Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Cana Can Katan

@sadecebiryazar

Mirza Alparslan Soykan:


Eslem Feza 


Cânfezâm 


Canıma can katanım. 


Onu öyle seviyorum ki canıma can katan o iken onun için canımı verebilirdim.


Feza'ya yabancı numaradan yazmam onu korkutuyordu biliyorum ama onun için yazıyordum o kimseyle konuşmuyor konuşmadıklarını bana anlatsın istediğim için ona yazıyordum. Belki biraz onu mutlu edebilirim diye yazıyordum.


Söylediklerimin kafasını karıştırdığını çok iyi biliyordum ama önce kendime alıştırmak istiyordum bunca zaman abi dediği bana büyük bir önyargıyla yaklaşacağı aşikârdı bu önyargıyı önce kendimi alıştırırsam benim onu nasıl sevdiğimi görürse biraz da olsa yıkabilirdim.


Şimdi ise elimde telefon öyle bir ikileme düşmüştüm ki ona kızamıyordum benden ne kadar korktuğunu çok iyi biliyordum abisine anlatması bile beni sevindirmişti aslında Demirkan ile aralarında ki bu yakınlık beni mutlu ediyordu.


Demirkan'ın böyle öğrenmesini istemiyordum ama yapacak bir şeyim yoktu kendisi bulursa daha kötü olacaktı.


Her şeyi anlatacaktım ama korkuyordum beni kötü biri gibi bilmesinden korkuyordum dostumu kaybetmekten korkuyordum.


Rehbere girip 'Kardeşim' yazısına tıkladım. Çalmaya başladığında stresten tırnak etlerini ısırıyordum.


Telefon açılınca sesini duydum.


"Efendim kardeşim?" Konuşmaya cesaret bulamayınca o tekrar konuştu.


"Alparslan orda mısın kardeşim?"


Endişelenince boğazımı temizleyip konuştum. "Burdayım."


"Bir şey mi oldu kardeşim?" Dediğinde içim sızladı.


"Seninle bir şey konuşmam lazım."


"Ne oluyor Mirza iyi misin kardeşim?" Mirza dediğine göre iyice ciddileşmişti


"Kardeşim ben..." söyleyemiyordum dilimin ucuna geliyordu ama çıkmıyordu yıllarımız birdi bizim nasıl birden kardeşine yazan kişi benim diyebilirdim ki.


"Mirza ne oldu korkutma beni"


"Aradığın kişi-" Hemen sözümü kesti


"Sen değilsin hayır." Dedi anlamıştı


"Benim kardeşim." 


"Mirza." Sesi bildiğimden de sertti artık


"Kardeşim." 


"Mirza sus, sus yoksa kalbini kırarım." Anlamaya çalışıyordu muhtemelen benden hiç beklemediği de bariz bir şekilde belli oluyordu.


"Demirkan ben yapmak istemedim bunları ama olmadı onu o halde gördükçe ben kahroluyorum seni olmayan abim yerine koydum ama onu Çiçek'in yerine koyamadım. Özür dilerim kardeşim." Çaresizlikle konuştuğumda derin nefesler alıyordu.


"Geleceğim oraya geleceğim ve bana her şeyi anlatacaksın."


"Sana her şeyi anlatacağım kardeşim ama nolursun beni yanlış bilme." Dediğimde telefonu suratıma kapattı. En geç yarın akşam burada olacağını biliyordum. Saatin gece 1 olması onu durdurmayacaktı.


Korkuyordum hem Cânfezâm'ı hemde onu kaybetmekten ölesiye korkuyordum.


Feza hâlâ uyumamıştı balkonda oturmuş etrafına bakıyordu. Onu görünce hem korkum azalıp hemde çoğalıyordu. Ben nasıl bu hale geldiğimi hâlâ bilmiyordum.


~~~

Çipe: Beni mi arıyorsun?


Cânfezâm: Hayır bir sürü insan var balkonlarda 70 yaşında erkekte var 7 yaşında erkekte nasıl bulabilirim ki seni?


Çipe: Bulmak istiyor musun?


Cânfezâm: Bilmiyorum


Çipe: Abin buraya geliyor


Cânfezâm: Konuştun mu?


Çipe: Evet


Cânfezâm: Ne dedi? 


Çipe: İnanmak istemedi geleceğini her şeyi düzgünce anlatmamı istedi.


Cânfezâm: Korkuyorum.


Çipe: Neden? 


Cânfezâm: Abimin tepkisinden


Çipe: Kötü bir şey yapacağını düşünmüyorum beni dinleyecektir


Cânfezâm: Güvendiği birisi misin?


Çipe: Öyleyim cânfezâm


Cânfezâm: Sana bir şey yapar mı?


Çipe: Yapmaz gülüm korkma sen


Cânfezâm: Ben kim olduğunu duymak istemiyorum şu anlık da olsa ama ya abim söylerse o zaman ne yapacağım?


Çipe: Beni istemezsen hayatından çıkarım ama istersen kimse karşı gelemez bana, her şey senin iki dudağın arasında gülüm ben sen beni yanında isteyene kadar varım.


Cânfezâm: Teşekkür ederim


Çipe: Bende teşekkür ederim


Cânfezâm: Dikkat et kendine


Çipe: Boşver sen bunları sana bir şarkı önereceğim onu dinle tamam mı güzelim


Cânfezâm: Tamam


Çipe: Mem Ararat-Evin


Cânfezâm: Dinliyeceğim


Çipe: Sadece sana olan sevdamı düşün gülüm başka hiçbir şeyi değil.


~~~


Sabaha karşı saat 7 de zilimin çaldığını duymamla uyuyakaldığım koltuktan kalkıp kapıyı açtım Demirkan gelmişti. Burnundan soluyordu.


"Kardeşim." Dediğimde hızla içeriye girdi ve solana gitti. Peşinden gittiğimde üstünde ki deri ceketi koltuğa fırlattı.


"Kardeşim öyle mi gerçekten kardeşin miyim Mirza?" Bu sözleri canımı yakmıştı işte biliyordum böyle olacağını o kardeşini paylaşmayı hiç istemeyen bir abiyken dostunun böyle şeyler yapması ona ağır gelmişti.


"Sen benim kardeşimsin, abimsin, canımsın Demirkan."


"Madem ben senin kardeşinim, abinim, canınım o zaman benim kardeşimin de senin için kardeş olması gerekirdi Mirza." Benim konuşmama izin vermeden tekrar konuştu.


"Söylesene Mirza benim kardeşim senin neyin?" Sinirle ama bağırmadan konuşuyordu.


"O benim canım, canıma can katanım Demirkan ben istemedim böyle olmasını her zaman kendime hatırlattım onun senin kardeşin olduğunu ama olmadı. Bak sök kalbimi yerinden çıkart ama yine de içinde Feza olur Demirkan."


"Lan, sus sus yoksa kalbini sökerim."


"Demirkan özür dilerim kardeşim. Affet ama ben kalbime söz geçiremedim onun suratının asık olduğu günler, onun acı çektiği günler de sanki kalbimin üzerinde bir el varmışta her saniye onu sıkıyormuş gibi hissettim. Ben Feza'yı sadece sevdim kardeşim." Elini çeneme attığında ona karşı bir harekette bulunmadım.


"Sus lan sus yoksa bu çeneni kıracağım. Ulan ben kardeşlerimi sana emanet etmedim mi he söyle etmedim mi? Böyle mi emanetime sahip çıktın. Sana bir şey emanet edilmezmiş Mirza. Ben bugün bunu anladım."


"Demirkan döv söv ama böyle konuşma ben senin kardeşini sadece sevdim onun için her şeyi yaparım."


"Sus lan kızın karşısına bile çıkamamışsın korkak gibi yabancı numaralardan mesaj atıyorsun. Biliyorsun kardeşim karşısına çıktığında seni kabul etmeyecek, bunu bildiğin için böyle saçma sapan bir oyunun içine girdin." Sözleri bir bir kalbime saplanırken doğruluğundan şüphem yoktu.


"En kötüsü de bu ya ben karşılıksız bir sevda içindeyim Demirkan zaten her gün yanıyorum ama Demirkan ben kendim için yazmadım ona, öyle yalnız bıraktı ki kendini öyle her şeyden soğudu ki bilmiyorsun. Kardeşin yalnız ben onu yalnız bırakmak istemiyorum. Bu ihanet mi senin nezdinde peki o zaman ben sana ihanet etmişim kardeşim. Özür dilerim." Siniri hafifilemişti çünkü kardeşinin neden yalnız olduğunu düşünüyordu.


"O insanları sevmiyor o yüzden arkadaşı yok." Dediğinde bir şey diyemedim Feza onların bunları bilmesini istemiyordu ve söylemek bana düşmezdi.


"Ama o seni de sevmiyor Mirza anladın mı? Uzak dur kardeşimden."


"Beni sevmiyor ama bana güvenmek istiyor onun güvenini kırmak istemiyorum Demirkan."


"Benim güvenimi kırmak istiyorsun."


"Demirkan sen benim kardeşimsin beni böyle bir seçim yapmaya zorlama lütfen."


"Ben seni hiçbir şeye zorlanıyorum sen kendin karar ver."


"Demirkan yapma kardeşim nolursun." Dedim zaten zamanında büyük bir seçim yapmıştım şimdi böyle bir şeyin içinde kalmak ölmek gibi bir şeydi


"Mirza." 


"Demirkan yalvarırım yapma benim tekrardan böyle bir durumun içine düşmeme izin verme." Dediklerimle yüz ifadesi değişmişti belki de ne yaptığının farkına varmıştı bilmiyorum kendini çaresizlikle koltuğa bıraktı bende aynı şekilde karşısında ki koltuğa oturduğumda ikimizde öylece boşluğa bakıyorduk. O sırada beni benim telefonuma bildirim geldi. Gelen mesajla orta sehpamda olan telefona baktığımızda Feza'dan geldiğini ikimizde görmüştük ona baktığımda azalan sinirini tekrar çoğaldığını görmüştüm.

Hemen telefonumu eline alıp mesaja baktım.


~~~


Cânfezâm: Konuştunuz mu?


Çipe: Konuşuyoruz gülüm


Cânfezâm: Bir şey yaptı mı sana?


Çipe: Yok gülüm yapmaz o bana bir şey


~~~

Mesajı gönderdiğim an Demirkan'ın sesini duydum


"Biraz daha sırıtırsan çeneni kırarım." Yazdığım mesaja tezat konuşması beni güldürmüştü.


"Ne gülüyorsun lan it."


"Sana gülüyorum." Dedim hâlâ gülerken


"Derken?" 


"Feza diyor ki sana bir şey yaptı mı bende tam o bana bir şey yapmaz diye mesaj atmıştım ki çenemi kıracağını söyledin de ona gülüyorum." Ciddiyeti yüzünden silinirken güldüğünü belli etmemek için baş parmağıyla dudağının kenarını kaşıdı.


"Demirkan yapma kardeşim ben yaptım sen yapma. Kardeşine karşı hiçbir zaman yanlış bir düşüncem olmadı ben ona sevdalandım sana ihanet ettiğini düşündüğüm zamanlar kafayı yiyecek gibi oluyordum ama onu gördüğüm de sanki zaman duruyordu her şeyi unuttum dayanamadım yazdım ona beni çok tersledi bana neler demedi ki ama vazgeçemedim sustuklarını bana anlatsın istedim kimseyle konuşmayan kız benimle konuşsun istedim Demirkan ne yapacağımı bilemedim sen gelseydin anlatacaktım zaten. Böyle telefondan olamayacağını bildiğim için söylemedim sende bunu bildiğin için şuan karşımdasın kardeşim. İstersen döv beni hırsını çıkart ama izin ver kendimi sevdirmeme."


"O istiyor mu?"


"Bilmiyorum, istiyor ama korkuyor gibi eğer senin haberin olursa kötü birisi olmadığımı ona zarar vermeyeceğimi söylersen korkularını yenecektir."


"Neden böyle bir şeyi yapayım?"


"Demirkan yapma kardeşim görmüyor musun onu çok seviyorum canımdan bile çok, ona bu kadar zor ulaşmışken yapma nolursun. Ben senin emanetine ihanet etmedim."


Bir şey demeyip oturduğu kanepeye uzandı, kolunu da gözlerinin üzerine koydu. Bende fırsattan istifade ederek telefonumu tekrar açıp WhatsApp'a girdim.


~~~

Cânfezâm: Sen o kadar emin olma da


Cânfezâm: Okula gideceğim ama abimi görmek istiyorum.


Çipe: Söylememi ister misin?


Cânfezâm: Ben arasam daha iyi olur.


Çipe: Peki gülüm


~~~


Bir kaç dakika sonra Demirkan'ın telefonu çalmaya başladı. Yerinden kalkmadan telefonunu açıp kulağına verdi.


Telefonun sesi dışarıya geliyordu.


"Abi." Diyen sesini duydum Cânfezâm'ın


"Efendim güzel kızım?"


"Ne yapıyorsun, nerdesin?" Dediğinde endişelenmiştim çünkü daha tam olarak Demirkan'ı ikna ettiğimi düşünmüyordum.


"Bilmek istiyor musun nerede olduğumu?"


"Hayır, hayır istemiyorum söyleme." Dediğinde gülümsedim Demirkan gülümsediğimi görünce karşlarını çattı.


"Birazdan Alparslan abinin evine geçeceğim bir şey mi oldu?"


"Hayır seni görmek istiyorum da görüşme şansımız var mı? Hem okula giderken yalnız olmam."


"Tamam dışarısı esiyor ben sana aşağıya in dediğimde inersin güzel kızım tamam mı?"


"Tamam abi bekliyorum." Deyip kapattı.


"Sağol kardeşim." Dedim ne kadar bu yaptığından memnun olmasa da söylememişti hiçbir şey bu bile benim için yeterdi.


"Kalkıp hazırlansana okula gitmeyecek misin?"


"Gideceğim birlikte gideriz."


"Derken?" 


"Aynı okula gideceğiz sonuçta?"


"Lan sen tayin mi aldırdın?"


"Aldırdım." Dedim sırıtarak


"Kardeşimin okuluna bir de."


"Evet." 


"Lan it." Deyip kalktığında hızla oturduğum koltuktan kalkıp kapıya koştuğumda kalçama tekme attı.


"Baktım matematik boşluğu var direkt yazdım."


"Fırsatçı it." Dedi peşimden gelirken hızla banyoya girdim. Kapıyı da kapatınca işlerimi halledip odama girdiğimde Demirkan dolabından kıyafet alıyordu.


"Senin yüzünden yanıma hiçbir şey almadan geldim. Kıyafetlerini kullanacağım."


"Al kardeşim kıyafet senin köpeğin olsun." Dedim eline siyah bir badi ve siyah pantolon aldı.


"Yağcı it." Dediğinde kahkaha attım. Bende kendime siyah kumaş pantolon ve beyaz bir gömlek aldığımda Demirkan odadan çıkmıştı hızla giyinip dışarı çıktığımda Demirkan da hazırdı.


"Demirkan." Feza'nın yanına gitmeden önce ciddi bir konuşma yapmamız lazımdı.


"Ne var?" 


"Feza'ya söyleyecek misin?"


"Önce konuşmam lazım sana yaklaşımı nasıl öğrenmem lazım sonrasına sonra bakarız."


"Benden kardeşine zarar gelmeyeceğini biliyorsun beni bir seçim yapmak zorunda bırakma olur mu kardeşim."


"Bu sefer seçimi Feza yapacak."


"Söyliyecek misin ona?"


"Hayır. Sadece konuştuğu kişiye güvendiğimi falan söyliyeceğim o kadar ama seni öğrenmek isterse söylerim."


"Demirkan eğer öyle bir şey olursa izin ver karşısına ben çıkayım."


"Eslem isterse çıkarsın." Dediğinde sakin olması benim için iyiydi. Kapıdan çıkmadan ona sarıldım.


"Sağ ol kardeşim." Kollarını bana sardığında konuştu.


"Eğer kardeşimi üzecek bir şey yaparsan bu bizi de etkiler Mirza, anladın mı?"


"Üzmem kardeşim herkesi üzerim de onu üzmem."


"Eyvallah. Hadi bırak lan beni kardeşim bekliyor."


"Tamam tamam hadi gidelim."


Loading...
0%