Yeni Üyelik
37.
Bölüm

Anlatmaya Değer

@sadecebiryazar

~~~


Cânfezâm: Biz İstanbul'a vardıkkk


Cânfezâm: Taksiye bindik eve geçiyoruzzz


Çipem: Güzel geçti mi yolculuk?


Cânfezâm: Güzeldi


Çipem: Güzel bende iki gün sonra ordayım


Cânfezâm: Gelirsen kaç gün kalacaksın?


Çipem: Bilmiyorum ki durumlara bağlı


Cânfezâm: Anladım


Çipem: Anladın?


Cânfezâm: Evet


Çipem: Gülüm


Cânfezâm: Efendim Mirza??


Çipem: Geleceğim işte trip atma elimden geldiği kadar kalırım


Cânfezâm: Hiç de trip atmıyorum


Çipem: Kesinlikle atmıyorsun gülüm


Cânfezâm: Atmıyorum ya sadece yanımda ol istiyorum çünkü sürekli burdaydın şimdi uzakta olunca değişik hissettiriyor


Çipem: Bu değişik iş özlem değil asla


Cânfezâm: Özlem fazlasıyla özlem çok özlem


Çipem: Fezaaa


Cânfezâm: Mirzaaa


Çipem: Sen adamı delirtirsin


Cânfezâm: Delirtirimmmm


Çipem: En iyisi sen eve geç öyle konuşalım


Cânfezâm: Niye??


Çipem: Sen rahat durmuyorsun hanımefendi o yüzden


Cânfezâm: Allah Allah ne yaptım ben şimdi?


Çipem: Sen fena bir kişiliksin


Cânfezâm: Öyleyimdir sevgilimm


Çipem: Bak gülüm ilk uçağa binip yanına gelmemi istiyorsan bu yolda gayet başarılısın


Cânfezâm: İki gün sonra burda ol


Çipem: Emin ol orada olacağıma


Cânfezâm: Feza olacağım


Çipem: Ben gidiyorum


Cânfezâm: Hafif şaka kaldıramıyor gibisin


Çipem: Hafif🤏


Cânfezâm: Tabi öyledir neyse neyse biz eve yaklaştık sonra konuşuruz


Çipem: Tamam bebeğim


Cânfezâm: Görüşürüz bebeğimmm


Çipem: Görüşürüz yavrum


~~~


Telefonumu kapatıp, cebime koydum. Abime dönüp baktığımda biriyle daha doğrusu Dicle'yle yazıştığını gördüm.


"Kiminle konuşuyorsun?" Dedim onun ağzından duymak için. Kendisi bana 'Konuşmaya değer bir şey olursa konuşuruz.' demişti.


"Dicle ile konuşuyorum." Dedi hiç uzatmadan.


"Artık konuşmaya değer mi?"


"Değer." Dedi abim, kendinden fazlasıyla emindi.


"Nasıl konuşmaya başladınız, sevgili misiniz, Mirza biliyor mu?" Diye sorularımı sıralamaya başladım.


"Nefes nedir bilir misin?"


"Fazlasıyla, anlat hadi!" Dedim heyecanla. İlk defa abimin hayatında biri vardı. Ayriyeten benim görümcemdi.


"Bana yazdı."


"Nasıl yani, Mirza gibi mi?"


"Evet ama ben senin gibi hemen koyvermedim kendimi. Aklım vardı."


"Ya abi! Sen bilmiyorsun ben ilk zamanlar Mirza'ya çektirmiştim."


"Tabi kesin öyle olmuştur."


"Ya dinlemiyorum ben ya!" Dedim kollarımı göğsümde birleştirip, cama doğru baktım.


"Tamam tamam alınma hemen." Dediğinde 'bana ne' dercesine omzumu silktim.


"O zaman anlatmıyorum." Dedi abim, birkaç saniye bekledim, sonrasında dayanamayıp ona doğru döndüm.


"Of abi ya! Anlat hadi. Ama önce Mirza biliyor mu onu söyle." Dedim sitemle. Fazlasıyla merak ediyordum.


"Biliyor biliyor, Dicle söylemiş." Dedi abim, biliyor ve bana söylemedi. Abim söylesin diye söylememiş olabilir ama bu ona yalandan bir trip atamayacağım anlamına gelmez.


"Yazdı işte, konuştuk zaten Diyarbakır'a gittiğimiz akşam anladım o olduğunu sonra konuştuk. Yani sevgili değiliz şu an ama beni sevdiğine inanıyorum." Dedi anlatırken yüzünde masum bir gülümseme vardı.


"Biliyor musun, annemin mezarlığına gittik birlikte." Dedi heyecanla. İçim burkulmuştu bu haline. Annesinin mezarına ilk defa birisiyle gitmişti. Önceden babamla birlikte giderlermiş ama büyüdükçe tek başına gitmeye başlamış.


"Sen mi çağırdın?" Dedim şaşkınlıkla.


"Hayır, o dedi." Dedi şu an gözüme çok tatlı ve masum görünüyordu. 33 yaşında ki abimi ilk defa böyle görüyordum.


"Sende kabul ettin."


"Evet."


"Ayıp değil mi ya, ben o kadar birlikte gidelim dedim götürmedin beni." Dedim sahte bir triple.


"Güzel kızım, öyle değil." Dedi hemen açıklamaya çalışarak. Trip atılır mı bu tipe ya, hemen kollarımı boynuna sardım.


"Yaa sen aşık oluyorsun abi!" Dedim sevinçle. Abimin hayatında biri olsun çok isterdim, hele ki bu kişinin Dicle olması.


"Aşık mı oluyorum?"


"Evet, çok tatlı bir çift olacaksınız bence."


"Sence Dicle'nin sevgisinin karşılığını verebilir miyim?" Dedi Demirkan abim, sevgi konusunda çok kırılgan olabiliyordu. O 33 yaşında ki adam gidiyorda, 13 yaşında ki sevgiye muhtaç çocuk geliyordu


"Verirsin abi, hem baksana şu haline aşık değilsen bile ona karşı bir şeyler hissettiğin kesin."


"Yani bilmiyorum." Dedi abim, bir zaman ki bendim bu ya.


"Zaman abi, zamanla anlarsın." Dedim, abime ilişki tavsiyesi gibi bir şey veriyordum resmen.


"İnşaAllah." Dedi, evin olduğu sokağa girdiğimizde abim, taksi şoförüne durmasını söyledi. Evin yanında durup, bavullarımızı aldık ve eve çıktık. Bavulumu odama koyup, üzerimi değiştirip abimin yanına geçtim.


"Evet Feza hanım, bu saatten sonra bu kadar salmak yok! Derslerine iyice asılacaksın, ne yapacaksın biliyor musun?" Koltuğa oturduğum gibi durumumdan söylenmeye başlamıştı.


"Ne yapacağım abi?"


"Mirza'yla geçirdiğin zamanın yarısından fazlasını da ders saatlerine ekleyeceksin. Eğer güzel bir üniversite kazanmak istiyorsan tabi."


"İstiyorum tabii ve derslerimi de çalışıyorum. Sadece bir ara hafif salmıştım ama toparladım. Bayramda bile boş kaldığım zamanlarda test çözdüm ben."


" 'Bayramda bile' diye bir şey yok güzel kızım, senin bayramların artık diğer seneye." Dedi ciddiydi. Beni bu ailede okutmuştu ve onun kadar bende ciddiydim. Aslında bu sözleri iyi olmuştu. Kendimi Mirza'ya kaptırmaya çok müsaitim. Bu durumu düzeltmek gerekiyordu.


"Tamam abi, çok teşekkürler her şey için." Dedim yerimden kalkıp abime sarıldım.


"İyi ki varsın." Dedim n harfini olabildiğince uzatarak.


"Sende güzel kızım, sende." Dedi gülerek.


"Ben şimdi odama gidiyorum, uyuyacağım."


"İyi geceler güzel kızım."


"Sanada abiciğim." Dedim ve koşarak odama geçtim. Telefonumdan rehbere girip Mirza'yı aradım. İkinci çalışta açtı telefonu.


"Gülüm." Dedi hemen. Hani gülüm kelimesi kırocaydı? Mirza söyleyince çok hoştu.


"Gülünün canı." Dedim sevimlilikle. Hafif bir gülüş sesi geldi.


"Bir kelime bir insanın ağzına bu kadar mı yakışır?" Dediğinde arkadan gülme sesleri geldi. Sonrasında bir sandalye sesi gelmişti.


"Yakışır da sen nerdesin?" Dedim, dışarda olduğu belliydi.


"Dışardayım gülüm." Dedi keyifli sesiyle.


"Kim var yanında?" Dedim normal olarak merak ediyordum.


"Arkadaşlarım var gülüm." Peki ya bu arkadaşlar kimdi?


"Ne zaman çıktın?"


"Yarım saat önce de, şu an sorguda mıyım?" Dedi gülerek.


"Hayır tabiki Mirza, bak kendine lütfen dikkat et! O gün ki gibi olmasın." Dedim uyarmayı ihmal etmeyerek.


"Bir şey olmaz gülüm bana, sen içini ferah tut." Dedi çok hafife alıyordu. Ona bir şey olacak diye endişelenemiyordum.


"Mirza, rahat rahat konuşma. Bir şey olmaz diye hafife alma!"


"Hafife almıyorum, sadece senin sıkıntı edeceğin bir şey yok."


"Sıkıntı edeceğim bir şey var, ve sen kendine dikkat edeceksin." Dedim, kendisi için hiçbir şekilde ne endişe etmemi ne de onu düşünmemi istiyordu.


"Ederim gülüm ederim."


"Aferin." Dediğimde eşsiz kahkaha attı.


"Gülüm sen sanki biraz gergin gibisin, bir şey mi oldu?" Dedi ama dikkatim dağılmıştı.


"Gergin mi gibiyim?"


"Sanki biraz."


"Ya of bir şey konuşacaktım ben seninle." Dedim sitemle.


"Ne konuşacaksın?" Dedi ciddileşerek.


"Sen geleceğim dedin ya."


"Evet gülüm."


"Gelme."


"Nasıl gelme?" Dedi anlam veremeyerek, gayet normaldi de. Gelmesi için bir ağlamadığım kalmıştı.


"Gelmezsen daha iyi olur o yüzden gelme." Dedim Mirza'nın yanımda olma ihtimaline hayır demek gerçekten zormuş.


"Sebep?"


"Biliyorsun ki bu sene sınav senem ve ben saldığımı düşünüyorum. Bu yüzden kendimi sınav bitene kadar kapatmak istiyorum. Sende bana bu konuda yardımcı olursan sevinirim." Dedim tane tane kendimi açıklayarak. Mirza, telefonda derin bir nefes bıraktı.


"Bende bir şey oldu o yüzden gelme diyorsun sandım. Tamam iki gün sonra gelmem, iki hafta sonra gelirim. Nasıl çözüm?" Dedi hemen çözüm bulmuştu.


"Olabilir ama çok kalamazsın, kalırsan ben senin yanında durmaktan ders çalışamam."


"Tamam en fazla iki gün kalırım."


"Allah'ım ne kadar zeki bir sevgilim var ya rabbim." Dedim tek elimi açıp yüzümü yukarıya doğru çevirip.


"Neyin var?" Dedi keyifle.


"Zeki bir sevgilim var." Dedim cilveli bir şekilde.


"Sevgilin sana ölsün cânfezâm."


"Ölmesin efendim ölmesin. Sevgilim benimle bir ömür yaşasın."


"Feza'm biraz daha zorlarsan çıkar gelirim." Dedi ve ciddiyetinin ikimizde farkındaydık.


"Ay tamam tamam. Şimdi ben ders çalışacağım biraz, sonra da uyuyacağım."


"Allah zihin açıklığı versin gülüm."


"Amin. Bu sırada sen ne yapacaksın?" Dedim merak ediyordum nerede olduğunu.


"Arkadaşlarımla biraz daha oturur sonra eve geçerim." Kim yahu bu arkadaşlar?


"Arkadaşların?" Dedim en doğal hakkımı kullanarak.


"Evet."


"Kimler?"


"Rojhat, Serhat ve birkaç erkek arkadaş daha var." Dedi muhtemelen diğerlerini tanımadığım için söylemiyordu.


"Anladım. Sonra görüşürüz bebeğim kapatıyorum ben." Dedim bebeğim demem bence hoşuna gidiyordu, yani içten içe keyifleniyordu bence.


"Görüşeceğiz bebeğim, görüşeceğiz." Dedi imalı bir şekilde.


"Bayyy." Dedim ve telefonu kapattım. Telefonu kapatıp masama koydum, sandalyeme oturup test kitabını açtım. O gastronomi kazanılacaksa en güzel şekilde kazanılacaktı.


-----


~~~ 

Cânfezâm: Öldürür beni kirpiğinin her tanesi günaydın aşkoların bir tanesi (sticer)


Cânfezâm: Baş belan geldi canimmmm (sticer)


Çipem: Günaydın yavrum


Cânfezâm: Sen bana yavrum diyemezsin bugün


Çipem: Sebep gülüm?


Cânfezâm: Gülümde diyemezsin


Çipem: Orda dur gülüm ben gülüme gülüm derim


Cânfezâm: Bugün diyemezsin


Çipem: Sebep??


Çipem: Benim gülüme gülüm dememi kim yasaklayabilir??


Cânfezâm: Gülün kendisi olarak ben yasaklarım


Çipem: Ne sebeple?


Cânfezâm: Düşün bakalım bana söylemediğin bir şey var mı?


Çipem: Ne gibi?


Cânfezâm: Bilmiyorum sen düşün


Çipem: Abinle Dicle mi?


Cânfezâm: Nasıl tak diye buldun değil mi?


Çipem: E gülüm abin söyler diye ben söylememiştim


Cânfezâm: Olsun yine de söyleseydin


Çipem: Gülüm abin sana söyleseydi eğer sen Dicle bana söylemeden gelip anlatır mıydın?


Cânfezâm: Aynı şey değil


Çipem: Ne demek aynı şey değil??


Cânfezâm: Aynı şey değil çünkü senin ne tepki vereceğini bilmiyorum ama bana söyleseydin ben sevinmekten başka bir şey yapmayacaktım


Çipem: Ben ne yapacaktım?


Çipem: Yok olamaz kardeşimle böyle bir şey olamaz diye olay mı çıkartacaktım?


Cânfezâm: Öyle bir şey demedim sadece diyorum ki sen abi olduğun için bunu Dicle'den duymak istersin diye söylemezdim


Çipem: Anladım senin elinden bu hakkını almadığım için özür dilerim


Cânfezâm: Mirza ya


Çipem: Gülüm


Cânfezâm: Gülünün canı


Çipem: Ortada buluşalım


Cânfezâm: Duyduğumuz şeyleri ilk birbirimizle paylaşacağız?


Çipem: Bizi ilgilendiren şeyleri??


Cânfezâm: Bizi ilgilendirmeyen şeyleri zaten bilmeyiz???


Çipem: Her şeyi mi????


Cânfezâm: Orta yolu bulduğumuza göre anlaştıkkk


Çipem: Orta yoldaydım ben hep senin yolun benim orta yolum


Cânfezâm: YAAA ROMANTİK SEVGİLİMMMMMMMMMMMM


Çipem: Canımın içi


Cânfezâm: Mirzammmmmmm


Cânfezâm: Biz çok güzel olduk ya böyle


Çipem: Ben sana kendimi sevdiririm demiştim değil mi?


Çipem: Rehberinde ki a kişisi de değilim


Cânfezâm: Çipem kişisisin


Çipem: Bu da iyidir Çipe'den Çipem'e geçmişiz


Cânfezâm: Değiştirmeyi düşünmüyorum her ne kadar senin için güzel bir anlam içermese de bu bizim için büyük bir anı diye düşünüyorum


Çipem: Benim için güzel bir anlam içermiyor değil yani sen bana güvenmeyeceğini söylemiştin ama numaramı kaydetmiştin bu bile benim için iyiydi


Cânfezâm: Ya ama ben çok çabuk teslim olmuşum sana yeni farkediyorum güvenmeyeceğim derken sanki güvenmemi sağla demiş gibi olmuş


Çipem: İyi ki olmuş cânfezâm


Cânfezâm: İyi ki çipemmm


Cânfezâm: İlerde annen ve baban gibi olacağız bence


Çipem: Wvki muylu çıcuklı


Cânfezâm: Yani evlilik kokusu alınca nasıl heyecanlanıyorsun inanamıyorum sana


Çipem: Nasıl heyecanlanmauayım?


Cânfezâm: Değil mi sürekli senin yanında olurum böylelikle


Çipem: Elimde olsa her saniye yanımda olurdun


Cânfezâm: Tabiki tabiki ama ona en az dört yıl var


Çipem: Ne demek döyt yol bat?!?


Cânfezâm: Şimdi farkındaysan canim ben lise okuyorum ve bunun daha üniversitesi var orayı okuduktan sonra ha birde işimi elime alırsam güzel olur işte anca o zaman evlenebiliriz ki daha benim ailem bilmiyor ayriyeten oğuz ve Tuğrul abim öğrenirse işler çığrından çıkar ve ve ve bir sevgilim olmasına aşırı karşılar öğrenirlerse benim için iyi olmaz


Çipem: Senin için iyi olmaz derken? Sen sanıyorsun ki onlar senin bir saç teline dokunabilirler buna ihtimal bile yok


Cânfezâm: Benim test çözmem lazım abim bu kadar oyalandığımı görse üff


Çipem: Gülüm yanlış bir şey söylemedim değil mi?


Cânfezâm: Hayır sadece ders çalışmam lazım sonra yine yazarım ben sana görüşürüz


Çipem: Cânfezâm


Cânfezâm: Kaçtım benn


~~~


Mesajını görmezden gelip hemen telefonumu uçak moduna alıp, kapattım. Test kitabımı geri açtım. Telefonumdan saate baktığımda saat 10:34 dü. 3 saat, 3 saat aralıksız test çözecektim.


Saçımı kıskaçlı tokayla toplayıp kendimi iyice test kitabıma odakladım.


---- 


"Feza yetmez mi, gel bir şeyler ye." Dedi abim sitemle.


"Abi bir rahatsız etmesen mi, yarım saat kaldı." Dedim, böyle dememin sebebi bundan önce iki kere gelip kahvaltı yapmadan ders çalışmama kızmasıydı.


"Yarım saat sonra gelmezsen?" Dedi tereddütle.


"Çayı ısıtıp yanına bir şeyler hazırlarsan çok güzel olur, teşekkürler şimdiden abicim."


"Bekliyorum." Dedi ve odadan çıktı. Bende testimi çözmeye geri döndüm.


----


"Feza."


"Güzel kızım?" Diyen abimin sesini omzuma dokunmasıyla algılayabilmiştim.


"Abi?"


"Dalmışsın, çağırıyorum da duymuyorsun."


"He şey soruyu düşünüyordum, duymamışım." Dediğimde inanmıyormuşcasına bir bakış attı.


"Kalk hadi, yarım saatin doldu."


"Tamam tamam şu soruyu çözüp geliyorum."


"Güzel kızım, ben sana çalış dedim de hepsini bir anda mı çalış dedim?"


"Ya hayır ya benim içimden geldi. Vallahi şunu çözüp geleceğim ya." Dedim tekrar soruya dönerek.


Sen ol da, ister yâr ol ister yara;

Lütfun da başım üstüne, kahrın da.


Şems-i Tebrîzî


Üstüne daldığım şiirin şairinin adını çizip altına 'Cânfeza' yazıp, çektim. Sonrasında soruyu çözüp, kitabını kapattım. Telefonumu masanın üzerinden alıp, internetimi açtım. Anında Mirza'nın mesajları düştü.


~~~ 


Çipem: Gülüm seni üzecek bir şey mi söyledim?


Çipem: İnternetini mi kapattın?


Çipem: Kafama sıçayım özür dilerim


Çipem: Telefonu mu kapattın?(10: 40)


Cânfezâm: Bir fotoğraf gönderdiniz. (13:49)


Çipem: İyi misin?


Cânfezâm: İyiyim ders çalıştım ve şimdi de sevgilime yazıyorum


Çipem: Cânfezâm


Cânfezâm: Efendim Mirza?


Çipem: İyi misin ben yanlış bir şey mi söyledim sana?


Cânfezâm: Yanlış bir şey söylemedin ve iyiydim sen mesajımı görmezden gelene kadar


Çipem: Görmezden gelmedim beni ne kadar sevindirdiğini bilemezsin ama seni üzmüş olmam bunun önüne geçebiliyor


Cânfezâm: Ya bir şey yok attığım şeye istediğim tepki gelmedi🥹


Çipem: Attığın şeyin benim için kıymetini bir bilsen beni ne kadar sevindirdiğine inanamazdın


Cânfezâm: Öperim seniii


Çipem: Öpmelisin


Cânfezâm: Bir fotoğraf gönderdiniz. (Öpücük atan bebek fotoğrafı)


Çipem: Gerçeğini isterim


Cânfezâm: Bu mesafeden anca bu kadar oluyor


Çipem: Çok sağ ol gülüm ya


Cânfezâm: Rica ederimmmm


Cânfezâm: Napıyorsun???


Çipem: İşteyim


Cânfezâm: İşe mi başladın?


Çipem: Evet


Cânfezâm: Ne işi?


Çipem: Şirkette uğraşıyorum işte bazı unuttuğum şeyler var onlarla ilgili babamla konuşuyoruz falan sonrasında düzenim oturacak


Cânfezâm: Hayırlısı olsun Mirza'm


Cânfezâm: Mirza sen nasılsın yani oraya gittin bunun için gerçekten nasılsın?


Çipem: İyiyim gülüm


Cânfezâm: Emin misin?


Çipem: Mirza'yım


Cânfezâm: İyice bana benzemeye başladın


Çipem: Seven sevdiğine benzermiş diyelim biz ona


Cânfezâm: Öyle mi diyelim???


Çipem: Diyelim diyelim


Cânfezâm: Bu durumda bende sana mı benziyorum?


Çipem: Benziyorsundur


Cânfezâm: Ya benzemiyorsam?


Çipem: Benziyorsundur gülüm


Cânfezâm: Bencede benziyorumdur


Çipem: Evett


Cânfezâm: Abim kahvaltı yapmam için kızıyor kahvaltımı yapayım yine sana yazarım Mirza'mmm


Çipem: Bu saate kadar kahvaltı yapmadın mı?


Cânfezâm: Yani aslında şöyle ders çalışırken unutmuşum


Çipem: Hemen kahvaltını yapıyorsun


Cânfezâm: Aynen öyle o yüzden öptüm aşkım bayyy


Çipem: Afiyet olsun


~~~


"Allah'tan yemek yemek için gelmiştin. Birde onun için gelmesen neler olurdu acaba?" Dedi abim laf çarparak.


"Ya ne yapayım, sen derslere asıl dedin yemeğe değil." Dedim gülerek.


"Sende böylelikle yemek yememeye karar verdin?"


"Hayır tabiki canım." Dedim ve çatalı alıp salatalığa batırıp ağzıma attım.


"Baba bir kaç güne gelir."


"Gelse bile baba şantiyede kalmıyor mu?" Dedim, babam, abimin evine ara sıra geliyordu. Genellikle şantiyede kalmayı tercih ediyordu.


"Kalıyor da sevgili kızı buradayken, şantiyede kalır mı, bilmiyorum." Dedi abim dalga geçerek.


"Kalsın, baba için odamız vardır diye düşünüyorum."


"Vardır vardır."


"Sen neden öğretmen olmaktan vazgeçtin?" Dedi abim konuyu değiştirip.


"Aşçı olmak daha güzel geldi."


"Onu anladım da birden güzel gelmeye başlamasının sebebi ne?"


"Yemek yapmayı seviyorum hemde iş sahibi olacağım. Edebiyat öğretmenliği in ataması zor." Dedim sözlerimde haklılık payım vardı.


"Tek sebebi bu değil bence." Dedi imasını anlamıştım.


"Madem biliyorsun neden beni zorluyorsun?" Dedim


"Seni zorlamıyorum, sadece hayatını değiştirecek bu kararı Alparslan'dan yemeğin için iltifat aldığından dolayı nasıl değiştirdiğini anlamaya çalışıyorum."


"Neden olmasın ki? Ben Mirza hiç yemek yemeyip benim yaptığım yemeği yediğinde mutlu olmuştum ve bu benim için eşsiz bir mutluluktu. Yaptığım bir yemek birine iyi gelmişti. Hele ki o zamanlar ona karşı bu kadar güçlü hislerim yokken olmuştu bu." Dedim ve haklı olduğumu düşünüyordum.


"Yani bu seni mutlu etmiş. Bak güzel kızım, en sana değiştiremezsin demiyorum. Bu zamana kadar istediğin öğretmenliği bir anda bırakmak istemen ani bir karar değil mi, ya pişman olursan?" Dedi o da haklıydı ama bir anlık heves değildi benim için. Ben kendimi o aşçı gömleğinin içinde hayal edebi

liyordum. Ben kendimi öğretmen olarak hayal ettiğimde elimde bir kalem olmuyordu ama aşçı olarak hayal ettiğimde elimde bir kaşık vardı. Ben kendimi aşçı olarak hayal ettiğimde her şey tamdı.


"Pişman olmayacağım. Sen bana güven, aşçılık benim için bir heves değil. Ben bu meslekte en iyi yerlere ulaşmak istiyorum."


"İnşaAllah her şey gönlünce olur güzel kızım." Dedi abim benim için edebileceği en güzel duayı ederek.


"Seninde abiciğim." Dedim içtenlikle.


Bölüm sonu

Loading...
0%