Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4. Bölüm - Aile

@sadecelerden_s

 

Yağmurlu bir güne uyanmıştım. Saat 08:00'di. Bir dakika? Sekiz mi? Geç kaldım!

 

Hızlı bir şekilde üstümü giyinip evden çıktım. Hızlı adımlarla merdivenleri indim ve arabama yöneldim. O sırada motoruna binen Aras'ı gördüm ama selam bile veremedim. Hızlı olmam gerekiyordu. Hemen arabaya bindim ve karakola gittim.

 

Odama girdiğim de hemen arkamdan Çınar da geldi içeri. "Günaydın,geç kaldın bir sorun yok değil mi?" diye sordu. "Uyuyakalmışım." dedim sandalyeye otururken. "Otursana." dedim karşımda ki koltuğu göstererek. Cevap vermeden hızlı adımlarla dışarı çıktı. 5 dakika sonra elinde iki çayla beraber geri geldi. Bu davranışına tebessüm ettim. Elinde ki çayı hemen kaptım ve teşekkür ettim. Biraz lafladıktan sonra asıl konuya giriş yaptık.

 

"Bir haber var mı? İpucu falan." diye sordum. Kastettiğim şey ise cinayetti.

 

"Şimdilik hayır. Dün olay yerine tekrar gittiler ve yakınlar da bir kamera falan var mı diye baktılar. Belki birşeyler görünür kayıtlarda diye ama..." dedi ve duraksadı. Tuhaf giden birşeyler vardı.

 

"Ama...?" diye sordum. Ve devamını getirdi cümlenin.

 

"Melek ve arkadaşlarının olduğu alanda kameralar vardı ama hepsi bloke edilmiş. Yani birileri kameraları bozmuş. Özellikle yapılmış bu. Yani demem o ki..." dedi ve yine duraksadı. Ben demeden kendisi devam etti bu sefer. "Bu planlanmış bir cinayete benziyor Başak." dedi. Ürperdim.

 

Kim özellikle birini en önemlisi benim kuzenimi öldürmek ister ki? Düşmanı yok birşeyi yok. Kendi halinde bir kız. Kim ona bulaşır? Aklım almıyor bir türlü.

 

"Kim Çınar? Kim bunu yapar? Kim bunu niye yapar?" dedim son cümleyi bastırarak.

 

"Başak iyi düşün bak kuzeninin bir düşmanı ya ne bilim anlaşamadığı bir insan bile yok muydu?" diye sordu. Yoktu. Bildiğim kadarıyla.

 

"Ya yoktu. Eminim ben buna. Melek bana iyi kötü herşeyini anlatırdı aynı şekilde ben de ona ve bana hiç böyle birşey bahsetmedi. Ne bilim? Aklım almıyor gerçekten." dedim. Derin bir nefes verdim.

 

"Tamam canını sıkma. Bulacağız illa ki birşey. Hatta işine yarar mı bilmem ama birşey bulundu aslında." dedi. Ne bulunmuştu? "Melek'in telefonunu bulduk. Belki almak istersin." dedi. Kesinlikle almam gerekiyordu. Ona dair birşey olsun elimde istiyordum. Belki bir fotoğraf,belki bir video,belki de bir ses kaydı ve o kayıtta ise kendi sesi...

 

"Nerde?" diye sordum. "Bekle." dedi ve odadan çıktı. Galiba kendi odasındaydı. Geçen bir dakikanın ardından geri geldi. Elinde Melek'in telefonuyla. Bana uzattı. Biraz bekledim. Sonra elimi uzattım telefona ve aldım. Hemen açmadım telefonu. Ekranı da kırıktı. Eve gidince bakarım niyetiyle çantama koydum. "Çok sağol." dedim Çınar'a. "Ne demek." dedi. Konuyu değiştirmek açısından aklıma gelen ilk soruyu sordum Çınar'a. Benim de ne zamandır sormam gereken bir soru. "Ee,Hilal'le neler oldu?" dedim gülerek. Hilal Çınar'ın sevgilisiydi. Yakın zaman da tartışmışlardı. Sonrasında ise noldu ne bitti hiç haberim yoktu.

 

"Ayrıldık." Eski sevgilisi desem daha doğru olurmuş.

 

"Benim de zaten gözüm tutmamıştı. Boşver takma. Çok itici geliyordu bana. Senle konuşurken ki bana olan bakışlarını görmen gerekiyordu." dedim. Bir gün karakola Çınar'ın yanına gelmişti. Çınar'ı da benim yanımda görünce baya kıskanmıştı. Hatta bu yüzden kavga bile etmişlerdi ama neyse ki olay tatlıya bağlanmıştı. Ama bu onu sevmediğim gerçeğini değiştirmez.

 

"Allah Allah. Artık benim ilişkilerimi de mi gözden geçiriyorsunuz Komiser Hanım? Sizi de göreceğiz merak etme." dedi ve güldü. Biraz bekledi ve tekrar konuştu. "Ama kabul ediyorum. Boş yere kıskançlık krizine giriyordu. Her neyse bitti mi bitti." dedi.

 

"Bitti mi bitti." dedim onu tekrar ederek. Ve beraber güldük. Pat diye içeri birisi girince yerimde zıpladım resmen. Gelen ise Ozan'dı. O da komiserdi. Ama bu tabiki de kapıyı çalmadan içeri girebileceği anlamına gelmezdi. Çınar'a kıyasla daha çapkın biriydi. Çınar'da da biraz çapkınlık var ama Ozan bu konuda onu geçerdi.

 

"Ozan'cığım hani kapı diye birşey varya böyle tıklıyorsun ondan sonra giriyorsun içeri." dedi Çınar sinirli bir sesle.

 

"Hani bu karakolda da rütbe diye birşey varya Çınar'cığım Komiserim falan demen gerekmez mi sence de?" diye kendini savundu Ozan. " Az önce Çınar'cığım diyen de zaten eb-" derken ne diyeceğini bildiğim için hemen susturdum onu. "Hop,yavaş. Hadi ikiniz de çıkın odamdan dışarda devam edin tartışmanıza." İkisi de sustu ama öylece bana baktılar. "E hadisenize." dedim ve gidip kapıyı açıp dışarıyı gösterdim. "Hadi dışarı." dedim. Sonra yine aralarında birşeyler konuşarak çıktılar ve arkalarından kapıyı kapatıp kendimle baş başa kaldım. Daha doğrusu kafamda ki düşüncelerle...

 

Kafamı yasladım masaya. Kapattım gözlerimi ve düşündüm. Olanları,yaşananları. Herşeyi. Neler olmuştu son zamanlarda. Telefonuma gelen bildirim sesiyle açtım gözlerimi. Biraz kafamı dağıtsam ve başka şeylerle ilgilensem iyi olacaktı. İlk yapacağım şey de bildirime bakmak oldu.

 

Instagram'dan 1 bildirim...

 

Bildirime tıkladım ve ordan Instagram'a girdim. Birisi bana takip isteği göndermişti. Gönderen kişi ise...

 

Motorcu.

 

Ona motorcu demekten asla vazgeçmeyecektim.

 

Bana takip isteği göndermişti. Hesabı gizli değildi. Baya da takipçisi vardı. Önce isteğini kabul edip ben de onu takip ettim ve hesabına göz gezdirdim. Daha çok motoruyla çekindiği fotoğraflar vardı. Bir de bir kızla...

 

En çokta siyah saçlı bir kızla fotoğrafı vardı. Sevgilisi mi acaba? O da mı burda yaşıyor. Belki de onun için buraya geldi kim bilir? Asıl bunlardan banane ki?

 

Biraz daha baktıktan sonra bir bildirim daha geldi. Aras isteğimi kabul etmişti. Biraz da başka şeylerle oyalandıktan sonra telefonu masaya bıraktım. Ve yine kendimle baş başa kaldım. Bu aralar hiç olay olmuyordu. Sanki Melek öldükten sonra tüm insanlık evine kapanmış gibi. Nerden geldiyse aklıma böyle birşey.

 

~•°•°•°~

 

Geçmiyordu. Zaman bir türlü geçmek bilmiyordu. İki saattir dışarı çıkıp odama dönüyordum. Döngü yaratmıştım kendi kendime. Bir görev gelse de gitsem diye yerimde çırpınıyordum bir yandan. İlk bir saat Melek mevzusuyla ilgili birşeyler araştırmıştım. Sonrası malum. Sıkılmış bir vaziyette olan ben. En sonunda bilgisayarı açıp yine Melek cinayetiyle ilgili elde ettiğimiz önemli bilgileri not almaya karar verdim-sanki hiç deftere not almamışım gibi-

 

Kameralar bloke edilmişti. Onlardan bir sonuç elde edemedik. Cinayete dair bulunan şeyler ise Melek'in bilekliği ve telefonundan başka birşey değildi. Katil öyle sıradan bir katile benzemiyordu. Daha önce bu işi çok yapmış gibi bir izlenim veriyordu. Arkasında hiçbirşey bırakmamış. Temiz çalışmış. Ama pes etmek yok...

 

Önemli bilgileri not aldıktan sonra bir haber sitesine girdim. Orda Melek'in cinayet haberi karşıma çıktı. "22 YAŞINDA Kİ GENÇ KIZ CİNAYETE KURBAN GİTTİ!" Başlık ise aynı böyleydi. Daha fazlasına bakmak istemedim. Acım daha çok artıyordu. İçimde ki yangın daha çok büyüyordu. Dayanamıyordum. Kalbim acıyordu...

 

Başka haberlere baktım sonra. Ancak ilgimi çeken tek bir haber vardı. Haber başlığı ise şöyleydi.

 

"BELA İSİMLİ DÜNYACA ÜNLÜ KATİL TÜRKİYE''DE ! " Bela'mı? İlk defa duyuyordum. Haberin devamını da okudum.

 

"Yurt dışında birçok zengin iş adamını öldüren katilin uzun bir süredir Türkiye'de olduğu düşünülüyor. Nedeni ise en merak edilen sorulardan bir tanesi. Kimliği belirsiz ve bir türlü yakalanamayan katile herkes kısaca 'Bela' diyor. Peki ya büyük bir ustalıkla insanları öldüren bu katil Türkiye'de de insanlara adı gibi bela olacak mı?" İşte bu çok şaşırtıcıydı. Bir katil... Arkasında hiç iz bırakmadan insanları öldürüp kaçıyor. Hem de zengin iş adamlarını. Amacı ise bariz ortada. Paralarına konmak. Başka bir açıklaması olmaz,olamaz.

 

~•°•°•°~

 

Akşam iş çıkışı Çınar'la beraber benim eve gelmiştik. Birşeyler yedikten sonra beraber bir korku filmi açıp izlemiştik. Ayda bir kere yapardık bunu. Geçen ay onun evinde izlemiştik. Bu sefer benim evimdeydik. Film o kadar sarmıştı ki nefessiz bir şekilde izliyorduk adeta. Bir an da korkunç bir sahne gelince Çınar oturduğu yerden kalktı ve televizyonu tamamen kapattı.

 

"Bu ne amına koyim ne biçim bir film bu ya!" diye bağırdı. Sorgulu bakışlarla ona baktığımı görünce geri yerine oturdu. Sakin bir role büründü ve kendini açıklarcasına konuştu. "Yani bu pek beni sarmadı ya güzel bir film değil bence o yüzden öyle dedim." Yerler mi? Hayır.

 

"Hı hı kesin." dedim cevap olarak. O da inanmadığımı anlayınca tekrar beni ikna etme çabasına girdi. "Ya korktuğumu falan düşündüysen diye dedim korkmadım ki niye korkayım?" dedi bu sefer de. "Aynen sen zaten çok cesur bir bireysin arkadaşım merak etme inanıyorum ben sana." dedim. Güldü. Güldüm.

 

"Tamam birazcık korkmuş olabilirim ama öyle bir anda karşıma çıkınca o yaratık ne yapsaydım yani. Ayrıca kabul et sen de korktun. " Doğru biraz korkmuştum ama tepkisiz kaldığım için bunu anlaması zordu. Nasıl anladı ki?

 

"Ben niye korkuyormuşum. Tepki bile vermedim senin aksine." dedim gülerek.

 

"Abartma be." dedi ve sustu. Sonra yine konuştu. "Sen korksan bile belli etmezsin senin yapın bu. Genetik yani. Çabuk söyle annenden mi aldın bu özelliğini yoksa babandan mı?" dedi gülerek. Ben de güldüm ama gülüşüm hızlı soldu. Annem ve babam. Sahi en son ne zaman görüşmüştüm onlarla. Daha doğrusu konuşmuştum. Galiba 1 ay önceydi. Evet evet yaklaşık 1 ay önce. İkisiyle de ayrı ayrı en fazla 10 dakika konuşmuştum. Sonrası yoktu. Ben aramazsam onlar çok nadiren ararlardı. O da en fazla 10-15 dakika. Çınar da aklıma gelenleri anlamış olacak ki bana sarıldı.

 

"Başak çok özür dilerim seni üzmek istemem asla biliyorsun. Şakasına dedim ben." dedi. Onun bir suçu yoktu ki. Tüm suç annemle babamındı kendi çocuklarına kendi ailelerine odaklandıkları ve bir kızlarının daha olduğunu unuttukları için.

 

"Tamam sorun yok özüre de gerek yok. İyiyim ben." dedim. "Olsun yine de özür dilerim." dedi. Ve daha sıkı sarıldı. Çınar hayatımda tanıdığıma pişman olmadığım o insandı. Her daim benim yanımda olan ve bana destek olan o dostum. Bir gün Melek gibi onu da kaybetmek istemiyordum. Bunu kaldıramazdım.

 

"Neyse ben artık kalkayım saatte geç oldu. Yarın yine uyuyakalma dikkat et. Seni uyandırırım istersen telefonunu sessize almaman yeter." dedi gülerek. Ben de güldüm. Bir yandan kapıya doğru ilerledim.

 

"Gerek yok sağol." dedim ve ona kapıyı açtım. Tam o sırada merdivenden çıkan Aras'la göz göze gelince duraksadım. Bu saatte nerden geliyordu acaba?

 

"İyi geceler Başak sabah apar topar çıkmıştın evden bir sorun yok değil mi?" diye sordu. Beni merak mı etmişti?

 

"Yok işe geç kalmıştım da acele çıktım evden sana da selam veremedim öylece yanından geçip gittim kusura bakma." diyerek kendimi açıkladım.

 

"Sorun değil ben eve geçiyorum iyi geceler." dedi. "İyi geceler." dedim. Çınar'a çevirdim bakışlarımı. "O kimdi?" diye sordu. İlk defa görüyordu Aras'ı. "Yeni komşum." dedim kısaca.

 

"Ne ara böyle samimi oldunuz?" diye sordu bu sefer de. Galiba pek gözü tutmamıştı. "Dün akşam biraz konuştuk falan zaten ben önceden de tanıyordum onu sonra daha detaylı anlatırım sana. Öyle işte." dedim. Para mevzusundan hiç bahsetmemiştim Çınar'a. Bir ara anlatsam iyi olacaktı.

 

"İyi bakalım dediğin gibi olsun. Ama kaçışın yok anlatacaksın. Anlaştık?" dedi. Gülerek "Anlaştık." dedim. Sonra ayakkabılarını giydi ve son kez bana bakarak iyi geceler dedi. Ve gitti.

 

Etrafı toparladıktan sonra artık uyumam gerektiğinin farkına vardım. Yarın da bugün ki gibi geç kalmak istemiyordum. Üstümü değiştirdikten sonra son kez telefonla ilgilendim ve ışıkları kapatıp yatağa yattım.

 

Düşündüm. Melek'i düşündüm. Annemle babamı düşündüm. Biz neden bir aile olamamıştık? Veya neden onlar bana bir aile olamamışlardı? Hiç mi umurlarında değildim ben onların?

 

Düşündüm. Aras'ı düşündüm. Beni merak etmişti sabah alelacele evden çıktığım için. Annem ve babam bile beni böyle düşünmezken 1 haftadır tanıdığım biri beni düşünmüştü. Birisi tarafından değer görmek sevilmek bunlar çok güzel bir histi ama ben bu hisleri hep ailem dışında ki kişilerden görmüştüm. Ne tuhaftı öyle değil mi?

 

Benim bu hayatta ki en büyük şanssızlığımdı ailem. Başkalarının en büyük şansıyken...

 

~•°•°•°~

 

Merhaba Motorcu okuyucularıı

 

Bölümü nasıl buldunuz?

 

Bela hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Yorumlarınızı bekliyorum...

 

YouTube hesabım; @sadecesudeew

​​​​​​

Loading...
0%