@sadecebiryazar
|
----- Gül bahçem: Abimmm Gül bahçem: Canım ciğerim Baba yarısı: Ne kadar istiyorsun? Gül bahçem: Yav senin Allah'ına kurbannnn (sticer) Gül bahçem: Bu mesajını görmedim sayıyorum ama şöyle 2000 TL iyi giderdi. Gül bahçem: Ama istemiyorum yani Baba yarısı: Aynen öyle olmuştur Dicle Gül bahçem: Bir bildirim geldi en sevdiğim bildirimlerden Baba yarısı: Dur tahmin edeyim bildirimi Baba yarısı: "Hesabınıza para gönderildi." Gül bahçem: Yanılıyorsun abicim o değil Baba yarısı: Nedir? Gül bahçem: 'Baba yarısı'ndan bir bildirim Baba yarısı: Allah Allah öyle mi olmuş? Gül bahçem: Öyle olmuş canım abimmmmm Baba yarısı: Sen söyle bakayım ne yapacaksın bu parayı? Gül bahçem: Bilet keseceğim Baba yarısı: Ne bileti? Gül bahçem: Antalya bileti Baba yarısı: Derken? Gül bahçem: Yanına geleceğim Baba yarısı: İzin veriyorlar mı? Gül bahçem: İzin verip vermemeleri umrum dışı, umrum içi olan tek şey sensin ve sana olan özlemim Baba yarısı: Dicle böyle söyleme ya tekrar almazlarsa seni oraya Gül bahçem: Almazlarsa almasınlar bende senin yanında kalırım yok mu yanında bana yer? Baba yarısı: Sana her zaman yerim var gül bahçem ama sen onlarsız yapamazsın Gül bahçem: Ben sensiz de yapamıyorum abi Gül bahçem: Bu zamana kadar sabrettim ama artık sabretmek istemiyorum seni çok özledim Baba yarısı: Dicle benin yanıma geldiğin öğrenilirse geri dönemezsin Gül bahçem: Dönmek istemiyorum Baba yarısı: Bir şey oldu da benden mi saklıyorsun? Gül bahçem: Hayır sadece seni özledim Baba yarısı: Olmaz Dicle gelemezsin Gül bahçem: Geleceğim Baba yarısı: Olmaz diyorum sen ordan kopamazsın Gül bahçem: Öyle bir koparım ki sen bile şaşarsın Baba yarısı: Bir şey oldu değil mi yoksa böyle konuşmazsın sen arattırma bana Fırat'ı Gül bahçem: Bir şey olmadı diyorum arama Fırat'ı Baba yarısı: Gelirsen seni yanıma almam Dicle Gül bahçem: Alırsın beni vazgeçirmek için böyle söylüyorsun Baba yarısı: İyi gel de gör alıyor muyum almıyor muyum Gül bahçem: Abi yapma böyle yanına gelmek istiyorum Baba yarısı: Ağlıyorsan sakın ağlama Gül bahçem: Ağlatma o zaman Baba yarısı: Canımın içi amacım seni ağlatmak değil eğer benim yanıma geldiğin duyulursa bir daha seni Diyarbakır'a almazlar Baba yarısı: Sen anneyi babayı kardeşlerini görmeden yapamazsın çok özlersin Gül bahçem: Sende özlüyorsun Baba yarısı: Ben mecburum Gül bahçem: Abi çok özledim n'olur Baba yarısı: Özlemiş olabilirsin ama yapacak bir şey yok Dicle Gül bahçem: Var geleceğim Baba yarısı: Buraya gelmene rızam yok Dicle geliceksen eğer bunu bil öyle gel Gül bahçem: Abi böyle söyleme Baba yarısı: Konu benim için kapandı Dicle gerisi sana kalmış Gül bahçem: Bunu yapamazsın Görüldü Gül bahçem: Of abi of Görüldü ----- ~~~ Çipe: Armut dalda asılsın günaydın minik kuşum nasılsın?? (Sticer) Cânfezâm: Günaydın da bu saatte günaydın mı olur saat oniki buçuk Çipe: Benim günüm seni görünce ayıyor ve gördüm Cânfezâm:Nerde gördün? Çipe: Okulun bahçesinde Cânfezâm: Burda mısın?? Çipe: Evet şu anlık Cânfezâm: Gidiceksin yani? Çipe: Evet gülüm Cânfezâm: Ne yapıyorsun? Çipe: Çalışıyorum gülüm sen ne yapıyorsun? Cânfezâm: Bilmiyormuş gibi sorman Çipe: Belki senden duymak istiyorum Cânfezâm: Test çözüyorum Çipe: Hangi ders? Cânfezâm: Türkçe Çipe: Güzell Cânfezâm: Bence de Çipe: Edebiyat isteyen birisi için gayet iyi bir ders Cânfezâm: Bunu da biliyorsun Çipe: Evet biliyorum Cânfezâm: Bundan sonra kendim ile ilgili bilmediğim soruları sana soracağım ŞXNSPSNSŞSNDJPDJDLDN Çipe: SŞSMŞSMSŞSKDPDN Cânfezâm: Sana söylediğim kitabı okudun mu??? Çipe: Okudum yirmi bölümü bitirdim Cânfezâm: Ya ne zaman ben daha on sekizdeyim Çipe: Hızlı olan kazanır Cânfezâm: Baya hızlısınız bakıyorum Çipe: Öyleyimdir Cânfezâm: Ama ben ağırlıklı olarak ders çalışıyorum kabul edilemez Çipe: Biliyorum gülüm yoksa sende hızlısındır Cânfezâm: Şu an benimle alay ediyor olamazsın değil mi? Çipe: Alay ve ben hiç yakıştıramadım sana Cânfezâm: Kesin kesin Çipe: Biz seninle berdel ile evlenseydik ne yapardın? Cânfezâm: Yine konu nasıl evliliğe geldi Lmxldndldmdld Çipe: Misal diyorum gülüm kitapta geçiyor ya Cânfezâm: Demirkan abim izin vermez Çipe: Diyelim ki verdi Cânfezâm: Vermez diyorum ya Çipe: GÜLÜM MİSAL DİYORUZ Cânfezâm: PXKDPDKDPDKŞDKD Çipe: Sen beni sinir etmek için yapıyorsun bunları değil mi? Cânfezâm: Yo nerden çıkardın Çipe: Tabi tabi hiç yapmazsın Cânfezâm: Bir şey soracağım Çipe: Sor Cânfezâm: Hâlâ berdel evlilikler var mıdır annem var diyor ama bilemedim Çipe: Var Cânfezâm: Sen nerden biliyorsun?? Çipe: İçine doğdum bunların Cânfezâm: Bir dakika nasıl yani Cânfezâm: Şimdi senin aşiretin mi var?? Çipe: Var Cânfezâm: Ne Çipe: O kadar da abartılacak bir şey değil gülüm Cânfezâm: Ağa mısın? Çipe: Daha değil Cânfezâm: Ya bir gün beni berdel yapmak istiyorlar deyip gidersen Çipe: Gülüm yine kurmaya başladın Cânfezâm: Ne demek kuruyorum var dedin ya sen gidersen Çipe: Gitmemi istemez misin? Cânfezâm: Niye istiyeyim? Çipe: Bilmem niye istemeyesin? Cânfezâm: İstemem mi lazım?? Çipe: Seninle ağız dalaşıma girilmez biliyorsun değil mi? Cânfezâm: Biliyorum 🤠 Çipe: Fenasın başıma belasın Cânfezâm: Asıl sen benim başıma bela olma da Çipe: Gülüm hiç demedim varsayalım şunu Cânfezâm: Ama dedin Çipe: Varsayalım Cânfezâm: Ama bu gözler o mesajları okudu Çipe: VARSAYALIM DİYORUM GÜLÜM Cânfezâm: Peki sayalım Çipe: Seninle ne yapacağım hiç bilmiyorum Cânfezâm: Seveceksin Çipe: Seviyorum zaten Görüldü ~~~ Yanlışlıkla yazdığı şey sonucunda şu an utanmakla meşgul olan Eslem Feza'ya bakıyordum. O fazla güzel, her şeyiyle fazla güzel. Ona olan sevdam artık göğsümden taşıyordu, onu artık yanımda istiyorum. Demirkan sayesinde her gün bana daha da yakınlaşıyordu. Abisinin bana olan güveni onu rahatlamıştı. Ama daha beni kabullenememişti. Hâlâ bir belirsizlik vardı bu belirsizliğin karşısına çıktığımda geçeceğine eminim. Bu süreçte onun güvenini kıracak bir şey yapmamam lazımdı ve buna oldukça dikkat ediyordum. Bu sırada arkamda duyduğum ayakkabı tıkırtısı cânfezâma bakmama engel olacaktı. Müdüremiz geldiğim günden beri koyduğu saçma sapan kurallarla bütün öğretmenleri oldukça sıkıyordu. "Ne yapıyorsunuz burda hocam?" "Gördüğünüz gibi dışarıya bakıyorum müdüre hanım" "Nöbetinizi dışarıyı izleyerek geçirmeyi mi düşünüyorsunuz?" "Müdüre hanım öğle arası ve benim bir yemek yeme hakkım var öyle değil mi?" "Elbette yemek yeme hakkına sahipsiniz." "O zaman hakkımı kullanmak istiyorum izniniz olursa?" "Buyrun yemeğinizi yiyin ama boş boş durmayın." "Ben boş durmam müdüre hanım siz merak etmeyin." "İyi nöbetler hocam." Dediğinde başımı salladım. Saçma sapan kuralları ile hem öğrencileri hem bizleri sıkıyordu. Daha da ağzına laf vermemek için yemekhaneye indim. Yemeklere baktığımda yüzümün buruştuğuna emindim. Çocukluğumdan beri yemek yememde sıkıntı vardı. Hep az yiyordum ve bu sağlık sorunlarına yol açıyordu. Bu yüzden kendimi zorluyordum. Yemeklere baktığımda dolma olduğunı görmüştüm. Feza'mın yaptığının yanında sönük kalıyordu ama yiyebilirdim. "Ben sadece iki dolma alsam olur mu?" "Olur tabi hocam da doyacak mısınız iki dolmayla?" "Doyarım siz verin." Dolmayı tabağa koyup yanına bir dilim ekmek koydum kaşığımı da alıp dışarıya çıkmayı planlıyordum. Bahçeye çıktığımda etrafta gözlerimi gezdirdim bütün banklar doluydu, Feza'ya baktığımda yine tek başına oturuyordu. Ayaklarım benden bağımsız bir şekilde oraya gitmeye başlamıştı bile. Yanına birinin yaklaştığını anlamış olacak ki başını kaldırdı. "Oturabilir miyim Feza?" Dediğimde başını salladı. Karşısına oturduğumda o söylediği gibi Türkçe testi çözüyordu. "Türkçe mi çözüyorsun?" "Evet." Bu düz ses tonu hiç hoşuma gitmiyordu onu ilk gördüğüm zamanlarda neşeli ses tonu hiçbir zaman gitmiyordu ama şimdi bir tek Demirkan'ın yanında öyle "Hedefinde ne var?" "Türk Dili ve edebiyatı öğretmenliği." Kısa cevapları benimle muhabbet etmek istemediğini belli ediyordu. Onu daha fazla sıkmamak için bende onun gibi sustum. Önümdeki yemeğe baktığımda nimet olduğu için yüzümü buruşturmamaya çalışıyordum. Küçük bir parçayı bölüp ağzıma attığımda çiğnemek zulüm gibiydi. Çok çiğnemeden hemen yuttum, küçük küçük lokmalarla ilk dolmamı bitirdiğimde Feza bana garip bir şey görmüş gibi bakıyordu. "Neden zorlanıyor gibisiniz hocam?" Bu durumu anlayamamış olmalı ki kendi isteğiyle konuşmuştu. "Midem ağrıyor bugün o yüzden." Çipe olarak ona yemek yiyemediğimi söylemiştim şimdi de söylersem şüphelenecekti. "Anladım." "Dolmadan yemek ister misin?" "Hayır, teşekkürler." "Peki." Tekrar önüme döndüğümde dolmaya kararsız bakışlar atıyordum ki beni kurtaran şey telefonumun çalması olmuştu. Telefonumu cebimden çıkardığımda Dicle'nin arıyor oluşu tekrar yüzümü düşürmüştü. Onu kırmak istemiyordum ama buraya, benim yanıma gelmesi demek bir daha Diyarbakır'a dönememesi demekti. Telefonu açıp kulağıma koyduğumda hemen konuştu. "Selamün aleyküm." "Aleyküm selam." Ona şu an soğuk davranmam gerekiyordu son mesajımda ki ciddiyetimi anlaması lazımdı. "Abilerin en iyisi ne yapıyormuş bakalım?" "Yemek yiyorum." "Yemek mi yiyorsun, sen yediklerine yemek mi diyorsun? O kadar az yiyorsun ki kuş olup uçacaksın yakında." O konuşurken ben yerimden kalkıp uzaklaştım. "Yiyorum Dicle, merak etme." "Merak ederim, abimsin sen benim." Dediklerine karşı sessiz kaldım. "Abi yapma böyle." "Ben bir şey yapmıyorum Dicle ama sen bilirsin." "Yapmadığın halin buysa yaptığın halini düşünemiyorum." "Bir şey demeyeceksen kapatacağım." "Demeyeceğim." Sesi kırgın çıkıyordu ama yapacak bir şeyim yoktu. "Allah'a emanetsin." "Sende abi." Telefonu kapatıp tekrar oturduğum yere döndüğümde Feza orda değildi. Banka oturduğumda kendimi tuhaf hissediyordum. Ne yapacağım nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum. Kendimi acınası bir durumda hissetmem doğru mu, bilmiyorum. Aslında hiçbir şey bilmiyorum, kalbimi nasıl dizginleyeceğimi uzun zamandır sorguluyordum. Sadece Feza benim kim olduğumu öğrendiğinde uzaklaşacaktı bunu çok iyi biliyordum. Önceden sadece abisinin arkadaşıydım ama şimdi öğretmeniyim buraya tayinimi aldırmakla büyük aptallık etmiştim. Abisi sorun etmese bile şimdi öğretmeni olmam onun için büyük sorun olacaktı ve ben onun karşısına çıktığımda her gün yüzyüze gelmek zorunda bırakmıştım onu. Bu fazlasıyla bencilceydi. |
0% |