@sadecebiryazar
|
Bir buçuk saat süren ders sonrası evden çıkmıştım. Binadan çıktığımda kafamı kaldırıp karşımda duran Tuğrul abimi gördüm. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Ne işin var senin burada?" Dediğinde yanlış anlamamasını umut ediyordum. "Alparslan abi ders çalıştırdı." "Alparslan abin ile ne ara bu kadar samimi oldunuzda evine gidip ders çalışıyorsun?" "Abi, Alparslan abi öğretmenim ve Demirkan abim de yanımızdaydı." Kaşları çatıktı sinirli olduğu elli metre öteden de belli oluyordu ama dışarda olduğumuz için sakin gibi davranıyordu. "Demirkan abin iyi alıştı seni milletin evine sokmaya." "Abi normalde olsa gitmezdim ama Demirkan abim ordaydı." "Ha bide git istersen." Her dediğimi yanlış anlamaya başlamıştı. "Gider veya gitmez seni ilgilendirir mi Tuğrul?" Demirkan abimin sesini ardımda işitince rahatlamıştım ama ikisinin kavga etme olasılığı rahatlama izin vermiyordu. "Abisiyim ben onun, ilgilendirecek tabi." "Öyle mi Tuğrul, abisi misin?" "Abisiyim." "O ZAMAN ÖYLE DAVRAN LAN." Yanımda olan bedeni kasılmıştı, elimi koluna attığım için bunu fazlasıyla hissediyorum. "Sana mı soracağım nasıl davranacağını?" "Soracaksın, düzgün davranmayı bilmiyorsan soracaksın." "Kardeşime nasıl davranacağımı sana sormayacağım Demirkan." "Demirkan hâ öyle mi?" "Öyle." "Küçükken peşimden ayrılmıyordun abi abi diye şimdi adımla seslenir olmuşsun. Ne değişti?" "Hiçbir şey sadece büyüdüm." "Anlıyorum, büyürken aklını neden geride bıraktın?" "Öyle mi yapmışım?" "Öyle yapmışsın yoksa küçük kız kardeşine nasıl davranman gerektiğini bilirdin." "Ben kardeşime nasıl davranacağımı biliyorum, sen merak etme." "Ederim, senin doğru bildiğin yanlışların varken ben kardeşimi merak ederim." "Sadece senin kardeşin mi sanıyorsun Eslem'i?" "Abiysen abiliğini bil, abilik sadece bu kıza büyüklük taslamakla olmuyor, bir güne birgün başını okşadın mı?" Okşamamıştı. "Senin gibi şımartınca mı abi olacağım?" "Feza'yı şımartmadım ama şımartıp nazını çekeceğim tek kişi de o. Bir tane kız kardeşin var, kardeşim. Onu şımartmayacaksın da kimi şımartacaksın?" "Ben sıkıldım Demirkan her geldiğinde aynı konuşmayı yapmaktan sende sıkıldıysan bırak bu konuşmaları." "Sıkılmadım kardeşimiz için konuşmaktan sıkılmayacağım." "İyi kendi kendine konuşursun o zaman, çünkü ben konuşmayacağım." Bir hışımla yanımızdan geçip arkamızdaki binaya girdi. Bense hâlâ onun demin durduğu yere bakıyordum. "Güzel kızım." Abim beni kendine çekip sarıldığında başımı göğsüne yasladım. Ağlamak istemiyordum hele ki güzel bir gün geçirdikten sonra Tuğrul abim yüzünden ağlamayı hiç istemiyordum. "Güzel kızım, iyi misin?" "İyiyim. Neden kötü olayım bugün çok güzel bir gün geçiriyorum." "Güzel gün geçirmenin sebebi formayı alman mı?" O bıyık altından sırıtırken bu dediklerine güldüm. "Büyük bir kısmı o, e tabi verenin de katkısı var." İlk söylediklerime gülerken birden kaşlarını çattı. "Ben alsam bu kadar sevinmeyeceksin." "Sen al da onu o zaman düşünürüz." "Fırsatçısın ve fırsatçısın." Dediğine güldüm. "Birisi sorarsa senden öğrendim." Dediğimle elini kalbine götürdü. "Ben fırsatçı mıyım?" "Ayriyeten oyuncusun." "Islak iftira." Dediğinde yüzümü buruşturdum. Bu soğuk espiri işini sadece ben yapmalıyım. "Gusam mı hocam?" Bu dediğimle bizi yukarıdan izleyen Tuğrul abim sinirden kuduruyor olmalı çünkü kahkahası mahallede yankılandı. "Hadi hadi evine." "Abi sen Alparslan abinin evine gideceksin o da orada kavga edersiniz siz." "Ne kavga edeceğim onunla, Alparslan'ın odasına girer uyurum." Dediğine kendisi de inanmıyordu. "Abi sen etmezsin ama o eder, o çıkınca gitsen olmaz mı?" "Dışarıda ne yapacağım, güzel kızım?" "Gel eve çıkalım." "Olmaz ben o eve gelmem." "Abi deme böyle bilmiyor musun annemi, her zaman ki hâli." "İstemiyor güzel kızım ve onun evi, kadının evine zorla mı gireyim?" "Off tamam o zaman Tuğrul abi çıkana kadar parkta oturalım." "Geçen oturduğumuzda yüzüme bakmadın. Yine öyle olursa kalkar, giderim." Söylediklerinden sonra parka doğru yürümeye başladık. "Ben hiç öyle şey yapar-" Cümlemi tamamlayamadan iki saattir bildirim gelmeyen telefonumun titremesiyle cebimden çıkardım. WhatsApp'tan geldiğini görünce hemen girdim. Mesajın Çipe'den geldiğini görmemle sohbete girmem bir oldu. ~~~ Çipe: Nesin sen? Çipe: Dünyamın birinci harikası mısın? Çipe: Bu güzellik, bu el becerisi, bu el lezzetinin bir arada olması sadece benim dünyamın birinci harikasını gösteriyor. Çipe: Bu kadar güzel yemek yapmak nasıl bir yetenek?? Çipe: Nikah basılır (sticer) Çipe: Sana nikah basılır ama sadece ben bir ben tek ben Cânfezâm: Bence sen yaşlı olduğun için her şeyi nikaha bağlıyorsun gibi geliyor bana Çipe: Kim ben mi yaşlıyım? Cânfezâm: Değil misin? Çipe: Hani senin için yaş önemli değildi Cânfezâm: Önemli mi dedim ben? Çipe: Demedin Cânfezâm: E o zaman Çipe: Ama bana yaşlı dedin senin için yaşlı mıyım? Cânfezâm: Ben benim için yaşlısın demedim, ama ben 19 sen 25 yaşındasın??? Çipe: Şimdi sen bana 'yaşlandın ben sana bakmam ben daha genç birisini istiyorum' mu demek istiyorsun??? Cânfezâm: SENİN BU PARANOYAKLIK ŞAKA MI??? Çipe: Yani ben paranoyak mıyım??? Cânfezâm: Özel gününde misin ne oluyor konu nasıl buraya geldi aloooo?? Çipe: Sen şimdi bana 'sen alıngansın' mu demek istiyorsun?? Cânfezâm: What dedin gülüm?? Çipe: Gülüm mü dedin sen bana??? Cânfezâm: Dedim Çipe: DEDİN GÜLÜM DEDİN Çipe'ye yanıt verdiniz: Bu kadar güzel yemek yapmak nasıl bir yetenek?? Cânfezâm: Bence de ben yemekleri çok güzel yapıyorum Çipe: Bence de ~~~ "Ben gidiyorum." Abim birden arkasını dönüp birkaç adım attığında bende döndüm. "Usmanım nereye gidersin?" Dedim gülerek "Elinin kürüne giderim safiye." Dedi o da gülerek "Parka gidicektik sen nereye gidiyorsun?" "E biz daha parka gitmeden sen benimle ilgilenmeyi kestin." "Ya abi seninle ilgilenecektim mesaj atınca öyle oldu." "Her mesaj attığında böyle yapacaksan ohooo?" "Ohooo bakî." İlerleyip koluna girince o da hemen role girdi "Şewkıya?" "E ama bakî." "Şewkıya mı adîz neke." (Şewkıya beni rahatsız etme.) "Tı mın adîz neke bakî."(Sen beni rahatsız etme bakî) "Allah Allah ben mi seni rahatsız ediyorum?" "Hayır, hadi gel gidelim." Koluna girip tekrar onun izniyle kolundan sürüklemeye başladım. "Abi kardeş konuşalım o zaman." "Olur." Dedim sevinçle "Hedefin hâlâ aynı mı?" "Evet." "Kesin öğretmenlik yani?" "Evet, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olacağım." "Çok güzel bir öğretmen olursun sen." "Olurum değil mi?" Dedim heyecanla "Olursun güzel kızım." "Öğrencilerim sıkılır mı benden?" Dedim bu sırada da parka gelmiştik banka oturduğumuzda telefonumu masanın üstüne koydum. "Sıkılmamaları için bir şeyler yapman gerek." "Yaparım." "Yaparsın güzel kızım." Biz konuşuyorduk ama titreşimde olan telefonuma sürekli bildirim geliyordu. Abim ne kadar şakaya vursa da sınırlarını zorlamamak için bakıyordum. O yanında olduğum zaman sürekli onunla ilgileneyim konuşayım istiyor ben başkasıyla hele ki bir erkekle konuştuğum için kıskanıyor. "Bak şu telefonuna deli etti beni." Dedi tavırlı bir sesle. Bildirim geldiği için gözüm telefona gidiyordu, onun için bakmadığımı bilecek kadar tanıyor beni. Her şekilde yardımcı olmaya çalışıyor. "Sen çok kıskanç bir şey oldun." "Abiyim ben, kıskanırım " "Ohooo Bakî." "Şewkîya mın adız neke." Dediğine gülüp telefonumu elime alıp Çipe ile olan sohbetimize girdim. Yine mesajları sıralamıştı. ~~~ Çipe: Bu el lezzeti kimsede yok Çipe: Beni alıştırma hep isterim Çipe: Tabi bence hep yap ama yorulursun Çipe: Yemek yemeyi sevmeyen bana bu dolmayı bir oturuşta bitirttin. Çipe: Seni yormasaydı hep isterdim Cânfezâm: Neden yemek yemeyi sevmiyorsun? Cânfezâm: Yemiyor musun? Çipe: Yiyorum ama çok değil yani yemeğe bir düşkünlüğüm yok Cânfezâm: Nasıl yani?? Çipe: Yiyemiyorum tıkanıyorum Cânfezâm: Abilerim yemeye çok düşkün ve erkeklerin çoğu da öyle sen sevmiyorum deyince şaşırdım Çipe: Yemek yapmayı da yemeyi de sevmiyorum ama senin yaptığın dolmaları bir oturuşta yedim Cânfezâm: Ben sana yemek yaparım Cânfezâm: Ve yorulmam Çipe: Okula gidiyorsun ordan çıkınca dershaneye gidiyorsun hem boş günlerinde artık özel dersle dolu ve sınav senen Çipe: seni yormak istemiyorum gülüm Cânfezâm: Yorulmuyorum ki hem sınav senem diye sürekli ders çalışıyorum zaten yemek yaparak kafamı dağıtmış olurum Çipe: Emin misin? Cânfezâm: Feza'yım Çipe: Biliydim böyle olacanı (sticer) Cânfezâm: Niye öyle diyorsunuz beyefendi alındım gücendim (Sticer) Çipe: Günlük soğuk espiri dozumuzu da aldığımıza göre tamamız Cânfezâm: Her zaman iste yeter ki Çipe: Ben arada isterim sen çokta şey etme Cânfezâm: Ayıp PUU Çipe: Şükür elhamdülillah bugünde yüzümüzü yıkadık LXXMDŞSJDPDJDĞDMĞDKDDK Cânfezâm: PU iğrenç şey seni Çipe: Şimdi de iğrenç olduk yazık değil mi bana???? Cânfezâm: Değil Çipe: 💔 bak kırdın Cânfezâm:❤️ al düzelttim LDNPSMDĞDNDPDNDŞDMDŞDNKD Çipe: LDNDPDNPDMDPDMDPDND Cânfezâm: Ben gidiyorum eve geçince yazarım ben sana abimle ilgilenmem lazımm Çipe: Tamam gülüm görüşürüz Allah'a emanet ol Cânfezâm: Sende Allah'a emanet ol Çipe: Seni seviyorum cânfezâm:) Cânfezâm: :) ~~~ "Abi biraz daha kolumu dürtersen deleceksin amacın buysa devam et." Dedim telefonumu bırakıp abime dönerken, benim Çipe ile konuştuğum süre içerisinde kaç kere homurdandı sayamamıştım. "Bir de üste çıkıyorsun, sana izin verdim diye niye bu kadar uzun konuşuyorsun ki benimle ilgilenen biraz." Abimin her zaman ilgi açlığı vardı, bu muhtemelen küçük yaşta annesinin vefat etmesinden dolayıydı. "Abim tamam bundan sonra senin yanında Çipe ile konuşmayacağım kimse abimden daha değerli değil." Kendimi suçlu gibi hissettim, onun bu durumunu bilirken böyle davranmam bencilceydi galiba. "Ben sana konuşma demiyorum ki güzel kızım ama çok konuşma." Onun saf bir çocuk gibi konuşmasına dayanamayıp sarıldım. "Tamam abimm sen nasıl istiyorsan öyle olsun." İyice sırnaşıp konuşmama güldü. Aklıma takılan şeyle başımı kaldırıp çenemi göğsüne yaslayıp ona baktım. "Ne soracaksın?" Her hareketimi ezbere biliyor galiba. "Abi Çipe yemek yemeyi sevmediğini söyledi." Dediğimde başını salladı. "Evet sevmiyor." "Ama benim götürdüğüm yemeği yemiş." "Sen ona yemek mi götürdün." "Evet bugün formayı alıp oraya yemeği bıraktım." "Vay görüyor musun forma karşılığı olarak yemek almış." "Ya hayır yemeğin karşılığı kitaptı." "Ne kitabı?" Dediğiyle kollarımı belinden ayırıp kulaklarımın arkasına götürüp 'Icardı sevinci' yaptım. "İcardi mi?" "Evet, kitap, ayraç, poster, forma, atkı, şapka. Çok şey almış ya Allah bilir ne kadar tuttu bunlar." "Bir şey olmaz hediyenin büyüğü küçüğü olmaz." "Ama pahalı bunlar bir karş-" "Evet güzel kızım bir karşılığı olmalı ve sen bu karşılığı vermişsin." "Yemek yapmışsın ve yemesini sağlamışsın, sana söylediği gibi değil çok zor yemek yiyor resmen ölmemek için yiyor diyebiliriz." "Neden, bir sebebi var mı?" "Çocukluktan gelen bir şeymiş annesine de çok çektirmiş bu konu yüzünden." "Annesini tanıyor musun?" "Tanıyorum." "Anladım." "Sen güveniyor musun buna?" "Bilmiyorum." "Neden bilmiyorsun güzel kızım?" "Bilmiyorum işte galiba güveniyorum ama bir şeyler tam değil gibi." "Eksik olan şeyler onu görmeyişinden kaynaklanıyor olabilir mi?" "Yüksek ihtimalle." "Görmek istiyor musun?" "Sence görmeli miyim?" "Ben hiç böyle bir durumla karşı karşıya gelmedim o yüzden bilmiyorum." "Görmek istesem de o şimdi görmemi istemeyebilir." "Sor görmek istiyorsan." "Soracağım galiba." "Sor güzel kızım." "Soracağım." |
0% |