Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2. BÖLÜM. "SEN" (☞゚∀゚)☞

@sadecebir_yazar

2. BÖLÜM "SEN"

 

iyi okumalar oy vermeyi unutmayın.

 

Geçmiş zaman ırmak Deniz 4 yanındayken.

 

"Kızım, babacım uyan artık hadi." Musa nasırlı elleri ile kızının ipek saçlarını okşuyordu. Saat öğle ikiyi geçmiş ama ırmak Deniz hala uyanmamıştı. "Ya baba biraz daha." Irmak deniz elini poposuna götürüp kaşıdı ve arkasına döndü, uykusuna kaldığı yerden devam eti. Musa ise kızının bu haline gülüp yanağını öptü.

 

"Ama babacım Giray kapıda seni bekliyor." Irmak Deniz kara'nın ismini duyunca hemen gözlerini açtı."Ben zaten uyanmıştım." Dedi. Musa kızına gülüp elerini dizine koyup ayağı kalktı. "Tamam o zaman çabuk gel bir tanem." Diyip. Odadan çıktı.

 

Irmak Deniz ise hala yataktaydi. En sonunda pes edip yataktan kalktı. Dağılmış saçları, civcivli pijaması bu haliyle epey tatalı duruyordu. Kapı eşiğinde onu bekleyen Kara ise sıkıntıdan kurutmak üzereydi. Yaklaşık 29 dakikadır onu bekliyordu.

 

Evet tam 29 dakika.

 

Sıkıntıdan saymıştı. O sırada Hole de yürüyen kızı görünce güldü. O kadar tatlıydı ki, küçük ve paytak adımlarla geliyordu. "Kara'm!" Diye ona koştu. Kara ise hemen kıllarını açtı."civciv!" İkisi birbirine sarılırken arkadan annesinin sesini duydu."Giray oğlum, ırmağa bak olurmu? bizim karargahta iş çıktı gidip geliriz birazdan tamamı?"

 

"Tamam Hatice teyze." Giray ırmağın elini tutu ve lojmanın arkasına götürdü, yani sürekli gittikleri ağacın altına. Oraya vardıkları zaman ırmak hemen oturdu Giray'da yanına oturdu.

 

"Sen hala uyuyormuydun?" Irmak başını salladı ve yerde bir tane taş aldı. O sırada aklına gelen şey ile ona döndü."kara'm." Giray onaylı bir mirilti çıkardı."şey dert deresine gidelim mi?" Giray küçük kızın sorusu ile ona döndü."bilmem lojmanda çıkamayız ki." Irmak aklına gelen fikir ile güldü."Bahanemi ararız ki."

 

Irmak hemen ayağı kalktı Giray'da ayağı kaptığı gibi koştu. Lojmanda olan evlerine yaklasmitilar bile. Eve girince ilk önce küçük sehpanın üzerinde olan ev telefonu çarptı gözüne. Hemen telefonu aldı ve babannesinin ev telefonu numarasını bulmak için yanda olan defteri açtı. "Ya kara'm sen bulasana numarayı, benim okumam yazmam yok." Küçük kız dudaklarını buzmesi üzerine Kara'n defteri aldı ve numarayı buldu.

 

Numaramı yazdıktan sonra bir iki Saniye sonra açıldı."alo." İramk babannesinin sesini duyunca heyecanlandı."Babanne." Elerini sehpanın üzerine koyup ayaklarını oynatarak zipaldi.

 

"Bal peteğim."

 

"Nasılsın babanne?"

 

"İyim kuzum sen?"

 

"Bende iyim... Şey babanne."

 

"Söyle bal peteğim."

 

"Bizi lojmandan alır mısını?"

 

"Neden kuzum?"

 

"Seni özledik." Gerçekten babaannesini ozlemisti fakat onun için aramıştı. Dert deresi için aramıştı.

 

Babannesinin telefonda gülme sesi gelince kaşlarını çattı. "Tamam bal peteğim Niyazi'e derim birazdan alır siz." Heyecanla birbirlerine baktılar. Bu iş olmuştu.

 

Vedalaştıktan sonra telefonu yerine koydular.

 

İkisinde guldukten sonra birbirine sarıldılar, ve aynı anda aynı cümleyi söylediler. "Sana geliyoruz dert dersi."

 

Şimdiki Zaman, yazardan...

Genç kız her üzüldüğü zaman gittiği yere gelmişti. Ama bu sefer tek gelmişti. Dert Deresi, bu onun ve biri için sıradan bir dere değildi. Bu onlar için önemli bir deredi. Küçükken haftada bir kere gelip üzüntüsünü bir taşa anlatır ve o taşı dereye atardı. Genç kız dereye uzun uzun baktı. Geçmişi düşündü.

Küçükken yaptığı şeyleri hepsi hayal mayel hatırlıyordu. Ama onunla olan günlerinin hiç unutmuyordu, dün gibi aklımdaydı herşey. İçinde bir heycan vardı genç kızın. Neden olmuştu bu? Neden durduk yere bir heycan vardı içinde?

 

Eline bir taş aldı iki gündür içinde tuttuğu derdi anlatmak için. Önce taşı biraz sevdi sonra ise taşı dudaklarına yaklaştırıp."Sen benim dert taşıyıcımsın, sana derdimi anlatayım sende dert dersine git." Dedi.

 

Derye doğru yürüyen biri vardı. Ellerini cebine koymuş ve derye doğru ilerliyordu. Genç adam herşeyden habersiz bir şekilde dereye gidiyordu. Yine aynı derdi anlatmaya gidiyordu. Her hafta buraya gelip derdini anlatıp gideri, ama bu sefer orda biri daha vardı. Genç adam derye varmıştı. Ama gözleri gördüğü şey ile sonuna kadar açıldı. Sarı saçlı bir kız arkası dönük bir şekilde derye bakıyordu. Genç adam yavaş adımlarla oraya ilerledi. Kahverengi saçlı kız elinde tuttuğu küçük taşa bir şey anlatıyordu.

 

Genç adam bu görüntü karşısında donup kaldı. O diye geçirdi içinden bu omu? Diye sordu kendine. Sarı saçları beline kadar uzamış, üzerine giydiği beyaz tişört ve siyah bol kumaş pantolon ile yere oturmuştu. Genç adam bir adamı daha atı, ve kızın ne dediğini duyabiliyordu artık."Sen benim dert taşıyıcımsın, sana derdimi anlatayım sende dert dersine git." bu sözler çok tanıdıktı. Artık emindi bu oydu."Benim çok derdim var. Geceleri uyuyamıyorum, sürekli onu düşünmeden edemiyorum. Yıllar sonra nede aklıma geldi? Bana yardım et dert dersi sana geldim ve derdimi sana anlatım, Lütfen onu karşıma çıkar." Genç adam kimden bahsettiğini bilmiyordu ama artık emindi bu oydu

 

Irmak Deniz.

 

Genç adam arkasına dönüp gidecegi sırada yanlışlıkla bastığı dal parçasına lanet eti. Genc kız hemen arkasında döndü. Arkası ona dönük olan bir adamı bekleniyordu. Hızla ayağı kalktı, ama dikat çeken tek şey vardı.

 

Asker üniforması.

 

"kimsin?" Genç adam yıllar sonra onun sesini duymuştu. Önce gözlerini kapati derince yutkundu. Cevap vermedi. Sadece durdu."sana dedim kimsin." Genç adam yavaş bir sekilde arkasını döndü. İlk baktığı yer gök mavisi olan gözleriydi. Kendi ela gozleini onun kahverengi gözlerine kenetledi.

 

Genç kız ise karşısında duran adama hayret içinde baktı, önce dudaklarını araladı ana sonra tekrar kapatı, Tekrar yaptı ama artık buna bir son verip dudaklarını aralayıp sadece bir kelime eti; "S-sen." Dudakları titremiş, gözleri dolmuştu. Genç adam kendisini tanıdığına şaşırmıştı ama bir yandanda kendine küfür

Saydırmak ile meşgul du. Onun gözlerinin dolmasına dayanmazdi.

 

Genç adam yavaşça başını salladı."Ben." Genç kız ne yapacağını bilemez bir şekilde ona bakmayı sürdürdü.

 

Irmak Deniz'den devam...

 

​​​​​Bunun bir hayal olduğunu düşündüm ama değildi. Bu oydu. Kendi kendime mırıldandım."ne çabuk derdimin dermanını getirdin dert dersi." Karşımda durmuş ve bana bakıyordu, ela gozleini bir an olsun gözlerimden ayırmadan. Ne yapacağımı bilmiyordum, ne diyeceğimide. Gözlerim çoktan dolmuş, ağlamak istiyorum ama yapamıyorum, ona sarılmak istiyorum ama cesaretim yoktu.

 

Bir adım atı tam karşımda durdu sadece aramızda bir-iki adım mesafe vardı. Silah tuttuğundan dolayı nasır tutmuş ellerini kaldırdı merakla ne yapacağını bekliyorum. Yavaş ve korkar bir şekilde ellerini kaldırdı, önce hedefi saçlarım oldu. Yılardır hiç değişmeyen rengi ve dokusu. Önce saçımın bir tutam'ını parmaklarının arasına aldı ve nazikçe okşadı. Bunu yaparken bile eli titriyor derin ve hızlı nefesler alıyordu.

 

"Deniz, sensin değilmi?" Sert, otorite ve bir o kadarda etkileyici sesi ile konuştu, sesi insanı etkisi altına alıyordu. Sanki hayır desem yıkılacak, ama evet desem dünyaları yakacak. Gözümden bir yaş aktı gözü yaşı takip eti, sonra ise yutkundu. Sadece başımı salladım. Gözlerini kapatı, başını geriye atıp yutkundu gözlerim adem elmasına kaydı. "Bunca zaman neredeydin be güzelim." Güzelim. Ne güzel demişti. Bu kelimeyi onun ağzından duymak bir başka.

 

Gözlerini açıp bana baktı."Sensizliğin içinde." Dedim. Sanki bun dememi bekliyormuş gibi hızla bana sarıldı. Başımı göğsüne yasladım, elimi ise zor bela beline sardım.

 

"Irmak?" Sıçtım.

 

Sıçış 1.

 

Başımı göğsünden kaldırdım ve arkaya baktım. Abim.

 

Evet evet abim.

 

Sıçış 2.

 

Kara'nın arkasında durmuş gözlerini kocaman açmış ve ikimize bakıyordu. Hemen Kara'nı itim ve abime şirince gülümsedim."Abicim? Senin ne işin var burda?" Kara'n onu itiğimden rahsiz olacak ki abime sert bakışlar atıp sesizce küfür ediyordu. Abim ise önce kara'na baktı sonra ise bana."Asıl senin ne işin var? Senin İstanbul'da olman gerekiyor." Abim sinirliydi ama sinirine hakim oluyordu.

 

"Şimdi abi biz bir gidelim eve anlatıcam." Diyip kara'na baktım."hem kara'n abı de gelir." Dedim 'abi' kelimesini bastırmıştım. Kara'n ise dediğim kelime ile kaşını kaldırmıştı. Ben ise gülmemek için zor tutuyordum kendimi. Abim başını salladı ve önden yürüdü. Bende abimin arkasında yürüdüm, o sırada kara'nın sesini duydum; "abiymis. Püf kara'n abini siksinler." Bu haline kıkırdayıp abimin peşinden gittim ve abime sarıldım. Kara'n ise arkadan geliyordu, ama söylene söylene.

 

***

 

Kara'nı nasıl buldunuz?

 

Bölüm Ler biraz kısa olabilir ama arkadaşlar ilerliyen bölümlerde artıcak çünkü henüz çok karakter ve olay yok o yüzden 3-4-5 bölümde daha iyi olucak.

 

Kara'n bebeğim. Ama sadec benim.

 

Sizce nasıl olmuş? Beğendinizmi?

 

Ve arkadaşlar çok özür dilerim pazartesi günü yeni bölüm gelemediği için anca bu zamana kadar yetişti ve arkadaşlar sürekli birbsey düşünüp yok boyoe karşıma olsun diye diye atandım yenu biti umarım beğenirsiniz.

 

Tekrar özür dilerim.

 

Sizi seviyorum oy vermeyide unutmayın ⭐ kendinize iyi bakın hoşçakal

ın gelecek bölümde görüşürüz 👋👋👋

 

 

 

 

 

Loading...
0%