@rzgarhali
|
BAŞLIK
Senin Yerin Benim Yanım
Şebnem kolundan tutulup "Hadi gız kalk oynayak sanki oturmaya geldih".
demesiyle Maraz Ali'yle buluşan gözlerini çekip onu sarsan kıza baktı. Tabi Maraz Ali bu durumdan hiç memnun kalmamış kaşlarını derince çatmıştı.
"Ama ya emim görürse valla sonra heç onu çekemem!".
"Aman gah gız nerden görecah aralara girerih biz".
"Hadi kalkalım abla görmez babam ne olur ". .
Canına milletti valla Şebneminde kurtlarını bir güzel dökmeliydi.
"Ey hadi o zaman bir tozunu alalım şuraların ".
dedi Şebnem yüzünü kaplayan gülücükle.
Şebnemden gözlerini ayırmadan halaya devam eden Maraz Ali Şebnem 'in gülümsemesiyle daha da çattı kaşlarını ,ondan başkası yüzünde güller açtırmasın ondan başkasına o çukurda filizlenen çiçekleri bahşetmesin istiyordu..
Nede güzel olmuştu gün çiçeği öyle. Yeşil elbisesi zümrüt harelerini daha da göz alıcı kılmıştı . Bu nasıl bir güzellikti böyle her haliyle nasıl kusursuz olurdu bir insan. Güzel demek basit kalırdı sönük kalırdı dilberinin yanında . Hatta ona güzel demek hakaret bile sayılabilirdi.
O bu dünya için fazlaydı her şeyiyle fazla. Gül gibiydi aynı dalından koparmak isteyenlere dikenli sevmek görmek isteyenlere dikensiz . Gece gibiydi hem duygulu hem karanlık , o zümrüt harelerin arkasında karanlık kaplı acılarla dolu. Gökyüzündeki yıldız gibiydi ulaşmak isteyip ama bakmakla yetinebildiğin bakmakla bile mutlu olduğun.
"Burnunun ucuna değdi kaşların oğlum yeter lan".
İrkildi Maraz Ali çekmedi ama gözlerini nasıl çeksindi ki insan kıyıya vuran bir gemiyken .
"Kıyıya vurdum limanında sakla beni merhemim ol verme ellere beni. Gerçi versende gitmem ya ".
"Ne abi bene ilanı aşk mi edirsen".
"Bak işine oğlum ".
"Asıl sen önen bakta halayı devam ettir. ".
Halaya kalkan Şebnem 'i gören Serap rahat duramadı yerinde . Biraz önce kahya kadının dedikleri canını sıkmış yetmemiş Şebnem de iyice canını sıkmıştı .
"Get get aman mahrum galma bi göster gendin mazallah göstermesen ölürsen".
"Benim kendimi göstermeme gerek yoh ben zaten göz önünde biriyem . Saklansamda görürler onlar beni. Tabi sen anlayamazsan hep göz önünde olmak için i çabaladığından kendini benim gibi sanma".
dedi Şebnem dudaklarını yukarı doğru kıvırırken.
Şebnemin dedikleriyle deliye döndü Serap. Okim oluyordu ki ona bunları söyleyebiliyordu. Şimdi birşey yapamazdı. Kalabalığın gözüne çarpar istediklerini elde edemezdi.. . Ama bu yinede rahat duracağı anlamına gelmiyordu .
Halayın sonuna doğru geçti Şebnem ne kadar oynamak istesede amcası Lütfü'nün radarına takılmak istemiyordu. Zira günlerce susmaz" o kadar erkeğin içinde nasıl utanmadan oynadın "der dururdu.
Esma geldi sağına Esma'nın yanındada Gülce yerini aldı. Çalan şarkıyla kızlar halaya başladılar.
"Entarisi vişneden Şimdi gelir çeşmeden Alacahsan al beni Yatahlara düşmeden "
"Hele hele minnoş, minnoş minnoş Hele minnoş, minnoş minnoş Hele minnoş ,minnoş minnoş."
Kızlar kollarını sağa sola , aşağı yukarı sallayarak aynı ritim aynı uyumla ,bir adım ileriye doğru oynamaya başladı.
Şebnem o kadar halaya kendini kaptırmıştı ki ne ara halay başı olmuş farkında değildi.
Önüne düşen mendille hiç oralı olmayarak aldı mendili. Nede olsa halayda düşmüştü dimi. Halayda düşen mendil bir şey ifade etmezdi.
Oysa bu Şebnem'in düşüncesiydi fingirdek Serap çoktan amacına ulaşmıştı bile. Şebnem halay başı olmuş yetmemiş Ethem ağanın oğlunun mendilini almıştı bile .
Bunu fark eden tek fingirdek Serap değildi. .Maraz Ali ve Ethem ağanın oğlu Tarık da fark etmişti.
Tarık'ın yüzünde güller açmıştı . Kim bu kadar güzel bir kızın mendilini kabul etmesine sevinmezdi ki.
Maraz Ali resmen patlamaya hazır bir volkan gibiydi. Bu nasıl olurdu dilberi kesin yanlışlık yapmıştı biliyordu o bilerek yapmazdı, yada yaparmıydı beğenmişmiydi o kıl kuyruk herifi.
"Neyini beğendin bu tipini siktiğimin kıl kuyruğunu ".
"Bana mı diyirsen abi ".
"Mehmet bi siktir git kırmıyım ağzını burnunu! ".
"Tamam gardaşım sakın ol yengem halay mendili sanmıştır genelde ele olur . Hem bizim köyde ele bi adet yoh".
"Yenge !".
"Neh".
"Yengem değil yenge !.
"Tamam gardaşım yenge !".
Sahiplenme ekine bile dayanamadı Maraz Ali sonunda "m" harfi olmamalıydı . O birtek ona aitti kim olursa olsun o sadece ona ait olacaktı. Belki bu şu anlık olmaması gereken bir histi. Ama Maraz Ali de yeni fark ediyordu bu duyguları yeni tadıyordu.
Arka tarafta oynayan kızlara doğru ilerledi Maraz Ali.
İşte şimdi halayın bir ucunda Maraz Ali bir ucunda Şebnem vardı.
Halayın ucunu birleştirmek için dahada yaklaştı Maraz Ali.
Gözlerini etrafta gezdirdi Şebnem yine oynarken kendini kaybetmişti. Üstelik onlara çok yaklaşmış halay çeken erkeklerde cabasıydı.
"Bu niye buraya kadar gelmiş allahan hele bah yav. ". dedi Maraz Ali'ye doğru bakarken .
"İyi poh yedin Şebnem !şimdi dinle bakim evde daramali tüfek Lütfüyü.".
"Ayy abla Mehmeh de bu tarafa doğri gelir Bu kadar yakışıklı olmak zorunda mi bu adam yav".
dedi Esma ağzının suyu aka aka
"Sus be asıl Ahmet 'im çoh yakışıklı hele o boya posa bak".
"Yuh yani Gülce ne çabuk sahiplendin adami ".
"Neydim ya sahiplenmiyim de elimden mi alsınlar he".
"Tamam tamam kulağımın dibinde bağırma ".
"Sesten duysan bağırmam hem susta Maraz Ali'ye bak yedi gösterizle seni".
Çevirdi bakışlarını Şebnem Maraz Ali'ye doğru. Bu adam hep böyle çatık kaşlımıydı, en azından gördüğünden beri öyleydi. Ama ilk defa bu kadar gözlerinden sanki alev çıkacakmış gibi baktığını fark etti. Yüzüne değil sol eline bakıyordu. Elinde olan kırmızı mendile.
İyide ne olmuştu ki altı üstü mendildi.
"Mendil mi sevmir yoksa kırmızı rengini mi sevmir . Neye bahirsen ele az sonra tutuşacam ".
Küçük bir kıkırtı döküldü dudaklarından kendi dediğine komik gelmişti ona.
Maraz Ali'yse derhal o mendili alıp ayaklarının altında ezmek istiyordu. Üstelik bu canına yandığı kadın niye hala atmamıştı o mendili.
Yaklaştı iyice halay başı olan Şebnem 'e doğru. Şebnem 'in eline olan mendili tuttuğu gibi alıp ayaklarının altında ezdi. Öyleki bunu herkes fark etmişti.
Tarık bile.! Bir kez daha ayaklarının altında ezdi mendili Maraz Ali Tarık'ın gözlerinin içine baka baka.
Tarık yutkundu o bakışları gördüğünde. Zira Maraz Ali'nin yaptıklarını daha önceden bilirdi ama değişti sanmıştı. Ama bugün duydukları hiçte değişmiş gibi durmuyordu. İster istemez gözü korktu Tarığın bu adamın hedefi olmak istemezdi hemde hiç. Vazgeçti önünde salınan güzellikten "nağlet gelsin Maraz Ali senin olsun o bu köy güzel gız doli sanki ne ".
dedi kendi kendine. Onun gibi Serapta bu durumdan hiç memnun değildi. O vazgeçti ama Serap vazgeçmeyecekti. Maraz Ali'nin o mendili alması hiç bir şeyi değiştirmezdi.
Yerinde zıplayıp bağırmaya başladı hiç durmadan . Öyle bir bağırdı ki çalan davul zurna,hatta halay şarkısını söyleyen adam bile susmuştu.
"Allah !heyy millet yakında Şebnem 'in de düğün haberini alırıh. Mendili aldı gördüz mi !".
diyip koşarak Şebnem 'e sarıldı.
"Yaa Şebnem hayırlı olsun demek seninde gönlün vardı onda ".
Şebnem hala anın verdiği şoktaydı. Üstüne üstünlük vücudu titriyor Lütfünün yapacaklarından korkuyordu. Ne olmuştu ki !.
"Ne diyirsen sen be ! Almadı ablam mendil felan saçmalama". dedi Esma gözleri dolu dolu olmuştu aynı korku ondada vardı.
"Aldi körmiydiz".
"Bizim burda öyle adetler yoh bilmirmisen fingirdek Serap".
dedi Gülce fingirdek lafını bastırarak.
"Bene bah senin ağzın yırtaram sensin o dediğin orusbu seni".
"Nee !". dedi Gülce ve üzerine doğru atıldı halaydaki kızlar hemen tuttu Gülceyi. Artık herkes etrafına toplanmıştı onların meydanda olan bütün köy halkı bile.
Maraz Ali Şebnem bir tepki vermeden hareket etmek istemiyor ağzını bile açmıyordu. Yumruk yaptığı eli kanı çekilmiş gibiydi.
"Hıhh!". diye bir feryatla Ağalar ve eşleri oturduğu yerinden fırladı adeta.
O nasıl bir tokat sesi ve ona eşlik eden feryattı.
Tabi ki bu feryat Serap'a aitti.
"Sen kim olirsen de benim adıma karar verirsen hee!".
Diyip saçlarından tuttuğu gibi altına aldı Serap'ı Şebnem.
"Bizim burda ele bir adet mi var halaydaki gızlar düşertti sandımda aldım ben ".
dedi Serap' ın saçlarını yolarken
"Ahh Allah belan versin Şebnem aldın işte mendili vardi gönlün aldın ".
"Kes sesini benim kimsede gönlüm yok o şirret dilen sahip çıh ! Ben sen değilemm!".
diyip bir tokat daha attı Serap 'in yüzüne.
"Ne bahirsiz be alın şunu üstümden vicdansızlar".
Kolundan tutup kaldırdı Şebnem Serap 'ı.
Kulağına doğru fısıldadı "bir orusbu varsa oda sensen. Şimdi hemen Gülceden özür dile. Yoksa hem cinsim demez seni burda öyle bir rezil ederem ki bir daha kimsenin yüzüne bile bakamazsın!".
Kolundan tuttuğu gibi Gülce'nin önüne fırlattı Şebnem Serap'ı
"Hadi".
"Kusura bakma ".
Demesiyle yüzüne Şebnem 'in ki kadar olmasada canını çok yakacak bir tokat daha yemişti. Öyleki iki yanağında da parmak izleri çıkmıştı.
"Bir kadın diğer bir kadına buni yaparsa erkeklerden ne beklersen he! Sen kim olirsanda bene ele diyirsen. Millete kuyruk sallayan sen gızım her aşna fişnayi yiyen gene sen . Utanmadan özür dileyen gene sen !". dedi Gülce.
Dolu dolu olmuştu gözleri nasıl böyle bir şey söylerdi. Gözü Ahmet'i aradı yumruk olmuş ellerine tezat yüzünde tebessüm vardı. İçten içe mutlu oldu Gülce ama dışına yansıtamadı.
Etrafta gezdirdi gözlerini Şebnem Maraz Ali ve hemen onun çarprazına duran amcasında takılı kaldı gözleri.
Maraz Ali Şebnem 'in titreyen göz bebekleriyle ,düz halini almış kaşlarını çattı. Ne olmuştu şimdi de göz bebekleri titriyordu. Şebnem 'in baktığı tarafa çevirdi yönünü. Lütfüyü görmesiyle kasılan çenesi bir oldu.
"Ne yaptı bu it herif de sana bu kadar çok korkuyorsun sen!".
diye sessizce soludu Maraz Ali . Böyle anlarda kollarıyla sarıp göğsünde saklamak istiyordu onu . "Şşş korma ben yanındayım, burdayım sen bana sığın ben sana yuva olurum bacası tüten ev ,sıcacık bir yatak , sevebileceğin yanında çocuk olabileceğin biri olurum demek istiyordu." Tıpkı yuvasını kaybetmiş kırlangıç gibiydi gözünde. Öyle masum, öyle ürkek bir o kadarda kırılgan olan dilberine karşı. Yıllar önce kaybettiği merhamet duygusu tekrar gün yüzüne çıkıyordu. Ama bu defa zorlanmıyor kendine hiç kızmıyordu. Aksine içini sımsıcak eden bu hissi seviyordu.
Sanki içindeki buzullar yavaş yavaş eriyor ,toprakla gizli olan duygularını yeşertiyordu.
Çarprazında olan Lütfüye doğru adımladı. Üzerine onu daha net duyabileceği bir şekilde eğildi.
"Bana bak lütfü eğer evde tek kelime eder kızların helede Şebnem 'in canını yakacak ki yakamazsın,olduda sıkacak ki onuda yapamazsın. Diyelim ki yaptın yürek yedin andım olsun seni öküzlerin arkasına bağlar 50 dönümlük araziyi sürdürür köy meydanında asarım seni duydun mu beni!".
"D - duydum ağam ayağın altını öpim ağzımı bile açmam ağam vallah".
"Tamam lan kapa çeneni gözlerini de çek kızların üzerinden. ".
Lütfü sanki bu komutu bekliyormuş gibi çevirdi bakışlarını kızlardan
Şebnem girdi söze.
"Bakın mendili kim koydu bilmirem bizim burda öyle adetler yok. Ben halaydaki gızlar düşertti sandığım için aldım . Alırız çünkü biz gerçekten bilsem almazdım. ".
" Tamam bir önemi yok herkes bilir bizim köyün adetini. Senide bilir şimdi herkes devam etsin kaldığı yerden . Bu mevzu bir dahada açılmayacak olayda açıldı suçlusu ben değilim bu da böyle biline".
dedi Maraz Ali gözleri hala Şebnemdeyken.
Serap herkesin kendi haline dönmesiyle ayaklarını yere vura vura ayrıldı ordan.
"Siz görürsüz ben sizin başıza neler neler örecam bu burda bitmedi şıllıklar sizi".
Şebnem halaya başlayan kızların arasından için sol tarafa doğru yürümeye başladı.
O sırada bir büyük bir el zarif kolunu sarmaladı. Bu sıcaklığı biliyordu yine oydu. Maraz Ali.
"Nereye gidiyorsun kaçtı mı dedirteceksin".
"Nede olsa yarın herkes konuşacak buni gerek varmi daha fazla göz önünde olim".
"Asla tek bir kelime kimse edemez söz veriyorum ".
"Neden neden söz veriyorsun".
"Senin yanın benim yanım çünkü. Tıpkı soy adımın soy adın olacağı gibi".
Açtığı gözleriyle baktı Maraz Ali'nin yüzüne Şebnem "iyimi bu adam kalp var bende böyle pat diye söylenirmi bu sözler. ".
diye geçirdi içinden.
"Bakma öyle ".
"Nasıl bahirem ki".
"İçli içli bahirsen".
Güldü Şebnem Maraz Ali 'nin Şiveli konuşmasına bu adama şive hiç uymuyordu.
"Gül şöyle gülde filizlensin o çiçekler çukurlarda. ".
Boğazını temizledi Şebnem resmen bu adam dilini damağını kurutuyordu.
"Hiçte şive yakışmir sene komik durir sende".
"Sanada çiçeklerini soldurmak yakışmıyor.".
Yine iki kalp, iki ruh bir çift göz sayesinde takılı kaldı birbirine. Etraftaki herkesten herşeyden soyutlandı bir anda etraf.
Taki Şebnem kolundan Esma tarafından çekilene dek .
"Sikeyim böyle işi azıcık huzurumun içine sıçmasalar olmaz.".
"He abi ya benim de içine sıçtılar tam Esmaya yaklaştım gül verim kahya gadın geldi ". dedi mehmet.
"Ahmet te yok zaten ortalıkta o benden ey abi valla ey".
Ahmet Gülceyi öyle üzgün durmasına dayanamadı. Hazır herkes tekrar oynamaya dönmüşken fırsat bu fırsattı.
Gülceye kaş göz yaparak yemeklerin olduğu kısma çağırdı.
Aralarında az bir mesafe bıraktı . Baktı özlediği zeytin karası gözlere adı gibi gül kokulu yarenine.
"Doldurma o kurban olduğum gözlerini. Ben seni bilirem tüm köyde bilir kaldır başın yerden".
diyip elini uzattı çenesine doğru.
İçi titredi bir anda acaba ona zarar verecek birşeymi yapmıştı neden eline hızla akan göz yaşları döküldü ki.
Ateşe değmiş gibi çekti elini
"Ö-özür dilerim bi anda gelişti. Canını mı yaktım birisi görür diyemi korktun.".
"Ne oldu hay benim elimi ....".
"Sus " dedi Gülce lafını yarıda kesti ağzına kötü şeyler alsın istemedi.
"Sen birşey yapmadın beni tanımadığın halde bu kadar güvenmen ,".hıçkırık koptu dudaklarının arasından
"Yapma dökme incileri canımı yahma be Gülcem bah sarılamiremde".
İçini çekti Gülce mendil uzattı Ahmet eline aldığı gibi sümkürdü Gülce hiç utanacak değil di zira az daha sümkürmese ağzına girecekti sümüğü.
O zaman daha çok rezil olmuş olurdu...
"Susarım ama bi şartla ".
"Neymiş şartın ". dedi Ahmet yüzünde keyif almış bir tebessümde bulunurken.
"Bana bir kere daha Gülcem dersen susaram ". dedi ardından bir kez daha içini çekti.
"Sen iste ben son nefesimde bile Gülcem derem sana".
"Yaa şapsik seni vallaha mi".
"Vallaha gız".
Güldüler aynı anda konuşmak ikisinede iyi gelmişti. Yareni olanın merhemi yine yarenidir ya işte onlarda öyleydi tabi.
Köy halkı yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı. Ee köy yeriydi herkes sabah ezanından ya önce yada sabah ezanıyla birlikte kalkardı. Köy telaşı bitmek bilmezdi. Herkes tekrar tekrar hoşgeldin demiş aç uyuyacak olanlar tok yatacakları için teşekkür etmişti.
Gözleri Şebnem'i aradı bir kez daha görmeden gitmesin istiyordu. Gece boyu izlemek yetmemişti.
"Maraz Ali hayde aslanım beni eve bırah vallah ayaklarım tutmir daha".
İtiraz etmek istedi Maraz Ali ama edemedi babaannesi gerçekten de çok yorgun gözüküyordu.
Tekrar taradı gözleri etrafı ama dilberi yoktu etrafta. "Nereye gittin be can özüm iki dakika görseydim de kalbimdeki kurak topraklara yaşam suyu olaydı o zümrüt gözlerin ".
"Haydi Maraz Ali daha duramiram".
"Haydi abi nenem hakli çişi gelmişte"
"Gız sus seni ölmiyesen rezil edecah beni bu yaşta".
"Tamam hadi binin sende sık sultanım tamam mi".
"De get deli sen bu at ürküdene ne bahirsen yoh benim çişim mişim".
Maraz Ali aklına gelen hin planla bindi arabaya. Konağa gelir gelmez arabadan inip babaannesini kucaklayıp odasına götürdü.
"Gurban olsun nenen sene Marazim . Ayni emin gibisen".
"Oy nenem doldurma gözlerin hem amcam görse Ana genemi ahıttın suların hele ağlama yav der birde öperdi seni". diyip gözlerinden öptü babaannesini .
"De get deli oğlan yatacam çoh yoruldum. Eskiden olsa aşimdi kalhar tandıra hamur vururdum ama yoh adım atacak halım yoh".
"Aramızda kalsın sen bütün kızlara taş çıkartırsın ".
"Tabi ne sandın".
"Iy geceler babannem".
"Hayırlı geceler oğul".
Kapıyı kapatıp geldiği gibi yavaş değil hızlı hızlı çıkmış Maraz Ali arka kapıdan. Kimseye yakalanmak uğraşmak istemiyordu.
Şebnemler herkesten önce ayarlanmış evin yolunu çoktan tutmuştular.
Lütfü bir anda yanlarına gelmiş "Hayde gahın elim ağırir benim eve gihah hemen o ilaçtan yap Şebnem. ".
Kafasını hızlı hızlı salladı Şebnem. Yengesiyle göz göze geldi korktuğu şey için gelmemişti. İyiki de gelmemişti kaldıracak durumda değildi artık.
Eve gelinceye kadar Gülce defalarca Ahmet'in ona "Gülcem"demesini anlatmış artık ezberlemiş hala gelmişlerdi.
O sırada Şebnem 'in aklına "senin yanın benim yanım çünkü. Tıpkı soy adımın soy adın olacağı gibi " Dediği laflar işgal etti beynini yol boyu Gülce anlattı oda Maraz Ali'nin söylediği sözleri dinledi.
Gülceyle vedalaşıp içeri girdiler Lütfü "hemen yap getir behletme dayanamirem. Ne ağa oğliymiş salmadılar ki eve gelesen arhadaş".
"Tamam emi hemen getirirem".
Üzerine bile değişmeden hemen kantaron yağı nane kuşburnu kökü meyan kökü birazda tarçın atarak kaynamaya koydu daha geçmemiş sobanın üzerine.
"Abla gel hadi üstün değiş o zamana gadar gaynar o . Gülce abla kulaklarımi götürdi yav. Gerçi sen pek dinlir değildin.".
"Yoo bende dinlirdim en son artık kulaklarım can verirdi binici kez dinlediği için. ".
Gülüşerek merdivenlerden yukarı çıktılar. Çıktıkları gibide seslerini kestiler. Hiç lütfüyü kızdırmaya gerek yoktu.
"Valla çoh korktum birşey der ama demedi".
"He valla Esma bende çoh korktum da birşey demedi .Allah vere birşey demez gene sabah da ".
"İnşallah abla demez ".
"Beyaz geceliğin mi geyecahsan ".
"He istersen sen gey".
"Yoh o bana çoh uzun olir".
"Ey hadi sen yat bende şu ağrı kesici çayı verim gelim ".
Kafasını salladı Esma çok yorucu bir gündü onun içinde.
Beyaz geceliğinin üzerine geçirdiği hırkayla indi basamakları yavaşça Şebnem.
"Ben bu lambaları yakmamışmıydim. Yengem mi söndürdi ecep ". dedi kendi kendine.
Son basamağıda indikten sonra ağzına kapanan elle duvara dayandı sırtı.
Gece gece kim girmişti eve. Korkuyla kocaman açtı gözlerini bu da kim di .
Çığlık atmak istedi ama ağzında ki o kocaman el buna engel oluyordu.
......
Veee bölüm sonu. Evet çok beklediniz biliyorum . Üzgünüm yarında bölüm atarım inşallah. Birde pazartesi veya salı sabah gelir. Hafta sonu gelmez sınavım var. Dua edin bana olurmu.
Birde lütfen Oylayalım bölümü olurmu.
Bu arada olaylarda ilgili yorum yapın merak ediyorum.
Şebnemi mutfakta yakalayan kişi kimdi Tahminleri alalım bakalım.
Günaydınnnnn
!
|
0% |