Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Bölüm 6: Halüsinasyon | ARK I - Arya

@ruyamg

Ailemizde yerini almak için Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam

ARK kitap emojimiz 🪞✨ yorumlara!

Bölüme başlamadan üj bej emoji yollayın bakalım :D

RuyamG <— Ailemiz burada toplanıyor.

Okumaya başlamadan sol alt köşedeki yıldıza tıklayarak oy vermeyi unutma 💜

Satır arası yorumlarını bekliyorum. ⭐️

Arya ~

Arya ~

Biri saçlarımı mı okşuyordu? Dur bir dakika, şu an saçlarımı biri mi öpüyor? Benim saçlarımı? Kahraman olamaz, o böyle şeyler yapmazdı. Babam mı? Evet babam olabilir, ama kokusu farklıydı.

Bu ne kokusuydu böyle? Nereden tanıdık geliyordu? Aaa hatırladım. Canlı yayında bana gelen hediye paketlerini açarken, markalardan gelenlerde vardı. Hem erkek hem kadın seti göndermişlerdi. Hangi firmaydı?

Ben erkek olanı sıkıp hoşuma gitmişti. Jagler? Siyah bir şişesi vardı. Evet.. evet buydu doğru. Kokusunu beğendiğim için Kahraman'a vermiştim, ama koklamadan ucuz parfüm kullanmadığını söyleyerek istememişti.

Çevremdeki kimse, tam olarak bu nedenle kokusunu aldığım şu parfümü kullanmazdı. O zaman sapık mıydı? Tam şu anda tacizci pis bir sapık tarafından, o çok istediğim sıcak ilgiye mi maruz bırakılıyordum? Suikastçı olabilir miydi? Beni kim öldürmek isterdi?

Eğer uyandığımı anlayıp, boğazımı kesip beni öldürürse? Çekimden sonra herkes gitmiş miydi? Çığlık atsam Yale beni duyar mıydı? Yale burada kalmış mıydı? Yabancı biri güvenlikten geçip, buraya nasıl girebilmişti? Hamile olduğum için, kullandığım i...

Eğer uyandığımı anlayıp, boğazımı kesip beni öldürürse? Çekimden sonra herkes gitmiş miydi? Çığlık atsam Yale beni duyar mıydı? Yale burada kalmış mıydı? Yabancı biri güvenlikten geçip, buraya nasıl girebilmişti? Hamile olduğum için, kullandığım ilaçları bir anda kesmiştim. Yeniden halüsinasyonlarım mı başlamıştı?

Tek yapmam gereken, bu kimseyi etkisiz hale getirmekti. Ama bu bebeğime zarar verir miydi? Ani hareketler ve fiziksel aktivite sakıncalı olur muydu? Bana zarar verecek biri olsaydı, çoktan hamle yapardı. Yaptı mı? Hayır, yapmadı.

Acilen hem de çok acilen, güvenlik şirketini ayarlamam gerekiyordu. Bebeğim, sana zarar gelmesine asla izin vermeyeceğim. Sessiz kalmaya karar verip bekledim. Uyandığımı anlamasın diye nabzımı yavaşlatıp nefes alışımı dengeledim.

Üstümde hâlâ yorgan var mıydı? Ah hayır yoktu! Uyurken sıcaktan dönüp, bacak arama sokmuş olma ihtimalim çok yüksekti. Neden mi çok yüksekti? Çünkü biri bacağımın arasından bir şeyi aşağı doğru çekiyordu.

Sadece yorganı.. başka bir şeyde yapar mıydı? Bu şekilde düşünürken, üstüme yavaşça yorgan örtüldü. Tamam, sapığım üstümü örtmüştü. Bu nasıl sapıktı? Benim bildiğim, sapıkların örtmek yerine açması gerekiyordu. Benim sapığım, üstü zaten açık diyerek tersini mi yapıyordu?

Üstüme doğru yeniden eğildiğini hissettim. Boynuma dökülmüş saçlarımın üstünde kafasını bekletip, yavaşça nefes alıp verdi. Beni mi kokluyordu? Sonra da kafamın üstüne çıkıp, saçlarımı nazikçe öptü. Ardından da benden uzaklaştı.

Bağırmakla saldırmak arasında, çok ince bir çizgideydim. Yanımdan uzaklaşan ayak sesleri ile bir süre bekledim. Kapının kapanma sesini duyduğumda, yorganı üzerimden çektim.

Ayağa kalkıp usul usul parmak ucunda ilerledim ve kafamı kapıya dayadım. Uzaklaştıktan sonra kapıyı kilitleyecektim, yoksa onu fark ettiğimi anlardı. Yarın güvenlik kameralarını kontrol ettirir, kim olduğunu öğrenirdim. Hayranlarımdan biri olabilir miydi? Belki de...

Kararlı bir ses tonuyla konuşmaya başladı. Ses fısıltı gibi gelmişti ama erkek olduğu belliydi. Kimsenin benimle bu şekilde konuşmasına izin vermezdim. Kimdi bu? Kendini dünyanın sahibi mi sanıyordu?

"Arda, güvenliği arttırdım. Ajansın çevresinde kuş bile uçmayacak. Sende gece boyu uyumayacaksın. Kimse bu kapıdan içeriye adımını atmayacak. Bırakın uykusunu alsın." dedi. Sesi tanıdık gibiydi. Tanıdık mıydı? Kimdi ki? Şu an kafam allak bullak olmuştu, ben ne yaşıyordum?

"Emredersiniz, abi." Arda Bey'in sesi miydi o? Ajans sahibi Arda? Böyle bir şey nasıl olabilirdi? Ayak sesleri iyice uzaklaşırken, bir anda kesildi. Arda Bey'in sesini belli belirsiz duydum. Sanırım merdivenin oradaydılar.

"Ne olduğunu öğrenirim abi. Haklısın, biraz öyle gözüküyordu. Ama yorulmuş da olabilir. Yale çok çalıştıklarını söylemişti, yayında olmayınca..." dedi. Sonra baya bir süre sessizlik oldu. Sanki karşısındaki adamı dinliyordu.

Arda Bey, "Siz nasıl emrederseniz öyle." dedi. Ve merdivenlerden inme sesleri geldi.

Asansör bile kullanmadılar, çünkü asansör sesi yattığım odadan rahat şekilde duyuluyordu. Evet şu, fazla gürültülü olan rahatlardandı. Artık seslerini gelmeyince kapıyı kilitledim. Zaten en baştan neden kilitlememiştim ki?

İşte şimdi soru mesaisine başlıyordum. Arda ile benim hakkımda mı konuşuyorlardı? Kim bu adam Allah aşkına? Lütfen, tahmini olanlar el kaldırsın!

Şu an canlı yayında olsaydım, chat'e kesinlikle bunu sorardım. Her şeyi onlara sormaya alışmıştım. Yatağa geri yatıp üzerimi sıkı sıkı örttüm. Elime telefonumu alarak uygulama uygulama dolaşmaya başladım. Sakinleşene kadar Sidcord genel sohbet yazılarına falan baktım.

Sidcord sunucumuza takviye yapana özel tag verirdik. Ve bu tagda olanlar sağ tarafta ki üye listesinde benimle aynı yerde gözükürdü. Kırmızı renkte olan Arya Reis yazısının altında, Mavi renkte Boss yazıyordu.

ARK ile yeni sözleşme imzaladığım için, abone ile takipçi sayım bir hayli artmıştı. Tam o aralarda moderatörlerimden biri, Sidcord uygulamasından bahsetmişti.

Ve biz de ARK-Arya Reis Kardeşliği isimli sunucumuzu burada oluşturduk. Bu uygulama da, her konu ile ilgili ayrı yazı odaları oluşturabiliyor ve sesli sohbet edebiliyorduk. Bu sesli sohbetleri, canlı yayında oyun oynarken de kullanmaya başlamıştık.

O zaman ki mod'um Deniz, yayınların birinde bu sistemden bahsetmişti ve chat'le birlikte oylamaya sunmuştuk. Tabi ben üniversiteyi henüz bitirmediğim için, yayıncılığı hobi amaçlı yapıyordum. Bu nedenle de her şeyi geyiğe vuruyordum.

Her neyse çok uzattım, resmen kendimden sıkılmıştım. Affan -bu arada kendisi eski sevgilim olur- katıldığı bir yayınım da, bana jest yapmak için takviye bastı.

Deniz "abla tag(unvan) ne olsun" diye sorduğunda, bende şakayla karışık "Chat e ben kraliçe isem, Affan'da kral olsun mu? Ne dersiniz?" demiştim. Bu sorumla Affan'ın takipçileri chat'i mesajlarıyla yıkmıştı.

O yayında, o güne kadar ki en yüksek mesaj sayısına ulaşmıştık ve anlık izleyici sayısı en yüksek olan yayıncı olmuştum.

Tabi sonrasında o sayıyı bilmem kaça katlamıştık. Ama benim için o an, ayrı bir heyecandı. Deniz'de ARK sunucusunda tag ismini bu sayede Kral yapmıştı. Affan bunun üzerine; madem sen kırmızısın, ben de mavi olayım demişti.

Affan "Tziyo" Kartal • Kral,
Kardeşlik Lordu, Erkek, Twitch Yayıncısı

Arya Reis • Kraliçe,
Kardeşlik Kurucusu, Kadın

Ünvanlarımızla yani bizim Sidcord tabiriyle taglarımızla, 1 ay boyunca bu şekilde kalmıştı. Ne zaman takviye konusu açılsa, sohbette 'Araf' yazanlar oldu. Arya ve Affan'ın başını alıp, kendilerince bizi dizi çifti gibi shiplemişlerdi.

Tam 1 ay sonra takviye süresi dolduğu an, Boss herkesi geçerek tüm takviyeleri kendisini doldurdu. Tek seferde hepsini doldurması, ARK sunucusunda uzun süre konuşulmuştu.

Arya Reis • Kraliçe,
Kardeşlik Kurucusu, Kadın

Boss • Kral
Kardeşlik Konseyi, Erkek

Bazıları da o zamanlar bekar olduğum için, Boss'un kıskançlık yaptığını söylemişti. Hatta Arafcılar ve Aroscular olarak ikiye bölünüp kavga edenler bile vardı.

Ama Boss hiçbir zaman, canlı yayın sohbetinde bu konuda bir şey yazmamıştı. Kendisine Arafcılar hakaret ettiğinde bile karşılık vermemişti.

Vay canına bu olaydan sonra yıllar geçti. Ama Boss o tahttan hiç inmedi. Sunucuda onunla yarış yapan, takviye dolduğunda 1 kerelik bile olsa ünvanı almak isteyenler vardı.

Hatta biri Boss'a para teklifi etmişti. Hemde baya ciddi bir miktarmış, ona bile sadece 'Hayır' demiş.

Insgram'dan en son konuşmamızı açtığımda, hâlâ bir şey yazmadığını gördüm. Profil fotoğrafı olan taç resmine tıklayıp profiline baktım. O sırada Boss'un attığı son resmi gördüm.

Bu öğlen Thorsmork - İzlanda'da muhteşem yeşilliklerin olduğu bir yerin fotoğraflarını çekmişti. Demek ki şu anda İzlanda'daydı. Hâlâ sahte profil olma ihtimali yüksekti.

Profil resminin kırmızı olduğunu görünce tıkladım. Hikayesinde İzlanda'nın farklı yerlerinden çekilmiş, doğa ve kent fotoğrafları vardı. Bir de havaalanı bekleme alanına benzeyen bir yerden tablo fotoğrafı çekilmişti.

Tablo'da bulunan kadın silueti ikiye bölünmüştü. Sağ tarafında güller açıyor ve çok mutluydu. Sol tarafı ise karanlık ve kasvetliydi. Bu tablo kesinlikle şu anda beni çağrıştırıyordu. Kadın siluetinde adeta kendimi görmüştüm.

Tamam, sahte hesap olup olmadığını buradan anlayabilir miydim? Ekran görüntüsünü alıp, sadece tablonun bulunduğu yeri kırptım. Ardından da arama motorunun resimler kısmından görseli arattım. Ve tablonun şu anda gerçekten İzlanda'da olduğunu ve ünlü bir ressam tarafından yapıldığını öğrendim.

O zaman orası havaalanı değil, müze miydi? O nasıl bir müzeydi ya? Her neyse, Boss'un sahte profil olma iddiam şu an itibariyle çürümüştü. Adam gerçekten de İzlanda'daydı. Mesleği de muhtemelen doğa fotoğrafçılığı falandı. Arkadaşlar, demek ki fotoğrafçılıkta güzel para vardı.

Insgram'da gezinirken, yorgunluktan uyuyakalmıştım.

Yatakta hafiften dönerken arkamda sert bir şeyin olduğunu hissettim. Sonra da hiç kıpırdamayarak duvara baka kaldım.

Kafamı sola doğru çevirdim, ama acaba rüyada mıyım diye bir tereddüte düşmüştüm. Neden? Çünkü kapıyı kilitlemiştim ve anahtarı yastığımın altına koymuştum. Yavaşça elimle anahtarı yokladım.

Hayır burada yoktu. İşin ilginç tarafı, burada bir el vardı. Yastığımın altından kol geçiyordu. Allah'ım acaba in miydi cin miydi? Resmen kafayı yiyordum, Buğra beni ya kliniğe yatırırsa? Beni düşünen şu sapığım mı geri gelmişti?

Şöyle bir üstümü kontrol etmek için kafamı ağdım, o sırada bir el belime sarıldı. Halüsinasyon görüyordum!!

O an can havliyle yatakta doğrulup, çığlık atarak duvar dibine tünedim. Kafamı da eğerek bacak arama gömdüm.

Kahraman'ın uykulu sesini duydum. "Hayatım, ne oluyor? Neden çığlık atıyorsun?" diye sordu. Kafamı yavaşça bacaklarımdan kaldırdım. Etrafıma baktığımda, hâlâ uyuduğum odada olduğumu gördüm. Kahraman'ın burada ne işi vardı? Kapıyı kilitlememiş miydim?

"Korktum, burada ne işin var?" diye sordum. Hayretle, ''Korktun mu? Sen mi?'' dedi. Evet, ben böyle durumlarda korkmazdım. Kahraman kaşlarını hafiften çattı. ''Varsayalım ki korktun, çığlık atmak yerine bana saldırman gerekmiyor muydu?'' diye sordu. Öyle yapmam gerekiyordu, Tanrım benim neyim var?

Kahraman sakince "Gece geldim ya? Bana sokularak uyudun? Üstümü ört dedin örttüm?" diyerek, cevapları yalnızca kendisinin bildiği soruları bana yöneltti. Hayır hiç hatırlamıyordum.

Yoksa hepsi rüya mıydı? Allah'ım bildiğin kafayı yemiştim, sonunda tertemiz delirmiştim. Aslında hepsi rüyamda mı yaşandı? Yoksa halüsinasyonlarım yeniden mi başlamıştı?

Tabii bu aralar yalnız kaldığım için, hayali bir karakter yaratmış olabilirdim. Bana iyi davranan, benimle ilgilenen, hatta koruyup kollayan birini.. ama görüyorsunuz, aslında o sevgili kocamdı.

Kahraman merakla, "Hayatım?" diye seslendi. "Bu saatte burada ne işin var?" diye sordum.

Masum bir ses tonuyla, "Tabii ki seni özledim Arya. Seninle uyumazsam huzursuz oluyorum." dedi.

Sonra da beni elimden tutup yavaşça kendisine çekti ve yanına yatırdı. Bana sıkıca sarıldı.

Fısıltılı bir sesle, "Çok yoğunsun biliyorum. Ama ben seni çok özlüyorum." dedi.

İşte bu sesi biliyordum, beni arzuladığı ses tonuydu. Elini yavaşça kalçalarıma doğru götürdü ve sıktı. Bahane?

Ah o hep gerçekçi şekilde bahaneler uydururdu ve bu konuda kesinlikle iyiydi. Ama ben hep istekli olup reddedilen taraftaydım. Resmen terse dönmüştük.

"Kahraman, Arda Bey ile toplantım var. Çekim ekibi de erken gelecek." dedim. Hem doğru hem yalan bir bahane olduğu için, oldukça gerçekçiydi. Arda Bey ile toplantım yoktu, ama çekim ekibi dün erken geleceklerini söylemişti.

"Hadi ama güzelim, özledim diyorum. Şimdiye üstüme atlaman gerekmiyor muydu? Hıh? Arya?" dedi. O ben dilekçeyi görmeden önceydi, güzelim.

Şimdi Kahraman'ın yüzünü bile görmek istemiyordum. Yalancı ve sahtekar birisinden, ilgi dilenecek kadar da aciz değildim. Yalnızlığımla kafayı yerdim, ama bu saatten sonra Kahraman'la -cık cık cık- olmazdı.

"O zaman, dün gece eve gelseydin. İşlerim var, şu an bu yaptığın hiç doğru değil. Üstelik bugün enerjimin yüksek olması gerekiyor." dedim. Bana hiç bakmadığı kadar tuhaf baktı.

"Anlamadım. Sen şu anda beni ret mi ediyorsun? Hep enerjini yükselttiğimi söylerdin?" dedi. Bir yandan eli de hiç rahat durmuyordu. Ama bir kere iğrendim a dostlar, kaç yıllık kocam ama rahatsız hissediyordum.

Kafamda iki üç günde Kahraman'ı bitirdiğimi fark ettim. Halbuki bebeğimizi daha 1 buçuk ay önce, tutku dolu bir gecede tohumlamamış mıydık?

Belki de Kahraman'dan istediğim, onun ilginin yanı sıra beni çok sevecek bir bebekti. Bu durumda, ikimizde birbirimizi kullanmış mı oluyorduk?

Kapının dışından Arda Bey'in sesini duydum. Birilerine kızıp bağırıyordu. "Arda Bey geldi bile, hazırlanmam lazım." diyerek, hızlıca Kahraman'ın üstünden atlayıp yataktan çıktım. Ve banyoya girip kapıyı kapattım.

Ben banyodan çıktığımda Kahraman odada yoktu. Kıyafetlerimi giyip, spor ayakkabılarımı bağladım ve bende odadan çıktım. Zaten gün boyu çekim için kıyafet değişecek ve onlara göre makyajım yapılacaktı.

En alt kata indiğimde, Kahraman ve Arda Bey'in birbirlerine tuhaf tuhaf baktıklarını gördüm. Tarif etmek isteseydim; bir taraf Arosculardan, diğer taraf Arafcılardan biri derdim. Ahaha şaka şaka tamam.

Sahtekar da olsa Kahraman'ı başkalarının isminin yanına koymak tuhaf olmuştu. Özellikle bizden bir parçayı, bebeğimizi rahmimde taşıyordum.

Hafiften tebessüm ederek, "Günaydın Arda Bey." dedim. "Gel Arya."

Yavaş olan adımlarımı ona doğru hızlandırırken, Arda Bey konuşmaya devam etti.

"Ekip asistanıyla şimdi konuştum. 10 dk ya burada olurlar. O sırada seninle konuşmak istiyorum. Toplantı odasına gelir misin?" dedi. "Tabii ki." deyip arkasına takılacakken, Kahraman'ın eli beni durdurdu.

Sanki dünyanın en iyi anlaşan çiftiyiz gibi davranıp, "Benim dünyalar güzeli karım, sabah öpücüğümü ve sarılmamı ver de işe gideyim." dedi

Arda Bey'e baktığımda bana ne yapacağımı merak eder gibi bakıyordu. Sanırım, şu anda bilmesine gerek yoktu. Kahraman'a doğru uzandım ve yanağına dudaklarımı dokundurdum. Öyle öpücük falan değildi, sadece dokundurup iki saniye içimden saydım ve geriye çekildim.

"Hayırlı işler." dedim. Kahraman'da gülümsemesini büyüterek "Sana da hayatım." dedi ve dış kapıya yöneldi. Arda Bey'e dönünce toplantı odasına doğru ilerlemeye başladı. Eh yalan söyleyeyim demiştim, ama içime doğmuş demek ki. Bunda da haklı çıkmıştım.

Odaya girdiğimizde, Arda Bey sağdaki koltuklardan birine oturdu. Ben de hemen karşısına oturdum. Sanırım projeksiyondan göstereceği bir şey değildi. "Sizi dinliyorum Arda Bey." dedim.

Hiç düşünmeden "Arya, bir sorun mu var?" diye sordu. Bir sorun mu? Birden çok sorunum var ve siz bana yardımcı olamazsınız, Arda Bey. Üzgünüm.

Olayı işe vurarak, "Anlamadım, ne gibi bir sorun? İşlerin gidişatında mı bir sorun oldu? Ekip bir şey mi dedi? İyi anlaştık zannediyordum." dedim.

"Hayır, demeye çalıştığım bir derdin var gibi geldi. Dün seni bazı noktalarda durgun ve düşünceli gördüm. İş konusunda değil. Sen zaten işini çok ciddiye alıyorsun, bu yüzden zirvedesin." dedi.

Ne demeliydim? Az önce bizi Kahraman'la mutlu da görmüştü. Kocam beni, benden gizli boşamaya çalıştı mı diyecektim? Yaşadıklarım, bu insanların umurunda mıydı?

Ben iki üç gündür, boşanmak ve dilekçe kelimelerini zihnime pelesenk etmiştim. Ama muhtemelen bu onun için, zerre önemli değildi. Çok ufak bir ihtimal, işimle bu süreçte yeterince ilgilenemeyeceğimi düşünür, onda da iş konusunda takıntımı bildiği için bir şey diyemezdi.

Vurgu yaparak, "Bak işte bundan bahsediyorum." dedi. Hafif isyankar, "Şimdi ki gibi oluyorsun, Allah aşkına ne düşünüyorsun?" diyerek, beni anlamak istiyor gibi sordu.

Konuyu çarpıtarak, "Dün gece sesinizi duydum. Biriyle konuşuyor gibiydiniz. Kimdi o?" diye sordum. İlk başta afalladı, sanırım tam olarak ne dediğimi anlamadı.

"Anlamıyorum neyden bahsediyorsun? Resmen yorgunluktan alt katta bayılmışım. Güvenlikten çocuklar uyandırana kadar, Kahraman Bey'in geldiğini bile fark etmemiştim." dedi. Yani gerçekten rüyaydı. Kahraman'ı hayalimdeki o ilgili, bana aşık ve dokunmayı seven erkeğe benzetmiştim.

O sırada kapı çaldı. Arda Bey gel dediğinde ekip asistanı kafasını kapıdan uzatarak konuştu. "Arya Hanım, biz hazırlıklara başladık. Sizi saç makyaja alabilir miyiz?" diye sordu.

Arda Bey'e yeniden baktığımda 'gidebilirsin' der gibi kafa salladı. Bende asistanı takip etmek için ayağa kalktım.

Bebeğim, bir rüya yüzünden sen hiç hayal kırıklığı yaşadın mı?

Muhtemelen daha minicik olduğundan ve hatta hiçbir uzvun olmadığından rüya göremiyorsun. Yani hayır yaşamadın. Halbuki benim tek hissettiğim, ruhumdaki o garip acıydı. Acının kokusu olur muydu? Dün gece, ben o acının kokusunu öğrendim.

🌟 - Oy vermeyi unutma
👇🏻 - Satır arası yorumlarını bekliyorum

Arya?

Kahraman?

Haldun Bey?

Ayten Hanım?

Melek?

Hikaye Gidişatı?

Instagram: ARK.Kitap | Yazar.Ruyam
RuyamG

ARK Evreni Serisi, İkinci Adam Yayınları aracılığıyla yakında raflarda olacak.

Basılacak ilk kitabımız ARK I : Arya 🪞✨

Kitaplarım bağımsız olarak okunabilir, ama ortak karakterlere ve geniş bir olay kurgusuna sahiptir.

Bu kitap, ARK Evreni Serisi adı altında yayınlanmaktadır.

Kronolojik sıraya göre seriyi D R E A M E 'de ayarladım.

Arya ve Kalender'in aşklarına şahit olan herkes 🪞✨ emojileri ile yorumları donatsın!

~~ Lütfen ilk defa okuyanlar ve özellikle birden çok okuyanlar bol bol yorum yazsınlar. ~~

Spoiler içeren yorumlar yazmak SERBESTTİR!

Bu nedenle yeni okuyucuların yorumları okumadan yorum yazması rica olunur.
(Siz yine de yorum yazmadan geçmeyin, yoksa yazarınızı üzersiniz😢)

~~ Hikaye konusunda SPOİLER yemek istemeyenler KONAĞIN DELİSİ ve KRALİÇE kitaplarımı OKUMASINLAR!

Konağın Delisi ve Kraliçe, ARK III : Arya Reis Kandemir 'den sonrasını anlatmaktadır. Arya ve Kalender'in çocuklarını konu alıyor.

ZÜHRE ve MEHTAP KESİNLİKLE OKUMALISIN!

Loading...
0%