
Başlık
*Ne renk gözlerinin rengi*
Yolumumu kaybettim ben ,neydi ÅŸimdi bu yolumu kaybetmiÅŸ gibi ayaklarımı yere mıhlayan . Oysa ne dar uçurum dolu yollardan geçtim ,karanlıkta kaldım, yaralar aldım düÅŸtüm ,kalktım nefesimi kesti o yollar, geldiÄŸim geçtiÄŸim yolu hep buldum ben.
Bi iz bırakmadım sormadım sordurmadım ,sorgulamadım ÅŸaÅŸmadım gözlerimi bile kırpmadım .
Neydi ÅŸimdi bu içimi yakan adını bilmediÄŸim tanısını koyamadığım his mi !hissedebiliyormuyum ben.
His denen ÅŸeyin ne olduÄŸunu bile bilmedim, bilemedim izin vermediler ki !.
Neydi o zaman ÅŸimdi göÄŸüs kafesimde nefes alış veriÅŸimi deÄŸiÅŸtiren göÄŸsümde dövünen ÅŸey. Neydi bu daha da ileri gitmek için çabalayıpda sadece bakmakla yetinmekle kalan ben.
Gözlerimin önünde ki bu kadın 28 yıllık hayatımda ki ölü ruhumu sıkıp sarmalayan bu kadın neydi, kimdi nasıl bir güzellikti. Nasıl bir cevvallik asillikti. Nasıl da dik baÅŸlı fındık burunlu.
Nasıl güzel bir yüzdür bu, özenle tek bir kalemden tek seferde çizilmiÅŸ gibi ! sesimi ,bedenimi ruhumu kesen titreten kadın.
Dünyanın bütün güzelliklerini mi topladın aydan mı aldın güzelliÄŸini ,ay mı senden aldı beyazlığını ay tenli kız. Saçlarının rengini güneÅŸten mi aldın , rüzgar mı dokundu her bir teline . Kirazlardan mı aldın öpülesi dudaklarının rengini. Kıskanmadılar mı seni sana daha çok yakıştı onların rengi diye. Elmalar mı kondu yanaklarına al al, çiçekler mi filizlendi yanaklarında, gülünce kocaman çukurlar oluÅŸtuda seyre doyumsuz bir manzara çıktı ortaya.
Çok mu baktın nehirlere gözlerin nehir yeÅŸili gibi. Hangi zümrüt çaldı gözlerinin renginide yer aldı altınların gümüÅŸlerin içinde. Ne renk o adını koyamadığım gözlerinin rengi. Uzun sık kıvrımlı kirpiklerin hangi okun zehri ,panzehiri .Bilemedim her ÅŸeyi bilen ben göremedim her ÅŸeyi gören ben senin gözlerinin rengini ,seni bilemedim ben.
Beyim ,beyim her şey hazır dediğin gibi yaptık "
Diyip bağırışla gelen lütfünün sesiyle çevirdim bakışlarımı karşımdaki dilberden. Nasılda sarılası korulası duruyor öyle. Ne yapmıştı bu it onada böyle rengini bilmediÄŸim gözlerinin içi titredi.
"Hele getmediz mı gızlar ?"
diyen lütfü itiyle yönünü ona.
" Bizde tam gidiyorduk emmi sesini duyunca bir ÅŸey oldu sanıp geri döndük ".
dedi ellerini yanına silerken.
Nasılda içim titredi korkmuÅŸmuydu hemde çok yanımdaki adamı parçalamamak için biri bir sebep sunsun bana. Zira onu kimse elimden alamaz.
"Ey hadi iÅŸlere goyulun anca yetiÅŸir ".
dedi diÅŸlerini siktiÄŸimin iti
"Tamam emmi gidiyoruz biz.".
diyip son bir bakış atıp gitti öylece güzeller güzelim.
*
Giden ÅŸebnemin arkasından baka kaldı maraz ali . Nice ÅŸehir gezdi daÄŸ gezdi tepe gezdi . Denk gelmedi böyle güzeline cevvaline . Nice ÅŸehirli nice köylü gördü, okumuÅŸunu kendini geliÅŸtirmiÅŸini gördü ama ÅŸebnem gibisi görmedi. Neydi bu devirin hükmü "erkek baktıysa kadın bir sey yapmıştır ".
Sustu kadınlar korktu en çokta kendi canından olanlar ses çıkarmadı inanmadı diye sustu. Aman elalem duymasın diye sustu. Bu gördüÄŸü dilber öyle deÄŸildi nice erkeÄŸi susturdu hem diliyle hem bileÄŸiyle gösterdi kadının gücünü.
"İşte benim diÅŸi versiyonum be!nikahıma alıp 4 de çocuk yapayım senden de gör ".
dedi giden şebnemin arkasından bakarken.
Döndü sağına maraz ali lütfüyü görür görmez çattı kaÅŸlarını "hadi lan yürü lütfü gidelim ÅŸu itlerin cezasını kesmeye".
"Önden buyur beyim ".
dedi lütfü.
Az daha maraz ali, öyle bakmaya devam ederse olduÄŸu yerde iÅŸeyecekti lütfü valla.
"Kapatın lan ağızlarınızı sinek kaçacak ÅŸimdi. ".
dedi maraz ali mehmetin ensesine küçük bir ÅŸaplak atarak hala kızların arkasından bakan Ahmet ve Mehmet'e.
"Sinek mi kaldı abi ".
dedi mehmet ensesini ovalarken.
"Sen yinede kapat lan ağzını ".
dedi Ahmet.
Sanki kendi aÄŸzı açıkta kalmamış gibi.
"Niye geldi yine bu adam hani şu itlerin cezasını kesmeye gidecahtık biz".
"Gidiyoruz ya Ahmet ondan geldi lütfü dediklerimi yapmış".
dedi maraz ali.
"Anladım gardaşım haydi gidah da biraz oyniyah".
Hafifçe dudağı kıvrıldı maraz alinin okÅŸaması gerekti onları. Kedinin fareyle oynadığı gibi oynayacaktı onlarla.
Sessiz ama bir o kadarda seri adımlarla geldiler maraz ali ve arkadaşları.
Lütfüyü unutmayalım tabi. Lütfü de sessiz di ama ayakları seri deÄŸildi. Geri geri gidiyordu ayakları korkuyordu elbet bu yaptığının cezasını kesecekti maraz ali. Korkusuda bundan sebeptiya "Allah verede çoh biÅŸe etmiye ".
dedi kendi kendine.
"Ne koniÅŸirsen gendi genden lütfü dayi"
dedi mehmet.
"Heç eve biÅŸeyler alınacakti da onlar geldi aklıma ele".
"Hadi hadi aç kapıyı lütfü baÅŸlatma ÅŸimdi yalanına".
dedi maraz ali. Biliyordu lütfünün korktuÄŸunu ama onunda kesecekti cezasını. Bi kadına el kaldırmak neymiÅŸ görecekti hemde kendi dilberine el kaldırmıştı. DüÅŸüncesi bile kanını damarında akan zehire çeviriyor o zehri kusmak istiyordu maraz ali .
İçeri girdi maraz ali ve diÄŸerleri, karanlık etraf diÄŸerlerinin gözünün önünü görmeyi engellerken maraz ali çok rahattı. Alışmıştı daÄŸda karanlığa yabancı gelmezdiki bu karanlık ona.
Gece daha iyi görürdü gündüzden.
"Aç ışığı lütfü görsünler ÅŸu itleri gardaÅŸlarım.
Işığı açtı lütfü. Karşılarında çarmaÄŸa gerilmiÅŸ 5 adamı gördüler. 3 ' ü kızların dövdükleri adamlar diÄŸer ikisi
kahvede laf atan adamlardı.
"Lan oÄŸlum kendini baya geliÅŸtirmiÅŸsin ha mezbahada çarmak müthiÅŸ bir fikirmiÅŸ ha. Önceden yoktu sende böyle ÅŸeyler. ".
dedi Ahmet.
Cevapsız bıraktı maraz ali arkadaşını ÅŸuan önündeki beÅŸ adam daha ilgi çekiciydi.
"Gerin !
dedi maraz ali çocukluktan beri hep yanında olan mahmut'a bakarak.
Ayakları ve kolları sağa ve sola doğru gerilirken feryat ede ede bağırdı o beş adam.
"Yapma etme beyim gözün sevim affet".
dedi biri.
"Ahh! ÇoluÄŸum çocuÄŸum var beyim pohun yiyim yapma ahh! onlara kim bahar beyim ."
dedi kahvede laf adamlardan bir diÄŸeri.
"Güzele bakmak sevaptır helede ÅŸebneme bakmak ayrı bir sevaptır".
dedi hilminin oÄŸlu burhan .
Beyninden vurulmuÅŸa döndü maraz ali duyduÄŸu sözler üzerine . .
"Daha çok gerin bu iti "
dedi
Gerildikçe feryadı bastı burhan. Zira saÄŸ kolunun omzundan çıktığını anlaması "Kolum!" diye feryat etmesinden belliydi.
"Kes lan döl israfı "
dedi maraz ali . Zira burhan tamda o anda susmak istemesede susmak zorunda kalmıştı. Bacak arasına yediÄŸi sivri burunlu çizme soluÄŸunu kesmiÅŸ acısını arttırmıştı. Sesini anında kesmiÅŸ bayılmıştı bu acı onu. Maraz ali durmamış çarmağın üzerine çıkıp adamı deli gibi yumrukluyordu.
Yok yumruklamak yetmeyecekti soÄŸumadı içi yok.
"Getir iÄŸneyi mahmut!"
dedi maraz ali bu işine yarardı.
Ahmetle Mehmet mi onlar çarmakta asılı olan adamları geriyor hangisinin daha çok bağırdığını tartışıyordular.
Sanki küçük bir oyun oynuyormuÅŸ gibi.
Dört adam bağırmaktan baÅŸka bir ÅŸey yapmıyordular zira ağızlarını açmaktan korkuyordular. Ne o tekme ve yumrukları yemeye nede o iÄŸneden olmaya niyetleri yoktu. O yumruklardan sonra saÄŸlam bir yüzleri organları olacaklarını düÅŸünmüyordular.
Bir kaç kırık ve çıkıkla kalsalar namaza baÅŸlayacak haldeydiler nerdeyse.
Mahmut'un getirdiği iğneyi burhanın sol kolunun kılcal damarından vurdu maraz ali.
En zehirli akrep zehriydi bu . Çabucak kana karışır kalbi hızlandırır nefesi keserdi. İlk önce ÅŸiddetli bir yanma kusma ateÅŸ bulantı ve ağızda Ä·öpük yapardı . YavaÅŸ yavaÅŸ tüm vücuda iÅŸler önce ciÄŸerleri sonra damarları parçalardı .
Gözlerini büyük bir haykırışla açtı burhan hayatında hiç böyle bir acı çekmemiÅŸti. Sanki kalbi depara kalkmış gibi atıyor nefesi soluÄŸu kesiliyordu.
Vücudun her yanı sızım sızım sızlıyordu ,etini kemiÄŸinden ayırıyor parçalıyorlardı sanki.
"A-af-fet -itin -o-lim-af"
Affet diyemeden aÄŸzından gelen köpüklü kanla kusmaya baÅŸladı burhan.
"Anlaşılan bünyen güçlüymüÅŸ bir 20 saniyen daha var canhıraÅŸ ÅŸekilde ölmen için. ".
dedi maraz ali.
"Sokun ÅŸunu soÄŸuk sunun içine. ".
"Beyim kör anasi küçük bacısı vardır bu it bakar onlara. Bu korku acı yeterdir ona ne yapar o iki mazlum . ".
Öldürmeyecekti maraz ali sadece cayır cayır yakıp ölümden beter edecekti adamı ölüm kolay kaçış olacaktı burhan için. Ama bu duydukları hele de küçük bir bacısı olması sızlattı vicdanını.
"Sokun suyun içine mahmut".
"Beyim".
"Sokun dedim mahmut! Ne ara sözümü ikiletir oldun! ".
İşaret verdi mahmut adamlara buz gibi su dolu bidona soktular burhanı. Bilinci iyice açılmış vücudu transa girmiÅŸ gibi titriyor sızım sızım sızlıyordu. Nasıl bir sızıydı bu. Beyninin bile sızladığını hissetti o an. Zira ne çıkan omzu nede aÄŸrıdan beter eden beli umrunda deÄŸildi vücudundaki sızı bambaÅŸkaydı .
Geriye kalan 4 adam yüzleri dağılmış bir haldeydiler ne çıkan kolları ne ayakları umurlarında deÄŸildi . Åžükrettiler hallerine.
"Çıkarın ÅŸu iti sonrada yap panzehiri mahmut. Misafir et kendine gelip toplayıncaya kadar .Anasına bacısına göz kulak olun benim yanımda olduÄŸunu söyleyin bu itin. Evede birini gönder gömlek ceket getirsin bana. ".
AÄŸlayan diÄŸer adamalara döndü maraz ali. "Nasılmış lan itler can yakmak nasılmış lan! Can korkusu nasılmış kolunun kanadının kırılması nasılmış.Siz o kızlara laf atınca onlarda böyle hatta bundan beter halde acı çekip aÄŸlayacaktılar. Soysuz köpekler sizi ! Åžimdi bir daha ne o kızlara nede baÅŸka kızlara yanaÅŸtığınızı görürsem. O sikinizi itlere kopartır sonrada size yedirtirim duydunuz mu lan beni !.
Bugün vedalaşın ananızla gece köyden çıkın burda görmeyecem sizi. ".
Kafa sağlamakla yetindi adamlar bu kadarı bile yeterdi.
Kahvede laf atan diÄŸer adamla göz teması kurdu ,adamın kapanan gözüyle kurabildiÄŸi kadar.
"Sen kal senin çocuklar küçükmüÅŸ.
Sabah, akÅŸam demeden tarlada, ahırda köyde ne iÅŸ varsa çalışacak kahvede evde görmeyecem seni. Haftada 1 kere eve görmeye gideceksin karını çocuklarını ondan baÅŸka görürsem seni bu itten beter ederim duydun mu duydunuz mu lan beni ".
AÄŸlayarak "d-duyduk beyim ".
dediler. Bu onlara büyük bir ders olmuÅŸtu. Daha maraz aliyi tanımıyordular bu küçük bir ön gösterimdi. Bir daha da kimsenin bacısına kızına ne laf atabilir nede yolunu kesebilirlerdi. İbreti aleme ders olacaktı bu herkes duyup görecekti hallerini.
Çıkışa doÄŸru döndü maraz ali ,lütfü olduÄŸu yerde durmuÅŸ yüzü kireç gibi olmuÅŸtu.
"Ne olmuÅŸ la buna ."
dedi maraz ali
"İşemiş lan bu ".
dedi Ahmet.
"Altına iÅŸemiÅŸ lan bu korkudan ,nasıl bir korku bu lütfü dayı yaa . Sene ne olir hem."
dedi mehmet
"Başını gelecekleri biliyor ondan onun iÅŸemesi dimi lütfü ".
"Beyim ,beyim valla bir daha olmaz".
"Kes lan unutmuşsun sen başına gelenleri bi hatırlatayım sana".
"İtin gudigin olim beyim yapma etme
gahmaz bir daha elim . Elim gırılsın ki gahmaz. ".
"DoÄŸru bir daha kalkmaz elin o yüzden önden bir tercüme etmiÅŸ olki kalkacak olduÄŸunda vazgeç. ".
diyip attığı son adımda önünde bitti lütfünün maraz ali..
Sol elini daha çok kullanan lütfünün parmaklarını kilitledi kendi ellerine.
Bir hışımla ters çevirdi lütfünün sol elinin tüm parmaklarını . Kırılma sesi gelince önce lütfünün feryadı doldu mezbahaya, sonra lütfü diÄŸer koluna diÅŸlerini geçirdi kendi sesini kısmak için.
"Ben sana demedim mi bir daha ne karına nede başka bir kıza kadına el kalmayacak lan ".
Babam yaşında adamsın lan sana saygı bile duyamıyorum şerefsiz herif.
"Götürün bunu fatma anaya alçıya alsın parmaklarını evede birÅŸey uydurursun lan".
"Tamam gardaşım akÅŸam görüÅŸürüz o zaman. ".
"GörüÅŸürüz gardaşım eyvallah ".
" Beyim kıyafetlerin geldi ".
dedi mustafa .
"Yukarı çıkarsınlar abi. "
"Tamam beyim abi dediÄŸine göre geçti sinirin".
"Geçti abi hakkını helal et ".
"Helal olsun gardaşım. ".
Üzerini giyinen maraz ali indi aÅŸağıya
az bile yapmıştı belki vicdanı susmuÅŸmuydu susmuÅŸdu bugünlük. VerdiÄŸi sözü tutmuÅŸmuydu tutmuÅŸtu bir kez daha . O gün geç kalmıştı ama bugün ve bundan sonraki günlerde bir daha geç kalmadı kalmayacaktı.
"Sözmü yankı bana geç kaldın ama bir daha hiç bir kıza geç kalmayacaksın sözmü ".
"Söz çiçeÄŸim söz affet beni söz! Bir daha geç kalmayacağım söz . Bırakma kendini hadi bak yankına bak bana".
"Eymisen gardaşım ".
"Maraz ali eymisen".
dedi mustafa dalmış olan maraz alinin omzuna dokunarak.
Mustafanın dokunuşuyla kendine geldi maraz ali. İyimiydi işte oda bilmiyordu .
"Eyvallah abi saÄŸol çıkıyorum ben buralar sana emanet akÅŸam görüÅŸürüz".
"Tamam gardaşım eyvallah merak etme sen. ".
GeldiÄŸi yolları yine aynı ÅŸekilde geri gitti maraz ali. PeÅŸini bırakmayan geçmiÅŸ, ayağındaki prangalarlarla yürüdü yine o yolları.
Ellerinde güÄŸümlerle evine su taşıyan yaÅŸlı emine kadını gördü.. dayanırmı yüreÄŸi dayanmadı. Nasılda ağır belli götüremiyor. Vefasızlık nasılda belli insan oÄŸlunda. Anasını atasını bırakıp çekip giden evlatlarının hiçmi içi acımadı bu yaÅŸlı anasına. Biraz daha hızlı adım attı. Uzattı ellerini aldı iki güÄŸümü yaÅŸlı kadının ellerinden.
"Ver anam ben taşırım gel hele sende sırtıma ".
diyip diz çöktü yaÅŸlı kadının önünde
"Aman oÄŸul saÄŸolasan ne sırtan çıkmasi daha ölmedim ben yürürem. Hem sen kimlerdensen heç bele iri yari adam görmedim ben bu köyde sen daha bi irisen".
"SaÄŸolasın anam övdün mü gömdün mü belli deÄŸil ama bosver sen benim kim olduÄŸumu. Sırtıma gelmedin bari koluma girde evine gidelim".
Yüzüne yüzüne baktı kadın maraz alinin. Nede heybetli yakışıklı baba yiÄŸit bir delikanlı tam deli ÅŸebnemlik dedi yaÅŸlı kadın içinden.
"Ne o kocan mi kızar yoksa koluma girdin diye ".
"De get deli oÄŸlan mezardan çıkıp kızacak hali yokya".
"Başın sağolsun anam ".
"Sen saÄŸol sen o olmasada olur peh onsuz hayat çok güzel ".
dedi yaÅŸlı kadın. Oysaki dolan gözlerini çoktan görmüÅŸtü maraz ali o yemenisiyle silmeden önce. SevmiÅŸ dedi içinden maraz ali benide böyle severmi o dilber diyede geçirmeden edemedi içinden.
YaÅŸlı kadına evine kadar eÅŸlik etmiÅŸ taze köy ekmeÄŸi vermiÅŸti kadın ona. Kendince teÅŸekkür etmiÅŸti emine kadın.
Meydana doğru yol aldı maraz ali.
Tamda bir dükkanın önünden geçerken onu daldığı düÅŸüncelerden kurtaran ÅŸey kafasına doÄŸru gelen terlikti. Askerlik hayatının kattığı en güzel ÅŸey hızlı refleksleriydi.
"İt hırsızı seni gel buraya ne demek paranı vermirem vereceksin lan".
diyip koÅŸar adım çıktı ÅŸebnem
Önden koÅŸarak çıkan toptancının peÅŸinden.
1 saat öncesi .
"Gız şebnem anlat hele neyin cevabını vermedi bu ağanın oğli sene".
dedi gülce terziden içeriye girerken.
"Ne diyirsen kızım ya neyden bahsedirsen".
"Nenemden bahsedirem ÅŸebnem".
"He kız nenen nasıl geçen yaptığım merhem ey geldimi".
"Kıvır abla kıvır hepimiz biliyoruz ağanın oğlundan bahsettiğimizi.
"Ne dedi o sana neyin cevabını vermedi".
"BoÅŸverin hele siz onu da asıl siz niye ahmetle mehmetin aÄŸzına düÅŸtüz ele".
"Kim düÅŸmüÅŸ be asıl bu gülce abla düÅŸmüÅŸ valla çok fena bakirdi".
"He zaten mendili ÄŸöÄŸsümde taşıyan göz yaÅŸlarımı sildiren de benem esma".
"Ne alakası var babam gelince elimde kaldı veremedim ki bi kere . ".
"Tabi canım tabi zaten benimde külahım var ona anlat".
"Ee şebnem sende kaldık ".
"Ama nasıl dövdük hemi onları nasılda konuÅŸtuk ele köylü valla aÄŸzı açık kaldı hemi ".
dedi ÅŸebnem önündeki kumaÅŸları yukarıya koyarken.
"He abla valla nasıl dövdük ele gördüz mi nasıl ayakkabımi vurdum kafalarına ".
"Valla ben en son vedatın kulağını kitlirdin onu gördüm esma".
dedi gülce
"Allah seni ne etmiye esma get ağzın yıka ".
dedi ÅŸebnem .
İki kız harıl harıl sokakta olan kavgayı konuÅŸup kah güldüler kah sinirlendi üzüldüler.
Åžebnem sorulardan yırttığı için hem çok sevindi hemde kalan dikiÅŸlerini yaptı.
"Lütfü abi birÅŸey demese bari ÅŸebnem akÅŸam ".
"Demez inÅŸallah gülce ".
"Demez bence aÄŸanın oÄŸlu babama birÅŸeyler dedi babam ,tamam aÄŸam söz olmaz bir daha dediya sanmiram desin birÅŸey ".
"İnşallah eledir esmam birşey demez emim ".
"Şebnem gız".
"Gülce susta iÅŸini yap gözünü sevim birazdan adam almaya gelir hade . Ne soru sordun. ".
"He he kaç sen kaç bakalım soraram sene ben ".
"Abla ben gidiyorum senin iÅŸin uzun bugün ki yemekler benden akÅŸama ".
"Tamam ablam dikkatli git.".
"Dur kız bende gelim son elbise dikiÅŸi,benim elbisemi ÅŸebnem diker akÅŸam görürüm banada süprüz olur.".
"Süprüz deÄŸil o gülce abla sürpriz ".
"Çakma asortik he anladık süprüz".
Kahkaha attı üç genç kız. Ne kadar çok can sıkıcı ÅŸeyler olsada hep gülecek bir ÅŸeyler buldular kendilerine.
"Söyleyemirem iÅŸte ne var. "
"Tamam tamam hadi birÅŸey demedik .
Yarım saat oldu geleli iyi yetiştirdik ha.
Daha da geç kalmayın eve siz. Bende gülcenin elbisesini halledim toptancıda gelsin gelim hemen eve. ".
"He tamam hadi biz gidirih ".
dedi gülce ve esmayla güle oynaya gitti.
Giden kızların arkasından girdi ÅŸebnem içeriye nede çok konuÅŸmuÅŸtular bugün olanları. Sahi neler olmuÅŸtu bu.
Aradan geçen 15 dk boyunca ÅŸebnemin elbisesi hazır olmuÅŸtu artık.
Açılan kapıyla birlikle ayaÄŸa kalktı ÅŸebnem gelen toptacının oÄŸluydu.
"Hoş geldin fahri abi hazır elbiseler toplam 50 elbise ".
"Borcumuz nedir bacım ".
"1500 abi ".
"Yuh bacım ne ettin ne verirsen ele vermem o kadar para ben ".
"Biz öyle anlaÅŸtık abi 1500 verecen kumaÅŸlarım birinci kalite gecemi gündüzüme kattım ,motifler bile bana ait.".
"Verem o kadar para 500 yeter. ".
Ellerini yumruk yaptı şebnem biraz daha vermem derse dalacaktı şimdi burada adama. Ne demekti vermem ne demekti 500 yeter.
"Hem o gadar etmez o elbiseler 500 bile çoh ".
İşte bu son damlaydı ÅŸebnem için.
"Ne diyirsen la sen ne demek etmez .Ben gecemi gündüzümü kattım her bir kumaşı ayrı ayrı seçipte aldım çarşıdan 10 günde yetiÅŸsin dediz yetiÅŸtirdim .
dedi ÅŸebnem önündeki tabureye bir tekme atarak.
Titredi bi an fahri ÅŸebnem sağı solu belli olmazdı versemiydi o 1500 ' ü.
Yok veremezdi 1000 lirayla yeni takımlar alacaktı kendisine. Babasına 1500 verdim derdi olur biterdi.
"Vermirem şebnem ya 500 e verirsen yada almam sene galmadık gider başka yerden alıram"
"Ne diyirsen la osuruk kohili seni sen kimsen oÄŸlum ".
İşte ÅŸimdi tırsmıştı fahri zira ÅŸebnem çok sinirliydi.
Arkasını döner dönmez koÅŸarak çıkmaya baÅŸladı terzi dükkanından
Åžebnem ayağındaki terliÄŸi çıkarır çıkarmaz fırlattı fahrinin arkasından.
O terliÄŸin kime isabet edeceÄŸini bilmeden.
"İt hırsızı seni gel buraya ne demek paranı vermirem vereceksin lan".
diyip koÅŸar adım çıktı ÅŸebnem harfinin ardından.
Fahri ensesinden tutulmuş halde duruyordu ağanın oğlunun elinde.
"TerliÄŸim ".
dedi ÅŸebnem.
"Evet kafama uçan terliÄŸin bizim köyde moda herhalde.".
"Yok milli sporumuz".
"Abi beni bıraksan mi ben getsem".
"Kes lan osuruk kohili ver paramı ondan sonra nere gidirsen get".
Maraz ali gülmemek için zor tuttu kendini o ne demekti osuruk kohuli nasıl bir ÅŸeydi bu.
Bir an yanındaki adamı koklamak istedi. Vazgeçti hemen bu düÅŸüncesinden her an kusabilirdi.
"Ne parası bu".
"Diktiğim elbiselerimin parası ".
"Ben veririm parasını ".
"Ne münasebet bu osuruk kohuli verecek".
"Abi bırak beni gözün sevim babam gelir verir ben gidim ".
"Lan siktir git puÅŸt görmiyim seni bir daha burda ".
diyip sallayarak bıraktı maraz ali adamı
"TerliÄŸimle iÅŸin bittiyse alabilirmiyim".
"Ne terliÄŸi".
"Kaçacakmış gibi elinde sıkı sıkı tuttuÄŸun terliÄŸimden bahsediyorum ".
"Ha evet al unutmuÅŸum o hengamede".
"Kaşın ne oldu kaşına terliğim mi değdi ağanın oğlu ".
Kaşımı kaşına bir ÅŸey olmamıştı ki kaçmıştı terlikten tabii, o yaÅŸlı kadının aÄŸacı cizmiÅŸti kaÅŸini güÄŸümleri koyarken . Demek dilberi o yaptı sandı .
"Y- tam yok diyecekken aklına gelen şeyle sustu.
"Yani evet bir anda deÄŸdi baya hızlı gelince kaçamadım".
Elleriyle oynadı ÅŸebnem çok utanmıştı ne bilsin o çıkacak canım. Bilse atarmıydı.
"Atarmıydım acep gız" diye geçirdi içinden .
"Özür dilerim aÄŸanın oÄŸlu gel merhem sürelim oraya hemen geçirir valla bak ".
"Ağanın oğlu değil adım dilber ".
"Ne ".
"Adım diyorum Maraz Ali! Ağanın oğlu değil dilber".
"Anladım ağanın oğlu !. Benim adımda dilber değil Şebnem!.
"Anladım dilber ".
"Demek adın şebnem!".
dedi fısıldayarak maraz ali.
"Demek adın maraz ali!" dedi şebnem maraz ali gibi fısıldayarak.
Birbirlerinin gözlerinde kayboldu iki genç.
İki kalp ,bir çift göz, ve aÄŸları ören kader.
AÅŸk mı kader mi örer bilinmez ama ikisinin adıda birbirinin dilinden dua gibi dökülmesi su götürmez bir gerçekti.
.......
Evetttt bölüm sonuuuu.
Bölümü oylamayı unutmayın lütfen yorumlarınızı bekliyorum.
00.48 son sözleri yazıyorum.
SİZCE maraz alinin geçmiÅŸinde neler var. Neler yaÅŸamış olabilir.
Lüftüyle maraz ali hangi ara o konuÅŸmayı yapmış olabilir.
Ya şebnemin terliği atması. Ata sporumuz demesi peki.
Jdjxju
Yorumlarınızı bekliyorum. Lütfen yıldıza basmadıysan basarmısin ☺☺ iyi geceler ben bölümü atar ve uyur
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 5.1k Okunma |
475 Oy |
0 Takip |
18 Bölümlü Kitap |