@rynialight
|
9. Bölüm SIR
Su içip kendime geldim.
"Hoca evet çocuklar finale Kalan arkadaşlarınız Berk ve Melisa. arkadaşlarınızı tebrik ediyoruz.
"Evet 10 DAKİKA MOLA"
Kızların yanında oturmuş Berki nasıl yenebilirim diye plan kurarken Sera bir havlu almış beni serinletmeye çalışıyordu. Seranın Sağ tarafına oturan Merve ve onun sağında da oturan Eylül üzgün üzgün merveyle konuşuyor başka şeylerden bahsediyorlardı. Eylül kaybettiği yarışı unutmuş başka şeylerden konuşuyorlar- dı. Bende gözlerimi koşacağım yere dikmiş bakıyordum. Berke baktım oda büyük ihtimal benim düşündüğümü düşünmüş gözlerini dikmiş koşocağı yere bakıyordu. Önüme dönüp sudan biraz daha içtim.
Sera,Merve ve Eylül beni destekliyip bana yapabileceğimi hızlı olmamı ve sakin olmamı istiyorlardı.
10 Dakika molası bittikten sonra Hoca bize seslenip yerlerimizi almamızı istedi. Yerlerinize geçip bekledik. Berk çok sakin gözüküyordu Benim aksime ben heyecandan ölücektim ya kaazanamazsam ya kaybedersem. Buna izin vermiycektim. Eylül için yapmalıydım. Yani en azından Eylül için.
Yenilgi asla bu saatten sonra kimseye yenilmiycektim aksine herkesi her zaman her yerde yencektim.
"Evet ısınmanız bittiyse artık başlıyalım." Hocanın sesi tüm düşüncelerimi dağıttı. _Tamam Melisa sakin ol yapabilirsin iki kişiyi yendin üçüncüyü mü yapamıycan. Haaah heyet be kim tutar seni kızım Melisa yapabilirsin başarabilirsin._ Kendi kendimi moral verirken buldum kendimi.
Yerlerimizi aldık Berk te bende Hoca "3 2 1 BAŞLA" Hızlı çıktım Berk neye uğradığını şaşırdı. Önde götürüyordum der demez Berk bana yetişti. Daha hızlı koşmya başladım ben koştukça bana yetişti. Duvarı ellerimizle vurduk. Geri döndük koşmaya devam ettim. Yolu yaraladık. Berk çok hızlıydı beni geçti ve kazanan
Berk oldu
_Ne kaybettim mi berk mi kazandı yenilgiye hazır değildim hayır bu olamaz_ Eylülü şimdi anladım. Sinirim tepemr çıksa da dışardan öyle gözükmüyordum bazen duygularımı dışarı yansıtmazdım Berki tebrik etmek için elimi uazattım Berk bana baktı boynuma baktım koştuğmuz yola baktı koştuğmuz yola geri gitti yerde bir şey arıyor du yerden bir şey aldı elim boynuma gitti defterim mini defterim yoktu Berk yanıma geldi Elindeki mini defteri uzattı. _Olamaz defterim koşarken yere düşmüş._ Berkin elinden defterimi aldım neyse ki cebimdeki kalem hala duruyordu.
Teşekkür ederim ve tebrikler güzel yarışmaydı
Diyip elimi uzattım. Hiç de güzel yarışma değildi. Kaybettim bunun neresi güzeldi. Berk bir elini göğsüne kalbinin biraz üstüne koyarak tebbesüm etti pek anlamadım bende tebessüm ederek yanından ayrıldım.
Sonra üzgün halde kızların yanına gittim Merve sırtıma Hafif ovalayarak "Üzleme finale kadar yükseldin üzülme. Bak Eylüle o yari finalde elendi ve gayet iyi. Hadi sıkma canını" Kafamı sallayarak merveyi onayladım teneffüs vaktiydi. Hoca dağılabilirsiniz dedigi anda soyunma kabinleri ne gidip dolaptan kıyafetlerimi alıp duvardaki raflarda temiz havlulardan birini alıp duş alma kabinlerine girdim duş alıp çıktıktan sonra üstümü giydim yanıma her zaman tişört alırdım tişört giydim dizimin altına kadar gelen bir eşofman giydim Merve'nin verdiği kıyafetleri ise temiz bir poşete koydum herşeyi dolaba koyduktan sonra bahçeye Mervelerin yanına gittim diğer herkes teneffüsünü geçiriyordu kızların yanına gidip sera nın yanına oturdum. Bir kaç kız yanımıza gelip beni tebrik etti. 2.Olduğum için sağ olsunlar bunu yüzümede söyleyip gittiler.Bir tane kumral saçlı uzun boylu bir çocuk yanımıza gelip "Melisa tebrik ederim ayrıca teşekkür ederim sayende iddiayı kazandım" çocuk bunu söylerken hem yanımıza gelip hemde yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Bu Cerenle yarışan Boraydı. Sera hem bana hemde boraya bakarak "Ne iddası" Harbiden ne iddasıydı bu Bora Merve'ye dönerek "Ayazla iddiaya girdik Ayaz ben kazanırım dedi bende Melisa kazanır dedim ve Melisa kazandın Melisa sayesinde 1 haftalığına günlüğüne motor bedavaya sağol Melisa" Tebessüm ederek önüme döndüm ama motor meselesini anlamdım Sera ya anlamdığmı göstererek Sera konuşmaya başladı "Ayaz 18 yaşında ve motorsiklet kullanıyor Ayaz'ın motorsikletini almış bedevaya" Sera şaşırarak Boraya döndü "Bora sen 17 yaşındasın motor kullanamassın ki" bora sırıtarak "Heh bu yüzden Ayaz benim şoforümmüş gibi o çok değerli motorunda gezdircek kendisi iddayi koydu kendi bacağını sıktı" Sera işaret parmağını seni gidi seni der gibi "Sen varya sen çok fenasın" Bora zafer kazanmışcasına gülerek "Eeee hak etti" bora ve Sera kıkırdaması bittikten sonra " Evet kızlar bana müsade Daha Berkin yanına gitcem çocuğu daha fazla bekletmeyim görüşürüz Melisa kıralsın pardon kıraliçesin" tebessümle karşılık verdim Bora Berkin yanına gitti Berk beden Eğitimi hocasıyla konuşuyordu herkes teneffüsünü sürdürürken zil çaldı ders başlıyacaktı. Bir ders daha beden oldu. Berk ve beden Eğitimi hocası hâlâ turnuvalarla ilgili konuşuyorlardı.Herkes bu be- den dersinde takılıyordu kızlar voleybol oynuyordu biz dördümüz oturmuş sohbet ediyorduk bazıları ise mini robotlarıyla vakit geçiriyor telefon oynuyorlardı. Ayazlar ise basketbol oynuyolardı. _Basketbol mu oynuyorlardı._ Gözlerimin yaşını silip kendime geldim. Dışardan bakıldığında ağladığım anlaşılmıyordu.
Kızlar sohbet ederken bende dinliyordum. Sonra hoca tüm sınıfı toplayıp sıra olmamızı istedi. Hoca hepimizi tebrik etti özellikle ikinci olan bana sağolsunlar bir koli küçük süt kazanmıştım sütü severim ama bunları bir koli süt için yaparmıydım bilmiyorum.
Ders bitti tenefüse girdik soyunma odalarında tişörtümü çıkarıp okul formamı giydim sınıfa gidip eşyalarımı bıraktım ilk ve son durağım olcak olan kütüphaneye gerçi dün aldığım kitapların kapağını açmasam bile
Okul Koridorunda başım dönmeye başladı dün gece yaşadıklarım tranvalrım aklıma geldim. Birkaç kişi beni görüp "iyi misin" diye sordular onlara iyi olduğumu anlattım iyi olduğumu öğrendikten sonra dikkat etmemi söyleyip gittiler.
Bu günü kendime Ayırmak istedim kütüphane ye ulaşıp kapıyı araladım koca kütüphanede ölüm sesizliği vardı Şeyma danışmada yoktu Masasına gittim masada not bırakılmıştı.Kağıdı alıp okumaya başladım.
Bir işim çıktığı için kütüphanede yokum. On dakika sonra geleceğim
Şeyma
Şeyma yı beklerken bir kaç kitap bakmak istedim. Kitaplıkların arasında gezerken güm diye bir ses duydum arkamı döndüm iki tane kalın kitap raftan yerde düşmüştü kitapları kaldırmak için geriye gittim.Kitaplardan biri sarı diğeri yeşil di. Yeşilin üstünde toprak sarının üstünde hava yazıyordu hava yazısını okurken bi titreme geldi. ikisini de elime aldım rafa geri koydum.Sonra seszice kütüphanenin arka taraflarına gittim burda kimse yoktu sessiz sakin sadece kitapların kendi arasında fısıldayan yerdi Arka tarafları gezdim bir kitap gördüm gözüme çok çarptı bu kitap da neydi kitabı elime aldım. Kitabın üstünde
4-2=0
Yazıyordu yazı okurken yine titredim niye titreyip duruyordum burası soğuk muydu. Kitabın yazarı kim diye baktım yazar ismi yoktu. İçini merak ettim tam kitap kapağını açacaktım ses duydum bir şey mi düşmüştü Sesin nerden geldiğne baktım ses kütüphane girişinden gelmişti Şeyma elinde kolilerle yere düşmüş gözü kapalı başını ovalıyordu. Şeyma nın yanına gidip elimi uzattım. Kızı ayağa kaldırdım "Melisa burda napıyorsun" Üstünü silkilemeye başladı bu kız her zaman güzel mi giyiniyordu üstünde askılı uzun bej renkli bir elbise içinde beyaz uzun kollu tişört giymiş. Şalı da elbisesi gibi bej rengindeydi ve spor beyaz sade ayakkabıları Güzel durmuştu. Şeyma gözlüğünün çerçevesini düzeltiyordu. Gözü elimdeki kitaba gitti.
"O ne o ne kitabı bı bakabilir miyim" Elimdeki kitaba Bakarak benden kitabı istedi ne olduğunu anlamadan da kitabı ona verdim. Hemen elimden kitabı alıp kapağına baktı. Gözleri fal taşı gibi açıldı ve bana döndü. Tedirgin bir sesle "Ayy şey uzun zaman önce kaybettigim bir kitap bulduğun için sağol Melisa" Y
üzünde sahte bı gülümseme vardı. "Şey içine baktın mı" Not defterime
Hayır bakmadım bu kitabı ilk defa görüyorum. Yazar ismi de yazmıyor. Şeyma bu tam olarak ne kitabı?
Şeyma kağıdı okudu bana döndü" Önemli bir kitap değil boşver
Şeyma ne saklıyorsun söyle bir şey olmaz bu kitap ne kitabı
Şeyma korkudan ne yapacağını şaşırdı "Melisa zamanı geldiğinde anlatıcam ama senden tek şey istiyorum kimseye bu kitaptan bahsetme tamam mı sır tutabilirsin değil mi bak lütfen eğer kimseye söylemesen sana zamanı geldiğinde her şeyi açıklıycam her ince ayrıntısına kadar Tamam" Kitabı kolilerin üstüne bıraktı Kollarımı tuttu Gölzerime baktı korkuyla dokunsam ağlıyacaktı "Tamam mı ?" Kafamı salladım kitabı ve kolileri eline aldı kâğıda yazdım.
Şeyma kimseye anlatmıyacam ama zamanı geldiğinde her ayrıntıyı atlamadan anlatacaksın tamam mı
Şeyma ya uzattım bana baktı "Tamam herşeyi zamanı geldiğinde anlatıcam" Tebessüm ettik. Zil çaldı "zil çaldı hadi derse git geç kalma Yoksa yok yazarlar"
Tamam dikkat et Birdaha düşme
Kağıdı uzattım ve Kapıya yöneldim "
Melisa teşekkür ederim hem düştüğümde kaldırdığın için hemde sırrımı tuttuğun için" Tebessüm ederek karşılık verdim kapıları açtım. Kütüphaneden dışarı çıkıp sınıfa gittim.
Şeyma benden bir sır saklamamı istemişti. Saklardım ama ne olabilir. İnsanlar genelde geciktirmek için zamanı geldiğinde söylerim daha sonra anlatırım derlerdi. Ama Şeyma nın gözlerindeki çaresizlik ve korku gerçekten zamanı geldiğinde anlatacam diyordu Evet kıvıvırabilirdi yalanda söyliyebilirdi ama yalan söylemek istemedi kandırmak istemedi ve istemediği için zamanı geldiğinde anlatacaktı.
Zamanı bekliyecektim. Sınıfa girdim herkes oturmuş hem hocanın gelmesini bekliyor bir yanda konuşuyorlardı bazı kişiler Berkin sırasının etrafına toparlanmış onu tebrik ediyorlardı sırama oturdum arka sıradaki Merve Sera bana bakıp birbirlerine bakıyorlardı bunu arkaya bakmadan anlamıştım.Merve endişeli bir sesle "Melisa iyi misin canım ne oldu"Sera merakla araya girdi "Kızım seni tüm tenefüs aradık bulamadık nerdeydin sen bakmadığımız yer kalmadı"
Hala önüme dönuktüm kağıdı Sera nın masasında öne koydum.
Kütüphanedeydim kitap almaya gittim.
Yalan değildi kitap almaya gitmiştim oyuzden sıkıntı yoktu.
"Hee demek ki bakmdığmız bir yer varmış" Masama baktı Kütüphaneden aldığın kitap nerde" Önüme baktım Eyvah kitap kitap almadım ne diycem tamam sakin ol sakin ol uydur bir şey ler
Aradığım kitabı bulamadım zil çaldı
Tama güzel kıvırdın gayet iyi yalan değildi vaktim yetmemişti. Sera ve Merve kağıdı okuduktan sonra bana baktılar "Tamam sonra tenefüste gidelim olurmu"
Boşver ben daha sonra giderim zaten daha dün aldığım kitapların kapağını bile açamadım onları okuyup bitirmem lazım ondan sonra başka kitap alırım
Diye geçiştirdim.Annesine hesap veren çocuklara döndüm Sera bı Merve'ye bir bana baktı Gülümseyerek "Tamam sen bilirsin sen nezaman istersen ama gitceğin zaman haber ver ben de kitap okumak istiyorum. Anlamıyorum o kütüphane de ne var Melisa ilk günde sevdi 3 yıldır burda okuyorum kütüphane bir defa girdim hiç bana göre değildi" Şaşkın bir ifadeyle bana döndü"Yoksa kütüphane nin sihri varda senimi büyüledi" Merve kıkırdıyarak araya girdi "Sera kütüphane nin sihri yok öyle bir şey gerçek değil"
"Biraz olsun bir şey deme Merve.Sihirli hayaller kuruyoruz"ikiside kıkırdamaya başladı. Eylül ise onların arka sırasında başını sırasına koymuş sessizce uyuyordu Eylülün yanındaki sıra boştu. Ve benim yanımdaki sırada boştu sınıfın tamamı doluydu hoca geldi ders işledik çıktık tekrar 2. İngilizce dersine girdik beden eğitimi öğretmeni kapıyı çalıp sınıfa girdi Eylülü Berki ve beni üçümüzü de müdürün ofisine çağırıyordu hocadan izin isteyip müdürün ofisine gittik müdür beni gördüğünde çok şaşırdı "Buyrun çocuklar oturun evet" Eylül le ortadaki 2 kişilik koltuğa oturduk Berk ise sol çaprazımızdaki tekli koltuğa oturdu hoca masasını üstünde ellerini birleştirdi "Evet öğrendiğime göre birinci ikinci ve üçüncü olmuşsunuz" beden eğitimi hocasına dönüp "Hocam kim birinci oldu" beden eğitimi hocası gururlu bir şekilde " Berk birinci oldu hocam" Müdür bey hepimizde göz gezdirdi ve tebessüm ederek"Berk AKTOPRAK birinci sen oldun demek"Berk yere doğru eyerek "Evet hocam"
"Aferin oğlum senden de böyle bir performans beklerdim aferin" Müdür Eylül ve bana döndü "Ozaman Eylül de ikinci old-" Eylül araya girdi "Aslında hocam ikinci olan arkadaşımız Melisa" müdürün gözleri kocaman açıldı "Melisa Karabulut ikinci mi oldu" parmağını bana doğru çevirdi. Müdürün yüzünde kocaman bir şaşkınlık ifadesi vardı "Evet hocam Melisa ikinci gününde yarışı ikincilikle bitirdi. Aferin Melisa." Beden eğitimi hocası elleriyle beğen işareti yaptı gülümseyerek Teşekkürü mü ettim.
Müdür bana dönüp "Melisa baban seninle gurur duyacak" Babam babamı babam olmaz eeıe olmaz hayır kesinlikle olmaz istemiyorum izin vermiyorum hayır sağolun kalsın ben almayım teşekkür ederim. Bu durumu nasıl anlatcam anlatamam ki. Gülümseyip geçtim. Müdür biraz tunuvadan bahsetti. Müdür Eylüle va bana teşekkür etti biz odadan çıktık Berk hala beden eğitimi hocasıyla müdürün odasında ydı. Sınıfa giderken Eylül kendi kendine konuşuyordu.
Sınıfa girdik ders 10 dakika sonra bitti. Eylülle kantine gittik Eylülü hiç böyle beklemi- yordum. Hala koşu yarışını kazanamadığı için mutsuzdu. Kantinde sıra beklerken bir ses duyduk. Arkamı döndüğümde kantin girişinde Ada birini duvara fırlatmıştı uzakta olduğum için göremiyorum önumde birçok insan geçip gidip duruyordu.
_Açelya! Açelya ya birşey mi yapıyordu?_ Eylül kendi kendine söylenmeye başladı. "Ada dan nefret ediyorum yani o kızı dövdün eee eline ne geçti hayır yani madalya falan vermiyorlar ki kimse yokken şunu dövesim var ama çevresi çok" Eylül iç çekti Eylüle bakarken bir yandan çığlık sesleri duyduğum _Offf yine mi. Ben hayır dayanamıyorum ben böyle. Ben çığlık sesleri şiddet falan duymak istemiyorum yeterince evde duyuyorum of.
Bir öğrencinin elinden hızlıca minik metal bir tepsi aldım sandalye ya çıktım sonra masanın üstüne bastım ensonda tepsiyi ada nın kafasına geçirdim Ada yere yığıldı ama gözleri açık bir şekilde inliyordu ne öldü nede bayıldı sadece basının ağrısıyla inliyordu bir buçuk metrelikte uzun olan masanın üzerinden yere atladım. Selin bağırmasıyla ona baktım "Sen ne yaptığını sanıyorsun"kırmızı tuamalrı olan kahverengi kısa saçlı kıza baktım gözlerinde alevler yanıyordu. Kızıl uzun dalgalı saçları olan Deniz ise Ada nın yanına Eğilerek "Ada Ada iyimisin" Ben onlara bakarken Selin ağır bir şekilde yanağıma tokat attı.
Sarsıldım ama kısaydı bende ona bir tokat yapıştırdım ama bu eskilerden kalan bir Osmanlı tokatıydı Selin geri geri sarsılırken kafasını sağ sola sallayarak kendine gelmeye çalıştı dudağını patlattmışım kim ben mi yok canım okadar de değil.Benim üzerime gelerek bani arkamdaki duvar sütununa yapıştırdı boğazımı sıkıyordu gözlerinde öfkeden başka bir şey yoktu Sol ayağımla büyük bir tekme attım. Yeri boyladı Kantindeki herkes bizi izlerken Ada yerde başını tutarak "Ah başım başım çok ahhhh çok ağrıyor" Son iki kelimesin bağırarak söylemişti ve daha çok başının ağrımasına sebep olmuştu Eylül kalabalığın arasından bakarken arka tarafımdaki sütundan doğru arkaya koşarak Açelya nın yanına gitti Açelya durumuna bakıyordu Açelya dün ayağını incittiği için ayağı sargılıy dı. Ama burnu kanıyordu ve kaşının üstünde bir yara bandı vardı sol gözü ve etrafı mosmor olmuştu gözüm kantine yeni gelen Sera ve Merve'ye bakıyordu Sera nefes nefese kalmış korkarak etrafı izleyerek Merve'nin koluma girmişti Merve bi bana bi Adaya birde Açelya ve Eylüle bakıyordu. Merve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ve Merve'nin arkasından bir hoca geldi. Ve yüksek bir sesle"Ne oluyor burda" Sera ve Merve yerinden sıçrayarak arkalarına baktılar hoca geldiğini anlayınca kenara çekildiler.
Bi Eylül bi Açelya ya baktım bir de karşımdaki beni her an öldürecek olan Seline baktım Ada ise gözleri kapalı yerde uzanmış inleyerek başını ovalıyor du. Onun yanında ise duran Deniz Adanın iyi olup olmadığına bakıyordu.Hoca tekrardan yüksek bir sesle "Burda ne oluyor hemen açıklasın" kimseden ses çıkmadı "Selin İNCİ, Melisa KARABULUT, Hemen Müdürün odasına." İşte şimdi sonum gelmişti
Çooookk uzun bir bölüm oldu biliyorum ama artık ileri ki bölümde nele r olacak görceksin artık Melisa için hayatında dönüm noktası olacak ben bile sabırsızlandım lütfen oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın iyi ki varsınız 😘😘😘🤗🤗
|
0% |