@sadecelerden_s
|
Aras...
1 gün önce korkunç bir manzarayla karşılaştım ben. Evet,yarışı kazandım ama yarış sonrası yaşananlar ise hiç normal şeyler değildi. Birisi motoruma,özellikle benim motoruma zarar vermişti. Bıraktığı o not ise daha çok soru işareti bırakıyordu kafamda.
Birisi benim Bela olduğumu biliyordu.
Bunu nasıl biliyordu? İmkansızdı.
Ama şu an bunu bile dert edinemiyordum. Benim asıl umurumda olan şey babamın zamanında o çok almak isteyipte alamadığı onun yerine benim aldığım R6'ydı. Babamın hayallerinden sadece bir tanesi. Şimdi o da elimden gitmişti. Neden bu kadar çok üzülüyordum babamın adına o motoru koruyamadığım için?
Mezarlıktaydım. Babamın mezarının başında. Haftada en az iki kere gelirdim buraya. Babamla konuşurdum. Babamı biri öldürmüştü. Bunu hiç unutmuyordum. Bunu benden uzun süre saklamışlardı. Bunu ise hiç unutmuyordum. Alınacak intikamım ise sadece zamanını bekliyor...
"Baba. Ben geldim. Nasılsın?" Sorduğum soruların cevapsız kalmasıydı çaresizlik.
"Ben,nasılım bilmiyorum ki? Hani senin o çok isteyipte alamadığın ama benim senin yerine aldığım o motor varya onu paramparça ettiler baba," dedim ağlayarak. "bir de not bırakmışlar kim olduğunu biliyorum diye. Neden baba? Neden bana bu kötülüğü yapıyorlar ki? Bu gerçeği gözümün içine içine sokuyorlar. Bir katil olduğumu. Bunu nerden biliyorlar veya başka birşeyden mi bahsediyorlar onu hiç bilmiyorum. "
Ağlamaya devam ettim. Bir süre sonra hıçkırıklarım da eşlik etti ağlamama. "Ben bir katilim evet senin hayallerini gerçekleştirmek uğruna bir sürü can alıyorum evet." durdum ve devam ettim.
"Ama yemin ederim çok pişmanım yaptıklarımdan baba. Sence ben böyle bir insan mıyım? Böyle bir insan mıydım? Yine de bunu yapmaya mecburum çünkü henüz istediklerimi elde edemedim. O final yarışlarına katılmaya hak kazanırsam,en önemlisi o final yarışlarını da kazanırsam," dedim ve yine bir süre duraksadım nefes almama müsaade ettim. "artık bu işi bırakacağım. Ben artık birilerini öldürüp vicdan azabı çekmek istemiyorum. Ben bununla yaşayamıyorum." dedim. Ben artık bu yükle yaşayamıyordum.
"Beni affedebilecek misin baba bir sürü insanın hayatına mâl olduğum için?" "Oğlunu affedebilecek misin baba?"
~•°•°•°~ Başak...
Önümde ki kahve dolu bardağı bir sağa bir sola çeviriyor ve düşüncelerim de boğuluyordum. Normal de kahveyi çok seven ve herşeye iyi geldiğini düşünen ben,şimdi önümde ki kahve bardağı ile oynayıp duruyor ve hiç içmiyordum. İçimde çok büyük bir sıkıntı vardı. Sıkıntıdan kastım birikmiş vaziyette ki soru işaretleri.
Birisi neden Aras'a böyle bir şey yapmış olabilirdi?
O gün karakola beraber gitmiştik ve Aras'ın ifadesini almışlardı. İzin alarak daha sonrasında Aras'ın ifadesini inceledim. Kimseden şüphelenmediğini söylemişti ifadesinde.
Sonrasında ise beraber eve gelmiştik. Pek konuşmamıştık o günden sonra. Apartman da birbirimizi gördüğümüz de selam vermekle kalmıştık sadece. Konuştuklarımız bundan ibaretti.
Bir sürü soruyla cebelleşirken kapı tıklatılınca kendime geldim. "Gel!" diye kapıda ki kişiye seslenince kapı açıldı ve içeri Çınar girdi.
"Komiser Hanım,müsait misiniz?" dedi Çınar alaylı bir şekilde. "Evet." diye cevap verdim. Normalde ben de ona aynı şekilde alaylı bir şekilde karşılık verirdim ama keyfim yoktu. Bunu farketmiş olacak ki kaşlarını çatarak karşıma oturdu.
"Yine neyin var? Kaç gündür keyfin yok ruh gibisin böyle?" diye sordu. Farkındaydı. Ve ben ona henüz hiçbir şey anlatmamıştım. Aslında anlatırsam belki biraz yüküm hafiflerdi.
"Hani sana bahsetmiştim ya Aras'la motor yarışına gidecektik." diye başladım söze.
"Evet,sahi o ne oldu?" diye sordu. Sıkıntıyla büyük bir nefes verdiğim de "Anlaşılan konu onunla ilgili . Doğru mu anladım?" diye sordu bu sefer de. Onaylarcasına başımı salladım. Ve konuşmama devam ettim.
"O yarışa gittik. Hatta Aras birinci oldu biliyor musun? "
"Ee,ne güzel işte." dedi.
"Güzel ama konu o değil. Yarıştan sonra eve gideceğimiz zaman motorunun yanına gittik. Fakat gittiğimiz da Aras'ın park ettiği yerde yoktu. " dedim. "Çalmışlar mı?" diye sordu. "Hayır,ama birisi motoru parçalamış. Kim olduğunu ise bilmiyoruz." dedim.
"İfade verdi mi?" Aras'ı kastediyordu.
"Evet. O gün beraber karakola gittik. İfadesini verdi. Sonrasında ben ifadesini inceledim hatta. Ama kimseden şüphelenmediğini söylemiş." dedim.
"Kötüymüş." dedi. Yine gözlerimi boşluğa diktim. Sonra yine konuştu Çınar. "Buna mı canını sıktın?" dedi. "Hem buna hem de..." dedim ve duraksadım. "Başka bir şey daha olmuş. Ne oldu Başak?" diye sordu.
"Motoru kıran kişi motorun üstüne bir notta bırakmış." dedim. "Ne notu?" diye sordu. "Üstünde 'kim olduğunu biliyorum' yazıyordu."
"Nasıl yani? Kim olduğunu biliyorum derken? O adamımı kastediyor?" diye sordu. Nedense Aras'ın ismini kullanmıyordu.
"Evet." dedim
"O kim ki öyle bir şey desin." dedi. Sonra bir şeyler düşünüyormuş gibi kapattı gözlerini. Ben yine gözlerimi masaya diktim. Bir iki dakika hiç konuşmadık. Sonra "Sana bu konuda bir açıklama yaptı mı?" diye sordu. Kafamı olumsuz anlamda sağa sola salladım.
"Ondan beridir çok konuşmadık zaten sadece birbirimizi gördüğümüzde selamlaştık o kadar." dedim. "Yani bilmiyorum kafayı taktım işte." dedim.
"Çok saçma. En azından bir açıklama yapsaymış." dedi hafif sinirli bir sesle. "Bence bu Aras mıdır nedir bir işler var bunda. Geçenlerde onu apartmanda gördüğüm de de gözüm tutmamıştı zaten. İşine karışmak gibi olmasın ama sen çok fazla muhattap olmasan mı bu adamla?" diye sordu. Aras'ın nasıl kötü bir yanı olabilirdi ki?
"Kötü biri olabileceğini düşünmüyorum. Az vakit geçirmedik. Bence farklı bir şeyler var. Bir yanlış anlaşılma bile olabilir." diye bir fikir öne sürdüm. Ama Çınar bunu onaylamadı.
"Bilmiyorum ama benim fikirlerim aynı. Hala o adamı sevmiyorum" dedi.
Kapı tıklatılınca"Gel!" diye seslendim. Gelen Ozan'dı. Elinde birkaç evrak vardı. Bakışları evrakta bir yandan kapıyı kapatırken konuşmaya başladı. "Komiserim şunların imzalanması gere-" dedi ve bakışlarını bize çevirince duraksadı.
"Ooo,arkadaşlar sohbet iyi mi bari ben de bir çay kapıp geleyim? Siz ne yapıyorsunuz burda?" dedi.
"İki insan konuşuyoruz. Asıl sen ne yapıyorsun?" dedi Ozan'ın elinde ki kağıtları göstererek Çınar.
"Dedim ya imzalanacak diye. Başak sana zahmet bir imza atsana şunlara." dedi kağıtları masama koyarak. Ben tükenmez kalem alıp kağıtları imzaladım. O sırada Ozan çoktan benim karşıma oturmuştu bile. Ben yine kahve bardağımla oynarken Ozan ile Çınar yine birbirlerine laf atıyorlardı. Asla akıllanmayacaklardı.
"Ulan ben senden daha fazla çalışıyorum. Sen sürekli böyle burda laflıyorsun ama ben bir kere oturunca suçlu oluyorum. Seni şikayet edeceğim en kısa zaman da." dedi Ozan.
"Demek ki gözleri batıyor sana ki böyle çok çalıştırıyorlar." dedi Çınar sırıtarak. "Asıl seni çalıştırmaları lazım da neyse." dedi Ozan. Sonra sağa sola döndürüp durduğum kahve bardağını gördü ve eline alıp "Ya madem içmeyeceksin oynama bari elinde bana ver ben içerim." dedi ve büyük bir yudum alıp geri ağzındaki ni bardağa boşalttı. Çınarla ben ne olduğunu anlamaya çalışırken Ozan konuştu. "Bu ne soğumuş bu ya!" dedi yüksek sesle ve gidip çöpe attı kahveyi. Sonra Çınar yüzünü buruşturarak "İğrençsin Ozan,bardağa niye boşaltıyorsun ağzında ki kahveyi,soğuk olunca yutulmuyor mu o kahve?" dedi. Ben ise tam tersi gülüyordum.
"Daha önce soğuk kahve içen bir insan gördün mü Çınar? Eğer gördüysen tamam bir şey demeyeceğim." dedi Ozan.
"Hayır ama en azından aldığın yudumu içebilirdin. Sonra kalanı ne yapıyorsan yap!" dedi Çınar.
"Sen ne zamandan beri bana karışır oldun Çınar'cığım?"
"Bana bir daha Çınar'cığım dersen-" dedi Çınar ve devamını getiremeden Ozan tekrar araya girdi. "Tamam tamam. Hadi yürü iş başına. Yardım et bana. Başka imzalanacak kağıtlar da var onları da sen götür imzalat. Az işe yara. " dedi ve Çınar'ı kolundan çekiştirmeye başladı. Mecburen ayağa kalktı Çınar ve beraber kapıya yöneldiler. "Aman bir rahat bıraksan şaşarım." dedi Çınar. "Sus sus odadan çıkıyoruz. Komiserim diyeceksin." dedi Ozan ve beraber odadan çıktılar. Arkalarından da kapıyı kapattılar.
~•°•°•°~
Eve geldiğim de ilk önce duş aldım. Sonra ise bir şeyler yedikten sonra kendimi koltuğa bıraktım. Aras'a yazmak ve yazmamak arasında gidip geliyordum. Yazsam ne diyeceğimi bilmiyordum. Yazmazsam da bu sefer neden yazmıyorum ki diye kendi kendimi yiyecektim. Kararsız kalmaktan nefret ediyorum. Biraz nefes almak için balkona çıkmaya karar verdim. Balkona geldiğim de ayağımın altında bir şey hissettim. Neye bastığımı görmek için ayağımı kaldırdım ve bir not kağıdı olduğunu gördüm.
Kim olduğunu biliyorum!
Aklıma direkt o cümlenin gelmesi normal miydi?
Ne zaman bir kağıt görsem aklıma o mu gelecekti?
Neden bu kadar çok düşünüyorum onu?
Yere eğilip kağıdı aldım ve katını açtım. İçinde bir şey yazıyordu.
Nasılsın? —Üst Kat Komşun Aras:)
Bunu kim yazmıştı? Ayrıca bu kağıdı nasıl buraya-
Diyecektim ki kağıdın sağ alt köşesinde ki yazıyı tekrar okudum. Üst kat komşun Aras yazıyordu. Tabi ya! Onun balkonu benim üstümde ki balkon. Balkonun camını da açık bırakmışım. Galiba benim balkonun açık olan camından fırlatmış kağıdı.
Ama neden not? Neden balkon? Telefondan mesaj atmak varken.
Ve asıl ben şimdi ne yapacaktım? Bunun cevabı ben de yoktu. Telefondan mesaj atsam cevap verir miydi ki? En sonunda onu aramaya karar verdim. İçerden telefonumu alıp geldim ve onu aradım. Fakat telefonu kapalıydı. Mesaj atsam da görmezdi. Hem telefonu kapalıydı hem de mesaj atmak veya aramak yerine bana not gönderiyordu. Galiba bilerek böyle bir şey yapıyordu. O zaman geriye tek bir seçenek kalıyordu. O da aynı şekilde mesajına karşılık vermek. Çılgınlık gibi geliyordu kulağa ama biraz sonra ben de bir not yazıp onun balkonuna atacaktım. Tabi balkonun camı açıksa...
İçerden bir not kağıdı ile tükenmez kalem aldım ve tekrar balkona döndüm. Koltuğa oturdum ve sorusuna cevap olarak kağıda not yazdım.
İyiyim. 1. Soru; Sen nasılsın? 2. Soru; Telefondan mesaj atmak varken neden böyle bir şey yaptın?
—Alt Kat Komşun Başak
Neden ayrı ayrı iki soru sormuştum bilmiyordum. Yazdım gitti işte.Kağıdı buruşturdum ve küçük bir top haline getirdim. Ancak boyle fırlatabilirdim. Kendimi balkon korkuluğuna yasladım ve yukarıya baktım. Balkonun camı açıktı. Sanki özellikle açık bırakılmış gibi.
Sırtımı balkon korkuluğuna biraz daha yasladım ve elimde ki kağıdı açık olan cama nişan alarak fırlattım. Neyse ki doğru yere atabilmiştim. Böylece resmen cevap göndermiş oldum. Başka zaman olsa belki bu çok saçma gelirdi bana ama şu an nedense hiç öyle gelmiyordu.
Acaba evde miydi? Ayrıca o notu göndereli ne kadar olmuştu ki? Ben tüm gün evde yoktum çünkü. Biraz bekledim belki notu almıştır ve baba aynı şekilde geri cevap gönderir diye ama 10 dakika boyunca hiçbir gelişme olmadı. En sonunda pes edip içeri gidecektim ki yukarıdan balkona bir şey fırlatıldı.
Cevap gelmişti.
Hemen yerde ki kağıdı alıp içinde yazılanı okudum.
1. Cevap; İyi olmaya çalışıyorum.
2.cevap; Moralim bozuk olduğu zamanlarda telefonu kapatırım ve kimseyle konuşmam. Ama sana bir açıklama yapmam gerektiğini düşündüm. Ve ne kadar saçma olsa da böyle bir yöntem buldum.
—Üst Kat Komşun Aras:)
İyi olmaya çalışıyorum diyordu ama iyi olamıyordu. Yaşananlardan ötürü baya canı sıkkındı demek ki. Bir de bana açıklama yapmadı diye onu suçlayamazdım ki. İçerden bir not kağıdı daha alıp geldim. Ve kısaca bir cümle daha yazdım.
Senden bir açıklama beklemiyorum ama eğer istiyorsan istediğin açıklamayı yapabilirsin.
—Alt Kat Komşun Başak
Kağıdı buruşturup tekrar sırtımı korkuluğa yasladım ve üst katın balkonuna fırlattım. 5 dakika kadar sonra tekrar bir kağıt geldi. Uzun bir yazı vardı ve bu açıklama yaptığının göstergesiydi.
Motorun üstüne bırakılan kağıtta bir yazı vardı,biliyorsun. Bak ben senin beni kötü biri olarak tanımanı istemiyorum çünkü notta yazan yazı beni böyle gösteriyor. Ne anladın o nottan bilmiyorum ama kısaca şöyle açıklayayım. Benim babamın bir düşmanı vardı. Adam hırsı yüzünden-
Burdan sonra bir cümle yazılmıştı ama sonradan karalanmıştı. Tükenmezle yazdığı için silme şansı yoktu. Bu yüzden üstünü karalamıştı. Devamı ise şöyleydi:
O adamın oğlu da motorcu ve beni düşmanı bellemiş. Bu yüzden de böyle bir şey yapmış.
—Üst Kat Komşun Aras:)
Açıklama yapmasına rağmen aklımda hala bir sürü soru işareti vardı. O adam hırsı yüzünden ne yapmıştı? Neden düşmanlarmış? Bunun gibi daha fazlası vardı zihnimde. Ama tek tek bunları soramazdım. Özeli de olabilir. Çok istese anlatırdı herhalde.
Ne diyeceğimi düşündüm ilk iki dakika. Sonra içeriden tekrar kağıt alıp geldim ve not yazıp yukarıya fırlattım.
Anladım. Cidden motorun için çok üzgünüm. Senin de ne kadar üzgün olduğun az çok belli oluyor. Kendini kötü hissettiğin zamanlarda bir alt kat komşun olduğunu unutma:)
—Alt Kat Komşun Başak
Üzgün olmak hiç onluk değil. Ona daima gülümsemek yakışıyor. Bunu bir kez daha anlamış oldum. Birkaç dakika sonra tekrar bir kağıt geldi.
Teşekkür ederim. Her şey için. Sakın bir şey yapmadım da deme. Yanımda olduğunu bilmem bile bana yetiyor alt kat komşu'm. Sonra görüşürüz. Tekrar görürüz demek için kağıt göndermene gerek yok. Kağıt israfı:)
—Üst Kat Komşun Aras:)
Yazdıklarına gülümsemeden edemedim. Birkaç dakika daha orda oturduktan sonra içeri geçtim. Kendimi biraz daha iyi hissediyordum. Biraz telefonda gezinmeye başladım. Sonra bir haber karşıma çıktı. Geçenlerde gördüğüm 'Bela' isimli katil hakkındaydı.
"Aktürk Holding'in sahibinden acı haber..."
Aktürk Holding'in sahibi Hasan Can Aktürk vefat etti. Ölümü ise dillerde dolaşıyor çünkü onu, uzmanların Türkiye'de olduğunu düşündükleri namıdiğer Bela'nın öldürdüğü düşünülüyor. Peki ya gerçekten Bela Türkiye'de mi?
Birkaç gün önce yayınlanan bir haberdi bu. Gündemden çok geri kalmışım belli ki.
Bela denilen katilin Türkiye'de olduğu bariz belli çünkü o da zengin iş adamlarını öldürüyormuş. Biraz da araştırma yapmıştım. Ordan biliyorum. Hasan Can Aktürk de zengin ve tanınmış iş adamlarından bir tanesi.
Ama neden Türkiye'ye geldi?
Galiba onu biraz daha araştırmam gerekiyor...
~•°•°•°~
Merhabalarr
Anında yeni bölüm ile geldim.
Üç gün içerisinde birinci kitabın bütün bölümlerini buraya geçirip sonra da ikinci kitaba geçmek istiyorum. İkinci kitaba geçtiğim zaman belli bölüm atma zamanlarım olucak ama bunu o zaman detaylı bir şekilde konuşacağım.
Bugün üç bölüm daha atıp yarın devam edeceğim sonra ki üç bölümün altına yazı yazmayacağım bilginize..
YouTube hesabım; @sadecesudeew |
0% |