@sadece_irem
|
Çoğu zaman her insan ona yapılacak şeyleri önceden belirleyemez ya, işte ben de şu anda aynen o şekilde hissediyorum kendimi. Bu duygu bana her zaman uğradığı için hiç garipsememiştim bunu. Gözlerimi tekrar açtığımda karşımda tanımadığım bir adamın eski ve çürümüş bir sandalyede oturduğunu gördüm. Amam tanrım ne?! Çok stres yapmıştım bu nedenle de terlemeye başlamıştım. Karşımda oturan bu adam hem beni kaçıran hem de benim çalıştığım tekstil mağazasına sürekli olarak gelen o kişiydi; ama neden böyle bir şey yapmıştı, neden beni kaçırmıştı aklım almıyordu. Benden ne istiyordu? Karşımda oturup beni izleyen bu adamın bana kurduğu ilk cümle "Günaydın tatlım, iyi uyudun mu?" Ne? Neden böyle bir şey yapıyordu ki bana? "Hadi ama konuş benimle üzülüyorum bak, böyle yapmaya devam edersen sana yapacaklarim çok daha ağır setler olacak haberin olsun bir tanem." "Ne? Kimsin sen, ne istiyorsun benden, neredeyim ben? Seni pislik herif nereye getirdin beni?" Gözümden yaşlar akmaya başlamıştı. Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. "Sakin ol, sadece seninle birazcık eğlenmek istiyorum. Hazır mısın?" "Bırak beni!" diye haykırmıştım ama beni şu anda bile kimsenin duyamayacağını fark ettiğimde bu düşünceden de vazgeçtim. Ardından başıma bir demir dayandı ve tam o anda kalbim tekledi. "Ben sana sakin ol demiştim ama bunu yapmaya sen beni zorladın." "Ne? Ne yapıyorsun sen bana? Bu nedir?" dedim gözlerimle başımın ucundaki demirden çubuğu göstererek. "Çalıştırmamı ister misin canım? Ah, pardon tatlım neden sana soruyorum ki calistirayim da kendin gör değil mi? Esila çalıştır şu mekanizmayı." Ardından mekanizmanın arkasından bir kadın çıktı, makineyi çalıştırdığında ise demir çubuk kafama doğru ilerlemeye başlamıştı. Aman tanrım? Ne? Bu da ne demek oluyordu şimdi? Benim kafamı mı delecekti bu demir parçası? Olamazdı, buna hemen engel olmalıydım ama nasıl? "Tamam, tamam. Siz benden ne istiyorsunuz onu söyler misiniz lütfen; durdurun şu makineyi de lütfen, rica ediyorum, lütfen." "Esila durdur şu makineyi." Ardından adının Esila olduğunu öğrendiğim kadın mekanizmayı durdurdu, ama yine de çok korkuyordum; çünkü mekanizma başıma dayanmıştı. "İsteğimiz aslında çok basit. Sadece bizim için çalışmanın istiyoruz yoksa benimle ilişkiye girmek zorunda kalırsın." "Ne? Ne ilişkiye girmesinden bahsediyorsun sen?!" dedim dehşete kapılmış bir şekilde. Çok korkuyordum, öyle çok korkuyordum ki yapabileceklerini tahammülüm bile kalmamıştı artık. Ardından benim dudaklarıma yapıştı. Evet, yanlış duymadınız benim dudaklarıma yapıştı. Galiba bu da benim suçumdu çünkü çok meraklıydım. Sonra da dudaklarıma sert bir öpücük bırakıp ayrıldı dudaklarımdan. Esila dediği kadına "Esi sen çıkabilirsin buradan benim biraz işim var burada." dedi. "Tamam ama bir şey olursa da bana haber verirsin, ayrıca umurumda da değilsiniz zaten. Demir yavaş git sapıklaşma ya hemen tadı kaçmasın." diyip Esila odadan çıktı. Ne demek istediğini anlamamıştım açıkçası ama daha da çok kusmak istememe neden olmuştu bu söyledikleri Esila'nın çünkü karşımdaki adamla içinde bulunduğumuz oda iğrenç gibi kokuyordu. Artık tamamen karşımdaki adamla bu odada yalnız kalmıştım. Dehşete kapılmıştım odada benden başka kız olması beni ayrıca olarak iyi hissettiriyordu çünkü burada zaten bok gibi hissediyordum ve adam bir anda bana doğru yaklaştı ve kulağıma doğru "Bu gece sabahlar olmayacak, 'Derya' " diye fısıldadı. Daha çok paniğe kapılmama bile izin vermeden dudağıma yapıştı ve üstüme çıktı. O ana ciddiyim ki ne yapacağımı şaşırdım ve adam beni öpmeye başladı. Öyle hırslı öpüyordu ki beni o an hiç kimsenin daha önce beni bu kadar sert öpüp aklımı başımdan aldığını hatırlamıyordum. İlk önce alt dudağımı emdi ve ısırdı yani ısındıran sonra da cekistirdi ve ben o anda çok sesli bir şekilde inledim. Dudaklarını dudaklarımdan ayırırken bu sefer de ben ona bir soru sormak istedim ve ben de ona o an çok saçma olabilecek bir soruyu yani hazırsanız "Adın ne?" sorusunu sordum. Ciddi miydim?! Şok olmuştum ve o adamla ilgili merak ettiğim tek sorunun bu olmadığını da ben bile biliyordum yani. O da bana "Tatlım; benim adım Demir. Daha ileride olan zamanlarımızda da bunu öğrenebilirdin; ayrıca bu muhteşem anımızı bölmenin ne anlamı vardı ki ya, çok üzdün beni bu yüzden de sana şimdi daha da açık konuşayım hâlâ anlamadıysan ne yapmaya çalıştığımı. Hazırsan söylüyorum, biz tabii ki de sevişeceğiz. Bunun olacağını her halimden ya da senin her davranışın sayesinde bilmeliydin veya biliyormuş gibi yapmalıydın." dedi ve benim sutyenimi ve iç çamaşırımı çıkardı. Dehşete kapılmış bir şekilde karşımdaki adının Demir olduğunu öğrendiğim adama bakıyordum.
|
0% |