Yeni Üyelik
5.
Bölüm

B4. DLC harekete geçti

@s_ozturk37

Gözlerimi açmamla pencereden süzülen güneş ışığının gözümü kamaştırması bir oldu. Bir hemşire başıma gelerek pencerenin perdesini çekti. Bir yatakta yüzüstü yatıyordum. Başımı diğer yöne çevirdiğimde bir hastane odasında olduğumu fark ettim. Lina yanı başımda elimi sıkı sıkı tutuyordu. Bakışları derin bir boşluğa dalmış gidiyordu. Kim bilir neler geçiyordu o küçücük zihninden. Gözleri kan çanağı gibiydi. Belli ki çok ağlamıştı.

 

‘’ Prense…’’ Kelimeleri bir türlü toparlayamıyordum. Kafasını bana doğru çevirdi. Uyandığımı fark edince yüzünde güller açtı adeta. Ama ağlamaya karışık bir gülmeydi bu. Minicik elini yanağıma doğru getirdi. Sevim içeriye girdi.

 

‘’ Lina’yı neden… buraya ge… getirdin?’’ Üzerimde büyük bir yorgunluk hissi vardı.

 

‘’ Elimde olan bir şey değil ki bey. O kadar korktu ki dinlemedi. Tutturdu illa geleceğim.’’ Bakışlarımı Lina’ya doğru çevirdim. Bu esnada hemşire ise sırtımda bulunan yarayı pansuman yapmak üzere herkesi dışarıya çıkardı. Acını şiddeti dayanılacak gibi değildi. Bir ara bayılacak gibi oldum. Pansuman bitince ayağı doğruldum. Hemşire koluma girip beni yürütmeye başladı. Ara ara başım dönüp duruyordu. Ama ona rağmen iyi yürüyordum. Bir koluma hemşire girmişti diğer koluma ise Lina. Birkaç tur attıktan sonra odaya geçtiğimizde hemşireye ne zaman çıkabileceğimi sordum. O da bana doktora sormadan net bir şey aktaramayacağını söyledi. Osman ile hemşire doktora durumumu sormak için odadan çıktılar. Sevim ve Lina ile konuşurken Osman yanımıza belirdi.

 

‘’ Ne oldu Osman. Ne zaman çıkacağız?’’ Osman yüzündeki ciddi ifadeyi takınmayı sürdürdü.

 

‘’ Duruma göre bu akşam ya da yarın.’’ Anlaşılan burada bir süre daha buradaydık. Osman ile rahat konuşabilmek için Sevim ve Lina’yı dışarıya yolladım.

 

‘’ Ümit Soykan’a saldıran kişilerle alakalı bir durum var mı?’’ Osman elime bir fotoğraf uzattı.

 

‘’ Saldıranlarda böyle bir rozet varmış.’’ Elindeki fotoğrafı alıp inceledim. Üzerinde Siyonizm sembolü olan bir firma logosuydu bu.

 

‘’ İyi de Ümit Soykan’ın ne işi olur ki.’’ Osman belli ki bu cümleme çokta anlam verememiş gibi gözüküyordu.

 

‘’ Ticaret abi. Aralarında bir ticari anlaşma yapmış olabilirler.’’ Derin düşünceler içerisindeydim.

 

‘’ Peki o zaman niye Ümit’e saldırdılar. Aralarında ticari bir ilişki olsa ve anlaşmaya uyulmaması durumunda yasal yaptırım uygulanır ve süreç tamamlanır. Hayır Osman bunun başka bir nedeni olmalı. Ne dersin sence Necdet Karadağ, Ümit Soykan’ın fişini çekmiş olabilir mi?’’

 

Hastane ortamlarını oldum olası hiç sevememişimdir. Ama ne tuhaftır ki en sıkta uğradığım yerlerden biridir. İnsanın sevmediği ot burnunun dibinde biter misali. Neyse ki buradaki konaklamam planlanana göre daha kısa süreli oldu da bir evvel evimize geçtik. Sevim sağ olsun belirli aralıklarla pansumanımı yapıyordu. Vallahi onun hakkını ödeyemem. O kadar çok kahrımı çekti ki. Lina odasında ona aldığım kitaplarla meşguldü. O da çok korkmuştu benim için. Ama şuan ruh hali daha iyi gibi. Ya da bize öyle gösteriyor bilemedim şimdi. Sofraya geçtiğimizde masada tam bir sessizlik hakimdi. Lina’nın bakışları arada bana kayıyordu. Daha çok acıyormuş gibi bakıyordu. Sevim’in bakışları ise daha çok sorgulayıcı gibiydi. Her an bir şey diyecekmiş gibi gözüküyordu yüz ifadesine bakınca. Bende söylemesini istedim. Anlam veremedi. Gene ne tür işlere bulaştığımı sordu. Bu konuyu Lina’nın yanında konuşmamamız gerektiğini söyledim. Üstelemeye devam etti. O kurşunun hedefinin ben olmadığımı söyledim. Sadece yanlış zamanda yanlış yerde olduğumu söyledi bana. Aksine çok doğru zamanda doğru yerdeydim. Böylelikle Ümit Soykan’ın Yahudi firmasıyla ne gibi işler yaptığını anlayamayacaktık. Gerçi daha tam olarak anlayabildiğimiz söylenemez. Sadece ciddi ilişkileri olduğunu biliyoruz. Tabi Sevim’e bu kadar detaylarıyla anlatmama imkan yoktu.

 

Selim müdür beni arayıp geçmiş olsun mesajını iletirken bir güzel fırçayı atmıştı. Soykanlara niye yalnız gittiğimi sordu. Selim müdüre yalnız gitmediğimi Osman’la gittiğimi söyledim. Niye ekiple gitmediğimi yenileyince bende sadece konuşmak ve bilgi almak maksatlı gittiğim için böyle bir duruma gerek duymadığımı söyledim. En kısa zamanda beni görmek istediğini söyledi. Osman’la haberleştikten sonra hemen Selim müdürün yanına gittik.

 

‘’ Anlatın bakalım. Soykanlara neden gittiniz? Detaylıca istiyorum.’’ Sesi bir hayli gergin geliyordu.

 

‘’ Elimizde bir takım şüpheli işlemler vardı. Ümit Soykan’a gitmekte ki amacımız bu işlemleri sormaktı.’’ Osman daha evvelinde bana ilettiği evrakları çıkartıp Selim müdüre de gösterdi.

 

‘’ Bu işlemleri gördüğümüzde Necdet Karadağ’ın yeniden kendisiyle irtibata geçtiğini düşündük.’’ Selim müdür ona verdiğimiz evrakları bir müddet inceledikten sonra daha sakin bir üslupla konuşmaya devam etti.

 

‘’ Öyle bile olsa bunu aleni bir şekilde itiraf edeceğine gerçekten inanıyor musun?’’ Bu beklediğim bir soruydu.

 

‘’ Elbette itiraf etmesini beklemiyordum. Fakat mimiklerinden, ses tonundan yalan söyleyip söylemediğini anlardım. Yalan söylemiyor amirim. En azından şimdilik.’’ Bakışlarını bir anda bana doğru çevirdi.

 

‘’ Peki ya adamlar.’’ Osman elinde bulunan klasörü Selim müdüre teslim etti.

 

‘’ DLC… Bir Yahudi firması… Tel Aviv merkezli bir firma. ‘’ Selim müdür derin düşüncelere daldı.

 

‘’ Ümit Soykan’ın bu firmayla herhangi bir ticari ilişkisi var mı?’’ Hiç tereddüt etmeden konuşmaya devam ettim.

 

‘’ Bu konuda net bir bulgumuz yok ama bu konuda çalışmalarımızı yürütüyoruz. Yakında nihai bir netice alırız.’’ Selim müdür artık daha rahat gözüküyordu. Konuşurken bu ses tonunda gayet net bir şekilde anlaşılıyordu.

 

‘’ Bizim Osman’la bir teorimiz var. Bence aralarında bir ticari ilişki mevcut. Fakat bu konuda Ümit, anlaşmaya uymamış ki bu adamlar Ümit’in peşinde. Hatta bizde Necdet Karadağ’da oralarda bir yerde, bundan ötürü Ümit Soykan’ın fişini çekmiş olabilir.’’ Selim müdür düşünmeye başladı.

 

‘’ Mantıksız değil. Olabilir… Bu da bir olasılık ve tüm olasılıkları değerlendirmeliyiz.’’ Konuşmamızı bölen Selim müdürün kapısının çalması oldu. Sinek kaydı traşlı genç bir çocuk elinde bir evrak ile içeriye girdi.

 

‘’ Mümtaz Bey… Bu size.’’ Çocuğun bana seslenmesiyle bakışlarım bir anda ona yöneldi. Çünkü bana geleceğini beklemiyordum o yüzden birazda şaşırmıştım. Ona rağmen şaşkınlığımı pek belli etmedim.

 

‘’ Teşekkürler evladım. Çıkabilirsin.’’ Osman ve Selim müdürün bir anda bakışları bana yoğunlaştı genç çocuğun verdiği dosyayı incelerken.

 

‘’ İşte bu.’’ diyerek sevinç çığlıkları attım.

 

‘’ Buyurun amirim. DLC şirketi ile Soykanlar arasındaki ticaret bağını kanıtlayan dosya. Ticaret ortaklığı kapsamında yapılacak olan ticaret çalışmalarının detayları da mevcut.’’ Selim müdür bir hayli heyecanlanmış gibi görünüyordu. O da hızlıca dosyayı elimden alıp incelemeye başladı.

 

‘’ Yalnız hala çözülemeyen bir sorun var. DLC şirketi neden Ümit Soykan’a suikast girişiminde bulundu.’’ Selim müdür haklıydı. Her ne kadar aralarındaki ticaret alışverişinin ortaya çıkarmış olsak ta bu sorun daha cevaba kavuşmamıştı. Selim müsaade isteyip Osman’la beraber kapıya yöneldiğimiz esnada bize doğru yöneldi.

 

‘’ Hayırdır Mümtaz. Nereye gidiyorsun.’’ Bir anda arkama doğru döndüm.

 

‘’ Ümit Soykan’ı sorgulamaya bununla alakalı anlatmak isteyeceği şeyler vardır amirim. Ondan sonra da Lina’nın yanına geçeceğim. Geceleri bazen anksiyete geçiriyor. Onunla ilgilenmem lazım.’’ Osman bakışlarını bana doğru çevirdi.

 

‘’ Abi yapılacak bir şey var mı?’’ Elimi Osman’ın omzuna doğru götürdüm.

 

‘’ Şu anlık bir şey yok. Olursa haber ederim. Teşekkürler.’’ Kapıdan çıktığım esnada Selim müdür, Ümit Soykan’ı buraya getirmek için bir ekip yollayacağını söyleyince çıkma fikrimden vazgeçtim.

 

. . . .

 

 

 

Odada genel olarak gergin bir bekleyiş hakimdi. Selim müdür sürekli saatini inceleyip duruyordu. Osman çoktan hayal dünyasına dalıp gitmişti bile. Bu gergin bekleyişi kapının tıklanma sesi bitirdi. Ümit Soykan’ın kapıda belirmesiyle beraber bir anda hepimizin bakışları kendisine yönelmişti. Ümit Soykan bir yandan odaya girerken bir yandan hiddetli bir şekilde bağırıp durmaktaydı. Ağzında ise tek bir kelime vardı. ‘’ Siz kim oluyorsunuz da beni alıyorsunuz. Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?’’ sözleri bütün binada yankılanıyordu adeta.

 

‘’ Bağırma lan çocuklara. Diyecek bir lafın varsa gel bize söyle.’’ Ümit Soykan’ın bakışları bir anda bana yöneldi. Az önceki hallerinden biraz daha sıyrılmış gibiydi.

 

‘’ O menfur hadiseden bu yana seni görmemiştim. Çok geçmiş olsun. Daha iyi misin?’’ üslubu ve tavırları çok yapmacıktı.

 

‘’ Beni önemsiyormuşsun gibi yapmayı kes Ümit. Zira hiç inandırıcı değil. Ayrıca o konuya gelmişken kimdi o adamlar Ümit?’’ Elleri ve yüzü terlemeye başlamıştı.

 

‘’ İnan bana kim olduklarını bilmi…’’ cümlesini tamamlamaya bile fırsat vermeden lafını kestim.

 

‘’ Ama ben biliyorum.’’ Ümit Soykan bana pür dikkat kesilmişti. Kim olduklarını sordu.

 

‘’ Hangi ülkelerle ticari ilişkilerin var?’’ Bu sorduğuma bir mana veremese de sorumu rahatlıkla hiç düşünmeden cevapladı.

 

‘’ Bir çok ülkeyle. Sibirya, Orta Asya , Orta Doğu’da bulunan bir çok ülkeyle ticari ilişkilerimiz var.’’ Bakışlarımı iyice yoğunlaştırdım.

 

‘’ İsrail.’’ Bir an bakışlarını kaçırdı.

 

‘’ Bilirsiniz ticaret ticarettir. Onlar da var elbette.’’ Alaycı tavırlarla onu tasdikledim.

 

‘’ Bana DLC firmasıyla alakalı ticari ilişkilerini söylemeni istesem.’’ Bir anda yine bakışlarını kaçırır gibi yaptığı esnada çark yapacağını anladığım için bir anda yakasına yapışıp bağırmaya başladım.

 

‘’ Az kaldı ölüyordum geri zekalı. Neden? Seni korumak için. Orada ana hedef sendin Ümit o yüzden bu bilgileri vermek zorundasın.’’ Böyle bir tepki vermemi beklemiyor olsa gerek korkuyormuş gibi bir yüz ifadesi vardı. Ona omzumu sırtıma doğru işaret ettim ve sırtımda bir kurşunla gezdiğimi belirttim.

 

‘’ DLC ile ticaret konusunda önceliği birbirimize tanıyacağımız yönünde bir sözleşme imzaladık ve bu kapsamda DLC ile alış veriş yapmaya başladık. Orta Doğu’ya Karadeniz limanları üzerinden; Tel Aviv’de bulunan ana bölgeye ise İskenderun üzerinden gerçekleştirmekteyiz.’’ Bir anda derin düşüncelere daldım. İstemsizce aklıma takılan esas soruları sormaya başladım.

 

‘’ DLC ile ticari ilişkiler konusunda hiç ters düştüğünüz oldu mu?’’ Sorularımı neredeyse hiç düşünmeden hızlı bir şekilde cevaplıyordu.

 

‘’ İş hayatında ufak tefek sıkıntılar elbette olmuyor değil ama hiç ters düşecek derecede bir ilişki zedelenmemiz meydana gelmedi.’’ Selim müdür hemen lafımı böldü ve Ümit Soykan’a bir soru daha yöneltme ihtiyacı hissetti ve benimde soracağım sorulardan birini yöneltti.

 

‘’ Necdet Karadağ’ın DLC ile bir bağlantısı var mıydı?’’ Ümit Soykan’ın bana pür dikkat kesilen bakışları bir anda Selim müdüre kaydı.

 

‘’ Necdet Karadağ’ın daha evvelinde DLC ile bağlantıları vardı. Fakat sizin onu yakalama hadisesinden sonra ciddi derecede itibar zedelenmesi yaşadı. Şu haliyle DLC’nin gözünden düşmüş durumda.’’ Selim müdürün bakışlarının bir anda bana doğru yöneldiğini fark ettim. Konuşmamızı kapının tıklanma ve açılma sesi bitirdi. Hepimizin bakışları bir anda kapıya doğru yöneldi. Lina ve Sevim bir anda karşımda belirdi. İkisinin de korkmuş gibi halleri vardı ama sebebini anlayamamıştım. Yanlarında da onları koruması için başlarında bıraktığım genç ve üniformalı bir çocuk vardı. Hepimizin bakışları bir anda birbirimize yöneldi. Selim müdür bana, ben Ümit Soykan’a onun da bakışları Lina ve Sevim’in üzerindeydi. Ümit Soykan biraz şaşkın birazda pis pis sırıtma ifadesi takınıyordu.

 

‘’ Dünya ne kadar da küçük öyle değil mi?’’ İçimde büyük bir öfke patlaması vardı. Azılı düşmanımın ortaklarından birinin bunu bilmesi benim aleyhime bir durumdu.

 

‘’ Mümtaz’ın kızı Lina Karadağ. Tesadüfe bakın.’’ Selim müdür beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Çünkü bu hallerimin arkasından yanardağ misali patlama olacağını çok iyi biliyordu. Ümit Soykan pis pis sırıtarak ve büyük bir zafer kazanmış gibi keyifli bir halde müsaade isteyerek çıkıp gitti.

Loading...
0%