@ruyamg
|
Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara! Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D RuyamG <- Ailemiz burada toplanıyor. Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜 Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️ Arya ~ Bu hayatta güvendiğim, inandığım ve sevdiğim çok az şey vardı. Bunların içinde kocam ve ailem var sanırdım. Ama elimdeki dilekçe ve protokolden anladığım üzere, kocama asla güvenmemeliymişim. Kim bilir bu şekilde bana, Kahraman başka neler imzalatmıştı? O sırada kapı çaldı. Kağıtları çantama geri koyup, depresyon hırkamla oturduğum koltuktan kalktım ve kapıyı açtım. Asistanım Yale'nin geldiğini görünce şaşırdım. Masum ve tatlı bir ses tonuyla, "Arya Hanım, beni kapıda mı bekleteceksiniz? Gelebilir miyim?" diye sordu. Zaten tatlı bir kızdı, ve gençlik trendlerini iyi takip ediyordu. "Affedersin Yalecim, tabii geç lütfen." diyerek kenara çekildim. "Sadece beklemiyordum, bugün gelecek miydin?" diye sordum. Benim aksime çok enerjik bir şekilde sırıttı. "Bugün canlı yayının iptal edildiğini duydum. Sanırım bir süre yayın olmayacakmış. O nedenle, diğer işleri organize etmek için geldim.'' dedi ve içeriye girdi. ''Oyun fuarı için, Utku Bey bazı talimatlar verdi. Çok heyecanlıyım. ARK, ana sahne sponsoru olmuş. Tüm gözler oyun fuarında üstünüzde olacak.'' ''Gerçekten inanamıyorum, şimdiden bir sürü halletmemiz gereken önemli işler var." dedi. Sanırım birkaç gündür duyduğum, en uzun cümle buydu. Yale, "Güvenlik için şirketlerle ne zaman görüşmek istersiniz? Daha IST'e baya zaman var. Anlaşıp gün belirtebiliriz." diyerek, oturma odasına ilerledi. Utku'yla detayları konuşmuş olmalıydı. Az önce kalktığım koltuğa oturup, çantasından bir sürü katalog ve evrak çıkardı. "Merak etmeyin. Birkaç saattir bunları düşünüyorum, olabildiğince detaylı halledeceğim." dedi. Yanına oturup elindekilere baktım. Ünlü markaların kıyafet katalogları, takılar, stilist ve makyöz portfolyoları... Çekingen bir sesle, "Yalecim biraz abartmamış mısın? Yani tamam bizim için önemli bir fuar olacak. Ama sonuçta ödül gecesi falan değil, oyun fuarı bu. Sence de, bu kadar şık olmaya gerek var mı?" diye sordum. Yale'nin heyecanını ve mutluluğunu bozmak istemiyordum. Ben mutsuzum diye, herkes mutsuz olmamalıydı. Ya da olmalı mıydı? Akmak için yalvaran gözyaşlarımı, tam şu an serbest bırakmalı mıydım? Ama bebeğim yine annenin aklını bulandırıyorsun, lütfen yapma. Yale kendinden emin şekilde, "Bana güvenin Arya Hanım. Oyun fuarından sonra, her yerde kendinizi göreceksiniz.'' dedi. ''Çünkü yapılamayacak yayınlar için, bugün ARK'a gittim. Yani Kandemir Holding'e...'' cümlesini tamamladığında, aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü. ''Bu arada ARK ile, yayın planı ve brifing için yapılacak toplantının gününü kararlaştırdık. O toplantıya bizzat katılmanız gerekiyor. Detaylarını anlatırım." Dedi. Ama ben hâlâ bu kızın; nasıl bu kadar hızlı, heyecanlı ve uzun konuştuğunu anlayamıyordum. "Her neyse! Seda Hanım oyun fuarına, Kalender Kandemir'in de geleceğini söyledi. Yani emin olun, orası yıldızlar geçidi olacak.'' ''Bu sefer sadece oyun severler değil, bildiğiniz tüm tanınan insanlar orada olacaklar.'' ''Kalender Bey, özel olarak konferans verecekmiş. Harici toplantılarını da oyun fuarında yapacakmış. Bu nedenle yurt dışından bile, bir sürü kişi gelecek diyorlar." diyerek, konuşmasına devam etti. "Utku bu yüzden mi, global ilk 10'dan bahsetti?" diye sordum. Yale, "Kesinlikle, bu hepimiz için çok önemli bir şans. Hayatınız değişebilir." dedi. Benim hayatımı, çantamdaki birkaç kağıt parçası çoktan değiştirdi be güzelim, diyemedim tabii ki. Kendimi tutamayarak, "Herkes Kalender Bey'den bahsediyor. Gerçekten bu kadar güçlü mü?" diye sordum. Yanlış anlama ihtimaline karşı, "Babamla da çalışıyormuş, geçen o da bahsetti. O nedenle sordum." dedim. Yale, "Güçlü, hemde baya güçlü. Sadece güçlü de değil; yakışıklı, dark bir havası var.'' diyerek gülümsedi. ''Geçen spor yaparken biri çekip magazine vermiş. Ben hayatımda böyle kas görmedim, sanırım vücutta geliştiriyor. Acaba sporunu, bu kadar işin arasında nasıl yapıyor?" dedi ve dudaklarını büzdü. Derin bir nefes alarak devam etti. "Zaten zenginliğini bilmeyen yoktur." Bu eklemesi beni güldürdü. Adamı baya incelemiş gibi gözüküyordu. Ben Kalender Bey'i uzaktan birkaç kere görmüştüm, ama demek ki o kadar dikkatli inceleyememişim. ARK ile imzaladığımız sözleşmeden sonra, bir davette onu siyah takımıyla görmüştüm. Kasları var mıydı? Kas hassas noktamdı. Kas severdim, sanırım ülkede bunu bilmeyen de kalmamıştı. Kalender Kandemir, kaslı olsaydı dikkatimi kesinlikle çekerdi. Hayır, o zamanlar gayette çelimsiz bir şeydi. Belki de değişmiştir. Arya! Kendine gel, sen evli bir kadınsın. Sana ne el alemin kaslarından diye kendime kızarken, gözüm çantama ilişti. Boşanmak üzere olan, evli ve hamile bir kadındım. "ARK'la toplantı demiştin?" diye sordum. Yale, "Evet, bu hafta yoğun geçecek. Madem yayınlar yok, sosyal medya ve diğer iş birlikleri ile ilgilenmeliyiz.'' diyerek bir süre bekledi. Ardından, ''Bu ay 5 reels çekmemiz ve yayın araları için, yeni reklam çekimlerini yapmamız gerekiyor. Utku Bey tedaviye başlayacağınızı söylemişti. Bu sayede, size daha fazla zaman kalır.'' dedi. Hayır tedaviye başlamıyordum, çünkü bebeğim benimleydi. Karnım çıkmadan ve enerjim varken işlerimi halletmek, beni birkaç ay zaman bakımından rahatlatırdı. Malum boşanma süreçleri ve diğer yapmam gerekenler, ciddi anlamda enerji harcamamı gerektirecekti. Yale'ye dönerek, "O zaman önce seçtiklerine bir bakalım. Sonra güvenlik şirketi konusunda konuşuruz.'' diyerek, kararlı bir ses tonuyla ''Aslında korumaların hemen işe başlamalarını istiyorum." dedim. Geçen ki takıntılı adam yüzünden berbat bir hafta geçirmiştim. Kahraman bu sebeplerle, yaptığım işten memnun değildi. Bir de tanımadığımız saplantılı bir hayranım, eve gizlice girmeye çalışınca Kahraman iyice çıldırmıştı. Aslında sorun canlı yayın yapmam değildi, popülerliğin getirdiği sorunlardı. Allahtan site güvenliği fark edip, hızlıca adamı uzaklaştırmış ve sorunu çözmüştü. Ama inanılmaz korkmuştum; korkmamın nedeni yabancı bir adam değildi, ya onu suikastçi sansaydım? Ya eve girseydi ve istemeden ona zarar verseydim? Her şey geride kalmışken, daha kötü şeyler yaşayabilirdim. Canlı yayın yapmayı çok seviyordum, ama işimin bu kötü yanları da vardı. Zaten ailemin ve Kahraman'ın istemediği kısım, bu yanlar oluyordu. Yale, "ARK'dan bu konuda destek isteyemez miyiz? Sonuçta Kandemir Holding'e bağlı, çok prestijli bir güvenlik şirketleri var.'' dedi. Biraz düşünerek, ''Dijital marka yüzlerini korumak için, iş birliği yapmazlar mı?" diye sordu. Kalender Bey mi? Onun için çok güçlü demişti, değil mi? Babamlarda konuşulanlar aklıma geldi. Hatırladığım şeyle düşünmeye başladım. Babamın ve Kahraman'ın gücüne hayret duyduğu, hatta babamın hayranlık duyarak bahsettiği bir adamdı. Yale'ye, "Dark havası var demiştin. Karanlık işleri de mi var? Neden benim güvenliğimden sorumlu olmak istesinler?" diye sordum. Yale, "Kalender Bey'in babası, tanınmış bir mafya üyesiymiş. O nedenle o da mafya olabilir. Ama kaç yıldır ARK ile çalışıyoruz, bir kere sorun yaşadık mı?'' diye sordu. Sonra da kendi sorusuna cevap vererek, ''Hayır, her zaman çift taraflı bir çıkar ilişkimiz vardı. Diğer firmaların yaptığı gibi, sözleşmeye bizi zora sokabilecek maddeler eklemediler." dedi. Yale'ye hak vererek onu dinlemeye devam ettim. "Ama Kalender Bey hakkında, korkunç şeyler duymuştum. Ne kadar doğru bilmiyorum, ama sizi Kalender Bey'in kendisi korumayacak ya? Önemli olan onun şirketi tarafından korunduğunuzun, insanlar tarafından bilinmesi... Zaten o zaman, kimse korkudan bir şey yapamaz." Yale haklıydı. Fiziksel olarak korunmaya ihtiyacım yoktu. Ben zaten fazlasıyla güçlüydüm, öyle büyümüştüm. Ama Kalender Kandemir'in koruması altına girersem, babamı ve Kahraman'ı kendimden uzak tutmam mümkün olurdu. Yale'ye "ARK ile toplantımız ne zaman? Belki yapacağımız toplantıda bunu konuşabiliriz." diye sordum. Yale bana gülümseyerek, "Birazdan telefonunuza tüm güncel randevularınızı kaydederim." dedi. Yale istemeden aklıma bir plan daha getirmişti. Düşündüklerimden daha farklı bir plandı, ama işe yarama şansı bence yüksekti. Meraksız çıkartmaya çalıştığım sesimle, "Sence kabul ederler mi? Önemli insanları koruduklarını duymuştum." diye sordum. Yale olduğu yerde kendini düzeltti ve elindeki kataloğu kenara bıraktı. Kararlı şekilde, "Arya Hanım, siz gerçekten kendinizin hiç farkında değilsiniz. Kaç milyon takipçiniz var, farkında mısınız? Anlık canlı yayınlarınızı, kaç bin kişi izliyor?'' diye sordu. Ardından devam ederek, ''Sosyal medyada canlı yayın tekrarlarınız ve yayın kesitleriniz rekor izlenmeler kırıyor.'' dedi. Şaşkın bir ses tonuyla, ''Hâlâ nasıl böyle sıradan düşünebildiğinizi anlamıyorum. Bu adamlarla yıllardır birlikte çalışıyoruz.'' derken bir anda düzeltti. ''..yani biz ARK ile çalışıyoruz, ama sonuçta aynı Holding çatısı altındalar.'' dedi. Açıklayıcı konuşmasını sürdürdü. ''Hepsini geçtim. Oyun fuarının en büyük ana sahne sponsoru oldular. Oraya kaç para dökecekler, biliyor musunuz? Bu durumda siz de bu oyun fuarının en gözdesi olacaksınız. Ne yani sizin için güvenlik ayarlamayacaklar mı?'' Yale son sorusunun saçmalık olduğunu düşünerek, yüzünü 'hiç sanmıyorum' der gibi ekşitti. Kendinden emin şekilde, ''Tüm internette ARK isminin yanında, hemen siz yer alıyorsunuz. Şimdi birkaç saniye düşünün. Size bir şey olması demek, onlar için büyük bir sorun anlamına gelir. Sizin ve oyun fuarının güvenliği için, her şeyi ama her şeyi yapacaklardır." dedi. Yine doğruyu söylüyordu. Ama bu uzun konuşmalarına, yetişemiyorum. Acaba biraz soluklanarak konuşamaz mıydı? Sonuç olarak, haklı ve uzun bir konuşmaydı. Fuar alanında bir izdiham çıkması, kavga olması ya da olumsuz herhangi bir şey Kandemir Holding'e ya da ARK'ın imajına zarar verirdi. İşimizin uzun süreceğini anlayarak, "Eee o zaman kahve yapıyorum?" dedim. Yale gözlerini tatlı tatlı kırpıştırdı. "Ayy! Asıl benim size hizmet etmem lazım." dediğinde gülümsedim. Merakla, "Evde nasıl yardımcınız olmaz, vallahi hâlâ anlamıyorum. Her şeye nasıl yetişiyorsunuz?" dedi. Dişlerimi gösterip kocaman sırıtarak, "Yetişemiyorum." dedim. İkimizde gülmeye başladık. Oturduğum yerden kalkıp mutfağa doğru ilerledim. Birkaç saatin ardından, Yale'nin hemen hemen tüm dediklerini onaylayarak çoğu konuyu karara bağladık. Kıyafet, makyöz, takılar, fuarla ilgili etkinlikler ve özel iş birliklerini kararlaştırmıştık. Geri kalan fuarla ilgili organizasyonu, Yale ve Utku birlikte halledecekti. Saate baktığımda akşam 5'e gelmek üzere olduğunu gördüm. Yemek yapmam gerekiyordu, anca yetiştirirdim. Mutfağa gitmek için ayaklandığımda, kendime gelerek bir süre bekledim. Haberim olmadan beni boşayacak kocam için, yemek mi yapacaktım? Zıkkım yesin! Kalktığım yere hırsla yeniden oturdum. İçimdeki her zaman duymaktan korktuğum bu kadını, bazen hiç susturamıyordum. Ama hak etmedi mi? Yale'ye "Konuşmadığımız başka bir şey kaldı mı?" diye sordum. Yale, "Fuar ile ilgili hazırlıkları yaptık. Önümüzdeki yayın planımız da tamam. Zaten ARK ile yapacağımız toplantıyı yeniden hatırlatırım.'' dedi. ''Reklamlar için, söylediğiniz gibi PR ekipleriyle konuşacağım. Reels çekimleri evinizde yapılacak. Bu yüzden yarın ve sonraki gün ekip buraya gelecek.'' Soru dolu bir ses tonuyla, ''Evde çekmek istediğinize emin misiniz? Ajansı da ayarlatabilirim?" dedi. Mahcup bir şekilde, "O zaman ajansı ayarlatabilir misin?" diye sordum. O tarihlerde randevusu olanlarla tek tek konuşup, müsait olanları başka tarihe kaydırması gerekiyordu. Beni rahatlatmaya çalışarak, "Bugün yorulacağım, ama sorun değil. Ajansın en popüler ismi olduğunuz için daha kısa sürecek. Merak etmeyin." dedi. Öneri sunarak, "Tamam, birlikte yapalım o zaman. Daha kısa sürmez mi?" dedim. Yale şaşkınca bana baktı. Sonra da, "Bana yardımcı mı olacaksınız?" diye sordu. Yale'ye gülümseyerek, "Mesaj atılması gerekenlere ben atarım, sende araman gerekenleri ararsın. Bu sayede iki taraftan, daha kısa sürede bitiririz." dedim. "Tamam, Arya Hanım. Hemen ajanstan listeyi isteyeyim, ardından görev bölüşümü yaparız." dedi. Telefonunu eline aldı ve birini aradı. Bende bu sırada, dışarıdan bizim için yemek söyledim. Yemeklerimizi yedikten sonra çalışmaya başladık. Gece yarısına iki saat kala tüm randevuları ertelemeyi başardık. Yale'nin ikna edemediklerini bana paslaması ve bizzat benim konuşmam üzerine, Yale'nin deyimiyle kısa sürede işimiz bitmişti. Yorulmuştum, uzun zaman sonra ilk defa bu kadar halsiz hissediyordum. Üstelik baş ağrımda yeniden başlamıştı. Sitemkar bir ses tonuyla, "Bir daha 'ajansı ayarlatabilirim' diye sorduğunda, sana hayır dememi hatırlat. Kafayı yemişsin Yale! Bu işi bir de tek başına mı yapacaktın?" dedim. Yale esneyerek, "Siz olduğunuz için kısa sürdü. Muhtemelen işim gece 1'den aşağıya bitmezdi." dedi. Yale'ye, "Saat geç oldu, misafir odasını hazırlamamı ister misin?" diye sordum. Olumsuz anlamda kafasını salladı ve meraklı gözlerle odayı süzdü. Sonra da soru dolu bakışlarını bana çevirdi. Yale bana, "Hep bu kadar geç mi gelir?" dedi. Elimdeki listeyi kontrol ederken, "Anlamadım Yalecim?" dedim. "Kahraman Bey'in gelmesi, hep gece yarısını bulur mu?" diye sordu. Yüzüne şaşkın şaşkın baktım. Çünkü geç kalacağı zaman, muhakkak bana haber verirdi. Ve akşam saat tam altı da, dakik bir şekilde evde olurdu. Kahraman'ı aramalı mıydım? Başına bir şey gelmiş olabilir miydi? Arya hâlâ neden endişeleniyorsun? Gelmişse gelmiş, daha iyi değil mi? Boşanma dilekçesi nedeniyle eve gelmemiş olabilirdi. Yale'yi cevaplandırmam gerektiğini hissederek, "İlk defa böyle oldu. İş yaparken tamamen unutmuşum, normalde haber verirdi." dedim. Yale endişeyle, "Bir sorun olmasın? Kahraman Bey'i arasanıza, Arya Hanım." dedi. Şimdi 'neden arayayım ki?' diyemeyeceğim için, Kahraman'ı aramam gerekiyordu. Yoksa ne bahane uyduracaktım? Canım kocam, karnımdaki bebeğin velayetini alarak beni boşamak istiyordu. Ha bir de, babamdan beni satın almış mı diyecektim? Hayır anlamıyordum, bebeğimizi bilmiyorsa velayet maddesi ne alakaydı? Haberim olmadan çocuk evlat edinmiş olamazdık, değil mi? Elime telefonu alarak sık arananlara girdim. Sonra da "Kahraman Ateş" yazısının üstüne tıkladım. Yale gülerek, "Kocanızı adı soyadı ile mi kaydettiniz? Gerçekten farkınızı ortaya koyuyorsunuz." dedi ve ayağa kalkarak esnedi. O sırada hâlâ Kahraman telefonuma cevap vermemişti. Tam kapatacağım sırada çağrıyı açtı. Kahraman, "Alo, efendim hayatım?" diyerek aramamı yanıtladı. Boşanma dilekçesini bildiğimi bilmiyordu. "Kahraman hâlâ gelmedin, bir şey mi oldu?" diye sordum. Ama ne içimde, ne de sesimde gram merak yoktu. Sadece Yale yanlış anlamasın diye aramıştım. "Hayatım Karan bugün ufak bir kazaya karıştı. Şu anda onunla hastanedeyiz. Kusura bakma yalnız bırakamadım. Ben bu gece geç gelirim. Lütfen beni bekleme, sen uyu." dedi. Gerçekten de arkadan hastane sesleri geliyordu. Kuşku dolu bir sesle, "Normalde haber verirdin?" dedim. Bıkkın bir şekilde, "Evet ama Karan'ı biliyorsun. Fazlasıyla mızmız, onunla ilgilenmekten başımı kaşıyacak vaktim olmadı." dedi. "Tamam o zaman, görüşürüz." diyerek, telefonu yüzümden uzaklaştırdım. Tam o sırada Kahraman, "Hayatım biliyorsun değil mi?" diye sordu. Yeniden telefonu kulağıma yerleştirdim. "Neyi?" Özlem dolu bir ses tonuyla, "Seni çok özledim. Hem de her anlamda.. sanki bu öğlen hiç görüşmemiş gibi hissediyorum." dedi. Gerçekten kafayı mı yiyordum? Kahraman bunu nasıl yapabiliyordu? Kahraman'ı ses tonundan mimiklerine, hatta beden diline kadar ezbere bilirdim. Tamam bazen benden ufak tefek şeyleri sakladığını fark ederdim. Ama sorularıma asla yalan cevaplar vermezdi. Sözlerine son derece sadık bir adamdı. Sadece bazen üzüleceğimi düşündüğü şeyleri bana söylemez ve bunları ben öğrenene kadar saklardı. Öğrendiğimde de, her seferinde keşke bunu öğrenmeseydim diye söylenirdim. Bugün bana boşanma kağıtlarını imzalattırmak istemişti, şimdi de beni özlediğini ifade ediyordu. Ve eminim ki, beni özlediği doğruydu. Kafam karışıyordu, ne doğru ve ne yanlış ayırt edemiyordum. Kahraman, "Yalnız değil misin? Kim o?" diye sordu. Kafamı kaldırdığımda, Yale'nin seslendiğini gördüm. "Arya Hanım.. taksi çağırmıştım o gelmiş, ben çıkıyorum. Yardım ettiğiniz için teşekkür ederim." dedi. Aşırı zoraki bir gülümsemeyle, "İyi Geceler, Yalecim." dedim. Yale'yi geçirirken, bir yandan da Kahraman'a cevap vermeye çalıştım. "Yale bizdeydi de, işlerimiz vardı. Şimdi onu yolcu ediyorum." dedim. Muzip bir şekilde, "Ha anladım, o yüzden cevap vermedin.'' dedi. Ne yani, Yale'den utandığımı mı düşünmüştü? Kahraman, "Yarın işten erken geleceğim. Seninle güzel bir yemeğe çıkalım mı, ne dersin?'' diye sordu. Daha cevap veremeden,''İstersen oradan da otele geçeriz.'' dedi. Şimdi otel ne alakaydı? Kahraman'a "Otele mi?" diye sordum. "Evet, spa'ya gideriz. Hem bu aralar çok yorgun gözüküyorsun. Güzel bir masaj yaptırırız, sana da iyi gelir.'' dedi. ''O kadar yorgun değilim Kahraman.'' dediğimde, ''Bak Arya, bu hayatta seni en iyi tanıyan kişi benim. Birlikte büyümemizi geçtim, sen benim karımsın ve biz aynı evin içinde yaşıyoruz.'' dedi. Yani? Nereye varmaya çalışıyordu? ''Seni haliyle gün içinde gözlemleyebiliyorum. Bir şeyler yolunda değil farkındayım, ama beni dinlemek bile istemiyorsun.'' dedi. Endişeyle iç çekti ve konuşmasına devam etti. ''Her şeyi boş ver. Güzel ve özel bir gece geçirelim, ne dersin?" Kahraman'ı ve konuşmalarını asla anlayamıyordum. Bugün ayın kaçıydı? Doktorun yaptığı yumurtlama takvimine göre, yarın ovulasyon testim pik verecekti. Kahraman hem beni baş başa kalarak tüp bebek fikrine yoğunlaştırmak, hem de yumurtlama günümü değerlendirmek istiyordu. Ne bu? Bir taşla kaç kuş? Bıkkın şekilde nefes vererek, "Yorgunum, bu ara işlerimde bazı sorunlar var. Yarın ve sonraki gün reels çekimlerim de olacak. Belki eve gelip gitmemek için, ajansta bile kalabilirim." dedim. Kahraman hafiften sesini yükselterek, "Arya neden bana böyle davranıyorsun?'' diye sordu. ''Bugün haber vermeden geç kaldığım için mi? Tamamen acil durumdu! Beni kendinden ve teninden neden mahrum bırakıyorsun?'' Sesli şekilde nefes aldıktan sonra, ''Hayır hiçbir şekilde beni dinlemiyorsun, resmen görmezden geliyorsun. Sen benim karımsın, böyle olmak istemiyorum." dedi. Kahraman'la ayda iki kez ya da üç kez birlikte olurduk. Ve sevişirken bile ona dokunuşlarım sınırlıydı. Halbuki ben, tam bir temas bağımlısıydım. İnsanlarla konuşurken, aynı zamanda bedenen de konuşurdum. Kocamın haklı bir gerekçeyle, ona dokunulmasına tahammülü yoktu. Kahraman'a sarılmak istediğimde, bu yüzden hep bir bahanesi olurdu. Ya sıcaktır, ya işi vardır, ya gitmesi gerekiyordur, ya uykusu vardır, ya da kötü bir gün geçiriyordur. Yani onu arzulayarak her yaklaştığımda, bir ton bahanesi olan Kahraman'ın kendisiydi. Hani kadınlar için başım ağrıyor geyiği var ya, Kahraman tam olarak o kadınlar gibiydi. Yaşadıkları kolay şeyler değildi ve sadece bana bu konuda taviz verdiğinin farkındaydım. Ama artık bana hiçbir şekilde yetmiyordu. Daha fazlasını istediğim için bencil miydim? Abisi ve geçmişte yaşadığı kötü hatıralar nedeniyle böyle olduğunu biliyordum. Ama yine de kocama dokunmak, sarılmak, dilediğimce öpmek istiyordum. Evet, bencildim. Cevap vermesini bile beklemeden, "Uykum var, geldiğinde konuşuruz." diyerek telefonu kapattım. Artık sesini bile duymaya tahammülüm kalmadığını, iş o an fark ettim. Beni haberim olmadan boşamak istedikten sonra, bir de sevişmek isteyecekti? En güvendiğim insan tarafından, sırtımdan vurulmuş gibi hissediyordum. Yıllarımı geçirdiğim adamı artık tanıyamıyordum. Sinirli şekilde yatak odasına çıkıp, üstümü değiştirerek yatağa girdim. O sırada birkaç kez daha telefonum çaldı, ama sessize alıp kendimi uykunun kollarına bıraktım. 🌟 - Oy vermeyi unutma Arya? Kahraman? Hikaye Gidişatı? Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak. Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨ Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir. Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır. Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım. Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın! ~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~ Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR! Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur. ~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR! Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor. ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN! |
0% |