@rzgarhali
|
Banada de Allah'a Emanet Ol ! Bir çift göz zaman ,yer fark etmeksizin birbirine takılı kalmıştı. Ne Şebnem çekti gözlerini nede Maraz Ali . İlmek ilmek işlendi yüzlerinin bütün hatları akıllarına. İkiside sadece yüzlerinde gezdirip tekrar birbirlerinin gözlerine odaklandılar. Sanki başka yere baksalar anın büyüsü bozuluyor huzursuzluk baş gösteriyordu. Maraz Ali gözlerini ayırmadı adını bi türlü koyamadığı o gözlerden. Bir adım daha attı Şebneme doğru . Sanki o gözlerin rengine bir isim verse hakkını yemiş olacaktı o gözlerin. Daha önce yeşilin her tonunu görmüş adam bu yeşil gözlerinin tonunu ilk defa dilberinde görmüştü. Adını koyamıyor ama deli gibi adını koymakta istiyordu. Şebnem mi daha yakından gördüğü kehribar gözlere ,o gözleri gölgeleyen sık kıvrımlı kirpiklerde mekik dokuyordu adeta. Hayatında ilk defa bi erkeği bu kadar inceliyordu . Öyleki Maraz Ali'nin ona doğru bi adım daha atmasını önemsememiş memnun da olmuştu. Nede olsa o kehribar gözleri dahada yakında görmek gibi bir şansı olmuştu. Bir insan bir çift göz bu kadar derin bakarmıydı ,öyle derin bakıyordu ki sanki içini görüyor gibiydin Maraz ali. Bi ürperti geçti Şebnem'in içinden içini görüyor olmasını hiç istemezdi, zira içindeki çamaşırlar bi erkeğin görmemesi gereken türdeydi . En azından helali olmayan bi erkeğin görmemesi gerekti. Aralarında bir adımlık mesafe olduğunu fenüz fark etmemişti Şebnem. Maraz Ali ise, burnuna dolan içine rüzgar gibi esen eşsiz çiçek kokusunu biraz daha solumak için bir adım daha atmıştı. İçine derin bir soluk çekti. Maraz Ali'nin içine derin bir nefes çekmesiyle gözlerini yere indirdi Şebnem . Sanki birbirine kenetlenmiş iki ruh ayrılmış ve gerçek dünyaya ışınlanmış gibiydi. Öyle ki Maraz Ali'nin kokusunu burnunda tatlı bir sızı bırakarak, ciğerlerine doğru yol almasını ve orayı işgal etmesini, Ciğerlerinininse bu işgali zevkle kabul edip hüküm sürmesine izin vermesiyle fark etmişti . Öyleki tekrar ama bi öncekine nazaran daha derin bir soluk çekti içine. Tanıdık geldi bu koku ona aralarındaki mesafeyi azalttı biraz daha zira bu kokuyu daha öncede solumuştu hatırlaması gerekti. Unutulacak bir koku değildi ama nerde solumuştu ciğerlerini işgal eden bu kokuyu . Bulunduğu durum bi an afallattı onu neydi öyle bir adım daha atması kaybetmişti resmen kendini. "Bu kadar derin bakarsa tabi afallarım bendekide laf işte. ". dedi şebnem. ". Yüzünü yalayıp geçen nefesle kaskatı kesildi Maraz ali . Sıcak nefes içinde hiç uyanmamış hisleri dışarıya vuruyordu zira. Yumruk yaptı ellerini yoksa o ince bele sarıp bedenine yaslaması an meselesiydi. Şehvet veya arzu değildi hissettiği bir bütün olup onu içinde saklamak, kendine ait kılmak istemesiydi. "Sadece derin bakan ben değilim. Gözlerin içimi görüyor gibi aynı zamanda gözlerin ruhumuda görüyor sanki dilber. Öyleki ruhun ruhuma aşina . dedi Maraz Ali. Duyduğu sözler karşısında kaldı Şebnem. Seslimi söylemişti o sözleri "ah şebnem ah" Sesi soluğu çıkmadı bir süre. Ciğerleri nefessiz kalınca tuttuğu nefesini bıraktı bi anda. Ciğerleri Maraz alinin kokusuyla dolarken kendi ferah nefesi,Maraz Ali'nin yüzünü tekrar yaladı . Öyleki Maraz Ali yumruk yaptığı elini daha sıkı yumdu ellerindeki bütün kan sıktığı yere toplandı. Bir adım geriye doğru attı bu yakınlık iyi değildi onun için doğruda değildi. Bu kadar yakın olmamalıydı ona haram olan bir adama. Şebnemin geriye doğru attığı adımla arayı açmış olması Maraz Aliyi sinirlendirmiş ,yetmemiş birde küfür savurtmuştu. "Ne mırıldanıyorsun Ağanın oğlu ". "Niye soluğumu kesiyorsun! ". "Ne!". Ne diyordu bu ne soluğu kesmesi bir şey yapmamıştı ki . Ayrıca niye fısıldayarak konuşyordu etrafta kimse yoktu ki . Şebnem gibi Maraz Alide şaşırmıştı bu sözler ondan mı çıkıyordu. Aldırış etmedi sonra zira çok hoşuna gidiyordu karşısındaki dilberin verdiği tepkiler. " Ne soluğu kesmesinden bahsediyorsun ben daha bir şey yapmadım bile". "Daha bir şey yapmadın mı resmen geriye doğru adım attın kokunu aldın ya benden ". "Ne!". Yinemi ne demişti o kızdı kendi kendine"afferim şebnem ne 'den başka kelime bilmiyorsun sanki kızım . Yeni mi konuşmaya çıkıyorsun ne, ne! nenenki dese adam yeri ". Güldü seslice kendi dediği şeye. "Filizlendi yine çiçekler çukurlarda ". dedi Maraz Ali Şebnem duyamamıştı zira" Şebnem ,şebnem gızım dur ben alacam elbiseleri gözün sevim kimseye verme". dedi Yaşlı adam nefes nefese kalmıştı. Olduğu yerde ellerini dizlerine koyup derin derin soluklandı. Kapının girişinde Gözleriyle Şebnemi taradı Maraz Ali . Yaşlı adam görmemişti Şebnemi zira Maraz ali koca cüssesiyle kapatmıştı Şebnemi. Arkadan bakan biri sadece Maraz Ali'yi görürdü. Maraz Ali ise Şebnemi tarıyordu adeta gözleriyle. Aşağıya doğru kayan yazmasına gördü. Karamel rengi saçlar ışıl ışıl parlıyordu. Birer yıldız konmuş gibiydi her bir teli . Zarar bu kız Maraz Aliye. "Bir tek bana zarar ". dedi kendi kendine Maraz Ali . Başkasının Şebnemi böyle görmesini düşünmesini bile kaldıracak durumda değildi. 2 gündür gördüğü kız hayatının merkezi olmuş gibiydi adeta. Ona doğru adım atmakta olan Maraz Aliyle yutkundu derince Şebnem. Yutkunmayıp ne yapsındı adam yürüyen karizmaydı resmen. Arkasında kalan adamın hareketlendiğini çıkarttı seslerden anlayan Maraz Ali "Arkanı dön dayı ben dön demeden dönme önünü ". dedi. Ellerini şebnemin kafasının üzerinden geçirerek arkaya asılan yazmaya uzattı parmaklarını. Burnuna dolan kokuyla kapattı gözlerini Şebnem. Bugün bu tepkileri veren omuydu emin değildi ama bu adamın üzerindeki etki gözle görülür elle tutulur bir haldeydi. Bir an Maraz Ali'nin ona sarıldığını hayal etti. Resmen adamın kolları arasında kaybolurdu küçücük bedeni. Ona sarılmak nasıl bir şeydi acaba o sıcacık teni hissetmek o kocaman göğse başını yaslamak nasıl bir şeydi acaba. Düşüncelerini Maraz Ali' nin fısıldar gibi söylediği sözler böldü. Bu adam fısıldamadan konuşamıyormuydu oysa sabah gök gibi gürlüyordu !. "Yazmana dikkat et yıldızlar dizilmiş saçlarını benden başka kimse görmesin. Ben bile görmeyeyim helalim olana kadar tamam mı". Gözleri o kadar derin ve itiraz istemez gibi bakıyordu ki Şebnem hipnoz olmuş haldeydi adeta. "T- tamam". Dedi bi anda. Ağzından çıkana kendine şaşırmıştı ama yapacak bir şey yoktu sonucta çıkmıştı ağzından bi kere. "Ne yani şimdi adama tamam mı dedim hemde kekeleyerek yok bide bayılsaydın Şebnem "dedi Kendine kızarak. Demek o yüzden İsmail abiyede arkanı dön demişti . Sol tarafında hissettiğiyle sert atışlarla elini kalbinin üzerine koydu. Neydi onu böyle hızlı hızlı attıran daha önce hiç bu kadar hızlı atmamıştı ,anne babasını kaybettiğinde bu kadar hızlı atmıştı ama o zaman canı yanıyor kalbi acıyordu. Ama şimdi değişik bir mutlulukla atıyordu kalbi. Neydi bunun sebebi!. .. Belki Şebnem farkında değildi ama Maraz Ali yavaş yavaş sızıyordu kalbine . Tıpkı onun Maraz Ali'nin kalbine sızdığı gibi. Maraz Ali'nin son kez gözlerine bakıp geriye çekilmesiyle Eline kalbinin üzerine koydu". Şşş sakın ol adam duyacak şmdi sesini ". dedi kendinin bile zor duyacağı sesiyle. "Dön arkanı dayı, buyur ne diyeceksen eteklerini tutuşturan şeyde neymiş merak ettim. ". Tabi o Şebnem'in yıldız konan saçlarında takılı kaldığı için ne için geldiğini bas bas bağıran İsmail amcayı duymamıştı bile. "Hoş gelmişsen ağam . Benim oğlanın yaptığı deyyusluk için geldim ben ağam. Affedesen gızım yapmış bir deyyusluk benim sözüm hele geçerli bi dahada göndermem zaten oni . . ". Sinirle tekrar doldu Şebnem ,ama emeklerini ve verdiği sözüde çiğneyemezdi . Hem bu yaşlı adam ona anne ve babasını hatırlatırdı hep . Anne ve babası varken de hep alışveriş yapardı İsmail amca . Kırmadı adamı kıramadı. "Tamam İsmail amca bilirsen seni severim . Anamı babamı hatırlatirsen bene ama bir daha oğlun gelirse hatır gönül saymam. ". "Tamamdır gızım hadi alimde gidim anca giderem çarşıya. ". Kafasını salladı Şebnem. Maraz Ali sesini çıkarmadı hiç. Neden oğlunun dediklerini söylememişti ki oysaki geldiğinde çok sinirliydi sözlerine. "Yüzü gibi gönlüde güzel canına yandığım ". dedi Maraz Ali ardından içeriye iyice giren adama döndü. "Anlaştığın paradan 500 daha fazla verecen dayı. Sebebini sen benden daha iyi biliyorsundur oğlun anlatmıştır. .Ha oğlunun yaptığı o parayla af olmaz hiç bir para telafi etmez ama sen yinede emeğinin karşılığı olarak ver o parayı. Oğlunuda görmeyeyim bir daha buralarda. Almaz bence o parayı ama sen bi kılıf uydur dayı. "Bilirem ağam ey dedin bende bu sebepten mahcupluktan gurtulmuş oluram sayende". "Tamamdır dayı. Ağam deme dayı bana benim adım Maraz Ali ,Maraz Ali demen yeterli. ". "Olur mu öyle şey ağam heç olur mi ". "Olur olur dayı ". "Yok ol-". Olmaz diyecekti ki içeriden eksik olan kıyafetlerle geldi Şebnem.. "Buyur İsmail emi anlaştığımız gibi 50 elbise". "Al buyur gızım buda emeğinin karşılığı. ". Eline aldığı parayı saymaya başladı Şebnem. İki kere saydı hatta bi yanlışlık vardı. "Fazla vermişsen İsmail emi iki bin var burda. Bin beş yüz verecektin ." "Fazla değil gızım emeğinin karşılığı ". "Bu kadar paraya anlaşmadık ama emi". "Benim oğlanın deyyusluğunu da benide affet gızım . Gusurumuza bahma hakkını helal et. Bu para affet diye değil zam gelmiş gumaşlara onun fazla parasi". Anladım der gibi başını salladı Şebnem. Biliyordu İsmail amcasını aslında o oğlu için yapmıştı ama onu kırmayacak bir şekilde vermişti parayı. . "Hakkını helal et emi". "Helal olsun gızım ne demek asıl sen hakkını helal et". "Helal olsun emmi ". "Allah razı olsun gızım ben artık gidim anca giderem çarşıya. ". "Güle güle emmi Allaha emanet ". Elbiseleri alan İsmail amca geldiği gibi koşar adım gitti. Yan tarafta oturan Maraz Ali'ye döndü Şebnem niye gitmemişti hala bu. "Ee " "Ne esi ". dedi Maraz Ali . "Sen niye getmirsen onu diyirem". "Çünkü daha merhem sürmedin ." "Ha unutum onu ben ya.". İçeride olan odaya doğru girdi Şebnem. Elinde kırmızı kutu içinde olan merhemle geldi. Gül kurusu renkli bir merhemdi. "Bunu uyumadan önce sürer uyursun . Gerçi şimdide sürebilirsin fark etmez. ". "Tamam işte sür o zaman ". "Get evde sür ben niye sürirem ". "Kafama terlik atan da bendim dimi ". "Bilerek atmadım özür dilerim. ". "Hem bak kadınlar gelir buraya doğru hadi bak laf veremem onlara. ". "Kimse ağzını bile açamaz seninle ilgili sen merak etme ". Gülümsememek için dudaklarını sıkı sıkı yumdu Şebnem. Çok hoşuna gitmişti dedikleri ama onun bunu bilmesine gerek yoktu. . Şebnemin dudaklarını yummasıyla Maraz Ali'nin gözleri oraya kaydı . O gül kurusu dudaklara oradaki o yara izine yüzünü buruşturdu canı yanmıştı sanki . Geldiğinden beri sormak isteyip bi türlü fırsat bulamadığı anı şimdi bulmuştu işte şimdi sorabilirdi. Çatılan kaşlarıyla sordu sorusunu. "Ne oldu dudağına o it lütfü mü yaptı!" Yaklaştı Maraz Ali kanı kaynıyordu sanki damarlarında daha sert çıktı sesi "Sana diyorum dilber lütfü mü yaptı !". Aklına o gün ki yaşananlar geldi şebnemin aklına canı hem yanmış hem geceyi yine uykusuz geçirmişti. Belkide anne ve babasını hatta onu koruyacak saatlerce göğsünde ağlayacak birini ilk defa bu kadar aramıştı. Şarkı söylediği günün akşamı. "Ooo lütfü bey genişliğini almış gelirsen nede rahat adamsan peh helal olsun sene valla. " "Ne diyirsen gene raziye bacı Tek Türkiye 'deki kezbana benzirsen aynı onun yerine sen oynasan daha ey". "Sen bene laf diyecağan yeğenen sayip çıh gene türki söylirdi bağıra bağıra camın önüne yığıldi gene oğlanlar ". Raziyenin sözleri üzerine kapıyı kırar gibi çaldı lütfü. O sırada herşeyden habersiz olan şebnem koşar ayak açtı kapıyı. Hoşgeldin amca diyemeden yüzüne inen tokatla "Ah "diyerek yere savrulması bir olmuştu. Raziye hanımsa yaptığı şeyle gurur duyar gibi sırıtıp kapattı camını. Yerde yatan Şebnemi gören esma bağırarak geldi. "Baba ne olir niye vurdun nasıl yaparsan ". Anın verdiği cesaretle babasına sesini yükselmişti ki onunda aynı tokatla yere serilmesi bir olmuştu. "Sen kim olirsan baban sesin yükseltirsen he siz benim başıma belami olacaksız . Siz siz eyce şımardız ben önizi çoh boş bıraktım sizin. iki kızda yerde içi çıka çıka ağlıyordu. Namazını kılan sevilay hanım aşağıdan seslerin gelmesiyle hızlıca seccadesini bile toplamadan indi aşağıya. Yerde yatan kızı ve kızı gibi gördüğü Şebnemi görmesiyle çığlığı basması bir oldu. "Ellerin kırılsın lütfü ne yittin ne suçu var bu sabilerin evden dışari adım bile atmazlar. ". "Kes sesin almiyim ayağımın altına. Bi sahip çıkamadın bu sürtüklere " . dedi bağırarak .Yerde birbirine sarılmış ağlayan Şebnem ve Esma o sözleri duyar duymaz ayağa kalkmıştı. Sevilay hanım kızları arkasına alarak lafa girdi. "Sözüni bil lütfü biri kızın biri yeğenin nasıl ele dersen . O pislik raziyenin sözünemi inanirsen gene ". Üzerine yürüdü lütfü raziyenin vurmak için elini kaldırdı. Kulağına gelen sözlerle durmak zorunda kaldı. "Bir daha bu kadına elini kalktığını görürsem lütfü emmi kolunu kırmakla kalmaz götüne sokarım duydun mu beni ". İnledi lütfü canı o kadar çok yanıyordu ki bir çocuk gibi oturup ağlamak istiyordu. "Tamam küçük beyim bir daha olmaz yemin olsun ." Hatırladıklarıyla elleri sızladı canı yandı o günki acıyı hissetti bütün kemiklerinde. İndirdi kaldırdığı ellerini geri. "Çıh get gözümün önünden al şu sürtükleride. Bir daha ,bir daha Şebnem duymayayım türkü çağırdığını." "Başımıza birde aşüfte-" "Lütfü haddini bil ileriye gidirsen Allah şahit emim olduğunu unuturum.Sakın emim olduğunu unutturma bana !". diye bağırdı Şebnem . Olduğu yerde kaldı lütfü yine gözü dönmüştü adıyla hitap ettiyse demekki içindeki deli Şebnem çıkmıştı haddini iyice aşmıştı işte şimdi lütfü. " Defolun gidin odaza gözüm görmesin sizi hele hele sözümden çıkın gidin hadi". Koşar ayak çıktı üç kadında odaya. Elinde merhemle geldi Sevilay kadın. Şebnemin kanayan dudağına ,Esma'nın beş parmak izi çıkmış yanağına sürdü merhemi. Hem ağladı hem naglet etti lütfüye. "Ellerin gırılsın yanına uzansın lütfü, seni ferç olasan lütfü ,gidişin ola dönüşün olmaya lütfü ". daha nicelerini sıraladı yüreği yanan kadın ne kendi kızına ne emanetine sahip çıkmamıştı. Şebnemi sağına Esmayı soluna yatırdı. Sabaha kadar ağladı dertleştiler. Her ne kadar üzülmeyin desene biliyordu üzüldüklerini üzüleceklerini. Şebnemin hatırladıklarıyla gözünden bir damla yaş düştü . Patlayan dudağından çok duyduğu sözler yakmıştı canını. Hatırlatmasa ne olurdu sanki. Şebnemin sessizliği koruduğunu üstelik ağladığını gören eden Maraz Ali bu defa seni elimden kimse alamaz lütfü bittin oğlum sen diyip kapıya doğru adım attı. Tam çıkacakken sesini duydu Şebnemin . "Dur ! Sabah ki kavgada oldu Gülce'nin eli değdi bi anda çok yakındık kanadı unutmuşum o hengameden sonra merhem sürmeyi. "Doğru mu ". "Doğru sana yalan borcum mu var hem niye yalan söyleyeyim ki zorum ne ". "Doğru ". "Tamam hadi get bak kadınlar gelir hadi yaa!". "Ne var bunun içinde pembe pembe. " . dedi elindeki kutuyu göstererek konuyu değiştirdi. İnanmamıştı dediklerine ağlaması yeterdi inanmaması için. Ama lütfüye yapacağını bilirdi ,inanmış gibi yapması yeterdi şimdilik dilberine. "Pembe değil o gül kurusu. Hava civa merhemin adı. Hava civa adlı bir bitkinin kökünden yapılır bir çok şeye iyi gelir. Yaraları çok çabuk iyileştirir. ". " Sen dokunsan iyileşir aslında dedi kısıkça . Boğazını tamamladı "Tamam hadi eyvallah ". "Güle güle ". "Allaha emanet demeyecen mi ?". "Ne ". "Ne ,nesi o adama dedin banada de". Bu defa saklamadı Şebnem tebessümünü "Peki Allah'a emanet ol ağanın oğlu". "Sende dilber sende önce Allah'a sonra bana emanet ol". Nede güzel demişti öyle Maraz Ali baka kaldı Şebnem arkasından daha da bakardı ama içeriye giren kadınlar buna engel oldu. "Gız Şebnem ne işi var bu ağanın oğlunun burda. ". "Elindeki gırmızı kutuda neydi ele". "Gız yoksa yüzük mi vardi içinde televizyonda gördüm geçen onun içine goymişti adam". "Bi nefes alın hanımlar merhem vardi içinde onun . İsmail amcayla elbiseleri almaya gelmişdi İsmail amcayla çıkti ama merhemi unuttum diyince İsmail amca geri gelmek zorunda galmış . Bende verdim işte. ". "Yüzük gutusunda mi ". "Ne yüzük gutusi kız altın gutisiydi o gözünde mi kor ". "He gız o gutular yeni çıhmış renkli renkli geçen benede Şebnem vermişti çoh güzeller ". "Anam bu ağanın oğlida ele yardım sever sabah güğümle su götürirdi gördüm" . "Gız elede vücudu varki sanırsan daş kaya altında ezilirsen valla". "He gız alan yaşadi bide bizimkilere bak hele " Sessizce olan biteni dinleyen Şebnem duyduklarıyla az daha deliye dönecekti ne demekti o öyle . Sakin tutmaya çalıştığı sesiyle konuştu. "Ayıptır hanımlar nasıl sözler onlar ele". "Ne ayıbı gız evlen senide görürüz". "Namahreme laf atmam helede başka adama nikahlıysam yan gözle bahmam ben ". Şebnemin söyledikleriyle başlarını yere eğdi kadınlar haklıydı hemde çok haklıydı Şebnem. Başlarını eğen kadınları gören Şebnem konu kapansın diye "Niye gelmiştiniz hayırdır. ". "Gız akşama az galdi senin dikdiklerin elbiselerden almaya geldik. "Valla ben kolye alacam geçen çarşıdan getirdim dedin .". "Bende kolanya istirem fısfısli olandan". "Kolanya değil kız o parfüm ". "He işte ondan Şebnem var hemi ". "Var abla içeriye girin kıyafet bakın siz bende getirim parfüm iki tane kaldı seçersen. " "Kim aldı giz ele hemen". "Valla gızlar hep aldı. ". Yarım saat boyunca alışveriş yapıp giden kadınlarla Şebnemde çıkmıştı terzi dükkanından . Bugün ki hasılatı iyidi . Çok yorucu bir gündü ama güzel ve bereketli bir gündüde. "Akşam gelirsen hemi Şebnem gızım sende ". dedi elinde sütle ahırdan çıkan asiye kadın "Nereye asiye hala ". "Nasıl nereye gız ağanın oğlu için yemek verilecahya oraya hem müzikte varmış oynarıh". "Unutmuşum ben asiye hala onuya geliriz tabi ". "Ey hadi Allah'a emanet ol akşam görüşürüz ". Allah'a emanet ol diyince kadın Maraz Ali'nin serzenişi geldi Şebnemin aklına .Yüzünde fark etmesede kocaman bir tebessüm vardı. Ne kadar yorgun olursa olsun akşama kesin gidecekti oraya. Lütfü bile engel olamazdı. Evett bir bölümün sonuna daha geldik. "Nasıldı bölüm beğendiniz mi ?. " "Oylama yaptık dimi yapmadıysan yapalım olurmu benimde yüzüm gülsün dimi ama. " "Hadi bölümle ilgili sohbet edelim ". "En sevdiğiniz sahte neresi ". "En sinir olduğunuz". "En üzüldüğünuz peki ". "Maraz Ali'yle lütfünün geçmişi peki ". Bu arada anlatis tarzımı sevdiniz mi ". Kendinize iyi bakın öpüldünüz 🥰🥰 |
0% |