@sadece_emire
|
Merhaba sevgili okuyucum, bugün çok önemli ve maalesef ki yaralayıcı bir konudan bahsedeceğim.
Oy vermeyi ve yorumlarda kendi düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın🤍
Çürümeye yüz tutmuş bir toplumda yaşamaya çalışan her birey için,
Dün gözlerimizi "yine" kadın cinayetleri ile açtık. Maalesef ki yine demek durumunda kalıyorum çünkü iktidar bunu düzeltmek için hiçbir şey yapmıyor. Kadın cinayetleri 20 yıl önce de vardı, 10 sene önce de vardı şimdi de var. Peki neden biz hatalarımızdan ders çıkarmıyoruz? İktidar neden binlerce kadının çığlıklarına kulaklarını tıkıyor? Neden? Dün, İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil adlı iki gencin ölümüyle uyandık. Sadece ölümleri ile değil; hayallerinin, umutlarının ve ailelerinin ölümleriyle uyandık. 04/10/2024 yılında, Türkiye de yine bir cinayet işlenebiliyor. Peki neden? 11/02/2015 tarihinde bir üniversite öğrencisi olan Özgecan Aslan, eve otobüsle dönerken şoförü ve şoförün oğlu tarafından tecavüze uğrayıp öldürüldü ve ülkemizde büyük bir irkilme uyandırdı. 2015 yılındaki iktidar, 2015'ten 2024'e kadar neyi değiştirebildi? Özgecan Aslan sadece 19 yaşındaydı ve tesadüfe bakın ki İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil de 19 yaşındaydı. 2015'teki Türkiye ile 2024'teki Türkiye arasında hiçbir fark yok. Toplum o zamanlar da cinayetten hiçbir suç almayacağını biliyordu, şimdi de biliyor. Adalet sistemi taa o zamanlardan yıkıldığı belliydi. Semih Çelik, İkbal Uzuner, Ayşenur Halil okul arkadaşılarıydı ve Semih Çelik İkbal Uzuner'e 5 yıl takıntılıydı. Son 1 yılda kafayı fena takıp uyuşturucu içip yine İkbal Uzuner'i öldürmeye kalkışmıştı. Yani İkbal, 5 yıldır ölüm tehlikesi ile yaşıyordu. Semih, 1 yılda 5 kere akıl hastanesine yatıp geri salınmıştı. Sabıkaları olan Semih de sadece 19 yaşındaydı. İkbal'in ailesi tarafından defalarca şikâyet edilip yeniden bırakılması işin cabası. Semih, akıl sorunları olan biriydi ve öldürme planını çok önceden yapmıştı buna rağmen serbest bırakıldı. Peki neden? 10, 20 sabıkası olan kişiler niye ellerini kollarını sallayarak ülkemizde gezebiliyor? Niye ülkemiz o kişilere ceza vermek yerine özgüven verip suç işlemesine vesile oluyor? Semih 15.30 saatinde Ayşenur'u evine çağrıyor -Ayşenur o zaman Semih'in sevgilisi- ve Ayşenur gittiğinde Ayşenur'un dilini kesip onu öldürüyor. Yarım saat sonrasında İkbal'e son kez konuşmak için dışarıya surların oraya çağrıyor. İkbal korkup gittiği yerde kolları, bacakları ve kafası kesilip surdan aşağıya atıyor. Sonrasında Semih kendini bıcaklayıp surdan aşağıya atlıyor. Eğer bu gibi şahıslar 10 sabıka ile ülkemde gezip istediği kadını öldürebiliyorsa geriye kalan tek şey İkbal'in annesinin "İkbal! Yaktın bizi İkbal!" diye bağrışını dinlemek olur. Emine Bulut eski kocası tarafından çocuklarının gözleri önünde öldürülüp çocuklarının, "Anne ölme!" diye bağrışlarını dinlemek olur. Eğer bir kız öğrenci eve otobüsle akşam vakitlerinde giderken tecavüze uğrayıp öldürülmesine sebep olan bir adalet sisteminde yaşıyorsak geriye kalan tek şey annesinin, "keşke kızımı silahla vurup öldürselermiş, canı çok acımıştır," diyişine kulak tıkamak olur. Yani demem o ki, çürümeye yüz tutmuş bir toplumda yaşamaya çalışan her kişi şu an ölüm tehlikesi içinde yaşıyor. Neden böyle bir toplum olduk sorusu ise işin muamması.
İyi okumalar ve iyi günler!
|
0% |