12. Bölüm

Korkuyorum Anlıyormusun!

Rzgarhali
rzgarhali

Selamın aleyküm uÄŸur böceklerimmmm. Bölüme oy vermeyi unutmayın. Özellikle gizli okuyucular lütfen EMEÄžE SAYGI GÖSTERİN.

 

 

 

 

"Hayırdır hoca efendi bu nasıl bir gapi çalmah".

 

"Hayırdır hayırdır Lütfü müsaade varmıdır ".

 

"Buyur hocam o nasıl söz ".

 

Diyip kenara çekildi Lütfü.

 

Mecit bey ve Hatun hanım önde.

Mehmet ve Lütfü arkada olmak üzere içeriye geçti.

 

Mehmet geçerken gözlerinin esiri olan kızı gördü.

 

"Nasılda aÄŸlamış iki gözümün çiçeÄŸi. Ben tek bir damlasına bile gıyamayacağım damlaya nasılda ev sahipliÄŸi yapmış o gece gözler ".

dedi içinden.

 

Tam annesinin elini öpen Esma'nın yanından geçerken fısıldadı.

 

"Gece gözlerine yıldızları dizmeye geldim sevdam".

 

diyip Esma'nın kocaman açılan gözlerine göz kırparak önde olan babasını takip etti.

 

Esma duyduÄŸu sözlerle kalakaldı. Kalbi çırpınıyordu adeta ilk defa acıdan deÄŸil mutluluktan .

 

" Gözlerim gece gibi güzelmi ki .. hem yıldızları nasıl dizecekki ".

diye geçirdi Esma içinden. BilmediÄŸi bir ÅŸey vardı ki Mehmet o gece gözlere Esma 'yı severek sevdasını göstererek çoktan dizmeye baÅŸlamıştı bile.

 

Gözlerinin ışıl ışıl olmasının tek sebebi iki kalbin gözlere yansıyan parıltısıydı.

 

Sevmek güzeldi acısı da tatlısı da güzeldi. En can yakanı karşılıksız olandı.

Bu evde çok ÅŸahit olmuÅŸtu o karşılıksız aÅŸkın yakarışına bir çeken bildi birde canı yanan.

 

İçeriye giren Mecit hocayla oturduÄŸu koltuktan Yunus ve kardeÅŸi Selim ayaÄŸa kalktı.

 

"Selamın aleyküm beyler ".

 

dedi Mecit hoca.

 

"Aleyküm selam hoÅŸ geldin hocam hayırdır "

dedi Yunus ÅŸaşırıp kalmıştı. Ne iÅŸi vardı bu hocanın akÅŸam akÅŸam. Üstelik oÄŸluyla.

 

Selimse başıyla selam vermekle yetindi.

 

"Hayırdır hayırdır Yunus sebebi ziyaretimiz hayırdır. ".

 

diyip karşısında oturan oÄŸluna döndü bakışları.

 

"Nasılsız Lütfü ey sizdir inÅŸallah ".

 

"Valla hocam bildiÄŸiz gibi".

 

"Cumadan cumaya görirem seni Lütfü o gün gördüÄŸümde eydin maÅŸallah ÅŸimdi de eysen".

 

Lütfü yüzüne vurulan gerçekle bi an duraksadı. Caminin yolunu Cumadan cumaya bilirdi . Sessiz kaldı öylece.

 

SessizliÄŸi karşısındaki el perçem oturan Mehmet 'e

 

"Ee sen nasılsan Mehmet oğlum ".

 

diyerek böldü Lütfü.

 

"SaÄŸolasan Lütfü amca çok eyem seni gördüm dahada ey oldum ".

 

"Ey ey hep ey ol".

dedi Lütfü .

 

"Ee Lütfü abi ne diyirsen ".

 

dedi Selim bu durumdan sıkılmışçasına bir an önce gidip uyumak istiyordu . Zira bu adamı hiç sevmezdi. Ama gelmek zorunda kalmıştı iÅŸte.

 

Lütfü tam cevap verecekken kadınlar tarafından gelen sesle sözleri yarıda kaldı.

 

İçeriye giren Hatun hanımla Sevilay hanım yüzüne yansıyan derin tebessümle ayaklandı. İki kadın sıkıca sarıldı birbirlerine.

 

"HoÅŸ geldiniz Hatun. Bune güzellih bele geç buyur otur.".

 

dedi Sevilay hanım.

 

" Selamın aleyküm hanımlar.

dedi Hatun hanım odaya adım atarak. Ardından devam etti.

 

HoÅŸbulduk Sevilay hemde çok hoÅŸ bulduk ".

dedi yanakları al al olmuş Esma'ya bakarak.

 

O sırada Dilara geldi Sevilay hanımın yanına. Sevilay hanımın elini öpüp alnına koydu .

 

"HoÅŸ gelmiÅŸsen Dilara gızım maÅŸallah eyce güzelleÅŸmiÅŸsen ".

 

dedi elini öpen Dilara 'ya sarılarak. Dilara'nın yüzünde ise güller açtı duyduÄŸu sözlerle.

 

"Bizimi gördüz de geldiz Hatun ".

 

dedi Kadriye hanım memnun olmamış bir yüz ifadesiyle .

 

"HoÅŸbulduk Kadriye önce bir Allah'ın selamını alaydın . Biz böyle insanlar deÄŸilih. Allah'ın selamını görmekten gelmek de ne demek".

 

"Sende eyki bi hoca garisisan Hatun abla başımıza müfti kesildin ".

dedi Leyla.

 

"Müslüman olan her kul bunu bilir .Müfti kesilmeye gerek yohtur Leyla baci".

 

"Aman he he neye geldizse artık. Ele gapi baca gırarak" .

 

"Edebimizle geldik oturuyoruz Allah misafiriyiz sizin gibi. Kadriye teyze ,gelen misafire neye geldiz denmez helede o evde sizde misafirsez".

dedi Dilara saygısını hiç bozmayan naifliÄŸiyle.

 

"Amann dilide tabuç kadar".

 

dedi Kadriye kaÅŸlarını çatarak.

 

Tam o anda içeriye Åžebnem girdi . Zaten canı aÄŸzına geliyordu birde bu çirkef kadın haddini bilmezlik edip duruyordu.

 

"Büyük haddini bilmeliki küçükte yol bilsin . Ki gördüÄŸüm kadarıyla -

diyip Dilara'ya bakışlarını çevirdi Åžebnem.

 

"Küçük yolunu da sözünü de biliyor. ".

 

dedi Şebnem Kadriye hanıma haddini bildirerek. .

 

"Giz anam gapıza geldığımıza piÅŸman olduk. Bi döymediÄŸiz galdı Sevilay. Benim aslan oÄŸlum senin sinsi gızan kalmadi. Amann ne fenasız".

 

"Bene bahh Kadriye o çali süpürgesi saçların yoldurma bene ! Gah gah defol evimden seni burada yolmiyim. Misafir dedih laf etmedik sende eyce gendin aÅŸtın . Senin gart oÄŸlan gızmi verirem ben".

 

"VuÅŸ aman hele bu edepsize sen benim oÄŸluma gurban ol ".

 

"Sen ne diyirsen Kadriye teyze ".

dedi Åžebnem ellerini beline koyarak.

 

Åžimdi elinden bir kaza çıkacaktı. Hatun hanım ayıp olacaktı. Hemde hoca efendi burdayken.

 

Esma'ysa hem sinirlenmiÅŸ hem mutluydu. Babası artık bu evliliÄŸin konusunu bile açmazdı. Hele de Mehmet 'i gelmiÅŸken.

 

"Aman yenge sus gözün sevim bu gız bizi camdan aÅŸaÄŸi atar".

 

Dedi Leyla korkuyla. Öyleki sesine bile yansımıştı korkusu.

 

Gözlerini açtı Kadriye hanım Leyla'nın sözlerinin gerçekliÄŸine kulak vererek.

 

"Aman bişe demirem geldiğimıza pişman olduh gidirih ".

 

"Ey haydi uğurlar ola. Yarın tek kelam duymiyim dere kenarında olanları duymuşsandır sen".

 

"Aman Şebnem duyduk bacım duyduk biz gidirih".

 

dedi Leyla geçen ay olanları aklına getirirken. Zira göl kenarında yün yıkayan Sinemi sırf yengesi Sevilay hanıma laf etti diye topaçla dövmesi tüyler ürpertici bir olaydı. Sadece bu kadarını biliyordu köy halkı oysaki gerçek sadece o deÄŸildi.

 

Åžebnem 'in annesi için aÄŸza alınmayacak laflar denmiÅŸ. YetmemiÅŸ birde Åžebnem 'e piç damgası vurulmuÅŸtu. Bu da yetmemiÅŸ gibi Sevilay hanımın kolunu sıkmıştı Sinem olacak haysiyetsiz . Tabi Åžebnem dururmu zaten deliye dönmüÅŸ göl kenarından koÅŸarak gelirken. GördüÄŸü ÅŸey dahada deliye çevirmiÅŸti onu .

 

Sinem'in saçlarından tuttuÄŸu gibi suya yatırmış kafasını suyu sokup çıkarmıştı.

 

Sinem kaçmak istemiÅŸ ama Åžebnem izin vermemiÅŸti öyleki oradaki hiç bir kadın sesini bile çıkarmıştı hak etmiÅŸti Sinem tak etmiÅŸti artık canlarına.

 

Taki Sinemi Åžebnem topaçla dövene kadar.

 

Sinemin bacaklarının her yanı mos mor olmuÅŸtu. Oda bunu yapmak istemezdi. Helede bir kadın olarak. Ama kimse ona piç diyemez ölmüÅŸ annesine iftira atamazdı. Helede annesi gibi olan kadının canını hiç yakamazdı.

 

Leyla aklına gelenlerle hızlı hızlı merdivenlerin olduÄŸu kısma geldi. Ardından yengesi Kadriyeyi çekerek.

 

Sese ayaklanan Lütfü ve Yunus bey seslerin hiç hayra alamet olmadığını biliyordu.

 

"Ne olir Kadriye baci .Sevilay ne oldi .".

 

"Ne olacah bu Kadriye garisi benim gızıma sinsi dedi benim gızıma galmamışmış".

 

"Kadriye!".

dedi Yunus bey uyarıcı bir sesle.

 

"Ne var Yunus benim oÄŸlum bi tene".

 

"Herkesin evladi bir tene Kadriye baci".

 

Diyip asıl muhatabı olan Yunus'a döndü.

 

"Bir daha bu gonuda gız isteme gonusunda gapıma gelmeyin Yunus .

BaÅŸka gonuda kapım açıh ama bu gonuda gapali. Benim size verecah çöpüm bile yoh.".

 

Belki Lütfü'nün sözleri bi babanın söyleyeceÄŸi normal sözlerdi ama Esma için öyle deÄŸildi.

Åžuan burda hıçkıra hıçkıra aÄŸlamak deli gibi halay çekmek istiyordu.

 

Bir kere bile başını okÅŸayaman neyi olduÄŸu sormayan babası onu korumuÅŸ . Bu kötü kalpli insanlardan uzak tutmuÅŸtu. Bir babanın arka çıkması böyle bir ÅŸeydi artık onun gözünde.

 

Yaninda olan Dilara elini Esma'nın koluna koymuş hafifce sıkmıştı.

*Ben burdayım * der gibi.

 

Esma içten bir tebessüm sundu görümcesi olacak olan Dilaraya. .

 

DuyduÄŸu sözler üzerine Yılmaz ailesini Lütfü'nün evini terk etti yerleri döver bir ÅŸekilde.

 

"Hep senin boÅŸ boÄŸaz aÄŸzın yüzünden bu oÄŸlan bi türli evlenemedi ulan gari!".

 

"Ben neyittim benim oÄŸlumu herkes hak etmir hele o sidikli Esma heç".

 

"Sus artıh sus çengen baÄŸi gopa sus ".

 

Diyip eÅŸini kardeÅŸiyle bırakıp hızlı hızlı yürüdü Yunus . Biraz daha kalsa karısının yanında elinden hiç istemeyeceÄŸi bir kaza dilinden acı sözler dökülebilirdi.

 

O sırada Terzi ailesinde yeridne duramayan sadece iki genç deÄŸil. OÄŸullarının mutluluÄŸuna ortak olan Mecit hoca ve Hatun hanım vardı.

 

Üç yıldır bir kere bile olsa evlilik lafı geçse olduÄŸu ortamı terk eden oÄŸulları

ÅŸimdi yaka paça bir kızı istemeye getirmiÅŸti. Üstelik duru bir güzellikte tertemiz hanım hanımcık ,masum çiçek gibi bir gül goncasıydı.

 

"Gusura bakma Mecit hoca ayıpda oldi ama"

 

"EstaÄŸfurullah Lütfü nefsine hakim olamayan eline diline belinede hakim olamaz . Zira hakim olsalardi böyle bir olay yaÅŸanmazdi " .

 

"Haklısan hocam buyur oturah".

 

Biten gardaÅŸanın ardından her iki tarafta kalktığı yerlere geri oturdu. Yüzlerinde derin tebessümle.

 

"Bi kahveni içerih Lütfü ".

 

"Tabi Mecit hoca".

 

"Gızım hele bize bi gahve yap".

 

Esma yüzünde kocaman tebessümle

içinden çıkmak isteyen kalbiyle mutfaÄŸa doÄŸru yol aldı. Bugün ne ara kalbine girdiÄŸini bilmediÄŸi adama ve onun ailesine kahve yapacaktı hemde kendi elleriyle.

 

"Sen abimden dahada heyecanlisan yenge"

 

dedi Dilara kıkırdayarak.

 

"Yenge mi!".

 

dedi Esma yüzündeki ÅŸaÅŸkınlıkla.

 

"He yenge amca mı deseydim".

 

dedi Dilara. Elindeki kahveleri yanakları domates kesilmiş Esmaya bakarak.

 

"Yenge daha iyi gibi dimi abla". .

 

dedi Esma. Åžebnem 'e dönerek.

Åžebnem ise onu duymuyor içindeki kıyıya vuran kalbine taÅŸ baÄŸlayan dalgaların sesine kulak veriyordu. Maraz Ali'nin göreve gidiyor oluÅŸu onu hiç bilmediÄŸi bir buhrana doluyordu.

 

"Abla ".

 

dedi Esma bir kez daha.

 

Åžebnem 'in koluna dokundu Dilara.

 

"Hı".

 

"Diyoruz ki yenge daha iyi hemi".

 

"He hadi kahveleri götür ".

 

Esma kahveleri götürürken dökmemeye büyük çaba göstermiÅŸ sonunda dökmeden ikram edebilmiÅŸti.

 

Mehmetle göz göze gelmemek için çok çabalamış ama o üzerinde gezinen çimen gözlere daha fazla kayıtsız kalmamıştı.

 

Çimen gözlerle gece gözler çakışınca etraf soyutlanmış öyleki Mehmet eline dökülen sıcak kahvenin henüz farkına varmamıştı.

 

"OÄŸlum!".

 

Dedi Mehmet hoca uyarıcı bir sesle sadece Mehmet 'in anlayacağı bir tonda.

 

Mehmet işte o an elinin sızısını hissetti.

 

Dudaklarını diÅŸlerinin arasına alırken Esma çoktan odayı terk etmiÅŸti.

 

Mecit hoca kahvesini yudumlamış söze girmiÅŸti.

 

"Allahın emri peygamberin kavliyle gızın Esma'yi oÄŸlum Mehmet 'e gelinim olsun diye deÄŸil bir kızım olsun diye istiyorum Lütfü. Sizin ve gızınızında rızasını alarak. .

 

Ben oÄŸlumu övmem ama herkes bilir benim oÄŸlumu. Sende bilirsen az gelmedi tarlalarda yanan. Gerisi de sene galmış".

 

dedi Mecit hoca tüm inceliÄŸiyle.

 

"Mehmet'i iyi tanirem hoca sizin aileyide Allah var gözüm arhada galmaz . Siz hele gene bir gelin bende adet yerini bulsun diye Mehmet 'i bir sorim soruÅŸtirim".

 

dedi Lütfü bu onlarda rızam var kız evi naz evi demekti. Birazda düÅŸünmek fikir almak için zaman kazanmaktı.

 

Erzurumda bir kız üç kere istenirdi. Mehmet üç kere deÄŸil ömrü bitene kadar gelirdiya bu kapıya orası ayrıydı iÅŸte.

 

Giden Sönmez ailesinin ardından herkes odasına çekilmiÅŸti. Esma mutluluktan uyuyamıyor dört dönerken Åžebnem içindeki yerini sevmiÅŸ sanrıyla uyuyamıyordu.

 

Oysa daha Maraz Ali'den ayrılalı yedi saat olmuştu.

 

Åžebnem sabahı elindeki Kuran'ı Kerim-i okuyarak Maraz Ali ve tüm askerleri koruması için Allaha yalvarırken ,Maraz Ali ateÅŸ altındaydı. İki genç içinde bitmek bilmeyen bir geceydi.

 

Öyleki Maraz Ali

 

Komutanım füze ".

 

diye bağıran Fatihle ..

 

Tam bir ateÅŸ hattının içindeydi.

 

"Asker yataÄŸa yat ".

 

Diye kükredi Yankı adını hakkıyla vererek.

 

Gelen emirle dağlardaki taşlar kayalar yatakları olan askerler. Menzilledikleri kayaların arkasına uzunca uzandı.

 

Patlayan füze savrulup giderken Fatih 'in sesi duyuldu.

 

"İndirdim ".

 

dedi Fatih tuttuÄŸu nefesini vererek.

 

En zor iÅŸlerden biri onundu. Timin uzaktan koruması ona aitti. Tüm canların ait olduÄŸu gibi.

 

"3 yönünde iki terörist var komutanım ".

 

"Fatih duydun ".

 

"Emredersiniz komutanım ".

 

"Komutanım Miro iti kaçir da" .

 

dedi lakabı kemençe olan İdris.

 

"Fatih ne durumdasın aslanım ".

 

dedi Yankı önündeki gizlendiÄŸi sanan it soyunu alnından vururken..

 

"Çok uzak komutanım vuramam".

 

dedi Fatih füzenin başına geçmeye çalışan it soyunun vururmayı ihmal etmezken .

 

"Koruyun bizi Fatih , Atıf !.

 

"Emredersiniz komutanım!".

 

"Sedat ,kemençe siz sol taraftan Yakup ikizler siz benimle saÄŸ taraftan. ".

 

dedi Maraz Ali . Üzerlerine yaÄŸmur gibi yaÄŸan kurÅŸunların üzerine doÄŸru giderken.

 

"On üçinci da ha bu itler kaÅŸ canli hamsi gibi kivrik kivrik ".

 

dedi kemençe İdris sol taraftaki teröristleri önlerinden temizlerken.

 

"Ula uşagum ele hamsi deme yazıktır yev hamsilere".

 

dedi Åžafak saÄŸ taraftaki ona ait olan teröristleri önlerinden temizlerken.

 

"Ula sen bi sus Erzurumli beceremeyiysin da ha benim ÅŸivemu".

 

"Haçan hele sus da vur".

dedi Åžafak arkadan gelen teröristi vurarak.

 

"Koruyun beni Atıf içeriye dalacam".

 

dedi Maraz Ali.

 

"Koruma saÄŸlandı devam edin komutanım önünüz temiz ".

 

Aldığı cevapla ilerledi Maraz Ali. MaÄŸaradan içeriye girerken hala vurduÄŸu it soyları sayan askerlerine takıldı. Böyle anlarda en iyi stres azaltma yöntemi buydu daÄŸlarda.

 

"Bugün bakalım en çok kim it soyu avlamış kim çok avlamışsa bütün maaÅŸlarınız onun. ".

 

"Tam arkanızda ".

 

dedi Fatih Maraz Ali teröristi indirirken..

 

"Temiz komutanım".

 

dedi Atıf oda gizlendiÄŸi yerden çıkıp timinin yanına gelirken..

1 saatlik çatışma sonucunda Miro itiyle kaçan teröristler hariç 51 terörist gebertilmiÅŸti.

 

"Ne durumdayız Fatih ".

 

Aramızda 3 kilometre var komutanım . Güvenli yoldan gidersek 1 saatimizi alır ama Cudi dağına yakınız. Ordan Åžehmus itinin kampına geçebilirler Sayıca çok fazla o kamp. Destekte alabilirler.

 

"Bizim destek timi arayalım Hasan ne durumdalarmış öÄŸrenelim telsizi baÄŸla".

 

"Emredersiniz komutanım !".

 

"KardeÅŸini burda bırakmış it soyu .Etrafa bakın benzin veya tüp varmı".

 

dedi Maraz Ali.

 

Hüseyin ve Åžafak'a bakarak.

 

"Emdersiniz komutanım ".

dedi Åžafak ve Hüseyin.

 

İçinde Miro'nun kardeside olan teröristleri bir araya toplayan DadaÅŸlar timi buldukları küçük tüplerle etraflarını çevirdiler teröristlerin.

 

Bulundukları yeri terk ederken güvende oldukları bir anda Fatih ve Atıf niÅŸan alarak 3 tüpe ayni anda ateÅŸ etmesiyle bütün tüpler patlamış,it soyları param parça birer kızarmış ete dönmüÅŸtüler.

 

GüneÅŸ yeni yeni üzerlerine doÄŸarken ne uykusuzluk ne açlık umurlarında deÄŸildi. Bu vatan için önemli olan uykusuzluk ve açlık deÄŸil huzur ve güven önemliydi.

 

Telsizle irtibat kuran Maraz Ali.

 

Kartallar timiyle irtibata geçti.

 

"Kartal ne durumdasınız kardeşim ".

 

"Size 2 saatlik yol uzağındayız pusuya düÅŸtük çatışma yaÅŸadık yaralılar var. Helikopteri bekliyoruz. Destek ekiple birlikle geleceÄŸiz . Sakın biz gelmeden çatışmaya girmeyin duydun mu beni Yankı !".

 

dedi Tibet itiraz istemez sesiyle. Ömerden sonra birde Yankı'nın gitmesine dayanamazdı.

 

"Bakarız Kartal sizde yetiÅŸmeye bakın. Koordinatları gönderir Hasan ".

 

"Yankı!Yankı ".

 

"İrtibat kesildi komutanım ".

 

"Senin ağzını burnunu kırmazsam Yankı hele burnun bile kanamış olsun. Hayvan herif ".

 

dedi Tibet burnundan solurken.

 

Yankı ve timi etrafı tarayarak yol alırken Kartallar timi onları almaya gelecek olan Helikopteri bekliyordular.

 

Güne uykusuz gözler korkuyla çarpan bir kalple gözlerini açan Åžebnem 'e birde baÅŸ aÄŸrısı sürpriz yapmıştı.

 

"Hih abla o gözlerin ne ele".

 

dedi Esma hayretle.

 

Åžebnem 'in gözleri kan çanağı olmuÅŸ içindeki huzursuzluk gece boyu devam etmiÅŸti.

 

"Başım ağrıyor yok bir şey merak etme".

 

"Dün de bir ÅŸey vardı sende ne oldu".

 

"Maraz Ali".

 

dedi Åžebnem sözlerini daha tamamlayamadan hiç akmamış gibi akan yaÅŸlarıyla susmak zorunda kaldı.

 

"Ne oldi ona bir ÅŸey mi yapti sene abla".

 

"O -o bana yuva olmaktan baÅŸka ne.. ne yapabilir Esma".

 

dedi Åžebnem kesilen sesiyle.

 

"Niye bu kadar perişansın o zaman abla bu halin ne".

 

dedi Esma sesideki daha da artmış korkuyla. Kafasında dönüp dönen binlerce senaryo vardı.

 

"Dün gece göreve getti hemde Şırnak 'a teröristlerin en çok olduÄŸu bölgeye ..

duraksadı ciğerlerine yetmeyen bir soluk aldı.

 

Ona bir ÅŸey olursa ben neyderem Esmam yapamam bir kez daha yetim galamam ruhumuda idam edemem Esma edemem".

 

İşte ÅŸimdi Esmada hıçkıra hıçkıra aÄŸlıyordu. Onunda canı yanmıştı.

 

"Sen ne ara bu gadar sevdin onu ".

 

"Bilmirem bilmirem ben fark etmeden o kendine bir krallık kurdu bu kalpte.

Benim kalbimde ilk defa acıdan bir his oldi Esma . O hissin adi Maraz Alim ".

 

dedi Åžebnem tam o anda korkuyla yerinden sıçrayarak bir ÅŸey oldu.

 

"Gız sizi gibi hain sıçanlar benim niye heç bi pohtan haberim yoh he niye yoh. ! Hele bah Ahmet demese ayaklı gazete mahbuleden duymasam benim bunu istemeye geldiklerinden Maraz Ali'nin göreve gittiÄŸinden haberim olmayacak.".

 

dedi Gülce kapıyı bir kez daha sertçe çarparak.

 

"Giz Allah canın almiya senin Gülce abla. Ödümizi gopardın hem Ahmet abi ne iÅŸ ".

 

dedi Esma göz kırparak.

 

"Sen niye aglirsen Åžebom ne oldi".

 

dedi Gülce Esmanın sorusunu tiye alarak.

 

"Hele anlatın ne oldi. Hoç merah etmirem ama genede siz anlatın".

 

"Yoh canım sen heç merah edermisen . EtmiÅŸ olsan sabahın altısında burda olurdun hemi abla ".

 

Yüzünde ilk defa küçük bir tebessüme yer veren Åžebnem. Sıkı sıkı sarıldı yanına oturmuÅŸ Gülceye.

 

"Saat alti mi giz?.".

 

dedi Gülce.

 

"He saat tam 6 .20 ". Gülce abla.".

 

"Gız demekki ey hızlı goşmuşam ha".

 

"Hem ben küsem size ".

 

"Tamam tamam küsme Esma anlatsin ".

 

"Sende anlat ".

 

dedi Gülce elleriyle Åžebnem 'in ıslanmış yanaklarını okÅŸarken.

 

Gülce akÅŸama kadar kızların yanından ayrılmamış hep birlikte vakit geçirmiÅŸtiler..

 

O sırada 1 saatlik yolu gelen Dadaşlar timi .Kendilerine yer belirlemiş menzil ayarlamıştılar. Gece olmasını bekliyor

Bir karınca sessizliğinde hareket ediyordular. Avının her hareketini izleyen kurt gibi keskin ve sabırlıydılar.

 

Elindeki konserve fasulyeden yemeklerini yiyen DadaÅŸ timi . Sırayla nöbet tutmaya döndüler. Gündüz yerini geceye teslim etmiÅŸ tüm kasvetiyle sis bulutuna çeviriyordu etrafı.

 

Maraz Ali yemeÄŸini yemiÅŸ elindeki mataradan son suyum suyunu içiyordu.

 

İçindeki hasret o kadar harlıydı o kadar yakıyordu ki içini. Fırat nehrinin tüm suyunu içse yinede yangınını almazdı.

Onun yangını bir tek elindeki oyali yazmada vardı. Göz bebekleri titreyerek baktı elindeki sevdiÄŸinden aldığı yazmaya.

 

"Olum bu Yankı komutanda bi haller var. Sürekli o yazmaya bakıyor ".

 

dedi Atıf sesini kısabildikce.

 

"Sevdalanmış hemde çok fena sevdalanmış sonu benim gibi olmaz inÅŸallah onun sevdiÄŸi onu bekler".

 

dedi Fatih. ihanete uÄŸramış sevdasının üzerinde ki tozları sözleriyle silkelerken .

 

"İnşallah gardaşım inşallah ".

 

"Hareketlenme var komutanım ".

 

dedi Åžafak.

 

Elindeki yazmayı kalbinin üzerine ait olduÄŸu yere koyarken hızla yerinden kalktı.

 

Eline aldığı dürbünle bakan Maraz Ali

 

"Kaçırdıkları çocukları getirmiÅŸ it soyları. ".

 

"Kızlar çok fazla komutanım ".

 

dedi Åžafak

 

"Ya canlı bomba yada terörist liderlerine hediye".

 

dedi Maraz Ali dişlerini sıkarak.

 

"Sessiz olun tek bir çıt çıkmasın tek bir çıt yerimizi belli edebilir. Toparlanın ".

 

Duydukları çığlık sesleri hiçte Kartal timini beklemeye yardımcı olmuyordu.

 

Kollarından tutarak zorla kaya diplerine götürülmeye çalışılan beÅŸ kızın feryadı. Heyelana sebeb olacak kadar ÅŸiddetliydi . Ama kollarından çekerek götüren domuz yavruları teröristlere etkisiz di. Kendilerini 13 yaÅŸlarında ki kızlarla tatmin etmek isteyen bir avuç domuz pislikleri .

 

DaÄŸa kaçırılan ,kaldırılarak gelen her kız çocuÄŸunun hazin sonu buydu. Kimisi ya orada ölürdü acıdan. Yada daha sonra kendileri intihar ederdi. YaÅŸamaya devam edenlerse yitik bir halde ölümü bekleyenlerdi.

 

"Komutanım götürüyorlar engel olmayacakmıyız ".

 

"Bekle Hasan sakın tek bir hareket etme ".

 

"Komutanım dokunacak.".

 

"Sana bekle dedim asker emrime karşı gelme.!. ".

 

Ellerini yumruk yaptı Hasan daha fazla bu manzaraya katlanamazdı gözlerini yumdu komutanından gelecek komutu bekledi.

 

Dışarıya çıkan Åžehmusla Miro yu gören Maraz Ali

 

"Åžimdi ".

 

diye bağırdı.

 

Kemençe İdris 'in attığı bombalarla birlikle gökten yaÄŸan dolu gibi mermi yaÄŸdı teröristlerin üzerine.

 

YaÄŸan mermilerden kaçmaya çalışan çocukları kendilerine sper etmekten çekinmedi Åžehmusla miro.

 

Türk askerinin masuma zarar vermeyeceÄŸini biliyordular.

 

Yarım saattir süren çatışma hararetli bir ÅŸekilde ilerliyordu.

 

"Komutanım son şarjorler".

 

dedi Åžafak.

 

"Benim da komutanım ".

dedi kemençe İdris

 

"Siz ne durumdasınız Fatih ".

 

"Bizimde öyle komutanım. "

 

dedi Fatih.

 

"Nerede kaldı bu destek ekip ".

 

"Komutanım üzerimize bir kız çocuÄŸu geliyor ".

 

dedi Hasan.

 

"Ölecek nereye geliyor bu".

 

"Sper yerinden ayrılma Hasan !".

 

dedi Maraz Ali.

Bu oyunu biliyordu. Ama Hasan'ın bir acemi gibi davranıyor olması onu dahada zora sokuyordu.

 

"Komutanım üzerinde bomba var ".

 

dedi Fatih.

 

"Vur Fatih sakın yaklaşmasına izin verme !".

 

dedi Maraz Ali.

EÄŸer yaklaşırsa tüm askerlerinin sonu olurdu bu kız.

 

EÄŸer kızı vurmazsa aldığı ilaç yüzünden o kendi kendini zaten parçalara ayıracaktı. Askerlerinin canı ona emanetti. Buna izin veremezdi .

 

Fatih nisan almışken Hasan'ın sesi duyuldu.

 

"Dur Fatih ikna edebiliriz. "

 

"Siktirme belanı asker ! çök yerine hangi iknadan bahsediyorsun ilaç almış o ".

 

"Komutanım ".

 

diye ayaklanan Hasan kalbinin üzerinden vurulmasıyla sırt üstü yere uzandı.

 

İkizinin vurulduÄŸunu gören Hüseyin nefesinin ciÄŸerlerini yakarak geçtiÄŸini hissetti. Bu acı bambaÅŸkaydı yollarını gözleyen biri yoktu belki ama ikiside birbirlerinin yolunu gözler yuva olurdu birbirlerine.

 

İkizler olan Hasan Hüseyin aynı askeri karargaha atanmış ayni timde görev alan iki yetim kardeÅŸ. 15 yaşında depremde tüm ailesini kaybetmiÅŸ devlet korumasına girmiÅŸtiler. Åžimdide vatanını koruyan birer yiÄŸit askerdiler.

 

Fatih onlara yaklaşan kızı vurmuş

 

"Son mermiydi komutanım ".

 

diye solumuÅŸtu.

 

"Atıf kemençeyle yer deÄŸiÅŸ ,hemen Hasan'ın yarasına bak çabuk !. Koruyorum ben sizi".

 

Atıf hızla Hasan 'in yanına gelmiÅŸ içerde olan kurÅŸuna bakmıştı .

 

KurÅŸun derinde komutanım çıkartmam tanpondan baÅŸka yapabileceÄŸim bir ÅŸey yok !".

 

"Nasıl yok lan vardır bul bir çaresini !".

 

dedi Hüseyin canhıraÅŸ bir ÅŸekilde.

 

"Yok oğlum yok anladın mı yok olsa yapmam mı!. O bizimde kardeşimiz".

 

"Bana bak Hasan sakın kapatma gözlerini ".

 

"Son mermi komutanım".

 

"Son mermi ".

 

dedi Maraz Ali de askerleri gibi.

 

"Hakkınızı helal edin Aslanlarım kanımızın son damlasına kadar savaşın. Bu vatan bize emanet. "

 

"Helal olsun komutanım kanımızın son damlasına kadar seninle savaşmak bize gurur. Vatan Sana Canım Feda".

 

dedi DadaÅŸ timi hep bir ağızdan buna yerde yaralı halde yatan Hasan da dahildi. Gözünden süzülen yaşı eldivenli elinin tersiyle sildi Hüseyin kardeÅŸine hiç bir ÅŸey olmayacaktı.

 

"Öyle kolay pes etmek yok DadaÅŸ timi ".

 

Diye ateÅŸ ede ede geldi Kartal timi 30 askerle birlikle. Sabaha kadar süren çatışma yakalanan miro ve Åžehmusla it sürelerinin ölümüyle sonuçlanmıştı.

 

Gelir gelmez Hasa'nın yarasına bakan recep ilk müdahaleyi yapmış kurÅŸunu çıkarmıştı.

 

"Komutanım bir an önce yola çıkmak zorundayız. Hasan daha fazla dayanamaz yarası mikrop kapmak üzere. DiÄŸer iki asker içinde durum geçerli.

 

"Telsizle irtibat kuruldu asker burada olurlar ".

 

"Gomutan seni gendi ellerimle öldirecam gomutan".

 

Elinde olan keleÅŸ silahın kabzasıyla çenesine ÅŸiddetle vurdu Maraz Ali

 

"Kes sesini kesmiyim soluğunu . Bağlayın su domuzun ağzını".

 

dedi Maraz Ali

 

"Haydi tim toplan karşıya geçmemiZ lazım ".

 

Dedi Tibet.

 

"Bağlayın şu iti ayaklarından eşeğin arkasına.".

 

"Gidene kadar ölür Yankı bu defa men edilmekten bile kurtulamazsın".

 

"Gebermez o it kafasından kan gelmediÄŸi sürece sakın durdurmayın.

Kan gelirsede yüzü eÅŸeÄŸin götüne gelecek ÅŸekilde oturtun tam aÄŸzına gelecek unutmayın. Anlaşıldı mi Asker!"..

 

"Anlaşıldı komutanım!".

 

***

 

Gündüz geceye hasretken gecede gündüze hasretti. KavuÅŸamadan yitip giden zaman kavuÅŸmak için zamanla yarışan saatler.

 

Tıpkı. Maraz Ali 'sinden haber alamayan Åžebnem gibi zamanla yarışan ama bi türlü geçmek bilmeyen saatlerde kalmış. Sürekli saliseleri bile sayar olmuÅŸtu.

 

Öyle ki aradan 1 hafta geçmiÅŸ Maraz Ali 'den ses seda çıkmamıştı. Kendini çayırda hayvanları otlatırken bulmuÅŸtu. Bir kere bile yapmadığı ÅŸeyi ÅŸimdi aklını yitirmek zorunda kaldığı anda yapmıştı. Yengesinin bütün itirazlarına raÄŸmen. Esmayla birlikte gelmiÅŸti tabi Mehmet bu fırsatı hiç kaçırmamıştı.

 

İstemeye gelecekleri ikinci gün babaannesi rahatsızlanmış Lütfülerden izin istemiÅŸlerdi. Lütfü sorun etmemiÅŸ hayırlısı demiÅŸti.

 

Mehmet ".

 

dedi Esma kalbi aÄŸzında atarken daha önce hep korkudan atan kalbi ÅŸimdi mutluluktan atıyordu. Bu adam onun bütün ilklerinin imzası kalbinin mührüydü.

 

"Söyle Mehmet 'in duası. ".

 

Duyduklarıyla adeta eridi Esma. Kalbi kanat çıpmış ellerine usulca konmuÅŸtu.

 

"Ben senin duanmıyam".

 

"Seni gördüÄŸüm ilk gün .. duraksadı alnını Esma'nın alnına deÄŸdirdi.

 

Dualarımda ki kadın karşımda dedim gülüm ".

 

dedi Mehmet dudaklarını koklayak öptüÄŸü kadının alnında buluÅŸtururken.

 

Hangisine kalbi daha fazla hızlansın hangi sözünde dili tutulsun bilemedi Esma ama alnına deÄŸen dudaklarla bütün kanının çekildiÄŸini bedenini terk ettiÄŸini hissetti.

 

SevdiÄŸi tarafından öpülmek böyle bir hismiydi iÅŸte ÅŸimdi anlaya tada bilmiÅŸti.

 

Ömür boyu tatmak isteyeceÄŸi tek duygu buydu buna adı kadar emindi. Belki ÅŸuan kendi adından emin deÄŸildi ama zira Mehmet 'in yumuÅŸak dudakları aklını başından çoktan almıştı.

 

Hele aldığı sık nefeslerle yüzüne deÄŸen sıcaklık tenini alev alev yakıp geçiyordu. Bu adamda soluklanmak istemesi günahmıydı. Yakında helali olacak olmak en büyük arzusu mutluluÄŸuydu.

 

İkiliye gözleri takılan Åžebnem atmakta olan yaÅŸlarına yenilerini de oluk oluk olarak ekledi.

 

Vuruldum aynı yerden üst üste

VURULDUM .

Yoruldum ,dağıldım. Korkuyorum Anlıyormusun .!

 

Dağılmış bir haldeydi Åžebnem yine kaybetme korkusu buhrana çevirmiÅŸti hayatını. Bir kez daha kaybetmeye hazır deÄŸildi.

 

Ben ben olmaktan çıktım bir kez daha yaÅŸatma bunu bana .

Bir el var sanki boğazımı sıkı sıkı tutmuş nefesimi kesiyor.

 

Ellerini boynuna gitti hayali bir el nefesini kesiyor gibiydi. Oysa asıl nefesini kesen ruhunun suyu sevdiğinin yanında olmamasıydı.

 

Dile döktü yine içindekileri sanki karşısında Maraz Ali varmış gibi.

 

Öyleki elleri yerini çok sevmiÅŸ gibi. Tenime bıraktığı kırmızılık yerini mora çalacağı çok aÅŸikar. İçimde bi sıcaklık var ateÅŸe düÅŸtüm sanki İçimde korlar var .

 

Korkuyorum Anlıyormusun Korkuyorum !. . Daha seni yeni bulmuÅŸken doyamamışken kaybetmekten Korkuyorum. Kokun kokun Alim silinir diye koklayamıyorum sürekli. Elimde bir künyen senden bana hatıra anılar alnıma kondurduÄŸun buseler var.

 

Yetmiyor ama ben nefessizim ,

derince nefes çekti içine ama istediÄŸi nefes ciÄŸerlerine dolmadı.

Ruhum kaybolmuÅŸ gibi o günden sonra terk etti beni ruhum. Bir kez daha anladım sadece kalple sevilmezmiÅŸ ,sadece kalp özlemezmiÅŸ . Ben her zerremle seni çok özledim. Ne zaman geleceksin Marazım güneÅŸ gözlüm toprak kokulu Alim .

 

Ben nefessiz kaldım bir yudum suya muhtaç kaldım. Sensiz ben ayazda kaldım.

 

dedi Åžebnem gözlerinden taÅŸan yaÅŸlar topraÄŸa damlarken.

 

Toprak olmus ellerini burnuna götürdü. Henüz toprak yaÅŸtı.

 

"Tıpki Maraz Alim gibi kokuyorsun. Ama o senden daha güzel kokuyor. Sakın onun kokusunu çaldığın gibi bedenini de esir etme kendine. ".

 

dedi .Elindeki toprağı parçalamak istercesine.

Dayanamıyordu artık Çatısı bacası olmayan bir ev gibiydi.

Rüzgar vurdu yel vurdu. Savruldukça savruldu. Ne zormuÅŸ bi adamın evin olması ,limanın olması.

 

Hıçkıra hıçkıra aÄŸladı o günden sonra tek bir haber yoktu Maraz Ali den öyleki Mustafa 'yı bile görmemiÅŸti .

 

"AÄŸlama o gözler aÄŸlamayı hak etmiyor.

Seni kim ağlattıysa onun canını alabilirim ".

 

Duyduğu tok sesle ağaca yasladığı sırtından destek alıp ayağa kalktı.

Bu ses hem çok bir o kadar da yabancıydı. Sesini unutmuÅŸ olabilirmiydi.

 

"Sen ! sen burdasın ne zaman geldin . ".

 

diyip sıkıca sarıldı Åžebnem önünde daÄŸ gibi duran özlediÄŸi adama .

 

Abisi bildiÄŸi adam daÄŸ gibi yanında kollarını sarmıştı ona . Hıçkıra hıçkıra aÄŸladı hiç susmak istemecesine. Babasının yokluÄŸunu hissettirmemek için çabalayan adam ÅŸimdide güneÅŸ gözlü sevdiÄŸi için akan yaÅŸları nasırlı elleriyle siliyordu.

 

Nasırlı ellerin sahibinin aÄŸzından çıkan haykırışla yerinde titredi adeta Åžebnem.

 

"Esmaa!".

 

"Şimdi yaktım seni it sen nasıl benim bacıma sarılırsan".

 

Diye Şebnem 'i bırakarak koşmaya başladı. Şebnemse giden kuzeninin ardından dona kalmıştı

 

Taki Esma'nın çığlığını duyana kadar.

 

 

 

 

 

Evett canlar bir sonraki bölüm görüÅŸürüz. Yorumlarda buluÅŸalım.

 

Bölüm : 07.09.2024 23:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi PaylaÅŸ
Loading...