@rynialight
|
16. Bölüm
Ellerimi elinin arasına aldı "Ne olduğunu anlatır mısın bak yeni tanışmış olabiliriz ama çok iyi bir dinleyici yim dir ve çok güzel sır saklarım" Gülmekten duramadım "Heh gül işte bak böyle.Bir dakika neden gülüyorsun yanlış bir şey mi söyledim" "Hayır ama sır saklamanın güzeli çirkini mi olur" "Tamam saçma bir cümle kurmuş olabilirim ama iyi saklarım yani kısaca sır bahçesi gibi bir şeyim" ikimizde güldük ama aklıma ilk görevde başarısız olduğumuz geldi "Toprak muhafızı ilk görevde başarısız olduk, kandırıldık ve bence bizi oyalıyorlardı Bukadar kolay olmamalı" Muhafızın yüzü yavaş yavaş soldu "Haklısın bukadar kolay olamaz" "Ve uf ben neden muhafız oldum ki Lina beni çok azarlıyacak" Nedense bunların arasından başka ruhunu daraltan bir şey vardı rahat değildim
"Nerden biliyon" Durdum "Çünkü ben onun yerinde olsaydım çok kızardım" "Ama sen Lina gibi bir robot değilsin. İnsanların duyguları vardır robotların ise yoktur. Kendine bu kadar haksızlık etme daha ilk görevde pes etme ilkinde olmadı mı ikincisinde dene olmadı mı üçüncüde dene illaki olcak en sonunda olur kendini yıpratma hata mı yaptın ondan ders al. Bunu sadece hava muhafızına söylemiyorum kendi yaşadığın hayatına da söylüyorum bilmiyorum nasıl bir hayat yaşıyorsun ama her zaman dik dur yoksa insanlar seni ezer her zaman gökte uç yoksa düşmanların seni ezer" "Sen şair filan mısın" "Bilmem şair filan mıyım" "Değilsen şair olmayı dene" "Peki bunu aklımda tutucam" Gülmeye devam ettik "Kendine Zaman tanı" Sadece kafamı hafifçe aşağı yukarı salladım "Peki karşıya nasıl geçiceğiz" Hala denizin ortasında bir robotun üzerindeydik. Muhafız elini kafasına koydu ve düşünmeye başladı "Sen uçarak geçebilirsin ama ben uçamam. Galiba sonsuza dek bu robotun üzerinde yaşayacağım" kıkırdamaya başladı.Son cümlesini dalga geçerek söylemişti. "Kaç kilosun" "Ne" "Kilon kaç" "Ne yapcan kilomu prenses" "Seni uçarak karşıya geçircem" "He bak işte olmadı" "Neden" "Beni taşıyamazsın çünkü ben çok ağırım" "Yok be" "86 kiloyum taşıyacan mı" "Ne yok tamam seni taşıyamam" "Beni burada mı bırakıcan prenses" "Bana prenses deme ayrıca yardım çağırıcam" "Nediyeceğiz ee efenim ben uçabiliyorum ama arkadaşım uçamıyor biz bir robot devirdik ve denizin ortasında onu tekneyle alırmısınız mı diyeceğiz" "Tamam saçma bir fikir oldu Tamam seni taşımayı deniyceğim ver elini" "Elimi mi beni kucağında götüreceğini sanıyordum" "Nee saçmalama seni nasıl kucağıma alayım" "Böyle" "ahhh ne yapıyorsun" Muhafız ayaklarım dan tutup beni kucağına aldı. Sessizlik oldu gözlerime bakıyordu bir on saniye kaldık ama bana 10 yıl gibi gelmişti. Dolunay ay ışığınin altında denizin tam ortasında. Saçmalama Melisa "İndir beni" "Tabi ama kibar ol" Kucağından indim "Anladın mı beni nasıl kucağını alacağını" Kıyafetimi silkeliyordum "Sağ ol öğrenmiş oldum" Gıcık "Her zaman" Gözlerimi devirdim "İyi ben gidiyorum" "Nereye prenses" "Karşıya" "Ben" "Sen burda kal" "Ama" "Saçmalama gel tut elimi" Sırıttı "Tamam" Elini aldım yukarıya doğru uçmaya çalıştım "Çok ağırsın" "Sağ ol canım o senin ağırlığın" "Seni denize fırlatrım" "Tamam tamam sustum" "İyi. Çok ağır sın olmuyor" Robotun üstüne geri indirdim "Ne yapıcaz burada kaldım" "Aklıma bir fikir geldi ama çok kusucan" "Kusucam mı" Kafamı salladım "O nasıl bir fikir" "Ben rüzgar yapıcam hortum yada seni taşıyabilecek şekilde sende o hortumun içine giricen ama miden bulanacak"
"Başka çare yok buradan Karaya kadar da yüzemem" "Yani" "Peki" Bir hortum yaptım muhafızı taşıyabilcek şekilde "Gir içinee" Hortumun sesi yüzünden çok az duyuyorduk birbirimizi "Ne yoğurt mu mayalıyım" "Yoğurtmu hayır hortum hortum" "Korktun mu" Ne saçmalıyor bu bilerek filan mı yapıyor bir elimle hortumu harekat ettirirken diğer elimle hortumun içini işaret ediyordum hortumun içine girdi girer girmez hortumun içinde dönmeye başladı "Midem bunukaldirmayicaağk aa" Elini ağzına götürdü "Hayır sakın kusma" Hortumu hızlı bir şekilde karaya doğru götürdüm. Kıyıya geldiğimizde hortumu bırkatım hortum kayboldu muhafız ise kumsala yere düştü umarım canı çok yanmamıştır. "Ahh biraz daha kibar olsan olmazmı" Bende kumsala indim "Abartama kuma düştün hem ayrıca daha yeni yeni öğreniyorum yani bilerek yapmadım" Muhafız belini tutarak ayağı kalktı "Ahh birde burdan eve gitmek var" " "Çok uzak mı" "Yani" "Evin neredeki" "Ne yapcan kalamya mı gelcen" "Nee hayır ben senin için sordum" "Peki ama ziyarete beklerim " "Çok beklersin" Elerimi karnımda bağladım "Sen bilirrr öögghh" "İyi misin" "Midem çok kötü ögh" "Hortum dan dolayı" Kafasını salladı elini ağzına götürdü "Kusacam galiba" "Git orda kus" Denizi parmağımla gösterdim Denize koştu 5 dakika geçti geçmedi geri geldi "İyi misin" "Evet rahatladım valla" "İyi ben ozaman gidiyorum" "Nereye" "Müsade edersen eve" "Müsade sizin prenses" "Bana prenses deme" "Ne diyeyim Mahmut mu diyim" Gözlerimi devirdim "Siz bu mahmut lardan ne istiyorsunuz" Sırıttı "Mahmut ta deme" "Ne diyeyim size efendi hazretleri" "Bilmiyorum" "Sana işim düşünelim" "Heh düşün her şeyimiz tam bir isim kaldı düşün sen" Ellerimi karnımda bağladım. "Hava kızı" "One be" "Ne var sende bana toprak çocuk diyon " "Uf eeeff olmaz hava kızı" "Gökyüzü kızı" "Olmaz" Etrafina bakındı "Air" "Ne" "Air olsun" "Air ne ki" "Air gökyüzü esinti demek" "Esinti mi" "Heee Air koyalım güzel değil mi" "Bilemiyorum" Gökyüzündeki dolunaya baktım "Air" "Heh" "Bak Air diyeyince nasıl baktın" "Öyle mi oldu" Kafasını yana yatırdı "Evet öyle oldu" "Tamam ismimi de koyduğuna göre ben artık evime gidiyorum" "Olmaz" "Neden" "Sende bana isim koyucan" "Niye tek başına koyamıyormusun" "Senin koymanı istiyorum" "Toprak çocuk oldu bitti iyi geceler" Tam gidiyordum elimi tuttu "Olmadıda bitmedi de one ya Toprak çocuk beğenmedim başka isim koy" Elini kolumdan çekti. Paşam isim beğenmiyor. Derin nefes aldım "Clay" "Clay aaah o nedemek ti "Kil leke toprak anlamına geliyor." "Ne kil mi leke mi hayır beğenmedim olamaz beğenmedim" "Ama sende hiç beğenmiyorsun.Bence kimse Clayın kil olduğunu anlamaz" omzuna hafif vurdum "Merak etme" Derin nefes aldı "Uf Tamam Clay olsun ama şimdilik sonra tekrar düşünelim ben beğenmedim" "Tamam" "Uf acaba saat kaç oldu" "Clay" "Efendim" "Bak Clay diyince hemen" "Öyle oldu dimi" Kafamı yatırdım ve gülümsedim"Evet öyle oldu" "Pufff neyse saat geç oldu prenses Air size iyi geceler diyorum görüşmek üzere" El salladı tam yürümeye başladı "Tabi bir daha görüşürsek" Hızlıca kafasını bana çevirdi "O nedemek kızzz" "Gökyüzü muhafızlığı benlik değil bir sonraki görevde yanına başkası gelebilir yani" "Bak bu hiç olmadı sonraki görevde sizinle beraber savaşmak istiyorum başka birini filan istemiyorum anlaştık" "Ama" "Anlaştık konu kapandı" "Ama cla-" "Bu konu tartışmaya kapalıdır iyi geceler rüyanızda beni görün prenses" El sallayıp gitti. Ağzım açık kaldı Sonra evime doğru uçmaya başladım bu konu tartışmaya kapalı çünkü kararım kesin çok adranalin ve çok aksiyon macera hiç benlik değil ben direk düzüm ne yapacaksam direk yaparım uçarak kaçacak bir insan değilim ben direk silahımı kullanırım hedefi ortadan vurmaya çalışırım.
Evime yaklaştım kimsenin beni görmediğinden emin olup balkondan içeri girdim. Odama girdim balkonun kapısını kapattım. Aşağıdan sesler geldi. Eski halime geri döndüm aynadan kendime baktım özüme döndüm ben buydum "Melisaaa!!!" Koridordan babamın sesi geldi bir anda kapıyı açtı. Nasıl dışarıda yemek yiyeceklerdi "Kızım iyi misin" babam bana sarıldı. Nefes nefese kalmıştı "Çok korktuk kızım hemen geri döndük" Babam bana döndü "Sen iyisin dimi Kafamı salladım. "Ahh Melisa senide kaybetcem diye ödüm koptu" Babamı ilk defa böyle görüyordum ben Şokinger babam benim için endişelenmiş miydi "Allah'tan yangın uzaktaydı"Cadoloz karı odamın kapısından bize bakıyordu "Feride yangın Dört mahalle ötesinde neresi uzak" "Yani ne bileyim ben aklımda yerinde değil korkudan" Bana döndü "Sen iyisin dimi" gelip bana sarıldı sonra bana döndü "Melisacım çok korktuk ah çok endişelendik" Ahh canım kıyamam benim için endişelenmiş pislik karı yüzüne tüküresim var babam olmasaydı bunu yapardım. "Çetin ne yapsak kurşun filan mı döktürsek" Ay yuhh artık babamın yanında ne diyeceğini şaşırdı herhalde. Babama döndü "Bak bir abla var ona soyliyeyim kurşun döktürek" İki elide iki omzumdaydı pis ellerini omzundam çektim yatağmin yanındaki komidinin üstünden defter kalem aldım Ben iyiyim kurşun filan döktürmeyin istemiyorum hem siz niye döndünüz güzel bir akşam geçirmenize siz.
"Kızım seni nasıl bırakıp gidelim"
"Yani rezervasyon yaptırdık ama önemli değil canımm sen iyi ol yeter" İmalı imalı konuşuyordu ahh
Ben uyuyorum iyi geceler
"Melisa senin boğazına ne oldu neden kararmış" Yatağıma girdim "Melisa kızım ne oldu Melisa" Babam yanıma geldi "Melisa" "Okuldakilerle kavga etmiş ve birde uzaklaştırma almış bir hafta" "Ne kızım doğru mu bakayım bı Feride hastaneye filan götürelim" Yatağımdan kalkıp babama dondüm
Ahmet abiyle bugün hastaneneye gittik.Boğazımın durumu daha kötü ve daha kalıcı olabilirmiş doktor dikkat etmemi söyledi.
"Kızım neden haber vermedin"
Baba iştesin müsait değilsin nasıl haber vereyim hem ben iyiyim doktor fazla abartıyor ben gayet iyiyim hiç bir şeyim yok izninizle uyumak istiyorum
"Ama kızım" Yatış pozisyonu aldım yüzümü duvar kenarına verdim "Nasıl kavga ettin bari onu anla-" Durdu sessizlik sesizlik tekrar sessizlik. Babam iç çekerek "Peki tamam seni zorlamıyacağım yorgunsun zaten." Yatağımdan kalktı "Ama yarın anlatacaksın anlaşıldı mı küçük hanım "Hıhı" bu benim onlara göre tamam deme şeklimdi babam "İyi geceler kızım" "İyi geceler melisa" Feride Cadalozuda kapının ordan bizi izliyordu ışığı kapatıp çıktılar. Yatağımdan kalktım komidinin üstündeki lambamı açtım piyonama baktım kitap kaybolmuştu kitap kendini korumya mı almıştı? Kitap ben zor durumdayken ortaya çıkmıştı ozman istediğim her an çağıramazdım kafama göre gelmezdi
Bilekliğim lernise baktım beyaz sarı çok güzeldi insanı büyülüyor du. Ama çok dikkat çekerdi bilekliğimin ortasında mavi şeridi olan ortada ise kocaman bir üçgen vardı parmağımı bilekliğime gezdirdim bu da ne yanlışlıkla bilekliğimde gizli bir tuşa bir şeye bastım bilekliğimdeki üçgenin içindeki çizgi içeri girdi çıktı ve içinden sarı bir ışık çıktı ahhh buda ne "Merhaba ben loros senin yardımcı asistanın ve akıl hocanım" _Bu minik uçan küçük sarı beyaz renkleri olan robot benimlemi konuşuyor_ "Evet senle konuşuyorum hem ben ayrıca minik değilim Tamam biraz ufacık küçük olabilirim ama zekam çok büyüktür" _O benim içimden geçirdiğim cümleleri mi duyordu_ "Evet içinden geçenleri duyulabilirim Çünkü bileklik senin bileğinde" _Bilekliği çıkartırsam duyabilir misin_ "Hayır" _Güzel kafa dinlemeye ve uyumaya ihtiyacım var izninle_ "Dur sakın yapm-" _Yaptım bile_ Bilekliği çıkardım ve komidinin üstüne koydum yatış pozisyonumu aldım ve yüzümü duvara doğru döndüm. Ama bir dakika. Yatağımdan kalkıp komidinin üstüne koyduğum bilekliği bileğime taktım. Dümeye tekrar bastım. "Yapma dediğim şeyi neden yapıyorsun ahh hep böyle mi yapıyorsun sen" _Kendini düzgün tanıt sen kimsin neden daha önce gelmedin görevde ihtiyacım vardı ve nasıl aklımı okuyabiliyorsun şuan tüm söylediğim şey ler aklımda geçiriyorum ve sen bildiğin duyuyon_ "İstediğimiz sorudan başlayabilirmiyiz" Gözlerimi kocaman açtım "Tamam tamam ben bir rominayım adım loros senin minik yardımcının neden daha önce gelmediğimi sordun çünkü sen bilekliğindeki tuşa basmadın halbuki kitapta yazıyordu yoksa kitabımı okumadın" _Şeyy_ "Her neyse bir dahaki sefere düzgün oku ve ayrıyetten dediğim gibi rominalar element muhafızlarin içinden geçirdiği her şeyi duyarız benim muhafızım sensin yani sahibim sensin benim görevim sana yardım etmek ve seni tehlikelerden k orumak. Hiç göz devirme küçük hanım" _Sen nasıl bir yapay zekasın_ "Böyle bir yapay zekayım" _Hahaha çok komik espiri de yapıyor_ "Ben ileri yapay zekayim yeryüzünde rominalar kadar zeki robot yoktur" _Bencillik desen var_
|
0% |