu.

Sabah ki neşemin yerle bir olması üzerine, aşırı da gergin hissediyordum. Behram ve Ebru aşağıya indiğinde, ablam onlarla gitmiş ve bende Kalender'in ofisine geri dönmüştüm.

Onlar Mehtap ile gülerek ofise girdiğinde, oturmuş onu bekliyordum. Neye gülüyorlardı? Neden benim kocam, elin kadınına gülüyor? Üstelik nereye gittiklerini söylememek için, beni öperek susturmuştu.

Şirkette ise kimseye güvenmiyordum, herkes işin içinde olabilirdi. Bildiğim tek bir şey vardı. Şimdiye kadar ellerinde eğer Kalender'i yok edecek, itibarına zarar verebilecek bir şeyler olsaydı, kesinlikle kullanırlardı.

"Abi, Mehtap Hanım'ı senin arabanla Batu ve Emin götürüyor." dediğinde, Mert'e dönüp ters ters baktım.

Benim korumalarım, neden Mehtap ile birlikte? Mehtap neden bizim arabamızda? Başka araba mı kalmadı? Herkesten beklerdim de, Emin senden beklemezdim.

Hayır anlamıyorum, peşimizde bir sürü KAN plakalı araba var. Onlardan birine, Kalender'in kendi korumalarıyla binebilirdi?

"Mert ve Emin mi? Bir sürü koruma var, neden benim korumalarım?" dedim kendimi tutamayarak.

Kalender arkasını dönüp bize baktı. Özellikle bana bakıp, cevap vermeye tenezzül etmeden önüne döndü. Bu durum beni daha da sinirlendirdi.

"Bunu bile merak edemez miyim? Ben seni kuyruğumu kıstırıp beklerim tabii, sen dilediğin yere gidebilirsin Sevtap'la." dediğimde, sadece "Mehtap." diyerek beni düzeltti.

Göz göze geldiğimizde, hayal kırıklığı ile Kalender'e baktım. Kala kalmıştım, Bekir abinin şoka girmiş şekilde Kalender'e baktığını gördüm.

"Oww abi ne yaptın?" dediğinde, Kalender anlamaz gözlerle Bekir abiye baktı.

Ardından yeniden bana ve hemen yanımda oturan Mert'e göz attı. Zevahir abisinin kırdığı potu, yüzünü elleriyle sıvazlayarak atlatmaya çalıştı.

"Çok özür dilerim Kalender Bey. Haklısınız, siz Mehtap HANIM'LA istediğiniz yere elbette gidebilirsiniz. Haddim olmayan sorular soruyorum." diyerek kafamı cama doğru çevirdim.

Üstümde sürekli gözlerini hissettim ama, bir kere bile dönüp bakmadım. Sadece bir ara Mert'in Zevahir'e sessizce, "Abimin helvasını fıstıklı mı yaptırsak?" dediğini duydum. Ondan sonra da, eve varana kadar kimseden çıt çıkmadı.

Gelir gelmez kimseyi beklemeden arabadan indim. Arabadan inince kasıklarıma yine ağrı saplandı. Bugün topuklu ayakkabı üzerinde çok kalmıştım ve duygu durumum her saniye değişmişti.

Sanırım oğlum bana, 'anne bu tempo bana fazla, yavaşla' diyordu. Kalender karnımı iki büklüm tuttuğumu görünce yanıma gelip koluma uzandı.

"Arya iyi misin?" dedi endişeli bir sesle. "Bırak beni, sinirliyim. Şu an seni görmek istemiyorum." dedim kolumu elinden kurtararak.

Birkaç adım atmaya çalıştım ama ağrım geçmemişti.

"Mert!" diye seslendim arkama doğru. "Buyur yenge." dediğinde ellerimi açıp, ona doğru uzattım.

Abisine ve bana baktı sonra da yanıma gelip beni kucağına aldı. Eve girip aşağı kata indiğimizde, bizimkilerin sesi havuzun önündeki büyük masadan geliyordu.

Yatak odasına yatağın üzerine beni bıraktı. "Ablamı diğerlerine çaktırmadan çağırır mısın?" dedim.

"Tamam yenge, hemen çağırıyorum." dedi ve gitti. Ablama artık bebeği söylemeliyim, o bana destek olurdu.

Biraz bekledikten sonra ağrım azalmış gibiydi, hatta sızlama bile kalmamıştı. Hemen geçti mi? Bu başka bir ağrıya benziyordu. Düşün Arya, neye benziyor?

Düşüklerimde ve öncesinde olanlar gibi değildi. Daha çok.. yok artık, olamaz değil mi? Doktor uyarmıştı ama, Kahraman ile normal şartlarda bile şansımız düşük olduğundan, bunu çokta umursamamıştık.

Odamın kapısı iki kere tıklatıldı. "Aryakuş burada mısın?" diye ablamın sesini duydum.

"Gel abla." dedim. Ablam içeriye girerek bana baktı, sonra da beni nasıl gördüyse endişeyle yanıma gelip oturdu.

"İyi misin? Bir şeyin mi var?" dedi. "Tuvalete gitmeme yardımcı olur musun?" dedim. "Tamam hadi gel, bebeğim." dedi ablam elimden tutarak.

Ağrım gerçekten hiç kalmamıştı ve gayet normal hissediyordum. Ama aklıma gelenlerin, başıma gelebileceği ihtimali kalbimi çok fena hızlandırıyordu. Sanırım önce kalp krizi geçireceğim.

Elbisemi karnıma doğru toplayarak oturdum ve ardından iç çamaşırımı sıyırdım. İşte oradaydı. Oturmama yardımcı olan ablam ile bakıştık. Ablamın gözleri heyecandan çakmak çakmak oldu.

"Olabilir mi Arya?" dedi hemen. Nasıl olabilirdi?

"Siz ne zaman?" diye sordu. "7-8 gün önce falan, ondan önce olmadı zaten." dediğimde ablam kahkahayı patlattı.

"Ne?" dedim. "Kahraman'ın yıllardır yapamadığını, Kalender tek seferde yapmış olmasın? Helal olsun enişteme be!" dediğinde kızarak baktım.

"Neee ya eski kocana laf bile söyletmiyorsun?" dediğinde, "Hepimiz birlikte büyüdük, bu tarz konularda acımasız olma." dedim.

"Tamam bir şey demedim. Olabilir mi peki? Hemen öğrenemeyiz muhtemelen, ne zaman kesinleşir acaba?" dedi sesi bile gülüyordu, çok mutluydu.

"Değiştirmeme yardımcı olur musun? Şurada günlük pedlerden de vardı." dedim.

Ablam hızlıca bana yardımcı oldu. "Yalnız giyinme odası efsane olmuş, Collette Dinnigan'ın bu koleksiyonunu nasıl kaçırmışım hayret. O parçalarını ilk defa gördüm." dedi. Prova da arkaya gelen kıyafetler.

"Özel tasarım, Kalender yaptırmış." dediğimde ablam şaşkınca bana baktı.

Birlikte banyodan çıktığımızda, "Bundan sonra best eniştem olur kendisi." dedi.

"Kalender'den başka enişten mi var?" dediğimde, "Belki üçüncü ya da dördüncüye evlenirsin diye kontenjan açtım." dedi kahkaha atarak.

O sırada pencerenin önünde bize bakan Kalender'i gördüm. Ablamda fark etmiş olacak ki gülümsemesi soldu.

Yatağa oturmama yardımcı olduktan sonra, "Ben misafirlere bakayım o zaman, sizde gelirsiniz." dedi ve kaçarak gitti.

Kendimi yatağın başlığına dayadım ve asla Kalender'e bakmadan, karnımı okşamaya başladım. Olabilir miydi? Doktor çok düşük ihtimal demişti, ama ya olduysa? Bundan sonra hayatım nasıl olacaktı? Korkuyorum. Mutluyum. Endişeliyim.

Kalender, yatağın ucundan bana doğru yüz üstü yatarak, ellerini belime sardı. "Özür dilerim." dedi karnımı öperek. "İyi misin?" diye sorduğunda cevap vermedim.

"Ben, bugün bakışlarından çok korktum. Beni terk etmeyeceksin değil mi?" dedi üzgün gözlerle bakarak. Gözlerimi devirerek 'edeceğim' der gibi baktım.

"Arya, Mehtap konusunda katı olma, emekleriyle yükselen bir kadın. İşini gerçekten hakkıyla yapıyor, onu sevmediğini anlıyorum. Biraz soğuktur, düşünce yapısı da farklıdır, ama bizi ailesi olarak görüyor.

Gerçekten bizden kat ve kat kötü bir hayatı olmuş. Onunla gurur duyuyorum, çünkü her şeye rağmen kendi ayakları üstünde durmaya çalışıyor." dedi.

Ardından ben yine cevap vermeyince, "Konu sen olduğunda, asla başkasını seçmedim Arya. Annem ve Helin bile senin karşında olursa, ben yine seni seçerim, ki yeri geldi seçtim de zaten. Benim için herkesten daha değerlisin. Bana bir daha öyle bakma diye, her şeyi yaparım.

Mehtap eğer seni rahatsız ediyorsa, başka bir işe yönlendiririm. Yakınımızda olmaz, bir daha asla görmezsin.

Ama işini hakkıyla yapan bir kadını, böyle bir duruma düşürmek istemeyeceğini biliyorum. Seni en azından bu kadar tanıyorum." dedi.

Haklıydı, Mehtap için böyle bir karar vermezdim. Kalender beni Mehtap ile aldatsa bile, benimle evli olan Mehtap değildi, bana karşı sadakat yükümlülüğü olan kişi Kalender'di. O nedenle o an mantığımı devreye sokabilirsem, sadece Kalender'e yüklenirdim.

Yani sanırım, emin de değilim, kadının saçına da yapışabilirim. Karnımı bir eliyle okşayarak göğsüme yattı.

"Sen ne istiyorsan o, benim hayatımda sen ne dersen o olur." dedi yeniden.

Biraz bekledikten sonra, "Arya bana cevap vermeyecek misin? Güzel sesini duymayacak mıyım? Lütfen konuş." dedi ama ben konuşmak istemedim.

Elimi saçlarına götürüp okşadığımda, daha da sıkı sarıldı. "Biliyor musun? Gece yaptığın yayınları dinlerken, sesinle uyuyakalırdım. O zamanlar hep sana böyle sarılıp, kalp atışınla uyumayı hayal ederdim.

Kokunu unutmuştum, unuttuğum kokunu özlerdim. Utandığım bir şey ama sana itiraf edebilirim. Sen beni her halimle seversin çünkü, değil mi?" dedi yeniden cevap bekleyerek, ardından devam etti.

"Çekim yaptığınız günlerde, üstüne kokun sinen eşyaları gizlice yürüttüğüm oldu. Ufak tefek şeyler, fular toka gibi." dedi, ardından kafasını kaldırarak boynumu öptü.

"Boynuna sarılı fular, tenin gibi kokuyordu. Ben fuları bile kıskandım. Yakınında değildim. Olmalıydım ama, yakınında olmalı ve her istediğimde bu kokuya ulaşmalıydım." dedi kokumu iyice içine çekerek.

Ardından boynuma yeniden öpücükler kondurarak yanağıma, oradan da dudağıma geldi ve beni dudağımdan öptü. Bu sefer öpüşü çok farklıydı, beni kaybetmek istemediğini bağırıyordu.

"Galiba hamileyim." dediğimde, dünyanın en komik şeyini duymuş gibi "Galiba?" dedi. Karnımı öperek burnunu sürttü.

"Benim oğlum bugün nasılmış? 16. haftaya girdik bile değil mi? Sanırım şu kadar olmuştur Arya." dedi eliyle göstererek.

"İkinci trimester oluyor artık. Doktor tarama testi demişti, doktora ne zaman gidelim?" dediğinde istemsizce gülümsedim.

Mutlu olacaktı değil mi? Gerçi şu an kuruntu yapıyor da olabilirdik, kesin bir şey yoktu. Telefonuna mesaj gelince, telefonunu cebinden çıkarıp baktı.

"Mehtap mı?" dediğimde, "Evet sonunda sana sürprizim gelmiş. Bugün bize kızdın ama, hediyem için çok uğraştık. Mehtap günlerdir bunun için uğraşıyor." dedi dudaklarıma uzanarak. Beni bu sefer tutkuyla öptü.

"Seni çok seviyorum. Seni her şeyden ve herkesten çok seviyorum." dedi.

"Hadi gel, iyisin di mi kalkabilirsin?" dediğinde elini tutarak rahatça kalktım.

"Bugün biraz fazla yoruldum sanırım. Duygularım çok inişli çıkışlı, aşırı darlanıyorum. Biraz dinlenmeye ihtiyacım var." dedim.

Birlikte misafirlerimizin yanına gittik. Herkes gruplar halinde takılıyordu. Buğra'yı gördüğümde, kocaman gülümseyerek kollarımı açtım.

"İşte benim kızım buradaymış." dedi ve beni kucaklayıp döndürdü. Çocuk gibi kahkaha atarak güldüm.

Ablam, "Buğra yavaş ol ne olur, dikkat et kıza." dedi uyararak. Daha şimdiden başladık, hadi hayırlı olsun.

"Yaa Melek bi' sal beni be kardeşim." diyerek onu da yanımıza çekti. "Yaaa boğuldum, ay." diyerek ikisinin arasından kurtuldum.

"Bu kadar özlediysen gelseydin, neredesin kaç aydır?" dedi ablam söylenerek. Kalender'in Buğra'ya attığı kötü bakışlar eşliğinde yanına ilerledim.

Ben Kalender'in yanına vardığımda, "Sana hep böyle kızım mı diyor? O günde demişti, sende kızın mıyım gerçekten deyip ona güldün." dedi kıskançlıkla.

Ona şöyle yandan bir baktım, kelimesi kelimesine hatırlıyor muydu? Ben beni ofiste bırakıp Mehtap'la gitti diye bile trip atmıştım. O ise zamanında sevgilim olduğunu düşündüğü kişiyle yan yanaydı. Benim için yapabileceklerinin sınırı, gerçekten de yok sanırım.

Uzakta bize bakıp gülümseyen Helin'i gördüm. Göz göze geldiğimizde yanıma gelerek bana sıkıca sarıldı.

"Yengecim nasılsın?" diye sorunca, aynı gülümsemeyle ona karşılık verdim. Evet doğru, ben senin yengenim Helin. Tartışmasız ve tek yengen, abinin tek karısı.

Helin'le havadan sudan sohbet ederken, Kalender elini belime sararak beni kendine çekti.

Bunun üzerine Helin abisine dönüp, "Senden hiç beklemezdim abi." dedi. Kalender anlamaz bakışlarla kaşlarını çatıp Helin'e baktı.

"Tablomu çalmışsın, isteseydin hediye ederdim." dediğinde Kalender olayı anlayarak, "Ahh Behram beni çağırıyor, onu sonra konuşuruz." diyerek yanımızdan ayrıldı.

Bizde Helin ile birbirimize bakıp gülüştük. Behram'ın tarafına baktığımda bir bakış dikkatimi çekti. Yoksa? Batu ve Helin?

-----

Mert sanki Batu'dan intikam almak istiyor gibi, "Ben daha önce karşı cinsten birini, gizlice uygunsuzken gözetlemedim." dedi.

Batu sinirle Mert'e dönüp baktı. Ooo orada bilmediğim olaylar var. Batu bardağı alıp kafasına dikti.

(Bölüm 20: Mangal)

Nasıl yani? Batu belli ki Helin'e hisler besliyor. Helin peki? Helin'e bir anda dönüp, "Batu sana bakıyor." dediğimde şaşırarak göz ucuyla o tarafa, sonra da bana baktı.

"Biz.." dedi bekleyerek, "Abime söylemesen olur mu?" dedi. "Seninde hislerin var yani? Birlikte misiniz?" dediğimde kafasını olumsuz olarak salladı.

"Ondan hoşlanıyorum ama birlikte değiliz. Batu abimden dolayı olmaz diyor. Halbuki önce bana aşık olan kendisiydi." dedi açıklama yaparak.

"Abin aşktan anlar Helin." dediğimde, "Gel bunu bir de Batu'ya anlat." dedi imayla. Bizde Helin ile diğerlerinin yanına ilerledik.

"Hoş geldiniz." dedim ortaya doğru. Ebru yerinden kalkıp, "Buraya gelin Arya Hanım, ayakta durmayın. Ben sandalyede otururum." dedi.

"Teşekkür ederim Ebru." diyerek bahçe koltuğuna oturdum.

"Mehtap, yemek için Kısmet ablaya bakabildin mı?" dediğimde Mehtap bana dönerek, "Her şey hazır Arya Hanım. Siz kurmamızı isterseniz hemen hallederiz." dediğinde olumlu olarak kafamı salladım.

Yerinden kalkarak mutfağa doğru ilerledi. O sırada Helin, Ebru, Yale ve Utku ile sohbet ettik. Benim ekipte, Kalender'in ekibiyle kaynaşmış gibiydi.

Buğra ve Kalender bile gülerek hararetli şekilde birbirleriyle konuşuyordu. Arda Bey ile gözlerimiz buluştuğunda birbirimize kafa olarak selam verdik. Bir taraf erkekler, diğer taraf kadınlar gibi olmuştu.

Yanımdaki Utku'ya "Sen niye erkeklerin arasına katılmadın?" dediğimde, "Ben Kalender Bey'den hâlâ korkuyorum. Beni sen korursun, hem sarmaz onların muhabbeti şimdi beni." dedi klasik olarak.

"Hadi git, utanma." dedim popomla onu ittirerek. "Ya beni de vurursa?" dediğinde, "Merak etme ben seni korurum, hadi." diyerek onu zorladım.

O da mecburen fıtı fıtı yanlarına gitti. İlk başta biraz olaylardan bağımsız kalsa da, bir anda Arda Bey ile muhabbete daldıklarını gördüm. Behram'da Emin ile şakalaşıyordu.

Gözüm masayı kurmada yardımcı olan Mehtap'a takıldı, sanki kendi evinde misafir ağırlıyor gibi, büyük bir dikkatle ve özenle hazırlıyordu.

Bir erkeklere bir kadınlara bakıp tebessüm etti, sonra da göz göze geldiğimizde bana kocaman bir gülümseme gönderdi. Sonra da ciddiyetle işini yapmaya devam etti.

Mehtap gerçekten de farklı bir karakterdi. Ama Kalender haklıydı bizden farklıydı. Hepimiz buradayken, o hizmetlilere yardımcı olacak kadar alçak gönüllüydü. Bende yerimden kalkıp, Mehtap'a eşlik ettim.

"Bugün için özür dilerim." dedim çatalları yerleştirirken. "Ben sizi anlıyorum. Teyzem hamileyken kafasının karışık olduğunu ve birçok şeyi unuttuğunu söylerdi." dediğinde "Teyzen?" dedim ister istemez.

"Ben.. Ihmm şey teyzemle büyüdüm, o beni büyüttü." dedi. Sanki başka bir şey söylemek ister gibiydi.

"Sanırım seninde çocukluğun iyi geçmemiş." dediğimde, "Sizinde mi?" diye sordu.

"Hayır benim sadece annemle bazı sorunlarım vardı. Buğra'nın." dedim kafamla Buğra'yı işaret ederek. "Öyle mi?" dedi şaşırarak.

"Kalender Bey gibi duruyor. Güçlü, sarsılmaz, baya öz güvenli." dediğinde, "Kardeşim diye söylemiyorum, ama gücünü Kalender ile mukayese bile edemezsin. Sadece Türkiye'de güçlü olmaması gerekiyor." dedim saçlarımı savurarak.

Mehtap, "Benim tanıdığım en güçlü insan Kalender Bey. O olmasaydı.." dedi derin bir nefes alarak, "Ben şu an burada olmazdım. Sahip olduğum her şeyi, o bana inandı diye elde edebildim. O yüzden ona minnetle borçluyum. Sadece ben değil, diğerleri de." dedi kafasıyla korumaları işaret ederek.

"Ben bir dönem yurtta kaldım. Batu, Emin ve Altuğ ile oradan tanışıyorum." dediğinde bu sefer şaşıran bendim. Yurtta mı kalmışlardı?

Dağ evinde Batu'nun çocukluk arkadaşı olduklarını söylediği zamanı hatırladım. Yine de sana güvenemem Mehtap. Bu hayatta herkes birbirinin kuyusunu kazıyor.

Hep birlikte güzel bir akşam yemeği yedik. Behram ve Ebru tatlı tatlı birbirleriyle konuşurken, kafamı Kalender'e çevirdim. Onunda beni aynı şekilde izlediğini gördüm. Sandalyemi kendisine biraz daha çekerek, dizimde olan elini sıktı.

"Ne yapıyorsun Kalender?" dediğimde, "Bacaklarım, bacaklarına değmeli. Uzak kaldın gibi oldu." dedi.

"Peki öyle olsun bakalım." dedim. Bacağımdaki eli yetmemiş demek ki, aynı zamanda bacağım bacağına değmeliymiş.

Sol elini omzumdan atıp beni kendine çekerken, sağ elini sağ bacağıma attı. Bacak değdirmek de yetmedi demek ki.

"Ay durun birkaç fotoğraf çekeceğim." deyip Yale yerinden kalktı. O sırada Mehtap'ın kahve dağıttığını gördüm.

Biz fotoğraf çekilirken kenara geçip bekledi. Yale, "Tamam, ay çok güzel oldu." dediğinde, Mehtap bizim önümüze de kahvelerimizi bıraktı.

Hemen yanıma gelen Yale'nin elinden telefonu alarak, karşımdaki Ebru'ya uzattım.

"Yaa Ebru rica etsem çeker misin? Yale kendisi yok fotoğrafta." dedim. "Tabii ki Arya, ne demek." deyip gülümseyerek telefonu elimden aldı.

Yale'ye göz işaretiyle Behram'ın yanına oturmasını istedim. Yanımdaki Yale'nin yerine de, kolundan tuttuğum gibi Mehtap'ı oturttum.

"Arya Hanım?" dedi sorarak. "Eee fotoğraf?" dedim. Ebru yüksek sesle "Haydi birkaç poz daha verin." deyince Kalender'e daha da sokularak fotoğraf çekildim.

Ebru yanımıza doğru hareket etmişken ayağa kalktım. "Ayy durun şöyle havuza karşıda çekilelim yan yana." dedim.

"Akıma uyalım, benim taraf arkama diğerleri Kalender'in arkasına geçsin. Az resmi poz verin de paylaşalım." dediğimde herkes güldü.

Ebru havuzu dolanarak diğer tarafından fotoğraflar çekti. Bir anda Mehtap, Kalender'in arkasından bana doğru "Şimdi de ben çekeyim? Ebru çıkmadı böyle de." dedi. Kolundan tutup yerine ittim.

"Gerek yok Mehtap, bu kadar yeterli." dedim. "Hadi o zaman bu geceyi bitirelim." dedi Behram bir anda.

"Daha oturmaz mıydık? Gerçi yarın iş var sizin di mi?" dedim bende.

"Ayy gerçi benimde var, yarın rekor kıracağız gelin yayına beklerim." dedim kendimden emin şekilde.

"Ahahah Arya o rekor sayısı fazla, tamam Türkiye'de kırdın rekorları ama, o sayı canlı yayın platformu için fazla." dedi Arda.

"Benim karım isterse yapar." diye Kalender Arda'ya dik dik bakarak cevap verdi. "Arya her zaman haklıdır ve ne isterse yapar." dedi Buğra'da.

Herkes gülerek yukarıya doğru ilerlemeye başladı. Kalender beni yavaşlatarak en sonda kalmamızı sağladı.

"Ne oldu?" dedim anlamayarak. "Mehtap'a öyle davranmasan olmaz mı? İkidir kızın kolundan tutup çekiştiriyorsun." dediğinde göz devirdim.

"Tamam emredersiniz Kalender Bey, dikkat ederim." dediğimde imalı şekilde "Aryaaa." dedi. Omuz silkeleyerek evden çıktım.

Kapının önünde, paketlenmiş Bugatti Centodieci görünce çığlık attım. "Kendine dünyada sadece 10 tane üretilen Bugatti Centodieci mı aldın? İlk ben sürebilir miyim? Lütfen lütfen lütfen." dedim bir arabayı elimle inceleyip, bir Kalender'den onay bekleyerek.

Kalender'in yanına gidip ıslak köpek gözlerimle baktım. Yalvarırım izin ver, ne olur.

Ciddi bir ifade ile, "Olmaz Arya, izin veremem." dediğinde gözlerim bulanıklaştı. Lanet olsun neden?

Kalender gözlerimin dolduğunu görüp, ifadesinden sıyrılarak bana yaklaştı ve ellerini yanağıma koyup şefkatle baktı.

"Ahhh hayır özür dilerim. Sadece şakaydı. İzin veremem çünkü zaten senin diyecektim." dedi beni ikna etmeye çalışarak. "Benim mi?" dedim inanmak ile inanmamak arasında gidip gelirken.

"Sana söz vermiştim ya, aldım işte?" dediğinde daha da şaşırdım. Ne sözü ya? Bana muhtemelen değeri 15 milyon dolar olan bir araba sözü verseydi, kesin hatırlardım. Hatta kırk defa da hatırlatırdım.

"Ne sözü?" dediğimde, "İçki oyununda verdin dedin ya hayatım? Bizimkilere sordum, evet abi bugatti dedin dediler." dedi çocuklara bakarak.

Batu yandan bir gülüş gönderdi. Yaaa sen dünyanın en iyi abonesi misin nesin? Benim bugatti diyeceğimi ne güzel tahmin ettin.

----

"Oooo sarhoş olup neler neler yaptın. Zor durdurduk seni, bana aşkını haykırıp haykırıp durdun. Ha bi de kaybettiğin için ceza alacaksın." dedim.

"Sarhoşken kendimi senin gibi kaybetmem, yeme beni." dedi inanmayarak.

"Ben mi kaybediyormuşum cıkss cıkss. Bugatti alacağım sana söz diyordun bir de, hııhhh istemez kalsın." dedim yalandan trip atarak yataktan çıktım, ve banyoya gittim.

(Bölüm 21: Alyans)

Kalender kulağıma doğru eğilerek, "Bir daha yataktan o şekilde kalkmayacağına söz verirsen, senindir." dedi ve alnımdan öptü.

"Sözzzzz söz sözz. Yaaaaa bu şimdi benim mi? Allahım daha şimdiden koca parası yemeye başladım, bunun sonu bitmeeez." dedim büyük bir mutlulukla arabama sarılarak.

Diğerleri hayırlı olsun derken, Buğra kaşları çatık bana bakıyordu. Ayy o bilmiyordu değil mi? Muhtemelen bizi sevgili sanıyordu.

Buğra'ya dönüp, "Oyun fuarından sonra düğün hazırlıklarına başlayacağız, Kalender biraz bana zaman verdi." dedim gözlerimi kırpıştırıp, en masum bakışımı atmaya çalışarak.

"Yenge tur atacak mıyız?" diye sordu Emin. "Ayy Emin elim ayağım titriyor, yarın atarız olur mu?" dediğimde ablam Emin'den önce atlayarak,

"Tabii olur. Aman heyecan sinir stres bunlar kötü şeyler, sen rahatla gevşe canın istediğinde güzel güzel sürersin zaten." dedi bana.

Ablamın her şeyi abartma seviyesi ektedir. Ona bakıp göz devirdim. Heyecanla Kalender'in yanına dönüp, "Hep bir Bugatti'm olursa yapmak istediğim bir şey vardı. Beraber yapalım mı?' diye sordum.

Arabanın diğer tarafını dolandım. Yale'ye kayıt yapması için kafamla telefonunu işaret ettim. Hemen anlayıp kaydı başlattı. Arabaya elimi koyarak avuç içlerimi açtım. Kalender'de anlayıp karşıma geldi.

Onun ve benim aramda araba vardı. Bilek güreşi yapacakmış gibi o da elini getirdi ve birleştirip sıktık. İkimizde birbirimize bakıp gülümsedik.

"Yarın o rekoru biz kıracağız." dediğimde herkes alkışladı. Ardından Kalender uzanıp, gözlerimin içine bakarak elimin tersini öptü. Geri çekilip, "Sana güveniyorum." dedi.

"Buğra çok tatlı değiller mi?" diye bir ses duydum arkamdan, "Ben hep tatlıyım bir kere." dedim ablama.

"Hııhı öylesin. Bu videoyu paylaşacak mısın?" diye sorduğunda haince bir fikir geldi aklıma.

"Tabii ki paylaşacağım, sonuçta kırmam gereken bir rekor var." dedim. Herkesle vedalaşıp evlerine yolcu ettik. Canım bugatti'm ve ben birbirimizle bakıştık.

"Arabaya yiyecek gibi bakması normal mi? Arabayı aşeriyor olamaz değil mi?" dedi Altuğ şaşırarak.

"Hayır yaaa ne alaka. Şu arabanın güzelliğine bak, yanında yatmak istiyorum." dedi Batu.

"Bende içinde yatmak istiyorum, ama Kalender asla izin vermez." dediğimde Emin de,

"Altı üstü bir araba, nasıl bu kadar pahalı olabilir arkadaş? Mehtap alabilmek için ne kadar uğraştı. Bence arabaların hepsi aynı." dedi omuz silkeleyerek.

"Hayır, bu benim bebeğim." dedim direterek. Demek bugün asıl sürprizim bu arabaydı. Ne güller ne de yüzük değildi.

"Hayatım hava soğudu, hadi eve girelim." diyerek elimi Kalender tuttu. "Olur, iyi geceler gençler." dedim el sallayarak.

Yatak odamıza doğru ilerledi. Giyinme odasına geldiğimizde, beni koltuğa oturttu. Sol göğüs üstünde koala resmi olan, bir erkek ve bir kadın için pijama takımı çıkarttı.

"Gecelik yok mu?" dediğimde, "Bugün olmasa olur mu? Bunları ikimiz için Fransa'dan almıştım." dedi.

"Yakın zamanda mı gittin?" dediğimde, "Evet, ama bunları geçen sene almıştım." dedi.

Koltuğun üstüne iç çamaşırım dahil kıyafetlerimi ve onun kıyafetlerini ayarlayıp bıraktı. Sonra elimi tutup, kıyafetleri de alıp benimle birlikte banyoya geçti.

"Hıı? Küveti ne zaman hazırlattın?" dediğimde, "Sen arabayla aşk yaşarken, ben hazırladım. Hamileler için tuz banyosu iyi geliyormuş, hem yorgunluğunu atar, hem enerji verir diyordu." dediğinde, Kalender'e bakıp gülümsedim.

Bizi mi düşünmüştü? Kalender bugün yaşadığımız inişli çıkışlı durumlara rağmen, gözüme dünyanın en tatlı adamı olarak geldi.

O da dönüp bana baktı ve boynumdan öptü. Ardından elleriyle soyundurup, küvete oturttu. Sonra da arkama kendisi oturdu.

"Düğünü Buğra'ya söylememiş miydin?" dediğinde, "Daha vaktim olmadı. Bizimkilerle de konuşmam lazım. Belki ailecek bir yemek yeriz. Bilemiyorum annen, Helin, babam, annem, ablam ve Buğra ile belki?

Fuardan sonra? Gerçi artık haberde vermeliyim. Annen ve Helin'i istersen yarın çağırabiliriz. Annen eminim gelmek istiyordur." dediğimde, "Yarın?" diye sordu.

"Yani saat 12'yi geçtiği için. Bir sonraki gün perşembe?" dedim. Kollarıma avucunda ki suyu dökerken, kafasını olumlu olarak salladı.

"Buğra ile iyi anlaştınız?" dediğimde, "Evet farklı bir tarzı var. Hiç düşündüğüm, gördüğüm gibi biri değilmiş. Üstelik birçok ortak noktamız var, ne iş yapıyor?" diye sorduğunda, ne diyeceğimi bilemedim. Şeyh? Prens? Başbakanın oğlu?

"Büyük bir topluluğu yönetiyor, birkaç şirketi de var." dediğimde, Kalender anlıyormuş gibi kafa salladı.

"Neden boşanmak için ondan yardım istemedin?" diye sorduğunda, "Türkiye'de bulunması bile biraz sıkıntılı. Daha çok başka konularda yardım aldım." dedim.

"Ortadan yok olmak gibi mi? Seni bulamayınca çok endişelendim, kaç gün doğru düzgün uyuyamadım. Seni Helin sayesinde gördükten sonra, 1 ay haberimin olmadığı hiçbir zaman olmadı.

Hayır 2 saat bile olmadı. Seni çok özledim, seni bulmak için her şeyi yaptım ama bulamadım." dedi saçlarımı eline toplayıp, saç diplerimi öperken.

"Hasretinden ölüyorum sandım. Prova gününü bildiğim için, o gün gelirsin diye hazırlık yaptırdım. Evlenme teklif ederek seni yanıma alacaktım. Daha sonra ajansa geldiğini duyunca, uçarak büyük bir özlemle geldim." dedi elleriyle karnımı ve göğüslerimi okşayıp, dudaklarıyla boynumu öptü.

Ardından beni güzelce yıkadı. Sonra da duşa kabinde köpüklerimden arındırdı. Havluyla kurulayıp, saçlarımı tarayarak kuruttu.

"Kaldır bakalım ellerini." diyerek pijama üstünü giydirdi. Endişeyle "Lekelenmen mi oldu?" dediğinde anlamadım.

"Ne?" diyerek cevap verdim. "Günlük ped demiyor muydunuz buna?" dediğinde, sadece kafa sallayarak onayladım. Pijama altımı da giydirdi.

"Evet, benim güzel karım hazır. Hadi sen yatağa, bende giyinip geliyorum." dedi dudağıma küçük bir öpücük kondurarak.

Yatağa girdiğimde, dört bir yanımı Kalender'in kokusu sardı. Daha o gelmeden mayışmıştım bile. Yatağa geldiğinde daha o beni kendine çekemeden, ben göğsüne sarılıp yattım.

"Benim dünyalar güzeli karım." diye başlayan birbirinden güzel iltifatları eşliğinde, saçımı okşarken uykuya daldım.

Yorum yazarak beni motive edebilirsin. ♥ Motive yazar = Hızlı gelen bölümler

🌟 - Oy vermeyi unutma
👇🏻 - Satır arası yorumlarını bekliyorum

Arya Reis ?

Kalender Kandemir ?

Mehtap ?

Melek Reis ?

Buğra Khalil ?

Helin-Batu ?

Yemek ?

Korumalar ?

Hikaye Gidişatı ?

Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam
RuyamG

ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak.

Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨

Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir.

Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır.

Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım.

Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın!

~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~

Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR!

Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur.
(Siz yine de yorum yazmadan geçmeyin, yoksa yazarınızı üzersiniz😢)

~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR!

Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor.

ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN!

 

Loading...
0%