@sabahattinali
|
Raif Efendi’nin defteri burada bitiyordu. Diğer sahifelerde hiçbir not, hiçbir kayıt yoktu. Sanki büyük bir korkuyla sakladığı ruhunu bir kereye mahsus olmak üzere dışarıya, bu defterin yapraklarına aksettirmiş, ondan sonra gene içine kapanıp senelerce susmuştu. Sabah oluyordu. Verdiğim sözü yerine getirmek için defteri cebime koyarak, hastanın evine gittim. Kapı açıldığı zaman karşılaştığım telaş, içeriden gelen ağlamalar, bana her şeyi anlattı. Bir an kararsızca durup bekledim. Raif Efendi’yi son bir defa görmeden gitmek istemiyordum. Fakat buna tahammül edemeyeceğimi, bütün bir gece, hayatının en canlı taraflarını seyrettiğim, hatta birlikte yaşadığım bu insanın birdenbire manasız bir yığın haline geldiğini göremeyeceğimi hissettim, yavaşça sokağa çıktım. Raif Efendi’nin ölümü bana o kadar tesir etmemişti. İçimde onu kaybetmiş gibi değil, asıl şimdi bulmuş gibi bir his vardı. Dün akşam bana, “Seninle şöyle bir oturup konuşamadık!” demişti. Ben artık böyle düşünmüyordum. Dün akşam onunla uzun uzun konuşmuştum. O bu dünyadan ayrılırken, benim hayatıma, başka hiçbir insana nasip olmayacak kadar canlı bir şekilde giriyordu. Bundan sonra onu daima yanımda bulacaktım. Şirkette Raif Efendi’nin boş masasına oturdum ve siyah kaplı defterini önüme koyarak bir kere daha okumaya başladım.
İkinciteşrin 1940 - Şubat 1941 |
0% |