23. Bölüm

Bölüm - 13

Ruyavcisi1
ruyavcisi1

 

 

 

 

 

 

 

Merhaba canlarım,

Şimdi bölümü okumaya geçmeden önce herkes bir yıldıza bassın🩷

Evet, bastınız mı?

Tamam o zaman, bastıysanız okumaya geçebilirsiniz..

İyi okumalar bebeklerim🩷

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum, haberiniz olsun, fikirleriniz benim için önemli🥹

 

 

 

 

 

 

|BÖLÜM 13|

 

|Avani Konağı

Bazı anlar vardır, insan en çok inandığı yerden kırılır ve işte o an, sessizce içinde bir şeyler yıkılır. O gece de tam öyleydi... Gelinliğini bile çıkarmadan yatağın ucuna oturdu Berfin. Sevdiği, onun uğruna ailesini karşısına aldığı adam düğün bitiminden beri ortalıkta yoktu. Neden yoktu, nereye gitmişti?

Berfin, dayanamayıp telefonu eline alarak kocasının numarasını tuşladı. Telefon çaldı çaldı ama açan olmadı. Gözleri dolarken derin bir nefes çekti içine. Kötü düşünmek istemiyordu. Belki telefon sessizdedir diye düşünerek tekrar aradı. Bu sefer telefon açıldı ama Berfin'in kalbinin paramparça olmasına neden olacak bir ses duydu, kadın sesiydi... "Alo.."

Eli kalbine gitti. Göğüs kafesinin üzerine çöken ağırlık nefes almasını kesiyordu.

"Konuşmayacaksanız neden arıyorsunuz?"

Gözlerinden birer birer yaşlar süzüldü yanağına doğru. Ne yapacağını bilmiyordu, onun telefonunu neden bir kadın açtı onu da bilmiyordu... Tek bildiği bir şey vardı; o da bugün yaşadıklarını hiçbir zaman unutmayacaktı.

"Kim aradı?"

Duyduğu sesle nefesini tuttu Berfin. Kocasının sesiydi.

"Bilmiyorum, konuşmuyor.."

Numaram bile kayıtlı değil miydi?

Daha fazla dayanamadı, telefonu kapatıp yatağa fırlattı. Aynadan hâlâ üzerimde duran gelinliği gözüne çarpınca elleriyle ağzını kapatıp ağladı. Beni hiç sevmemiş miydi? Peki sevmediyse neden benimle evlendi?

Bitkin, yorgun haliyle küçük adımlarla yatağa ilerledi. Yatağa geçip ayaklarını kendisine çekerek uzandı. Gözlerini sıkıca yumdu ama gözyaşları asla onu salmıyordu. Canı acıyordu. Bugün olanlar bir kabus muydu? Değilse lütfen olsun çünkü ben yaşayamam.

Aradan geçen 4 saatin ardından saat gece 4.10'u bulurken odanın kapısı hafifçe açıldı. Berfin, kimin geldiğini anlarken; Amed, karısının uyuduğu düşüncesiyle dikkatli ve sessiz hareket ediyordu. Odanın ortasına doğru yürürürken ayağının ortadaki sehpaya çarpmasıyla içinden küfürler savurdu.

Berfin, olanların hesabını sormak adına daha fazla uyuma rolünü yapmaktan vazgeçip uzandığı yerden doğruldu. Odanın içini dışardaki ışıklar aydınlatıyordu. Göz göze geldiği kocasına baktı bir süre. Gözlerindeki yaşlar hâlâ akıyordu ama Amed, bunu fark etmemişti.

"Sen uyumadın mı?" diye sordu Amed, kendini dikleştirirken.

"Uyumak mı?" Durdu, güldü ama bu gülüş alay doluydu. "Bugün evlendik biz.."

"Eee?" dedi umursamazca.

Kaşlarını çattı Berfin. Bu adam, onun için ölümü göze aldığı adam mıydı? Derin bir nefes çekti içine sakinleşebilmek adına. Gözlerindeki yaşları elleriyle sertçe sildi. "Eee mi? Ne bu umursamamazlık? Senin için her şey evlenene kadar mıydı?"

"Ne diyorsun gece gece Berfin?"

Başını salladı hafifçe gülümseyerek. Yataktan çıkıp ona doğru iki adım attı. "Sen beni hiç sevmemişsin.."

Sert bakışlarını Berfin'e çevirdi. Alay dolu bir kahkaha döküldü dudaklarından. "Bunların hepsi bu gece senle birlikte olmadığım için mi?" Durdu, beni baştan aşağı süzdü. "Hatırlatayım biz zaten evlenmeden önce bir kaç defa birlikte olduk."

Dayanamadı, sert bir tokat attı Amed'in yüzüne. "Sen ne dediğinin farkında mısın Amed!" diye gürledi. "Sen, nasıl böyle düşünürsün?"

"Ne düşünmüşüm Berfin, yalan mı? Daha evlenmeden benle birlikte olmak istemedin mi? Ben de sırf senin namusun için evlendim düşmanımızın kızını almaya çok da meraklı değildim."

Sarsıldı, paramparça oldu, o an ölmek istedi. Sevdiği adamdan bunları duyacağına ölmeyi yeğledi. "Sen... Sen ne dediklerini farkında mısın Amed?"

"Gayette farkındayım düşman kızı, hiç merak etme.." dedi nefret dolu bakışlarla karşısındaki kıza bakarken. Arkasına dönüp kapıya doğru ilerlerken Berfin'in arkasında bağırmasıyla adımları durdu.

"O zaman neden evlendin benimle Amed Avani, neden?! Böyle düşünen biri sırf namusuna laf gelsin diye evlenmez."

Amed, Berfin'e dönmeden "annemin intikamı için" dedi ve yürümeye başladı.

Berfin, donakaldı durduğu yerde. O kadar yılın kinini gelip benden mi çıkardı diye geçirdi içinden. Bu insanlık değildi. Bunun uğruna kardeşini bile yakmıştı.

"İntikamını bu gece çok güzel aldın." dedi Berfin. Amed'in eli kapı kulpunda durdu. "Bana bu gece çok güzel bir ders verdin." Derin bir nefes çekti içine, aldığı her nefes ciğerlerine battı ve canını acıttı. "İntikamını da aldığına göre artık durmama gerek yok."

Amed, öfkeyle evlendiği kadına döndü. Büyük adımlarla üzerine yürüyüp sertçe kolundan tutup kendisine çekti. "Sakın!" diye tısladı yüzüne doğru. "Sakın bunu aklından bile geçirme! Hiçbir yere gitmeyeceksin, burda yaşayacaksın!"

"Asla!" diye bağırdı Berfin. Zorlukla tuttuğu yaşlar tekrar akmaya başladı. "Asla burda kalmam. Gerekirse ölürüm ama seninle aynı odada, aynı havayı solmam!"

Elini kızın ensesinden geçirip yüzünü kendi yüzüne yaklaştırdı Amed ve hiç düşünmeden dudağına kapandı. Berfin, kurtulmak için çırpınırken gözlerini usulca yumdu. Gözlerindeki yaşlar şiddetlendi. Amed'in neden bunu yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu ama bunun bir kabus olmasın için her şeyini verirdi.

Amed, kızdan ayrıldı. "Gitmeyeceksin Berfin, gerekirse burda acı çekeceksin ama uzaklaşmayacaksın benden!"

Daha birkaç dakika önce duyduklarını sindirememişken şimdi duydukları onda deprem etkisi yaratıyordu. "Ne saçmalıyorsun?!"

"Saçmalamıyorum aksine gayette ciddiyim. Eğer kaçmaya çalışırsan da tüm Mardin nasıl biri olduğunu öğrenir."

Kan adeta beynine sıçramıştı Berfin'in. Öfkeyle omzuna geçirdi yumruk yaptığı ellerini. "Nasıl biriymişim de gidip anlatacaksın?"

Dudakları iki yana kıvrıldı. "Ah canım karım, hani evlenmeden birliktelik yaşadık ya; sence bunu aşiret üyeleri öğrense nolur? Peki ya ailen, o çok sevdiğin abim öğrense nolur?"

Yurmuk yaptığı elini sertçe omzuna geçirdi Berfin. "Senden iğreniyorum Amed, senden tiksiniyorum!" Ayakta duramayıp yere çöktü Amed'in kolunu bırakmasıyla. "Senin gibi karaktersiz birini nasıl sevmişim ben?"

Amed, başını iki yana sallayıp arkasını döndü. Arkasında büyük bir yıkım bırakarak odadan çıktı.

🔗

O günün üzerinden üç gün geçti. Berfin, kaçmak için her yolu denemişti ama asla istediği sonuçları elde edememişti, üstüne sevdiği adam telefonuna bile el koymuştu.

"Kızım, iyi misin?" diye sordu Delal.

Bakışlarını kaynanasına çevirdi Berfin. Oysaki ne hayalleri vardı. Evlenip mutlu bir aile kuracaktı. Her sabah gülerek sevdiği adamın kollarına uyanacaktı. "Sence nasıl iyi olabilirim Delal anne?" Gözyaşlarını tutamadı. "Senin oğlun hayatımı cehenneme çevirdi. Neymiş annesinin intikamını almış böyle yaparak. Peki benim ne suçum günahım vardı?"

Elleriyle Berfin'in gözyaşlarını sildi Delal. "Özür dilerim kızım."

"Hayır, benim hayatımı umursamadı tamam; peki ya diğer iki insanın hayatı da mı hiç önemli değildi onun için?"

"Demek ki değilmiş kızım." dedi Delal. Kızı gibi gördüğü Roza'yı kurban etmişlerdi ve onun elinden hiçbir şey gelmemişti. Kendisinden 3 gündür haber alamamıştı. Hiçbir şekilde sesini bile duyamamıştı.

"Babası neden buna hiçbir şey demiyor Delal anne. Biriniz ona bir şeyler söylesin, beni özgür bıraksın. Ben aileme dönmek istiyorum." dedi Berfin ağlayarak. "Ben sevilmediğim yerde durmak istemiyorum."

Başını salladı Delal. "Haklısın kızım ama benim de elimden bir şey gelmiyor."

Burnunu çekti hafifçe. Camdan konağa giren Zilan'ı görünce duraksadı. Kızın gözleri ağlamaktan şişmiş görünüyordu. Bu durum kendi halini unutturup onu düşünmesine neden olmuştu. "Delal anne.." dedi bakışlarını camdan çekmeden. "Zilan'ın nesi var?"

🔗

Kalbim, göğsümün içinde çırpınan bir kuş gibi atıyordu. Nefes almayı unuttuğumu ancak nefessiz kalınca fark ettim. Dudaklarım hâlâ onun sıcaklığını taşıyordu; sanki zaman orada durmuş, bedenim ise hâlâ onun dokunuşunun esaretindeydi.

Ne yapmalıydım? Geri mi çekilmeliydim, yoksa kalmalı mıydım? Beynimde binlerce soru dolanıyordu ve asla birine cevap bulamıyordum.

Azad, ne yaptığını fark etmiş olacak ki gözlerini açıp dudaklarını çekti. Yüz ifademde ne gördü bilmiyorum ama bu ifade ağırca yutkunmasına neden oldu. "Ben, özür dilerim Roza.."

Hiçbir şekilde cevap vermedim, sadece ona baktım.

"Kendimi bir an tutamadım."

Tırnaklarımı sertçe avuç içime batırdım. İznim olmadan öpmüştü beni; peki ben niye bağırıp çağırmıyordum, ona vurmuyordum? Neler oluyordu, içimdeki bu his de neyin nesiydi? Bu normal bir şey miydi?

"Roza'm" deyip ellerimi tuttu sıkıca. "Affet beni, nolur. Yemin ederim bilerek olan bir şey değildi."

Konuşamıyordum, dilim tutulmuş gibiydi. Konuşsam bile ne diyebilirdim ki? Nasıl bir tepki vermem normal karşılanırdı?

"Bebeğim, konuşur musun? Sesini duymam gerekiyor."

"B-ben.." boğazımı temizledim hafifçe. "Eve gitmek istiyorum." Yüzümde hiçbir tepki bulunmuyordu.

Başını salladı hafifçe. "Peki, götüreceğim ama..."

"Ama ne?" dedim sakin bir şekilde. Sanki dudakları hâlâ dudağımın üzerindeydi. Neden böyle hissediyordum?

"Gitmeni istemiyorum."

Kaşlarımı çattım. "Ama izin verdin."

"İzin vermedim demedim. İzin verdim vermesine de gitmeni istemiyorum sadece. Başka bir zaman gitsen?"

Başımı iki yana salladım. "Şu an gitmek istiyorum Azad Ağa!"

Başını yana çevirdi. "Ben senin iyiliğin için diyorum yavrum." diye mırıldandı ben duymayayım diye ama duymuştum.

"Benim iyiliğim derken?" dedim tek kaşımı kaldırırken.

Anında bana döndü. "Efendim?"

"Az önce senin iyiliğin için dedin ya, ne demek istedin?"

Başını iki yana salladı. "Ben öyle bir şey demedim yavrum."

"Hayır, dedin. Ben çok iyi duyarım bu yüzden yalan söyleme. Ne demek istedin az önce?"

Pes edercesine derin bir nefes döküldü dudaklarından. "Baban orda ya bu yüzden öyle dedim."

Ona doğru bir adım atmak istedim ama az önce beni öpmesi aklıma gelince kaldırdığım ayağı geri yerine koydum. Boğazını temizledi kısıkça. "Emin misin?"

"Eminim." dedi net bir şekilde.

Başımı salladım. "Peki, hadi beni konağa bırak o zaman." Sırtımı ona döndüm ve indiğim arabaya bindim. Bana yaklaşmasın diye kemerimi taktım hızlıca. Bugünlük daha fazla yaklaşma beni kesin kalpten götürürdü. Sırtı hâlâ bana dönükken ellerim istemsizce dudağıma kaldırdım. Az önce ben neler yaşamıştım, hâlâ aklım almıyordu.

Başını iki yana salladı, ardından kendi koltuğuna binip arabayı çalıştırdı. Konağa doğru sürmeye başlarken ikimiz de sessiz kaldık. Ben utangaçlıktan konuşamazken o ise... Peki o niye konuşmuyordu?

"Gitmek istediğine emin misin yavrum?" Sanki benim içimi okumuştu.

"Evet, eminim." Bakışlarımı, yola odaklanmış; arabayı dikkatli bir şekilde süren Azad'a çevirdim. "Ayrıca sen niye aynı şeyi her defasında soruyorsun? Konunun sadece babam olduğuna emin misin?"

"Eminim yavrum, niye emin olmayayım?"

Bilmem dercesine omzunu kaldırıp indirdim. "Bir an öyle hissettim."

Cık'ladı. "Öyle hissetme yavrum."

Başımı sallayıp önüme döndüm ama konağa her yaklaşmamızda içimi tuhaf bir korku sarıyordu. Sanki çok kötü bir şey olacak veya olmuş.

Sonunda gelmiştik. Azad, arabayı konağın önüne park etti. "Bir şey oldu mu beni arıyorsun yavrum."

Kapıyı açarken Azad'a kısa bir bakış attım. "Bana bir şey olmaz, aksine sana bir şey olmasından şüpheleniyorum." Arabadan indim. "Mümkünse beni fazla rahatsız da etme Azad Ağa. Malûm kafa dinlemeye geldim." deyip kapıyı kapattım. Azad'ın konuşmasını dahi beklemeden konağa doğru yürümeye başladım. Bakışlarını üzerimde hissediyordum. Yüksek ihtimalle ben içeri girmeden o gitmeyecekti.

Demir kapıyı zorlukla aralarken daha adımı atmamışken ağlama sesleri ilişti kulağıma. Kaşlarımı çattım. Bu da neydi şimdi? Benim bir günüm de normal geçmeyecek miydi? Başımı salladım kendime gelebilmek adına. Kapıyı ardımdan kapatırken ilerlemeye başladım. Ağlama sesleri daha çok netleşirken öfkeyle küfürler savurdum. Bu ses Zilan'ın sesiydi.

"Anne.." dediğini duydum. "Bana neden inanmıyorsun?"

"Delal anne.." dedi Berfin ama cümlesini bitiremedi.

"Yeter!" diye bağırdı Delal anne. "Yeter, susun!"

Neler olduğunu anlamak için biraz daha ilerledim. Konağa girerken salondan gelmeye devam eden seslerle oraya yöneldim. Dikkatli bir şekilde yürürken gözüme çarpanlarla kan beynime sıçradı âdeta. Delal anne; Zilan'ın saçından tutmuş, onu sürüklemeye çalışıyordu. Kızını canından çok seven kadına noldu da birden böyle bir şey yaptı?

"Anne, canım acıyor." dedi Zilan ağlayarak.

Daha fazla dayanamadım, "Delal anne!" diye bağırdım kapı eşiğinde. "Napıyorsun sen?!" Tüm bakışlar bana çevrildi ama ben durmadım. "Kızına nasıl böyle vurursun?"

Daha fazla kendini tutamadı Delal anne. Kızının saçlarını bırakıp yere çömeldi. Elleriyle yüzünü kapattı. Canını fazlasıyla sıkan bir şeyler olmuşsa benziyordu yoksa bu kadın durup dururken böyle bir şey yapmazdı.

Bakışlarımı Zilan'a çevirdim. O da annesi gibi elleriyle yüzünü kapatmış, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Sonunda yanda duran Berfin yengeye çevirdim bakışlarımı. "Yenge, bari sen anlat."

"Şey.." dedi Berfin yenge bakışlarını yere eğerken. "Galiba Zilan amcasının oğlu tarafından tecavüze uğramış."

Dondum, hareket edemedim, nefes alamadım. Beyne kan akışım durmuştu galiba çünkü aklım ermiyordu. Bu amcamın oğlu Ömer 30 yaşındayken nasıl olur da 18 yaşındaki kıza böyle bir şey yapar?

Zilan, eliyle kulaklarına vurmaya başladı seri bir şekilde. "Hayır, hayır! Defol git, dokunma bana nolur."

İçim paramparça olurken yere çömelip kardeşime sıkı bir şekilde sarıldım. Başta korktuğundan uzaklaşmak için diretirken şimdi ise yavaş yavaş sakinleşmeye başlıyordu.

"Ben şimdi napacam?" dedi Delal anne ardından elleriyle yüzüne vurmaya başladı ama Berfin yenge son anda ellerini sıkıca tuttu. "Benim kızımın hayatı nolcak şimdi?"

"Delal anne!" dedim ama duymadı, delirmiş durumdaydı. Kollarımda titreyen Zilan'dan ayrılıp yüzündeki yaşları sildim. "Zilan'ım, şimdi Berfin yenge seni odana görürsün. Sen güzelce yat dinlen, ben fazla durmadan yanına geleceğim."

"Abla.." dedi yutkunurken. "Korkuyorum."

Başımı iki yana salladım. "Korkmana gerek yok güzelim. Bundan sonra ben senin yanındayım, kimse sana hiçbir şey yapamaz."

Bakışlarını yanda duran Delal anneye çevirdi. "Peki ya annem?"

Kendimi gülmeye zorlamadım. "Ona da hiçbir şey olmayacak, sana söz veriyorum."

"Ama.." dedi, devamını söylemekte zorlanıyor gibiydi. Elimle omzuna dokundum hafifçe. Bakışlarını sonunda bana çevirdi. "Ama annem bana güvenmiyor."

Kaşlarımı çattım. "Ne demek güvenmiyor Zilan?"

"Benim rızamın olduğunu düşünüyor."

Öfkeyle yumruklarımı sıktım. Ne demek rızası olduğunu düşünmek ya! Böyle bir şeyi nasıl düşünürdü Delal anne!

"Neden kaçmadın o zaman Zilan?" dedi ağlamaktan canı çıkarken.

"Delal anne!" diye gürledim adeta. "Sus! Sus daha çok batma!"

"Yalan mı?"

Zilan, kolumu sıkınca kötü olacağını anladım. Delal anneyle sonra bu konuşacağımı aklımın bir kenarına yazarken Zilan'ı ayağa kaldırdım. "Güzelim, sen yukarı çık, ben de peşinden geleceğim."

Zilan, başını sallayıp Berfin yengeyle yukarı çıktı. Onların uzaklaşmasıyla yerde ağlayan Delal anneye yöneldim. Öfkeyle yüzüne bakarken "sen nasıl bir insansın?" diye gürledim. "O senin kızın ya, kızın! Sen nasıl böyle bir şey yapacağını düşünürsün!"

"Ben düşünsem de düşünmesem de baban..."

"Babam ne?" dedim merakla ve korkuyla.

"Baban, Zilan'ı yaşatmayacak."

Başımı iki yana salladım. "Saçmalama Delal anne!"

"Aşiretler toplandı. Ya kızımı öldürecekler ya da o soysuzla evlendirecekler."

Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki. Duyduklarımı beynim algılayamıyordu. Nasıl bir ülkede, nasıl bir şehirdeydik de bu tür törelere boyun eğmek zorunda kalıyorduk? Bunları hak edecek hiçbir şey yapmadı kardeşim ve ben asla ikisinin de olmasına izin vermeyecektim.

Delal anneyi orda bırakıp kendimi zorlukla dışarı attım. Gözlerimden yaşlar akmak için diretirken kendimi zorladım. Azad'ın gitmememi ısrarla istemesinin nedeni buydu ve bana hiç açıklama gereği bile duymamıştı.

"Hanımım nereye?"

Yanda duyduğum sesle anında kendime geldim. Başımı sola çevirdim. "Bana acil bir taksi bul veya içeriden bir araba getir."

"İzin-"

"Ne izni lan!" diye gürledim bir anda, kendimi tutamadım. Derin bir nefes çektim içime. Sakinleşmem gerekiyordu. "Bana acil araba bul Yusuf!"

Başını öne eğdi. "Emredersiniz hanımım."

Aradan birkaç dakika geçmeden arabayı getirdi. Anahtarı ondan aldım, hiç beklemeden konağa doğru sürmeye başladım. Yetişmem gerekiyordu, kardeşimin o soysuzla evlenmesine izin veremezdim. Benim babam ordayken kardeşimin o adamla evlenmesi için elinden geleni yapardı çünkü onun için bu bir namus meselesiydi ve bu namusu da onun için ya ölüm temizlerdi ya evlilik. Peki ya benim kardeşimin namusu, onun isteği?

Sonunda konağa gelmiştim. Arabayı yolun ortasında durdurup aşağı indim. Demir kapıya ilerlerken kapıdaki adamlar beklemeden kapıyı açtılar. Anahtarı onlara verip büyük adımlarla içeriye doğru yürüdüm. Fazla kişi yoktu galiba ama yine de bu onların buraya gelmesinin gereksiz olduğunu değiştirmez.

"Kızım.." dedi Berivan anne yukarıdan. "İyi misin?"

Alnımda biriken terleri elimle silerken başımı iki yana salladım. "Berivan anne, nerde toplandılar?"

"Niye sordun kızım, umarım içime doğan şeyi yapmayacaksın?"

Derin bir nefes çektim içime. Acelem vardı ama bunlar beni oyaladıkça oyalıyordu. "Sen yeri söyler misin?"

"Azad kızar-"

"Berivan anne.." dedim hafif yüksek sesle. "Ordaki senin de kızın olabilirdi."

Bir süre yüzüme baktıktan sonra yeri söyledi bana. Başımı sallayıp alt katta, köşedeki odaya ilerledim ama bu sefer de kapıdaki adamlar önümü kesti. "Giremezsiniz!"

"Çekilin önümden!"

"Kusura bakmayın hanımım ama emir bu yönden."

Tırnaklarımı sertçe avuç içime batırdım. "Eğer o kapıyı açmazsan kovulursun, bir daha da hiçbir yerde iş bulamazsın!"

Başını öne eğdi adam. "Nolur anlayın hanımım ama..."

Dişlerimi öfkeyle sıkarken onu ittim. Fazla yerinden oynamasa da kapının önünden çekilmişti. Beklemeden kapıyı sertçe açtım ama duyduğum cümle nefesimi kesti, boğazım düğümlendi. Benim herkesten çok güvenmek istediğim adam, bu kararı almış olamaz değil mi?

"Karar verilmiştir; ölüm değil evlilik olacak!"

 

 

 

 

 

•kestikkkkk•

♣ Bölümü nasıl buldunuz?

♣Sizce diğer bölümde neler olacak🤔

♣ Yorumlar yapıldıysa yıldıza basıldıysa diğer bölümde görüşmek üzere o zaman..🩷

 

Bölüm : 10.07.2025 15:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...