22. Bölüm

22. Bölüm

Sahra Çıtak
sahravecoluu

"Reva hocam çok net konuştunuz ama zaten Saruca Kurtan'ın sözleşmesi sezon sonu bitiyor. Sözleşme yenilemek istemezse, istediği yere gider." dedi kulüp yöneticilerinin biri. Reva ciddiyetini bozmadan cevap verdi; "Net konuşmadım. Bunu Saruca'ya sormalarını rica ettim, ayrıca burada kalması bizim için daha iyi değil mi?"

"İyi olmaz mı? Böylesine bir oyuncuyu takımımızda tutmak harika olur ama neden burada kalsın hocam. Geldiği kulübü biliyorsunuz, maaşı ve standartları gayet iyi. Saruca gibi bir futbolcu kim için, ne için burada kalsın?"

"Benim için" diyemedi Reva.. Sustu. Bunun cevabını henüz kendide bilmiyordu, Saruca geri çağırıldığını duyduğunda gerçekten onu bırakıp gider miydi? Gergince kalktı oturduğu yerden, "Bunu düşünmeyi bırakalım. Sezon sonuna kadar vaktimiz var. Son 4 maçımız kaldı, biri derbi bunlara odaklanmam gerekiyor. Şampiyonluğumuzu kutladıktan sonra kimin kalıp gideceğini düşünürüz." dedi. Karşısında ki adam ona gülümsedi, "Bizi şampiyon yapacağınıza şüphemiz yok, Reva hanım." Reva gülümseyerek odadan çıktı, bu takım bu sene şampiyon olacaktı. Ve Reva bunun dışında bir şey düşünmek istemiyordu...

Ertesi gün hiç olmadığı kadar erkenden stadyuma giriş yapmıştı. Odasında ki bir takım evrak işlerini halledip, takımın soyunma odasına girdi. Daha takımın gelmesine 20 dakika kadar bir süre vardı. Reva onlar gelmeden herkesin evrağını dolaplarının önüne koyabilirdi. Bu evrak bir motivasyon belgesiydi, kulüp tarafından hazırlatılmıştı ve Reva bunları kendi elleri ile dağıtmak istemişti. Önce elinde ki çerçeveyi orta masaya güzelce yerleştirdi, çerçevenin içinde ki resim takımın derbi şampiyonluğunda çektirdiği toplu bir kareydi. Tek tek evrakları forma numrasına göre bıraktı. En sona Saruca'nın ki kalmıştı, derin bir nefes alıp dolaptaki 13 sayısına dokundu. Dün akşam yaşadıkları aklına gelince utançla elini dolaptan çekti.

"Dün formamı çıkarıp atarken hiç utanmıyordunuz hocam."

"Saruca" diye bağırarak arkasını döndü Reva. Saruca duvara yaslanmış gülerek onu izliyordu, "Efendim hocam" dedi hala gülerken. Reva, Saruca'nın alaycı gülümsemesiyle adım adım kendisine yaklaşmasını izledi. Bir an için nefes almayı unuttu. Saruca’nın gözleri, her zamanki gibi keskin ve dikkatliydi. "Sizin iş saatleri içinde çizginizi aşıp kendinize yenilmeyeceğinizi biliyorum ama dün bana yenildiniz. Neden? " diye sordu fısıltıya yakın bir sesle.

Reva, geri adım atmak istedi ama arkasında dolap vardı. Saruca, onun bu sıkışmışlığını fark etmiş gibi, aralarındaki mesafeyi iyice azalttı. Şimdi nefesi, Reva’nın tenine dokunuyordu. "Ama rahat olun konu siz olunca ben her zaman yeniliyorum." dedi Saruca, sesi alçak ama etkileyiciydi. Reva, derin bir nefes aldı ama bu, içinde büyüyen duyguları bastırmaya yetmedi. Saruca’nın eli, onun dolaba dayalı elinin yanına düştü, parmakları neredeyse Reva’nın parmaklarına dokunuyordu. Reva'nın kalbi hızlanmıştı. Bütün vücudu alarma geçmiş gibiydi, bu yakınlık onu sarhoş ederken aynı zamanda kaçma içgüdüsünü tetikliyordu.

Saruca'nın başı hafifçe eğildi, nefesi Reva’nın yanağına vurdu. Göz göze geldiklerinde Reva, birkaç saniye bile olsa kendini bırakmak istedi. Ama bu delilik olurdu. Birden hızla geri çekildi, yüzü yanıyordu. "Toplantı odasında takımı topla!" dedi aceleyle, sesi her zamankinden tiz çıkmıştı. Saruca kaşlarını kaldırarak gülümsedi. "Emredersiniz, hocam." Reva, tek kelime daha etmeden odadan çıktı. Kapıyı kapattığında, sırtını kapıya yasladı ve gözlerini kapattı. Bu hiç iyi değildi… "Soyunma odası amacını aştı." dedi. Toparlanması gerektiğini biliyordu, Saruca'dan uzak durmalıydı. Hem profesyonelliği için, hemde Saruca'nın kararında kafa karıştırıcı bir etken olmamak için...

Toplantı odasında hava ciddi ama aynı zamanda enerji doluydu. Reva, takımın karşısında dik durarak konuşmasını tamamladı. "Son dört maç... Biz bu sezonun en iyi takımıyız ve bunu sahada göstermek zorundayız. Şampiyonluğu istiyoruz, o halde bunu almak için savaşacağız!" dedi, sesi kararlıydı. Oyuncular başlarını sallayarak onayladılar. İçlerinden biri, Süleyman, kısık sesle homurdandı: "Hadi bakalım, hanımcı Sülo'ya izin çıkarsa şampiyonluk için savaşırız!"

Odaya kısa süreli bir kahkaha dalgası yayıldı. Süleyman gözlerini devirdi ve gülerek, "Kardeşim, ben sadece dengeli bir hayat sürüyorum. Aşk hayatı sağlam olanın sahada performansı da sağlam olur!" dedi. Diğer oyuncular gülmeye devam ederken, Asaf omzuna dokundu. "Sülo, bunu kendine ne kadar tekrar edersen et, biz gerçeği biliyoruz. Takım yemeğini kaçırma sebebin, sevgilinin dizi finali izlemek istemesiydi!"

Reva, gülümsememek için kendini zor tuttu ama takımın bu enerjik havası hoşuna gidiyordu. "Tamam çocuklar, bunları sonra konuşursunuz. Şimdi sahaya iniyoruz, herkes hazır olsun!"

Toplantı odasından çıkıp sahaya doğru ilerlerken, Saruca, hafif bir gülümsemeyle ona baktı ama başka bir şey söylemedi. Antrenman zamanıydı, şimdi her şeyin unutulup sadece futbola odaklanmaları gerekiyordu. Saha kenarında antrenman için her şey hazırdı. Reva, elindeki notlara göz gezdirirken oyuncular sahaya dağılmıştı. Yardımcı antrenör Emir, oyuncuları ısınmaya yönlendirirken Reva göz ucuyla takımı izliyordu.

"Bugün önce hız ve dayanıklılık çalışacağız, ardından taktiksel bir oyun oynayacağız. Ciddiyet istiyorum!" dedi, sesi tüm sahada yankılandı. Oyuncular ısınmaya başlarken, Süleyman yine laf atmadan duramadı. "Hocam, hanımcılar için ekstra kondisyon var mı? Malum, akşamları dışarı çıkamıyoruz, enerjimizi atacak yer lazım!"

Takım kahkahalara boğulurken Reva başını iki yana salladı. "Süleyman, bu enerjiyi sahada harca! Yoksa ekstra koşular eklerim, karınla bile görüşemezsin!" Saruca, yan tarafta sessizce esneyerek kollarını gerdi. Reva’nın sesi duyulunca ona bakıp gülümsedi. "Sülo fazla konuşuyor, sonra en çok yorulan o oluyor," dedi hafifçe. Reva, oyuncuların antrenmana tam olarak odaklanmasını istiyordu. "Hadi bakalım, topu alın ve pas çalışmasına geçiyoruz!" diye bağırdı. Antrenman hızlandıkça herkes ciddileşmeye başladı. Saruca, her zamanki gibi çalışkan ve konsantreydi ama gözleri zaman zaman Reva’ya kayıyordu. Reva ise farkında olmasına rağmen hiç tepki vermedi. Profesyonelliğini korumak zorundaydı. Ama bu hiç kolay olmayacaktı…

"Tanju bey? Sizi çok sık görmeye başladım bu aralar."

"Konu Saruca olunca biraz mecbur kalıyorum Reva hanım... Ve yine yeniden sizden bir ricada bulunacağım." dedi Tanju. Antreman bitiminde Reva'nın odasına gelmişti, gergin olduğu her halinden belliydi. Reva konuşmasına devam etmesi için kafasını sallayınca oturduğu sandalyede dikleşti. "Dün Arjantin takımı ile konuşmuşsunuz ve kararı Saruca'ya bırakmışsınız. Ama Reva hanım, Saruca siz varken asla buradan ayrılmaz."

"Ne demek istiyorsunuz Tanju bey?"

"Bitirin diyorum Reva hanım. Aranızda ki ilişkimi, çekim mi her ne ise bir son verin. Çünkü Saruca mantıklı düşünemiyor, sonuna kadar burada kalmak istediğini söyledi. Bu mantıklı mı? Onun gibi saygın bir futbolcu... Burada olmaz Reva hanım. O yüzden Saruca'yı kendinizden uzaklaştırın, anlayışlı birine benziyorsunuz ve Saruca'nın bir haksızlık yüzünden buralara geldiğini de biliyorsunuz. Onun yeri orası, hak ettiği yer orası. Ona hak ettiğini verin." dedi Tanju, Reva'ya konuşma hakkı vermeden çıkıp gitti.

Reva derin bir nefes aldı, Tanju'nun haklılık payı olduğunu biliyordu. Ne yapacağını bilemeyerek eşyalarını toparladı ve odasından çıktı. Koridor boyu ilerken Saruca'nın sesini duydu, ses derinden geliyordu. Biraz daha ilerledikten sonra otopark girişinde telefon ile konuşan Saruca'yı gözüne kestirdi. İlk önce yanına gidecek olsada telefon konuşması daha çok dikkatini çekmişti. "Annecim illa oraya gelmem gerekmiyor ki, sen buraya gel. Burada kalacağım anne, tamam oradaki yaşantım çok güzeldi ama burası da gayet iyi. Bende eski yaşantımı çok özlüyorum..." devamını dinlemedi Reva, geri geri giderek personel kapısından çıktı.

Arabasına binip stadyumdan uzaklaştığında hala düşünüyordu. "Hadi Reva... Sen bu kadar duygulu biri miydin? Bitir ilişkiyi, onun için..." diye fısıldadı kendine. Arabayı spor salonun bahçesine park edip telefonunu eline aldı. Saruca ile olan mesaj kutusuna girdi, parmakları klavyede dolandı ama yazamadı. "Bencil olma Reva... Eğer aramızda ki gerçek bir şeyse bir gün kavuşuruz. Şimdi onun için ondan vazgeçme vakti."

Kararlı bir şekilde mesajı yazmaya başladı, "Bitirelim. Yuvana geri dön ve parla. Ait olduğun yer orası, kafa karıştıran yada önüne çıkan engel olmak istemiyorum. Sezon sonuna kadar profesyonelce devam ettirelim, hepimiz için en iyisi bu." Mesajı attıktan sonra pişman oldu ama silmeyede eli gitmedi. Telefonunu arabanın içine fırlatıp aracından indi, spor salonuna girip aşağı kata indi. Spor salonu her zaman ki gibi boştu, zaten bu saatlerde Reva'dan başka kimse gelmiyordu. Eldivenlerini giyip kırmızı kum torbasına yaklaştı, ilk attığı yumrukla birlikte gözünden bir damla yaş aktı. Elinin tersi ile silip yumruklarını ardı ardına geçirdi. Vurdukça hırslanıyor, hırslandıkça öfkesini atıyordu. Kendini rahatlatıyordu...

Yada rahatladığını sanıyordu.

"Ona vuracağına bana vur. Kesinlikle rahatlarsın."

Reva sesi duyunca umutsuzca kafasını salladı, Saruca yine gelmişti. "Neden geldin?" dedi suratına bakmadan, ona yaklaşan adım seslerini duysada kafasını kaldırmadı. Saruca Reva'nın yanından geçip dolaptan eldiven çıkardı, "Son kere benimle ringe çıkarmısın hocam?" Reva şaşkınca ona baktı ama Saruca gayet ciddi duruyordu. "Sen benimle ringe çıkmaktan zevk mi alıyorsun?" diye sordu ama asıl kafasına takılan Saruca'nın son kere demesiydi.

Saruca ringe çıkarken cevap verdi, "Sadece ringe çıkmaktan zevk almıyorum."

Ofladı Reva. Saruca'nın peşinden ringe çıktı ve tam karşısında dikeldi. "Neden geldin Saruca?" dedi kararlı bir duruşla. Saruca ise gayet rahattı, "Gitmeyeceğimi söylediğim halde neden git diyorsun Reva." Reva sorusuna cevap alamadığı için sinirlenmişti, elinin birini kaldırıp Saruca'nın omzuna sert bir yumruk attı. "Planın sezon sonu gitmek değil miydi zaten neden ısrar ediyorsun?"

Gelen yumruk ile biraz geri sendelese de kendini toparladı Saruca. "Planlarım arasında size aşık olmak yoktu hocam." Reva, Saruca’nın sözleriyle bir an duraksadı. İçinde bir şeyler titredi ama kendini hemen toparladı. Kaşlarını çattı, yüzündeki sert ifadeyi koruyarak eldivenlerini çıkarmaya başladı. "Saçmalıyorsun Saruca. Bunu burada kapatalım."

Tam ringden inmek için döndüğünde, Saruca hızla hareket edip bileğini yakaladı. "Bunu istediğinden emin misin?" diye sordu, sesi her zamanki gibi sakindi ama içinde bir meydan okuma vardı. Reva bileğini kurtarmak için sertçe çekti ama Saruca tutuşunu bırakmadı. Reva sinirle geri döndü ve "Saruca, bırak!" diye hırladı. Saruca, gözlerini ondan ayırmadan hafifçe başını eğdi. "Hadi, hocam. Eğer gerçekten gitmek istiyorsan, beni yere ser ve çık git."

Bu meydan okuma kanına dokunmuştu. Reva dişlerini sıktı, hızla bir adım atıp Saruca’nın kolunu yakalayarak onu devirmeye çalıştı ama Saruca buna hazırlıklıydı. Onun hamlesini savuşturup hızla geri çekildi. Reva hızlanarak bir hamle daha yaptı, bu kez Saruca’nın dengesini bozmayı başardı ama o da kolay pes etmeyecekti. Saruca aniden eğilip Reva’nın beline sarıldı, dengesini kaybettirip yere savurdu. Reva sırt üstü mindere düştüğünde, nefesi kesildi. Tam toparlanıp kalkmak üzereyken, Saruca üzerine kapanmıştı. Dizleriyle Reva’nın bacaklarını sabitlemiş, elleriyle de kollarını tutmuştu. Yüzü yüzüne çok yakındı.

"Nereye gidiyorsun, hocam?" diye fısıldadı Saruca, sesi alaycı ama içinde ince bir kırılganlık vardı.

Reva sinirle bileklerini kurtarmaya çalıştı ama Saruca'nın tutuşu sağlamdı. Kalbinin ritmi hızlanıyordu ama bunun sinirden mi, yoksa başka bir şeyden mi olduğunu bilmiyordu. "Saruca, çekil üstümden!" diye bağırdı. Saruca başını hafifçe yana eğip ona baktı. Gözlerindeki ciddiyet Reva’yı dondurdu. "Bunu gerçekten istiyor musun?" Reva nefesini tuttu. Gözlerini kaçırmak istedi ama yapamadı. Saruca onu bırakmaya hazır gibi değildi.

Reva bileklerini kurtarmak için yeniden kıpırdandı ama Saruca, üzerine biraz daha ağırlık vererek hareket etmesini engelledi. Kalbinin çılgınca attığını hissediyordu ama bu sadece sinirden mi, yoksa içinde kabaran başka bir şeyden mi kaynaklanıyordu, emin değildi. "Saruca, kalk üstümden!" diye tekrar etti, sesi bu kez daha sert çıkmıştı.

Saruca, gözlerini onun gözlerine kilitledi. "Beni gerçekten bırakmak istiyor musun, Reva?" diye fısıldadı. Reva, tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki Saruca, bir an bile tereddüt etmeden eğilip dudaklarını onun dudaklarına bastırdı. "Bir daha..." dedi, nefesi Reva’nın dudaklarına karışırken. Bir öpücük daha kondurdu.

"Beni..." dedi, bu kez biraz daha uzun bir öpücük bıraktı. Reva’nın nefesi kesilmişti. Saruca’nın elleri bileklerinden yavaşça kaydı, ama gitmesine izin verecek gibi de durmuyordu. "Terk etmeye..." dedi, bir öpücük daha... Bu kez biraz daha derin, biraz daha fazla sahiplenici.

Reva’nın başı dönüyordu. Hem öfkeden hem de Saruca’nın ona dokunuşundan. Ama en çok da bu kadar kolay teslim olmaktan korkuyordu. "Kalkma." dedi Saruca son kez, bu defa öpücüğünü biraz daha uzun tutarak. Reva gözlerini kapattı, nefesi düzensizleşmişti. Kendi içinde verdiği savaşı kaybettiğini hissediyordu. Saruca gitmeyecekti. Daha doğrusu... O, gitmesine izin vermeyecekti.

Bölüm : 11.03.2025 17:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...