Yeni Üyelik
19.
Bölüm

Zıt Düşünceler

@sadecebiryazar

"Eslem, uyan hadi geldik." Oğuz abimin sesini duyduğumda bilincim açılmıştı.


"Geldik mi?" Dedim yarı uzandığım yerden doğrulurken.


"Geldik, hadi kalk." Kendimi toparlayıp arabadan çıktığımda Serhat abimi onun bir yanında Alparslan abi, sol yanında ise Demirkan Abimi gördüm. Yerimde hafif gerneşip onlara doğru ilerledim. Zaten hemen farketmişlerdi beni.


"Ağam." Dedim alayla sırıtıp, onlarında yüzüne sırıtış eklenmişti.


"Hanımağam." Dedi o da bana karşı.


"Ne hanımağası be, kim hanımağa?" Dedim


"Sen söyleyeceksin onu da, ne ayak bu işler?" Dedi. Sesinde sezdiğim ima ile hemen Demirkan abime döndüm.


"Abi." Dedim utançla çünkü böyle bir şeyin bilinmesi utandırıyordu.


"Ağzımdan kaçtı." Dedi mahcubiyetle


"Tuğrul abiye de kaçırırsın sen ağzından." Dedim her ne kadar utansam da bunun olmaması için uyarır bir biçimde konuştum.


"Sor bakayım ben onunla doğru dürüst konuşuyor muyum?" Dedi


"Yine de." Dedim sessizce


"Sen hele bana bak, ne iş bu?" Dedi Serhat abim


"Abi bunu konuşmayalım." Dediğimde Tuğrul abimin sesini duydum.


"Neyi konuşmuyorsunuz?"


"Seni Tuğrul, seni." Dedi Serhat abim dalga geçercesine


"Ne konuşmayacakmışsınız benimle ilgili?" Serhat abiye gülse de bana ciddiyetle bakmıştı.


O gün telefonumda Çipe'yi gördükten sonra telefonumu almış ama sonrasında geri vermek zorunda kalmıştı. Arada gelip telefonuma göz atsada ben her konuşmamızdan sonra mesajlarımı sildiğimden dolayı bir şey bulamamıştı. Dikkatini üzerime çekmemek içinde onun olduğu zamanlarda telefonumla ilgilenmiyordum.


"Seninle ilgili değil, dalga geçiyorum." Dedi Serhat abim ciddiyetle


"Konu ne o zaman?"


"Sınav konu biliyor musun bilmiyorum ama bu sene sınava gireceğim, konumuz bu." Dedim iğneleyici olan yanımı tutamayarak


"Bilsem ne işime yarayacak?" Dedi umursamaz bir şekilde. Bu halleri annemizden ona geçen kötü bir huydu.


"Uzatma Tuğrul." Demirkan abimin baskın sesini duyduğunda pekte umursamayıp, gelişigüzel başını salladı.


"E hadi içeriye geçelim." Dedi Serhat abim. Ortam gerilmişti.


"Hadi." Dedi Alparslan abi de onaylarca. Hepimiz konağa girince avluda sarılan annem ve teyzemi gördüm.


Teyzem her ne kadar sıcak kanlı ve şefkat doluysa annem de bir o kadar tersiydi.


"Delala mın tu xer hati." Dedi teyzem

(Güzelim sen hoşgelmişsin.)


"Xer hatim xati." (Hoşbuldum teyze.) Dedim ve eğilip elini öptüm. Yanında olan Agit Ağa'ya doğru baktım.


"Xer hati keça mın." Dediğinde başımı sallayıp "Xer hatim." dedim sadece.


Hepimiz sedirlere yerleşmiştik ama çokta vaktimiz yoktu. Kına bugün olacaktı ama daha sabahın erken saatleri olduğu için fazla telaş içerisinde de değillerdi. Bu ortamda konu birazdan bana gelirdi ve ben bunu istemiyordum. Yanımda olan Serhat abime döndüm.


"Konuşalım mı?" Dedim. O başını sallayıp ayağa kalktığında bende kalktım.


"Nereye?" Demirkan abim seslendiğinde onunda elini tutup kalkmasını sağladım. Sorgulamadan kalkınca Serhat abinin peşinden gitmeye başladık. Konağın terasına çıkardı bizi. Üçümüzde ayakta terasın taştan kenarlarına yaslanmıştık.


"Geçen ay cımhat yapıldı." Serhat abim bizim sormamızı beklemeden konuştu.


"Kan davasını bitirmek için. Sonuç olarak akrabalık bağları araya girerse kan durulur dediler ve bu kabul edildi." Dedi


"Yani şimdi sen ve tanımadığın bir kız kan davası bitsin diye evlenecek misiniz?" Dediğimde başını salladı.


"Gördün mü kızı?" Dediğimde bu seferde onaylamazca başını salladı.


"Gördüm." Dedi ifadesizce


"Ya böyle düz durmasana. Ne düşünüyorsun, ne yapacaksın, nasıl geçineceksin? Tanımadığın biriyle evleniyorsun ve bundan sonra ki kalan ömrümü onunla geçireceksin. Farkındasın bunun değil mi?" Dedim. Her şey normalmiş gibi konuşuyordu.


"Farkındayım ve yapacağım bir şey yok." Dedi ve duraksadı.


"Yani zamana bırakacağım." Dedi ne dediğini bilmecesine. Bu sözü bana Çipe'yi hatırlatmıştı.


"Erkeklerin şu zamana bırakma sevgisi." Diye mırıldandım ama ikisininde arasında olduğum için duymuşlardı.


"Derken?" Dedi Demirkan abim. İlk defa söze girerek.


"Öylesine." Dedim bende geçiştirircesine.


"Sen şimdi beni konuşuyorsun ama merakını giderdikten sonra sende benim merakımı gidereceksin." Serhat abimin dediğiyle gözlerim açıldı.


"Hayır tabiki de."


"Ne demek hayır? Evet!" Diye çıkıştı.


"Hayır demek hayır demektir." Dedim itirazla.


"O zaman bende konuşuyorum." Dedi ve arkasını döndü.


"İngiltere prensesiyle mi görüşüyorum, afedersiniz? Koskoca ağasın ağa utanmıyor musun trip atmaya?" Dedim kınayarak


"Trip atmıyorum, sadece seninle konuşmak istemediğimi belirttim." Dedi sakinlikle


"Serhat, kız zaten hoşlanmıyor bu konuyu konuşmaktan. Sende sıkma." Dedi Demirkan abim.


"İyi, şimdi konuşmuyoruz ama bu konuyu bilmek istiyorum. Her ite güveneceksek ohooo." Dedi Serhat abim.


"Abi, it demesek." Dedim çünkü Çipe'ye it demek kulağa hoş gelmiyordu. Ve bu dediğimle başları öne doğru gelmiş gözümün içine bakıyorlardı.


"Şey yani insanlara böyle ithamlarda bulunmak hoş değil bence yani öyle olmamalı değil mi?" Dedim utanıp saçmalayarak.


"Bunu sen mi söylüyorsun Feza'm." Dedi Serhat abim ve Demirkan abimde devamını getirdi.


"Sen maç izlerken insanlara gayet güzel ithamlarda bulunuyorsun güzel kızım. Öyle yapınca bir şey olmuyor böyle yapınca mı bir şey oluyor?" Dedi gayet ima dolu sözlerle.


"Yan-" Kendimi açıklamaya kalmadan arkadan Alparslan abinin sesini duyduk.


"Ne yapıyorsunuz burda? Bir çıktınız bir daha gelmediniz." İkisinin de bakışları son kez yüzümde gezdikten sonra geri çekildiler. Böylece karşımda ki Alparslan abiyi görebildim.


"Feza bu evlilik işini merak etmiş, onu konuşuyorduk." Dedi Serhat abim


"Ya neden çok normal bir şeyden bahsediyormuş gibi konuşuyorsun?" Dedim


"Feza'm ne yapmam gerekiyor şu an senin için?" Dedi anlamıyormuşcasına


"Duygularını belli edebilirsin. Çünkü bu halin hiç hoşuma gitmedi." Dedim.


Gerçekten bu akşam kınası, yarın da düğünü var ama tanımadığı bir kızla.


"Feza'm, ben seni anladım ama duygularım karışık ve bu benim bir şeyleri göstermemi engelliyor, anlıyor musun? Zamanla olacak her şey, onu zamanla tanıyacağım, o da beni." Dedi sakince


"Ulan kitaplarda böyle olmuyordu." Dedim sessizce ama Alparslan abinin kahkahası sessiz olmadığını açıklıyordu. Abilerim ise anlamaz bir şekilde bana bakıyorlardı. Bende onlara aynı şekilde karşılık verince Alparslan abi konuştu.


"Onlar anlamaz, boşver Feza." Dedi


"Sen neden anladın?" Dedim


"Öğretmenim ben Feza. Öğrencilerimin neler okuduğunu elbet biliyorum." Dedi rahatlıkla


"Anlıyorum." Dedim uzatmayarak


"Neyse aşağı inelim. Sofra kurulmuştur." Dedi Serhat abim ve hemen Demirkan abimin yanına geçip onunla birlikte ilerlemeye başladım, Alparslan abi ve Serhat abim arkadan geliyorlardı.


"Seninle düğünden sonra hesaplaşacağız." Dedi Serhat abim. Başımı omzumun üzerinden onlara çevirince Alparslan abi ile göz göze geldik. Aralarında konuşuyorlardı.


"Hesaplaşırız kardeşim, hesaplaşırız." Dedi Alparslan abi de keyifle


Aşağı indiğimizde sofra kurulmuştu, bizde hemen oturup yerlerimize geçtik.


"Ee Eslem'im okulun nasıl gidiyor?" Dedi teyzem


"Güzel geçiyor teyze. Bu sene son senem zaten." Dedim


"Oku Eslem oku. Kimseye muhtaç etme kendini." Dedi içtenlikle


"Niye okumayan muhtaç mı oluyor?" Dedi annemde zıtlıkla


"Bir yerde oluyor bacım." Dedi teyzem de. O annemin aksine sakin birisi. Annem sadece susmakla yetindi. Okumamı istememesini ve bu kadar diretmesini anlamıyordum.


"Kahvaltını güzelce yap, bugün yorulursun." Dedi Demirkan abim.


"Tamam." Dedim. Önüme döndüğümde karşımda ki Alparslan abi dikkatimi çekti. Yemeğini eşeliyordu, yemiyordu.


"Abi, Alparslan abi niye yemiyor? Sanki keyfi yok." Dedim abime


"Bilmiyorum." Dedi ve önümüzde ki tabaktan bir tane pişi alıp yavaşça onun tabağına attı.


"Yemeğini ye." Dediğinde Alparslan abi başını salladı.


Bundan sonra kahvaltıyı hızlıca bitirmiş, kalkmıştık. Kına kızın evinde yapılacağı için burada yapılacak pek bir şey kalmıyordu. Her şey orada ayarlanmıştı, gelinin makyajı da orada olacaktı.


Şimdilik yapılacak bir iş olmadığı için Serhat abim, ben, Demirkan abim ve Alparslan abi tekrar terasa çıkmış bu sefer orada ki sedirlere oturmuştuk. Telefonuma mesaj gelmesiyle hemen çıkardım. Tahmin ettiğim gibi Çipe'den gelmişti.


~~~


Çipe: Günaydın şeker şey (sticer)


Cânfezâm: günaydınnnn en manyak sabahlar benimle başlar (sticer)


Çipe: En güzel sabahlar seninle başlar gülüm


Cânfezâm: Doğrudur


Çipe: Ne yapıyorsun gülüm??


Cânfezâm: Oturuyorum öyle sen ne yapıyorsun??


Çipe: Bende oturuyorum


Çipe: Ne kadar ortak yönümüz var ne yapsak evlensek mi?????


Cânfezâm: Tabi efendim tabiii


Çipe: Alıyorum tarihleri


Cânfezâm: Al da abilerim seni vursun


Çipe: Vurmazlar


Cânfezâm: Öz abilerim bir şey yapmayabilir ama Serhat abimi bilemeyeceğim


Çipe: Serhat yapmaz ya


Cânfezâm: Yapar bu arada


Çipe: Yapmaz yapmaz


Cânfezâm: Bekle


Çipe: Neden??


Cânfezâm: Bekle bir şey atacağım


Çipe: Bekliyorum


~~~


Ses kaydını başlatıp Serhat abime döndüm.


"Abi?"


"Efendim güzelim?" Dedi keyifle


"Benim için birini vurur musun?" Dediğimde anlamazca baktı.


"Kimi vuruyoruz?" Dedi


"Vurursun yani?"


"Vururum." Dediğinde sırıttım.


"Ne işler karıştırıyorsun acaba?" Dedi Demirkan abim


"Ne işi karıştıracağım, sadece sordum?" Dedim inkar ederek


"Tabi, o yüzden telefona bakarak sırıtıyorsun." Dedi sırıtarak


"Sırıtmıyorum."


"Tabi canım, sırıtmıyorsun." Dedi alayla


"Sırıtmadım."


"Peki, sırıtmadın." Dediğinde başımı onaylarca salladım ve telefonuma geri döndüm.


~~~


Cânfezâm: (Ses kaydı.)


Çipe: Sor bakalım masum birini vurur muymuş?


Cânfezâm: Sen masum musun???


Çipe: Değil miyim?


Cânfezâm: Bilemeyeceğim


Çipe: Bilirsin gülüm bilirsin


Cânfezâm: Bilemem


Çipe: Bildiririm


Cânfezâm: Bildiremezsin efendim


Çipe: Peki peki peki


Cânfezâm: Kahvaltı yaptın mı?


Çipe: Yaptım


Cânfezâm: İyi iyi


Çipe: Gülüm sen o elbiseyi gerçekten giyecek misin??


Cânfezâm: Giyeceğim


Çipe: Kadınlar seni oğulları için soracak


Cânfezâm: Sorsunlar


Çipe: Ne demek sorsunlar???


Çipe: Soramazlar


Cânfezâm: Neden soramasınlar?


Çipe: Soramazlar işte


Cânfezâm: Ama neden?


Çipe: Ben daha sana kendimi gösteremiyorken onları görmen


Çipe: Neyse ne kendi korkaklığım yüzünden seni kısıtlayamam


Çipe: Özür dilerim cânfezâm


Cânfezâm: Böyle düşünmeni istemem


Cânfezâm: Korkak olduğunu düşünseydim şimdi bunu konuşacak seviyede olmazdık


Cânfezâm: Böyle düşünme lütfen


Cânfezâm: Hem o kadınlar beni sorsa bile okuduğumu söyler savarım onları


Cânfezâm: Oğullarıyla da ilgilenmiyorum


Çipe: Cânfezâm


Cânfezâm: Efendim


Çipe: Galiba zaman yaklaşıyor beni kabul etmeye başlıyorsun


Cânfezâm: Zamanın bitmesini bekleyeceğiz


Cânfezâm: Ve sonrasında yine olacaklar için zamana bırakacağız bazı şeyleri


Çipe: Öyle


Cânfezâm: Neyse işim var benim


Cânfezâm: Elbisemi giyeceğim ve üstü için puşi seçeceğim


Çipe: Puşi mi seçeceksin??


Çipe: Yani öylece giymeyecek misin???

Görüldü

~~~



Loading...
0%